• Sonuç bulunamadı

Ernst Hirsch'in anıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ernst Hirsch'in anıları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24 KASIM 1999 ÇARŞAMBA

SÖYLEŞİLER_________

KORKUT BORATAV

Ernst Hirsch'in Anıları

1933’ü izleyen yirmi yıl boyunca İstanbul ve An­ kara hukuk fakülteleri öğrencileri, ticaret hukuku, iş hukuku, fikri haklar, hukuk sosyolojisi, hukuk felse­ fesi derslerinde ve seminerlerde unutamayacakla­ rı bir hocanın tezgâhından geçmişlerdi: Hayata bir Alman Yahudisi olarak gözlerini açan; otuz bir ya­ şında Nazi rejiminden kaçarak İstanbul Üniversite- si’nde profesörlüğe başlayan; üç yıl sonra dersle­ rini Türkçe veren; kırk yaşında Türk vatandaşı olan; cumhuriyet Türkiyesi’nde Batılı anlamda hukuk öğ­ retiminin oluşmasında önemli rol oynayan ve sek­ sen üç yaşında Almanya’da bir Türk vatandaşı ola­ rak ölen Profesör Ernst Hirsch.

Ernst Hirsch’in Anılarım: Kayzer Dönemi, We­

imar Cumhuriyeti, Atatürk Ülkesi başlıklı kitabı Fat­

ma Suphi’nin nefis çevirisi ile 1997 yılında TÜBİ­

TAK tarafından yayımlandı. Bu anıların bende ya­ rattığı birkaç izlenimi okuyucularımla paylaşmak is­ tedim.

★★★

Hirsch’in anılarının ilk bölümü “Geldiğin Yeri Unut­

ma Sakın" başlığını taşıyor. Kayzer Almanyası’nın

Friedberg kentinde Hirsch’in çocukluk ve gençlik yıllarından çizgiler içeren bu bölümde, yüzyılın ba­ şında bir Yahudi burjuva ailesinin günlük hayatı ve yazarın “hümanistgymnasium anlayışı" olarak ad­ landırdığı lise eğitimi anlatılıyor. Bu eğitim, genç Hirsch ’e ve arkadaşlarına, örneğin “Antik Çağ 'ın na­

sıl olup da adına Batı kültürü denen şeyin temeli­ ni oluşturduğunu, bunun temelinde yatan sebep­ leri” araştıracak bir formasyon sağlayabilmiştir. Ay­

dınlanma geleneğinin eğitim yoluyla Hirsch’e inti­ kal ettirdiği güçlü birikim, otuz yıl sonra Ankara Hu­ kuk Fakültesi’nde Eflatun’un yapıtlarının Yunanca asıllarını Batı dillerinden ve Türkçe çevirileriyle kar­ şılaştıran hukuk felsefesi seminerlerinde Türk öğ­ rencilere aktarılacaktır.

Ne var ki, "hümanist aydınlanma geleneği” , Na- zilerin Almanya’da iktidara gelmesine engel olma­ yacaktır. Hitler’in şansölye olduğu tarihte Hirsch, hem Frankfurt eyaletinin bir yargıcı, hem de Hukuk Fa­ kültesi’nde öğretim üyesidir. 1933 yılında Yahudi- lerin kamu yönetiminden tasfiyesi başlar ve Hirsch hem yargıçlıktan, hem de üniversiteden uzaklaştı­ rır. Ancak şanslıdır. Amsterdam Üniversitesi’nden 1933/34 ders yılı için bir davet alır. Almanya’dan çık­ masına izin verilir. Bu arada Darülfünun’un İstanbul Üniversitesine dönüşme çalışmaları başlamıştır. Maarif Vekili Reşit Galip, İstanbul Üniversitesi’nin yeni oluşacak otuz kürsüsünden her birine birden fazla Alman bilim adamı getirmeyi kararlaştırır. Na­ zizmden kaçan bilim adamlarına davet çıkarılır, ilk çelenlerden biri de Hirsch’dir.

