• Sonuç bulunamadı

Tersaneden Kasımpaşaya, Kasımpaşadan Meyit iskelesine

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tersaneden Kasımpaşaya, Kasımpaşadan Meyit iskelesine"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

27 Ş U B A T — 1941

İT-SOOS&V

Karaağaçtan Gaiataya

kadar tarihî bir gezinti

-

5

-Teisaneden Kas’mpaşaya,

Halicin karşı sahilinde, Karaa . ğag önünden kalkarak tersaneiâ- m iıeye kadar tarihî bir gezinti yapmıştık. Bugün de Kasımpaşa - ya, oradan M eyyit iskelesine ka . dar gidelim. Yüz sene evvel, îs. tanbulun bu sahil huyundaki ya - pıları ve manzarayı rehberimize göre s ralayıp dizelim :

“ Tersane kethüdasının dairesi ve iskelesi, yanında Hatap (odun) meydanı, kahvehane ve berber dükkânı, yanında beylik ekmek fı­ rını, yanında Hüseyinin kahvesi, köprü, kalyoncular kışlası, Hüsnü paşa camii, camiin önünde Ka . srmpaşa iskelesi.

"Kasımpaşa iskelesi, yanmda îb rahim çavuşun kahvesi, yanmda camiişerifin iradı beş göz kayık­ hane, yanmda zahire anbarları, i­ ki göz mühimmat mahzeni, yanın, da tersanenin büyük havuzu, de - mirhane ve meydan, yanmda ye­ ni kalyoncular kışlası, yanmda Meyyit iskelesi..,,

Kalyoncular kışlası:

Tersane ile Kasımpaşa iskelesi arasında en mühim binalardan bi. ri kalyoncular kışlasıdır. OsmanlI bahriyesinin en mühim bir sınıfı­ nı teşkil eden Kalyoncular hak - kmda, hicri 1198 vukuatı arasın, da, yani aşağı yukarı bize rehber­ lik eden bostancıbaşı defterinin yazıldığ: tarihe yakın bir zaman- ,da, Cevdet tarihinde şu kayda

rastlıyoruz:

"öted en b eri kalyoncu zümresi, ne mahsus bir kışla yoktu. K a l - yoncu neferleri Kasımpaşada ve Galatada bekâr odalarında otum ı- lanh. Tav’an ve kerhen, şurada bu tada nisvan ve gılmana sataşa. rak edeps r ’ ik ederlerdi. Binaena - leyh. zapturabt altına konulmala. n niyeti hayriyesile bunlara mahsus olmak üzere bir k şla yap­ tırmak kaptanı derya Haşan paşa nın uzun zamandanberi düşündü - ğü bir şeydi. Ancak, haset ve ga. raz ashab:, kaptan paşanın böyle bir hayır eserini çekemiyen’ ~r bu hususta bazı engeller çıkararak mâni olmaktan hali kalmamışlar­ dır. Kaptan paşa ise rey ve gare­ zinde sabit bir zat olduğundan ni. hayet padişahm izninin istihsal etti. Kendi malmdan olmak üze - re, devlet hâzinesinden bir akçe alınmamak üzere tersanedeki an­ barlar yanmda bir güzel kalyon, cular kışlası bina ettirmiştir. Bi - lâhare daha aşağıda Meyyit iske­ lesi civarında kalyoncular için yeni bir kışla daha yapt-rılmıştır.

Haşan paşa camii:

Gazi Haşan paşa, kışlanın orta, sma bir de cami yaptırtmıştı. Bir adı da *"*lyoncular kışlası eamü

-1!

iskelesine

öir. "Hadikatıccevami” ou cami hakkında şunları yazar: iki tara - fında merdivenleri vardır. Kap sı önünde bir mektep, altında kal­ yoncuların baş ağa hücresi, çavuş koğuşları, bir de hapishane yaptı­ rılmıştır. Bir şeref eli bir taş mina­ resi ve camiin iki tarafında birer kuyusu vardır. Minaresinin şerefe­ den yukarısı çini ile tezyin edil - iniştir.,,

, Meyyit iskelesi:

Evliya Çelebi Kasımpaşa ile etraf ndanı ‘ ‘meıakidi mübareke” den bahsederken, zamanının bir halk inanından bahseder: "Üçün­ cü Mehmet zamanında bir zat E ğ­ ri gazasma giderken zevcesini hâ­ mile bırakmış: — İlâhi!.. Gazaya gidiyorum. Bu ehlim karnında o. lan evlâdımı sana emanet ettim! demiş. Fakat hatun ölmüş. Kabir, da doğurmuş. Çocuk ölü olan ana­ sının memesini emmeğe başlamış! Adam harp dönüşünde bu felâ - keti öğrenmce:

— Ben onun karamdakini bu dünyan n sahibine emanet ettim, tez ehlimin kabrini bana gösterin! demiş. Kabrini gösterm şler. Gidip açmış Oğlunu diri olarak bulmuş! Bu çocuk, birinci Ahmet devri u. lemasından meşhur Meyyitzade e, fendiymiş, ölümünden sonra kab­ ri (Meyyitzade) d'ye meşhur ol - muştur.,, M eyyit iskelesi adı bura, dan alınmış. Evliya Çelebinin aile mezarlığı da bu iskele civarınday.

iniş. •. - ı - ■" - ■

Kasımpaşa: ■ • » Kasımpaşadan bahsederlerken, ecdadımızın ağz nda bir tekerleme vardı: “ Buraya. Kaptan .paşa ka­ rışır!,, derlerdi. Evliya Çelebi, Kasımpaşanın eski bir manzara­ sını şöyle anlatır: Kanunî Süley. man zamanında İstanbul şehri bir adam deryası kesilip omuz omuzu sökmez olunca, Anapoli fatihi Ka_ snnpaşaya, Sak z fatihi Piyale pa­ şaya, Ahısha fatihi Ferhat paşa­ ya ve Dülkadr memleketi fatihi Ayaspaşaya ferman çıkararak Ka. srmpaşa şehrini imara memur ol . dular. Kasımaşa şeriat bakımm - dan Galata kadılığına tâbi idi. Fa­ Kat kaptan paşa hükmündeydi.

