• Sonuç bulunamadı

Başlık: BUZAĞILARDA KONGENİTAL CEREBELLAR HYPOPLASİE ÜZERINDE KLINIK VE PATOLOJIK İNCELEMEYazar(lar):ERTÜRK, Erdoğan;AYTUĞ, Cemal N.Cilt: 20 Sayı: 2.3 Sayfa: 327-339 DOI: 10.1501/Vetfak_0000002409 Yayın Tarihi: 1973 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: BUZAĞILARDA KONGENİTAL CEREBELLAR HYPOPLASİE ÜZERINDE KLINIK VE PATOLOJIK İNCELEMEYazar(lar):ERTÜRK, Erdoğan;AYTUĞ, Cemal N.Cilt: 20 Sayı: 2.3 Sayfa: 327-339 DOI: 10.1501/Vetfak_0000002409 Yayın Tarihi: 1973 PDF"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Prof. Dr. Mahir Pamukçu ve İs Hastalıkları Kürsüsü veKliniği Prof. Dr. Yaşar Altan

BUZAĞILARDA KONGENİTAL CEREBELLAR HYPOPLASİE ÜZERINDE KLINIK VE

PATOLOJIK İNCELEME

Erdoğan Ertürk* Cemal N. Aytuğ**

A Clinico—pathologic Study of Congenital Cerebellar Hypoplasia in Calves

Summary: Congenital cerebellar hypoplasia complicated wiih hydrocephalus, ocu-lar lesions, nasal cartilage and bone deformities were clinically and pathologically diag-nosed in 22 calves of different sex and breeds at 1-15 days after birth. They showed the clinical signs of amourosis, nystagmus, opistotonus, and convulsions leading to a total in-coordination. After the antibiotic treatment supplemented with Vitamin-A, thiamine, Cal-cium and saline for 1-5 days, the clinical symptomes except amourosis disappeared in 2 of 22 calves. Two calves that died of this syndrome were necropsied and histologically exa-mined. The remaining calves were kept by the owners as long as they lived for the milking of the mothers. in these necropsied animals, the occipital bone was smaller and under-developed. The occipital openning was enlarged. Cerebellum had a trapezoid form. Some part of cerebellum and medulla oblongata were pushed into the occipital openning that resulted in the impairment of the circulation of cerebrospinal fluid. The acumulation of this fluid in the brain ventricles induced internal hydrocephalus.The nasal passages were showing deviations. The dorsal conchae were small, as the middle and ventral ones were very large. The medial or all air passages were enlarged. The dorsal or ventral conchae were sticking out of the nostrils, and caused dyspnoea. The etmoturbinale bones and cartilages were asymmetrically underdeveloped in both cases necropsied.

Histologic lesions were found only in the cerebellum. The purkinje cells and other neu-rons underwent to hydrobic degeneration, vacuolisation, and to necrosis that resulted in the separation of the granular layer from the cerebellar cortex.

No genetic or hereditary defect could be related to our cases. The mineral, hormonal, or vitamin deficiencies may be considered as contributing factors in the genesis of this synd-rom, since the skull and nasal deformations occurred in calves born to the mothers kept in barns continuously and fed extensively with dried or unblanced feed including beet pulp.

* Ankara Ciniv. Vet. Fak. Pat. Anat. Kürsüsü Doçenti.

(2)

Özet: 22 Buzağıda Kongenital beyincik hipoplazi'si teşhis edilmiştir. Hasta buzağı lar-da amourosis, hafif exophthalmus, nystagmus, opistotonus, ayağa kalkamama, konvülsiyon-lar ve inkoordinasyon gibi klinik belirtilere rastlanmıştır. Otopside, Os occipitale'de hypop-lasie, Foramen occipitale magnum'da genişleme görülmüştür. Cerebellum'un önden beyin ve arkadan os occipitale trafından sıkıştırılmış olduğu için trapezoid şekil aldığı ve yassılaşıp occipital deliğe girdiği, lateral ventriküllerde hidrosefalus bulunduğu dikkati çekmiştir. Histolojik yoklamada, beyinciğin purkinje hücrelerinde vaküolizasyon, granülar taba-kada dizorganizasyon görülmüş, fakat, yangısel değişmeye rastlanmamıştır. Hidrosefalu-sun serebrospinal sıvı dolaşımında görülen aksamaya bağlı olduğu zannedilmektedir. Olaylarımızda hastalığın kalıtımla ilişkisi tespit edilememiştir. Bu sendromda mineral mad-de ve vitamin noksanlıkları gibi beslenme hataları ve bilinmeyen çeşitli faktörler sorumlu görülmektedir. Kranium'da burun, konşa ve kemiklerdeki deformasyonlar bu sanımızı

desteklemektedir.

Giriş

1968 Yılından 1973 Mayıs ayı sonuna kadar Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine getirilen buzağılar ara-sında kongenital nitelikte amourosis, nystagmus ve motorik koordinas-yon bozuklukları gibi klinik belirtilerle karakterize olan Cerebellar hypoplasie olaylarına rastlanmıştır. Bu çalışmada, memleketimizde çok tanınmayan bu gibi cerebellar hypoplasie olayları üzerinde durulmuş ve hastalar hem klinik hem de patolojik yönden incelen-miştir.

Rosenberger6 buzağılarda rastlanan kongenital karakterdeki cerebro-spinal defektleri 22 grupta toplamıştır. Bizim olaylarımız ile Rosenberger 6'in bildirdiği Cerebellar hypoplasie olayları arasında yakın bir benzerlik vardır. Bu bozukluk, resesif karakterli bir lethal faktöre bağlı olup sporadik olaylar şeklinde, doğuştan veya bundan pek kısa bir süre sonra ortaya çıkar. İnkoordinasyon, ataxie, tremor, ayağa kalkamama, opistotonus, başta pandül hareketleri gibi motorik semptomlar ile tanınır, Kimi, olaylarda, hafif derecede hydrocephalus ile beraber bulunur. Bu gibi olaylarda ayrıca, tonik-klonik konvul-ziyonlar ile görme bozuklukları da bulunur.

Finnie ve Leaver4 aynı semptomları gösteren iki Hereford

buza-ğının otopsisinde, cerebellumda hypoplasie, cerebellum'un cortical folia'larında strüktürel bozukluklar, granüler kattaki ganglion hücre sayısında azalma ve purkinje hücrelerinde vacuolisation tesbit etmi ş -lerdir.

Frankhauserz' 3 ise, cerebellar hypoplasie olaylarının çoğunda yangısel lezyonların varlığını ileri sürmüş ve Simental buzağılarında rastladığı hypoplasie olaylarında, hydrocephalus'un da bulunduğunu

(3)

bildirmiştir. Urman ve Grace 7, herediter

Encephalo-myelo-pathie-hydrocephalus sendromu olarak nitelendirdikleri olaylarında ise, doğuştan itibaren amourosis, internal hydrocephalus, cerebellar hypoplasie ve displasie, özellikle cerebellum'da dissemine demyelina-tion, aquaductus sylvie'de daralma ve microphthalmie tesbit etmi ş -lerdir.

Jubb-Kennedy 5, herediter orijinli kabul edilen cerebellar hypop-lasie olaylarında, cerebellar lezyonların değişik şiddette olduğunu ve bazı olaylarda beyinciğin tamamen küçüldüğünü ve yalnız birkaç pe-dinkülden ibaret kalabildiğini; daha az vahim olaylarda ise pedin-küllerin kısmen küçüldüğünü, Brachium pontis'teki medüller pira-mitlerin ve restiform cisimciklerin yassılaştıklarını, cerebellar cortex'- te disorganizasyon; purkinje lıücrelerinde dejenerasyon; granüler tabaka hücrelerinde ise azalmanın dikkati çektiğini bildirmiştir.

