• Sonuç bulunamadı

Kırsal kesimde gödev yapan din görevlilerinin sorunları-Akşehir, Ilgın ve Doğanhisar örneği-

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırsal kesimde gödev yapan din görevlilerinin sorunları-Akşehir, Ilgın ve Doğanhisar örneği-"

Copied!
143
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI

KIRSAL KESİMDE GÖREV YAPAN DİN GÖREVLİLERİNİN SORUNLARI -Akşehir, Ilgın ve Doğanhisar Örneği-

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Doç. Dr. Mehmet AKGÜL

HAZIRLAYAN Tahir DAĞCI

(2)

İÇİNDEKİLER ...II TABLOLAR LİSTESİ...V KISALTMALAR ...VI ÖNSÖZ ...VII ÖZET...9 GİRİŞ ...10 KONU VE METODOLOJİ A- ARAŞTIRMANIN KONUSU ...12

a. Din Hizmetleri Ve Diyanet İşleri Başkanlığı. ...12

b. Kırsal Ortam Ve Din İlişkisi ...14

c.) Türk Toplumdaki İmam Ve Hoca İmajı ...17

B- ARAŞTIRMANIN AMACI...19

C- ARAŞTIRMANIN SINIRLARI ...20

D- ARAŞTIRMANIN EVREN VE ÖRNEKLEMİ ...21

E- ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ...22

F- ARAŞTIRMANIN VARSAYIMLARI ...15

G- ARAŞTIRMANIN AMACI...24

BİRİNCİ BÖLÜM KIRSAL KESİMDE SOSYAL HAYATLA İLGİLİ BULGULAR I- ARAŞTIRMA YAPILAN BÖLGENİN GENEL ÖZELLİKLERİ...27

II- İNCELENEN GRUBUN GENEL ZELLİKLERİ A) YAŞ GRUPLARINA GÖRE DAĞILIM...30

B) MEDENİ DURUMLARINA GÖRE DAĞILIM...31

C) AİLE DURUMLARINA GÖRE DAĞILIM ...31

D) ÖĞRENİM DURUMUNA GÖRE DAĞILIM...32

E) GÖREV ALANLARINA GÖRE DAĞILIM ...33

(3)

İKİNCİ BÖLÜM

I . DİN GÖREVLİLERİNİN KIRSAL YERLEŞİM YERLERİNDE KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR

A.) FİZİKSEL ÇEVRE VE YAPI ALANINDAKİ SORUNLAR

1.) DİN GÖREVLİLERİNİN GENEL MESKEN DURUMU ...36

2.) GÖREV YERİ İLE MESKEN ARASINDAKİ UZAKLIK...40

3.) CAMİİ BAKIM VE TADİLATI İLE İLGİLİ SORUNLAR ...43

4.) CAMİİNİN FİZİKİ YAPISI İLE İLGİLİ SORUNLAR...46

5.) KIRSAL BÖLGELERDE SAĞLIK PROBLEMLERİ ...48

B ) KIRSAL BÖLGELERİN SOSYAL YAPIYA ETKİLERİ 1. CAMİİ CEMAATİNİN YAŞ ORTALAMASI ...51

2. CEMAATE DİNİ BİLGİLERİ AKTARABİLME DURUMU ...53

3. KIRSAL BÖLGELERDE DÜŞÜNCE YAPISI ...55

4. HALK İNANIŞLARI ...57

5. CAMİ - VAKIF VE DERNEK İLİŞKİLERİ...60

6. DİN GÖREVLİLERİNİN DIŞ ÇEVRE İLE İLİŞKİSİ...63

7. ÇOCUKLARIN EĞİTİM VE ÖĞRENİMİNDE YAŞANAN SIKINTILAR...67

II.) DİN GÖREVLİLERİNİN KURUMSAL AÇIDAN SORUNLARI

A. İŞ VE DOYUMİLİŞKİSİ...73

B. KURUMDAKİ KARİYER VE YER DEĞİŞTİRME OLANAKLARI ...74

C. KURUM VE DİN GÖREVLİLERİNİN BEKLENTİLERİ...77

D. HAFIZLIK KURUMU VE SORUNLAR...80

E. DİYANET TEŞKİLATI PERSONELİNİN ÖZLÜK HAKLARI...83

F. DİĞER KAMU PERSONELİ İLE DİYANET PERSONELİ ARASINDAKİ SOSYAL VE EKONOMİK DENGESİZLİK ...86

(4)

G. DİN GÖREVLİLERİNİN HAFTALIK İZİN KULLANMA DURUMU ...87

H. AMİRLERLE İLİŞKİLER ...90

İ. DİN GÖREVLİSİ VE CENAZE İLİŞKİSİ ...92

J. DİN GÖREVLİLERİNİN MESLEĞİ TERCİH EDİŞ SEBEPLERİ VE MESLEKTEN HOŞLANMA DURUMLARI ...94

K. DİN GÖREVLİLERİNİN MESLEKİ BİLGİ YETERLİLİĞİ...100

III. DİN GÖREVLİLERİNİN KENDİ NİTELİKLERİYLE İLGİLİ

SORUNLAR

A. DİN GÖREVLİLERİNİN TOPLUMA KATKISI ...105

B. MESLEĞİ YENİDEN TERCİH ETME VE KURUM DEĞİŞTİRME...107

C. KÖY VE KENT ORTAMI VE DİN GÖREVLİLİĞİ ...111

D. TEKNOLOJİ VE DİN GÖREVLİLERİ ...113

E. KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE DİN GÖREVLİLERİ ...115

F. MEDYA VE TOPLUM GÖZÜYLE DİN GÖREVLİSİ...118

G. DİNİ CEMAATLER VE DİN GÖREVLİLERİ...121

H. EZAN KONUSUNDAKİ SORUNLAR ...124

İ. KILIK- KIYAFETLE İLGİLİ SORUNLAR ...127

SONUÇ………..…130

KAYNAKÇA……….131

(5)

TABLOLAR LİSTESİ

TABLO 1: Yaş Gruplarına Göre Dağlım TABLO 2:Medeni Durumlarına göre Dağılım TABLO 3: Aile durumuna göre Dağılım TABLO 4: Öğrenim Durumuna Göre Dağılım TABLO 5: Yaptığı Görev Yerine Göre Dağılım TABLO 6: Görev Yerine Göre Dağılım

TABLO 7: İkamet Edilen Mesken Durumu TABLO 8 : Oturulan Evin Mülkiyet Durumu

TABLO 9: Mesken Mahallinin Görev Yerine Uzaklığı TABLO 10: Camii tadilatındaki zorluklar.

TABLO 11: Camide yardım toplama işlemi sorun oluşturuyor mu? TABLO 12: Caminin fiziki Ortamı İle İlgili Durumlar

TABLO 13: Katılımcıların Sağlık İmkanları Durumu

TABLO 14: Camii Cemaatinin Yaş Durumuna göre Dağılımı TABLO 15: Dini bilgilerin cemaate ulaşmasına göre Dağılım TABLO 16: Kırsal Bölgelerin Düşünce Ve Davranışlara Etkisi TABLO 17: Halk İnanışları Konusundaki Sorunlara Göre Dağılım TABLO 18: Camii dernek veya vakıflarıyla yaşanan sorunlar. TABLO 19: İhtiyaçların Karşılandığı Yere Göre Dağılım TABLO 20:Sosyal Etkinliklere Katılım Durumu1

TABLO 21:Görevlilerin İlçeye Gitmelerine Göre Dağılım TABLO 22 : Çocuklar için istenen Eğitim ve öğretim Düzeyi TABLO 23: Çocukların Eğitim-Öğretim Problemleri

TABLO 24: Kurumda Çalışma Ve Memnuniyet Durumu

TABLO 25: Kurumdaki Kariyer Yapma Ve Yer Değiştirme Durumu. TABLO 26: Kurumun Beklentilerini Yerine Getirme Durumu

TABLO 27: Kurumdaki Hafızlık Durumu

TABLO 28:Hafızlara Yönelik Çalışmaların Yeterlilik Durumu TABLO 29: Memurlar Arasındaki Hak ve Görev Dağılımı TABLO 30: Görevlilerin Haftalık İzin Kullanma Durumu TABLO 31: Din Görevlilerinin İdarecilerle İlişkileri TABLO 32 : Cenaze İle İlgili Sorunların Dağılımı TABLO 33 : Mesleği Tercih Etme Durumları

TABLO 34: Meslekten Hoşlanma Ve Hoşlanmama Durumları. TABLO 35: Yeterli Mesleki Bilgiye Sahip Olma Durumları TABLO 36: Başarılı Görevlilerin Ödüllendirme Durumları

TABLO 37: Din Görevlilerinin Topluma Olumlu Katkı Sağlama Durumları TABLO 38: Mesleği Tekrar Tercih Durumları

TABLO 39: Kurum Değiştirme Durumları TABLO 40: Şehirde Çalışma Durumları TABLO 41:Bilgisayar Kullananların Dağılımı

TABLO 42: Din Görevlilerinin Kitle İletişim Araçlarıyla İlişki Düzeyi. TABLO 43: Olumlu Ve Olumsuz İmaj Durumları

TABLO 44: Dini Cemaatlerle Sorun Yaşama Durumları TABLO 45 : Ezan Konusundaki Yaşanan Sorun Durumu TABLO 46: Kılık Kıyafetle İlgili Sorunların Dağılımı

(6)

KISALTMALAR

A.g.e.: adı geçen eser A.g.m.: adı geçen makale A.g.s.: adı geçen sempozyum

A.Ü.İ.F.V.Y. : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları Bas. : Baskı

Bkz. Bakınız C. : Cilt

D.İ.B. : Diyanet İşleri Başkanlığı D.S.İ: :Devlet su işleri

F.Ü.S.B.E.D.: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Km.: kilometre

İ.İ.B.F : İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İSAM : İslam Araştırmaları Merkezi İst : İstanbul

s. : Sayfa ss. : Sayfa Sayısı

S.B.E.D. :Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

S.D.Ü.İ.F.D.: Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi S.Ü.İ.F.D: Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu Vb. : Ve benzeri

Vs. : Vesaire Yay. : Yayınevi

(7)

ÖNSÖZ

Geçmiş yüzyıllara nazaran dünyamız hızla değişmekte ve küresel bir köy görünümü kazanmaktadır. Son çeyrek asırda ve özellikle son yıllarda baş döndüren teknolojik gelişmelerin; eğitim, sağlık, ulaşım ve iletişim gibi toplumun hayati organlarına yansıması nedeniyle çok hızlı toplumsal etkileşim ve değişimler meydana gelmektedir. Bilhassa büyük kentlerde çok hızlı bir değişim görülmekte, bu gelişim ve değişim toplumsal kurumların tanımında ve işlevinde, geleneksel değer ve ahlak anlayışında algılamaların farklılaşmasına yol açmaktadır.

