• Sonuç bulunamadı

GERIATRIC ANESTHESIA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GERIATRIC ANESTHESIA"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GER‹ATR‹K ANESTEZ‹

GERIATRIC ANESTHESIA

Aygen TÜRKMEN

Sa¤l›k Bakanl›¤› Okmeydan› E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i ‹STANBUL Tlf: (0212) 221 77 77 e-mail: aygenturkmen@tnn.net Gelifl Tarihi: 10/01/2007 (Received) Kabul Tarihi: 12/02/2007 (Accepted) ‹letiflim (Correspondance)

A

BSTRACT

M

ajor elective and emergency surgery is being given to many older patients with theimprovement of anesthesia and surgical techniques and therefore the lifespan of the older population is extending. An increase is seen in the thresholds of all receptors related with senses such as vision, hearing, touch, taste, pain and heat with the age. The decrease in parasympathetic tonus, beta receptor sensitivity and elasticity of heart-vessel with the increase of age are the primary changes seen in the cardiovascular system. The decrease in pulmonary tissue leads to extreme distention of alveoli and collapse of small airways. The renal blood flow and the renal mass decreases with the age. During the preanesthetic evaluation of a geriatric case; the patient should be informed about anesthesia practice and possible feelings during perioperative period and give a chance to make a choice for premedication and anesthesia method. Physiological changes emerging with age cause the change of pharmacokinetic and pharmacodynamic response of the patient against the drugs. Preoperative interview is necessary for the determination of anesthesiological and pain problems of the patient and planning of convenient postoperative pain treatment and important for reduce the patient fear which is marked feature of acute pain.

Key words: Geriatric anesthesia.

ÖZ

A

nestezi ve cerrahi tekniklerin ilerlemesi ile birlikte daha çok say›da yafll› hastaya majörelektif ve acil cerrahi hizmeti sunulmakta ve bu nedenle yafll›lar›n yaflam süreleri daha da artmaktad›r. Yaflla birlikte görme, iflitme, dokunma, tat alma, a¤r› ve ›s› gibi tüm uyaranlar›n eflik de¤erinde bir art›fl görülür. Yaflla birlikte parasempatik tonusun, beta reseptör duyarl›l›¤›-n›n ve kalp damar elastikiyetinin azalmas›, kardiyovasküler sistemde görülen temel de¤ifliklik-lerdendir. Akci¤er dokusunun esnekli¤inin azalmas› alveollerin afl›r› distansiyonuna ve küçük havayollar›n›n kollaps›na yol açar. Böbrek kan ak›m› ve böbre¤in kitlesi yaflla azal›r. Geriatrik bir olgunun pre-anestezik de¤erlendirilmesi s›ras›nda; anestezi uygulamas› ve perioperetif dö-nemde yaflayacaklar› hakk›nda hasta bilgilendirilmeli, premedikasyon ve anestezi yöntemi ile ilgili seçim yapma flans› tan›nmal›. Yafllanmayla birlikte ortaya ç›kan fizyolojik de¤iflikler has-tan›n ilaçlara verdi¤i farmakokinetik ve farmakodinamik yan›t›n de¤iflmesine neden olur. Pre-operatif görüflme, hastadaki anesteziyolojik ve algolojik problemlerin belirlenmesi ve bunlara uygun bir postoperatif a¤r› tedavisinin planlanmas› için gerekir ve akut a¤r›n›n belirgin özelli-¤i olan hasta korkusunun azalt›lmas› aç›s›ndan önem tafl›r.

Anahtar sözcükler: Geriatrik anestezi.

R

EVIEW

A

RTICLE

Aygen TÜRKMEN

Namigar TURGUT

(2)

A

nestezi ve cerrahi tekniklerin ilerlemesi ile birlikte dahaçok say›da yafll› hastaya majör elektif ve acil cerrahi hiz-meti sunulmakta ve bu nedenle yafll›lar›n yaflam süreleri daha da artmaktad›r. Yafllanma ile ilgili kesin bir bafllang›ç s›n›r› yoktur. Dünya Sa¤l›k Örgütü taraf›ndan kabul edilen yafll›l›k s›n›r› 65 olmakla birlikte, kiflinin ba¤›ml›l›¤a geçifli ço¤unlukla 75 yafl civar›nda olmaktad›r. Geriatrik olgular›n fizyolojik ya-fl› kronolojik yaya-fl›ndan daha önemlidir (1). Fizyolojik fonksi-yonlar yirmili yafllar›n sonu ile otuzlu yafllar›n bafllar›nda opti-mal düzeylere ç›karlar (2).

Klasik olarak yafllanma süreci befl aflamada incelenmekte-dir (3).

1. Moleküler yafllanma 2. Hücresel yafllanma 3. Doku ve organ yafllanmas› 4. Bireysel yafllanma 5. Toplumsal yafllanma Moleküler Yafllanma

Kollajen makromoleküllerin birikimi ile oluflan intra-intermo-leküler köprüler, tendon, deri ve kan damarlar›n›n elastisite-sinde azalmaya yol açmaktad›r.

Hücresel Yafllanma

Mutasyona u¤ram›fl hücrelerde art›fl olmaktad›r. Doku ve Organ Yafllanmas›

Bir çok organda yap›sal ve fonksiyonel de¤iflikliklerin ortaya ç›kmas›d›r. Hücre ifllevlerinde ilerleyen bir azalma, stres du-rumlar›nda devreye giren rezervlerin azalmas›, nörolojik ifllev-lerde azalma ve duyusal de¤erlendirme yetisinde azalma gö-rülmektedir.

Bireysel Yafllanma

Moleküler, hücresel yafllanma ile doku ve organlar›n yafllan-mas› sonucu; kiflinin çevreye uyum yetene¤inin azalyafllan-mas› ile birlikte, giderek canl›l›k fonksiyonlar›n›n bozulmas› kaç›n›lmaz hale gelmektedir.

Toplumsal Yafllanma

Bir toplumdaki 64 yafl üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki pay›n› gösteren bir özelliktir.

‹nsanlar›n daha uzun yaflamalar›na ra¤men, yafllanan po-pülasyonda, hastal›klar ve organ disfonksiyonlar› daha çok görülmektedir (4). Geriatrik hastalarda özellikle organ ve sis-temlerde ilerleyen yafl ile birlikte geliflen de¤ifliklikler, sonucu etkileyen major faktörlerdir.

