t
23 N İ S A N 1988
KÜLTÜF
Tem Sanat G alerisinde Sabri B erkel retrospektifı
\blunıı kendisi bulan ressam
\Sabri Berkel, kopye
ederek, taklit ederek belirli
bir akımın peşine
düşmektense,
çözümleyerek, sınayarak,
kendi sanatçılık odağında
özümleyerek anlatmak
istediğine en uygun “dil”
olan "akıma” gelmiştir.
HAŞAN BÜLENT
KAHRAMAN___________
Galeri Tem’in gerçekleştirerek içinde bulunduğu bu kaotik or tamda Türk resmine büyük bir . katkı sağladığına inandığım Sab
ri Berkel (retrospektif) sergisi ge
niş soluğu olan bir sergi. Geçmi şe, ama her anlamdaki geçmişe bakmayı ve onu değerlendirmeyi bilmeyen, bunu yadsıyan Türk res minin ve henüz iptida ettiği gün, kopye ettiği, mukalliti olduğu
“akımların” yardımıyla resim ta
rihindeki sağlam (!) ve kalıcı (!) ye rini aldığına inanmış Türk ressa mının durup dinlenmeden arayan, soran bir ressamdan öğreneceği çok şey var. Sabri Berkel bu tür ressamlar, yani yaptığı işe ömrü nü adamış ve büyük saygısı olan ressamlar içinde, onları örnekleye cek değil, simgeleyecek adlardan birisi. Sabri Berkel’i ve onun bü yük macerasını bunu yaşamasını sağlayan sabrını hiçbir zaman di limizde yaşayan “derviş sabrı” de yimiyle nitelendirmeyi düşünme dim. Çünkü onun tavrının altında yatan, “derviş sabrı” tanımlama sının getirdiği dünyadan el etek çekmişlik, uhrevilik ve bir anlam da da “zavallılık” değildir. Aksi ne Berkel’in tavrı alabildiğine dün yevi ve neredeyse bilimsel denecek kadar maddecidir. “Maddecidir” derken bunu boşuna söylemedim.
Berkel başlangıçtaki klasisist döner
minde olsun, daha sonra yavaş ya vaş yöneldiği yarı kübist ve soyut- lamacı döneminde olsun nesnenin reel ve objektif valörlerini hiçbir zaman yok saymamıştır. Tersine,
Berkel, en soyut döneminde bile
nesnenin ontolojik dokusundan kalkarak onu dönüştürmenin, yo rumlayarak yeniden üretmenin ça bası içindedir. Berkel, nesnelerin duyular yoluyla ancak algılamalar aracılığıyla bir zihin kategorisi içinde yeniden kurulabileceğine inanmış bir sanatçı görünümünde dir; bu yanıyla da. Maddenin katı ve sınırlı dokusunu parçalarken
1 1 M AYISA KADAR AÇIK — Tem Sanat Galerisi’ndeki Sabri Berkel resim sergi si 11 mayıs gününe kadar açık kalacak. Berkel’ in değişik dönemlerinden yapıt ların yer aldığı sergi, bir retrospektif niteliği taşıyor.
nım, onun lirizmini, yani dünyevi liğini ve sentez arayışını imler. Ber kel, tuvalinde dondurduğu boyayı, son tahlilde, yaşamın bütünü için de yoğrulmuş imgelerden derler ken, onların üzerine düşürdüğü ışı ğın Bizans ve belki de Türk - Os
manlI minyatürlerinin soyutlama-
cı düzeni üstüne düşen ışık olma sını bilinçaltında kristalize etmek ten çekinmemiştir.
Onun içindir ki Berkel, kopya ederek, taklit ederek belirli bir akı mın peşine düşmektense çözümle yerek, sınayarak, kendi sanatçılık odağında özümleyerek anlatmak istediğine en uygun “dil” olan
“akıma” gelmiştir. Bugün resminin
kaynaklarını araştırırken en çok gönderme yaptığımız kişiyi, Ce-
zanne’ı ya da bir başkasını çok da
ha erken bir döneminde benimse yip, hatta kimsenin ayrımına bile varamayacağı biçimde “kopya” edebilirdi. Oysa 1933 yılı tarihini taşıyan anatomik figür çalışmala rında gördüğümüz güçlü desen bil gisinden, otoportelerinde izlenen güçlü resim yeteneğinden yararla narak yaptığı, sadece kendi geliş me sürecinin dinamiklerini içinde barındıran bir resmi üretmekti. Ni hayet bir döneminden, o dönemin üslubundan bir başkasına geçme sini sağlayan şey de budur: Araş tırmalarının ve (ç) özümlemeleri nin oluşturduğu gelişme rasyone li.
yaptığına temel aldığı ikinci bir ayak belki bugüne kadar üzerinde pek durulmamış olan anlatımcılı ğıdır. Zaten az önce yaptığım ta nımdan yola koyulan bir ressam için böylesi bir yaklaşım hiç de ya dırganmamalıdır. Fakat akla gele bilecek muhtemel itirazlara yöne lik bir kayıt olarak tekrar edeyim ki, Berkel’in ekspresyonizmi mad denin, nesnenin objektivitesini da ima gözetmiş bir ekspresyo nizmdir.
Berkel’in yaklaşımının bir ikin
ci özelliği daha var: Sentez. Ber-
kcl’in bir önceki özelliğini, madde
ciliğini onun dünyeviliğine bağla dım. Şimdi bu özelliğini de bilim selliğine bağlayacağım. Gerçekten de Berkel’in soyutlamalarının o güçlü klasisist döneminin ardından gelen soyutlamacıiığının gerçeğin hiç de “öyle” belki tek boyutlu ol madığına inanmış olmasından kaynaklanıyor. Sabri Berkel’in bil diği buysa bilmediği bütün bir bi lim tarihinin bilmediği fakat hep aradığı, gerçeğin nerede olduğu so
rusunun yanıtıdır. İşte bu arayışın itkisidir Berkel’i kübizmin, Bizans ikonografisinin, Arap - Türk - Müslüman kaligrafik çözümleme lerinin önüne getiren; onları dö nüştürerek, bir bileşim anlayışı arayışı içinde tuvalinde yeniden üretmesine neden olan. Daha son raki dönemlerinde görülen geo metrik soyutlamalarında da Ber kel, yeniden neredeyse "moralist” bir temkinle resmin boya, renk, le ke, bunların dolaylarında gelişen figür, onun objektif - sübjektif va- lörleri gibi teme! sorunlarını ve il kelerini bu nedenle sorgulamaya durmuştur.
Bütün bu çabası içinde Berkel’i bilimin soğuk, “mermer” nefesinin sahibi olmaktan alıkoyan sadece yaptığının resim olması, bir artis tik üretim olması, kısacası Berkel1 in özünde “şiir” bulunan bir alan da bulunması değildir. Berkel’in, sanatın şiiri içindeki şiiri özellikle arayan, kovalayan tutumudur. Bu da gene Berkel’in maddeciliğine ve bilimselliğine uzanan bir başka ya
Yeni bir dönemin henüz başlan gıçtaki çalışmalarında dahi Ber-
kePi sağlam ve tutarlı yapan, o dö
nemin içleminde yer alan bir ön ceki dönemin virtüozite aşaması na ulaşmış ustalığıdır. Bu nedenle iç içe geçmiş daireler şeklinde uza nan gelişme süreci nedeniyle dene bilir ki Berkel şu ya da bu döne me ulaştığında, önünde yürüyen herhangi bir kişi, akım, üslup bul masaydı da o akımı, üslubu bula cak ve kuracaktı. Yani diyelim Ber
kel’i kübist yapan, kübizme duy
duğu sempati değil, gelişmesinin zorunlu sonucuydu. Bu itibarla,
Berkel’i ben kübizmin içinde yer
alan, am a ona özgün katkıda bu lunan, abstraksiyonu seçmiş, ama onu sentez aşamasına taşıyarak adeta “yeniden” kurmuş, klasik üslupta çalışmış, fakat ona yaşa dığı dönemin tüm çağcıl estetik de ğerlerini katmış, yolunu kendisi bulmuş ve açmış bir sanatçı, bir ressam olarak değerlendiriyorum. Dolayısıyla bu yazının özet - sonu cu şudur: Sabri Berkel: Ressam.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi