ilmi Ara�t1rmalar
8,Istanbul
1999PROF. DR. ALi NiHAT TARLAN'IN EDEBi SANATLAR'INA
F ARKLI BiR Y AKLA�IM
M.Aii Yekta SARA<;* Prof. Dr. Ali Nihat Tarlanl, TUrk edebiyat1 ozellikle de Divan edebiyatt i�Yin vakfettigi omi.ir sermayesi ile kendisinden sonrakiler i�Yin hala bir muallim olma durumunu korumaktadtr. Eserleri ve talebelerinin onun bu hizmetinin slirekliliginin temininde roiU bi.iyilktlir. Divan edebiyatmm meselelerinin te�his ve te�rihindeki isabetli tefsir ve izahlan ile bu edebiyatm karma�tk meselelerine fYOZlim getirmesi nin yams1ra bu sahadaki kendisinden sonraki 9ah�malara da yon verici olmu�tur.
Biz
bu yaZJmtzda onun edebi sanatlara yeni bir yakla�tm tarzJ getirdigi Edebi Sanat/or
isimli eseri ilzerinde duracagtz. Bu yazt sahanm bir fYOk konuda hiila a�tla mayan ilstadt olan Prof.Dr.Aii Nihad Tarlan'm bir eserinin tenkidi i�Yin degil yete rince anla�tlamadtgma inandtgtmJz bu eser ile ilgili dO�Uncelerimizi ifade i�Yin ka leme almm1�ttr.Bu yaz1da takip edecegimiz usul oncelikle ve silrekli metnin kendisinden ha reket etme, onu esas alma olacakttr.Bununla birlikte mevzuumuza girmeden 5nce belagat sahasmda yaztlan TUrk9e eserlere dair bazt ktsa i�aretlerde bulunmanm
faidesine
inamyoruz.Bir belagat kitabmm kompozisyonu dahilinde olmasa bile edebi sanatlardan bahseden ilk Tiirk�Ye eser2 Ahmed ei-Bardahi'nin Kitabu Camii en-Nevai '1-Edebi'I
Farisi
(yaztlt� tarihi:907
I
1502
) dir Daha sonra Silruri'nin Bahru'1-Mearif'i
(yazt lt� tarihi:956/1549), Muidi'nin Miftahii 't-Te$bih ve Milstakimzade'nin !stzlahat-z Siriyyesi gelir. Bu eserlerden sonra arttk bir belagat kitab1 vasfmda eserler gorOI meye ba�lamr. Alt1parmak Mehmed Efendi'nin Telhis terclimesi olarak bilinen eseri, Mehmed Tahir Selam 'm Mi=anu '1-Edeb terclimesi (istanbul,1257),
Ankaravi'nin Miftahu '1-Belaga ve Mzsbdhu '1-Fesdha (istanbul, 1284) isimli eserleri bu sahadaki eserlerin ba�ltcalarmdandtr. Bu eserler muhteva ve i�Ydlizen baktmm dan ArapfYa beliigat kitaplanm takip eder. ArapfYa belagat kitaplarmt esas alan bu tarz kitaplar Tanzimata kadar devam eder. Tanzimattan sonra Batt edebiyatma dayonelme olmu� ve S!.ileyman Pa�a'ntn Uebani'l
i�a·
st
(I II,
istanbul
1288 1289)
D01;. Dr.,
i.O.
Edebiyat Fakiiltesi.llayat1 i�in bkz. Prof.Dr. Faruk Kadri Timurt�. '"Ali Nihad Tartan ve Eserleri", TOED, c.XIII
(Istanbul, 1965). Ali Alparslan. '"Ali Nihad Tartan Ozerine··.
Edebiyat Mese/e/en
(istanbul 1981),Prof. Dr. Mine Mengi. "Prof.Dr.Ali Nihad Tartan Hayat1 ve Eserleri'',
PofDr
AliNihad Tar/an
'm MakalelermdenSe�me/er
(Ankara. 1990)2 Belagat sahasmda yazilan Tilrk�e eserler i�in bkz. Kaz1m Yeti�. "Belagat- Tiirk Edebiyatl",
DIA.
c V (istanbul 1992 ). s. 384.294
M.