Y

AfiLA

LG‹L‹

A

NATOM‹K VE

F

‹ZYOLOJ‹K

D

E⁄‹fi‹KL‹KLER Santral Sinir Sistemi

Yaflla birlikte görme, iflitme, dokunma, tat alma, a¤r› ve ›s› gi-bi tüm uyaranlar›n eflik de¤erinde gi-bir art›fl görülür. Bu art›fl, reseptör say›s›nda ve afferent iletim yollar›nda azalma, sinir-sel iletimde yavafllama, beyin hücreleri ve aksonlar›nda kitle-sel ufalma gibi çeflitli nedenlere ba¤l›d›r. Efferent motor yolla-r›n iletim h›z› y›lda 0,15 metre/saniye azalmaktad›r. Buna kortikalspinal iletimdeki yavafllamada eklenince yafll› kiflilerde istemli motor aktivitenin neden geç bafllad›¤› anlafl›l›r. Benzer de¤ifliklikler otonom sinir sisteminde de görülür. Sekseninci yafla eriflildi¤inde otonom sinir sisteminin nöronlar›nda, adre-nal medulla kitlesinde ve kortisol sekresyonunda %15 oran›n-da azalma olur (5). Seksen yafl›na ulafl›ld›¤›noran›n-da yafllanan beyin kitlesinde de %20 bir azalma olur. Serebrospinal s›v›da artma olur. Bu kitlesel azalma ile orant›l› olarak serebral kan ak›m› ve serebral oksijen tüketimide azal›r fakat serebrovasküler otoregülasyon aynen korunur. Yafl›n ilerlemesi ile nöron kay-b› özellikle frontal lobda olmak üzere serebral kortekste belir-gindir. Lokal ve genel anestezikler için doz gereksinimleri aza-l›r. Serebral ve serebellar korteks nöronlar›, lokus sereleus, ta-lamus ve basal ganglionlarda %50 azalma görülür. Bir

nö-ron metabolik olarak ne kadar aktif ve ne kadar spesiyalize ise kaybolma flans› o kadar fazla ol-maktad›r (6). Yafll›larda; haf›zan›n zay›flamas›, kognitif ve

entellektüel fonksiyonlarda azalma, haraketlerin azalmas›, uy-ku düzeninin bozulmas›; vizuel, auy-kustik, tad alma ve koklama duyular›nda azalma ve otonom sinir sistemi dengesizlikleri s›k-t›r. Yafll›larda, Parkinson hastal›¤›, depresyon, demans ve de-lirium s›k görülen santral sinir sistemi hastal›klar›d›r (7,8,9). Kardiyovasküler Sistem

Normal olarak yafllanmaya efllik eden fizyolojik de¤ifliklikler ile geriatrik popülasyonda s›k görülen hastal›klar›n patofizyo-lojilerinin birbirinden ayr›lmas› önemlidir. Yaflla birlikte para-sempatik tonusun, beta reseptör duyarl›l›¤›n›n ve kalp damar elastikiyetinin azalmas›, kardiyovasküler sistemde görülen te-mel de¤iflikliklerdendir. Bu anatomik de¤iflikliklere klinikte sis-tolik hipertansiyon, kalp at›m h›z›nda düflme ve beta reseptör-leri ilgilendiren tüm uyar›lara inotrop ve kronotrop yan›t›n azalmas› fleklinde rastlanmaktad›r (10). Cerrahi için de¤erlen-dirmeye tabi tutulan yafll› hastalarda Doppler ekokardiografi ile saptanabilen diyastolik disfonksiyonun insidans› yüksektir. Sistemik hipertansiyon, koroner arter hastal›¤›, kardiyomyo-patiler ve özellikle aortik stenoz olmak üzere valvüler kalp hastal›klar›nda belirgin diyastolik disfonksiyon görülebilir.

(3)

Di-yastolik disfonksiyon ventriküler end-diDi-yastolik bas›nçta göre-celi olarak büyük art›fllarla sol ventrikül volümlerinde küçük de¤iflikliklere neden olur. Ventrikülün dolumuna atriumun katk›s› genç hastalarda olandan daha önemli hale gelir. Atriu-mun genifllemesi hastalar› özellikle atrial fibrilasyon olmak üzere supraventriküler taflikardilere yatk›n hale getirir. Yafll› hastalar›n ço¤unda kardiyak rezervin azalmas›, genel aneste-zi indüksiyonu s›ras›nda kan bas›nc›nda abart›l› azalma ile kendini gösterebilir. Yafll› hastalar›n hipovolemi, hipotansi-yon veya hipoksiye, kalp h›z› art›fl› ile yan›t verme yetenekle-ri zay›ft›r (11,12).

Solunum Sistemi

Yafll›larda dört temel de¤ifliklik vard›r (13):

1. Toraks›n kemik yap›s›n›n elastikiyetinde azalma, 2. Solunum kaslar›nda güçsüzlük ve kas kitlesinde azalma, 3. Gaz de¤iflimini sa¤layan alveoler yüzeyde azalma, 4. Anatomik, mekanik ve fonksiyonel önemi olan santral

si-nir sistemi cevaplar›nda azalma.

Akci¤er dokusunun esnekli¤inin azalmas› alveollerin afl›r› distansiyonuna ve küçük havayollar›n›n kollaps›na yol açar. Bunlardan ilki, alveol yüzey alan›n› azaltarak gaz de¤ifliminin etkinli¤inin azalmas›na yol açar. Hava yolu kollaps› rezidüel volümü (zorlu ekspirasyon sonunda akci¤erde kalan havan›n volümü) ve kapanma kapasitesini (küçük hava yollar›n›n ka-panmaya bafllamas› s›ras›nda akci¤erlerde mevcut hava volü-mü) art›r›r. Bunlar gerçekleflti¤i zaman, baz› hava yollar› nor-mal tidal volüm s›ras›nda kapan›r, buda ventilasyon-perfüzyon uyumsuzlu¤u ile sonuçlan›r. Bu amfizem benzeri de¤ifliklikler ile arteriyel oksijen bas›nc›n›n y›lda ortalama 0,35 mmHg azald›¤› söylenmektedir. Büyük hava yollar›n›n çaplar› genifl-ler, hem anatomik hemde fizyolojik ölü boflluk artmaktad›r. Vital kapasite ve fonksiyonel rezidüel kapasite azal›r. Ayr›ca intervertebral mesafede azalma ve boy kayb› nedeniyle 70 ya-fl›ndaki bir hastada Total akci¤er kapasitesi %10 azal›r. Yafll› hastalarda aspirasyon pnömonisi ola¤an ve potansiyel olarak yaflam› tehdit eden bir komplikasyondur. Aspirasyon pnömo-nisine bu yatk›nl›¤›n nedenlerinden biri yaflla beraber koruyu-cu laringeal reflekslerin progresif olarak azalmas›d›r (14). Metabolik ve Endokrin Fonksiyon

