• Sonuç bulunamadı

Beyazıt Meydanı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Beyazıt Meydanı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sayfa 10 YE D lG Ü N No. 432

Beyazıt camisinin avlusu eskiden ağaçlarla süslü idi ve bir yanda güvercinler mırıltıları ile kubbelerde aksi sedalar doğururken diğer ta­

rafta kâtipler kamış kalemlerinin cızırtıları ile yavaş yavaş yazı yazarlardı. Bu resim, cami avlusunun o zamanki şeklini gösteren eski ve

tarihî kıymetli bir vesikadır. Bugün mermer döşeli olan avluda o ¿saman birçok ağaçların bulunduğu görülüyor.

Yazan: Selim Nüzhet Gerçek

EĞÎŞEN ve güzelleşen meydan- danlarımızdan biri olan Beya­ zıt meydanı onu tanımış oldu­ ğumuz şeklinden evvel nasıldı? T a ­ rihlerimiz bu kabil malûmatı kay­ detmediklerinden iptida Evliya Çe­ lebinin verdiği malûmata müracaat edelim:

Meydanın bir kenarını süsliyeh

caminin iç avlusunun haricinde üç

Avlu ve şadırvanın bugünkü gö­

rünüşü oldukça sadedir.

tarafı dükkân olan küçük bir mey­

dan vardır. Fazla olarak burada

bir «Darülziyafe — imaret ve ber- darı misafirin = tabhane» vardı ki, bunlar bugün umumî kütüphane ile dişçi mektebinin bulunduğu binalar­

dır. Caminin önündeki mezarlığın

içinde de evvelce bugünkü harap

hali nisbetinde mamur olan bir de ilkmektep mevcuttur.

Şimdi asıl meydana gelelim. Ev­ liya Çelebi onu böylece tarif etmek­ tedir:

«Bu haremden taşra bir azîm

meydan vardır. Sultan Beyazıt mey­ danı derler. Cevanibi erbaa dekâ- kini günagûnlar ile müzeyyendir. Bir tarafında da sultan Beyazıdır, yetmiş kubbei azîme bir medrese­ si vardır.»

Bugün İnkılâp müzesi olan bu

medresenin yetmiş kubbesi yoksa

da Evliyanın onu olduğundan daha

azametli farzetmesinin bir sebebi

vardır. O da bu medrese müderrisli­ ğinin şeyhülislâmlara meşrut bulun­ masıdır. Burada ilk ders veren şey­ hülislâm da Zenbilli Ali efendidir.

Ali efendiye Zenbilli lâkabı evi­ nin penceresine astığı bir zenbilde toplanan dilekleri alarak halletmek itiyadında olmasından dolayı veril­ miştir.

Meydanın Aksaray yolundaki Be­

yazıt hamamının da caminin diğer müştemilâtı ile bir kül teşkil ettiği

düşünülecek olursa bu meydanın

cidden azîm olduğu anlaşılır. Beyazıt meydanının eski şeklinin bir hususiyeti de şimdiki Üniversi­ tenin bulunduğu mahalde kâin olan eski saraydır. Yazık ki, bu bina hakkında kârgir ve dört köşe oldu­ ğundan başka hemen hemen hiç bir malûmat yoktur.

Elimizdeki resimlerden birin­

de sarayı çerçeveliyen yüksek du­ varlı avlunun ortasında görülen du­ var harem, selâmlık ayrılığı olması melhuzdur. Sarayın yine bu resim­ de görülen damı azameti hakkında umumî bir fikir verecek mahiyette­ dir.

Sarayın o zamanki kapısının ye­

ri bugünkü esas kapının yeridir.

Fakat diğer bir resimde görüldü­

ğü veçhile kapı büsbütün başkadır. Bu ikinci resimde göze çarpan bir hususiyet de camiye sonradan ilâ­ ve edilen şeyhülislâm Veliyüddin e- fendi kütüphanesinin görünüşüdür.

Evliya Çelebiye bakacak olursak burada zikredilecek en mühim şey «Abı hayatı sarayı atik» dir. Evliya Çelebi bu suyun Fatih zamanında veznedildiğini ve İstanbul sularının en hafifi ve hâmızı olduğunu ilâve ediyor. Evliya Çelebi bu su hakkın­

da bir de lejant kaydettikten sonra suyun her gün nasıl gümüş güğüm­

lere doldurulduğunu anlatmakta,

kilârcıbaşı ve dış sakanın padişaha içirecekleri suyu ne suretle aldık­ ları hakkında tafsilât da vermekte­ dir.

İstanbul suları hakkında çok e t­ raflı malûmat veren Aşır efendizade (Arkası 18 nci sayfada)

Cami avlusunun öğle saatlerindeki sakin bir manzarası.

(2)

B E Y A Z I T M E Y D A N I (10 ncu sayfadan devam) Hafit efendinin risalesinde bu suyun ismi geçmediğine bakılırsa unutul­ muş olduğu hükmü verilebilir. Aca­ ba bu su ne oldu? Bugün bilmem onu tekrar meydana çıkarmak ka­ bil mi?

