53, 1 (2013) 329-348
TEK OTURUMDA UYGULANAN DUYGUSAL ÖZGÜRLÜK
TEKNĐĞĐ (EFT)'NĐN YARATILAN STRES DURUMU
ÜZERĐNDEKĐ ETKĐLERĐ
Nilhan SEZGĐN
∗∗∗∗Öz
Araştırmanın birincil amacı Duygusal Özgürlük Tekniği EFT'nin bir
stres azaltma tekniği olarak Üniversite öğrencilerinde yapay olarak
yaratılan stres durumu üzerindeki etkilerini araştırılması, ikincil amacı ise
stresle baş etme yöntemlerinden olan bu tekniğin etkinliğini öğrencilere
deneyimleterek öğretmektir. Araştırmanın örneklemi 2008-09 ders yılı güz
yarıyılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Psikoloji
bölümünde açılan "Stres Yönetimi" seçmeli dersini alan 40 birinci sınıf
öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırmada yapay olarak yaratılan stres
durumunun ardından öğrencilerin stres ölçümleri alınmış ve EFT tekniği
uygulanmış, daha sonra aynı ölçümler tekrarlanarak iki ölçüm arasındaki
farkın istatistiksel olarak farklı olup olmadığı araştırılmıştır.
Araştırmanın birincil amacı doğrultusunda, uygulama öncesi ve sonrası
Spilberger'in Durumluk-Sürekli Kaygı ölçeği (SKÖ-S, SKÖ-D) ile Kaygı
Duyarlığı Profili (KDP) Türkçe formu toplam puan ortalamaları tekrarlı
ölçümler için varyans analizi ile karşılaştırılmıştır. Analiz sonuçlarına göre
uygulama öncesi ve sonrası KDP ve SKÖ-S puan ortalamaları arasında
anlamlı bir fark saptanamazken, SKÖ-D puanlarında EFT uygulaması
sonrasında istatistiki olarak anlamlı düzeyde azalma olduğu saptanmıştır.
∗ Doç.Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Psikoloji Bölümü, nilhan.sezgin@gmail.com
Özetle, enerji dengeleme alıştırmalarıyla birlikte kullanıldığında
EFT'nin tek oturumluk uygulamasının ortama bağlı olarak ortaya çıkan
duygusal bir durum olan durumsal kaygıda anlamlı bir azalma yaratırken
daha derin kişisel özellik olarak tanımlanabilen sürekli kaygı ve kaygı
duyarlığında yarattığı azalmanın anlamlı düzeyde olmadığı saptanmıştır.
Ayrıca, öğrencilerden gelen geribildirimler de ilk derste uygulanan ve
araştırmanın ikincil amacı olan deneyimlerek öğrenme yönteminin
öğrencilerin derse katılım ve paylaşımlarını arttırmanın yanı sıra akut stres
durumlarının yarattığı sıkıntı ve kaygılı duygu durumlarının uygun
yöntemler kullanıldığında hızla azalabildiğini kuvvetle desteklemiştir.
Anahtar sözcükler: Stres, Duygusal Özgürlük Tekniği (EFT), Enerji
Terapileri, Üniversite Öğrencileri
Abstract
The Effects of a Single Emotional Freedom Technique (EFT) Session on
an Induced Stress Situation
The aim of the study is two-fold. The first aim is to investigate the
effectiveness of EFT as an anxiety reducing treatment on an induced anxiety
condition in a group of junior university students. Secondly it is aimed to
teach a new stress reducing technique by in vivo-experimentation in the
Stress Management course. The sample consisted of 40 first year university
students attending “stress management” elective course at Ankara
University, faculty of Letters (DTCF) during 2008-09 fall semester.
Following the induced stress situation, stress levels were computed, the
group was treated with EFT and the stress levels were assessed by the same
inventories. Before and after mean total scores of STAI-S, STAI-T & ASP
were compared by computing repeated analysis of variance, to fulfill the
first aim of the study.
The results indicate that there were no significant differences between
before-after intervention scores of the ASP & STAI-T; while the before-after
intervention scores of STAI-S was significantly reduced in favor of after
treatment. As hypothesized, there was a significant decrease on the state
anxiety scores of the group after the EFT intervention.
To sum up, the single session of EFT combined with energy balancing
breathing exercise was found to be effective in reducing state anxiety which
was rather a situation based emotional state but was not effective on trait
anxiety and anxiety sensitivity that are considered to be deeper personality
characteristics. The results and feed-backs from the students supported that
the use of experiencing in-vivo learning method which was the second aim of
the study, had increased both participation in class and cooperation of the
students also providing them to practice the proper management techniques
to reduce the negative state of feeling, state anxiety.
