• Sonuç bulunamadı

Türklerin hayatında musikinin rolü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türklerin hayatında musikinin rolü"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

52AU 2S EYLÜL 3949

cidden iyi kalbii, terbiyeli ve hüsnü niyet sahibi şoförler için bir yüz karası oluyor. Sizi ve do- layısile İstanbul halkını temin ederim ki bu du­ rumu çok şiddetli tedbirlerle mutlaka önliyece- ğiz. Şimdi saatlerin süratle ayar edilmesi için çalışıyoruz. Saatin yazdığından fazla para iste­ yen ve müşteriye kötü muamele eden şoförü katiyen affetmiyeceğiz. Bu suçu itiyat haline getirenlere ise Istanbulda şoförlük yaptırm a­ mak için ne mümkün ise yapacağız. Bu arada bu şekildeki şoförlere otomobil teslim eden pat­ ronların da cezalandırılmasını esas tutacağız. Bu sayede otomobil sahiplerini de iyi kalbii, ter­ biyeli şoför istihdam etmek mecburiyetinde bı­ rakmış olacağız. Hülâsa olarak söyliyeyim. Ala­ cağımız kararlar, gerek teşkilâtımızın göstere­ ceği bilgili ve devamlı takip sayesinde, gerekse vasıta kullananların ve yayaların alınacak ted­ birlere samimî olarak itaate karar vermeleri ile müspet neticelerini çok kısa zamanda vereceği­ ne inanıyorum.»

Bazı şoförlerin taksi saatinin yazdığından fazla talep etmelerinde kendilerini bir noktaya dayanarak haklı çıkarmağa çalıştıklarını anlat­ mak ve bu suretle hakikati öğrenmek lüzumunu da duymuştum:

Şoförler, bugünkü taksi tarifesinin az ol­ duğunu iddia ediyorlar. Bu iddialarında haklı mıdırlar? Halbuki bugünkü taksi tarifesi, ben­ zinin, malzemenin, lâstiğin en pahalı fiate teda­ rik edildiği günlerde tespit edilmemiş midir? Bugün ise o zamanki gibi bir lâstiğe 2000-2500, hattâ üç bin lira verildiği vaki değildir. Benzin de çok uçuzdur.

asa r • ->■

Söylediklerimde beni tamamen haklı bulan emniyet altıncı şube müdürü B. Kemal Aygün diyor ki:

«— Fransada taksi ücretleri bizdekinden çok ucuz, İtalya ve Isviçrede ise pahahdır. Fa­ kat şu cihet de bir hakikattir ki şoförler, taksi saatinin yazdığından fazla para almazlarsa bu­ günkü taksi tarifeleri, memleketimiz için çok normal bir tarifedir.»

B. Kemal Aygün, tetkikleri hakkındaki ra ­ porunu önümüzdeki hafta içinde alâkalı ma­ kamlara sunmuş olacak ve on gün sonra şehirde seyrü seferi tanzim edecek şiddetli ted­ birlerin tatbikine geçilecektir.

Cemaleddin BİLDİK

13

M lerin Hayatında Musikinin rolü(

Türklerin hayatında tâ eski zamanlardan- beri musikinin pek ehemmiyetli bir yer işgal et­ tiğini gösteren bir çok deliller vardır. H attâ Türkler musikiyi, resmî ve askeri teşkilatın içine o kadar kıymetli bir unsur olarak sokmuş­ lardır ki musikî takımı — tıpkı sancak gibi, taç gibi, tah t gibi — hükümdarlık levazımından sayılmak mertebesine yükselmiştir.

Bir Osmanlı müverrihi (2) diyor k i:

«Padişahlar için bazı alât ve alâmât ve şekl ü kıyafete müteallik nice türlü ziynet ve heyet vardır ki ulüvv-i kadr ve irtifâ-ı şân ve celâlet-i mecd ü unvan iktizasile sair halktan mümtaz ve rüesây-i devlet ve uzamây-i memleketten serfiraz olsunlar için zaman-ı kadîmde vazolun- muştur. Ez cümle tuğ ve sancak ve elviye ve râyât ve Mehterhane dedikleri ma’nadır ki da­ vul ve zurna ve boru ve zil ve nakkare ve sair bu makule esvât-ı azimesi olan âlâttır.»