Materyal ve Metod

İnceleme materyalimizi iç hastalıkları kliniğine getirilen veya gezici klinik çalışmaları sırasında 1968 den 1973 Mayıs'ına kadar, köylü ve yetiştiriciler elinde rastlanan olaylar teşkil etmiştir. Amou-rosis ile motorik inkoordinasyon semptomları gösteren 22 buzağıda cerebellar hypoplasie teşhis edilmiştir. Hayvan sahiplerinden

buza-ğının orijini, aynı ana ve babadan doğma diğer buzağılarda benzeri hastalık tablosunun önceden görülüp görülmediği, bakım ve beslenme durumu ile hijyenik şartlar hakkında bilgiler alınmıştır. Olaylarımızın 18 i üzerinde tedavi denemesine girişilmiş, sahibinin rızası alınabilen 2 buzağı ise tedavi edilmeyip kesilerek otopsiye tabi tutulmuştur. O-topsi edilen bu buzağıların önceden ve otopsi anınd resimleri çekil-miştir. Histopatolojik yoklamalar için beyin, beyincik, Medülla

oblon-gata, M. spinalis, gözler, burun mukoza ve konşaları ile lüzumlu görü-len bütün diğer organlardan doku örnekleri alınmıştır. Bu örnekler, tamponlanmış % io luk formalinde tesbit edildikten sonra prafin blok-ları yapılmış ve 5-6 mikron kalınlıkta kesilip günlük hematoksilen ve eozin boyma metoduyla boyanarak incelenmişlerdir.

Sonuçlar

1968 yılında 6, 1969 da i, 197° te 2, 1971 de 3, 1972 de i ve 1973 te de 9 (toplam: 22) Cerebellar hypoplsie olayı tesbit edilmişir. Buza-'Acıların herbiri ayn bir işletme veya şahsa aittir. Olaylardan birisi Aralık, bir diğeri Haziran ve geriye kalan 20 tanesi ise Ocak-Mayıs

(4)

ayları arasında tesbit edilmiştir. Buzağılar muayene edildikleri tarih-lerde 1-15 günlük idiler. Hayvan sahiplerinin hepsi de buzağıların doğduktan sonra ayağa kalkamadıklarını ve bu nedenle de şişe ile bes-lendiğini ; başlarını düz tutamadıklarını ve vücutlarına hakim olama-dıklarını bildirmişlardir. Aynı ineğin daha önceki buzağılarında veya aynı boğanın diğer döllerinde, benzer hastalık bulunup bulunmadığı

sorusu daima "Hayır" ile cevaplandırılmıştır. Incelenen buzağılarm 12 si yerli,7 si saf kan Montafon, 2 si siyah siyah-beyaz Hoallanda ala-cası, i i de Jersey ırklarından gelmektedir. Bu durum, bu sendromun bir ırk özelliği olmadığını göstermektedir. Bütün hayvan sahipleri daha önce hiçbir şekilde ve yerde bu gibi bir olayla karşılaşmadığını

belirtmiştir ilk gözlemi izleyen yıllarda da aynı inekten alınan yavru-lar arasında benzer olaylara rastlanamaması dikkat çekicidir.

Buza-ğılar değişik şahıslara ait olduklarından, ineklerin bakım ve beslen-melerinde de benzerlik yoktur. Kış rasyonu genellikle saman ve kepek ile değirmen arttığı veya pancar posasının da aralarında bulunduğu fabrikasyon ürünleri ve süt' yeminden ibarettir.

Klinik bulgular: Bütün olayların gözleminde hemen hemen aynı

klinik semptomlar görülmüştür. Bu sendromu şöylece özetleyebiliriz Buzağı yerde yatmaktadır, ayaklarını muntazam bir şekilde karın altında toplayamayıp yana uzatmaktadır (Resim: i). Baş opis-totonus halindedir. Buzağı yardım ile ayağa kaldırıldıkta, muntazam