Bazal ve maksimal oksijen tüketimi yaflla birlikte azal›r. 60 ya-fl›ndan sonra kad›n ve erkeklerin ço¤u kilo kaybetmeye bafl-lar. Is› üretimi azal›r, ›s› kayb› artar ve hipotalamik ›s› regülas-yon merkezleri daha düflük düzeylere ayarlanabilir. ‹nsulin re-zistans› artm›flt›r. Strese nöroendokr›n yan›t yafll› sa¤l›kl›

has-talar›n ço¤unda ya korunmufl yada hafifçe azalm›fl görünmek-tedir. Tiroksin, renin, aldesteron ve testesteron üretimi azal›r, D vitamini absorbsiyon ve aktivasyonu azal›r.

Böbrek Fonksiyonu

Böbrek kan ak›m› ve böbre¤in kitlesi yaflla azal›r. Kas kütlesi-nin ve kreatikütlesi-nin yap›m›n›n azalmas›ndan dolay› serum kreati-nin düzeyi de¤iflmez, ancak kan üre nitrojeni kademeli olarak artmaktad›r. Sodyum at›l›m› ve tutulumunun bozulmas›, böb-reklerin idrar› konsantre ve dilue etme yetene¤inin azalmas› yafll› hastalarda dehidratasyon veya s›v› yüklenmesi e¤ilimini art›r›r. Antidiüretik hormon ve aldesterona yan›t azal›r. Glu-koz reabsorbsiyon yetene¤i azal›r. Nefron kütlesi ve renal kan ak›m›n›n azalmas›n›n birlikte oluflu postoperatif periyotta yafl-l› hastalarda akut renal yetmezlik geliflme riskini art›r›r (15). Gastrointestinal Sistem

Karaci¤er kan ak›m›n›n ve fonksiyonunun azalmas› karaci¤er kütlesindeki azalma ile orant›l›d›r. Biotransformasyon h›z› ve albümin üretimi azal›r. Yafll› erkeklerde plasma kolinesteraz düzeyleri düfler (11,16).

Kas ‹skelet Sistemi

Kas kütlesi azal›r. Mikroskopik düzeyde nöromuskuler kavflak kal›nlafl›r. Yafll›l›kta cilt atrofisi geliflir ve cilt yap›flkan bantlar, elektrokoter pedleri ve elektrokardiyografi elektrodlar› ile travma geliflmesine yatk›n hale gelir. Venler ço¤u kez frajildir ve intravenöz infüzyonlarla kolayca y›rt›l›r (11).

Hematoloji ve ‹mmunoloji

Yafll›larda kemik ili¤i üretimi ve T-cell fonksiyonlar› azal›r, Otoantikorlarda artma görülür, ‹ntravasküler s›v› volümünde azalma sonucu dehidrate yafll› hastalar›n hematokriti normal de¤erlerde olabilir. Bu olgular rehidratasyon ile anemik hale gelebilir.

Pre-Anestetik De¤erlendirme

Geriatrik bir olgunun pre-anestezik de¤erlendirilmesi s›ras›n-da; formal hitablar kullan›lmal›, görsel ve iflitsel kay›plar dik-kate al›narak daha fazla zaman ayr›lmal› ve sab›rla dinlenme-li, anestezi uygulamas› ve perioperetif dönemde yaflayacakla-r› hakk›nda hasta bilgilendirilmeli, premedikasyon ve anestezi yöntemi ile ilgili seçim yapma flans› tan›nmal›d›r.

70 yafl üzerindeki cerrahi olgular›n %75’inde bir veya da-ha fazla yandafl sa¤l›k sorununun varl›¤›na dikkat çekilmifl, en s›k rastlanan 5 patoloji hipertansiyon (%46.6), renal hastal›k (%31.4), ateroskleroz (%26.9), myokard enfarktüsü (%18.5) ve kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤› (%14) olarak bildirilmifl-tir (17).

(4)

“Goldman’›n Kardiyak Risk ‹ndeks”inde total puan›n 26’ y› aflmas› halinde risk o denli yüksektir ki operasyon ancak ya-flam› tehdit eden koflullar için al›nmas› gereken bir karar du-rumundad›r (18).

‹ntervertebral foremenlerde oluflan daralma, osteofit for-masyonu ve ligamentum flavumdaki de¤iflikliklerin, 30 yafltan sonraki her dekat için, kolumna vertebralisin servikal bölü-münde yaklafl›k 10 derecelik bir fleksiyon ve ekstensiyon kay-b›na neden oldu¤u saptanm›flt›r. Geriatrik popülasyonda ilaç-lara ba¤l› olumsuz etki potansiyelinin genç eriflkinlere k›yasla üç kat fazla oldu¤u bildirilmifltir. Bu art›fl geriatrik popülasyon-daki hepatik ve renal fonksiyonel rezervdeki düflüfle eklenen polifarmasi ile aç›klanmaktad›r. Reserpin içeren antihipertan-sif ajanlar ve warfarin gibi antikoagülanlar d›fl›nda tüm kardi-yak medikasyonlar operasyon sabah›na dek sürdürülmeli; elektif cerrahi giriflim öncesinde ciddi hipertansiyon (diyasto-lik kan bas›nc› ≥100 mmHg) kontrol alt›na al›nm›fl olmal›; cerrahi giriflim iki hafta süreyle uygulanan etkin bir antihiper-tansif tedavi sonras›nda gerçeklefltirilmelidir. Metoklopramid santral sinir sisteminde dopamin reseptörlerini bloke ederek antiemetik etki gösterir. Fakat yafll› hastalar rijidite gibi ekstra-piramidal yan etkiler yönünden artm›fl bir risk alt›ndad›rlar. Özellikle Parkinson hastal›¤› olanlarda metoklopramid ve dro-peridol kullan›m›ndan kaç›n›lmal›d›r. Hem depresyon hem de Parkinson tedavisinde kullan›lan monoamino oksidaz inhibi-törleri (MAO‹) geriatrik bir hastada, vasopressörlere karfl› abart›l› hemodinamik yan›t verebilir.

