Orhan Pamuk'un “Yeni Hayat”ı ya da.
Günümüz Türkiyesi'nden kesitler
O rh an Pamuk, “Yeni
Hayat” romanında bir
yandan günümüz
Türkiyesi’nde yaygınlaşan
taşralılık, şiddet eğilimi,
televizyon, video kültürü
gibi toplumsal konuları
eleştirel anlatım tutumuyla
verirken öte yandan ölüm,
aşk, tutku gibi evrensel
konulara romantik bir
yaklaşım sergiliyor. “Yeni
Hayat” bu ana nitelikleriyle
Batı edebiyatındaki ikinci
yeni romantikler, mesela
Peter Handke çizgisinde ele
alınabilir.
PROF. DR. GÜRSEL AYTAÇ
R
omanın epigrafi, Alman romantizminin öncüsü Nova- lis’ten bir özdeyiş: “Aynı ma salları dinlemelerine rağmen ötekiler hiç böyle bir şey yaşamadılar. ”
“Ötekiler” ve “şimdikiler”, “Yeni Ha yatin kutuplan demiryolcu Rıfkı Hat, cumhuriyetin ilk on yıllarındaki akılcı, üretken ama aynı zamanda idealist dün ya görüşü temsilcisiyken Dr. Narin kita ba, edebiyata düşman, şiddet taraftan, metafizik eğilimli duyguculuğu simgeli yor. Ayrıca demiryolları ve karayolları, hayat ve ölüm, kitap sevgisi ve televizyon tutkusu gibi çok sayıda kutup çiftleri bulmak mümkün.
Romanın odak figürü aynı zamanda ben-anlatıcısı “Bir gün bir kitap oku dum ve bütün hayatım değişti” diyebi len, daha sonra bu değişimin aslında ki tap vesilesiyle arkadaşlık kurduğu Ca nan adında bir kıza duyduğu aşk yüzün den olduğunu itiraf eden bir üniversiteli. Onun karşıt figürü ise Canan’ın evlendi ği, Samsun Sosyal Sigortalar Hastane sinden bir doktor. Onun hakkında şu satırlar var:
“Kitabı benim gibi hayatı kaymışların yaptığı gibi değil, adam akıllı sağlam bir başka yolla sindirim sistemine katıp onunla birlikte huzur ve tutkuyla yaşaya biliyordu bu adam. 1 lemen nefret ettim ondan. Benim bütün dünyamı değişti ren, feleğimi şaşırtan kitap bu adama na sıl vitamin etkisi yapmıştı?” (s. 187)
“Kitabı okuyarak hayatı kayan” ben- anlatıcının adının Osman olduğunu ro manın sonuna doğru öğreniyoruz. Os
man, önce o kitabı okumasına sebep olan Canan’ı sonra Canan’m sevgilisi Mehmet’i aramak üzere yollara düşer, “seksen dokuz gün”ü otobüs koltukla rında geçirdiğini öğreniriz. Yolculuk, “Yeni Hayat ”ın odak müfitlerinden biri. Kitabın ilk sayfalarında Osman’ın oku duğu kitapla kendinden geçişi, gözünün önünde yolculuk hayallerinin belirişi, ti pik romantik bir imaj:
“Bu dehşetle birlikte, kitaptan yüzü me fışkıran ışıkta köhnemiş odalar gör düm, çılgın otobüsler, yorgun insanlar, soluk harfler, kayıp kasabalar ve hayat lar, hayatlar gördüm. Bir yolculuk vardı, hep vardı, her şey bir yolculuktu. ” (s. 9)
Thomas Mann da “Venedik’te Ölüm”ün Aschenbach’ını ölümüne gö türecek yolculuğu benzer bir hayat tab losuyla anlatır. Hayatı sürekli bir yolcu luğa, hedefi belli olmayan bir uzaklara açılışa denk görmek ise esas romantikle rin temel eğilimlerindendir. Roman do kusu içinde nerdeyse bir ayraç işlevi yük lenen, figürlerin özelliklerini ortaya çıka ran o esrarengiz kitabın içeriğini tanıtmı yor Orhan Pamuk. Muğlak, yalnızca et kisi muazzam bir kitaptır bu. Sürekli, saçtığı ışıktan sözedilir. Belli ki yazar için önemli olan kitabın neden sözettiği de ğil, etkisi. Söz konusu etkiyi de Örhaıı Pamuk, ben-anlatıcıya karşımesafeli tu tumuyla, ironik anlatımla, işliyor. Oku duğunun etkisine kapılma, hayatının akışını değiştirme, her düşünce doğrul tusunda insan için mümkün. Bu konuda anılan kitapların çeşitliliği, Orhan Pa- muk’un "etkilenirliği” bir sorunsal ola rak ele aldığını gösteriyor:
“Felsefenin Temel İlkeleri diye bir ki
tap okuyup bir gecede okuduğu her keli meye hak verip ertesi gün devrimci Pro leter Yeni Öncüye katılıp, üç gün sonra banka soygununda enselenip on yd ya tanların hikâyelerini duymuştum. Ya da İslam ve Yeni Ahlak, ya da Batılılaşma ihaneti gibi kitaplardan birini okuyup bir gecede meyhaneden camiye geçip, buz gibi soğuk haldarın üzerinde gül su yu kokuları içinde elli yd sonra gelecek ölümü sabırla beklemeye başlayanları da biliyordum. Sonra Aşkın Özgürlüğü ya da Kendimi Tanıdım gibi kitaplara kapı lanları da tanımıştım.” (s. 17)
“Yeni Hayat”ın kurgusundaki ana ku tuplar olarak gördüğüm Demiryolcu Rıf- kı Hat, Osman’ı çocukluğundan beri et kileyen kitapların yazarı olarak hem O s man hem de dul karısı açısından (çok yönlü optik tekniğiyle) tanıtılıyor. Ös- man o kitapların kendisini nasıl heyecan landırdığından söz ederken Rıfkı Hat’ın karısı, onun yazarlık tutkusundan neler çektiğini anlatıyor. Karşı kutup, oğlunu nasıl etkdendiği kitap yüzünden kaybe den Dr. Narin şöyle der:
“ Yalnız o kitap, oğlumu kandıran o ki tap değil matbaadan çıkmış bütün kitap lar, hepsi bizim zamanımızın, bizim ha yatımızın düşmanıdır.” (s. 126)
O, bir yerde gizli düşmanlarının varlı ğını hep hesaplayan, bu düşmanlara kar şı koymak amacıyla şiddet kullanmaktan kaçınmayan biri. Kitap yerine televizyo- nuyerleştirmeyi destekliyor:
“Bizim kendi ruhumuzu ve çocuklu ğumuzu yansıtan bir televizyonun yapıl masını da ben istediirı, ben yaptırdım o aracı. Oğlumu elimden alan kitap benzer kötülüklerin çıktıkları deliğe, kaynadık
ları habis çukura kadar izlenip yok
edilmesini ben istedim.” (s. 129) “Yeni Hayat”ta kitap karşısında bir karşı kutup niteliğinde roman dokusuna ağırlıklı bir tarzda işleniyor televizyon kültürü. Orhan Pamuk, günümüz Tür kiye’sinde günlük hayatın önemli bir parçası haline gelen televizyon-video gi bi görsel medyayı eleştirel bir anlatım tu tumuyla, zaman zaman da hicivci tonda ele alıyor. Romanın odak figürü Osman, Rıfkı Hat’ın dul karısını ziyarete gittiğin de, kadının televizyon başından ayrılma- yarak Osman’la konuşmasını zoraki sür dürüşü, anlamlı bir sahne:
“ ‘ Aman ne iyi ettin! ’ dedi. ‘Otur şöyle televizyonun karşısına. Benim geceleri gözümü uyku tutmuyor da bunları sey rediyorum. Bak makinenin başındaki kadın tam bir yılan. Olanlar bizim çocu ğa oluyor, şu polise. Bunlar bütün şehri havaya uçuracak... Çay vereyim mi? ’
Ama hemen çayı hazırlamaya gitmedi. Bir süre televizyon seyrettik. ‘Şuna bak, şu utanmaza...’ dedi bir ara [...]” (s. 233)