Gittikçe mamur olan Kasrmpa. şanın, dördüncü Murat zamanmda yapılan bir tahrirde 11.000 hane ol duğu anlaş lmıştı. Kanunî Süley. man zamanmda, camilerde, mescit­ lerde, tersane gözlerinde, dükkân­ ların ve evlerin kapıları önünde geceleri birer kandil yakmak ka. romdandı. Kasımpaşa halkı üç sı . nıftı: Bir sınıfı, kaptan, azeb, var­ diyan gemici dayılarda Cümlesi CezairLİ elbisesi giy’p kırmız’ fes

r uran-- •

— 1

— •

üzerine kafes destan sararlar, ar­ kalam a bornos ve demir kopa . ran ve gûnagûn kaput, brankona dolma ve ayaklam a tokmaklar giyerlerdi. Bellerinde çatal pala bı. şaklar vardı. Bazıları da baldırları çıplak serenaz, condabaz, gaziler, di. Kasımpaşanın bir fırkası es - naftı. Kendilerine mahsus elbisele. ri olmayıp gûnagûn esvaplar g i,. yerlerdi. Bir sınıfı da Kasımpaşa tekkelerinde oturan dervişanı dil- rişan, herbiri manada bir padişahı âlişanlar idi. Kasımpaşa şehrinin mahbub ve mahbubesine had ve gayet yoktu. Çünkü âbı havası lâ­ tifti. K-isnnpaşanm has beyaz ku. arbiye gevreği, beyaz simidi, yağlı çöreği, şeftalisi, kaysısı, üzümü, kaymaklı yoğurdu, semiz koyun eti meşhurdu. Terzileri Cezair bi. çimi elbiseler biçerler ve öyle iğ­ ne vururlardı ki İstanbul üstadla- n vuramazdı. Zindanda işlenen gû nagûn nakışlı eldivenler ve çorap, la m eşi ancak Frengistanda ve Gürc standa işlenirdi. Debbağlan . tun san sahtiyanı ve kırnrzı

köse-leşi meşhurdu. Çarşısında gûna - gûn keçe külahlar bulunurdu.,,

Kasımpaşa köprüleri:

Kasımaşanın on yedinci asır ortalarında üç yüz altmış kadar dükkânı vardı: ‘‘Esnaf: içinde de debağları bir uygunsuz tayfa idi. Üç yüz kadar debağhaneleri vardı ki her birinde yirmişer otuzar ze - berdest pehlivanlar işlerlerdi Sa n sahtiyanı, k ım ızı köselesi ve tutkalı meşhurdu. Debbağ tayfası araşma bir katil veya bir hırsız girse cümlesi başkald:rrp o mücri. mi hâkime vermezlerdi Ama o mücrim de ölünceye kadar bunla­ rın içinden halâs olamazdı. Sanat öğrenir, haramilikten vazgeçerdi.,,

Şehir içinden iki dere geçer. Bu derelerin etrafı eskiden sera­ pa dükkânlardı. Üç adet birer göz. leri kârgir köprülerinin en meşbu, ru Kasımpaşa köprüsüydü. Diğer­ leri ‘‘A ğa köprüsü” ve “ Tersane köprüsü” idi. Bunlardan maada bir çok da ahşap köprüleri vardı.

Reşat Ekrem KOÇU

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

köpeklerde görüş sınırlı renklerle sağlanır kırmızı ve mavi ayırt edilebilirken yeşil renkte ayırım yapılamaz.. Hayvanlar daha çok kontrast ve harekete karşı

Uzantılar dış pleksiform tabakada koni ve çubuk hücrelerini bağlar; çubuk, koni, ve bipolar hücreler arasında bağlantı meydana getirir..

Yani bir yanılgı gülü olsa burada Gözlerini sis bürümüş gökyüzü Haydi, hatırlayalım kuytuların İçimizdeki kırgınlık zamanlarını Elbet zamanı geçmiş değildir

Şişede durduğu gibi durmuyordu mey, öyle değil

(Cogan'ın okulomotor apraksisi).Optokinetik vertikal göz hareketleri normaldir.Bilateral posterior parietal bölge lezyonlarında Balint sendromu meydana gelir (Her yöne

Yaşlanma sürecinde gözü etkileyen yaşa bağlı doğal de- ğişiklikler olabileceği gibi, yaşla birlikte daha sık ortaya çıkan bazı ciddi göz hastalıkları da görme

• Oküler hipertansiyon: Optik sinir hasarı gelişmemiş olan artmış göz içi olguları... • DAMARSAL TABAKANIN İKİNCİ KISMI

2013 zor bir yýldýr ve biraz sonra bunu daha fazla açýklayacaðýz ama þu anda tecrit edilmiþ, tek baþýna olan bir bilinç olarak burada olmadýðýmý söyle- mek istiyorum..