• Sonuç bulunamadı

Mirgun değil Emirgan...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mirgun değil Emirgan..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

¡TARİH S A Y F A L A R I

Mirgûn değil

Emirgân...

Şirketihayriye, Boğaziçinde, E- mirgân iskelesinin admr değiştir, miş, Mirgûn koymuş, çünkü bu semtin adı, on yedinci asır orta­ sında dördüncü Murada nedimlik yapmış İranlI bir prensin, Mirgûn hanm isminden gelirmiş!

Elâzizin Elazık, Diyarbekirin Diyarbakır. Ayastat'anosun Yeş 1- köy, Makrücöyünün Bakırköy ol­ duğu bir devirde. Türk ağzına ya ­ bancı düşüp de bir zevk süzgecin, den geçirilerek Emirgân şekline krJbediknjş bir adı hortlatmak, Şirketihayriyenin hakkı değildir. Sorarım bu güzel “ Emirgân-, is­

m ini “ Mirgûn,, lügati sahihine kalbeden baylarımıza: Arap harf­ leri zamanında ve Emirgân a git­ mek için Şirketihayriye gişesin - den bilet alırken verdiğimiz para, iarm üstünde “ Daraba fî Kostan- i tmiye,, yazılı olduğu bir devirde Şirketihayriye iskelesinde yine “ Mirgûn,, yazılıydı, fakat, bu kö­ yün adı Türkün ağzında yine E . mirgâııdı.

Sorarm o caırm “ Emirgân,, is­ mini “ Mirgûn,, diye farsça aslma tahvil etmek istiyenlere:

Türklerin göz bebeği İstanbul şehri şefairinin de en eski İsimle, ri, iki büyük müessesinin adlanna nispetle Vizandion ve Konstanti- nopolistir; herhalde bu adamlar. Muradı Rabiin işret sofralarmda ve mahbup cünbüşlerinde “ İhti. ; sas sahibi nedimi has,, gibi parlak i unvanı olan Yusuf handan çok da. ; ha şanlı adamlardır, biri Megara

Kralı olan bir Yunanlı, öbürü , şanlı bir Roma imparatorudur, fa- • kat, Türk zevki Vizandion ve Konstantinopolis isimleri şöyle dursun, Arap ağzına göre bozul, muş Kostantmiyeye bile taham­ mül edememiş; Asitane, Derali . ye, Dersaadet ve ilâh., unvanları, m da atarak, İstanbul deyip çık - mıştrr; hattâ öyle ki, “ Islâmbol,, tefsiri bile îstanlbulun ahengi kar. şısmda tutunamamıştır. Evet, E . mirgân admm değiştirilmesinde i- leriye sürülen esasa göre, bir gün : Jstanbulun da Konstantinopolise i tahvil edildiğini görürsek şaşma, j mak lâztmgelecek. öyle mi?

Bugün Şirketihayriye, varm ■ D evlet Denizyolları, öbür gün îs- ! tantoul belediyesi, filân gün falan j makam veya müessese, asırların : zevk süzgecinden geçmiş isimleri ı asıllarına irca etm eğe kalkarsa, bilmem, buna anarşi demezler mi? Cibaliye “ Cebe AU” Tahtakaleye “ Tahtülkal‘a „ denilir mi? Lamp. sakos ve Hadriyanopolis rumca, “ Lapseki” ve “ Edime-, türkçe. i dir; Alâiye arapça, “ Alanya,, türk çedir;' Mirgûn farsça. “ Emiıgân,, türkçedir. A fe ti can yabancı ter­ kibinden türkçe “ afacan,, kelime­ sini çıkaran millî zevk, “ Mirgûn,, dan da “ Emirgân" i yapmıştır.

Şirketihayriye direktörünün, ‘ aslı ne olursa olsun, türkçe “ E. mirgân,, adma ilişmemeleri için iâznngelenlere em irler vereceğini umarım; hem 'bosuna zahmet ol­ duğunu da hatırlatırım, Şirket, iskelenin üstüne ister bir de ho­ parlör koysun, biz y in e : “ V er E- mirgâna bir bilet!,, diyeceğiz.

A ziz okuyucularım, haydi sizin, le Em iıgâna gidelim:

— E y Şirketihayriye. ve r E- mirgâna hilet!..