Diğer bir Osmanlı müverrihi (3) muzika takımile sancağa Türklerin neden böyle ehem­ miyet verdiklerini izah ediyor:

«Tuğ ve sancak ve livâmn ihdas ve vaz’ın- da sır ve hikmet budur ki bir m aslahata müte­ veccih olan nüfus-ı kesire bir bayrağın altında cem’oldukta miyanelerinde ittihad hasıl ederler. Yani o bayrak onların müttehid-ül-kalb ve müt- tehid-ül-kelime olmalarına âlet ve alâmet olarak onun tahtında içtima’ ile kendilerini bir vücud hükmünde tasavvur ederler ve akraba ve taal- lukattan ziyade yekdiğerile me’lûf olurlar ve esnây-i muharebede madame ki bir güruhun bayrağı kaimdir, darb ü def’a müteheyyi ve müsteiddirler demek olarak zaferden me’yus ol­ mazlar ve bayrağı ahz, ya itlâf olunan gürûha vehm ü haşyet tari olarak münhezim, ya müte- zelzil olur. Bayrakların tûl-i kaameti ve zib ü zineti dahi cemiyet-i hâtıra bâdi ve mucib-i havf ü haşyet-i eadidir. Zira muzika sadası tarik-ı sâmiadan ruha şevk u şecaat verdiği gibi bay­ rakların nümâyisi dahi bâsıradan ashabına gay­ re t ve taraf-ı a’dâya fü tu r ve dehşet getirir.»

İlk Osmanlı padişahı Osman Beye Selcukî hükümdarı tarafından beylik nişanesi olarak

(1) «Aylık Ansiklopedi» nin son nüshasından nak­ ledilm iştir.

(2) Süleym aniyedeki A tıf E fen d i K ütüphanesinde 1860 num aralı ve «TARİHÇE» adlı yazm a risalede.

(2)

14 TÜRKİYE TURING ve OTOMOBİL KURUMU tabi ü alem, yani muzika takımı ile sancak gön­

derildiği hakkmdaki rivayet de musikinin bay­ rakla ayni seviyede tutulduğunu anlatmak­ tadır.

Musikinin bu derece kıymetlendirildiğini ve resmen asâlet pâyesine çıkarıldığını başka milletlerde görmüyoruz. Onların hiç birinde mu­ siki hükümdarlık şartlan arasına konulmamış­ tır. Halbuki Türklerde «mehterhane, mehter takımı, nakkare takımı, tablhane» gibi isimler­ le anılan askerî musika takımı doğrudan doğ­ ruya beylik ve prenslik alâmeti sayılırdı. H attâ beylerin ve prenslerin rütbelerine göre, musika takımının kaç sanatkârdan mürekkep olacağı kesin bir kaideye bağlanmıştı. Meselâ kûs, da­ vul, ney, boru, zurna, nefir, nakkare, zil gibi sazların her birinden dokuz taneyi muhtevi olan takıma «dokuz kat m uhter takımı», yedişer taneyi muhtevi olana «yedi k at m uhter takımı», ilh. denilirdi. En büyük takım dokuz kat olanı idi ve yalnız hükümdarlara mahsustu, ikinci derecede beyler yedi k at m uhter takımına sa­ hip olurdu. Daha aşağı rütbedekilerin mehter takımları o nisbette küçülürdü.

Mehter takımının günde kaç nöbet çalaca­ ğı da bir nizama bağlı idi: Selçukî hüküm dar­ ları için sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı vakit­ lerinde olmak üzere — namaz gibi — günde beş defa nöbet vurulur, yani bando konseri verilir­ di. Yarı müstakil diğer Selçukî prensleri ise günde üç nöbet vurdurabilirlerdi.

Sırf Türklerin yardımile ta h ta çıkmış olan Abbasî Halifeleri pek çok Türk âdetlerini be­

nimsedikleri gibi Mehterhane ve nöbet usulünü de kabul etmişlerdi.

Hindistanda dahi, asırlarca Türk istilâsının bir kalıntısı olmak üzere hâlâ nöbet usulüne te ­ sadüf ediliyor ve «nöbet» kelimesi «Nöbet», «nahâbet» kılığına girmiş olarak yaşıyor. Hin- dûların ve Hind Müslümanlarının büyükleri «Nöbet» kullanmak imtiyazını haiz bulunmak­ tadırlar. Nöbet çalan saz takımlarının ikamet ettikleri daireye Hindliler «Nakkarehane» adı­ nı veriyorlar.

