• Sonuç bulunamadı

Şiiri zirvede, mezarı sürgünde:Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, AGİT’in kapanış konuşmasında, Nazım Hikmet'in dizelerine atıfta bulundu. Nazım'a zirvede sunulan itibarı 50 yıldır esirgediğimiz için, şairin mezarı hala Moskova’da...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şiiri zirvede, mezarı sürgünde:Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, AGİT’in kapanış konuşmasında, Nazım Hikmet'in dizelerine atıfta bulundu. Nazım'a zirvede sunulan itibarı 50 yıldır esirgediğimiz için, şairin mezarı hala Moskova’da..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Milliyet

Yöneten: Bülent Berkman

kültür

sanat

T 7.

SoSU U

Cumartesi

20 Kasım 1999

Şiiri zirvede, mezarı sürgünde

Yıllarca önce "GİT" denilen Nâzım dün AGİT'te idi.

Cumhurbaşkanı

Süleyman Demirel, AGtT’iıı kapanış konuşmasında, Nâzım Hikmet in dizelerine atıfta

bulundu. Nâzım a zirvede sunulan itibarı 50 yıldır esirgediğimiz için, şairin mezarı hâlâ Moskova’da...

A

GİT zirvesi Cumhurbaşka­ nı Süleyman Demirel’in, Nâzım Hikmet’in “Davet” adlı şiirine yaptığı gönder­ me ile son buldu. Demirel konuşmasını, “AGİT böl­ gesinin her köşesindeki in­ sanların bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi bir­

leşmiş ve bütünleşmiş yaşayabileceği güne kadar bu amaç uğruna çalışmalıyız” diye bitirdi.

Yüzyılın son zirvesi barışçıl gündemi ile şiirsel başladı, şiirsel bitti. Zirvenin, neredeyse elli yıldır okur düzeyindeki itibarının devlet tarafından da verilmesini bekleyen Nâzım Hikmet’in şiiriyle bit­ mesi ise anlamlı oldu...

“Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, -öyle gibi de görünüyor

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni Ve de uyarına gelirse,

Tepemde bir de çınar ağacı olursa taş maş da istemez hani.” Nâzım’ın elli yıl önceki bu vasiyeti uzun süre gör­ mezlikten gelindi. Kaderin cilvesine bakın ki, elli yıl sonra, mezarı hâlâ Moskova’da olan Nâzım’ın şiiri İstanbul’da AGİT zirvesiyle buluştu.

Zirvede Nâzım’ın şiirinin, hem de Cumhurbaşka­ nı Demirel tarafından okunmasının neler düşün­ dürdüğüne gelince:

Nâzım Hikm et Vakfı Başkanı Aydın Aybay, “Davet”in zirvede okunmasını çok isabetli bulduk­ larını belirtiyor ve:

“Nâzım yalnız Türkiye’nin şairi değil, evrensel bir şairdir. Türkçe’nin şairidir. İngilizce, Rusça, Fransız­ ca dahil pek çok dile çevrilmiştir şiirleri. Hele barış yanlısı bir insan olması dolayısıyla çok önemlidir.

Üs-Nâzım Hikmet'in Moskova'daki mezarı her daim çiçeklerle süslü. Novo

Diyevici'de bulunan ve bugün artık bir anıta

dönüştürülmüş olan mezar pek çok ülkeden gelen ziyaretçilerle doluyor.

telik de AvrupalIlar çok iyi tanırlar Nâzım’ı” diyor. Vakıf yetkilileri şairin barışçılığının altını çizer­ ken zirvede okunan şiirin, tüm sorunları çözmesini diliyorlar.

Aslında devlet şairin vasiyetini yerine getirmek i- çin hiçbir şey yapmadı değil. Ercan Karakaş ve Fik­ ri Sağlar, Kültür Bakanlıkları döneminde hem va­ tandaşlık haklarının verilmesini, hem de mezarın Türkiye’ye naklini gündeme getirmişlerdi.

Ama ne vatandaşlığı kabul edildi, ne de mezarı getirilebildi...

Aradan onlarca yıl geçti. SSCB dağıldı. TKP ken­ dini feshetti. Komünizm tehlike olmaktan çıktı. Berlin Duvarı yıkıldı. Yani her şey değişti, doğum günü 15 Ocak 2000 yılında UNESCO tarafından kutlanacak olan Nâzım’m statüsü değişmedi.

O hâlâ Moskova’da...

Ve “GİT” denilen Nâzım dün AGİT’te idi.

DAVET

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim!

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak

Bu cehennem, bu cennet bizim!

Kapansın el kapıları bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu

Bu davet bizim!

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

V

Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim!

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kütahya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan kazı başkanlığı ve Kütahya Müzesi denetiminde yürütülmesine izin verilen 4 No.lu köprünün restorasyon projesinde

Anti-lazerde kullanılan malze- me, geleneksel lazerdeki gibi galyum arse- nit değil en çok bilinen yarı iletken olan si- likon olmalıydı.. Ancak Douglas’ın keşfinden bu yana

Opera binasının karşısında bulu­ nan Banş kahvesi açıldığı 1862 yı­ lından beri Emile Zola, Guy de Mau­ passant, Maurice Cheralier, Josephi­ ne Baker,

kurumlarına bağışta bulunan, telefonla, acımızı paylaşan tüm dost arkadaş ve akı teşekkürlerimizi

Sabık serasker ve Tophanei âmire müşiri Ali Saip paşanın hafidi ve Sa­ di paşanın ikinci oğlu Osman bey, etrafa bambaşkalık, yepyenilik olsun diye

Vogel, biyolojik sistemlerin do¤al olarak kendilerini kopyalayabildiklerini, ama bunu yapabilmek için hem nanölçülerden çok daha büyük olan boyutlar›ndan, hem de son

dişahı devirdi, ülkesini Birinci Dünya Savaşı ateşinin içine attı, bütün uyarılara rağmen 90 bin askerimizi Sarıkamış dağlarında şehit etti, sonra

Bü­ yük bir m ünevver, tevazuundaiı vakar fışkıran bir devlet adamı, zarif bir ar­ kadaş, iyi bir nâsir Türk ve Fransı» dillerinde mühim bir hatip ve