şekilde dört ayağı üzerine basamamakta, baş ise vücudun iki yanına doğru "pandül hareketi" yapmaktadır. yerde yatan buzağının ba-caklarında çırpınma hareketlerinde dahi koordinasyon bulunmadığı

dikkati çekmiştir. Başın frontal kısmında, birkaç olayda fakat dikkati çekecek derecede bir bombeleşme görülmüştür (Resim: 2) Belirgin bir amourosisin bulunduğu olaylarda, pupillar refleksin kaybolduğu ve olayların büyük çoğunluğunda ise ayrıca hafif bir exophthalmus (Re-sim: 2) ve nystagmus şekillendiği tesbit edilmiştir. Gözün dıştan yapı -lan muayenesinde, sayılı bir kısım olayda traumatik nedenli kerato-conjunctivite rastlanmıştır. Bir buzağıda da Corneal Cyste derrnoid bulundiğu anlaşılmıştır (Resim: 3, 4). Aynı olayda konşalarda defor-masyon ve burunda çift taraflı, fakat eşit olmayan büyüklükteki mea-tus genişlemeleri organa asimetrik bir görüüş vermiştir (Resim: 4, 5,6). Genel olarak kornea refleksinin bulunduğu, spinal refleksin ise normal-den daha fazlaca olduğu buzağılarda emme refleksinin muntazam ve iştihanın da yerinde olduğu dikkati çekmiştir. Buzağılarda merme, konjunktiva ve mukozalarda bariz bir değişikliğe rastlanamamış, beden ısısı ve nabız normal sınırlar içinde kalmıştır. Çoğu zaman so-lunum sayısı normal görüldüğü halde, bir iki olayda inspiratorik

(5)

dyspnoea şekillendiği tesbit edilmiştir (Resim: 2). Bazı buzağılar sonradan sekonder enfeksiyonlara yakalanmışlardır.

Bu hastalıkta prognozun iyi olmadığı hayvan sahibine anlatı l-mışsa da, ineğin biraz daha uzun sağılabilmesi için, hasta buzağısının tedavisi üzerinde israr edilmesi istenmiştir. Bu amaçla 18 buzağıya parenteral antibiyotik, Vit-A ve Vit-B2, Calcium ve Serum glycose (1-5 gün süre ile) uyulaması yapılmıştır. Ancak, 2 olayda klinik şifa sağlanabilmiştir. İyi olan buzağılarda koordinasyon bozuklukları ta-mamen kaybolmuşsa da amourosis devam etmiştir.

Patolojik bulgular: İki buzağının otopsisinde tesbit edilen bozuk-luklar ayrı ayrı sunulmuştur.

Olay : Kafatasının alın kısmı kabarık (Resim: 2-4), Os occipi-tale'nin küçük ve Foramen occipitale magnum'un ise üstten fazlaca açık kaldığı görülmüştür. (Resim: 7, 8). Beyinciğin Vermis kısmı ile orta bölümüne kadar olan parçasında Folia ve Lateral pedinculus'- lerinin Foramen occipitale magnum'un içine doğru itilmiş olduğu ve bu kısımların sıkışıp yassılaşarak trapezoid bir şekil aldığı dikkati çekmiştir (Resim: 7-10). Bu haliyle beyinciğin bir "binici eğeri"

şeklini kazandığı gözden kaçmamaktadır (Resim: ı o). Beyin ve meninx'lerde ödem, heriki Ventriculus lateralis'te genişleme (Resim:9) ve cerebro-spitıal sıvıda artma, Choroid plexus'lerde ödem ve hiperemi gözlenmiştir.

Histolojik bakıda, cerebellumdaki purkinje hücrelerinde hidrobik dejenerasyon (Resim: i i , 2) nekrobioz ve sayılarında da azalma görül-müştür. Granüler tabaka hücrelerinde ise piknoz şekillendiği tesbit edilmiştir. Cerebellum'un iki tabakası arasında ödem sonu bu kat-ların birbirinden ayrılması, ak madde içerisindeki damarlarda hipere-mi dikkati çeken bozukluklar olmuş, ancak ne beyin ne de beyincikte yangısel değişikliklere rastlanamamıştır (Resim: ii, 12).

Heriki gözde, cornea üzerinde kıllı deri parçalarına (Cornea dermoid'i) rastlanmıştır. Bu kütleler (Resim: 3, 4), Humor aqueous ve Corpus vitreum'da hafif artış, lens crystallina'da hypoplasie ve retina katında dekolman dikkati çeken bozukluklar olmuştur. Histolojik bakıda ise, göz sinirinin kendisinde veya uzantılarında hafif bir glia artışı ve göz damarlarında hiperemi dışında, önemli bir bozukluk tesbit edilememiştir. Retina tabakasındaki ganglionlar bolgesinde ödem ve nekrobiotik değişiklikler dikkati çekmiştir.

Burun'un kemik ve konşalarında deformasyon ve bunların uzaya rak burun deliklerinden dışarı çıktıkları tesbit edilmiştir (Resim:

(6)

2, 5, 6). Burun mukozasında şiddetli hiperemi ve catarrhal bir yangı görülmüştür. Mukoz karakterli bir akıntı burun deliklerinden sarkmak-ta idi (Resim: 2). Heriki burun boşluğunda etmotürbinal kemiklerin asimetrik olarak gayrimuntazam oldukları ve kıvrıntılarının da azalıp çoğalma gösterdiği dikkati çekmiştir (Resim: 6) Dorsal konşanın at-rofisine karşılık, ventral ve medial konşaların geniş görülüşü kemik teşekkülündeki bozukluklar sonu olmuştur.

Olay 2: Başta frontal bölgede hafif kubbeleşme, konşanın burun deliklerinden dışarıya doğru uzanması bu olayı da ilkine benzetmek-tedir (Resim 2). Baş boyundan ayrılırken fazla miktarda cerebro-spinal sıvı sızdığı dikkati çekmiştir. Beyin çıkarılırken F. occipitale mağnum'- un fazlaca geniş olduğu, beyinciğin M. oblongata ve F. occipitale mağnuma doğru itilerek basık ve yassılaşmış bir hal aldığı göze çarp-mıştır (Resim: 7, 8). Basınç altında kalmış olan beyincik ve M. oblon-gatanın yanlara doğru genişlemiş oldukları anlaşılmıştır. (Resim ı o). Aquaductus sylvie'de hafif daralma, V. lateralislerdeki choroid ple-xuslarde ödem ve hiperemi ile cerebrospinal sıvıdaki artış ilk olayda-kinden de fazlaca olmuştur. Histolojik yoklamada birinci olaydaki gibi Purkinje hücrelerinde ve diğer gangEonlarda hydrobik deje-nerasyon, vacuolisation, necrobiose ve reticulaer görünüme yol açan hücresel nekroz ile granüler tabakanın cortical gri maddeden kısmen ayrılmakta olduğu görülmüştür. (Resim: ii , 12).

Gözde lensin hafif hypoplasie'si, sıvılarındaki hafif artış, retina ka-tının dekolmanı ve buradaki sinir ganglionlarında dejeneratif olaylar dışında bir değişme seçilememişir.

Burunda birinci olayımızda olduğu gibi conchae ve etmoturbi-nale'de defomasyon (Resim: 6) tesbit edilmiştir.

Tartışma

Göz, burun ve kafa kemikleri deformasyonları dışında, olayları -mızda gözlediğimiz bozukluklar; Rosenberger 6 ve Finnie-Leaver 4 tarafından da gözlenen cerebellar hypoplasie olaylarındakilere ben-zemektedir. Bizim olaylarımızda ayrıca, önceden Fankhauser2' 3,

Urman-Grace 7 ve Jubb-Kennedy 5 tarafından tasvir edilen internal hydrocephalus, cerebellumun purkinje hücrelerinde hydrobik deje-nerasyon, vacuolisation ve nekroz gibi bozukluklarla granüler kat ın disorganizasyonuna da rastlanmıştır. Fakat, internal hydrocephalus'un Foremen occipitale magnumun tıkanması ile ilgili sekonder bir bozuk-luk olduğu düşünülmüştür. Buna neden ise kemiğin genişlemesinin

(7)

sınırlı olmasına karşılık, foramen içerisine itilen yumuşak dokulu

cere-bellum ve M. oblongatanın basınç altına girmesi ve cerebro-spinal sıvı

sirkülasyonunun engellenmesi olmuştur. Cerebellum tipik bir "eğer"

