• Sonuç bulunamadı

Benim sadık yarim kara topraktır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Benim sadık yarim kara topraktır"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

‘Beniııı sadık yârim kara topraktır,,

Mustafa İNAN

Fikret Otyam’m dediği gibi «bir yıldız daha kaydı dünyamız­ dan». Yetmiş dokuz yıl, görmeyen gözleriyle, görenlerden daha bilge bir tutumla, hakkın, halkın yanında, içinde yaşadı Veysel Usta. Ölümün, en değişmez bir doğa yasası olduğunu hepimiz bi­ liyoruz. Veysel de biliyordu bunu. Ancak, çoğumuzdan farklı ola­ rak, Veysel, günlerinin sayılı olduğunu da biliyordu. Buna kar­ şın içtenliğini, yaşama gücünü, soğukkanlılığını yitirmedi hiç.

Osmanlı İmparatorluğunun kurulmasından sonra, halkın ko­ nuştuğu Türkçe, zamanla unutulur olmuş, yönetenlerin yanında. Bu gitgide, halktan ayrı bir dil kullanılmasına yol açmış. Ardın­ dan din etkisiyle, iyice yerleşmiş devlet katma Arapça, Farsça, Acemce. Ayrılmış iki kesime, dil yönünden ülke. Dil yönünden ayrılan bir ülke, yönetenler de, yönetilenler de uzak düşecekler elbet birbirlerinden, düşmüşler de. Saray, dilimizi kullanmadan, başka dillerle yazanları tutmuş, kapılamış kendisine. Yanlış bir yöntemle, farkında olmaksızın, Türkçemizi, anadilimizi unuttur­ ma çabasına girmiş. Zamanla öyle olmuş ki, sarayda «Türk, Türk­ çe» sözcükleri başkalarını aşağılamak için kullanılır olmuş, hem de Türk oldukları halde, kendilerine bunu yakıştıramayanlarca, Osmanh olmanın erdeminden, ayrıcalığından dem vuranlarca ya­ pılmış bu. Ama, öbür kesimde, «ol zevat’m» hor gördüğü halk ke­ siminde, anadilimiz sürdürmüş benliğini. Ezenlere karşı, ezilen­ lerin yanında, barışın, sevginin, kardeşliğin, iyinin, güzelin ya­ nında olanlarca, haksızlığa karşı haklıyı, «İstanbul Dükalığı»na karşı halkı savunanlarca sürdürülmüş anadilimizin kullanılırlı- ğı, güzelliği, yüceliği. B ir • Yunus» Karacaoğlan, Köroğiu, Dert­ li, Seyrani, Dadaloğlu ve de Koca Veysel, bu zincirin öldükle­ ri halde, adlarını yaşatan halkalarıdır.

Bakıyoruz Veysel’in yaşantısına: 1894 yılında ozanlar yata­ ğı Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Slvrialan köyünde açar gözlerini evrene. Küçük yaşta bir gözünü alır götürür çiçek hastalığı. Kötü yazgısı bununla da bitmez Veysel’ciğin. B ir şanssızlık, bir kör değnek alır götürür kalan gözünü. Alır Ahmet emmi oğlu­ na bir saz oyalansın diye. Oyalana oyalana çıkar Veysel halk yoluna. Babasının arkadaşlarından alır ilk saz derslerini. Za­ manla evlendirirler Veysel’i. Sonra bırakır gider karısı onu. Be­ besiyle kalır yalnız başına. Sazını kollarında salladığı gibi, be­ besini de alır, sallar kollarında tam iki yıl. Yavru göçüp gider sonra. Verir Veysel kendisini sazına, halk ozanlarından bildiği türküleri okur bir zaman. Kendisi de düzermiş dörtlükleri ama, utangaç olduğu için söyleyemezmiş kimseye. Ancak 1933 yılında başlar kendisininkileri söylemeye. Bunu bir şiirde şöyle dile getirir:

«Kırk yaşından sonra kalbime ilham Erişti mevladan bir ihsan oldu Hak’kı bilenlere hazırdır her an İnkar edenlere sır nihân oldu.»

Veysel, Cumhuriyetimizin Onuncu yılma rastlayan günlerde söy­ lediği Atatürk’le ilgili «Türkiyenin ihyası Hazreti Gazi» dizeleriyle duyurmuştur sesini. Daha sonra, A. Kutsi Tecer'in ilgisi, yardımıyla bulur yerini, kişiliğini. Anadoluyu diyar diyar dolaşmaya başlar elin­ de sazı, dilinde sözüyle.

Köy Enstitülerinde bir süre saz öğretmenliği yapar, Arifiye, Ha- sanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli, Akpmar Köy Enstitülerinde saz öğretir öğrencilere. Ankara _ Hasanoğlan Köy Enstitüsünden ay­ rılırken duygularını şöyle dile getirir:

»Enstitü mektebi Hasanoğlandan Sanki ayırdılar candan cesedi Irkımız nesli aslı bir kandan Siz sağ olun biz selâmet gidelim. Veysel’in dönüyor içinde sıla Uzadı günlerim benzer bir yıla Sılada yavrular bakıyor yola Siz sağ olun biz selâmet gidelim.»

Veysel Kastamonu Gölköy Enstitüsünde çalışırken. Sivrialan’a de­ rin bir özlem duyar. Köyüne, çoluğuna, çocuğunadır bu özlem:

»Bu senede Gölköy bana yurd oldu İlgaz dağı aramızda perd’oldu Senden ayrıldığım bana derdoldu Derdim senden başkasına açılmaz. Dert bir yana çeker, sevda bir yana Yanmak için dolaşıyor pervana Her baktıkça seni gördüm her yana Veysel yârdan, yâr Veysel’den geçilmez.»

Ozanımız Köy Enstitülerinin yararına inanmış, inanmayan «bakar körlerden» de İçtenlikle. Ülkemizin kurtuluşunun okuldan geçece­ ğine. bunun için Köy Enstitülerinin temel bir eğitim atılımı olduğu­ nu kavramış, bakmayan gözleri, ışıl ışıl yüreğiyle:

«Enstitü bir kovana misâldir Her türlü çiçekten alır bal yapar Yurdumuz için de doğru bir yoldur Memlekete kşnat takar yol yapar.

TEKNİK BOYA TAŞ’den BİLDİRİLMİŞTİR

\

1 — Şirketimizin 30.3.1973 günü şirket merkezinde İstanbul jj ■Vinci Noteri huzurunda yapılan Kur’a keşidesinde î 31.3.1973 tarihinde vadesi hulûl eden °/o 13 faizli 2’nci : tertip tahvillerimizden aşağıda numaralan bildirilen 10 ; adedinin itfa edildiği,

TAHVİL NO 43 80 54 82 99 91 69 93 77 94

; 2 — İtfa edilen tahvillerin ve vadesi hulûl eden diğer ku ponlarm bedellerinin Ödenmesine 31.3.1973 tarihinden iti­ baren başlanacaktır. Buna göre tahvil ve kupon hamil­ lerinin Londra Asfaltı Sakarya Durağındaki Şirketimiz Merkezine müracaat etmeleri lazım geldiği,

; 3 — 5 sene zarfında talep edilmeyen kupon bedelleri ile 10 sene zarfında talep edilmeyen tahvil bedellerinin zaman aşımına uğrayacağı,

» 4 — İtfa edilen tahvillerin 5 ve müteakip kuponlarına itfa tarihinden itibaren faiz ödenmeyeceği tahvillerin üzerin­ den 4 İlâ 10 No.lu kuponlardan eksik olanlar varsa nok­ san kupon bedellerinin tahvil bedelinden tenzil edileceği tahvil sahiplerine duyurulur. Cumhuriyet — 2095

Mahmudiye, Hamidiye, Çifteler Enstitü köylere yapacak neler Bu toplu fikirle dağlan deler Kimisi makine, kimi bel yapar. Uyarın köylüyü varsın aynisin Enstitü kuvveti yurda yayılsın Herkes kazancının yolunu bilsin Öğretmenler iz gösterir yol yapar.»

Veysel’den kısa bir süre önce yitirdiğimiz bir yüce sanat adamı­ mız Sabahattin Eyüboğlu, Veysel için: «Sivas’ın Sivrialan köyünden zaman zaman çıkıp aramıza gelen bu gerçek halk şairini on yıl önce Ankara da tanımıştım. O zaman en güzel şiirlerini yazmış değildi. İlk bağlandığım ve o gün bugündür artıp da eksilmeyen tarafı, olgun in sanlığı, sözündeki ve işindeki dürüstlüğü, her halinin yerindeiiği ve anlayışlı inceliği oldu. Âşık Veysel bildiğini tam biliyor, bilmediğini rahatça söylüyor, karşısına çıkan her yeniliğe saygılı bir dikkatle her an açık duruyordu. Ömrünü pazarlıksız, şikayetsiz bir cömertlikle bağ ladığı sazını düzenlerken, çalarken, ektiği buğdayı biçen bir köylü kadar tabiiydi. Aynı tabiiliği sazına şiir söylerken de bulacak ve bir insanın âletiyle nasıl kaynaştığım şu unutulmaz mısralarla anlata­ caktır:

Sen petek misâli, Veysel de an İnleşir beraber yapardık balı Ben bir insan oğlu, sen bir dut dalı Ben babamı, sen ustam unutma.

diyerek koca ozanı, Yunus’tan bu yana halk şiiri zincirinin son hal­ kası sayar.

V eysel, iyiliklerin yatağım toprakta bulur, kötülüklerin toprakta biteceğini bilir. Onun her şeyi topraktır. Tıpkı köylümüz.ün gelenek­ sel «toprak» düşüncesi gibi. -Türk köylüsünde toprağın ayrı bir öne­ mi, bir yeri yardır. Nice yiğitler toprak uğruna ölmüşler, nice ocak­ lar toprak yüzünden söndürülmüştür Anadolu’da. Veysel, bu dünya­ da sevgiden, kardeşlikten, yoksuldan halktan, köylüden yana dur­ muş, sesiyle sazıyla. Kimsenin kalıcı olmadığım anlatmak istemiş, kalıcı olduğunu sananlara:

»Âlimler âlemi ölçer biçerler Hanım hasım eller seçerler Bu dünya fânidir konar göçerler

Veysel der ki gel barışak küslerim.» diye seslenir.

Bununla da kalmaz, sağlığında insanlara yararlı olmak yetmez

\ eysel için, diler ki öldükten sonra da yararlı olsun insan kardeşlerine.

«Aslıma karışıp toprak olunca Çiçek olur mezarımı süslerim Dağlar yeşil giyer, bulutlar ağlar Gökyüzünde dalgalanır seslerim.»

diyerek, mezarının çiçeklerle süsleneceğini, çiçeklerin insanları ba­ rışa sevgiye, kardeşliğe çağıracağım anlatmak ister, tüm benliğiyle. ... .. j O S adaletin yaman savunucusu olmuştur. Herkesin çalıştığı ölçüde kazanmasını, dilemiş, haksız kazançların karşısına dikilmiştir:

«Bir kısmına yaylı vermiş, köy vermiş B ir kamına büyük büyük pay vermiş Sevdiğine güzellikle boy vermiş Al yanaklar şûie verir nûr gibi. Birinin aklı yok deli divana B ir kısmı muhtaçtır acı soğana Bir kısmım zengin etmiş yan yana Şimdi kendi saklanıyor sır gibi.»

Veysel, kin’in, iftiranın, küslüğün, ayrılığın karşısmdadır. Kin’in îyl 5’!r,.ley oIraad'ğ>. iftiranın gereksizliğini, birlikten güç doğacağını, bu birliğin Vatanın yararına olacağım bilmiş, bunu bütün gücü se­ si, sazı, soluğuyla yinelemiştir insan kardeşlerine:

«itimat edersen benim sözüme Gel birlik kavline girelim karda? Birlik, çok tatlıdır, benzer üzüme içip şerbetini duralım kardaş. Son verelim, iftiraya bühtana Kardeşâne sevişelim can cana Elbirlikle çalışalım Vatana Çok okul fabrika kuralım kardaş.»

Koca ozan, Atatürk’e, devrimlerlne yürekten inanmıştır. Hem de Atatürk’ü, İşine gelmeyenlerin, kendilerine göre sömürdükleri bir dönemde, nice diplomalı, nice aydın geçinenlere taş çıkarta­ rak savunur O’nu, devrimlerini, eserlerini:

«Yürüyelim Atatürk’ün izine Boş verelim bozguncular sözüne Göz atalım şu dünyanın hızına Yürüyüp hedefe varalım kardaş. Atatürk’ün yattığı yer nûr olsun Azim, fikir, emelimiz bir olsun Herkes birbirine kız versin alsın Çıkarıp nifakı, sürelim kardaş.»

Veysel, Anadolu halkının yanında olanları örnek seçmiştir kendisine, soyunun onlardan geldiğini söyler. Türk adının yüce­ liğine inanmış, Türk olmasıyle gurur duymuştur. Tecer’i, Hacı Bektaş’ı, Karacaoğlan’ı, Dertli’yl, Yunus’u sevmiş, söylemiş, unutmamış. Halk ozanı olmakla övünmüştür, geçmişinin onlara dayandığını şu dizelerle anlatm ıştır:

«Neyim, ne olacak, elde neyim var Karacaoğlan, Dertli, Yunus soyum var Mansur’a benzeyen bazı huyum var Ne sen var, ne ben var, bir tane Gaffar.»

örneklerle vermeye çalıştığımız Koca Aşığın düşüncelerini özetlersek: Halkının yanında, haklının yanında yer aldığını, top­ rağın kutsal olduğunu, dirlikten birlikten yana olduğunu, hak­ sızlığa kine, gareze tftlrayB karşı olduğunu açık seçik görürüz, Türk adını övünerek benimsediğini. Atatürk ve devrimlerini sa­ vunduğunu. okulun, okumanın erdemliğine İnandığım, yenili­ ğin, fabrikanın, fenin yanında olduğunu görürüz. Türk köyünü, köylüsünü, ona özgü bir dille anlattığım, doğayı valin biçimde betimlediğini okur • yazar olmadığı halde bitmez bir sezgi gü­ cüyle anlatmıştır.

Güle güle Koca Veysel, iyi yürekli, dost canlısı, ermiş kişi, güle güle.

Referanslar

Benzer Belgeler

A) Almanların yanında yer almalıyız. C) Savaşı Almanlar mutlaka kazanacaklar. Mustafa Kemal, Şam’da kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyetini İttihat ve Terakki Cemiyeti ile

(IV) Te- mel sesler kalıtımdan gelir ancak yaşamları boyunca değişik sesler çıkarmayı öğrenirler. Bu metinle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?. A)

Tercih ve Tanıtım Günleri’nde adaylar maske, mesafe ve hijyen koşullarının sağlandığı Kavacık Yerleşkesi’nde yüz yüze üniversite ve tercihler hakkında akademisyen

Aşağıda verilen zamanları örnekteki gibi ay ve gün olarak hesaplayalım.. (1 ay 30 gün olarak alına- Aşağıda verilen zamanları örnekteki gibi ay ve gün

Aynı şekilde çapraz sorgu sırasında da hasım olmayan veya tarafsız bir tanığın sorgulanmasında, doğrudan soru sorma esaslarının uygulanması, diğer bir

En eski Selçuklu eseri olan, 1058 tarihli, Tuğrul Bey zamanından kalan Damgan Mescid-i Cumasının minaresi,.. yukarıya doğru incelerek

Di ğer yandan çevre hareketinin gündemin peşinden gidip yakaladığı asbest içeren Otapan gemisinin Türkiye'ye sökülmek üzere gönderilmesi, sonucu ve devamı açısından

Anayasa Mahkemesi orman katili kanunun maddelerini iptal edince, yeni kanun tasarısı ihtiyacı doğmuştu.. Mayıs başı itibariyleyse, yeni bir tasarı