★★★

Hirsch’in kuruluş süreci içindeki İstanbul Üniver­ sitesi Hukuk Fakültesi’nden ilk izlenimleri çok renk­ lidir. Yazar, kapatılan Darülfünun’u düzeltilemeye­ cek bir ortaçağ kalıntısı olarak; İstanbul Üniversi­ te sini ise Batı Avrupa’nın üniversite anlayışını yer­ leştirmek isteyen aydınlanmacı ve devrimci bir gi­ rişim olarak görür. Bu değerlendirmesi ile, 1933 Da­ rülfünun tasfiyesini bilim özgürlüğüne bir saldırı ola­ rak gören günümüzdeki bazı yorumlardan kesin çizgilerle ayrılır. Bilim özgürlüğünün savunulabil­ mesi için bilimsel düşüncenin olması gerekir. Bu ne­ denle Hirsch, Bakan Reşit Galip’in yeni üniversi­ tenin ana işlevini meslek eğitimi değil, “saf b ir bi­

limsel kültür yaratmak, spekülatif düşüncenin odak noktası ve kaynağı olmak" biçiminde tanımlayan gö­

rüşlerini benimsemektedir. Bu dönüşüm, alttan ge­ len bir taleple değil, tepeden inme başlatılmıştır ve Hirsch’e göre iyi olmuştur.

Ne var ki, göçmen profesör “b ir yıl önce kapıla­

rı kapatılan İslam ilahiyat, hukuk, ve edebiyat yük­ sekokullarına hâkim olan ruhtan arındırılma ” süre­

cinin pek de kolay olamayacağını kısa zamanda kav­ rayacaktır. Türk öğretim üyeleri arasında hukuk dev- rimini benimseyenler ve Batı hukuk sistemini kav­ rayanlar azınlıktadır. Medrese geleneği derslerin ve­ rilme tarzında bile ortaya çıkmaktadır. Dekan, ilk der­ sine girmeden önce Hirsch’i uyarır: Bir hoca olarak görevi, derslerini yazılı olarak hazırlamak, kürsüde oturarak bunları öğrencilere okumaktan ibarettir.

“Öğrencilere soru sormak ve öğrencilerin soru sor­ ması caiz değildir.” Öğrenciler de “yazarak not tut­ mak, bunları ezberlemek ve imtihanda bilmek zo­ rundaydılar”. Hirsch, doğal olarak bu yöntemi red­

deder ve bir asistanının otuz küsur yıl sonra hatır­ lattığı gibi, “dinleyicileri hazla dolduran, canlı, unu­

tulmaz” bir hoca olarak şöhret yapar.

★★★

Savaş sonunda dünya veTürkiye değişmektedir. Üniversitelere özerkliği getiren ve hâlâ özlemle an­ dığımız 1946 tarihli Üniversiteler Yasası’nın hazır­ lanmasında Hasan Âli Yücel tarafından görevlen­ dirilir. Ancak, Yücel sonrasında hava değişir. Üni­ versitelerde sol-hümanist akımlara karşı baskılar başlar. Hirsch bu cadı kazanına onurlu biçimde kar­ şı çıkar. Sonunda, sadece solcu öğretim üyeleri de­ ğil, Hirsch’in beş yurttaşı da Ankara Üniversite­ si’nden uzaklaştırılırlar.

Yavaş yavaş Türkiye Hirsch’i itmekte; anavatanı ise çekmektedir. 1953’te Almanya’ya dönecek, Hür Berlin Üniversitesi’nde rektörlük yapacak, emekli olun­ caya kadar bu üniversitede çalışacaktır.

Ernst Hirsch’in anıları; onurlu, renkli, üretken bir bilim insanının, günümüze de ışık tutan öyküsüdür.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yükseköğretim?de öğrenci disiplin suç ve cezaları (Türkiye-İngiltere-A.B.D. örnekleri ve karşılaştırması), Beykent Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/İşletme

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu tarafından belirlenen şartlar ; İş sözleşmelerinde yılda 270 saate kadar fazla çalışma ücretinin aylık

Pozitif hukuk ile mevzu hukuk arasındaki fark; pozitif hukukun yazılı olsun veya olmasın yürürlükteki tüm kuralları ifade ettiği halde; mevzu hukuk, sadece yazılı

Siciline Güven İlkesi, Taşınmaz Mülkiyeti- Kazandırıcı Zamanaşımı) 186 PRATİK ÇALIŞMA NO. 190 PRATİK

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Alaşehir 1. mad- desiyle eklenen geçici 20. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talep edilmiştir. Somut olayda, elektrik faturası

b) Hukuktaki değişimin diğer olgulara yansıması (Sosyal mühendislik aracı

Bünyesinde doğrudan internet ortamını veya bilişim alanını düzenlemeye yönelik normlar bulunduran mevzuatın genel özelliği ise, bunların bünyelerinde doğrudan

kanundan daha alt düzeyde olan ve kanunun çizdiği sınırları daraltamayacak nitelikte hükümlere sahip olması zorunlu olan ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından