• Sonuç bulunamadı

Bir avuç alkış

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir avuç alkış"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARADA BİR

İ T

-F A İK B AY SAL

Bir Avuç Alkış

Bir Avuç Alkış’ı, 452 sayfadan oluşan bu Anılar Kitabı’nı sı­ cak bir eyiül gecesinde bir solukta okudum. İki ay sonra tele­ fona sarıldım, Mücap’ı kutladım. Bu benim için kaçınılmaz bir görevdi. Herkesin birbirine çeşitli amaçlarla ödüller yağdırdığı edebiyat dünyamızda ben bunu kıskançlık duygularımı gizle­ mek için değil de içtenlikle yaptım. Güzel, hepimizindir, bunu paylaşmamız kadar doğal bir şey olamaz. İlerdeki günlerde ki­ tabın bazı bölümlerini yeniden okudum. Uzun bir geçmişi baş­ tan sona bazen ürpererek, bazen de kendimi zaman zaman suçlayarak yaşadım. Övünerek söyleyeyim, Mücap benim en eski dostumdur. Bir gün tiyatro dalında doruğa çıkacağına ina­ nıyordum. işte Bir Avuç Alkış bu tırmanışın, daha doğrusu bu korkunç savaşın içtenlikle anlatılan ayrıhtılı öyküsüdür. Hem ne öykü... Anlatılır gibi değil, okumak gerek.

Mücap, sanatçı yanı ağır basan bir ailenin çocuğu. Bir çok kişinin kıskanacağı bazı yeteneklerle gelmiş dünyamıza. Bu ye­ teneklerini de bir zamanların modası olan bohemlik dünyasında boşuboşuna yitirmemiş. Çileli yaşamını sergileyen sayfalarda bunun canlı örneklerini apaçık görüyoruz. Daha önce bir nok­ taya değinmek istiyorum. Bir Avuç Alkış’ın başarılı yazarı, şa­ irdir aynı zamanda. Şiirleri geçici heveslerin ürünü olmaktan çok, sanat yanı ağır basan duyguların melodramatiğe sırt çe­ virmiş güzellikleridir. Farfaracılıktan hoşlanmadığı için de bu şiirler ‘dağları ben yarattım’ diyen bazı sözde eleştirmenleri­ mizin iki satırcık olsun övgüsüne lâyık görülmemiştir. Neyse, bunlara değinmenin sırası değil şimdi. Zaman bazı art niyetli­ lerin defterini elbette dürecektir.

