• Sonuç bulunamadı

Serum D-dimer düzeyi mide kanserli hastalarda sağkalım için prognostik bir faktör olabilir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Serum D-dimer düzeyi mide kanserli hastalarda sağkalım için prognostik bir faktör olabilir"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G‹R‹fi

Kanser tüm dünyada kardiyovasküler hastal›klardan sonra en s›k görülen ve en s›k ölüme sebep olan ikinci hastal›kt›r (1). Kanserli hastalarda ayn› zamanda kanserin kendisi veya kan-ser tedavisine ikincil ortaya ç›kan komorbid durumlar nede-niyle de önemli sa¤l›k sorunlar›na yol açabilmektedir. Mide kanseri ülkemizde en s›k görülen kanserlerden biridir (2). Ancak ülkemizde hastalar›n ço¤u genellikle ileri evrede tan› almaktad›r. Mide kanserli olgularda tan› evresi, lenf no-du tutulumu, tümörün yerleflim yeri gibi çok say›da prognos-tik faktör tan›mlanmakla birlikte sa¤kal›m› etkileyen yeni prognostik faktörlere ihtiyaç duyulmaktad›r.

D-dimer düzeyi trombotik hastalarda ve yayg›n damar içi p›h-t›laflmas› olan hastalarda s›kl›kla yükselmektedir. Ayn› za-manda baz› kanser hastalar›nda da tromboz izlenmemesine ra¤men D-dimer düzeyinin yüksek oldu¤u ifade edilmektedir (3). Özellikle kolorektal kanser gibi baz› kanser türlerinde D-dimer düzeyinin prognostik önemi oldu¤u ortaya konmufltur (4,5). Mide kanserinde D-dimer düzeyinin prognoz ile iliflki-sini gösteren çal›flma say›s› oldukça s›n›rl›d›r. Bu çal›flmada

D-dimer düzeyinin mide kanseri için prognostik olup olma-d›¤› araflt›r›lm›flt›r.

GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çal›flmada Cumhuriyet Üniversitesi Onkoloji Merkezi’nde takip ve tedavi edilen mide kanserli hastalarda serum D-di-mer düzeyi ile hastal›k iliflkili faktörler ve sa¤kal›m aras›nda-ki iliflaras›nda-ki irdelenmeye çal›fl›ld›. Bu nedenle hasta dosyalar› ve hastane kay›tlar› retrospektif olarak incelendi. Hastalara ait yafl ve cinsiyet gibi demografik veriler yan› s›ra, tümör lokali-zasyonu, çap›, lenf nodu tutulumu, diferansiasyonu, metastaz varl›¤›, evre gibi hastal›k iliflkili faktörler kaydedildi. Hastala-r›n performans durumu Eastern Cooperative Oncology Gro-up (ECOG) performans skalas› ile de¤erlendirildi. Hastalara ait tan› an›ndaki tam kan say›m›, total biyokimya, karsinoem-briyonik antijen (CEA) (Normal: 0-5 ng/dL), CA 19-9 (Nor-mal: 0-33 ng/dL) gibi tümör belirleyicileri ve tan› an›ndaki D-dimer düzeyi (Normal: 0-232 ng/dL) de¤erleri kaydedildi. Trombozu olan ve antikoagülan tedavi verilen hastalar

çal›fl-S

Se

erru

um

m D

D--d

diim

me

err d

üz

ze

ey

yii m

miid

de

e k

ka

an

nsse

errllii h

ha

asstta

alla

arrd

da

a ssa

¤k

ka

all››m

m iiççiin

n p

prro

og

gn

no

ossttiik

k b

biirr

ffa

ak

kttö

örr o

olla

ab

biilliirr

Serum D-dimer level may be a prognostic factor for survival in patients with gastric cancer