Günümüz toplumundaki insanların maddi imkânlarının yanı sıra toplumun bilgi ve kültür seviyesi sürekli artmakta, her şeyin modern ve en lüks olanına talip olan bir yaşam sürdürmeye başlamaktadır. Bunun yanı sıra. Yüksek öğrenim görmüş, dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen, farklı kültür ve hayat tarzları arasında karşılaştırmalar yapabilen, sorgulayıcı ve araştırıcı bir yaklaşımla olaylara bakan bir insan kitlesi oluşmuştur. Öte yandan, Avrupa Birliğine girmeye aday olduğumuz bir dönemde ve yakın gelecekte dinler ve kültürler arası diyalogların daha da sıklaşacağı bir gelecek ülkemizi beklemektedir. Değişme ve gelişme ivmesi artan ülkemizde, din ve toplumun karşılıklı etkileşiminde Diyanet İşleri Başkanlığının büyük öneme sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Toplum ve din ilişkilerinde köprü konumunu icra eden bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkenin bütün noktalarında din görevlileri aracılığıyla kurumsallaşmıştır.

Gündelik ilişkilerin bile kompleks ve karmaşık bir hal aldığı modern zamanlarda toplumu din ve kültür konusunda daha sağlıklı bilgilendirmek ve yönlendirmek açısından olduğu kadar, modern olanla etkileşim içinde bulunan günümüz insanının manevi ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için, din görevlilerinin sosyal, ekonomik, kurumsal ve mesleki problemlerinin çözümlenmesi ve hizmet kalitelerinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu anlamda toplum profilinin tanınması, din hizmetlerinde aksayan yönlerin tespiti bakımından memleketimizi bölge bölge sosyal, kültürel ve antropolojik açıdan inceleyen alan araştırmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde son yıllarda farklı sosyal grupları tanımak adına ve bunların sorunlarını formel olarak tespiti anlamında alan araştırmalarına büyük önem verilmektedir.

(8)

artırılması ve ülkemizdeki din hizmetinin verimliliğinin yükseltilmesi amacıyla, kırsal kesimdeki din görevlilerinin sorunları konu olarak tercih edilmiştir. Diyanet Teşkilatında din görevlisi olmamız nedeniyle, görev yaptığımız bölge olan Akşehir, Ilgın ve Doğanhisar İlçeleri araştırma bölgesi olarak seçilmiştir.

Çalışma bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde din görevlilerinin kırsal kesim şartlarından kaynaklanan sorunları ele alınmıştır. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümde din görevlilerinin kurumsal sorunları, özlük hakları, ekonomik ve sosyal problemleri, eğitim ve öğretim açısından durumları ve çeşitli değişkenlerle ilişkileri irdelenmiştir. Böylece din görevlilerinin çeşitli sorunları ortaya konmaya çalışılmış ve bazı çözüm önerileri getirilmiştir.

Çalışmanın hazırlanmasında bize rehberlik eden danışmanım Doç.Dr. Mehmet AKGÜL’e, Arş. Gör. Arif KORKMAZ’a, düşüncelerinden ve yardımlarından istifade ettiğim din görevlisi arkadaşlara teşekkürlerimi sunarım.

Tahir DAĞCI 2010, Ocak – KONYA

(9)

ÖZET

Bu çalışmada din görevlilerinin çeşitli sorunları üzerinde durulmuştur. Ülkemizin kırsal bölgelerindeki hayat standartları, şehir merkezlerine oranla imkansızlıklar ve sınırlılıklar barındırmaktadır. Din görevlileri de bu sınırlı imkanlar içinde görevlerinin sürdürmektedir. Ülkemizde din hizmetlerini camilerde ve farklı toplumsal alanlarda yürüten imam hatiplerin sorunlarının çözümlenmesi hem ülkenin geleceği açısından hem de hizmet kalitesinin yükselmesi açısından önem arz etmektedir. Çalışmada cami cemaatinden, kurumsal yapıdan ve görevlilerden kaynaklanan sorunlar ele alınmış ve çözüm önerileri getirilmiştir. Çalışma Diyanet İşleri Başkanlığı açısından bir özeleştiri niteliği taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler

Din görevlileri, Din Hizmetleri, Kırsal Kesim sorunları, Diyanet İşleri Başkanlığı

SUMMARY

On this study , various problems of civil servants who are giving religious services were focused on. The standards of living in our country’s rural areas is lower than the standards of living in urban areas. Also, civil servants who are giving religious services in rural areas has limited possibilities. Civil servants who are giving religious services are doing their duties in limited possibilites. Religous high school graduates are doing their duties in mosques and in different fields. These people have certain problems. Their problems should be solved. To find solution to the problems is important for the future of our country and for the quality of religious services to be given. There are some ploblems arising from muslims,who are regular mosque visitors. There are also some problems related with organizational structure. The other problems are pertinent to civil servants who are giving religious sevices. All this problems were dealt with in this study. Rational and possible solutions were offered in this study. This study is a self-criticism about Presidency of Religious Affairs.

Key Words:

Civil servants who are giving religious services, religious services, the problems of rural areas, Presidency of Religious Affairs

(10)

GİRİŞ

Sosyoloji bağımsız bir bilim dalı olarak ancak 19. Yüzyılda ortaya çıkabilmiş ve gelişimini 20. yüzyılda devam ettirmiştir. Sosyolojinin bir alt dalı olarak ortaya çıkan din sosyolojisi de yakın bir geçmişe sahiptir. Din sosyolojisi 20. Yüzyılın başlarından itibaren gelişmeye başlamıştır.

Din ve toplumu kendisine konu edinen din sosyolojisi, toplumun ortak dini hayatını, din ve toplum ilişkilerini, bu ilişkilerden doğan etki ve tepkileri ve dini grupların incelenmesi gibi birçok işlevlerde bulunmaktadır.

Ülkemizde din sosyolojisinin geçmişinin fazla geriye gitmemesi nedeniyle dini gruplarla ilgili çok miktarda alan araştırması bulunmadığını görmekteyiz. Oysa dinin sosyal hayatın tüm alanlarına etkisini her zaman hissettirdiği toplumumuzda, din toplum etkileşimini ve bu etkileşimden doğan sonuçları konu edinen din sosyolojisi araştırmalarına ihtiyaç vardır. Son yıllarda dinin toplum üzerindeki etkileri ve dinsel grupların incelenmesi yönünde alan araştırmalarına hız verildiğini görmekteyiz.

Toplumu din konusunda aydınlatma ve din hizmeti verme görevi, kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığına verilmiştir. Ülkemizin en eski kurumlardan biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı basın-yayın organlarında ve çeşitli platformlarda, din, yenilenme, gelişim ve değişim konularında tartışmalarının odağında yer almaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve din görevlilerinin kendisinden beklenenler ve üzerine düşen görevler sık sık dile getirilmekte, fakat din görevlilerinin kurumsal, sosyal ve ekonomik durumları, pek fazla konu edilmemektedir. Ayrıca kurum hakkında tartışılan hususlar, dile getirilen öneriler akademik ve bilimsel çalışmalardan yoksun bulunduğu için pek fazla geçerli ve isabetli olmamaktadır. Diyanet teşkilatı gibi geniş bir kurum hakkında değerlendirmelerde bulunabilmek için derinlemesine sondajlar ve araştırmalar gerektirdiği şüphesizdir.

Bu anlamda Diyanet İşleri Başkanlığı çatısı altındaki din görevlileri hakkında akademik ve somut bilgiler elde etmek için, kırsal bölgelerdeki din görevlileri ile ilgili bir araştırma yapmaya karar verdik. Din görevlileri ile ilgili fazla çalışma bulunmamakla beraber, bu konuda; bir sempozyum, bazı bilimsel dergi yazıları, hizmet içi eğitim seminer ve çalışmaları yapılmıştır. Söz konusu çalışmalar genellikle kurumun kendisi tarafından yapılmış olup, daha iyi bir din hizmeti verebilmek için din görevlilerinin neler yapması gerektiği hususu etrafında şekillenmiştir. Fakat yapılan bu çalışmaların içine din görevlilerinin sorunları dahil edilmemiştir. Dolayısıyla din görevlilerinin katılımı ile yapılmış ve görevlilerin çeşitli sorunları

(11)

ile ilgili akademik anlamda ortaya konmuş çalışma fazla bulunmamaktadır. Kurum ve din görevlileri hakkında üstten bakıcı ve toptancı değerlendirmeler yerine; problem çözücü ve gerçekçi değerlendirmelere ihtiyaç olduğu aşikârdır. Elinizdeki çalışmanın önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Din görevlilerinin sorunlarını, kendileri ile iletişim kurarak onların sorunlarını tespit etmek ve din görevlisi gözü ile ortaya koymak, bu çalışmanın diğer çalışmalardan ayrılan yönünü oluşturmaktadır.

Bu çerçevede toplumumuzdaki sosyal hayat ve din ilişkilerinde büyük öneme sahip bulunan din görevlilerini daha iyi anlayabilmek ve onların sorunlarına çözüm noktasında katkıda bulunabilmek için bu tür çalışmaların daha fazla yapılması gerekmektedir.

(12)

A- ARAŞTIRMANIN KONUSU

Dini grupların doğuşunu, gelişmesini ve çözülmesini incelemek Dinler Tarihi kadar Din Sosyolojisinin de ilgi alanına girmektedir. Din sosyolojisi dini grupların tabiatını, tiplerini aynı zamanda yapısını ve kuruluşunu, zaman içerisinde uğradığı değişimleri detaylı olarak inceleyen bir bilim dalıdır.

Din sosyolojisi her özel din grubunda rastlanan üyeler arası karşılıklı münasebetin yapısı ve biçimiyle ilgilenmek durumundadır. Bir dini cemaatin yapısı, teşkilatı, oradaki otorite tiplerinin araştırılması da din sosyolojisine düşmektedir. Herhangi bir dini grubu karakterize eden şey üyelerinin devam ettirdikleri ilişkilerin mahiyet ve düzenidir. Bir dini grubun karakteri, şiddeti, süresi ve teşkilatı geniş ölçüde üyelerinin birbirlerini anlama ve onlarla temasa gelme tarzlarına bağlı bulunmaktadır. 2

Bu çalışmada dini bilgi ve hizmetlerin toplumu oluşturan bireylere ulaştırılmasında büyük öneme sahip olan din görevlileri üzerinde durulmaktadır. Araştırmanın konusunu Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilatının hiyerarşik yapısı içinde yer alan din görevlilerinin; sosyal, ekonomik, ve kurumsal açıdan ortaya çıkan sorunları incelenmektedir. Araştırmada Doğanhisar, Akşehir ve Ilgın ilçe merkezi, kasaba ve köylerindeki camilerde imam hatip ve müezzin kayyım olarak görevli olan din görevlilerinin sorunları ele alınmıştır. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatının karakteristik yapısı, işleyişi ve fonksiyonları üzerinde durulmuştur. Çalışmada kurum ile personel arasındaki ilişkiler ve otorite yapısındaki durağan ve değişken durumlar, toplumun geleneksel yapısından kaynaklanan problemler incelenmektedir.

a. Din Hizmetleri Ve Diyanet İşleri Başkanlığı.

Din, fert ve toplum açısından hayatın vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Nitekim din, ilk insandan bu yana var olagelmiştir. Dinsiz bir toplumu tarih kaydetmediği gibi din olarak isimlendirilmese bile belli bir inanç sisteminden mahrum bir insan topluluğuna da tarih boyunca rastlanmamıştır.

2

(13)

Din sözlükte yol, şeriat, ceza, mükafat millet, inanç sistemi gibi anlamlara gelmektedir.3 Terim anlamı ile din; akıl sahibi insanları kendi tercihleri ile, bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahi kanunlar manzumesidir.4 Seyyidi Şerif Cürcanii et-Tarifat isimli eserinde dini şöyle tarif eder. “Din, akıl sahiplerini peygamberin bildirdiği gerçekleri benimsemeye çağıran ilâhî bir kanundur.”5 Başka bir tanımla din, bir ferdin veya grubun doğru kabul ettiği ve davranışlarını, direktifleri doğrultusunda düzenlediği şey anlamına gelmektedir.6

Dinin amaçladığı, toplumu ve bireyleri iyileştirme amacını gerçekleştirmek üzere alanında uzman kişilerce yürütülen faaliyetlerin tümüne hizmet denilmektedir. Din hizmeti ise, belirli özelliklere sahip insanlar tarafından yine belirli özelliklere sahip fertlere, gruplara ve toplumun tüm kesimine sunulan dini faaliyetler bütünüdür.7 Günümüz şartlarında belli kurallar çerçevesinde bu hizmeti yürüten ve topluma sunan kişilere din görevlisi denilmektedir. Ülkemizde topluma din hizmetini sunmakla görevli kişiler resmi bir kanalla Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından istihdam edilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı kurumsal olarak, bir Devlet Bakanlığı çatısı altında, Başbakanlığa bağlı olarak görevlerini yürütmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı Dini bir teşkilat değil, anayasanın 154. maddesinde8 saptandığına göre genel idare içinde yer almış idari bir teşkilat durumundadır. 1950 yılına kadar adı Diyanet İşleri Reisliği olan kurum, 23.03.1950 tarih ve 5634 sayılı kanunla Diyanet İşleri Başkanlığı olarak değiştirilmiştir. 9

3 Mart 1924 tarihinde, Cumhuriyet döneminin din-devlet ilişkilerini belirleyen önemli birtakım kararlar alınmıştır. Bunlardan birisi de, din işlerinin yürütülmesi için bir teşkilat kurulmasını öngören 429 sayılı kanundur. 429 Sayılı Kanun’un hedefleri arasında din görevlilerinin bilgi seviyelerinin arttırılması, halk içinde yaygın olan hurafe ve taassubun ortadan kaldırılması ve halkın dinsel inançlarında birlik ve beraberlik sağlanması yer

3

Doğan Mehmet, “Din”, Büyük Türkçe Sözlük, Ülke yay. İst. 1994 4

Dini Kavramlar Sözlüğü, D.İ.B. Yay. Ankara 2005, s, 122

5

Diyanet İslam ansiklopedisi, “Din”, İSAM, Cild 9, İst. 2000, s, 332 6

Diyanet İslam İlmihali, “Din” İSAM, Cild. I, İst. 2000, s. 4 7

Arabacı Fazlı, “Din Hizmetlerinde Sosyal Bilim Verilerinden Yararlanma”, I. Din Hizmetleri Sempozyumu, D.İ.B. Yay. Ankara 2008. s.88

8

“Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı kanunda gösterilen görevleri yerine getirir.” 9

(14)

almaktadır.10 Daha sonraki yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatıyla ilgili yeni birtakım düzenlemeleri içeren tasarı hazırlanmış ve, 15 Ağustos 1965 tarihinde 633 sayılı, Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında kanun yürürlüğe girmiştir. Kanun'un dayandığı temel ilkeler; genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev ve yetkilerini belirleme ve Başkanlığın mevzuatını ve ihtiyaçlarını tek bir kanunda toplama şeklindedir. 1965 yılında çıkan 633 sayılı kanun günümüzde hala yürürlüktedir. Bu kanun üzerinde geçici maddeler ve kanun hükmünde kararnameler çıkarılarak zaman zaman değişiklikler yapılmaya çalışılmış fakat bu değişiklikler yeterli olmadığı için diğer kanun ve tüzüklerle idare dilmeye çalışılmıştır.

1982 Anayasasının 136. Maddesi, Diyanet işleri Başkanlığını genel idari yapı içinde İslâm dininin itikat, ibadet ve ahlâk ile ilgili konularında vatandaşları aydınlatma ve ibadet yerlerini yönetme göreviyle memur kılmaktadır. Kanunla belirlenen esaslar dahilinde ibadet yerlerini yönetmek ve halkı din konusunda aydınlatmak Diyanet işleri Başkanlığının temel görevleri arasındadır. Halkı din konusunda aydınlatma görevini; il, ilçe kasaba ve köy ölçeğinde ülkemizin her noktasında farklı unvanlarda bulunan imam-hatipler gerçekleştirmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının teşkilat yasası bulunmadığı için, İmam Hatip ve Müezzin Kayyımların 657 devlet memurları kanununa bağlı bir memur olup olmadıkları tartışılmaktadır. Birçok konuda din görevlileri 657 sayılı devlet memuru kanunu kapsamında hüküm verilirken, birçok hüküm ve işlemlerde bu kanun kapsamına alınmamaktadır.

Görüldüğü üzere Diyanet İşleri Başkanlığı üzerine değişik yıllarda çeşitli kanunlar, kanun hükmünde kararnameler çıkarılmış, fakat kurumun bütün niteliklerinin kapsayabilecek, kurumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek, bir teşkilat yasası çıkarılamamıştır.

b. Kırsal Ortam Ve Din İlişkisi

1924 Tarihli Köy Kanunu’na göre nüfusu iki bine kadar olan yerleşim yerlerine köy, nüfusu iki binden fazla olan yerleşim yerlerine belde veya kasaba denilmektedir. Anadolu’da yerleşim olarak köy, kasaba ve ilçeler kırsal yerleşim bölgelerini oluşturmaktadır. Kırsal ortamı ise kastedilen kırsal bölgeler içinde sürdürülen hayat biçimini oluşturmaktadır. 2007

10

(15)

Yılı nüfus sayımı verilerine göre ülkemizde nüfusun % 30’u kırsal bölgelerde yaşamaktadır.11

Kırsal bölgeler genellikle tarımla uğraşan, aralarında yeterince iş bölümü olmayan, içinde bulundukları toplumun ortak ürünü olan, çıkarları ve işbirliği bulunan, birbirlerine karşı tamamen serbest bir eğilim gösteren, sosyal çevreden ziyade tabi çevre ile yoğun ilişkileri bulunan ve çok sayıda hanelerde ikamet eden insanların yer aldığı sınırları belli küçük yerleşim yerleridir.12 Kırsal bölge halkı belirli bir fiziksel sahada yaşar ve insanların birbirlerine karşı ilişkileri içten, samimi ve yakın bir durum arz eder13. Kültürel olarak ise, genellikle kapalı toplum kültürünü ihtiva eden, bir sosyal birim olarak tanımlanabilir. Köy Sosyolojisi olarak da adlandırılan Kırsal Sosyoloji, Kırsal alanlardaki toplumun yapısını ve değişmesini, insanlar arası ilişkileri, tutum ve davranışları, bu konulardaki durumu, sorunları ve çözüm yollarını bütüncü bir açıdan inceleyen bir Sosyoloji bilimi dalıdır.14

Kırsal kesim topluluklarının genellikle bulundukları toplum bütünlüğü ile ortak çıkarları azdır. Kırsal bölge insanı birbirleri karşısında da güçlü özerklik eğilimleri gösterir, toplumsal çevreden çok, doğal çevre ile yoğun ilişkiler içinde bulunur ve sayılı hanelerden oluşan ve özenle korunan, sınırları bulunan toplulukları ihtiva eder.15 kırsal bölgelerde sosyal örgütlenmelerin başlıca biçimi, hısımlılıktır. Özellikle basit cemaatçi toplumlarda hısımlılık çok önemli rol oynamakta, toplumun örf ve adetleri sıkı bir biçimde hısımlılıkla bağlantılı olmaktadır. Geleneksel toplum hayatında insanlar genellikle bulundukları yerin dışına sık sık çıkmazlar ve fiziki olarak akıcılık yani yer değiştirme çok değildir.16

Son yıllarda teknolojik gelişmeler ve şehirleşme süreci sonunda köylerin ekonomik yapısı değişmiş ve şehir hayatı köy hayatına tesir etmiştir. Böylece kapalı toplum özelliğini köyler yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır.

Şehir hayatını ise, belirli bir coğrafi bölge üzerinde temel ihtiyaçlarını karşılamak için örgütlenmiş, aralarındaki iletişim ve etkileşimi düzenleyen kuralları ve kurumsal ilişkileri olan, benzerlerinden görece de olsa farklı özellikler taşıyan, hem biyolojik hem de kültürel olarak kendisini yeniden üretecek mekanizmalara sahip görece insan topluklarını ifade eder.

11

TÜİK, www.tüik.gov.tr, erişim 12.10.2009 12

Er, İzzet, “Köy” Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Cilt 3, Risale Yay. İst.1993 s.413 13

Ömer DEMİR - Mustafa ACAR, Sosyal Bilimler Sözlüğü, Vadi Yay. İst. 1997, s.205

14 Yurttaş, Ziya Kırsal Sosyoloji, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, Yayın No:205 s. 2 15

Hançerlioğlu Orhan, “Köy Toplumbilimi”,Toplumbilim Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İst. 1993, s.245 16

(16)

Köy ve şehir toplumlarının yapısal olarak nüfus yoğunluğu ve homojenliği, toplumsal hareketliliği ve toplumsal tabakalaşması, mesleki alanlarda, çevreye yerleşme bakımından göç yönünden, toplumsal ilişkiler bakımından farklılaşmalara sahip olduğu birçok sosyolog tarafından ortaya konmuştur.

Dinin çeşitli toplum kümeleri için bir ihtiyaç olduğu öteden beri herkesçe kabul edilmektedir.17 Çeşitli farklılaşmalara sahip sosyal yapıyı içeren yerleşim alanlarında, çeşitli faktörlerin de etkisiyle dini anlama ve yaşama bakımından farklılaşmaların olabileceğini söylemek yanlış olmaz. 18 Çünkü ilkel ve az farklılaşmış toplumlarda bile yaş, cinsiyet, sosyal statü, zenginlik, meşguliyet, toplumsal farklıklıların belirlenmesinde rol oynayan temel etmenlerdir. Bu farklılaşma durumu dini faaliyetlere de yansırken; coğrafi ve iklim şartlarının etkilediği fiziki mekansal alanların, dinin sosyal hayattaki karakterini belirleyici bir role sahip olduğu da anlaşılmaktadır 19

İnsanlar, içinde yaşadıkları kültürel, fiziki ve tabi çevreye bağlı olarak kendi doğru ve yanlışlarını, örflerini ve kıymet hükümlerini, ilgi ve davranışlarını geliştirirler.20 Bu anlamda kültürel çevre ile birlikte fiziki ve mekansal çevre şahsiyet ve insan tipini şekillendirici bir karakter taşımaktadır. Bundan dolayı, kültür çevreleri ve fiziki çevre değiştikçe inanç ve tutumlarda, değişiklikler meydana gelmektedir. Şehir kültürü içinde yaşayan bir grupla, kırsal kesim kültürüne sahip bir grubun inanç ve tutumlarının birbirin aynısı olması mümkün değildir.

Kırsal ortamlardaki insanların ekonomik olarak ilkellik durumu, zorunlu olarak düşünce ilkelliğini de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla tarım toplumunun bireylerinin davranış ve tutumları daha geleneksel, ekonomik durumu da yoksul düzeydedir. 21

Şehirlere nazaran kırsal ortamlardaki insanların dini inanç ve hayatları çok daha kuvvetlidir. Bu durum ülkemizin genelinde böyledir. Kırsal bölgelerde dini hayatın kuvvetli olmasının en büyük sebeplerinden birisi, insanlarda tutucu bir tabiatın hakim olmasıdır. Bu tutuculuk kırsal bölge halkının her ne kadar dinlerine bağlılıklarını güçlendirmesini sağlasa da

17

Ozankaya, Özer, Toplumbilim, 9. Baskı, İstanbul 1996, s. 450 18

Arabacı, a.g.e., s.92 19

Günay Ünver, Din Sosyolojisi Dersleri, Erciyes Üniv. Yay. Kayseri 1993, s.245 20

Bilgiseven, A. Kurtkan, Genel Sosyoloji, Filiz Kitabevi4.Bas. İst. 1986, s. 136 21

(17)

din ve toplum ilişkisi bakımından problemlere sebep olmaktadır. Kırsal bölgelerdeki değişimin en önemli öncüsü olan din görevlileri; yanlış öğrenilmiş davranışları, genel ahlaka ve insani tutuma aykırı adet ve gelenekleri değiştirmekte zorlanmakta, hatta değiştirememektedir. Kırsal bölge insanındaki değişmeye karşı oluşturulan direnç, din görevlilerinin dini ve kültürel konularda nisbi oranda faydalı olmasına neden olmaktadır. Araştırmanın üzerinde durduğu konulardan birisini, kırsal bölgelerdeki geleneksel görüşlerden, düşünce algılamalarından ve imajdan kaynaklanan sorunlar oluşturmaktadır. Bu sorunlar

c.) Türk Toplumdaki İmam Ve Hoca İmajı

İnsan ırkının başlangıcından beri her toplumun kendi imajları vardır. İmaj bir gerçekliği dile getirir. Modern zaman toplumlarını ele alırken, imajın önemli bir özellik olduğunu unutmamak gerekmektedir.22 Günümüzde toplumun algılamaları ve bakış açıları kitle iletişim araçlarının etkisine göre şekil almaktadır. Medyanın yaygınlaştırdığı kişiler ve ürünler, bireyler üzerinde olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Din görevlilerinin toplum zihnindeki algı ve imajı, araştırmadaki ele alınan sorunları ortaya koyarken ipuçları vermesi açısından önem arz etmektedir.23

Din görevlilerinin toplumdaki imaj durumunu somutlaştırabilmek ve daha iyi anlayabilmek için, araştırma bölgesindeki eğitimcilerle yani öğretmenlerle mukayese etmenin doğru olacağı kanaatindeyiz. Çünkü kırsal bölgelerde yer alan toplum bireylerini, gelişme ve değişme anlamında yönlendiren kişiler eğitimcilerdir. Söz konusu eğitimcileri genellikle öğretmenler ve din görevlileri oluşturmaktadır. Öğretmenler kırsal bölgelerdeki bireylere formel eğitim alanında hizmet verirken, din görevlileri toplumu sağlıklı dini bilgileri edindirmekle/aydınlatmakla görevlidir. Bu anlamda kırsal bölge insanının bilgi düzeyini yükseltmekle görevli olan her iki eğitim birimi, kırsal bölgelerde bilginin aktarılması noktasında önemli bir boşluğu doldurduğu belirtilebilir. Dolayısıyla din görevlilerinin sorunlarının çözüme ulaşması kırsal bölgelerdeki bireylerin sağlıklı eğitim ve dini bilgi alması açısından önemlidir.

22

Okumuş, Ejder, Gösterişçi Dindarlık, Pınar Yay. İst. 2002, s.164-167 23

Medya ve toplum ile ilgili imaj konusu, “Medya Ve Toplum Gözüyle Din Görevlileri” başlığında daha detaylı incelenmiştir. Bkz. S.

(18)

Araştırma bölgesinde bulunan Akşehir ilçesinde 976 öğretmen, 121 imam hatip, Ilgın İlçesinde 478 öğretmen, 84 imam hatip, Doğanhisar İlçesinde 212 öğretmen, 55 imam hatip bulunmaktadır.24 Sayısal veriler, her üç ilçede öğretmen potansiyelinin din görevlisine göre yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durumu, bir camide tek adet din görevlisi bulunurken, bir okulda her branştan eğitim veren birden fazla öğretmen bulunmasıyla açıklanabilir. Örneğin bir köy yerleşmesinde bir camide yalnızca bir imam hatip bulunurken, bir okulda her sınıf için ayrı branşlarda eğitim veren öğretmenler bulunmaktadır. Asli olarak öğretmen ve imam hizmet noktasında farklı alanlarda, eşdeğer birer boşluğu doldursa da, genel olarak toplumun gözünde öğretmenin görünümü imama göre daha üst bir seviyede ve konumda yer almaktadır. Aynı şekilde araştırma bölgesindeki gözlemlerimizde statü olarak öğretmen, imama göre daha yukarıda, daha ulaşılmazdır. Öğretmen imama göre daha fazla resmiyeti, okumuşluğu, modernliği ve devlete yakınlığı temsil eder. İmam; toplumsal ilişki ve davranış olarak daha yerel, kırsal bölge insanına daha yakındır. Araştırma bölgesindeki insanlar tarafından, kravat takmanın ve takım elbise giymenin imamlara pek fazla yakıştırılmadığı görülmüştür. Bölge halkı arasında okul ile caminin

Araştırma bölgesindeki kırsal bölge insanları, öğretmeni imamdan daha üstün tutsa da din görevlilerinin halkla olan irtibatının, öğretmenlere göre çok daha fazla olduğu görülmektedir. Burada her mesleğin toplum içinde icra edilmesinde kendine özgü işlevlerinin bulunduğu ifade edilebilir. Öğretmen belli yaşlardaki bireylere (ilköğretim, lise….) eğitim verirken, imamlar büyükten küçüğe her yaştan insana hizmet vermektedir. Öğretmenler yalnızca öğrencilerle ve okul ile ilişkisi olan velilerle yakınlık kurabilmektedir. Din görevlilerinin her yaştan insana aralıksız olarak eğitim ve din hizmeti vermesi yukarıdaki durumun ortaya çıkmasına sebep olduğu söylenebilir. Ayrıca kırsal bölgelerdeki öğretmenler belli saatlerde hizmet verirken, imamlar görevleri gereği günün her vaktinde, özellikle ölüm, düğün, uğurlama merasimleri, bayramlarda ve benzeri dini toplumsal birlikteliklerde halk ile beraber durumdadır. Dolayısıyla imamların kırsal bölge bireylerinin acı günlerinde ve bayram merasimlerinde birlikte olması, halkın imamları kendilerine yakın hissetmelerine vesile olmaktadır.

