• Sonuç bulunamadı

Sihirbazlar da ölür...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sihirbazlar da ölür..."

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

8 TEMMUZ 1984

°

u

Hazırlayan: Orhan

dürü

• Fotoğraflar: Ara C

ü ler

Zati Sungur doğaüstü

DİlpHini K ı ı l t ıc l ar KiİAİpr ve> v a n ı l c a m a

güçlere inanmıyordu

A R K A D A Ş IM IZ IN B O Y N U N A

Ç İV İ Ç A K M IŞ TI

(Jr»!ü illüzyonist Zail Sungur, Ölmeden önceki son buluşlarından birini Milliyet mu­ habirine göstermişti Arkadaşımız Turgut Güngör'ün boynuna iki parçadan oluşan tahta kafes yerleştiren 87 yaşındaki "üstad", daha sonra 30 santimlik bir çivi çaktı. Boynun bir taralından girip öbür taralından çıkan çivi gösterisinden sonra Zati Sungur, arkadaşımıza,"Kan akmadığına göre, çivi de boynundan geçmedi demektir Ben senin sadece gözlerini boyadım" demişti.

Zati Sungur, bugün artık efsaneleş­

miş bir kişiydi. Çoğu kez unuttuğumuz, ne yapıyor, ne ediyor diye sormadığı­ mız, küçüklüğümüzün derinliklerinden silindir şapkası, gözünde monoklü, sır­ tında smokini, ellerinde beyaz eldiven­ leri ve bastonuyla çıkıp gelen bir kişi. Halk arasında ağızdan ağıza öyküleri dolaşan bir olağanüstü sanatçı... Seç­ kin ve kendi alanında dünya çapında ta­ nınan bir sihirbaz.

Ama kendi de bu efsaneleşmeden şi­ kâyetçiydi. Onu büyücü sananlar mı is­ tersiniz, fal baktırmak isteyenler mi istersiniz. Çocuklarını, ‘Seni Zati Sun-

gur’a vereceğim” diye korkutanlar mı

ararsınız? Adını kullanıp çıkar sağlama­ ya çalışanlar mı istersiniz?.. Bunlardan biri çıkıp soyadını bile değiştirmiş ve Zati Sungur adın3 benzer bir biçime sokmuş, sağda solda onu bunu kandırıp geçini- yormuş.

Zati Sungur, olağanüstü güçlere

inanmazdı. En büyük zevki de, kendinde doğaüstü güçler olduğunu öne sürüp halkı kandırmaya çalışanların hilelerini ortaya çıkarmaktı.

Soracaksınız belki: ‘‘Zati Sungur ka­

dınlan ortadan testere Oekesiyordu, şap­

kasının içinden kazlar çıkanyordu, genç kızlan uyutup havada uçuruyordu. Tüm bunlann olağanüstü güçlerle ilgi­ si yok mu?” Biz de yanıtlayalım: Yok.

Tüm bunlar, Zati Sungur'un yıllar sü­ ren illüzyonistlik ve sihirbazlık deneyi­ minde, çalışılarak, düşünülerek, titizlikle düzenlenerek bulunmuş hileler. Ama işin zorluğu da orada. Bunlann nasıl yapıl­ dığını, sım m ise sadece Zati Sungur bi­ liyor. Bu değerli sanatçımız kendine de saklamadı bu sırlann hepsini... Yazdı­ ğı iki kitapta bunlardan bir bölümünü öğretiyor. En önemlileri ise herhalde onunla birlikte yok oldu. Yetiştirdiği bazı öğrencileri de var. Bir ara açtığı stüd­ yoda meraklı kişiler çok daha zor olan illüzyon örneklerini ondan öğrenmek olanağını da buldular.

Zati Sungur’un kendi de bir doğa

bilimcisi gibi bakıyordu olaya. Kısaca­ sı, ‘‘Her şeyin bir açıklaması, bir püf

noktası var.” Nitekim Zati Sungur'un

yakınlarından, kendi de illüzyon sana­ tına meraklı ünlü araştırmacı Metin

And da, “ İnsanüstülük Taslayanların İçyüzü” adlı bir kitap yazarak, bu gi­

bilerin hilelerini dökmüştü ortaya tek tek... Dolayısıyla Zati Sungur'un ser­

gilediği buluşlar, hileler ve yanılsama­ lar insanca bir çabanın, yıllarca süren bir çalışmanın ürünleri. Bunu anlamak için şu sözlerini almak yeterli. Şöyle di­ yordu Zati Sungur:

“ Bizim mesleğimiz bir sahne gös- (erisidir ve orada kalmalıdır.”

Bir bakıma Zati Sungur'u bir sah­ ne sanatçısı, hem de üst düzeyde yete­ neği olan bir sahne sanatçısı saymak mümkün. Oyunlarından bir bölümü iyi konuşmaya, espriler yapmaya, dikkat­ leri başka yere çekmeye dayanıyordu. Önemli bazı gösteriler için sahnede uy­ gun dekorlar, uygun bir hava yaratıl­ ması da gerekliydi...

Bunlar da yeterli değil. Belirli oyun­ lar ve hünerler için teknik araçlar gere­ kiyordu . Açılan kapanan kutular, çoğu kez ileri bir bilgiyi ve teknolojiyi gerek­ tiren cihazlar... Zati Sungur, bu ko­ nuda da sanatçıydı. Eli yatkındı. Kendi atölyesi vardı evinde. Kullandığı bütün araçları kendisi yapıyordu. Son günle­ rine kadar atölyesinde çalışıp yeni yeni araçlar üretiyordu. Bu da belki mühen­ disliği döneminden kalma bir tutkuydu herhalde. Ayrıca sihirbazlığının ayrılmaz bir parçasıydı. Bu sanatın temeli, izle­ yenleri başka bir dünyaya, başka bir or­ tama götürmeye, çoğu kez hayaller içine dalmaya ve heyecanlandırmaya yönelik. İnsanoğlu bu, efsane ve düş yaratmaya düşkün. Gerçekleri de sevmiyor genel­ likle. Tüm büyük illüzyonistler gibi Zati

Sungur da insanların bu zayıf tarafın­

dan yararlandı ama hiçbir zaman sö­ mürmedi bu özelliği...

Varın: HERKES GİBİ BİR İNSAN

t

T-

cti1 g

M i l l i y e t

9

■ ■ ■ ■ ■ ■ ■

DÜNYAYI HAYRETLER

İÇİNDE BİRi

* I 1ÎMİ1I

Ünlü silindir şapkasını va smokinini giyip, monoklünü takarak, eline bastonunu alıp, posterinin önünde Ara GUler'in objektifine poz verdi.

(2)

Geçmişten kalan bir uygarlık

O

Zati Suneur’a eölünirdü. Ve çok se- “ Ben küçüktUm. Babam beni hep bir şeyler yaptı (hokus pokus) dedi ve kravatım eskisi eibi verine »eldi. Ben ■ H

T M

■ ■ ■ ■ ■ I I

Genç kuşaklar “ Zati Sungur” de­ yince kimi zaman korkuyla, kimi zaman inanmaz bir biçimde bakıyorlar size. O nlara sorarsanız böyle bir kişi yaşamış mı yaşamamış mı belli d e p . Efsanenin bir parçası işte. Ben gidip Zati Sungur’la evinde konuştuğumu söyleyince, “ Sahi

mi? Yaşıyor mu? Böyle bir insan var mı?” diye soruyorlar. Evet böyle bir in­

san var. Tiyatro sanatçısı olan bir genç arkadaşım şunları söylüyor:

“ Ben küçüktüm. Babam beni hep Zati Sungur’a götürürdü. Ve çok se­ verdim. Bir kez gene götürdü. Artık büyüdüğüm için ilk kez kravat takmış­ tım. Ön sırada oturuyordu. Zati Sun­ gur beni gördü ve sahneye çağırdı. Büyük bir heyecanla sahneye çıktım. Sonra orada kravatımı kesmez mi ma­ kasla. Ne yapacağımı şaşırdım. Sıkıl­ dım. Utandım. İlk kez bir kravatım olmuştu. Ve onu çok seviyordum. Bir­ den bire yitirmiştim onu. Zati Sungur benim halimi anlamış olacak ki, hemen

Teşvikiye'deki evinde birlere eski oyun kağıdı numaralarından birkaçını gösterdi. Bir parmağını yitirmiş de olsa elleri eski ustalığını yansıtıyordu ve izlemek zordu doğrusu ...

bir şeyler yaptı (hokus pokus) dedi ve kravatım eskisi gibi yerine geldi. Ben de mutlu sahneden indim.”

SİHİRBAZLAR KRALI

Zati Sungur sizin benim gibi bir in­ san. Ailesi ile birlikte “Teşvikiye”de bir apartm anın üst katında yaşıyordu. O r­ ta direk kesiminden sayılabilirdi. Bal­ konun bir bölümünü atölye haline getirmiş. Ö bür bölümünde ise çiçekler­ le doluydu. Çamaşırlar da asılıydı.

Apartmanın alt katı bir depo. Zati Sungur’un zengin sahne araçları ve si­ hirbazlık âletleri burada yığılı duruyor. Tam müzelik bir yığın eşya. Yalnız ge­ çen yıl bir AvusturyalI, Zati Sungur’un sahne araçlarından büyük bir bölümü­ nü bir TlR’a yükleyip götürdü. İşte ora­ da kendi çevresi içinde doğal bir insan yaşamı sürdürdü yıllarca. Geçen ilkba­ harda 87 yaşma girişini kutladı ailece ve basın mensuplarıyla birlikte. Son an­ larına kadar sevimli, cin gibi, esprili bir insan olarak gençliğinden bir şey yitir­ memiş gibi sizi etkileyerek, istese de is­ temese de büyüleyerek yaşadı.

Uluslararası Sihirbazlar Kongreleri’- ne katıldı. Her yerde Türkiye’yi temsil eddi. Dünyanın ünlü sihirbaz demekle­ rinden Academy of Magie, IBM,

MUM, Deutsches Magicber Zirkel, Os­ terreiches Wiener Magicher Club’ün

üyesiydi. 1981’de Çekoslovakya’nın

Karlovy Vary kentinde yapılan kongre­

de Sihirbazlar Kralı unvanı verildi ken­ disine.

YOK EDİLEN UÇAK

Dünyanın ünlü genç ustalarının re- pertuvarlannda adı geçiyor. Bunlardan biri Amerikalı Sigfried Roy. Zati Sun­ gur’un bir buluşunu kullanıyor. Yıllar önce sanatçımız sahnede bir Jeep’i içinde beş kızla birlikte yok etmişti. Bu olayın sırrım Sigfried Roy sonradan sihirba­ zımızla konuşarak ve anlaşarak öğren­ di. Şimdi Roy bu oyunu Las Vefas'-

da çok daha büyük olanakların ver­ diği güçle bir uçağın yolcularıyla birlikte yok edilmesi biçiminde uygulu­ yor. Hem de hava alanında. Amerikalı seyirciler de şaşırıp kalıyor. Roy ise, da­

ornea...

ğıttığı broşürlerde bu oyunu Zati Sun- g u r’dan alıp geliştirdiğini açık ­ ça b e lirtiy o r. Zati Ş u n g u r’un önemli buluşlarından bir başkası ve en önemlisi bir genç kızı sandığa kapatıp sonra testere ile ikiye kesmesi. Bu olay kimi zaman kanlı canlı bir biçimde ger­ çekleştiriliyor ve seyredenlerin yüreğini yerinden oynatıyor. Bu oyunu şimdi dünyanın ünlü illüzyonistlerinden Da­

vid Copperfield uyguluyor. Hem de us­

tasın ın adını saygı ile an arak . Almanya’nın en büyük illüzyon araçları yapımcısı Pushinger’in katalogunda Zati Sungur’un yarattığı âletler yer alıyor. Dünyanın illüzyonistleri Zati Sungur’­ un buluşlarından bir ç o p n u kullanıyor. Zati Sungur’un buluşlarından bir çoğu­ nu kullanıyor. Ama kimi sırlan onunla birlikte yok oldu sanıyorum. Çünkü her

an yeni şeyler yaratma ve yeni uygula­ malar peyindeydi.