Geriatrik cerrahi olgularda postoperatif mortalite yönün-den risk faktörleri de¤erlendirildi¤inde; majör veya acil cerra-hi giriflim uygulanan, kardiyak, pulmoner hastal›k, diyabetes mellitus ve renal patoloji gibi yandafl hastal›klar› olan olgular yan›s›ra nutrisyonel durumu kötü, anemik, albümini 3.5 g/dl alt›nda, ailesi ile yaflamayan, yatalak olgular›n içerdi¤i yüksek riske de dikkat çekilmifltir (19).

Son y›llarda önerilen Geriatrik cerrahi olgularda preanes-tezik analizler: Rutin; tam kan ve idrar analizi, BUN, kreati-nin, elektrolitler, AKfi , karaci¤er fonksiyon testleri, EKG, to-raks grafisi, Spesifik endikasyonlar; ambulatuvar EKG, eko-kardiografi, egsersiz veya farmakolojik stres testleri, akci¤er fonksiyon testleri (19).

Genellikle yafll› hastalar daha düflük dozda premedikasyon gerektirirler. Günümüzde en çok kullan›lan ajanlar benzodi-azepinlerdir. Preoperatif dönemde bir sedatif kullanmak gere-kiyorsa seçilecek ajan yar› ömrü k›sa olan, minimal aktif me-taboliti ve yan etkisi az olan bir benzodiazepin olan midazo-lamd›r. Oral kullan›m› efektif olmas›na karfl›n genellikle ‹M ve-ya ‹V kullan›lmaktad›r. ‹V dozu ve-yafll› hastalarda 0.05-0.07 mg kg-1’d›r. ‹M dozu 60-69 yafl grubunda 2-3 mg dozda ‹M yol-la uyguyol-lanan midazoyol-lam›n afl›r› bir uyku hali oluflturmaks›z›n

etkin bir premedikasyon sa¤lad›¤›, 70 yafl ve daha yafll› olgu-larda ‹M midazolam premedikasyonunun afl›r› uyku hali yap›-yor olmas› nedeni ile dikkatle ve sürekli gözlem alt›nda ‹V tit-rasyonun daha uygun olabilece¤i bildirilmifltir (20). Premedi-kasyonda s›kl›kla kullan›lan bir di¤er benzodiazepin diazepam-d›r. IV veya PO uygulama sonras›nda eliminasyon yar› ömrü 20 yafl›nda 20 saat iken 80 yafl›nda 90 saate ulafl›r.

G

ER‹ATR‹K

A

NESTEZ‹DE

M

ON‹TÖR‹ZASYON

M

onitörizasyon temel klinik de¤erlendirme ile bafllay›p, vi-tal bulgular, elektrokardiyografi, puls oksimetre, kapnog-rafi, saatlik idrar ç›k›fl›n›n takibi gibi rutin izlemlerin yan›nda anestezi derinli¤i ölçülmesi (BIS), laboratuvar tetkikleri, kardi-ak debi ölçümü ve nöromuskuler monitörizasyonu içine alan genifl bir yelpazeyi kapsar.

Elektrokardiyografi (EKG)

Miyokard enfarktüsü (M‹) riski olan hastalarda intraoperatif olarak ve postoperatif 3 gün boyunca myokard iskemisini gösteren ST segment de¤ifliklikleri aç›s›ndan monitörize edil-melidir.

Miyokard iskemisi için kabul edilen kriterler, QRS’in bitti-¤i J noktas›ndan 60-80 milisaniye sonra 1 mm’yi geçen ST segment çökmesinin ters T dalgas› ile birlikte görülmesidir. Sivrilmifl T dalgalar› ile ST segment yükselmesi de iskemiyi gösterebilir. Ancak ST segment analizi myokard iskemisini fark etmede tek bafl›na yeterli de¤ildir.

Kan Bas›nc› Monitörizasyonu

Ço¤unlukla direkt ölçüme göre düflük ölçüm veren indirekt kan bas›nc› ölçümünün kritik hastalarda yeterli güvenirlili¤i ol-mad›¤› kan›s›na var›lm›flt›r (21).

Is›

Geriatrik hastalarda vücut s›cakl›¤›n›n ölçülmesi mutlaka ge-reklidir. Vücut ›s›s› anestezi alt›nda kolayl›kla düfler. Hipoter-mi erken postoperatif dönemde titreme ile oksijen gereksini-minin artmas›na yol açar. Bu art›fl hipoksemi, asidoz ve kar-diyovasküler fonksiyonlar›n›n belirgin flekilde depresyonuna yol açabilir.

Anestezi Derinli¤inin Ölçülmesi (BIS)

Anestezi derinli¤inin de¤erlendirilmesinde EEG’den hesapla-nan 100-0 aras›nda tek say› ile anestezi derinli¤inin korelas-yonunu veren bispektral analiz yöntemi gelifltirilmifltir. B‹S’in 40-60 aras›nda tutulmas› ile yeterli anestezi derinli¤i sa¤lana-bilir.

Santral Venöz Bas›nç Ölçümü (CVP)

CVP bir hacim de¤il bas›nç ölçümüdür. Fakat bas›nç ölçüm-lerinin kan volümünün vasküler kompliyansa oran›n›

(5)

yans›tt›-¤› kabul edilerek yo¤un bak›m hastalar›nda ve cerrahiye giden hastalarda göreceli olarak kan volümünü de¤erlendirebilmek için CVP kullan›lmaktad›r. Geriatrik olgularda vasküler komp-liyans bozuldu¤u ve damarlar sertleflti¤i için, bas›nç hacim ilifl-kisi bozulmufltur. Yine de intraoperatif takipte, s›v› resusitas-yonunda ve vasoaktif ilaçlar›n kullan›lmas›nda santral venöz kateterizasyon yayg›n olarak kullan›lmaktad›r.

