• Sonuç bulunamadı

Damat Mahmut Paşa

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Damat Mahmut Paşa"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D a m a t M a h m u t P a şa ö lü m d ö şe ğ in d e ( a y a k t a k i g en ç, k ü ç ü k o ğ lu L û t f u lla h B e y ’ d ir. ö t e k i zat, a ğ a sı B e k ir B e y ’ d ir )

Damat Mahmut Paşa

Bugünkü demokrasim iz, astrlardanberi ekilen tohumların filizidir. Damat Mahm ut Paşa da bu ekicilerden biri addolunur. H ayatını gözden geçirelim .

Yazan: Ahmet Bedevi Kuran Damat Halil Paşanın oğlu olan

Damat Mahmut Paşa, 1854 tarihin­ de îstanbulda doğmuştur. Sultan Ab- dülhamid’in büyük hemşiresi Seniha Sultanın zevci, Prens Sabahattin ve Lûtfullah Beylerin babasıdır.

Pederinin vefatında iki yaşında bir çocuktu. Halil Paşanın kâhyası meşhur Konya valisi Ali Kemali Pa­ şanın nezareti altında büyüyen ve tahsilini ikmal eden Mahmut Bey, evvelâ Babıâliye intisabetmiş ve bi­

lâhare memuren Paris sefaretine

gönderilmişti.

Seniha Sultanla evlendikten sonra

vezaret rütbesi verilen Mahmut Pa­ şa, Sadık Paşa kabinesinde Adliye nazırı olmuş, fakat İkinci Sultan Ab- dülhamid’in hal’i ve Sultan Murad’ın iclâsı gayesiyle teşekkül eden “îskal- yeri” komitesiyle ilgili telâkki edile­ rek gözden düşmüş ve nezaretten affedilmiştir. Bu zannın yanlışlığı anlaşılınca kendisine evkaf nezareti teklif olunmuş, hattâ bir a ;a şûrayı devlet âzalığı verilmiş ise c e bu vazi­ feleri reddeylemiştir.

Bu suretle resmî bağlardan azade kalan damat paşa, Kuruçeşme’deki yalısına çekilerek oğullarının tahsil-1613

(2)

leriyle meşgul olmıya başlamış, ay­ nı zamanda sarayını memleket mü­ nevverleri, edip ve şairler için bir mahfel haline sokmuştur. Bu vesile ile idare mekanizmasındaki bozuk­ lukları yakından takibe imkân bul­ muş ve edindiği malûmattan müte­

essir1 olarak Sultan Abdülhamid’e ıs­

lahat lâyihaları takdimini faydalı bulmuştur.

Bu yoldaki ikazlarının nazarı iti­ bara alınmadığını görünce de Sultan

Abdülhamid’in istibdat idaresiyle

mücadele kararını vermiş ve dostu İs­ viçreli M ö s y ö Charlier’nin delâ­ letiyle refakatinde mahdumları Saba­ hattin ve Lûtful- lah Beylerle husu­ si kâtibi Hüseyin Daniş Bey bulun­ duğu halde Pake k u m p a n y a - sınm Georgie va­ puruna binerek 1899 senesi aralık ayında Marsilya’­ ya gitmiştir. Marsilyada ken­ dilerini, Yıldız sa rayından aldığı e- mir mucibince, Os manii hükümeti başşehbenderi kar­ şılamış, bir taraf­

tan Sultan Abdülhamid’ir selâm ve iltifatım ve birtakım en'am ve ihsan vaitlerini tebliğ ederken, diğer ta­ raftan da iki çocuğunu kaçırmış bulunmasından bahisle paşanın tev­ kifini ve Türkiyeye iadesini Fransa hükümetinden istemiştir. Fakat şeh­ bender bey damat paşayı kandırama- dığı gibi hür Fransanm da müstebit bir hükümdarın arzusiyle haksız tevkifat yapmıyacağına şahidolmuş- tur. Bu suretle teşebbüs Abdülhamit için hoş olmamıştır.

Bu gülünç teşebbüsten müteessir

olan damat paşa, kayın biraderi Sul­ tan Abdülhamid’e uzun ve tenkitkâr bir telgrafla mukabeleden kendini alamamıştı. Bu telgrafta paşaya, at­ fedilen kaçırma iftirası reddedildik­ ten sonra ezcümle “ .... Haşmetmeab- ları, memur olarak, cahillerden, bu­ namış bulunanlardan, hiiekâr ve ya­

lancılardan, bozuk ahlâklılardan,

hattâ çapulculardan başka kimse kul­ lanmıyor... Mâliyede, bahriyede ve diğer nezaretlerdeki yolsuzluklar, se­ falet ve dehşetle kaynıyan kalbler-

deki tehlike fer­ yatları müstebit - liğinizin hangi de­ receye kadar yük­ seldiğini gösteren a l â m e t l e r - dendir. Siz, mem­ leketin yıkılması - na sebebolan yegâ­ ne failsiniz.. Ben­ den sonra isterse tufan olsun diyor­

sunuz.. Fakat a-

dalet daima galebe çalar ve hiçbir va­ kit mağlûbolmaz.” denilmekte ve böy- lece acı hakikat - ler birer birer be­ lirtilmektedir.

Marsilyadan Pa­ ris’e gelen damat paşa, başta Ahmet Riza Bey olduğu halde bütün Jön Türkler tarafından istikbal edilmiştir. İçtimai mevkiine ve hanedana mensubiyetine rağmen paşanın hürriyet mücadelesine katı­

lışı çilekeş vatandaşlar üzerinde

müspet tesirler uyandırmış ve bu hak müdafilerinde yeni bir ruh ve enerji yaratmıştır.

Paris sefiri Salih Münir Beyin (paşa) ziyaretini kabulden imtina eden Mahmut Paşa, Paris’te az bir

müddet ikameti müteakip oğulları

ile beraber Cenevre’ye gelmiş, İshak Sükûti ve diğer Türklerle

görüşmüş-D a m a t M a h m u t P a sa ve o ğ u lla r ı S a b a h a ttin ve L û t f u lla h B e y le r

(3)

tür. Bu seyahatten haberdar olan Paris sefiri Münir Beyle Petersburg sefiri Turhan ve Brüksel sefiri Ka­

ra Todori Paşalar da bu inkılâpçı

kafilenin memlekete dönmesini sağ­ lamak emeliyle hemen Cenevre’ye koşuşmuşlar ise de bu defaki teşeb­ büsler de akamete uğramıştır.

Devam eden (bu muvaffakıyetsiz- likler Sultan Abdülhamid’i tamamen sinirlendirmiş ve nihayet yaverlerin­ den Ferik Ahmet Celâle ttin Paşayı

çıkarmış ve eniş­

tesine dinsizlik isnadını ihtiva eden tehditkâr bir telgraf çekmiştir. Da­ mat paşa da aynı lisanla mukabele­ de bulunmuş ve 3 haziran 1900 ta­ rihli telgrafında; “ ... Ben de şer’i şe­ rifin sizin giıbi bir halifei gayri meşru hakkında emrettiği muamele­ yi icradan bir an fâriğ olmıyacağı- mı cevaben beyan eylerim ” demek­ ten çekinmemiştir.

Mahmut Paşa, 28 eylül 1900 tarih­ li telgrafında ise daha munis davra­

nıyor ve kendisinin ve oğullarının- selâmeti din ve devleti temine uğraş­ tıklarını beyan ile devletin halâs ça­ resi olan ıslahatın yüzde onu kabul olunursa, derhal hâkipâyi şahaneye yüz sürmiye şitabedeceklerini arz­ dan sonra; ben kendim namına zer­ re kadar bir şey talebetrnem. İster­ lerse emlâkimi büsbütün zapt, rüt- bei vezareti vesairemi de ref’ etsin­ ler. Bunların nazarımda hiçbir ehem­ miyeti yok. Kendim için değil, fakat

vatanım namına

uğraşıyorum, di - yordu.

Anlaşılıyor ki

damat paşanın ta-

kibettiği başlıca

gaye memleketin

saadet ve selâme­ tidir.

Tabii Ahmet Ce- lâlettin Paşa ile cereyan eden mü­ zakereler de neti­ cesiz kalmıştı. Bu­ nun üzerine damat paşa İngiltere' ve­ liahdı ile görüş­ mek maksadiyle Londra’ya gitmiş ve oradan Mısır’­ daki Jön Türkler­ le hasbıhalde bu­ lunmak için Kahi- re’ye geçmiştir.

Damat paşa Ka-

hire’de “ Tezkirei

Ulema” adlı ese­

riyle divanını neşretmiştir. Bu neşri­ yat ve diğer beyannameler bu müca­ hitlerin memlekete avdetlerini temi­ ne uğraşan Mısır hıdiviyyetini Sul­ tan Abdülhamit nezdinde müşkül va­ ziyete soktuğundan Hıdiv Abbas Hil­ mi Paşa, bu davetsiz misafirlerin İs­ tanbul’a dönmelerini kendilerine tav­ siye eylemiştir.

Bu açıklamadan infial duyan paşa da evvelâ oğullarını Paris’e gönder­ miş, kendisi de K orfüya hareket et-salâhiyeti kâmile

i l e Cenevre’ye

göndermiştir. Lâ­ kin cereyan eden müzakereler so - nunda © a m a t Mahmut Paşa İs­

tanbul’a dönmek

için şu noktaları

ileri sürmüştür:

a - Sultan Abdül­ hamit ayda yalnız on beş bin lira

tahsisat almakla

iktifa etmeli, b - Millet meclisi teş­

kil edilmeli, c -

Sultan Abdülha - mit bu teklifleri

kabul etmediği

takdirde padişah - lıktan istifa eyle­ meli.