GEMİ YAPIMINDAN SAHNEYE

Belki bu da sır sayılabilir ama biz Zati

Sungur'un yaşamını da anlatalım kısa­

ca. 1898 yılından Bursa’da doğdu. Ai­ lesine “ Emir Sultanlar” derlerdi. Daha küçük yaşta hayal oyunlarıyla, göz bo- yamacılığa merak salmıştı. Bir eski ki­ tap okumuş, orada g ö rd ü p oyunları uygulamaya girişmişti. Sonra 1916 yı­ lında Bahriye Nezareti tarafından De­ nizaltı yapımını öğrenmek ve mühendis­ lik öğrenimi görmek üzere Almanya’ya gönderildi. Savaşın güçlüklerle dolu yıl­ lan arasında Zati Sungur kendini illüz- yonistliğe ve sihirbazlığa kaptırdı. Genellikle şunu söylüyordu: “ Benim

Z A T I S U N G U R 'U N

Ü N LÜ G Ö S TER İLER İ

• Bir genç kızı odun testeresiyle kesme. • İçinde beş genç kız bulunan Je e p ’i yok etme. • Bir radyoyu yok etme.

• Bir genç kızı top m erm isi ile delm e. Delik de görülür. • ördekleri yok etme.

• İçindeki su bir türlü bitm eyen sürahi. • Havada uçan genç kız.

• Ç içek buketi. Bir buketten tüm sahne çiçeklerle donanır. En sonunda buketten bir de genç kız çıkar.

• Bir kordonu ikiye kesip sonra birleştirme.

• Küçük bir çelik borudan tüm dünyanın bayraklarını çıkarma. • K üçülen oyu n kartları.

• Suya dönüşen konfeti • Havada yok olan kız.

• Bir yum urtadan küçük bir kız çıkarma, sonra onu genç bir kıza çevirm e.

• Bir genç kızı iskeleto çevirm e.

• A yrı ayrı kulübelere kitlenm iş bir kız ve erkeğin yer değiştirm esi.

• Bir am eliyat m asasında bir genç kızı parçalara ayırma. • İçinde kuşlarla birlikte bir kafesi yok etme.

(BunlarZati Sungur’un repertuarındaki gösterilerden kendi bulu­ şu olan bir bölümü. Kendi kitabında ise 542 oyun sıralıyor.)

Zati Sungur, arkadaşımız Orhan Duru’ya atölyesini de gezdirdi.

hiçbir ustam olmadı.” Gerçekten de

tüm bilgilerini kendi kendine, kitaplar okuyarak büyük ustaları izleyip onlann hilelerini bularak genişletti. Önce küçük aile toplantılannda, sonra danslı parti­ lerde gösteriler yaptı. Çoğu kez boğaz tokluğuna çalıştı. Savaş bitince yurda dönmedi. Bu yeni ve sevdiği meslekte kaldı.Sonra ilk kez Köln’de sahneye çık­

tı. Başarılı oldu ve bir grupla birlikte

Latin Amerika’ya gitti. Brezilya ve Ar­ jantin'de temsiller verdi yıllarca. “ Bu­ gün oraları sorsanız, size anlatamam, çünkü tüm yaşamım sahne ile ev ara­ sında ve çalışmayla geçti" diyor. Son­

ra Arjantin’de yaşayan zengin bir vatan­ daşımız Türkiye’ye dönmesini öğüt verdi ona.

YURDA DÖNÜŞ

Yıllar sonra, 1936’da Türkiye’ye gel­ di ve daha gösterilerine başlar başlamaz ün saldı. O yılların durunluğu içinde de­ ğişik gösterileriyle, herkeste canlılık ve heyecan yarattı. A tatürk'ün bile ilgisi­ ni çekti. Onun için bir gün özel bir gös­ teri düzenledi. Önün emriyle Zati Sun- gur’dan daha az vergi alınması için özel bir yasa bile çıktı. Sanatçımız Türkiye’de il il dolaşarak temsiller verdi. Hem bu­ nunla yetinmedi Ortadoğu’yu da dolaşu. Özellikle Mısır ve İskenderiye'de ver­ diği temsiller başarılı oldu. Böylece 19707i yılara kadar sürdürdüğü bu ça­ balarını. 1970’den sonra bir daha sah­ neye çıkmadı. Bunda sahne masrafları­ nın artması da etken oldu. O günden bu güne kadar buluşlarını satarak, atöl­ yesinde yarattığı araçları pazarlayarak geçimini sürdürdü. Her yıl yurt dışı ge­ zilere çıkmayı, çeşitli kongrelere katıl­ mayı da ihmal etmedi. Son günlerde en büyük tutkusu küçük tırnak makasıyla kâğıttan resimler kesmekti. Bu da bir el hüneri ve sanatçılara yakışır bir usta­ lık. Kâğıtlardan siluet resimleri kesiyor ve ortaya olağanüstü tablolar çıkarıyor­ du. Bunlardan sergi açmayı bili düşü­ nüyordu.

DAHA ÇOK İLGİ

Hiç kuşkusuz daha çok ilgi görmesi gereken büyük ve değerli bir sanatçı kar­ şısındayız. Yaşam öyküsü, düşünce ya­ pısı ve ustalığı ile gittikçe yozlaşmakta olan çevremize, görkemli bir geçmişten kalan modern ve uygar bir örnek ola­ rak yepyeni bir atılım sağlayabilir. Za­ ti Sungur için değer yargılarımızı değişti­ rip ona sadece bir “göz boyaman, bir

hokkabaz” gibi değli, yaşamında başa­

rılı olmuş, tuttuğu yolu sonuna kadar götürmüş, öğrendiklerini ve bildiklerini geliştirmiş ve kendi alanına uluslarara­ sı düzeyde katkıda bulunmuş bir insan gibi bakmamızda ve bunda gecikmeme­ mizde yarar var.

B in i

Referanslar

Benzer Belgeler

The 300-room modern and deluxe hotel, equipped with the latest techni­ cal installations and embodying the best that Hilton standards can offer, was opening its

Üretimi yapılan kompozit numunelerin mikro yapı incelemeleri, Necmettin Erbakan Üniversitesi Malzeme Laboratuvarı’nda bulunan Hitachi-SU 1510 marka SEM cihazıyla ve

Yine de yeterince gelişmiş bir derin öğrenme yazılımının za- man ve mekân sezgilerimizi sandığımızdan çok daha mükemmel şekilde modelleyerek, homotopi tipleri kuramı

Başbakan Sayın Demirel’in de dediği gibi, Türkiye, Rusya müstesna, komşularının kendisinden çekinmeleri lâzım gelecek kadar büyük devlet ve büyük

Hattâ her tarafı kahramanlıklar ve zaferler hatıratı ile dolu olan mübarek toprakları bu sefer dikkatle gezeyim ve heyecanla tetebbü ede­ yim ile bir büyük

Mağazası Galatasaray ha­ nının altında, mahallebici dükkânının yanındaydı.. Kostüm tayör dikmede meharetiyle

metli talebelerim tarafın­ dan 9 ekimde tertibedilen jübilem, ses sanatkârı Ha­ miyet Yüceses’ in mazere­. tine binaen 18

«Aile, cemiyetlerin en küçüğü, fakat en canlısı­ dır. Aile cemiyeti, millî cemiyetin temelidir. Aile ne kadar kuvvetli olursa, millet de o kadar kudretli