Kırsal bölge insanının imamları kendilerine yakın bulmaları, bazı problemleri de beraberinde getirmektedir. Örneğin, sohbet ve oturumlarda imam üzerinden mizah ve gülmece

24

İlçelerdeki öğretmen adedi Milli Eğitim Müdürlüklerinin personel birimleri tarafından verilmiş olup, resmi rakamları yansıtmaktadır.

(19)

yapılarak samimiyetin şirazesinin kaybolduğu durumlar ortaya çıkabilmektedir. Halk arasında yaygın olan “hoca” ve “imam” hikayeleri burada hatırlanabilir.

Araştırma bölgesinde yaygın olan bir kanaat vardır ki, önemi haizdir. Şöyle ki, imamların yaptıkları işi, Allah rızası için, karşılıksız yaptıkları fikri yaygındır. İlerdeki konularda işleneceği gibi, din görevlileri maaş konusunda gündeme geldiği zaman pek fazla makbul ve geçerli bulunmaz. Hal bu ki imamlarında, öğretmenler gibi toplumsal görev olarak bir işlevleri bulunmaktadır. Bu anlamda kırsal bölgelerde zengin bir din görevlisi pek düşünülemez.

Diğer bir imaj ise şu şekildir. İlçe merkezlerinde, büyükşehirlerde veya farklı toplumsal grupların yaygın olduğu kozmopolit yerlerde imamlara “ölücü” ve “cenazeci” gibi olumsuz tavırlar takınılmakta, imamlar ötekileştirilmektedir.25 Bu durum imamların toplum içinde çekingen olmalarına neden olmaktadır. Toplumda oluşmuş olan imajın tek taraflı olduğu söylemek tabi ki yanlış olacaktır. İmaj konusunda imamların ve geçmişte toplum içinde gayri resmi olarak “Hocalık” yapan kişilerin etkisinin de bulunmaktadır. Buyrukçu’nun ifade ettiği gibi “Bu durumun sebepleri arasında, bazı imamların toplum üzerinde olumsuz imaj uyandıran davranışlarda bulundukları da bir gerçektir.”26

Din görevlilerinin sorunlarını ele alırken imaj konusunu da detaylı olarak incelemek gerekmektedir. Bu problem ileride uygulamalı olarak “Medya ve toplum gözüyle din görevlisi” başlığı altında ayrıntılı olarak incelenecektir.

B- ARAŞTIRMANIN AMACI

Bilimsel çalışmalarda araştırma ve incelemeler belli bir amaç doğrultusunda yapılır. Yapılan çalışmada ilçe merkezi, kasaba ve köy camilerinde görev yapan din görevlilerinin, kurumdan, kendilerinden, toplum ilişkilerden ve kırsal kesimden kaynaklanan sorunlarını tespit etmek amaçlanmaktadır. Çalışma, fonksiyonel din hizmeti sunabilmek için gerekli olan bireysel, kurumsal ve toplumsal niteliklerin neler olabileceği konusunda saptamalar yapmayı

25

Bu konu ile ilgili 2005 yapımı “The İmam” filmi izlenebilir. Filmde küçükken İmam Hatip Lisesine gittiği için liselilerin kendisine “ölücü” demesi nedeniyle ömür boyu kimliğini gizlediği anlatılır.

26

(20)

amaçlamaktadır.

Araştırma neticesinde ortaya çıkarılan bulgular neticesinde, toplumsal yapı içerisindeki din görevlilerinin konumunun belirlenerek ülkemizdeki din hizmetleri çalışmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Cami ve mescitlerde yürütülen din hizmeti çerçevesindeki faaliyetlerde, din görevlilerinin sorunlarını çeşitli yönleri ile tespit etmek, bunları kurumun istek ve beklentileri doğrultusunda bilimsel açıdan değerlendirmek, din hizmeti kalitesinin yükselmesine ve din görevlilerinin ekonomik, sosyal ve kültürel durumlarının düzelmesine vesile olacak çözüm önerileri getirebilmektir.

Bu çerçevede elinizdeki çalışma, dinle toplum arasındaki etkileşimi sağlayan ve başat öğe olan toplumumuzdaki din görevlilerinin daha iyi anlaşılabilmesi ve din hizmetlerinin daha verimli olabilmesi açısından, bu kapsamda yapılmış çalışmalara bir katkı niteliği taşımasını amaçlanmaktadır.

C- ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI

Bilimsel bir araştırma yapılırken ilk önce araştırılacak konunun belirlenmesi gerekir. Konu belirlendikten sonra konunun sınırlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu sınırın belirlenmesi konunun daha iyi araştırılması ve incelenmesi için büyük önem arz etmektedir. Araştırılan konunun ilgili bütün detaylarının geniş bir şekilde incelenmesi tam anlamıyla mümkün olamamaktadır. Bundan dolayıdır ki konu içinden çıkılamayacak kadar geniş veya araştırmayı anlamsız kılacak kadar dar olmaması gerekmektedir. Konunun ne ölçüde geniş tutulacağı araştırmanın özelliğine ve araştırmacının zamanına bağlıdır.27

Çalışmanın sınırlarını Doğanhisar, Ilgın ve Akşehir ilçelerinin merkez, kasaba ve köylerindeki cami ve mescitlerde resmi görevli olan imam hatipler ve müezzin kayyımlar oluşturacaktır. Çalışmayı konu olarak, din görevlilerinin karşılaştığı sorunlar arasında kırsal bölge şartları, kurum, camii cemaati ve meslek problemleri ile sınırlanması uygun bulunmuştur.

27

(21)

Araştırmada Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yer alan Din Hizmetleri Sınıfı Personeli arasında, yalnız İmam Hatip ve Müezzin Kayyımlara anket uygulanmıştır. Araştırma bölgesindeki Müftü, Müftülük personeli, vaiz, Kur’an Kursu öğreticisi vb. din görevlileri araştırmaya dahil edilmemiştir.

D- ARAŞTIRMANIN EVREN VE ÖRNEKLEMİ

Araştırma sonuçlarının genellenmek istendiği elemanlar bütününe evren denir. Bu bütün, ortak özellikleri olan canlı ya da cansız her türlü elemanı içerebilir. Evren, araştırma kapsamına giren gruptur. Araştırma kapsamına giriş, verilerin elde edilişi ve bulguların genellenmesi açısından düşünülebilir. Verilerin elde edilişi bakımından evren, örneklemin seçildiği gruptur. Bulguların genellenmesi yönünden evren, örneklemin seçildiği grup olabileceği gibi kuramsal bir grup da olabilir. 28 Evren iki kısma ayrılır:

a) Genel Evren: Tanımlanması kolay, fakat ulaşılması güç ve çoğu zaman imkansız olan birimler bütünüdür. Buna göre araştırmanın genel evrenini ülkemiz coğrafyasındaki köy belde ve kasabalarda görev yapan Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı imam hatip ve müezzin kayyımlar oluşturmaktadır.

b) Araştırma Evreni(Özel Evren): Araştırmacının doğrudan gözleyerek ya da ondan seçilmiş bir örnek küme üzerinde yapılan gözlemlerden yararlanarak, hakkında görüş bildireceği evrendir.29

Araştırmanın özel evrenini; Doğanhisar, Ilgın ve Akşehir ilçelerindeki camilerde halen görev yapan imam hatip ve müezzin kayyımlar oluşturacaktır. Bu ilçelerdeki camilerde görev yapan din görevlilerinin tamamına ulaşıldığı için, araştırma tamsayım niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla araştırmanın evrenine ulaşmak için örneklem ayrımına gerek kalmamıştır.

28

Karasar, Niyazi, Bilimsel Araştırma Yöntemi, Nobel Yay. Ankara 2002, s.109. 29

(22)

E-ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Toplumsal olayların ayrıntılı olarak tetkik edilebilmesi ve bu olayların betimlenebilmesi için sosyoloji araştırmalarında geniş grupların incelenmesi gerekli olmaktadır. Her hangi bir konuda kamuoyunun görüşünün veya temayülünün araştırılması, herhangi bir toplumsal grubun ekonomik, kültürel ya da dini özelliklerinin incelenmesi, yine herhangi bir sosyal örgütün ve kurumun incelenmesi, çeşitli türde araştırma ve gözlemleri gerektirmektedir.30

Toplum bilimlerinde çoğu zaman karmaşık ilişkilerin araştırılmasında; toplumsal olayları ortaya çıktıkları sırada, sistematik ve amaçlı bir biçimde incelemek ve bilgi sağlamak için gözlem tekniğinden yaralanılmaktadır.31 Kır-kent ortamındaki komşuluk ilişkileri, doğum, evlenme, ölüm gibi sosyal olaylar, işçi-işveren, memur-amir gibi yönetim ilişkilerinin araştırılmasında gözlem tekniği kullanılmaktadır. Bu nedenle gözlem hem basit hem de gelişmiş bir teknik olarak algılanabilir.32 Soru kâğıtları ile gerçekleştirilen dolaysız, yaygın gözlem özellikle dini konularda araştırma yapmaya elverişli bulunmaktadır. Küçük gruplar için doğrudan doğruya yoğun gözlemlerle derinlemesine araştırmalar gerçekleştirilebilir.33 Çalışmada kişilerle yapılan sözlü ve açık mülakatlardan da istifade edilmiş, günün olaylarını doğrudan doğruya müşahede etmek olan katılımlı gözlem ve mülakat metodu kullanılmıştır.

Bilimsel bir gerçeğe ulaşmak için tek başına gözlem yeterli değildir. Sosyoloji vasıfladığı olguları karşılaştırıp açıklamalara gittiği, olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurabildiği ölçüde amacına ulaşmış sayılır.

Hipotez araştırılan sorunla ilgili olarak öne sürülen doğruluğu ve yanlışlığı henüz test edilmemiş, fakat doğruluğuna önceden güven duyulan bir önerme, ifade veya çözümlemedir.34 Nihayet hipotezlerin deneysel araştırmalarla kontrol edilmesi bakımından karşılaştırma önemlidir. Çünkü karşılaştırma sosyolojik analiz ve açıklamalara girişen bir kimseye belli bir veriyi kontrol etme, çözümleme ve ondan belirli somut ve genel unsurları

30

Ozankaya, Özer, Toplumbilim, Cem Yay., Genişletilmiş 9.Bas., İst., 1996, s.285

31

Sencer, a.g.e. s.64 32

Gökçe, Birsen, Toplumbilimlerde Araştırma, Savaş Yay. Ankara 1992 s. 96 33

Günay, a.g.e., s.39

34

(23)

çıkarma imkanı veren bir yöntemdir.35 Elinizdeki anket çalışmasında farklı köy, kasaba ve ilçelerdeki din görevlilerinin sosyal yapıları ekonomik durumları, coğrafi değişkenleri karşılaştırılmış ve farklı kurumlarla ilişki biçimleri tartışılmıştır. Karşılaştırmalar yoluyla toplumun dini görüş ve anlayışları somutlaştırılmaya çalışılmış, Diyanet Teşkilatının yapısal durumu ve işleyişi hakkında yorumlar geliştirilmiştir. Bütün bunlar yapılırken; din görevlileri ve değişik sorunları hakkında genellemelere ulaşılmaya çalışılmıştır.

Anket uygulaması bilindiği gibi, bilgi verecek olan kişilerin doğrudan okuyup yanıtlayabilecekleri bir soru cetveli kullanılarak yapılan bir araştırma tekniğidir. Anket soruları hazırlanmadan önce araştırma bölgesinde yaygın ve katılımlı gözlem tekniği kullanılarak araştırmanın detayları hakkında hipotezler kurulmaya çalışılmıştır. Din görevlileri ile ilgili belli başlı sorunlar tespit edildikten sonra anket sorularının hazırlanmasına geçilmiştir. Anket sorularının bir kısmı araştırma bölgesinde ulaştığımız varsayımlar doğrultusunda tarafımızdan hazırlanmıştır. Bunun yanında din görevlileri hakkında daha önce farklı kişiler tarafından ve farklı bölgelerde yapılmış çalışmalar gözden geçirilerek bu araştırmalarda kullanılan anket sorularından faydalanılmıştır. Kullanılan anket sorular üzerinde bölgedeki problemlere göre değişikliklere gidilmiştir. Bu sayede yapılan araştırmanın verileri ile daha önce bu konuda yapılmış araştırmaların sonuçları arasında mukayese yapma imkanı da doğmuştur.

Akşehir, Ilgın ve Doğanhisar ilçelerindeki camilerde görev yapan bütün imam hatip ve müezzin kayyımlara ulaşılarak anket formlarının doldurulması sağlanmıştır. Anketin uygulanmasında maddi külfet ve zaman açısından sorun yaşamamak ve pratik kolaylıklar sağlamak için, bu anket formları ilçe müftülüklerince aylık mutad olarak yapılan toplantılarda İmam Hatip ve Müezzin Kayyımlara dağıtılmıştır. Anket formları doldurulmadan önce katılımcılar konu ve sorular hakkında bilgilendirilmiş, anketin geçerliliğinin artırılması açısından bu çalışmanın üniversite tarafından yaptırıldığı ifade edilmiş, çalışmayı gerçekleştiren kişi olduğumuz gizli tutulmuştur. Çünkü bölgede görebildiğimiz kadarıyla, zaman zaman bölgedeki din görevlilerine çeşitli kurumlar ve kişiler tarafından gerçekleştirilen anket çalışmalarına, görevliler ciddiyetten uzak ve geçiştirme usulüyle cevap verme eğiliminde olmuşlardır.

35

(24)

Bilimsel bir araştırmanın temel prensiplerinden bir tanesi objektifliktir. Araştırma yapılırken, anket verileri ve değişkenleri analiz edilirken mümkün mertebe şahsi görüş ve anlayışları bir yana bırakarak objektif bir yaklaşım tarzı geliştirilmeye özen gösterilmiştir.

Araştırmanın teorik ve kavramsal çerçevesi, akademik olarak din görevlilerinin durumunu ele almış ve çeşitli meslek gruplarının problem alanlarını inceleyen bilimsel ve akademik çalışmaların taranmasıyla oluşturulmuştur. Buna ilave olarak çalışmadaki bilgilerin toplanmasında resmi kurum arşivlerinden ve sanal bilgi imkânından yararlanılmıştır.

F-

ARAŞTIRMANIN VARSAYIMLARI

Bilimsel bir araştırmayı ortaya çıkarabilmek için bir olgular dizisine dayanarak temellendirilmiş, doğrulanması gereken kabule varsayım denir.36 Daha açık bir dille, gözlemlenen olaylar yada olay kümeleri arasında henüz kesinlikle kanıtlanmamış olan, olası görülen ilişkileri anlatan önerilere varsayım denir.37

Deneysel bilimlerde bilginler araştırmalarına başlamak için, bir varsayımdan yola çıkmak zorundadırlar. Çünkü varılması gereken sonucu elde edebilmek için, o sonucun ön tasarımlarına sahip olmak gerekir. Bu anlamda varsayım bizi gerçeğe götüren doğru olarak kabul ettiğimiz bir takım önermelerden ibarettir.38 Her bilimde olduğu gibi toplumbilimde de amaç teorilerin ve genelleştirmeler sisteminin meydana getirilmesidir. Teoriler meydana getirilirken, inceleme konusu, araştırma alanındaki ilişkilerle ilgili ve birbirine bağlı hipotezlerin ortaya konması gerekir.39

Çalışmaya hazırlık için ilk elden din görevlilerinden bir kısmı ile istişare edilerek bir problem tarama listesi hazırlanmıştır. Buradan hareketle konu üzerinde belli başlı varsayımlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu varsayımlar aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.

36

Hançerlioğlu,Orhan, Toplumbilim Sözlüğü,Remzi Kitabevi, İst. 1986 s.424 37

Ozankaya, a.g.e., s.53 38

Türkdoğan, Orhan, Çağdaş Türk Sosyolojisi, Turan Yay. İst. 1995, s. 71 39

(25)

a) ANA VARSAYIMLAR

Ülkemizin Kırsal kesimini oluşturan bölgelerde hayatı idame ettiren şartlar kısıtlılıklar barındırdığı için din görevlilerinin ekonomik bakımdan, sosyal yönden ve sağlık açıdan çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bu problemlere kurumsal yapıdan kaynaklanan sorunlar ve belirsizlikler eklemlendiğinde, söz konusu problemler din görevlilerinin icra ettiği mesleklerinden soğumalarına neden olmaktadır.

Kırsal kesimdeki sosyal yaşam tarzı şehir merkezlerine kıyasla daha durağan ve dar kapsamlı olduğu için, sürekli kırsalda kalan görevlilerin görüş ve düşünce yapısını geliştirme imkânları bulunmamaktadır. Buna bağlı olarak din görevlileri günün gelişmelerini takip etmekte zorlanmaktadır.

Toplumdaki basın ve yayın organlarının algıladıkları “imam” veya “hoca” imajı olumsuzdur. Bu nedenle “imamlık” ve “hocalık” mesleği toplum nezdinde bir itibarsızlık sorunu bulunmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın teşkilat yasası bulunmadığı için belli bir “Memurluk kariyeri sistemi” bulunmamaktadır. Bu konu kurumdaki amir ve memur ilişkilerinde problemlere neden olmaktadır. Din görevliliği noktasında diğer kurumlardaki memurlara nazaran özlük haklarında belirsizlikler ve eşitsizlikler bulunmaktadır.

b. ) YAN VARSAYIMLAR

 Kırsal bölgelerde yerleşmiş halk inanışları din hizmetlerinin yerine getirilmesinde din görevlileri için sorun teşkil etmektedir.

 Din görevlilerinin okul çağına gelmiş çocukları eğitim sorunu yaşamaktadır.  Din görevlilerinin kurum içi teşkilat yasası bulunmadığından, yetki kullanımı ve idari organizasyonda sorunlar yaşanmakta, din görevlilerinin atama ve yer değiştirme işlemlerinde objektif kriterler bulunmamaktadır.

 Din görevlilerinden afaki bir çalışma beklenmektedir.

 Din görevlileri günlük iş hayatında tam gün çalışmalarına karşılık diğer kamu görevlileriyle arasında; iş, emek ve ücret dengesizliği bulunmaktadır.

(26)

 İdari olarak statü farklılıkları göreve ve görev yerine yansıtılmamaktadır.

 Eğitim düzeyi yüksek görevliler kurumu benimsemekte zorlanmakta; hafızlık müessesi önemini yitirme aşamasındadır.

 Görevinde üstün başarı sergileyen ve akademik kariyer yapan görevliler ödüllendirilmediği düşünülmektedir.

 Din görevlisi yıllık ve haftalık izinler konusunda problemler yaşamaktadır.  Din görevlileri görevlerinde iş doyumuna ulaşamamaktadır.

 Din görevlileri çeşitli sıkıntılar yüzünden diğer kamu kurumlarına geçmeye çalışmaktadır.

(27)

BİRİNCİ BÖLÜM

I-KIRSAL KESİMDE SOSYAL HAYATLA İLGİLİ BULGULAR

.

1 - ARAŞTIRMA YAPILAN BÖLGENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Araştırmaya konu olan Akşehir, Ilgın ve Doğanhisar ilçeleri Konya ilinin kuzeybatı yönünde olup, il merkezine üç ilçenin ortalama uzaklığı 100 km’dir. İlçeler coğrafi olarak birbirlerine bitişik durumdadır. İlçelerin yerleşim merkezleri düz bir alana sahip olup köy ve kasabalar genellikle dağlık bölgelerde yerleşmiştir. Özellikle Akşehir ve Doğanhisar ilçelerinin birçok köy ve kasabası dağlık yerleşim yerlerindedir.

2007 yılı genel nüfus sayımı verilerine göre, köy ve kasabalar dahil olmak üzere; Akşehir ilçesi 99.831, Ilgın ilçesi 61.814, Doğanhisar İlçesi 22.510 nüfusa sahiptir.40 Akşehir ilçesinin nüfus yoğunluğunun diğer ilçelere göre yüksek olması, Akşehir ilçesinin gelişmişliğini göstermesi bakımından önemlidir.