Şimdi yine Beyazıt camisine ve yanındaki bugün yıkılmış bir binaya

gelelim. Beyazıt camisi hakkında

ilâve edeceğimiz mihrabının, büyük kubbesinin ve orta kapısının yazıla­ rının arap harflerinin Türk büyüğü Şeyh Hamdullahın kaleminden çık­ mış olduklarına işarettir.

Bugün yıkılmış bulunan binaya

gelince, iki bakımdan değerli idi. İlk değeri Istanbulun en eski ah­ şap binası olmasıdır. Öyle ki, dört buçuk asır yaşadıktan sonra ancak

yıkıcıların kazmaları altında can

verdi.

İkinci değeri de kavi bir ihtimale

göre, Beyazıdın bu binayı Şeyh

Hamdullah için yaptırmış olması­ dır. Koca hattat bu binada huzur içinde çalışmak imkânını bulmuş ve eşsiz yazılarının birçoğunu yazmış­ tı. Burası ayni zamanda bir hat mek­ tebi mahiyetinde olduğundan şakirt­ ler de bir taraftan onun derslerinden istifade ediyor ve bir taraftan da kâğıda müteallik sanatlarda mele­

ke kazanmak için onun kâğıdını

mühürliyordu. İşte yıkılan binanın böyleee manevî bir hüviyeti de var­ dı.

Bu binanın muhafaza ve tamir im­ kânları olup olmadığım bilmediğim için bu satırları bir telehhüften ziya­ de bir hakikati tesbit için yazıyo­ rum.

Beyazıt meydanının güzelleşmesi­ ne bakıp sevinmemek kabil mi? Yal­ nız Beyazıt meydanı güzelleşirken tabiatile camii ihmal doğru olmaz.

Bugün caminin avlusundaki ayak

izlerile yenmiş mermerlerin değişti­ rilmekte olduğu görülüyor. Ümit e- delim ki, bu yenilenme kubbeye ka­ dar çıkar ve kubbenin etrafındaki çimento sıvanın çirkinliğini gidere­ cek bir çare bulunur.

ıııuınıiMilıııımmiiiııııııııııııınmımııııuıııııııııııııııımıuıııııınıi'

Vaktile okuduğum bir vesika hatı­ rıma geldi. 1753 te camiyi tamir ta­ savvur edildiği zaman, Karamürsel naibine gönderilen bir hükümde de­ niliyordu ki: «Camii şerifin kubbe­ si tecdit için ot taşından iktiza e- den ecnasın behemehal tedarikle bir saat mukaddem sefinelere vazolunup Asitanei aliyyeme nakil ve tesyire ziyade ihtimam ve dikkat olunmak babında..»

İşte tamirler böyle dikkat ve ihti­ mam ile olursa makbul olur. Yoksa kurşunu kaldırıp çimento sıvamak mimarî bir âbidenin asaletine ancak bir suikast yapmış olur.

Beyazıt camii üstünde çalışmak

istiyeceklere düşen bir vazife de

var: O da bu camiin mimarını kat­ iyetle tesbittir. Mimar Hayrettin mi? Mimar Kemalettin mi?

S e lim N ü zh et G e rçe k

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ramazanoğlu FİKRET MUALLA 45 by Taha Toros TURKISH TILES 48 by Gülseren Ramazanoğlu YUNUS EMRE 50 by Talât S.. Halman MINSTREL VEYSEL 52 by Talât

As to the question, ‘Regarding the levels of EFL learners (Pre-intermediate, Intermediate and Upper-intermediate), how does mother tongue interference affect the use

, olumlu dini başa çıkma alt boyutlarından olan; Allah’a yönelme, hayra yorma/dini yalvarma, dini dönüşüm, dini istikamet arayışı, dini yakınlaşma yaşam doyumu

Yapılan işlerin en mü­ himlerinden biri de eski devirlerde­ ki askerî sınıfların tesbit edilen ü- niforma şekil ve motiflerine bakı­ larak aynı kıyafetlerle

This vast vineyard and the wood w hich extended from the shores o f Golden Horn to the slopes o f Okmeydanı and Kasım paşa became a favourite spot o f the

yüzyılın başlarında, Türk şiirinin ‘dil’ini bula­ rak ona özlediği ‘ses’i ka­ zandıran, böylece de çağ­ daş Türk şiirini başlatan şair değil; aynı zamanda,

Je lui rappelais avec plaisir qui déjà en 1906, nous étions tous deux collabora­ teurs du «LE V A N T HERALD» la fameuse. Par Willy

Reon, çoğunlukla otomobil klimalarında kullanılan Peltier adı verilen bir madde sayesinde fazla enerji tüketmeden ısıtıp soğutabiliyor.. 85 gram ağırlıktaki ve 54 x 20 x 116