Pulmoner Arter Kateteri

Pulmoner arter kateteri komplikasyonlar›n›n özellikle pulmo-ner arter rüptürü ve ölümün yaflla art›¤› bilinmektedir (22). Doppler Ultrason Yöntemi

‹lk kez 1971’de tan›mlanan ve daha sonra gelifltirilen Transö-sefagial Doppler kardiyak fonksiyonlar›n izlenmesi için mini-mal invasiv bir yöntemdir. Proksimini-mal femur k›r›¤› ameliyat› olan geriatrik hastalarda yap›lan bir çal›flmada ösefagial dopp-ler ile s›v› optimizasyonunun cerrahi bitiminde daha yüksek bir kardiyak debi sa¤lad›¤› ve hastanede kal›fl süresinin azald›-¤› gösterilmifltir (23).

Transösefagial Ekokardiyografi (TEE)

‹ntraoperatif miyokard iskemisini belirlemede sensitif bir mo-nitördür. MI riski tafl›yan geriatrik hastalarda deneyim ve e¤i-timli personel gerektiren ve pahal› cihazlarla yap›lan bu mo-nitörizasyon yönteminin yafll› hastalarda ösefagus perforasyo-nu gibi komplikasyonlar›n›n daha s›k oldu¤u ak›lda tutulmal›-d›r.

G

ER‹ATR‹K

O

LGULARDA

A

NESTEZ‹K

Y

AKLAfiIM

Y

afllanmayla birlikte ortaya ç›kan fizyolojik de¤iflikler hasta-n›n ilaçlara verdi¤i farmakokinetik ve farmakodinamik ya-n›t›n de¤iflmesine neden olur. Anatomik ve fizyolojik de¤iflik-ler ilaç emilimini etkileyebilmektedir. Total vücut suyundaki azalma nedeni ile “boluslar veya h›zl› infüzyonlar” fleklinde gerçeklefltirilen ilaç uygulamalar› daha yüksek konsantrasyon-larla sonuçlanabilir. Artm›fl vücut ya¤› nedeniyle total distri-büsyon volümü artabilir ve ilaç etkisinde uzama gözlenebilir. ‹lerleyen yaflla karaci¤er volümü, karaci¤er kan ak›m›n›n ve hepatik enzim aktivitesinin azald›¤› gösterilmifltir. Anestezi uy-gulamas›nda kullan›lan birçok IV ajan›n karaci¤erde metabo-lize oldu¤u, yafla efllik eden hepatik de¤iflikliklerin, anestezik-lerin klirensinde azalmaya yol açt›¤› gösterilmifltir. Benzer fle-kilde ilerleyen yaflla birlikte renal klirenste gözlenen düflüflün böbrek yoluyla elimine edilen birçok ajan› etkileyebilece¤ine dikkat çekilmifltir. ‹lerleyen yaflla anestezik ajanlara duyarl›l›-¤›n artmas›nda rol oynayan mekanizma henüz kesinlik

kazan-mam›flt›r. Ancak oldukça farkl› kimyasal özelliklere sahip ajanlarla yaflanan bu sorun, nöronal kitle veya serbral kan ak›-m› kayb› gibi temel bir nörofizyolojik süreci telkin etmektedir.

‹ndüksiyon Ajanlar›; tiyopentalin geriatrik olgularda

daha fazla kardiyovasküler depresyon oluflturdu¤u ve bu dep-resif etkinin farmakokinetik de¤iflkenli¤i art›raca¤› belirtilmifl-tir. Bu etkiler nedeniyle indüksiyon dozunun azalt›lmas›; der-lenme süresini uzatabilecek tekrarlanan bolus veya infüzyon fleklindeki uygulamalardan kaç›n›lmas› gerekti¤i ifade edilmifl-tir. Geriatrik cerrahi olgular›n anestezi indüksiyonunda daha az propofole gereksinim duyduklar› gösterilmifltir. Scheepstra ve ark., propofolün indüksiyon dozunu gençler için 2.5 mg/kg, geriatrik olgular için 1.7 mg/kg olarak belirlemifller-dir (24). Propofol ile yeterli anestezi seviyesinin sürdürülmesi için yafla göre ayarlanan infüzyon rejimleri ile, geriatrik olgu-larda infüzyon h›z›n›n %30-50 azalt›lmas› gerekti¤i bildirilmifl-tir (25). Yafll› hastalarda midazolam dozunda %50-75 oran›n-da bir düflüfl uygulanmas› önerilmifltir (26). Geriatrik olgular-da, sa¤lad›¤› hemodinamik stabilizasyonla avantajl› bir seçe-nek oluflturan etomidat için de doz gereksiniminde yaflla ilifl-kili bir düflüfl gözlenmifltir. Etomidat kullan›m›nda dezavantaj-lar postoperatif bulant›, kusma ve infüzyonunda görülen adre-nokortikal supresyondur (27). Ketamin IV ve IM olarak uygu-lanabilen sedatif, hipnotik, amnestik ve analjezik potent bir ajand›r. Kardiyovasküler sistemi stimüle eder. Bu olay hipovo-lemik hastalar›n yarar›na iken iskemik kalp hastal›¤› olanlarda miyokard›n oksijen ihtiyac›n› art›rd›¤› için dezavantajd›r. Keta-min solunum yolundaki sekresyonlar› art›r›r, hava yolu rezis-tans›n› azalt›r ve kafa içi bas›nc›n› art›r›r.

‹nhalasyon Ajanlar›; artan yaflla halojenli ajan

gerek-siniminin ve minimum alveoler konsantrasyonun (MAC) azal-d›¤›; bu azalman›n inhalasyon ajan›ndan ba¤›ms›z olarak %30 gibi bir de¤ere ulaflt›¤› gösterilmifltir. Geriatrik olgularda inha-lasyon ajanlar› için anestezik gereksiniminin azalmas› hücre dansitesi, serebral oksijen tüketimi ve serebral kan ak›m›nda-ki düflüflle aç›klanm›flt›r.

Opioidler; geriatrik popülasyonda opioidler için doz

ge-reksiniminde azalma ve etki süresinde uzama gözlendi¤i bildi-rilmifltir. Yafll›larda opioidlere karfl› artm›fl duyarl›l›¤›n ana me-kanizmas›, artm›fl beyin sensivitesidir. Hemodinamik stabilite-nin kritik oldu¤u kardiyovasküler cerrahide potent ve h›zl› et-kili opioidler (fentanil, sufentanil, alfentanil) indüksiyonda tek bafl›na kullan›labilirler. Bilinç kayb›n›n yan›s›ra laringoskopi ve entübasyona karfl› kan bas›nc› ve kalp at›m h›z›nda oluflan ce-vaplar› azalt›rlar.