Keywords: Stress, Emotional Freedom Technique (EFT), Energy
Therapies, University Students
Giriş
Enerji Psikolojisi, doğu kültürlerinde binlerce yıllık geçmişi olan
bütüncül yaklaşımın, 1980’li yıllardan başlayarak Batı’da psikolojik
sorunların sağaltımında kullanılmaya başlandığı yeni bir yaklaşımdır. Enerji
Psikolojisi, insanı fizik bedeni (fizyolojisi), duyguları, zihni, davranışı ve
çevresini de kapsayan bütün bir enerji alanı olarak ele alır. Bu yaklaşımın
temel taşları olan meridyen terapileri, bireyin fiziksel, duygusal, zihinsel
ruhsal durumunu etkileyen enerji alanlarının dengelenip düzenlemesi
ilkesinden hareket eder. Bütüncül yaklaşım açısından ele alındığında bireyi
rahatsız eden deneyim ya da sorun, enerji alanındaki enerji akışında bir
aksamaya yol açar. Benzer şekilde, bireyin enerji alanındaki değişik
nedenlerle ortaya çıkan aksaklıklar da (bedene uygun olmayan
elektromanyetik alanlara maruz kalmak, bedendeki nöro-fizyolojik
aksaklıklar, biyolojik dengedeki aksamalar vb.) da bireyin duygusal açıdan
rahatsızlık veren bir deneyim ya da sorun yaşamasına yol açabilmektedir.
Bireyin duygusal ve zihinsel sağaltımı konusunda Albert Einstein’ın
bedende bulunan “ince”
1enerji sistemleri olarak adlandırdığı yapının temel
alındığı enerji psikoloji teknikleri ya da enerji psikoterapileri, bedendeki
enerjinin dağılımını sağlayan meridyen sistemi ile bilişsel düşüncenin
bedende yarattığı fizyolojik değişimin etkileşimine dayanır. Bu yaklaşımda
düşüncelerin yarattığı elektro manyetik enerji ve bedendeki kimyasal ve
elektriksel değişimlerin etkileşimi sonucunda duyguların ortaya çıktığına
inanılır.
Bu bakış açısından hareket eden enerji psikoterapileri, birey sınırlayıcı
ve işlevsel olmayan inanç ve düşüncelerine, rahatsız edici duyguları ya da
anılarına, acı veren duyumlarına odaklandığını sırada değişik enerji sağaltım
yöntemlerini uygulayarak bireyin enerji akışındaki tıkanıklıkları yeniden
düzenler, enerji akışını rahatlatır. Böylece söz konusu duygusal, ruhsal
rahatsızlıklarda etkili ve derin bir değişim deneyimlenir.
1980’li yılların başından itibaren A.B.D ve Avrupa’da psikolojik
sorunların giderilmesi amacıyla uygulanılmaya başlanan bu yaklaşım,
1
geleneksel psikoterapi yöntemleri ile geleneksel Çin Tıbbının temel
meridyen ve akupunktur noktalarının ve enerji merkezlerinin uyarılması yolu
ile bedendeki enerji akışının rahatlatılması tekniklerinin bir birleşimidir.
Geleneksel psikoterapi tekniklerinin aksine, enerji psikolojisine dayalı tedavi
teknikleri çok kısa sürede kalıcı değişim yaratmaktadır.
Đlk kez 1980 yılında Klinik psikolog Dr. Roger Callahan, Enerji
Psikoloji
ilkelerini
kullanarak
psikolojik
sorunların
sağaltımını
gerçekleştirmiştir. Dr. Callahan, Avustralyalı psikiyatrist John Diamond'un
önderliğinde öğrendiği geleneksel Çin Tıbbı ve Dr. George Goodheart'ın
geliştirdiği uygulamalı davranışsal kinezyoloji bilgi ve becerilerini güncel
klinik psikolojiyle bütünleştirerek Düşünce Alan Terapisini (Thought Field
Therapy-TFT) geliştirmiştir. Öfke, üzüntü, stres, hayal kırıklığı gibi
duygusal tepkiler enerji akışında ani engellemeler yaratmaktadır. Dr.
Callahan'ın uyguladığı yöntemde, birey kendini engelleyen düşünce, rahatsız
eden duygu ya da anıya odaklandığı sırada meridyen sisteminde yapılacak
uyarımların (sıklıkla dokunma yolu ile), enerji akışını rahatlatarak bireyin
rahatlaması sağlanmaktadır. Meridyen sistemindeki enerji akışı rahat ve
düzgün iken bireyin zihin, beden, duygu alanlarında da rahatlaması söz
konusudur (Sezgin, 2007).
Dr. Callahan’ın geliştirdiği yöntemin kullanılmasıyla çok sayıda
vakanın kısa sürede başarıyla sağaltılabilmesi, pek çok terapistin enerji
psikolojisi yöntemlerini farklı şekillerde kullanarak değişik sağaltım
teknikleri geliştirmelerine yol açmıştır. Đzleyen 30 yıl içinde geliştirilen
enerji terapi yöntemleri içinde Duygusal Özgürlük Tekniği (Emotional
Freedom Technique-EFT), Çabuk Serbest Bırakma (Be Set Free Fast-BSFF),
Tapas Akupres Tekniği (Tapas, Acqupressure Tecnique-TAT), Seemorg
Matrix Work, Healing Body Levels Up (HBLU), Bireyselleştirilmiş Enerji
Psikoterapisi (Individualized Energy Psychotherapy-IEP, Geliştirilmiş
Bütünleştirici Terapi ( Advanced Integrative Therapy - AIT), Neuro
Emotional Technique (NET), Heart-Assisted Therapy (HAT) sayılabilir. Bu
geniş terapi yelpazesinin içinde yer alan tekniklerin hemen hepsinin hareket
noktası niyet, imgesel yüzleştirme yanı sıra enerji uyarılması, enerji akışının
dengelenmesi veya bunların farklı birleşimleri kullanılmaktadır. Çok basit
uygulama adımları içeren tekniklerin sonuçları çok hızlı ve şaşırtıcı
değişimlere yol açmaktadır.
Enerji Terapileri içinde en çok tanınan ve kullanılan teknik Duygusal
Özgürlük Tekniği –EFT’dir. Mühendis olan Gary Craig, Dr. Callahan ile
çalıştıktan sonra Callahan'ın tekniğinin uygulanmasını basitleştirerek EFT'yi
geliştirmiş ve yaygın olarak kullanılmasını sağlamıştır. Günümüzde
dünyanın her tarafında kullanılan EFT'nin etkilerinin çarpıcılığı pek çok
tartışmaya konu olurken etkileri bilimsel olarak araştırılmaya da
başlanmıştır. Alandaki öncü araştırmalar, tekniğin özellikle kaygı,
depresyon, fobiler, sınav kaygısı üzerinde etkili bir sağaltım yöntemi
olduğunu bulgulamıştır (Church, 2007; Feinstein, 2008a; Feinstein 2008b;
Rowe, 2005; Sezgin, 2011a, 2011b: Sezgin ve Özcan, 2004, 2009; Wells,
Polglase, Andrews, Carrington, ve Baker, 2003;).
EFT'nin etkinliğini araştıran bilimsel çalışmalar içinde saygın psikoloji
yazınında yayınlanan ilk araştırmalarında Wells ve arkadaşları (2003), otuz
dakikalık tek bir terapi oturumunda uygulanan EFT ile küçük hayvan özgül
fobilerde sağlanan sağaltımın etkilerinin on dokuz ay sonra da devam ettiği
saptamışlardır. 2004 yılında Sezgin ve Özcan'ın Türkiye'de yaptıkları
araştırmada Duygusal Özgürleştirme Tekniği (EFT) ve Aşamalı Kas
Gevşeme (AKG) uygulamalarının, yoğun ÖSS hazırlama eğitimi alan lise
öğrencilerinin Spilberg'in sınav kaygı envanteri (SKE) ile ölçülen sınav
kaygısı puanları üzerindeki etkileri karşılaştırılmıştır. Araştırma bulguları
her iki yöntemin de sınav kaygısını azaltmada etkili olduğunu ancak
EFT’nin SKE toplam ve alt ölçek (kuruntu ve duyuşsallık) puanlarında
AKG tekniğine oranla istatistiksel olarak daha fazla düşüş sağlayarak sınav
kaygısında daha fazla azalma yarattığı saptanmıştır (Sezgin ve Özcan, 2009).
Alandaki ilk bilimsel araştırmalar içinde yer alan ve EFT uygulamasının bir
dizi psikolojik belirti üzerindeki etkisi araştırdığı çalışmasında Rowe (2005),
EFT'nin anksiyete, depresyon, hostilite, fobiler ve kişilerarası duyarlık
üzerinde etkili olduğunu ve bu etkinin altı ay süreyle devam ettiğini
saptamıştır.