şeklini kazandığı için özel bir görünüm almıştır. Klinik ve patolojik

yoklamalarda yangıyla ilgili olabilecek bir değişmeye rastlanamamış

bulunulması dikkati çekicidir. Hastalığın çeşitli bölgede ve her ırk

buzağıda ortaya çıkabilmsi ve kardeşlerin hepsinde gözlenmemesi

bu sendromun akrabalık ve letal faktörler ile ilişkisi olmadığı kanısını

uyandırmıştır. Kafatası kemikleriyle conchae ve etmoturbinale'de

görülen deformasyonlar, hastalığın kapalı yerde beslenen ineklerin

buzağılarında görülmesi, bu sendromun mineral madde, hormon veya

vitamin yetersizlikleri ile bir ilgisi olabileceğini düşündürmektedir.

Tipik A-Hipovitaminoz tablosu gösteren buzağılarda aynı lezyonların

görülmüş bulunması bu kammızı desteklemektedir'.

Literatür

. Aytuğ, C. N., Ertürk, E., ve Özdöl, İ. (1973): Çorum-İskilip Bölgesindekı Sığır yetiştirme ünitelerinde görülen A-Hipovitaminoz olay-ları üzerinde klinik ve patolojik çalışmalar., (Hazırlanmaktadır). 2 Fankhauser, R. (1957): Bildungstörungen des Kleinhirns.

,

Dtsch.

Tierarztl. Wschr., 64: 225-230.

3 . Fankhauser, R. (i 959) : Hydrocephalus-studien., Schweiz. Arch. F. Tierheilk., i o i : 407-416.

4. Finnie, E. P., and Leaver, D., D. (1965): Cerebellar hypoplasie

iri

calves., Austr. Vet. J., 4i : 287-288.

5 . Jubb, K. V. F., and Kennedy, P. C. (197o): Pathology of

Domes-tic Animals, V ol. 2., Acad. Press., N. Y., and London., pp: 353-355.

6 . Rosenberger, G. (197o) : Krankheiten des Rindes., Verlag Paul

Parey., pp: 644-650.

7. Urman, H. K., and Grace, D. D. (1964): Hereditary eucepha-

lomyelopathie-hydrocephalus syndrome., Cornell Vet., 54: 84-93- Yazı "Dergi Yazı Kuruluna" '9. 6. '973 günü gelmiştir.

(8)

Resim 1. Congenital cerebellar hypoplasie (Olay 1) olayında dört ayağın toplanamaması

ve opistotonus. (Congenital cerebelllar hypoplasia Case No. 1: Typical incoordinated animal with opistotonus)

Resim 2. Congenital cerebellar hypoplasie (Olay 2). Alnın bombeli görünüşü (A), conchae ve fazla sümüğün burun deliklerini tıkaması (B) sonu dyspnoea ve gözdeki hafif exophthal-

mus görülmektedir. (Congenital cerebellar hypoplasia Case No. 2, Nasal discharge and frontal convexity with slight exophthalmus)

(9)

Resim 3. Birinci olayımızda burun deliğinin konşa uzantısıyla kısmen tıkanması ve (131 Gözde corneal dermoid cyst-sağ taraf-. (Nasal partial obliteration with prolonged

conchae, and corneal dermoid on the right eye

Resim 4. Olay. 1 'in soldan çekilmiş resminde corneal dermoid ve opistotonus ile alnın bariz bornbeli hali görülmektedir. (Left side picture of the case No. 1. to demonstrate the

symmetrical character of corneal dermoid and nostril obliteration with the fron- tal convexiıy and opistotonus)

(10)

Resim 5. Olay. 2'de burun deliklerinin konşa uzantıları ile tıkanması., (Nasal obliteration with prolonged conchae in Case Nr.2)

(a) Olay 1. (b) Olay 2.