Kas Gevfletici Ajanlar; Yafll› hastalarda

nondepolari-zan kas gevfleticiler için bafllang›ç doz gereksiniminde bir fark bulunmad›¤›n› belirten Meistelman, nöromusküler blo¤un bafllamas›n›n gecikebilece¤ine ve bu gecikmenin yaflla

(6)

kore-lasyon gösterebilece¤ine dikkat çekmifltir. (27) Koscielniak-Nilsen yaflla iliflkili olan bu etkinin kalp debisindeki düflme ve dolafl›m zaman›ndaki uzamadan kaynaklanabilece¤ini belirt-mifltir. (28)

“Derlenme indeksi” uyar›lm›fl nöromuskuler yan›t›n %25’ den %75’e kadar spontan derlenme için geçen zamand›r. Ge-riatrik olgularda organ bazl› klirens gerektiren kas gevfleticiler için bu süreç artar, atrakuryum, sisatrakuryum ve mivakur-yum gibi plazma kolinesterazlar› ile hidrolize olan ajanlarda fark oluflmaz. Yafll› hastalarda plazma kolinesteraz›nda %30 bir düflüfl olmas›na ra¤men, süksinilkolin metabolizmas› bu de¤ifliklikten etkilenmez.

G

ER‹ATR‹K

O

LGULARDA

C

ERRAH‹

P

OSTÜR

B

ütün geriatrik hastalar›n iskeletlerinin kolayca k›r›labilir ya-p›da oldu¤u ve haraket k›s›tl›l›¤› oldu¤u göz önünde bulun-durularak cerrahi postür verilmelidir. 75 yafl›n üstündeki has-talar›n %50’sinde artrit bulunmaktad›r. Normotansif bir hasta s›rtüstü yat›r›ld›¤›nda Willis halkas›nda, atriyumda ve ayakta bas›nçlar eflitlenir. Baflafla¤› pozisyonlarda ise, Willis halkas›n-daki bas›nçlar yükselir, ayak bile¤indeki bas›nçlar da düfler. Ortalama arter bas›nc›n›n artmas› kafa içi bas›nc›n artmas›na ve patolojik mikrovasküler yap›lar›n varl›¤›nda beyin ödemine sebeb olur. Venöz dönüflün yerçekimi nedeniyle azald›¤› du-rumlarda intrakraniyal bas›nç daha da artar. Bu nedenle yafl-l› hastalarda baflafla¤› pozisyon mümkün olan en k›sa sürede düzeltilmelidir (29). Geriatrik hastalar›n önemli pulmoner, kardiyovasküler ve serebral sorunlar› olabilece¤i düflünülürse, baflafla¤› pozisyon bu hastalarda tehlikeli olabilir. Bu nedenle hipotansiyon geliflen hastalarda, Trendelenburg pozisyonu yerine kalçadan ve dizden fleksiyon verilmesi ve bafl›n yast›k-la kald›r›lmas› önerilmektedir.

G

ER‹ATR‹K

H

ASTALARDA

G

ENEL VEYA

R

EJYONEL

A

NESTEZ‹

S

EÇ‹M‹

G

eriatrik olgularda ne rejyonel anestezi ne de genel anes-tezinin sonuç yönünden aç›kça ortaya konabilmifl bir üs-tünlü¤ü söz konusu de¤ildir. Rejyonel anestezinin genel anes-teziden daha güvenli oldu¤una iliflkin ieki majör teorik neden vard›r.

1. Rejyonel anestezi stresten ar›nm›fl bir anestezi sa¤lar. Bu durum özellikle yandafl hastal›¤› olan kiflilerde, cerrahiye karfl› oluflan stres yan›t›n tetikledi¤i birçok perioperatif komplikasyon yönünden avantaj oluflturur.

2. Rejyonel anestezi santral sensitizasyonu önler ve preemp-tif analjezi sa¤lar (30).

Teorik yorumlar, klinik sonuçlar ve kiflisel tercihler, geri-atrik cerrahi popülasyonda rejyonel anestezinin genel aneste-ziden daha emniyetli oldu¤unu telkin ediyor olmas›na karfl›n, çal›flmalar 1980’li y›llar›n sonlar›ndan bafllayarak bu iki yön-tem aras›nda mortalite ve majör morbidite yönünden anlaml› bir fark bulunmad›¤›n› ortaya koymufltur (30).

G

ER‹ATR‹K

H

ASTALARDA

P

OSTOPERAT‹F

A

⁄RI

T

EDAV‹S‹

A

kut a¤r› ekibinin oldu¤u kliniklerde özellikle yafll› hastalar-da postoperatif mortalite ve morbititenin daha düflük ol-du¤u bildirilmifltir. Yafll› hasta grubu yetersiz postoperatif a¤-r› tedavisinin en s›kl›kla yafland›¤› hasta grubudur. Oysa, iyi bir a¤r› tedavisi ve dikkatli gözlem bu hasta grubunda komp-likasyon riskini düflürmektedir. Preoperatif görüflme, hastada-ki anesteziyolojik ve algolojik problemlerin belirlenmesi ve bunlara uygun bir postoperatif a¤r› tedavisinin planlanmas› için gerekir ve akut a¤r›n›n belirgin özelli¤i olan hasta korku-sunun azalt›lmas› aç›s›ndan önem tafl›r. Hastan›n a¤r›n›n gi-derilece¤ini bilmesinin analjezik tüketimini azaltabilece¤i, pos-toperatif iyileflmeye pozitif katk›s› olabilece¤i ileri sürülmüfltür. Yafll› Hastalarda Analjezikler

Nonsteroidal Antiinflamatuar ‹laçlar (NSA‹‹); opioidlerle kom-bine kullan›ld›klar›nda %20-30 opioid dozunu düflürürler, analjezi kalitesini art›r›rlar. Gastrointestinal sistem problemle-rine, renal yetersizli¤e, trombosit disfonksiyonuna ve kognitif disfonksiyona sebeb olabilirler. K›sa süreli kulan›mlarda (2-4 gün) seçilebilecek ajanlardand›r.

Nonasidik Antipiretik Analjezikler; antiinflamatuar etkileri olmayan bu grubun üyeleri parasetamol ve metamizoldür. Gastrointestinal sisteme, renal dolafl›ma ve trombositlere etki-leri yoktur. Asetominofen; oral veya rektal kullan›m formlar› vard›r. Yafll› hastada doz azalt›lmas›na gerek yoktur. Karaci-¤er hastal›¤› ve alkol anamnezi olan hastalarda dikkat edilme-lidir. Günlük en yüksek doz 2000 mg/gün dür. Metamizol; kognitif bozuklu¤u olan yafll› hastada, temel analjezik olarak tedavi plan›na al›nabilir. Spazmolitik etkinli¤i olan tek nono-pioid antipiretik analjeziktir. Bat›n cerrahisi sonras›, spastik kompanenti olan viseral a¤r›da yararl›d›r. Çok ender olarak agranülositoza ve parenteral kullan›mda ani hipotansiyona-floka sebeb olabilir. Bu nedenle 100 cc NaCl %0.9 içinde 1000 mg metamizol 20-30 dakika içinde IV k›sa infüzyon olarak uygulanmal›d›r.

Opioid Analjezikler

Zay›f Opioidler (Tramadol, Kodein)

Tramadol; Hem opioid hemde nonopioid özelli¤e sahip, sen-tetik yap›da santral etkili bir analjeziktir. Analjezik etkisinin %30’u naloksan ile antogonize edilebilir. Postoperatif a¤r›

(7)

te-davisinde tek bafl›na uygulanabilirse de, s›kl›kla nonopioid an-tipiretik analjezikler (metamizol, NSA‹‹) ile kombine edilir. ‹le-ri yafllarda (>75 y.) eliminasyon yar›lanma ömrü hafif uzam›fl-t›r. Doz düflürülmelidir. Tramadol santral inhibisyon yaparak analjezi sa¤larken, ayn› zamanda MSS’ de eksitasyona yol açar. Bu etkilerden en s›k görüleni bulant› ve kusmad›r. Yük-sek dozlarda konvülzyon bildirilmifltir. Seyrek olarak tremor meydana gelebilir. Parkinsonlu yafll› hastalarda tremoru art›-rabilece¤i için dikkatli olunmal›d›r. Yan etkileri aras›nda bafl dönmesi ve sedasyon mevcuttur. Nadiren idrar retansiyonu görülebilir. Konstipasyon etkisi di¤er opioidlere göre daha az-d›r. Solunum depresyonu etkisinin çok nadir olmas› nedeni ile geriatrik olgularda tercih edilir.

Kuvvetli Opioidler (Meperidin, Morfin, Fentanil, Alfentanil, Sufentanil)

Özellikle büyük giriflimlerden sonra a¤r›n›n kontrolünde birin-ci seçeneklerdir. Yafll›larda opioid gereksinimi gençlere göre %25-50 daha düflüktür. Yafl opioid dozunun belirlenmesinde önemli bir faktördür. Postoperatif ilk günde yükleme dozu sonras› Hasta Kontrollü Analjezi (HKA)’de 24 saatlik tüketi-min 100-yafl= 24 saatlik HKA morfin dozu formülü ile he-saplanabilece¤i belirtilmifltir. Opioidler trombositlere etki et-mezler, renal ve hepatik toksik etkileri yoktur. GIS mukozas›-n› irite etmezler. Solunum depresyonu en korkulan yan etki-leridir. Solunum depresyonu daima sedasyondan sonra olu-flur. Sedasyon düzeyi, solunum say›s› derinli¤i ve ritmi takip edilmelidir. Naloksan solunum depresyonu mevcut (<8) ise solunum depresyonunu ve sedasyonu ortadan kald›racak ka-dar dozda titre edilmelidir. Opioidler yafll› hastalarda kognitif ve nöropsikiyatrik bozuklu¤a yol açabilir.

Postoperatif A¤r› Tedavisinde Analjezikleri Uygulama Yöntemleri

Aral›kl› Enjeksiyon: IM aral›kl› uygulanan

enjeksiyon-lar ile etkin ve emniyetli tedavi yapmak özellikle yafll› hastada mümkün de¤ildir.

Devaml› ‹nfüzyon: Aral›kl› enjeksiyondaki plasma

dü-zeyinde oluflan dalgalanmalar›n ve buna ba¤l› a¤r›l› dönemle-rin veya yan etkiledönemle-rin yaflanmamas› için tercih edilen uygula-ma fleklidir. Yükleme dozu sonras› tedavinin idamesi sabit do-zun infüzyonu ile sa¤lan›r. Ancak gereksinimin alt›nda veya üstünde kal›nabilir. Yafll› hastada dozu sabit olan nonopioid antipiretik analjezik, ve dikkatli olunarak zay›f opioid trama-dol sistemik uygulamada bu yönteme uygun analjeziklerdir.

Hasta Kontrollü Analjezi: Elektronik bir pompa ile

hastaya kendi ihtiyac›na göre analjezi vermeyi mümkün k›lan bir yöntemdir. Hasta sistemi kendi aktive ederek hekim tara-f›ndan belirlenmifl dozu alabilmekte böylece kendi gereksindi-¤i “tedavi aral›¤›nda” “minumum etkili analjezik konsantras-yonunu” (MEAC) kendi belirleyebilmektedir.

Preanestezik vizitte özenle ve zaman verilerek anlat›l›rsa postoperatif uygulama daha iyi olmaktad›r. Hastan›n kognitif bozuklu¤u olmamal›d›r.

Postoperatif a¤r› tedavisi 4-5 gün sürdürülmelidir.

K

AYNAKLAR

1. Muravchick S.Anesthesia For The Geriatric Patient. In: Barash PG, Cullen BF, Stoelting RK. Clinical Anesthesia. Fifth edition. Philadelphia Lipincott Williams&Wilkins. 2006, 1219-1228.

2. WHO, Health of Eldery, Tec.Rep.Series N. 79.WHO. Geneva, 1989.

3. Güler Ç. Toplum Sa¤l›¤› Sorunu olarak Yafll›l›k, In: Gökçe Kut-sal Y, Çakmakç› M, Ünal S. (eds) Geriatri I.Ankara Medicograg-hics Ajans ve Matbaas›. 1997.pp 50-60.

4. Vaguhan S. “The Eldery Patient” in High risk patient Ed. By Ian Mc Conachia, Greenwich Medical Media Ltd. Sanfrancisco, USA 2002;101-116.

5. Docherty JR. Effect of age on the response of target organs to autonomic neurotransmiiters. In: Amenta Klopfenstein CE, Herrman FR, Michel JP, et al. The influence of an aging surgi-cal population on the anesthesia workload: A ten year survey. Anesth Analg 1998;86:1165-1170.