Şirketihayriye neşriyatından Boğaziçi adında kıymetli bir eser vardır. 1330 da arap harflerile

i basılmıştır. Şirketihayriye Emir

-gânm adıyla uğraşacağına, aradan geçen yirmi yıllık faaliyetine ait malûmatı da ilâve ederek bu eserin ikinci tab’mı yaptırırsa ne iyi olur. İçinde mühim bir fasıl tutan Boğazm tarihim de salâhi _ y et sahibi bir zata yazdırsa, gün

Yazan;

j

| REŞAT EKREM KOÇU

\ .r-Lj x s \ s \ r

görmemiş, bakir, orijinal ve zen - gin \resikalara istinaden yeniden yazdırtsa... L â tife etmiyorum, â - detim değildir, meselâ, bu işi ba­ na verse, m illî kütüphanemizi» u» sulsüz, tenkit edilmemiş bir yığm malûmatın karmakarışık anbarı o. lan kötü eserlerden kurtarsam. Bir bahçeden çiçek toplar gibi Boğaziçi tarihini yazsam. İnanır mısm ey aziz kariim, şu anda yü­ reğimde bir ümit şulsi belirdi... Olur a... Bu yazımı şirket müdü. rü okur... Rasim Ustan beni so­ rar.. Rasim de, Boğaziçinin tarihi üzerinde vıllardanberi uğraştığı - mı anlatır. Direktör de beni çağ’- rır, kıymetli zamanından bir saa. tini benimle konuşmağa aymr. Bu bir saatlik mülakat kâfi...

Şirketihayriye neşriyatından “ Boğaziçi,, adındaki eserde, Emir gâr hakkında şu satırlar vazıh dır:

“ Burası fetih ten evvel azim bir servi ormanıydı, Sparodis na» mile maruftu. Sultan Muradı Ra- bi hicri 1045 senesinde Revan hr. leşini fetheylediği esnada kale muhafızı olan ümerayı lraniyeden Emirgûn oğlu ile kâhya Murat a- ğa aman diliyerek bin neferden ziyade tabileriyle cürümleri a ffe. dilmişti; Murat han Emirgûn oğ. luna Halep vilâyetini ve Murat kâhyaya da Trablusşam vilâyeti - ni ihsan eylemişti. Murat kâhya bilâhare idam olunduysa da Emir gûn oğlu Yusuf paşa padişahın musahipleri araşma girdi. Kendi­ sine de padişah tarafından bu ma­ halde bir sahilsaray inşa edildi.

Bu bina, kariyenin, “ Mirgûn oğ­ lu kariyesi,. admr almasına sebep olmuştur.

Mirgûn ¡bu sarayda Sultan Mu­ rat için bir de taht inşa ettir - miş ti. Kendisi gayetle mahir mu­ sikişinastı. Bu sebeple teveccühü padişahiye mazhar olmuş, Boğa - ziçinin muhtelif noktalarında bir çok camiler inşasile Boğazm um , ranma çalışmıştır.

Kariyenin asıl teşkilâtına Bi rinci Abdülhamit zamanında baş­ lanmış, bu padişah, burada bir ca­ mi ile sair hayrat vücuda g etir - miş, Mirgûn, üçüncü Selim zama. nmda da bir kat daha büyümüş, mamur olmuştur.

A b ve havası lâtiftir, etraf ta-i tarlalar umumiyetle çilek tarlala­ rıdır. Sabık hidiv İsmail paşa mer­ humun köşkleriyle yalıları, Î.Iirgû nun büyük ve müzeyyen binaların dandır, bu köşkün etrafındaki park da bir mesire hükmündedir. Miıgûndeki korudan vaktiyle Ha. midiye imareti için odun kesilir - miş. Kari,yede br iptidaî ve bir rüştiye mektebi vardır.Rüştiyeler biri kız ve biri oğlanlara mahsus olmak üzere hidiv İsmail paşanm

hayır eseridir. Koru başından Şe­ rif Abdullah paşa merhum sahil, hanesi önüne kadar uzanan dere üzerine İsmail paşa merhum ta - rafından altı yüz m etre uzunlu - ğunda bir tonos yaptırılmıştır. İs mail paşanm koru civarında bir de hastanesi vardı ki harap oldv- ğundan ötürü şehremaneti. Tara _ fmdan yıktırıldı. Şerif Abdullah paşanm torunları üzerinde bulu, nan Mirgûn camii bitişiğindeki sahilhanenin selâmlık dairesi işa ­ rı atikadan olup ecnebîler tara - fmdan ekserya ziyaret olunmak - tadır. Mirgûnun suyu boldur, mü­ teaddit çeşmeleri vardır, en bu. yük çeşmesi iskele başındaki bü­ yük çeşmedir ki dördüncü Mura- dm hayır eseridir. Bu çeşmelere, Valide bendinden Taksim suları gelir. Kanlıkavak diye maruf olan suda kariyenin menba suyu olup yarım saat cenubu garbide Hacı Osman bayırmdadır. Mirgûnun bir günlük yolcu miktarı 300 dür. M ', safir yolcusu 81 nüfustur...

Dördüncü Muradın ölümü üze­ rine, yâranı arasında ilk felâkete uğrıyan Mirgûn Yusuf han ol muştu; Muradm bu zarif ve asil sefahat arkadaşı idam olundu. Hadiıkatülcevamiin kaydına göre, meşhur sahilsaray şeyhülislâm

Mirza Mustafa Efendiye temlik olundu. Mustafa efendi 1135 te bu sahilsarayda öldü, sahühane, oğlu Mehmet Emin Şalim efendi­ ye, onun ölümünde de oğlu tezke. rei şuara sahibi hacı Mehmet Se­ lim efendiye intikal etti. Mirza . zadelerden sonra Emirgûne sahil, sarayı şeyhülislâm Vessaf Ab - dullah efendiye temlik edildi; ö - Iümünde oğlu ulemadan Mehmet Esat Efendiye intikal etti; ki 1190 da şeyhülislâm oldu, 1192 de öldü. Sahilhane yine sahipsiz kaldı. Devrin padişahı birinci Ab­ dülhamit, sahilsarayla etrafındaki arazisinin bir köy olmasını emret­ ti, Emirgûne han tarafından inşa edilmiş bir mescidin yerinde bir cami yaptırttı. Yanma bir hamam ve bir miktar dükkân da inşa edL lerek bir köy haline kondu.

Dördüncü Murat, İbrahim ve dördüneü Mehmet devirlerinde ya şamış olan büyük Türk muharri - ri ve seyyahı Evliya Çelebi, mu­ azzam seyahatnamesinin birinci cildinde Boğaziçinin nefis bir pa­ noramasını çizerken, gariptir, E . rnirgândan hiç bahsetmiyor. Akm trbumu yalılarından Istinyeye at­ lıyor, Emirgûne hana verilen bah­ çeyi de Kâğıthanede gösteriyor: “ Sultan Murat Revan1- fethettikte Mirgûne Yusuf ham îstanbula ge­ tirip bu çayı çemenzarda bir bah­ çe inşa ederek Emirgûne ihsan eyledi. İbrahim hanm cülûsunda sadrazam Kara Mustafa paşa h- timal ki Aceme firar eder diye Mirgûne ham katleyledi. Sonra bu bahçe de padişahlara mahsus oldu. Cümle binası tarzı acem üz­ re olup dört duvarı billûrdan bir de hamamı var, bu hamam, gül ve gülistan içre olup, bülbüller n yavrulatma gıda verdikleri hama­ mın içinden temaşa olunur.,, di - yor.

Gelecek yazımda Emirgâna da­ ir kıymetli bir vesika neşredece - ğim. .

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

İ

5 0 1 1 3 0 0 0 6 \

Referanslar

Benzer Belgeler

Uluslararas› Kat›l›ml› Meslekî ve Teknik E¤itim Teknolojileri Kongresi”’ni, 5-7 Ey- lül tarihleri aras›nda, Marmara Üniversitesi Gözte- pe

Araştırmacılar da minerallerin yapısını sadece yüksek basınç uygulanmadan önce ve sonra değil, aynı zamanda uygulanan basınç değişirken de

İsmail Hami Danişnıen.de, Râ­ bia Hatun imzalı şiirlerin Nazan hanıma ait olduğunu tevsik edecek delillerin neler olduğunu ve bunu gizlemek için hangi

İSTANBUL Üniversitesi tarafından 2,5 milyon liraya satın alınan ve rektörlük binası hâline getirilmesi dü­ şünülen tarihi Suphi Paşa Konağı böyiece harap

Haberi veren arkadaşlardan, kimi O’nun fo­ toğrafını sorar, kimi tercüme-i halini arar, kimi gazete bas­ kısının geciktiğine yanar.... Çünkü meslek aşkı

Çok bilinen kimyasal silahlar için, ticari olarak temin edilebilen ve itfaiye, polis, acil sa¤- l›k yard›m ekipleri gibi sivil otoriteler taraf›ndan kullan›lan belirleme

Türk Cumhuriyeti’ni laik kılmak birkaç bakımdan zorunlu idi. 1) Dinle devleti birbirinden ayırarak modern bir cumhuriyet kurmak için. 2) Dini Tür­ kün

Evet şehirlerde günlük yaşayışın gürültüsü başladı, ama ( öyle sanıyorum kî, bu düdük sesleriyle içlerinin dolduğunu hissedenler, düdük seslerinin