Saadettin KILIÇKAP1

, Turgut KAÇAN1

, Orhan KIRBIYIK2

, Nalan Akgül BABACAN1

, Birsen YÜCEL3

, Mehmet Fuat EREN3 Cumhuriyet Üniversitesi T›p Fakültesi, 1

T›bbi Onkoloji Bilim Dal›, 2

‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal›, 3

Radyasyon Onkolojisi Bilim Dal›, Sivas

2012; 20(1): 05-07

Ö

ÖZZGGÜÜNN AARRAAfifiTTIIRRMMAA

‹letiflim:Saadettin KILIÇKAP Cumhuriyet Üniversitesi T›p Fakültesi, T›bbi Onkoloji Bilim Dal› 58140-Sivas, Turkey Tel: + 90 346 258 14 12 • E-mail: skilickap@yahoo.com

Gelifl Tarihi:13.04.2012Kabul Tarihi:12.05.2012 Background and Aims: High serum D-dimer level associates with prognosis

in patients with breast and colorectal cancer. The prognostic value of serum D-dimer level in gastric cancer is unclear. In this study, we evaluated the prognostic value of D-dimer level in gastric cancer. Materials and Methods: The patients’ data were retrospectively obtained from the hospital records. The demographic parameters and pathological findings of the patients were recorded. Serum carcinoembryonic antigen and D-dimer levels at the time of diagnosis were categorized as normal or high. Results: A total of 44 patients were included in our study. At the time of diagnosis, the median carcinoemb-ryonic antigen and D-dimer levels were 2.1 ng/dl (0.45-201) and 358 ng/dl (130-7361), respectively. High carcinoembryonic antigen was associated with stage and metastatic disease (p=0.001 and p=0.021). There were no as-sociations between serum D-dimer level and sex, T and N status, stage, Eas-tern Cooperative Oncology Group performance status, or lymphovascular in-vasion. At the initial diagnosis, high serum D-dimer level was a prognostic factor for survival in patients with gastric cancer, but not serum carcinoemb-ryonic antigen level (p=0.024). Conclusions: Elevated serum D-dimer levels may be a poor prognostic factor in gastric cancer.

Key words: Gastric cancer, D-dimer, carcinoembryonic antigen, prognosis Girifl ve Amaç: Yüksek serum D-dimer seviyesi kolorektal ve meme

kanser-li hastalarda prognozla ikanser-liflkikanser-lidir. Mide kanserkanser-li hastalarda D-dimer düzeyinin prognostik önemi tart›flmal›d›r. Bu çal›flmada tan› an›ndaki serum D-dimer düzeyinin mide kanseri için prognostik de¤eri araflt›r›lm›flt›r. GGeerreeçç vvee yyöön n--tteemm:: Hasta verileri retrospektif olarak hastane kay›tlar›ndan elde edildi. De-mografik veriler ve patolojik bulgular kaydedildi. Karsinoembriyonik antijen ve D-dimer düzeyleri kategorize edildi. BBuullgguullaarr:: Toplam 44 hastan›n verile-ri analiz edildi. Tüm hastalarda tan› an›nda ortanca karsinoembverile-riyonik anti-jen 2,1 ng/dL (0,45-201) ve D-dimer 358 ng/dL (130-7361) idi. Yüksek kar-sinoembriyonik antijen düzeyi metastaz ve evre ile iliflkili idi (s›ras›yla p=0,001 ve p=0.021). Tan› an›ndaki D-dimer ile cinsiyet, T ve N status, ev-re, Eastern Cooperative Oncology Group performans statusu ve lenfovaskü-ler invazyon varl›¤› aras›nda bir iliflki bulunamad›. Bafllang›ç karsinoembriyo-nik antijen düzeyi sa¤kal›m için prognostik bir faktör olarak bulunamazken, D-dimer yüksekli¤i mide kanserli hastalarda sa¤kal›m için kötü prognostik bir faktördü (p=0,024). TTaarrtt››flflmmaa:: D-dimer yüksekli¤i mide kanserinde kötü prognostik bir faktör olabilir.