Orhan Pamuk, o “etkileyen kitap”tan söz ederken nasd kitabın neyi anlatarak etkilediğinden çok, etkilediği “insan”ın hikâyesini işliyorsa aynı şekilde televiz- yon-video film olgusunu kişiler üzerin deki etkisiyle ele alıyor. Roman figürleri günlük yaşayışlarında televizyonun yeri ni sık sık dile getirirken, hayatı otobüs yolculuklarında geçen Osman, kendi davranışlarını otobüslerde seyrettiği film kişılerininkiyle karşılaştırmayı huy edinmiş. Roman dokusu içinde televiz yon ve film adeta birer leitmotif. Eserin sonlarına doğru yoğunlaşan bir roman tik ironi,Orhan Pamuk’un anlattıkları na karşı koruduğu mesafeyi okuyucusu na belirgin bir şekilde gösteriyor. Bir kurmaca dünyayla karşı karşıya olduğu muzu hissettirip yazma eylemiyle ilgili sorular yöneltiyor bize. Bir örnek, 238. sayfadan:
“Elimdeki şekerliğe bakıyordum, de meyeyim, okur belki de inanmayacaktır. Hatırlıyordum, diyeyim neyi hatırladığı mı bilemeden. Gümüş şekerliğin ayna sında bütün oda ve ben ve Ratibe Teyze küçülüp yuvarlanıp yassılaşıp yansıdı. Ne kadar sihirlidir, değil mi, bir an dün yayı, gözlerimiz denen anahtar delikle rinden değil de, başka bir mantığın mer ceğinden görmek. Akıllı çocuklar bunu anlar, akıllı büyükler buna gülümser. Aklımın bir yarısı başka bir yerdeydi okur, diğer yarısı başka bir şeye takılmış tı. Size de hiç olur mu: Bir şey hatırlaya caktınız da, hatırlamayı neden çıkara madan bir başka zamana bıraktınız. ” (s. 238)
“Yeni Hayat” ben-anlatıyla başlıyor ve dokusunda pek az yerde anlatım
mi değişiyor, o-anlatı devreye giriyor anla tıcı, hatta yazar ro manı okuyucuların da doğrudan hitabe tler duruma geçiyor, romantik ironinin mesafeli- akılcı tutu munu sergiliyor. Ro manda aynı sayfa içinde anlatım biçi minin değiştiği de oluyor; bunun roma nın sonlarına doğru gerçekleşmesi, ben- anlatıcı ile yazar ara sında gidip gelmeler, daha sonra romantik ironiye varan mesafe ilkesini duyumsatı yor;
“Rıfkı Amca’nın dediği gibi, bir tane sini ağzıma atar at maz Kesik Köp- rü’den sonraki istas yonu hatırladım. Yir mi üç yıl sonra kuca ğında güzel kızı, G ü
ney Ekspresinin son vagonunun arkasın daki kırmızı ışıklara bakarken de aynı is tasyonun adını gene hatırlayamadı bizim sersem Osman. Ama uzun birsürehatırla- mak için kendimi zorladım ve uyuklamak ta olan çağrışımları okşayıp, kızıştırıp ha rekete geçirmek için dedim ki kendimi [...]” (s.248)
Orhan Pamuk, kurgusunda dengeleri koruma çabasını duyurduğu “Yeni Ha- yat”ta, kendisinin romantik çizgide oldu ğunu, ama bunun bir modern romantizm nitelikleri gösterdiği ortaya koyuyor. Me selâ duygucu hatta duygusal figürleri ço ğunlukta. Bunlara çok söz hakkı tanını yor. Ben-anlatıcı bütünüyle bir hayalpe rest, ayakları yerde değil. Dr. Narin Ro mantizmin nerdeyse tüm özelliklerine sa hip. Eşyada ruh sezinlemesi tipik bir ro mantik öge:
“Dr. Narin bana eşyaların bir hafızası olduğunu söyledi. Tıpkı bizler gibi nesne lerin de aslında başlarından geçen şeyleri, hatıralarını kaydeden, saklayan biryanları vardı, ama çoğumuz bunun farkında bile
değildik. ‘Eşyalar, birbirini sorar, birbiriyle anlaşır, fı- sıldaşır ve aralarında gizli bir ahenk kurar, dünya dedi ğimiz bu müziği oluşturlar’, dedi Dr. Narin. ”
Zaman-saat konusunda ilginç saptamaları var Dr. Narin’in. “Zamanın gizli simetrisi” deyişini onun ağzın dan öğreniyoruz. Buna benzer bir ifade, bir çeşit hayat felsefesi, bir bilgelik saptaması niteliğinde Osman’ın deneyimleri sonunda vardığı sonuç.
“Hangisi daha esaslı ve daha şaşırtıcıydı şimdi bunla rın? Bizim evin karşısındaki boş daireye yerleşen ve o akşam çıplak ve güçlü bir ampulün ışığında açık televiz yonun karşısında hep birlikte yemek yiyen ailenin kızı nı, yıllar sonra evleneceğim o kederli kızı, kitabı ilk defa okuduğum gün ilk görmem mi, yoksa bu ilk rastlantıyı, evlendikten yıllar sonra hayatımın gizli geometrisini bu lup çıkarmak için, Rıfkı Amca’nın koltuğunda oturur ken hatırlayıpfarketmemmi?" (s.235)
“Zamanın gizli simetrisi” ile “Hayatın gizli geometri si ”, romantizmin kader kavramının modern karşılığı ol sa gerek. Orhan Pamuk, Dr. Narin e “Ben bir dahiyim” (s. 132) dedirtirken onu okuyucunun gözünden
düşür-meyi biliyor. Os man’m sonu da yaza rın bu hayat görüşü ne eleştirel tutumu nu belirginleştiri yor. Dünya görüşü ne eleştirinin yanın da, belki ondan da ha da yoğun eleştiri, çağ eleştirisi, toplum eleştirisi olarak ken dini gösteriyor. Ka- sabahlaşma sürecine ilişkin yeni tablolar var. Zevksizliğe, bir örnekliğe, silik haya ta taşranın her şeh rinde tanık oluyor Osman’la Canan. Otobüs seyahatle rinden birinde şöyle bir genelleme var:
“ [...] bir otobüs ten inip bir diğerine binmeden önce geli şigüzel şehrinin çar şısına gelişigüzel çı kardık. [...] Daha sonra kaymakamlık, Atatürk heykeli, Arçelik bayii, eczane ve cami arasında başımızı kaldırmayı akıl edersek, Kuran kursuyla yaklaşmakta olan toplu sünnet töreninin bezden ilanları ara sında gözüken kristan mavisi gökte bir je tin bıraktığı beyaz ve narin çizgiyi farkeder [...]” (s.74-75)
Romanın birçok, kasabalaşmış taşra kenti tablosunun karşıtı olarak, sonda ka saba olarak kalmış bir Doğu kasabasının dingin hayatı yer alıyor. “Yeni Hayat” ka ramelalarının sahibi sonunda oraya yerleş miştir”
“ [...] Huzurlu şehirlerin ve mutlu padi şahların anlatıldığı unutulmuş masallar dan çıkma bir sessizlik beni karşıladı. Bir kedi gördüm: Kasaba meydanı olması ge reken kavşağa bakan kahvenin sakin çar dağı altında, hayatından fazlasıyla mem nun, ağır ağır yalanıyordu. Kasap dükkanı nın önünde mudu kasap, bakkalın önünde dertsiz bakkal, manavın önünde uykulu manav ve uykulu sinekleri, tatlı mı tatlı bir sabah güneşinin altında oturmuşlar, yer yüzünde varolmanın, herkesin yaptığı bu en basit işin ne büyük nimet olduğunu akıllıca kavramış olarak, sokaktaki altından ışığın içinde huzurla eriyip gitmişlerdi.” (s. 259)
Orhan Pamuk, romanını, ilk sayfada sözünü ettiği “ışık”la bitiriyor. Kitabında grotesk tablolarla işlediği otobüs kazalarının sonuncusu, Osman'ın ölüm nedeni dir. Karşıdan gelen kamyonun göz kamaştıran ışığının, yaklaşam ölümü olduğunu sezinler:
“Bunun hayatımın sonu olduğunu anladım. Oysa ben evime dönmek istiyor, yeni bir hayata geçmeyi, ölmeyi hiçmihiçistemiyordum.” (s.275)
“Yeni bir hayata geçmek” ile “ölmek”, Osman’ın ha yat felsefesine uygun bir şekilde eşanlamlı kavramlar olarak karşımıza çıkıyor. Orhan Pamuk, romanını bu sözlerle bitirirken, özdeşleşmese de Osman figürüne yakınlığını sezinletiyor.
“Yeni Hayat”, toplumlunuzun postmodern görüntü leri romanın kurgu ve biçim özeniyle vermeyi başaran bir eser.*
Yeni Hayat/ Orhan Pam uk/iletişim Yayınları / 2X0 s.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 5 0