ALİ
YEKTA SARAÇ
ile
Batı retoriğininbirçok konusu Türk edebiyatma da
girmiştir.Bu eserden sonra
bu sahada
yazılaneserler iki
farklıkoldan devam eder: ya eski belagat
anlayışınıyani
geleneğitakip ederler ya da bunun
yanısıra Batıretorik
kitaplarındanda
fay~ dalanırlar.Bu iki ucu en iyi
yansıtaneserler Ahmed Cevdet
Paşa'nınBelagat-i
Osmaniyye isimli eseri ile
(İstanbul,l298-1299)ile Recaizade'nin Talim-i
Edebi-yat
'ıdır. (İstanbul,1299)
ı.
Edebi Sanatlar, Prof. Dr. Ali Nihat
Tarlan'ındoktora
sonrası(1921) ilk
ese-ridir.
İlkolarak
İstanbul'da I 930 tarihinde Edebf Sanatlara Dair
adıyla yayınlan mıştır.Daha sonra Edebf Sanatlar
adı altında3.
basımı1947 'de ve 4.
basımı1969
yılında yapılmıştır. İlk baskısı yapıldığında
kendisi 32
yaşındaolup muhtemelen
orta okul ve lise
öğretmenliği sırasındabu eseri kaleme
almıştır.Eserin bütün
bas-kılarında şuibare mevcuddur: "Bu eser merhum
üstadım NamıkKemalzade Ali
Ekrem
Bolayırile
yaptığımızbir fikir
münakaşasıneticesinde meydana
gelmiştir.Dördüncü
baskısınıonun aziz
hatırasınaithaf ediyorum." B:u sözlerden
Tar-lan'ınbu eseri bir fikir
münakaşasıüzerine- ve muhtemelen bir cevap olarak-
ka-leme
almıştır.Bumühimdir. Zira gaye; takip edilen tarz ve usulün belirlenmesinde
ve neticede müessirdir ve burada gaye
münhasıranedebi
sanatlarınele
alınışı değilbelki de bir fikri
münakaşaya cevaptır.Kendisinin bu eseri ile ilgili tavsif ve tarifleri ise
şunlardır."Edebi sanatlar
mevzuuna tamamen
şahsibir
görüşlebakan bu ufak
broşürdaha ziyade eski sanat
görüşünü
tenkit eder mahiyettedir." 3
Daha ileride de eserin hedefini
şöyle
belirler:
" Biz bu risalede ruhi mahiyetierine nazaran edebi
sanatlarıtasnif, izah ve
aralarındaki
farklarınisbeten
vazılıolarak tayin etmek istedik. Hiçbir iddia ihtiva etmeyen
bu risale mütefekkir ve
mütehassıslarımızınbu vadideki
irşadlarınıcelbedebilirse
ne mutlu!" (s. 1 50). Fakat maalesef son cümledeki temenni tahakkuk
etmemiştir.Yukarıdaki
cümlelerde geçen "ufak
broşür"ve "hiçbir iddia ihtiva etmeyen
bu risale" nitelemeleri kendisinin bu esere
bakışınıgöstermesi
bakımındandikkate
değer.
Belki de bundan
dolayı
"Önsöz"de
belirttiği
gibi
dostlarının
ve talebesinin
arzu etmesine
rağmenbu
broşürü- risaleyi ikinci defa kaleme
almamıştır.Bu da
dikkat çekmek
istediğimizikinci önemli
noktadır.Bu önemlidir; zira bu eserin
neşirtarihinden sonraki 48
yılboyunca
sayısıyüz eliiyi bulan kitap ve makalede bu
meseleyi bu minval üzere ele
almamış,eserinin ikmal ve tashihine ihtiyaç
hisset-memiştir.Eserde "Önsöz"den sonra "Sanat
Hakkında
Birkaç Söz" ve bunu müteakib
de
"Giriş"bölümü yer
almakatadır.Burada yazar sanat
hakkındaki görüşlerini te-ferruatıylavermektedir.
Şukadar var ki burada dile getirilen fikirler sonraki
yıllarda
yazdığı yazılardada
tekrarlanmış, geliştirilip genişletilmiştir.MesaJa:
3 Prof.Dr.Ali Nihad Tarlan, Edebiyat Meseleleri,
(İstanbul,1981),
s.l43. Bundan sonra ilgili sayfa-ya yazı içinde atıfta bulunacağız.TARLAN'IN
EDEBi SANATLAR'lNA FARKLI BİR
Y
AKLAŞIM295
-"Bu heyecan ve
bulıranların altındaiki büyük mevzu teressüm eder:
Ölüm ve
aşk.
