• Sonuç bulunamadı

Zekai Dede konseri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zekai Dede konseri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Q

t f a î i p

d

, 00

«0

 J L Ş Â M

ı c f - ü l

k ç e \

ssaa

0

ea ■

« a

4 » ! ^

^

* r j

JLT

OŞ bir talih cilvesile evvelki akşamki “ Zekâi dede,. kon­ serini, ben, herkesten evvel dinle­ dim. Konservatuvarda bir işim var­ dı. öğleden evvel oraya uğramış ve merdivenlerden çıkarken, akort seslerile karşılaşmıştım.

Musiki tarihimizde yer almış, daha doğrusu bize bir musiki tari­ hi armağan etmiş büyük çaplı üs­ tatları, konserlerle anmak, onlara kendi yarattıkları eserlerden min­ nettar fatihalar örmek, bir insan­ lık borcu idi- Biraz geç olmakla beraber, fazla gayretimizle, taşkın alâkamızla bu gecikmeyi bağışla­ tabiliriz, sanıyorum.

tki gün evvelki yazıyla dokundu­ ğum noktalarda, gerek sanatkârla n gerek konservatuvar idarecileri­ ni benimle birleşmiş gördüm. On­ lar da, konserlerin birer kere ve­ rilmesinin kimseyi doyurmadığını sezmişler. Umarız. kİ belediye de bizimle birleşecek ve bu derde ça­ re bulacaktır.

Zekâi dede, ¡ki kere mesut bir üstattı. Bize hem nefis eserler ver­ miş, hem ele arkasında Hafız A h­ met efendi gibi bir e v lâ t bırakmış­ tır. Kendi kanından gelen bu oğul, onun dehâsından da parçalara va­ ristir.

Sürinâk, makamı gerçekten bir “ gönüller çerağsuzu” dur. Her mız­ rap, tellerden bir kıvılcım koparıp onunla ruh kubbesinin bir avizesi­ ni tutuşturur.

Pişrev, İşte böyle kandil kandil dağılıp salkımlanarak başladı. Sa­ za “ kudüm,, de alınmıştı. Meşin

mahfazaların “ surdin" lerl iç'nde seslerine tatlı bir boğukluk gelen bu kudümlerden, “ zînc’r” leriıı, “ fahte” lerin, “ devri kebir,, leriıı ikamı duyduk. A li Rıza Bey, “ n- sul„ lere ne üstadane bir va!-ar veriyordu.

Sadi, pervasız, şahlanmış yayı; Kemal Niyazi minimini sazını dev yapan kudreti; Nuri Bey, sineden ses veren kemanı; Şevki tereddüt­ ten kurtulmuş nısfiyesile birinci nağme plânında yer almışla, di- Zi­ ya Bey santura, Artaki kanuna ve Nuri Bey uda başka bir belagat verdiler.

Okuyucular, ilk konserden daha yüksek bir kemal ahengiie sazı ku­ şatmışlardı. Beraber çalışmanın feyzi bu heyette ne kadar erken başladı ve ne yüksek bir hızla iler­ ledi. Üçünün de lıançeresinde bir­ birinin hususiyetini tamamlayan, daha doğrusu bu hususiyetleri ar­ monize eden bir hal var.

Eserler hayli değişik. Meselâ “ Ah nesin...., semaîsi daha düz ve daha süzgün çalındı. Eser bu ça­ lışta ilk simasiyle parlıyor. Yalnız mızraplar, yaylara nisbetle azdır. Bir iki tanbur daha ilâve edilirse fasıl daha parlak olacak.

Köçeklerden de ne güzel eser­ ler seçilmiş... Hele Rumeli türkü­ sü uçtan uca şahap gibi kayan sar­ ma nağmeleri, liyezonlarile parıl parıldı.

Hepsini ayrı ayrı tebrik ederiz. Heyet, bize tarih içinde yaptırdık­

ları bu nefis seyahatten ötürü şük­ ranlarımıza hak kazanmışlardır.

HAKKI SÜHA GEZGtN

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

hükümlerine dayanmış ve böylece bir ilke imza atmıştır. 1968 yılından itibaren Almanya'da ikamet eden ve bu süre içerisinde belli dönemlerde de çalışan İspanyol

K iş iliğ i genellikle manzara re­ simlerinde beliren Onat ilk döneminde, İstan­ bul’un deniz ve kır gö­ rünümlerini renk ve ışık parlaklığıyla canlandı­

Kaynaştırmanın başarılı sürdürülmesi sınıf öğretmeninin, branş öğretmenlerinin, okul yönetiminin ve diğer okul çalışanlarının özel gereksinimli çocuklar

Bora içinde, Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce (s. Bitmeyen Beraberlik: Modern Dünyada Din ve Devlet. İstanbul: Timaş Yayınları. Televizyon Temsil Kültürü. Ankara:

• Romanın tartışılması bence bir gerek- Ulikti. Üstelik geç kalınmış bir tartışma bu. Birçok konu ve alanda olduğu gibi, romanımı­ zın

Fakat asıl sürpriz, daha sonra gelen sebzeli kalkan oldu.yeşil salata yaprağıy­ la pişirilmiş olan ve bizim hemen kuzu ka­ pamadan galat, kalkan kapama adını

6) Çarşı dünya yüzünde bir misli daha olma­ yan orijinal bir eser olarak gerek memleketi­ mizde ve gerek âlemi medeniyetteki hükümet­ lerce tanınmış ve

Bu iş Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Er- tuğrul Özkök’ün yazdığı gibi “Cem Karaca’nın an­ nesinin Ermeni olması neyi değiştirdi ki, Sabiha G