Araştırma bölgesinde iklim, yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçer. Yağışlar genellikle ilkbahar sonbahar aylarında görülür. İlçelerin dağlık bölümlerinde geniş ormanlar bulunur. Dağların yamaçları orman şeklinde, düz araziler ise tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Dağların eteklerinden inildikçe çeşitli meyve ve sebze bahçeleri bulunur. Bölgede çeşitli tahıl ürünlerinin yanı sıra pancar, mısır ve haşhaş tarımı yapılmaktadır. Ayrıca Akşehir yöresinde kiraz, vişne, elma, armut, erik meyveciliği yaygın olarak yapılmaktadır. Son yıllarda kirazcılık büyük gelişme göstermekte, ilçe ekonomisi için can damarı niteliği arz etmektedir. Bu anlamda tarım olarak Akşehir bölgesi modern usullerle tarımla uğraşmaktadır. Diğer ilçelerdeki bahçe tarımı günlük geçime yönelik olarak yapılırken, Akşehir bölgesinde ticaret ve endüstriye yönelik olarak yapılmaktadır.

Genel olarak ticaret ve sanayi hareketli olduğu için Akşehir ilçesi diğer ilçelere göre daha gelişmiştir. Ilgın ilçesi geniş ovalara sahip olduğu için halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Akşehir’de 21, Doğanhisar’da 8, Ilgın’da 70 adet köy bulunmaktadır. Ilgın kırsalında çok fazla köy(70 köy) yerleşmesinin bulunması ve kırsal nüfusun fazla olması köy arazilerinin düz, geniş ve verimli olması ve elde edilen gelirin yüksek olmasıyla açıklanabilir.

40

(28)

Doğanhisar ilçesi ise dağlık ve ormanlık durumda ve arazisi kısıtlı olduğu içi diğer ilçelere göre daha az gelişmiş durumdadır.

Köy ve kasabalardaki insanların geçim kaynağı, tarım ve hayvancılık iken; ilçe merkezlerinde işçi, memur, tüccarlar ve çeşitli alanlarda geçimini sağlayan insanlar bulunmaktadır. İlçe merkezlerinin kenar mahallerinde tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar bulunmaktadır. Bu durum ülke olarak, köyden kente doğru şehirleşme kaydedilirken çarpık kentleşme olgusunu ortaya çıkaran göstergelerdendir.

Akşehir ilçesinin nüfus oranı yüksek olduğu için bu ilçede din görevlileri sayısı diğer ilçelere göre yüksektir. Akşehir de 121, Ilgın’da 84, Doğanhidar’da 55 din görevlisi bulunmaktadır. Araştırma bölgesindeki öğretmenlerle din görevlileri karşılaştırılınca su rakamlar ortaya çıkmaktadır. Akşehir ilçesinde 976 öğretmen, 121 imam hatip, Ilgın İlçesinde … öğretmen, 84 imam hatip, Doğanhisar İlçesinde 212 öğretmen, 55 imam hatip bulunmaktadır.41

Akşehir ilçesinin gelişmişliği, eğitim ve öğretim imkânları açısından alternatifler ortaya çıkarmıştır. Akşehir ilçesinde bir adet fakülte(Hemşirelik fakültesi) ve diğer ilçelere göre daha çeşitli bölümlerde eğitim veren yüksekokul ve ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. Akşehir ilçesinde altı adet dershane bulunurken Ilgın ilçesinde da üç adet, Doğanhisar ilçesinde bir adet dershane bulunmaktadır. Akşehir ilçesinin şehirleşme yapısı modern bir görünüm oluştururken; diğer iki ilçe daha az gelişmişlik ve daha az şehirleşme düzeyi sergilemektedir.

Araştırma bölgesindeki ilçelerdeki insanların kılık-kıyafet görünümü değerlendirildiğinde; ilçe merkezlerinin daha modern bir kıyafet tercih ettikleri, köy ve kasabaların ise daha çok geleneksel giyim tarzına sahip oldukları görülmektedir. Gözlemlerimizde Akşehir ve Doğanhisar ilçelerinin köy ve kasabalarında yaşayan kadınların geleneksel Anadolu kıyafet tipi olan “şalvar”, “yemeni” ve “poşu” giydikleri, erkeklerin ise pantolon ve ceket giyip, üstüne köşeli şapka kullandıkları görülmüştür. Bu durum köy ve kasabalarda yöresel kıyafetlerin tercih edildiğini, ilçe merkezlerinde ise modaya uygun veya modern kıyafetlerin kullanıldığını göstermektedir.

Akşehir ve Ilgın ilçesinden şehirlerarası “Nato Yolu” geçtiği için ulaşım kolay sağlanmaktadır. Doğanhisar ilçesi dağlık bölgede (sapa) kaldığı için ulaşımı diğer ilçelere göre

41

İlçelerdeki öğretmen sayısı ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin personel birimleri tarafından şifahen alınmış olup, sayılar resmi rakamları yansıtmaktadır.

(29)

daha kısıtlıdır. Buna bağlı olarak Akşehir ve ılgın yolları geniş ve düz iken Doğanhisar ilçesinin yolları dar ve engebelidir.

İlçelerin nüfus, eğitim, ulaşım, şehirleşme konusundaki verileri; Akşehir ilçesinin yüksek düzeyde, Ilgın ilçesinin orta düzeyde ve Doğanhisar İlçesinin düşük düzeyde bir gelişmişlik seviyesinde bulunduğunu göstermektedir.

(30)

BULGULAR

I. İNCELENEN GRUBUN GENEL ÖZELLİKLERİ

A.) YAŞ GRUPLARINA GÖRE DAĞILIM

TABLO 1: Yaş Gruplarına Göre Dağlım

Yaşınız? SAYI % YÜZDE

18-25 arası 7 2,7

26-40 arası 105 40,4

41-60 arası 146 56,2

61 ve yukarısı 2 0,8

Toplam 260 100

Araştırmada, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının devlet memuru olabilmesi için yaş sınırının 18 yaş olması ve din görevlilerinin de kamu kurumu personeli olması nedeniyle katılımcıların alt yaş sınırı 18 olarak belirlenmiştir. Buna göre tabloya baktığımızda katılımcıların % 2,7’si 18-25(7 kişi) yaş arasında, %40,4’ü 26-40 yaş(105) arasında, %56,2’si 41-60 yaş (146 kişi) arasında, % 0,8’i de 61 ve yukarı yaş grubunda(2 kişi) yer almaktadır.

Katılımcıların yaş grafiği alt yaşlardan orta yaşlara doğru yükselmekte, yetişkin yaşlarında yoğunlaşmakta ve 60 yaştan sonra azalma göstermektedir. 60 yaşından yukarı olan grubun miktarının az olması, 657 Devlet Memurları Kanunu’na göre zorunlu emeklilik yaşının 65 yaş olması nedeniyledir. 42 Söz konusu yasa 2000 yılında yürürlüğe girdiği için yasa çıktığı tarihten önceki devlet memurlarını 61 yaş sınırı etkilememiştir. Bu nedenle halen kurumda az olmakla birlikte 61 yaşından yukarıda bulunan görevliler bulunmaktadır. Katılımcıların en fazla kümelendiği yaş grubunu 41–60 yaş arası grup oluşturmaktadır. Bu grubu 26–40 yaş arasındaki grup takip etmektedir. Bu da göstermektedir ki araştırma yapılan bölgedeki din görevlilerinin yarıya yakınını yetişkin kimseler, diğer yarısını ise yaşlı kimseler oluşturmaktadır. Tablo 1’deki bu sonuç, teşkilattaki din görevlilerinin yaş ortalamasının yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir.

B.) MEDENİ DURUMLARINA GÖRE DAĞILIM

42

(31)

TABLO 2:Medeni Durumlarına göre Dağılım

Medeni Durumunuz? SAYI % YÜZDE

Evli 248 95,4

Bekâr 11 2,7

Boşanmış 1 0,4

Toplam 260 100

Tablo 2’ye göre, ankete katılanların büyük çoğunluğunu, % 95,4 oranla evli olanlar oluştururken, % 2,7’lik bir oranla bekar olan katılımcılar yer almaktadır. % 0,4 oranla da boşanmışlar bulunmaktadır. Tablo 2’de evli olan katılımcıların yüksek bir oranda olduğu gözlemlenmektedir. Bekar olan katılımcıların tablo 2’ye göre toplam sayısını 11 kişi oluşturmaktadır. Bu kişileri, son yıllarda kuruma ilk atamaların yaygınlaşmasıyla göreve başlayan genç görevlilerin oluşturduğu söylenebilir. Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı kurum içi istatistiklerde din görevlilerinin %3’nün bekar kimselerden, %97’sinin evli kimselerden oluştuğu görülmektedir.43 Din hizmetlerinin toplumdaki yapısı ve konumu gereği “Bekar” bir din görevlisinin fazla makbul olmadığı söylenebilir. Çünkü din hizmeti ifa ederken evli bir insanın, bekar bir insana göre toplum içinde daha rahat hareket edebileceği ve evliliğin kişiye bir olgunluk nişanesi verebileceği anlaşılabilir bir şeydir.

C.) AİLE DURUMLARINA GÖRE DAĞILIM

TABLO 3: Aile durumuna göre Dağılım

Aileniz kaç kişiden oluşmaktadır? SAYI % YÜZDE

Tek kişi 11 4.2

Eşim ve ben 35 13.5

Eşim, ben ve çocuklarım 166 63.8

Eşim, ben, anne babam çocuklar. 48 18.5

Toplam 260 100

Tablo 3’e göre katılımcıların aile durumuna baktığımızda, %4.2’u tek kişi olarak yaşayanlar, %13.5’i eşi ile birlikte yaşayanlar, %63.8’i eşi ve çocukları ile yaşayanlar, %18.5’i

43

(32)

eşi, çocukları ve anne babası ile yaşayanlar oluşturmaktadır.

Katılımcıların tabloda yığılma gösterdiği birimi, eşi ve çocukları ile beraber yaşayan grup oluşturmaktadır(166 kişi). Bu durum bize katılımcıların genel olarak çekirdek aile yapısına sahip bir yaşam sürdürdüklerini göstermektedir.44 Kırsal bölgelerde gün geçtikçe çekirdek aile yapısının hızla yaygınlaştığı görülmektedir.45 Aynı şekilde bu bölgede din görevlileri tarafından çekirdek aile yapısının benimsendiği de dile getirilebilir. Anne babası ile beraber yaşayan katılımcılar belli bir oran oluşturmaktadır. Buna göre din görevlilerinin 1/5’i(48 kişi) “geniş aile” tipindeki hanelerde hayatını idame ettirmektedir. Geniş ailede ebeveyn, anne, baba ve torunlar beraber yaşarlar. Geniş i aile tipi tarım ekonomisine dayalı toplumlarda yaygın durumdadır.46 Bu meyanda araştırma bölgesinin ekonomik hayatının tarım ve hayvancılığa dayanması bu durumun sebepleri arasında zikredilebilir.

D.) ÖĞRENİM DURUMUNA GÖRE DAĞILIMI

TABLO 4: Öğrenim Durumuna Göre Dağılım

Eğitim düzeyiniz? SAYI % YÜZDE

İlköğretim 10 3,8

Lise ve dengi okul 75 28,8

Yüksekokul 128 49,2

Fakülte 40 15,4

Master ve Doktora 7 2,7

Toplam 260 100

Araştırmamıza katılan deneklerin öğrenim durumuna baktığımızda katılımcıların %3.8’ini ilköğretim(10 kişi), %28,8’ini lise ve dengi okul,(75) %49’unu yüksekokul,(128) %15.4’ünü fakülte,(40 kişi) %2.7’si de lisansüstü(7 kişi) eğitim ve öğrenim mezunu olanlar oluşturmaktadır.

44

Marshall, Gordon, Sosyoloji Sözlüğü, Çev. Osman Akınhay, Derya Kömürcü, Bilim sanat Yay. Ankara, 1998, s. 112 45Arslan , Ali, “Bir Ankara Köyü (Kavaközü)’nün Sosyolojik İncelemesi”, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 17, Tokat 2004, s.61

46

(33)

Anket sonucunda en yüksek frekans aralığını yüksekokul mezunları oluşturmaktadır.(128 kişi) Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından geçtiğimiz yıllarda kurum içinde yapılan personel istatistiğinde yüksekokul (Önlisans) mezunlarının oranı % 35 olarak belirtilmiştir.47 Son yıllarda kurum içindeki personel arasında yüksekokul ve fakülte mezunu oranları artmaktadır. Bunun sebeplerinden birisi, 2000 yılından bu yana Yüksek Öğretim Kurulu, İmam Hatip Lisesi mezunu olan kişilere iki yıllık ilahiyat ön lisans programına sınavsız geçiş hakkı vermesidir. Bu hak sonucunda din görevlilerinin birçoğu “açık öğretim” usulüyle yüksek okul mezunu olma hakkına sahip olmuştur. Tablodaki sonuca göre din görevlilerinin yarıya yakınının yüksek okul mezunu olması, Diyanet İşleri Başkanlığı personeli içinde eğitim ve öğrenim seviyesinin geçmiş yıllara göre yükseldiğini göstermektedir. Bu durum topluma yönelik olarak icra edilen din hizmetleri kalitesinin yükselmesinde, Diyanet Teşkilatına olumlu sonuçlar getireceği ümit edilen bir neticedir.

Ankette yüksek okul mezunlarından sonra lise mezunları yığılma göstermektedir. En düşük yoğunluğu ise ilköğretim mezunları oluşturmaktadır. 1995 yılına kadar ortaokul( şu anki ilköğretim) mezunu olup, hafız olan kişilere Diyanet İşleri Başkanlığı müezzin kayyım olma hakkı verdiği için kurum içinde kısmi de olsa ilköğretim mezunu olan personel bulunmaktadır.

E.) GÖREV ALANLARINA GÖRE DAĞILIM

İmam hatip kelime olarak kendine uyulan, önder halife, komutan, delil gibi anlamlara gelmektedir. Dini bir kavram olarak ise, cami cemaatine namaz kıldıran kimse demektir.48 Cami içi hizmetlerde imamın yardımcısı konumunda olan, ezan okuyup ve kamet getiren kimselere müezzin kayyım denilmektedir.49 İmam hatip ve müezzin kayyımlar cami içi din hizmetlerde aktif rol alırlar. 80 bini aşan personeli bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki kadro olarak imam hatiplerin toplam sayısı 59.843, müezzin kayyımların toplam sayısı ise 9.739,’dur.50 Bu rakamları kurumdaki diğer unvanlarda bulunan personel ile oranladığımızda; İmam Hatip ve Müezzin Kayyımlar kurumda %87’lik bir dilim oluştururken, diğer unvanda bulunan personel %13’lük bir dilim oluşturmaktadır.

Araştırmaya Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı din görevlilerinden yalnız imam hatip ve müezzin kayyımların dahil edildiği yukarıda belirtilmişti. Tablo 5 imam hatipler ve

47

D.İ.B. İstatistikleri, a.g.e., s. 10

48

Dini Kavramlar Sözlüğü, “imam-Hatip”, D.İ.B. Yay. Ankara 2005, s, 314

49

Dini Kavramlar Sözlüğü. “Müezzin Kayyım” a.g.e. s.382 50

(34)

müezzin kayyımların dağılımını göstermektedir.

TABLO 5: Yaptığı Görev Yerine Göre Dağılım

Şuan ne tür din hizmeti yürütüyorsunuz? SAYI % YÜZDE

İmam Hatip 217 83,5

Müezzin Kayyım. 43 16,5

Toplam 260 100

Tablo 5’e göre katılımcıların icra ettiği meslek grubuna göre İmam Hatiplerin oranı %83.5, Müezzin Kayyımların oranı ise %16.5’ olarak ortaya çıkmıştır. Tablodaki sonuca göre İmam Hatiplerin oranının, Müezzin Kayyımların oranından fazla olması doğal bir durumdur. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı yalnızca ilçe ve şehir merkezlerindeki büyük camilere ve selâtin camilerine51 Müezzin Kayyım kadrosu tahsis etmektedir. Son yıllarda Diyanet teşkilatı artan cami sayısına karşın personel açığını kapatmak amacıyla Müezzin Kayyımları, kadrosu bulunmayan camilere müstakil imam hatip kadrosu olarak yerleştirmiştir. Dolayısıyla halen görev yapmakta olan müezzin kayyımların çoğunluğu işlev olarak imam hatiplik görevini ifa etmektedir.

F.) GÖREV YAPTIĞI YERE GÖRE DURUM

TABLO 6: Görev Yerine Göre Dağılım

Görev yeriniz? SAYI % YÜZDE

Köy 83 31,5

Kasaba 82 33

İlçe Merkezi 95 35,5

Toplam 260 100

Araştırma yapılan Akşehir, Ilgın ve Doğanhisar ilçelerinde, yerleşim yeri olarak köy statüsünde bulunan yerlerde görev yapan din görevlilerinin oranı tablo 6’ya göre %31,5’tir. Kasabada görev yapan din görevlilerinin oranı %33, ilçe merkezinde görev yapan din görevlilerinin oranı ise %35’tir. Bu verilere göre katılımcıların görev yaptığı yerleşim yerine göre dağılımı birbirine yakın seviyededir.

Köy ve kasabalarda görev yapan din görevlileri birlikte değerlendirildiğinde kırsal ortamda din hizmeti veren görevlilerin oranı %64.5’e yükselmektedir. Dolayısıyla köy ve

51

(35)

kasabalarda görev yapan din görevlileri, toplam olarak ilçe merkezinde görev yapan din görevlilerinin iki katıdır.

Anket uygulanan bölgede tarım, hayvancılık ve pazarcılık gibi geçim alanlarının bulunmasından dolayı köy ve kasabalarda nüfus oranı, doğu illerinde bulunan kırsal yerleşim yerlerine göre yüksektir. Köylerin birçoğunda iki camii, yer yer üç cami bulunmaktadır. Örneğin Doğanhisar ilçesinde bulunan sekiz adet köy yerleşim yerinin dördünde ikişer adet camii bulunmaktadır. Kasabalarda ise dört veya beşer camii bulunmaktadır.

Şekil

TABLO 2:Medeni Durumlarına göre Dağılım
TABLO 4: Öğrenim Durumuna Göre Dağılım
Tablo  5’e  göre  katılımcıların  icra  ettiği  meslek  grubuna  göre  İmam  Hatiplerin  oranı
TABLO 7: İkamet Edilen Mesken Durumu
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhammed’in ve İslam’ın güç kazandığını belirten yazar, daha sonra kabilesine karşı boykot uygulandığından ve iki büyük kaybı olan Ebû Talib ve eşi

Mogan ve Eymir göllerindeki kirlilik, kent merkezinin vas ıfsızlaştırılması ve makineleştirilmesi, alışveriş merkezlerinin egemenli ği, hava kirliliği, su sorunu,

Küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin gelecek 10 ya da 20 yılda azalacağını belirten iklimbilimciler uyardı: Sıcakla mücadeleden sonra s ırayı soğukla mücadele

12 Bu konuda Turan (2013) tarafından yapılan araştırmada, ilahiyat fakültesi mezunu olan imam hatiplerin mesleki yeterlik puan ortalaması, ilahiyat önlisans ve

Dünya savaşı sonrasında kurulan Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi kuruluşların zaman içerisinde uluslararası

Türkiye hem görsel hem de bilimsel bir değere sahip jeolojik oluşumların çok bol bulunduğu bir bölge.. Türkiye Jeoloji tarihi boyunca birçok büyük okyanusun

Antik bir yerleşim yerindeki mermer blokların dizilişi veya bunlardan üretilen yapılar kültürel jeoloji incelemesine girmez ve fakat bu mermer blokların,

Özellikle endemik fauna-floral ve kuşlar için yaşam kaynağı olan sulak alanlar her ne kadar RAMSAR sözleşmeleriyle korunma altına alınmak istenseler de, yeni tarım