Anahtar kelimeler: Mide kanseri, d-dimer, karsinoembriyonik antijen,

(2)

ma d›fl› b›rak›ld›. CEA ve D-dimer düzeyleri normalin alt› ve üstü olarak kategorize edildi. Sa¤kal›m verileri için hastalar›n ölüm veya son kontrol tarihleri kaydedildi.

‹statistiksel Analiz

Tüm veriler SPSS 15.0 veri taban›na yüklendi. S›kl›k tablosu yan› s›ra, veriler ki-kare testi, Mann-Whitney U testi kullan›-larak analiz edildi. Sa¤kal›m analizi için Kaplan-Meier yönte-mi kullan›ld›. Tüm veriler çift yönlü olarak de¤erlendirildi ve p<0.05 düzeyi anlaml› olarak kabul edildi.

BULGULAR

Çal›flmaya 2009-2011 tarihleri aras›nda bölümümüze baflvu-ran, verileri yeterli, mide kanseri tan›s› alm›fl toplam 44 hasta al›nd›. D-dimer için verisi tam olan 44 hastan›n verileri ana-liz için uygun bulundu. Hastalar›n 33’ü (%75) erkek ve 11’i (%25) kad›n idi. Olgular›n %73’ünde (n=32) mide tümörü distal yerleflimli idi. En s›k izlenen performans statusu ECOG 1 idi (n=30, %68). En s›k görülen evre %48 (n=21) ile evre 3 idi. Onbefl olgu (%34) tan› an›nda metastatik idi. Tüm hasta-larda tan› an›nda ortanca CEA 2,1 ng/dL (0,45-201) ve D-di-mer 358 ng/dL (130-7361) idi.

Yüksek CEA düzeyi metastaz ve evre ile iliflkili idi. Metastatik olgularda CEA düzeyi anlaml› derecede daha yüksek idi (p=0,001). Ayn› zamanda evre artt›kça CEA düzeyi daha yük-sek oranda artm›fl bulundu (p=0.021). Di¤er tüm faktörlerle aras›nda iliflki bulunamad›.

Tan› an›ndaki D-dimer ile cinsiyet, T ve N status, evre, ECOG performans statusu ve lenfovasküler invazyon varl›¤› aras›nda bir iliflki bulunamad› (Tablo 1). Ancak tan› an›ndaki serum CEA ve D-dimer düzeyi aras›nda s›n›rda anlaml›l›k

düzeyin-de bir iliflki izlendi (p=0,044). CEA düzeyi yüksek olan tüm olgularda D-dimer düzeyi yüksek bulundu.

Bafllang›ç CEA düzeyi sa¤kal›m için prognostik bir faktör ola-rak bulunamazken, D-dimer yüksekli¤i sa¤kal›m için kötü prognostik bir faktördü (p=0,024). Sa¤kal›m e¤risi fiekil 1’de gösterildi.

TARTIfiMA

Kanser ve hemostaz aras›ndaki iliflki deneysel ve klinik çal›fl-malar ile gösterilmifltir (6). Kanserli hastalar›n yaklafl›k %50’sinde, metastatik kanserleri olanlar›n ise %90’›n üzerin-de p›ht›laflma ve fibrinoliz sisteminüzerin-de anormallik bulunmak-tad›r (7). Bu sistemdeki aktivasyon de¤ifliklikleri tromboem-boli olmadan da kanser hastalar›nda olabilmektedir. Koagü-lasyon sisteminde trombin oldukça önemli bir enzimdir ve fibrinojenden fibrin oluflumunu sa¤lar. Trombosit ve tümör hücrelerinin etkileflimi trombosit-fibrin-tümör hücresi agre-gatlar›n›n oluflmas›na, bu da adezyona neden olur. Bu süreç tümör hücresi büyümesi ve tümör hücresi canl›l›¤› ve metas-tatik yay›l›m ile devam eder (8, 9). Buna ek olarak, fibrin y›-k›m ürünlerinin kuvvetli anjiyojenik özellikleri bulunmakta-d›r (10). Fibrin y›k›m ürünü olan D-dimer düzeyleri kanser, hamilelik ve enfeksiyoz hastalarda yükselmektedir. Son çal›fl-malar da, yüksek D-dimer düzeylerinin kanserli hastalarda venöz tromboemboli oluflumu için prediktif oldu¤unu göster-mektedir (11,12). Yüksek D-dimer düzeyleri sa¤kal›m ve kanser mortalite riski ile iliflkilidir (13,14).