Bu ağır şartlar tabii Sultan Ab­ dülhamid’i çileden

A lım e t C e lâ le t tin P aşa

( B u b e n tte k i re s im le rle 2 8 in c i s a y fa d a k i Pren s S a b a h a tt in ’ in r e s im le ri S a tv e t L ü t fü B c y ’ in k o le k ­

siy o n u n d a n a lın m ış tır )

(4)

mistir. Orada hastalandığını haber alan Hıdiv Abbas Hilmi Paşa bir mutemedini Mahmut Paşanın yanı­ na göndermiş, memlekete avdetleri teklifini tekrarlamış ve rükûbuna mahsus olan “ Mahrusa” yatının e- mirlerine amade bulunduğunu bildir­ miş ise de aldığı cevap: “ içeri girmek istemiyorum. Memleketin bu vaziye­ ti devam ettikçe dışarıda ölmeği ter­ cih ederim,” den ibaret olmuştur.

Yıldız sarayına aksettirilen bu ce­ vap, Sultan Abdülhamid’in inadını tahrik ettiğinden Osmanlı hüküme­ tince Yunan hükümeti nezdinde te­ şebbüse geçilmiş ve nihayet paşa Korfu’yu terkle Roma’ya nakletmek zorunda bırakılmıştır. Bu esnalarda Sabahattin Beyin Paris’te Birinci Jön Türk Kongresini (ki fahrî reisliği damat paşaya verilmişti) toplamıya muvaffak olmasından mütehassis o- lan paşanın sıhhî durumu nisbeten düzelmiye yüz tutmuştu. Lâkin ika­ metini Brüksel’e tahvil edince hasta­ lık yeniden başgöstermiş ve hayatın­ dan ümit kesilmiştir.

Kendisini adım adım takibeden Yıldız sarayı; bu vaziyeti fırsat ad­ dederek ve Sultan Abdülhamid’in bir türlü tatmin edifemiyen isteğini yeri­ ne getir miş olmak gayesiyle hastanın hususi bir trenle, bir an evvel İstan­ bul’a gönderilmesi keyfiyetini Paris sefiri Münir Beye havale eylemiş ve

bu cihet, emrivaki kabilinden, Avru­ pa gazetelerine bile intikal ettirilmiş ise de bu ahvalden haberdar olan damat paşa 1 ocak 1903 tarihinde matbuat mümessillerine; bu devri is­ tibdat ve zulüm devam ettiği müddet­ çe vatanımdan, aüemden uzak olarak burada ölmeyi, memleketimde refah ve saadet içinde yaşamıya tercihte ölüm döşeğimde bile tereddüt etmem, diye beyanatta bulunmuş ve Sultan Abdülhamid’e hiçbir suretle dehalet etmiyeceğini bir kere daha aydınlat­ mıştır.

Paşanın vefatı bu tavzihten on beş gün sonraya ve 17 ocak 1903 tarihi­ ne tesadüf eder. Henüz çok genç ve ancak 48 yaşını ikmal etmiş ve öm­ rünü hürriyet mücadelesine vakfey- lemiş bulunuyordu.

1908 de İkinci Meşrutiyet ilân edil­ diği ve 2 ağustos 1324 te Prens Sa­ bahattin Bey İstanbul’a geldiği vakit babasının tabutunu da beraber getir­ mişti. Cenazesi takdirkâr bir toplu­ lukla Eyüb’e götürülmüş, hususi aile makberine ve pederinin yanına def- nedilmiştir.

İşte hâlen olgunlaşmasına çalıştı­ ğımız demokrasi ve hürriyet uğruna yalnız servetlerini değil hayatlarını da feda eden bu gibi idealistlerimiz pek çoktur. Bugün, dünün ektiği to­ humların filizidir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

* 0 0 1 5 8 0 9 3 8 0 1 0 *

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

護理指導資訊-耳鼻喉科 臺北醫學大學‧署立雙和醫院 100-12-A FH3500002 耳部顯微手術前後須知

精神分裂症病患飲食攝取及血液脂肪酸組成之評估 黃士懿 Abstract

Bronşektazi, kronik nötrofilik havayolu enflamasyonu ile ilişkili kalıcı bronş dilatasyonu ile karakterize bir hastalıktır[1]. Genellikle öksürük, balgam çıkarma,

Merkür ve Venüs, öteki yıldız sistemlerine göre bize çok daha yakın oldukları için bu olayları küçük bir teleskop yardımıyla izleyebi- liriz.. Ancak çok uzakta bulunan

Ruiz-Giardin ve arkadaşları (11)’nın yapmış olduğu santral ve periferik kateterle ilişkili bakteriyemi insidansının değerlendirildiği bir çalışmada ise pnömoniler

T›bbi malzemelerin dezenfeksiyonu: KKKA hastalar›nda kullan›lan termometreler, 1/100’lük haz›rlanan çözelti ile ›sla- t›lm›fl ka¤›t havlu veya temiz bezle silinir;

In the present prospective, randomized clinical trial involving patients who had received intraoperative fluid replacement under the guidance of either PVI or CVP monitoring,