EFT ile yapılan ilk geniş araştırma, Güney Amerika'da Arjantin ve
Şili'de tıp doktoru olan Andrade tarafından yürütülmüştür. Araştırmada
genel anksiyete bozukluğu tanısı almış beş bin danışanın yarısı tesadüfi
olarak EFT, diğer yarısı Bilişsel Davranışçı Terapiye (BDT) yönlendirerek
sağaltım almaları sağlanmıştır. Danışanların tedaviden sonraki bir, üç altı ve
on iki ay sonra yapılan izleme çalışmalarında elektroansefalogram (EEG)
örüntüleri incelenmiş ve EFT uygulanan grubun özellikle beyinin frontal lob
ve arka beyin bölgelerindeki EEG örüntülerinin BDT ile sağaltılan gruptan
çok daha kısa sürede normalleştiği belirlenmiştir (Feinstein, 2005).
EEG ve stres belirtilerini araştıran bir diğer grup araştırmacı da EFT
uygulanan travma sonrası stres bozukluğundan (TSSB) yakınan danışanlarda
olumlu değişimler gözlendiğinden bahsetmektedirler (Swingle, Pullos ve
Swingle, 2004).
Son yıllarda ABD'de savaş sonrasında askerlerde ortaya çıkan travma
sonrası stres bozukluğu ile yapılan bir dizi araştırmada, imgesel yüzleştirme
ve bilişsel yeniden yapılandırma ile birleştirilerek uygulanan EFT ile
anksiyete, uykusuzluk (insomnia), kâbuslar ve aşırı uyarılmışlık
(hiperviligance) gibi TSSB belirtilerinin birer saatlik altı oturumda
hafiflediği ve yapılan izleme çalışmalarında bu etkinin altı ayla bir yıl
boyunca devam ettiği saptanmıştır (Church, 2009; Church ve Geronilla,
2009; Church, Hawk, Brooks, ve ark., 2010).
Sezgin ve Özcan'ın 2004 yılında yaptıkları çalışma ile EFT'nin
öğrenciler için önemli bir sorun olan sınav kaygısı konusunda etkili bir
yöntem olduğunun saptanmasından sonra Benor ve Ledger, EFT, bir enerji
terapi türevi olan WHEE (Wholistic Hybrid of EMDR and EFT), ve Bilişsel
Davranışçı Terapinin sınav kaygısı üzerindeki etkilerini araştırdıkları bir ön
çalışmada her üç tekniğin de sınav kaygısını azalttığını ancak EFT ve WHEE
ile iki oturumda sağlanan rahatlama düzeyinin BDT ile daha uzun sürede,
ancak altıncı oturumda sağlandığını bulgulamışlardır (Benor ve Ledger,
2009).
Benzer şekilde Wells ve arkadaşlarının (2003) otuz dakikada özgül
fobilerin sağaltımı konusundaki araştırmalarından hareketle Harvey (2010)
ve Salasand ile arkadaşlarının (2010) yaptıkları replikasyon çalışmalarında,
EFT'nin özgül fobiler üzerindeki sağaltıcı etkileri saptanmıştır.
Psikoterapi tarihçesi içinde çok yeni bir geçmişi olan enerji terapileri ve
en sık kullanılan türevi olan EFT'nin yarattığı dönüşümün araştırıldığı
bilimsel çalışmalar yukarıda özetlendiği gibi son on yıl içinde psikoloji
yazınında yer almaya başlanmıştır. Bu yeni psikoterapi alanıyla on yıl önce
tanışarak farklı enerji terapi tekniği eğitimleri alan yazar, yaptığı psikoterapi
uygulamaları sırasında EFT yöntemi ile danışanlarındaki stres ve benzeri
duygusal durumların çok hızlı ve kalıcı olarak dönüştüğünü deneyimlemiş ve
hem bu yöntemin etkilerinin bilimsel olarak saptanması ve psikoterapiler
içinde hak ettiği yere ulaşmasına katkıda bulunmak, hem de stres yönetimi
dersini alan psikoloji öğrencilerine bu yöntemin etkilerini tanıtmak amacıyla
bu araştırmayı planlamıştır. Araştırmada nefes egzersizleri ile birlikte
uygulanan standart EFT uygulamasının stres yönetimi dersini alan
öğrencilere yaşatılan akut stres durumu üzerindeki etkileri araştırılmıştır.
Sezgin'in (2011) EFT ve 6 adımdan oluşan enerji dengeleme egzersizlerinin
yaşlıların değişik psikolojik işlevleri üzerindeki etkisinin karşılaştırıldığı
çalışma ve bu araştırmanın bulgularının 12. Avrupa psikoloji kongresinde
bildiri olarak sunulması da son yıllarda sayıları artmaya devam eden bilimsel
araştırmalarla desteklenen enerji terapilerinin gelişimi açısından önemli bir
adım olarak değerlendirilebilir.
Yöntem
Katılımcılar:
Araştırmanın örneklemi 2008-09 ders yılı güz yarıyılında Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Psikoloji bölümünde açılan
"Stres Yönetimi" seçmeli dersini alan 40 ( 37 kız, 3 erkek ) birinci sınıf
öğrencisinden oluşmaktadır. Örneklemin yaş aralığı 17-20, ortalaması ise 17
yaş 9 ay olarak hesaplanmıştır.
Veri Toplama Araçları:
Spilberg Durumluk- Sürekli Kaygı Ölçeği (SKÖ-D, SKÖ-S)
(State-Trait Anxiety Inventory, STAI-S ve STAI-T):
Çalışmada
orijinali
Spielberger
(1980)
tarafından
geliştirilen
Durumluk–Sürekli Kaygı Envanterinin Türkçe’ ye uyarlanmış formu
kullanılmıştır (Öner ve Le Compte, 1985) Kişinin kendini nasıl hissettiğine
ilişkin 40 maddeden oluşan dörtlü Likert tipi bir ölçektir. Ölçeğin ilk 20
maddesi bireyin belirli bir anda ve belirli koşullarda ne hissettiğine yönelik
durumluk kaygıyı ölçerken diğer 20 maddesi, bireyin içinde bulunduğu
durum ve koşullardan bağımsız olan duygu durumunu ölçmektedir. Ölçeğin
Türkçe formunun psikometrik özelliklerine ilişkin yapılan çalışmalarla
geçerlik ve güvenirliğinin yüksek olduğu saptanmıştır (ayrıntılı bilgi için
Öner ve Le Compte, 1985).
Kaygı Duyarlık Profili -KDP (Anxiety Sensitivity Profile-ASP)
Taylor ve Cox tarafından Anksiyete duyarlılığını ölçmek amacıyla
geliştirilen ölçek, yedili Likert tipi 60 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin 10 ar
maddelik altı faktörü vardır (
Kardiovasküler-Solunumsal-Gastrointestinal-Toplum içinde gözlenebilir anksiyete-dissosiyatif ve nörolojik
belirtiler-Bilişsel kontrol kaybı). ADP’nin Türkçe formunun geçerlik ve güvenilirlik
çalışması
2004
yılında
Ayvaşık
ve
Tutarel-Kışlak
tarafından
gerçekleştirilmiştir. Đç tutarlılık katsayısı oldukça yüksek (α= 0.98) olan
KDP Türkçe formunun faktör yapısını orijinal çalışma ile aynı olduğu
saptanmıştır (Ayvaşık ve Tutarel, 2004).
Uygulanan müdahale teknikleri
Cook'un Dengeli Nefes Egzersizi
2Bedendeki enerji akışını düzeltilmesi için enerji psikolojisinde
kullanılan nefes egzersizlerinin basit ve etkili olduğu belirtilmektedir
2
(Sezgin, 2007). Bu tekniklerden en sık kullanılan Cook'un Dengeli Nefes
Egzersizinin uygulaması birkaç dakika sürer ve eğer kişi ihtiyaç duyarsa gün
içinde bir kaç kez tekrarlanabilir. Enerji Psikolojisinin değişik uygulamaları
sırasında sıklıkla uygulamaya başlamadan önce bedendeki elektriksel akış
dengesini sağlamak amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Terapistlerin de güne
başlarken mutlaka yapmaları, görüşme aralarında yapıldığında ise enerji çok
belirgin olarak yenileyen bir tekniktir (Sezgin, N. 2010). El ve ayak
bileklerinin bedenin orta çizgisi üzerinden çapraz olarak geçirilmesi yoluyla
nefes alıp verirken beyinin sağ ve sol yarı kürelerinin aynı anda uyarılmasını
sağlar. Bu nefes çalışmasının Sandy Radomsky tarafından kısaltılmış
formunun yaşlılarda EFT ile birleştirilerek veya EFT olmadan uygulandığı
bir araştırmada dikkatin toparlanması ve bellek üzerinde olumlu etkileri
olduğu saptanmıştır (Sezgin, 2011b).
Duygusal Özgürlük Tekniği (Emotional Freedom Technique-EFT)
3Duygusal Özgürlük Tekniği (Emotional Freedom Tecnique-EFT), enerji
psikoterapilerinin türevi olan uygulanması basit bir terapi yöntemidir. Etkili
bir psikoterapi yöntemi olarak klinik sorunlarda başarıyla kullanılan bu
tekniğin temel ilkesi, diğer enerji psikoterapileri ile aynıdır. Bireyin sahip
olduğu her sınırlayıcı düşünce, rahatsız edici duygu ve anının bedenindeki
elektrik akışının bozulması ve tıkanıklık yaratması ilkesi temel alınır. Bu
ilkeye göre, birey rahat ve gevşek bir durumdayken meridyen sistemindeki
elektriksel enerji alkışı da rahat ve düzenli olmakta; öfke, üzüntü, stres,
hayal kırıklığı gibi duygusal tepkiler bu akışta ani engeller yaratmaktadır.
Bireyi engelleyen düşünce, rahatsız eden duygu ya da anıya odaklanarak
meridyen sistemi üzerinde yapılan uyarımlar (sıklıkla dokunma yolu ile), bu
akışı düzenleyerek bireyin rahatlamasını sağlar. Meridyen sistemindeki akış
rahat ve düzgün olduğunda bireyin zihin, beden, duygu alanlarında da
rahatlaması sağlanır.
Enerji Psikoterapi tekniklerinin son otuz yıldır klinik psikologlar
tarafından kullanılması sonunda algoritma adı verilen değişik vurarak
uyarma örüntülerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Callahan, 1996;
Gallo, 1998). Stanford Üniversitesi mezunu mühendis Gary Craig, Dr.
Callahan’ın TFT tekniğini sadeleştirerek 1995 yılında Duygusal Özgürlük
Tekniği (Emotional Freedom Tecnique-EFT)’ni geliştirmiştir (Toole-Cass,
2001).
3
Gary Craig’in geliştirdiği bu teknikte, bedendeki enerjinin akış yolları
olan 14 temel meridyen üzerinde yer alan 14 noktanın hepsi kullanılmakta ve
Craig’in ifadesiyle “temel reçete” uygulanmaktadır. Bu temel reçete
uygulanırken hem genel anksiyete, fobiler, PTSB, korkular ve endişenin
yarattığı rahatsızlık hızla ortadan kaldırılmakta hem de iyileştirilmesi
hedeflenen her türlü sorunu kapsamaktadır. Bu yöntemle çok geniş ranj
içinde rahatlama sağlanabilmektedir.
Bütün Enerji Psikoterapi tekniklerinde olduğu gibi EFT’yi de
uygulamaya başlarken üzerinde çalışılacak konu ayrıntılı olarak
belirlendikten sonra danışanın bu duygu, koşul, ilişki, duruma iyice
odaklanarak – düşünerek o koşulda hissettiği rahatsızlığın farkına varması
istenir. Daha sonra aşağıda belirtilen 6 adım uygulanır.
Temel Yönerge:
1.
Öznel Rahatsızlık Düzeyi (SUD) saptanması
2.
Hazırlama ya da kurulum
3.
Sırayla uygun akupunktur noktalarının uygulanması
4.
9-Gamut: Beyinin iki yarıküresinin aynı anda uyarılmasını
sağlayan bir uygulama
5.
Tekrar sırayla uygun akupunktur noktalarının uygulanması
6.
Tekrar SUD ile rahatsızlık düzeyinde olan farklılaşmanın
kontrolü
Öznel Rahatsızlık Birimi (Subjective Units of Disturbance- SUD)
Enerji terapilerinde uygulamaya başlamadan önce sorunun kişiye
verdiği rahatsızlığın şiddetini, daha önce Wolpe tarafından kullanılan Öznel
Rahatsızlık Birimi ( Subjective Units of Disturbance- SUD) adı verilen
dereceli bir ölçüm üzerinde değerlendirilmesi istenir. Bu öznel
değerlendirme sırasında danışan hissettiği rahatsızlığı, 10 dayanılmaz
derecede rahatsızlık, 0 hiç rahatsızlık yok şeklinde düşünür ve 0-10 arası bir
ölçekte puanlandırır. Bu puanlama yoluyla bireyin o anda hissettiği
rahatsızlığın şiddeti belirlenir. Önemli olan, bireyin hissettiği rahatsızlığı
öznel olarak değerlendirmesidir. Bu puanının gerçekten o koşulda hangi
şiddette bir rahatsızlık duyulması gerektiğine uyması zorunluluğu yoktur. Bu
sayı, uygulamaya başlandığı anda bireyin hangi durumda olduğuna ilişkin
somut ve temel bir hareket noktası işlevi görür. Böylece uyulama sonunda
uygulamanın sağladığı değişimi, farklılaşmayı yansıtan bir gösterge elde
etme olanağı sağlanır.
SUD 2-0 arası bir değere ulaştığında uygulamaya son verilir.
Bu araştırmada yukarıda kısaca açıklanan EFT'nin standart uygulaması
kullanılmıştır. Çok sık kullanılan EFT, son yıllarda daha da
sadeleştirilmiştir. EFT’nin bu yeni uygulama şeklinde el parmaklarındaki
noktalar ve 9 gamut yerine başın tepesindeki noktalar uyarılmaktadır. Bu
sadeleştirilmiş uygulamada hazırlık ya da kurulum aşamasında nöro-lenfatik
noktanın ovulması yerine eldeki karate noktası vurarak uyarılmaktadır.
Đşlem:
Araştırma deseninde yapay olarak stres durumu yaratılıp öğrencilerin
stres ölçümleri alındıktan sonra stresi azaltacağı düşünülen Cork’un enerji
dengeleme nefes alıştırması (Sezgin, 2004) ve Duygusal Özgürlük Tekniği -
EFT Cari, (1999) tekniği uygulanmış daha sonra aynı ölçümler tekrarlanarak
uygulama öncesi ve sonrası yapılan iki ölçüm arasında istatistiksel düzeyde
anlamlı fark olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırma üç saatlik blok ders
süresinde uygulandığı için araştırmanın bağımlı değişkeni olan stres
düzeyinin deney koşulu yaratılmadan önceki düzeyi kontrol edilememiştir.
Araştırmanın ilk adımında dersin sorumlu öğretim üyesi olan
araştırmacı, ders ekleme haftasının bitmesini takiben girdiği ilk derste ders
kontenjanın gereği seçim yapılacağını söyleyerek gerginlik yaratıp ölçüm
almış ve "15 öğrenci kontenjanıyla sınırlı olan derse, hatalı olarak 40
öğrencinin kaydedildiğini, bu nedenle özel bir eleme yöntemiyle seçilecek
on beş kişinin dersi alabileceğini; diğerlerinin maalesef dersi bırakmak
zorunda olduklarını" ciddi bir tonda bildirmiştir. Ayrıca, "bu seçim için
öğrencilerin önce bir dizi ölçek doldurup ardından gösterilen bazı
alıştırmaları yapıp ölçekleri tekrar yanıtlamak zorunda olduklarını" da sert
bir tavırla söyleyerek yapay bir stres durumu yaratmıştır. Ders ekleme
bırakma süresi sona ermiş olduğu için öğrencilerin dersi bırakmak zorunda
kalma koşulunda doğal olarak ortaya çıkan seçmeli ders kredisini nasıl telafi
edecekleri kaygısını dile getirdikleri tartışma ortamı sağlanmıştır. Bu
tartışma sırasında 0-10 arasındaki öznel bir rahatsızlık değerlendirmesine
(SUD) göre sınıfın büyük bir çoğunluğu için yaklaşık 10 puana yakın
rahatsızlık yaratan dört temel konunun belirgin olduğu saptanmıştır.
Bu konuların
a). “Bu ders yerine geçecek seçmeli bir ders alamayacağım”.
b). “Ders kredilerim bu yarıyıl eksik kalacak”
d) “Bu durumu ebeveynlerime nasıl açıklayacağım" şeklinde
gruplanarak dile getirilmesinin tüm grup için uygun olduğu konusunda karar
birliği sağlandıktan sonra araştırmanın ikinci adımına geçilmiştir. Bu
aşamada öğrenciler, kendilerine verilen Spilberger'in Durumluk-Sürekli
Kaygı ölçeği (Öner & Le Compte, 1985) ve Kaygı Duyarlığı Profili Türkçe
formunu (Ayvaşık & Kışlak, 2004) doldurmuşlardır, ancak ölçeklerin adları
ve ne amaçla kullanıldığı konusunda bilgi verilmemiştir.
Araştırmanın üçüncü adımında, araştırmacı öğrencilere Cook'un nefes
tekniğini, nöro-lenfatik noktanın ovulmasını ve Duygusal Özgürlük Tekniği
uygulanırken hafifçe vurularak uyarılacak akupunktur noktalarının yerlerini
göstererek birlikte ne yapacaklarını kısaca anlamış ve uygulama adımına
geçmiştir.
Uygulama için
i).önce saptanmış olan dört ana konuya teker teker odaklanarak her
konunun kendilerinde uyandırdığı öznel rahatsızlığın 0-10 arası tekrar
değerlendirilerek yazılması sağlanmış,
ii).sonra sırasıyla araştırmacının yaptığı şekilde 6 kez nefes alıştırması,
iii).uygun
ifade
tekrarlanarak
nöro-lenfatik
noktanın
hafifçe
ovulmasının ardından
iv).rahatsızlık veren her dört koşul için grubun yaklaşık 3/4'ünün öznel
rahatsızlık düzeyi 0-2
4olana kadar yaklaşık 10-12 dakika süresince EFT
standart protokolü
uygulanmış ve
öğrencilerden öznel rahatsızlık
düzeylerini tekrar değerlendirip not etmeleri istenmiştir.
Son adımda, öğrenciler Spilberger'in Durumluk-Sürekli Kaygı ölçeği ve
Kaygı Duyarlığı Profili Türkçe formunu ikinci kez doldurmuşlardır. Tüm
süreç sona erdiğinde öğrencilerin oldukça eğlendikleri ve neşeli oldukları
dikkati çekmiştir. Bu noktada araştırmacı psikolojik araştırma etiğine uygun
olarak yaptıklarının bir araştırma için veri toplamak amacıyla yapılmış
olduğunu açıklayarak, psikolojide yapılan araştırmaların etik kuralları gereği
bilgilendirilmiş katılım (informed consent) kavramı ve uygulamasının ne
olduğu konusunu kısaca anlatılmıştır. Bazı psikoloji araştırmalarında
sonucun yanlı olarak etkilenmemesi amacıyla bilgilendirilmiş katılımın
uygulanamadığı ve katılımcılara araştırmanın amacı yerine farklı nedenler
gerekçe gösterilerek ölçüm alındığını, veriler toplandıktan sonra bu
4
Grubun çoğunluğu SUD düzeylerini sözel olarak belirtmekle birlikte yazılı olarak araştırmacıya vermedikleri için SUD düzeylerinin istatistik analizleri bulgularda yer almamaktadır.
uygulamada olduğu gibi mutlaka araştırma amacının açıklanması gerektiğini
belirtilmiştir. Stres Yönetimi dersi içeriğinde olmasa bile daha sonra
alacakları araştırma teknikleri için önemli bir noktayı da öğrendiklerini
vurgulamıştır.
Bu araştırmanın ikincil amacı olan deneyimleyerek öğrenme hedefi
çerçevesinde dersin sonunda yine araştırmacı tarafından öğrencilerin
dikkatine sunularak stres durumlarının yarattığı sıkıntı ve kaygılı duygu
durumlarının uygun yöntemler kullanıldığında nasıl hızla azalabildiğine
dikkat etmelerini istemiştir.
Daha sonra öğrencilerine bu araştırmaya katıldıkları için teşekkür
ederek bir yarıyıl devam edecek dersin temel amacını deneyimlemiş
oldukları hatırlatmıştır.
Bulgular
Araştırmanın amacı olan, tek oturumda nefes egzersizi ile birlikte EFT
uygulamasının öğrencilerde yaratılan akut stres durumunda yarattığı
değişikliği saptamak amacıyla uygulama öncesi ve sonrası D ve
SKÖ-S ile KDP ölçeklerinin puan ortalamaları tekrarlı varyans analizi ile
karşılaştırılmıştır. SKÖ-D ve SKÖ-S ile KDP ölçeklerinin uygulama öncesi
ve sonrası puan ortalamaları ve standart sapma değerleri tablo 1’de yer
almaktadır.
Tablo 1. SKÖ-D ve SKÖ-S ile KDP Đçin Uygulama Öncesi ve Sonrası
Puan Ortalama ve Standart Sapma Değerleri
Ortalama St. Sapma N SKÖ-D.1 42,43 5,02 40 SKÖ-D.2 40,58 4,63 40 SKÖ-S.1 47,95 5,75 40 SKÖ-S.2 47,88 4,66 40 KDP.1 198,58 55,60 40 KD. 2 190,18 57,40 40
Tablo 1 de görüldüğü gibi SKÖ-D, SKÖ-S ve KDP ölçeklerinin
uygulama sonrası ortalama puanları uygulama öncesi puan ortalamalarından
daha düşüktür ancak, ortalamalara uygulanan tekrarlı ölçüm Anova
hesaplamaları ile EFT uygulama önce ve sonrasında ölçülen SKÖ-S ile KDP
puanların arasında istatistik olarak anlamlı bir fark saptanamamıştır. F (1,
39) =.02, p>.05; F (1, 39) =.2.60, p>.05 (sırasıyla).
Diğer yandan Tablo 2’de yer alan tekrar ölçümlü Anova
hesaplamalarına göre durumluk kaygıyı ölçen SKÖ-D puanlarının ilk ve
ikinci ölçümlerinin arasındaki farkın istatistik olarak anlamlı olduğu ve
uygulama sonunda ölçülen SKÖ-D puanlarının müdahale öncesi puanlardan
anlamlı olarak daha düşük olduğu saptanmıştır.
Tablo 2. Müdahale öncesi ve sonrası SKÖ-D toplam puanları için tekrar
ölçümlü Anova sonuçları
Kaynak faktor1
Kareler
Toplamı sd Toplam Kare F Sig. fak1 Doğrusal 68,450 1 68,450 6,101 ,018* Hata(fak1) Doğrusal 437,550 39 11,219
* P< .05