6. Feldman ML. Aging changes in the morphology of cortical dendrites. In: Teryy RD, Gershon S, (eds). Neurobiology of aging. New York, NY: Raven Press, 1976;11.

7. Blazer D. Depression in eldery. N Eng J Med 1989; 320: 154-6.

8. Reynolds CF, Zubenko GS, Pollock BG et al. Depression in la-te life. Current Opinion in Psychiatry 1994; 7: 18-21.

9. Weissman MN, Leaf PJ, Tischler OL et al. Affective disorders in five United States communities, Psychol Med 1988;18:141-152.

10. Rooke GA. Autonomic and Cardiovasculer function in the

Ge-riatric Patient. Anesthesiology Clinic of North America, 2000; 18:31-46.

11. Morgan GE, Mikhail GS, Murray MJ. Clinical

Anesthesio-logy.Third edition. NewYork: The McGraw-Hill Companies 2002;875-880.

12. Stratton JR, Levy WC, Schwartz RS, et al. Cardiovasculer

res-ponses to exercise: Effects of aging and exercise training in he-alhty men. Circulation 1994;89:1648-55.

13. Wahba WM. Influence of aging on lung function- clinical

signi-ficance of change from age twenty. Anesth Analg 1983; 62: 764-776.

14. Close G, Woodson GE. Common upper airway disorders in the

eldery and their management. Geriatrics 1989;44:67-72.

15. Gürel A.Yaflla ‹lgili Anatomik ve Fizyolojik De¤ifliklikler.

Türki-ye Klinikleri Anesteziyoloji ve Reanimasyon Dergisi. 2003; 1:1-7.

16. Zeeha J, Plattb D. The Aging Liver.Structural and functional

changes and their consequencesfor drug treatment in old age. Gerontology 2002;48:3121-127.

(8)

17. Elar Z, Hepa¤ufllar H. Yaflla ilgili anatomik ve fizyolojik

de¤iflik-likler. Türkiye Klinikleri Anesteziyoloji ve Reanimasyon Dergisi 2003; 1:18-24.

18. Goldman L, Caldera DL, Nussbaum SR, Southwick FS,

Krogs-tad D, Murray B, et al. Multifactorial index of cardiac risk in noncardiac surgical procedures. N Eng J Med 1977;297:845-850.

19. Jin F Chung F. Minimazing perioperative adverse events in the

eldery. Br J Anaesth 2001;87:608-24.

20. Wong HY, Fragen RJ, Dunn K. Dose-finding study of

intra-musculer midazolam preanesthetic medication in the eldery. Anesthesiology 1991; 74:675-679.

21. Bur A, Hirschil MM, Herkner H. Accuracy of oscillometric

blo-od pressure measurement according to the relation between cuff size and upper-arm circumference in critically ill pati-ents.Crit Care Med 2000;28:371-376.

22. Afessa B, Spencer S, Khan W, LaGatta M. Association of

pul-monary artery catheter use with in-hospital mortality. Crit Ca-re Med 2001;29:1145-1148.

23. Sinclair S, James S, Singer M. Intraoperative intravascular

vo-lume optimisation and length of hospital stay after repair of proximal femoral fracture: randomised controlled trial. BMJ 1997;315:909-912.

24. Scheepstra GL,Booij LH, Rutten CL, Coenen LG. Propofol for

induction and maintenance of anaesthesia: comparison betwe-en younger and older patibetwe-ents. Br J Anaesth 1989;62:54-60.

25. Schnider TW, Minto CF, Gambus PL, Andresen C. Goodale

DB, Shafer SL et all. The influence of method of administriati-on and coveriates administriati-on the pharmacokinetics of propofol in adult volunteers. Anesthesiology 1998; 88:1170-1182.

26. Shafer SL. The Pharmacology of anesthetic drugs in eldery

pa-tients. In: Silverstein JF (ed). Anesthsiol North America 2000; pp 18:1-29.

27. Meistelman C. 24th ESA Annual Meeting Euroanaesthesia,

Refresher Course Lecture. 2002: pp 193-198.

28. Koscielniak-Nilsen ZJ, Law-Min JC, Donati F, Bevan DR,

Cle-ment P, Wise R. Dose-response relations of doxacurium and its reversal with neostigmine in young adults and healthy elderly patients. Anesth Analg 1992; 74: 845-50.

29. Martin JT. Positioning aged patients. Geriatric Anesthesia

2000; 18: 105-121.

30. Hepaguslar H, Elar Z. Geriartik olgularda genel veya rejyonel

anestezi secimi. T Klin Anest Reanim 2003; 1: 41-45.

31. Aydinli I. Geriatrik olgularda postoperatif agri tedavisi. T Klin

Referanslar

Benzer Belgeler

Elektif izole koroner arter baypas greft (CABG) ameliyatı geçirmiş hastaların preoperatif beyin natriüretik peptid (preBNP) düzeyleri ile 3 günlük Sequential Organ

Bu çalışma ve literatürde yer alan benzer çalışma sonuç- ları, öksürük ve solunum egzersizleri, dren sağılması ve çekilmesi, mobilizasyon ve endotrakeal aspirasyon

Biz de bu çalışmamızda, preoperatif değerlendirmede ASA III-IV skoru verilen ileri yaş hastalarda uygulanan anestezi tipinin postoperatif komplikasyonlar ve

Chicago Üniversitesi Tıp Merke- zinde enfeksiyon önleme ve kontrol tıbbi direktörü Emily Landon grip ve COVID-19’un benzer semptomlar göstermesi nedeniyle grip olan kişi-

Cholesterol levels in muscular and tail adipose tissues were lower in groups fed with alfalfa compared to control group fed with wheat straw.. This may be due to

Goldacre ve ark., ‹ngiliz popülasyonunda yayg›n görülen solunumsal hastal›klar›n mortalitesi ile ilgili 19 y›ll›k bir retrospektif çal›flmada, pnömoni ve akut

Sonuç olarak, bu çal›flman›n verileri romatoid artritli hastalarda ba¤›ms›z bir kardiyovasküler risk faktörü olan hipertansiyonun kontrol grubuna göre daha s›k ol-

Çal›flmam›z Türk toplumunda NCEP ATP III’e göre tan›mlanan MS’nin akut M‹’li hastalardaki s›k- l›¤›n›n yüksek oldu¤unu (%45.4) ve MS’li hastalarda primer PKG