Ne yalan söyleyeyim, Bir Avuç Alkış’ın yazarı doğrusu beni şaşırttı. Mücap’ın böylesine usta bir yazar olduğunu bilmiyor­ dum. Her şeyi aşırılığa kaçmadan, düzgün, konuşulan ya da yaşayan Türkçe’yle anlatmasını çok iyi biliyor. Kitap ustaca bir planda yürütülmüş. Olaylar zincirinde en küçük bir aksama göze çarpmıyor. Ben çok anı kitabı okudum. Bunların içinde unuttuklarım ve unutamadıklarım var. Pellico’nunki bunlardan biri. Neden diyebilirsiniz? Yazar kendini olduğu gibi ortaya koy­ muş, bütün günah ve sevaplarıyla. Gördüğüm kadarıyla Mü­ cap da bunu yapmış, aynı yolu izlemiş. Kısacası bir Avuç Al- kış’ın değerli yazarı bu anı kitabı için temel öge olan içtenliği ön planda tutmuş. Buna da sonuna kadar bağlı kalmış. Mü- cap’ı çok iyi tanırım dedim. Sizinle konuşurken gözleri canlı canlı, her saniye zayıf bir yanınızı yakalamak istiyormuş gibi bakar. Dudaklarındaki alaya hazır gülüş hazırlığı bunun kanı­ tıdır. Oysa gerçek Mücap bu değildir. Çekingen yapısını gizle­ mek ve savaşını sürdürmek için gerekli güveni sağlamada ya­ rarlandığı bir maskedir bu. Sabahleyin evden çıkıp kalabalık­ ların arasına karışırken hangimiz gerçek yüzümüzle gün ışığı­ na çıkarız? Karımıza, çocuklarımıza bile bu ikinci, takma yü­ zümüzle görünürüz. Mücap anılarını yazarken bu maskeyi yüzünden çıkarıp atmış, her şeyi olduğu gibi anlatıyor. Kendi­ ni saklamıyor hiç bir zaman, içtenlikle, korkusuzca davranıyor. En güzeli, zaman zaman kendisiyle alay bile ediyor. Sıkıntılar, çabalar, başarılar, başarısızlıklar, umutsuzluklar, dönemin po­ litik oyunları, sanatçıların birbirlerine karşı duydukları kıskanç­ lıklar, çelme takmalar... Kısacası insanlar, insanlar, insanlar. Bir Avuç Alkış bize çok gerilerde kalan bir dünyayı da sunu­ yor bu arada. Ötuzlu yılların Kadıköy’ü, savaş yıllarındaki İs­ tanbul, giyim kuşam, zamanın gözde filmleri, yazarlar, ressam­ lar, Beyoğlu, Nisuazlar ve Degüstasyonlar, Çiçek Pasajı, para­ sızlıklar, hastalıklar, kalleşlikler ve ayağa kalkmaya çalışan bir Türkiye. Bu arada basın, edebiyat ve tiyatrodaki ünlü kişilerin merak konusu olan yaşayış ve gerçek düşünce dünyalarını da görüyoruz. Bu kitap bu alanlarda bir inceleme yapacak olan yazarlar için gerçek bir kaynak kitap da olabilir. Mücap yalnız tiyatro dünyasını değil, elli yılı aşan bir dünyayı sergilemiş önü­ müze. Gerçekçi, bazen de yapısı gereği büyük bir duygusal­ lıkla renkli bir tablo çizmiş sanki. Biraz dikkatle bakınca her şeyi bütün ayrıntılarıyla görüyor, gereğinden çok önem verdi­ ğiniz bazı kişilerin gerçek yüzlerini görünce şaşmamazlık ede­ miyorsunuz.

Anılarını yazacak olanlar, Bir Avuş Alkış’ı okumadan sakın kaleme sarılmasınlar. Çünkü bu kitaptan öğrenecekleri pek çok şey var. Dileğim, bunu ikinci bir yapıtın izlemesi. Mücap’tan bunu beklemek hakkımız. Yazamadıklarını, unuttuklarını da öğ­ renmek istiyoruz. Sevgiler Mücap. Bir Avuç Alkış’ı yazan elle­ rin sağ olsun.

nî-TV-V»

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Mu ğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun “turizm tesisi yapılabilir” kararına karşın Bakan Günay, “Kisebük’le ilgili tüm çal

Hasta ve kontrol gruplarında; epikardiyal yağ dokusu kalınlığı ile kısa ve uzun eksen ölçümleri gruplar arasında karşılaştırıldığında hasta grubunda epikardiyal

Stark ’la ön ce ayrı ayrı, giderek birlikte gerçekleştird iği bir başka duvar resm i sunuluyor.. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

tikten sonra ayrılarak ticaret yapmaya başladı..

Örne¤in, sigara içmek yerine sürekli olarak salatal›k yemek. Önerilerinin son basama¤›nda kendimize verdi¤imiz ge- ri

Evvelki yazılarda yeni göçleri doğuran, 1) Siyasi baskı, 2) İk­ tisadi cezp, 3) Milli tecanüs ih­ tiyacı âmillerinin rol oynadığını görmüştük. Bir

«Bir Anadolu çocuğu olan Eftim I, Kurtuluş Sa­ vaşımızda Keskin Metropolit vekiliyken bir bil­ diri yayınlayarak, Türkiyeyi bölmek isteyen yabancı ülkelerle

Çocuk edebiyatını ele aldığımızda Türk Dil Kurumu çocuk edebiyatını şu sözlerle tanımlamıştır: “Çocukların hayatı kavramasına yardımcı olacak, hayal