Tümör hücresi büyümesi, tümör hücresi canl›l›¤› ve özellikle hematojen yolla metastatik yay›l›m aç›s›ndan önemlidir (8-10). Son zamanlarda, yüksek D-dimer düzeylerinin kanserli KILIÇKAP ve ark.

6

Table 1. Mide kanserli olgularda D-dimer seviyesi ile

ilifl-kili faktörler

D

D--ddiimmeerr nn ((%%)) pp N

Noorrmmaall YYüükksseekk

Cinsiyet Kad›n 1 (9) 10 (91) 0,118 Erkek 11 (33) 22 (67) Lokalizasyon Distal 11 (92) 21 (66) 0,216 Proksimal 1 (8) 11 (34) Nod Negatif 2 (20) 4 (16) 0,893 Pozitif 8 (80) 21 (84) Evre 1 2 (17) 1 (3) 0,236 2 2 (17) 3 (9) 3 6 (50) 15 (47) 4 2 (17) 13 (41) ECOG PS 0 9 (75) 21 (66) 0,263 1 2 (17) 9 (28) >1 1 (8) 2 (6) LVI Negatif 2 (25) 8 (35) 0,610 Pozitif 6 (75) 15 (65) CEA Normal 10 (100) 15 (68) 0,044 Yüksek 0 (0) 7 (32)

LVI: Lenfovasküler invazyon. CEA: Karsinoembriyonik antijen. ECOG PS: Eastern

(3)

hastalarda venöz tromboemboli oluflumu için prediktif oldu-¤u, sa¤kal›m ve kanser mortalitesi ile iliflkili oldu¤u rapor edilmifltir (3,11,12,15).

D-dimer düzeyinin yaflla birlikte artt›¤›, yafl art›fl›n›n da kan-ser mortalitesi ile iliflkili oldu¤u gösterilmifltir (16). Çal›flma-m›zda dimer düzeyi ile yafl aras›nda iliflki bulunamad›. D-dimer düzeyi ile evre, lenfovasküler invazyon, lenf nodu tu-tulumu (13) ve CEA aras›nda korelasyon yap›lan çal›flmalar-da bildirilmifltir (5). Çal›flmam›zçal›flmalar-da ise aralar›nçal›flmalar-da D-dimer ile

bahsi geçen de¤iflkenler aras›nda bir iliflki saptanmad›. Venöz tromboemboli, metastatik yay›l›m, tümör büyümesi ve angi-ogenes ile fibrin y›k›m ürünlerinin iliflkili olmas›, agresif tü-mör biyolojisinden kaynaklanabilmektedir.

D-dimer yüksekli¤i mide kanserinde kötü prognostik bir fak-tör olup, düflük sa¤kal›m süresi ile iliflkilidir. Ancak çal›flma-m›zda hasta say›s›n›n az olmas› k›s›tlay›c› bir faktör olarak düflünülebilir. Çal›flma sonuçlar›n›n daha fazla hasta say›s› olan çal›flmalarla desteklenmesi gerekir.

Mide kanserinde D-dimer ve prognoz

7

KAYNAKLAR

1. World Health Organization. The Global Burden of Disease: 2004 Upda-te. Geneva: World Health Organization; 2008.

2. Yilmaz HH, Yazihan N, Tunca D, et al. Cancer trends and incidence and mortality patterns in Turkey. Jpn J Clin Oncol 2011;41:10-6. 3. Ay C, Dunkler D, Pirker R, et al. High D-dimer levels are associated with

poor prognosis in cancer patients. Haematologica 2012; 97: doi:10.3324/ haematol.2011.054718

4. Oya M, Akiyama Y, Okuyama T, Ishikawa H. High preoperative plasma D-dimer level is associated with advanced tumor stage and short survi-val after curative resection in patients with colorectal cancer. Jpn J Clin Oncol 2001;31:388-94.

5. Blackwell K, Hurwitz H, Liebérman G, et al. Circulating D-dimer levels are better predictors of overall survival and disease progression than car-cinoembryonic antigen levels in patients with metastatic colorectal carci-noma. Cancer 2004;101:77-82.

6. Lyman GH, Khorana AA. Cancer, clots and consensus: new understan-ding of an old problem. J Clin Oncol 2009;27:4821-6.

7. Kwon H, Oh SY, Lee S, et al. Plasma levels of prothrombin fragment F112, D-dimer and prothrombin time correlate with clinical stage and lymph node metastasis in operable gastric cancer patients. Jpn J Clin On-col 2008;8:2-7.

8. Malik G, Knowles LM, Dhir R, et al. Plasma fibronectin promotes lung metastasis by contributions to fibrin clots and tumor cell invasion. Can-cer Res 2010;70:4327-34.

9. Jain S, Harris J, Ware J. Platelets: linking hemostasis and cancer. Arteri-oscler Thromb Vasc Biol 2010;30:2362-7.

10. Pabinger I, Ay C. Biomarkers and venous thromboembolism. Arteriosc-ler Thromb Vasc Biol 2009;29:332-6.

11. Ay C, Vormittag R, Dunkler D, et al. D-dimer and prothrombin fragment 1 + 2 predict venous thromboembolism in patients with cancer: results from the Vienna Cancer and Thrombosis Study. J Clin Oncol 2009;27: 4124-9.

12. Ay C, Pabinger I. Tests predictive of thrombosis in cancer. Thromb Res 2010;125 Suppl 2:S12-5.

13. Blackwell K, Haroon Z, Broadwater G, et al. Plasma D-dimer levels in operable breast cancer patients correlate with clinical stage and axillary lymph node status. J Clin Oncol 2000;18:600-8.

14. Batschauer AP, Figueiredo CP, Bueno EC, et al. D-dimer as a possible prognostic marker of operable hormone receptor-negative breast cancer. Ann Oncol 2010;21:1267-72.

15. Chew HK, Wun T, Harvey D, et al. Incidence of venous thromboembo-lism and its effect on survival among patients with common cancers. Arch Intern Med 2006;166:458-64.

16. Schutgens RE, Haas FJ, Biesma DH. Reduced efficacy of clinical proba-bility score and D-dimer assay in elderly subjects suspected of having de-ep vein thrombosis. Br J Haematol 2005;129:653-7.

Referanslar

Benzer Belgeler

One of the most common complains before cervical cancer diagnosis is excessive bleeding and pain.[9] Balasubramaniam et al. conducted a web based survey study to determine

current environment for production firms is accelerating the pace at which LM is implemented. The manufacture of lean is not easy to introduce. It is constant and complex

Enfektif endokarditli hastalarda yüksek C-reaktif protein düzeyi, genç yaş ve artmış vejetasyon boyutu sistemik emboli ile ilişkili bulunmuştur.. [16] Başka bir

Method of choice in patients with various system cancers for coronary revascularization must be coronary bypass on the beating heart and must be performed before of synchronically

Akut süpüratif kolanjit nedeniyle 11 hastaya, safra yollarına açılmış kist hidatik nedeniyle 4 hastaya, postope- ratif kaçak nedeniyle 3 hastaya, eksternal safra kaçağı

Green ve arkadaşlarının araştırmasında midenin tamamında bulunan ve diffüz histolojik tipte mide kanserli hastaların sağkalım süresinin daha kısa bulunduğu

In this respect, current study was aimed to analyze recurrence patterns of gastric adenocarcinoma patients and survival rates treated with curative surgery and adjuvant CRT

Sonuç olarak çalışmamızda Türk toplumunda mide kanseri ile siklin D1 G870A polimorfizmi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamış olup daha geniş vaka sayılı çalışmalar