Resim 6. Dorsal ve orta konşaların heriki olayda da küçülmesine karşılık, ventral konşada büyüme ve burun pasajlarında deviation ile deformation. Etmoturbinale'in asimetrik hali, konşamn burun dışına uzayan uçları oklarla işaretlenmiştir. (Nasal deviation and deformity including the asymmetrical etmoturbinale bones, enlarged nasal passages and prolonged

(11)

Resim 7. Olay. I: Kafatası açıldıkta sağda beyin ve beyinciğin, solda da bunu örten occipi- tale kemik ile deliğin genel görünüşü. Occipitale kemiğin küçük şekillenmiş olması, kafada- ki asimetri ve occipitale deliğin yassı ve genişlemiş hali, sağda beyinciğin binici eğeri benzeri konumu görülmektedir. (Case I. The small occipitale bone, large occipitale foramen, and

the trapezoid form of the cerebellum-arrowed-)

Resim 8. Olay. 2: Resim 7'de açıklandığı gibi, occipitale kemiğin küçük şekillendiği, deli-

ğin genişlediği ve beyinciğin yassılaşmış basık şekli dikkati çekmektedir. Ayrıca, beyin hemis- ferlerinde hafif şişkinlik ve yassılaşma -hydrocephalus sonu-.. (Case. 2: Similar defects seen

in Fig. 7, and the flattened surface of the brain hemispheres due to slight internal hydrocephalus)

(12)

Resim 9. İnternal hydrocephalus sonu (Olay. 1) Lateral ventriküllerde kısmi genişleme,

damarlarda hyperaemie ve genel ödemli görünüm ile hemisferin cerebellum üzerine doğru itilmesi görülmektedir. (The enlargement of lateral ventricles, hyperaemia, and edematous

appearance of the brain hemispheres overlapping the cerebellum)

Resim 10. Olay. 1. Beyinciğin yakından çekilmiş görünümü. Ezilen organda Vermis ile folia ve brachiumların deformasyonuna karşılık, soldaki küçük çıkıntılara yassılaşan M. ob- longataya ve Ventriculus 4. ten akan sıvıya lütfen dikkat ediniz. (Case. 1: Trapezoid cere- bellum with deformities in a close-up view. Please note the flattened medulla and the

(13)

$%.

ti

Resim 11. Kongenital cerebellar hypoplasie'de beyincikte purkinje hücrelerinde yaygın hydrobic degeneration ve vacuolisation. (Hydrobic degenarations and vacuolisations in the purkinje cells of the cerebellum of a calf with congenital cerebelllar hypoplasia syndrome).,

Hematoxylin ve eosin, X 150.

Resim 12. Resim. 11'de görülen vaktiollesmelerin büyütülmüs görünümü. (Higher magni- fication of Fig. 11). Hematoxylin ve eosin., X 400.

Referanslar

Benzer Belgeler

In order the confirm coagulase positive Staphylococcus colonies from each positive agar were taken and identified by using coagulase test, and EIA (Enzyme Immuno Assay) was used

Spermatozoa motilitesi yönünden sistein ve yağsız süt tozu (kontrol) sulandırıcıları ile hyaluronik asit arasında istatistiki olarak önemli bir fark belirlenirken

Consequently, a parallel relationship was determined between adopting innovations and the scale of the enterprises (p<0.01), education level and age of the producer (p<0.05),

Bu araştırmada, ekstra femur’un bulunduğu, tibiotarsus’un tek bir kemik gibi göründüğü ancak, biri tam olarak gelişmemiş iki adet kemiğin synostosis tarzında

kullanılarak uygulanması sonucu elde edilen ortalama ROC sonuçları..39 Çizelge 4.6 Farklı benzerlik metriklerinin kesişim gen listesi kullanılarak LAST_DE parmak

Gezginin salkım içerisindeki müşterilerden sadece bir tanesine uğradığı problem Seçici Genelleştirilmiş Gezgin Satıcı Problemi (SGGSP), salkım içerisindeki

*4)Ortalama yatış süresi 5)Ortalama hasta miktarı *6)Yatak işgal yüzdesi *7)Devir aralığı.. 8) Ölüm hızları -Kaba ölüm hızı -Net ölüm hızı -Anestezi ölüm

In the present case, we initiated ACTH after correcting metabolic ac- idosis, and we did not observe any metabolic decompensa- tion episode during follow-up.. This present