Türkler yalnız askerî bandoya değil, umu­ miyetle musikiye de büyük değer atfederlerdi. Eğer: «Türk, musiki ile doğar, musiki ile yaşar ve musiki ile ölür» dersek tam hakikati ifade etmiş oluruz. Zira Türk dünyaya gelirgelmez — ismi konurken kulağına okunan ezam bir tarafa bırakırsak — beşikte ninni ile büyür; çocukluk oyunlarında bugün bakiyyelerini duyduğumuz şarkılarla eğlenir; mektebe ilk gidişini İlâhiler­ le kutlar; kış gecelerinin uzun saatlerinde mu­ siki ile vakit geçirir; karagöz oyunlarında, orta- oyunlannda, pehlivan güreşlerinde, düğünlerde, ziyafetlerde, muharebelerde, ibâdetlerde, cenâze alaylarında, elhasıl ömrün ilk saatlerinden son saatlerine kadar bütün belli başlı faaliyet­ lerinde hep musikiyi öne sürerdi.

Şimdi bu saydığım işlerden yine büyük bir kısmı musiki ile yapılıyor.

işte, musikiye başka hiç bir milletin ver­ mediği pâyeyi vermiş ve onu daima bir taç gibi başı üstünde tutmuş olan Türklerin hayatında musikinin rolü budur.

H. SADETTİN AREL

Mütehassıs mı, Turist mi?

Gazetelere bakıyorum:

Memleketimize dünyanın her traafından mütehassıslar geliyor. En son olarak bir tuz mütehassısı gelmiş.

Mütehassıslardan istifade edemediğimize göre bunların bir turistten farkı yoktur. Bina­ enaleyh turizm hareketinin canlandığı iddia edilebilir. Fakat ne yazık ki mütehassıslara pa­ ralarım biz kendi cebimizden veriyoruz. Türki- yeye döviz getirmiyorlar, bilâkis götürüyorlar.

Şu turizm işinin bizde hiç talihi yoktur. Ne zaman tutalım desek ters tarafından tutuyoruz.

Şevket RADO

Büyükdere civarında Sultan Mahmud bendi Bend (barrage) de Sultan M ahmoud derrière Büyükdéré.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu ayet öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazları bir cümle içinde zikredilmiş, sabah namazı ayrıca belirtilip, onun önemli ve meleklerin iştiraki sebebiyle şahitli bir

ÖZTÜRK BİYOFİZİK 11.00-11.50 Görüntüleme Teknikleri Ve Prensipleri (Ultrasond+NMR) N. SAĞLAM TIBBİ BİYOLOJİ 12.00-12.50 Genetik Varyasyonun Moleküler Temelleri Y.

Diğer Mezheplerin Namazları Cem‘ Etmeye Dair Görüşlerinin Analizi Mâlikîlere göre hastalık, (90 km lik bir) yolculuk ve yağmur esnasında öğle- ikindi ve

Yetişkinlerde majör depresif bozuklukta tianeptinin kısa dönemde etkililiğini araştıran bir tanesi sabit dozlarla (37,5 mg, 75 mg), iki tanesi doz artışı veya azalışı

Günde 2 kere GALARA alımında, sabah ve akşam olacak şekilde her gün aynı saatlerde alınız.. Günde 3 kere GALARA alımında, sabah, öğle ve akşam olacak şekilde her

MERCİMEK KÖFTE EKŞİ ELMALI YOĞURTLU KEREVİZ SALATA NARLI KISIR SALATA KURU MEYVELİ BUĞDAY SALATA YOĞURTU PATLICAN SALATA. SOSLU KARIŞIK SPECİAL SALATA GÖBEK SALATA SOSLU

9- “Kim bu dünyada şarap (içki) içer de sonra bu günahından dünyada tevbe etmeden ölürse, o kişi ahirette cennet şarabından mahrum olur “ (Sahih-i

İKİNDİ PEYNİRLİ KRİK KRAK HAVUÇ VE SALATALIK DİLİMLERİ (50 CAL) SADE & MEYVELİ BARDAK YOĞURT MEVSİM MEYVE (50 CAL) SUSAMLU KANDİL SİMİTİ (120 CAL). ÖĞLE YEMEK