Fert birinden kaçar, birine
koşar.Fakat bu
kaçışve
koşuşunistikameti hayat
istikametindedir. Ölümden kaçmak, hayata
koşmakdemektir.
Aşka koşmak
nevin
hayatına koşmakdemektir." (146)
Diğerbir
yazısından:"Hayattan iki büyük mevzu
çıkar:Ölüm ve
aşk.Ölümden kaçmak,
aşka koşmak. Herşeyde
bu böyledir. Esasen bu mevzuu
i-ki saymak da
hatadır; aşka koşmakdöl ölümünden
kaçmaktır." 4-"Sanatkar ise eserini vermeye mecburdur. Çünkü haz cemiyete
yayıldıkçaartar, elem cemiyete
yayıldıkça azalır. Sevindiğimiz, yerindiğimizzamanlar
bey-hude yere bir dost
aramayız." (s.6ı)Diğer
bir
yazısından:"Sanat
insanıniki muayyen
heyecanınınmahsulüdür: Haz ve elem. Haz
mu-hite
yayıldıkçaartar, elem
azalır." 5Çoğaltılması
kolay olan bu örnekler bize
Tarlan'ındile
getirdiği düşüncelerinin takipçisi
olduğunugöstermektedir.
Tarlan'ın
bu
yazıdadikkat
çektiğihususlardan birisi de
insanınzihni
hayatıile teessür'i
hayatınınmihverinin hayata
koşmayani fert olarak
yaşamakve nevi
olarak devam etmek
etrafında olduğudur.(s.
ı46)
O her
insanın fıtratında, doğuştan getirdiği sanatkarlıkyönü
bulunduğunada
işareteder: "Her insan bilfiil
değilsebile bilkuvve
sanatkardır.Fakat herkes sinir
cümlesinin bünyesine,
hayatınıncereyan
tarzınagöre bu kabiliyeti izhar edecek
vasıtalaramaliktir. Bu sinir cümlesinin faaliyeti sanat eseri haline gelebilmek için
olgun ve engin hayat
hatıralarına, genişbir dil bilgisine,
velhasılbir çok
şeraite muhtaçtır. Bunlarınmevcudiyeti nisbetinde mahsul verir. Sinir cümlesinin faaliyeti
de yine
cinsf
hayatımızadayanan bir hayatiyet kudretinin
varlığına bağlıdır."(s.
ı47). "Bir
insanıdahili ve harici her hangi bir
şuur intibahınamaruz
kaldı mı intibahın hayatıile atakasma göre muhtelif
şiddetteheyecanlarta
sarsılır.Oanda
sanatİhududundan içeri
girmiştir. Duygularıbütün bir
hayatıdolduran bilgiler,
görgüler ve
hatıralarala alakadardır.Bu alaka
yalnız şuur değil, şuuraltıalemi ile de
imtizaclaı yapaı."(s. I 48) .
Tarlan, bedii faaliyetlerin
kanunlarınınbir taraftan felsefi
diğertaraftan
psi-kolojik
olduğunusöyler ve bu eserinde edebi sanatlar ne gibi zaruret ve dimagi
faaliyet mahsulüdür, hitap ettikleri ruhlar üzerinde
nasılmüessir olurlar,
bunlarıizaha
çalışacağınısöyler. Söylediklerinin "heyecan" mefhumu üzerinde
tekılsüf 4 a.g.e., "Edebiyatta Eskilik ve Yenilik" isimliyazı.
(İstanbul
1943), s.51296
M.
ALİYEKTA SARAÇ
ettiğiniama heyecan mefuumunda sadece hissi ciheti
değil,ruhi hadiselerin
birbi-rine olan
karşılıklıtesir ve aksi tesirlerini, ani veya
şuurdaihya
edilmiş şeklinide
mündemic
gördüğünüsöyler.(s.149) Ona göre her edebi sanat
doğuşu bakımındanbir ruhi
ihtiyacınmahsulüdür ve harici alemin
manzarasını değiştirenpsikolojik
faktörler muayyen
olduğunagöre
bunlarınmahsulü olan edebi sanatlar da
mahduddur. (149)
Her bir sanata psikolojinin egemen
olduğubir zaviyeden bakan bu
bakışınpratikte ne gibi neticeler
doğurduğunaileride
işaret edeceğiz.Giriş
bölümündeki
''Talim-i Edebfyat
ve
Nazariylit-ıEdebiyye
bir dereceye
kadar istisna edilirse bizde edebi
sanatlarınmuayen bir esasa nazaran
tasnifı yapılmamıştır."
hükmünün
doğrubir
değerlendirme olmadığını düşündüğümüzüsöyle-me
durumundayız."Muayyen"
lafzı"psikolojik"
anlamınadelalet ediyorsa ve
la-fızdan
maksad bu ise elbet bu hüküm
doğrudur.Ama bu kelime bilinen lügat
ma-nası
ile
kullanılmışve mevzu ile ilgili - biri ikisi hariç- Cumhuriyet dönemine
ka-dar
yazılankitaplarda birbirini takip eden,
mUştereken benimsenmiş,tesadüftl ve
rastgeleliği ötelemiş
bir tasnif var ise ve bu tasnif de
asırlardır devamlılığınımuha-faza
etmişise edebi
sanatlarınelbette muayyen bir esasa nazaran
tasnifı yapılmışdemektir.
Ayrıcabütün kainata, tekevvünat ve
şüunatabu arada da bediiyata
bakışın
merkezine "haz ve elem" in
konuşudevrin hakim ve mütehakkim
Batılıanlam-da -ilmi diyemiyoruz- "bilimsel" dünya
görüşününinsan
ruhiyatınıele
alış tarzınınedebiyat
sahasınabir
yansımasıolarak mütalaa edilebilir mi süali önümüze
çıkmaktadır.
Edebi
sanatlarınizahiara ve kurallara
bağlanmış şekildeortaya
çıkışınave bundaki arniliere
münhasıranedebi
sanatlarıele alan bir kitapta hiç -bahis
konu-su
olmasıbir tarafa -
işaretedilmemesi dikkat çeken ve
yukarıdakisüalin
mevcudi-yetini
haklı kılanbir
diğerhusustur.
Tarlan edebi
sanatlarıiki
kısma ayırır:1 .Heyecana merbut sanatlar:
a)
Doğrudanheyecan mahsulü olan sanatlar:
Mecaz-ımürsel, mübalaga,
ilti-fat, tekrir, rücu, hüsn-i talil, tecahül-i arif,
katı,nida, tariz.
b)
Heyecanın doğurduğutedailere dayanan sanatlar.
Heyecanın doğurduğu
birinci derecedeki tedailere dayanan sanatlar:
Teşbih,istiare,
teşhisve intak, irsal-i mesel, telmih.
Heyecanın doğurduğu
ikinci derecedei tedailere dayanan sanatlar: MOraat-i
nazir, tezad.
2. Fikre merbut sanatlar:
Mahiyetierine nazaran edebi sanatlar iki
kısma ayrılır:a) Bir kelime veya terkibin iki veya daha ziyade
manasıUzerine bina edilen
sanatlar:
-Her iki mana cümlede maksuddur: Iham, istihdam, mugalata-i maneviyye,
TARLAN'IN
EDEBiSANATLAR'lNA
FARKLI
BİR YAKLAŞlM
297
-Ikinci
mananın
cOmlede yeri
olmadıaı
sanatlar:
!ham-ı
tenasOb,
iham-ı
tezad.
- Bir terkibin iki türlü manasma
dayalısanatlar:Kinaye, tariz.
b) Iki kelime üzerinde
gerçekleşen
sanatlar:Cinas, ittihad ve
iştikak,
kalb.
Bu sanatlar gayelerine nazaran da kendi içinde
şöylebir taksi me uararlar:
a) Zeka ve zerafet
gösterişibulunduran sanatlar: irsal-i mesel, iham.
b) Hususi bir
maksadıistihsal eden sanatlar
c)
Dimağdabir zeka darbesiyle intibah husule getiren sanatlar: Akis, terdid,
zeınbima
yüşbihU'I-medh,medh bima
yüşbihü'z-zem.Yazar
yukarıdakitasnifi s.152 de edebi
sanatların izahınagirmeden önce
vermiştir. Karşıianna bunlarınhangi
sanatlarıihtiva
ettiğinibiz eserden hareket
ederek koyduk. Eseri dikkatle
incelediğimizdefikre merbut
sanatların yukarıdakiicmalen tasnifinin, eser içindeki tafsilen tanifine uygunluk
göstermediğinigörilyo-ruz. Fikre merbut sanatlardaa ve b bendierinden sonra c bendi olarak
''Dimağdabir
zeka darbesiyle intibah husule getiren sanatlar'' gelmektedir. Halbuki bu bend,
sanatlarıngayelerine nazaran
yapılantasnifinin üçüncüsüdilr. Bu c'nin a ve b
bendieri "Zekii ve zerafet
gösterişibulunduran sanatlar" ve "Hususi bir
maksadıistinsal eden
sanatlar"dırve bu iki
şıkeser içinde
atlyanmıştır.Bu
karışıklıkneden-se ne yazar
tarafındanmüteakib
baskılarda giderilmişne de kimse buna dikkat
çekmiştir.rı.
Bu
değerlendirmedensonra eserde edebi
sanatlarınele
alınışlarıile ilgili
bazıdikkat ve tespitleri m izi maddeler halinde sunmak istiyoruz.
1. Eser üzerinde
şuveya bu
açıdanTalim-i Edebiyat'
ıntesiri göze
çarp-maktadır.Eser boyunca verilen 75 manzum ve mensur misalin 39'unun
Talim-i
Edebiyat'
tan
alındığınıtespit ettik. Bu bize Ali Ekrem
Bolayırile
aralarındageçen
fikir
milnakaşasındabu eserin de bahse konu
olmuş olabileceğine işaretetmektedir.
Diğerörneklerin bir
kısmıMebani
'/-Inşa'dan,
diğer bazıörnekler de
Beldgat-i
Osmaniyye'
den
alınmıştır.Bunlara ilaveten kendisinin
koyduğuörnekler mevcut
olmakla birlikte bunlar
azdır.
Örneklerin nereden
alındığına
nadir olarak
işaret
etmektedir.
Talim-i Edebiyat'
ıbazen örnekleri bazen de tarifleri
dolayısıylatenkit eder.
Talim-i Edebfyat
sahibinin tariz ile kinayeyi
liiyıkıylatefrik
edemediğini,tezad
tarifinin kafi
olmadığını,terdid tarifinin de eksik
olduğunusöyler. Bazen de
aynıkelimelerle adres göstermeden bu eserden nakiller yapar. Bununla birlikte hilsn-i
talil, mugalata-i maneviyye, istihdam gibi onda olmayan sanatlara da yer verir.
2. Tarlan
çalışmasınınmihverine
"heyecan"ı koyduğuiçin
heyecanın varlı ğınıtespit
etmediğiörneklerde
olduğubilinegelen
sanatlarınmevcudiyetini kabul
etmemiştir.Mesela mecaz-ımürsel bahsinde
Talim-i Edebfyat'
ta bu sanat için
ve-298
M.
ALİYEKTA SARAÇ
rilen on
örneğialarak inceleyerek
bunlarınsadece üçünde
mecaz-ımürsel
sanatı bulunduğunu yazmışve
diğerlerindebu
sanatın olmadığını söylemiştir.3.
Tarlan'ınsanatlara
getirdiğitariflerde de belirleyici unsur
"heyecan"dır.Bundan
dolayımeselA tecahill-i arifte "tahayyür, tedellüh, medihte ve zernde
mübalagayıhedefleyen tecahül-i arif ekseriya büsn-i talil ve
teşbihten başkabir
şey değildir."der (s. l 65). Mebani
'!-İnşa'daki müraat-i nazirin
asırlardanberi tekrar
edilegelen tarifini bir anda
yıkarak"Müraat-i nazir
sanatımecaza müsteniddir.
Yani heyecan tedai yapacak,
diğer şeylerbu mecaz ile münasebetdar olacak" der
(s.174).
Katı sanatınıda Talim-i Edebiyat' tan nakl eder, fakat tari fe
"heyecanıntaht-i tesirinde"
kaydınıilave ederek. (s.l66)
4. Edebi
sanatların yapılantariflerinde
bazı karışıklıklarave
tutarsızlıklaratesadüf ediyoruz.
İlıarn sanatınıele
alalım.Verilen tarif
şudur:"Bir kelime iki
ma-naya gelir ve o iki manadan ikisi de mevzu ile uzak ve
yakındanalakadar olursa
iham
sanatıtahakkuk eder.
İhamdaikinci ve basit mana için
işaretyoktur." (s.l77).
Kitapta tevriyeye
ayrıcayer
verilmemiştir.Bunu
yazarınklasik belagat
kitaplarındaki iham ve tevriyenin, bir durumun
farklıisimleri
olduğu şeklindeki yaklaşım tarzınıtakip
ettiğinisöyleyerek tefsir edebilirdik. Fakat
yaptığıtarif tevriyenin
tarifi
değildir. Kaldıki telmih bahsinde "tevriyeyi iham ile
birleştirmekdaha
doğruolsa gerektir ... Tevriyede tek olan kelimenin biri uzak
diğeri yakıniki
manasıolur."
denilerek tevriyenin bir tarifi
yapılmıştır(s.l74). Tevriye ile
lhamınTürkçe belagat
ve edebi
sanatlarıkonu alan kitaplarda ele
alınışıklasik belagat
kitaplarınapek
uymamaktadır.Zaten bundan
dolayıdırki bu iki bahis umumiyede birbirine
karıştırılmaktadır.
Burada da
aynı
durumu görüyoruz. Iham ile tevriye
aynı şey değil
midir? Iham tevriyeden
farklı
bir sanat ise niye tevriye bir
başka
husus içinde
de-ğerlendiriliyor
ve hiçbir misal verilmiyor? 6
5.
Bazısanatlara hiç yer verilmez iken
bazılarınında sadece tarifi ile iktifa
edilmiştir.Mesela büsn-i talil
sanatıbulunmaz iken telmih ve
katı sanatlarınınta-rifleri bulunmakta ama bunlara misal verilmemektedir. Kinaye
sanatınaise
diğersanatlarda
gördüğümüzünaksine manzum misal
verilmemiştir.Bunun bir sebebi ve
izahı olmalıdır.Telmiheörnek
vermeyişinionu
teşbihve tariz
dışındamüstakil bir
6 Tarlan "Gül gülse daim aglasa bülbül aceb degil 1
Zira kimine agla
dimişler kimine gül "
(Zati) beytini iham için misal veriyor ve "Burada gül kelimesinin iki
manası vardır:maruf
çiçek, gülrnek mastanndan emr-i
hazır. İkiside beyitte
manalıdır." şeklindeizah ediyor.
(s.176). Halbuki bu beyit "Tevriye ki !ham dahi denilir. Bir
lafzınkarib ve baid iki
manasıolup da karine-i hafiyyeye itimaden
mana-yıbaidi irade
olunmaktır." şeklindetarifi
yapılan
Belagat-i Osmaniyye
'de ihamla bir manaya gelen tevriye için misal
verilmiştir.( a.g.e.,s.168)
İkincieser göre
izahı şöyle olmalıdır:Beytin ikinci
mısraındaki"gül
"lafzınıniki
manası vardır:gülrnek fiilinden emir ve bir çiçek ismi.
Lafzın yakın manası,"agla"
kelimesinin de
yardımıylazihne hemen gelen gülrnek fiilinin emir kipi olan
manasıdır.Fakat
şairzihni bir
uğraşile bize
zekasınıgöstermek istiyor ve ilk
mısradakigül isminin de
yardımıylaburada "gül"
lafzındanbu
lafzınuzak
manasıolan gül isminin murad
edildiğini anlıyoruzTARLAN'IN
EDEBi SANA TLAR'lNA FARKLI BİR
Y
AKLAŞIM299
sanat kabul
etmeyişine bağlayabiliriz."Telmih de bir
teşbihtir.Telmih
infıalneti-cesinde daha müessir bir
vasıtaolarak
~arizgayesine tevcih edilirse telmih
tarzındatariz
yapılmışolur. Telmih bir
vasıtadır;iki gayesi
vardır: teşbihve tariz." (s. l 74).
Katı sanatından
niye bahsedip hiç örnek
vermediğininsebebinin ise makul ve
mukni bir
açıklamasını yapamıyoruz.(s.l66)
III.
Şimdi Tarlan'ının
bir divan Uzerine
yapılacaktedkike örnek olan ve hala
a-şılamadığına inandığımız Şeyhi Divanını
Tedkik7
isimli eserine
bakalım.Eserin
önsözünde edebi
sanatların, sanatkarınteessüri yönü ile zihni yönünü
aksettirdiğinisöyler.Zihni yönünü aksettiren
sanatlarıbiri
kısmenmiheniki
diğeridaha mudil iki
kısma ayırır. İlki
daha ziyade
hafızayave tedaiye istinad eden cinas ve tevriye
sa-natlarıdır
ki bu
aynızamanda
sanatkarınkültürünü de gösterir. Mudil
kısmıise
müraat-i nazir
sanatıverir. (s.XI) Daha sonra
şairin yaptığıedebi
sanatlarıdört
esasta toplar:
1.
Benzetiş etrafındatoplanan
sanatlar.(teşbih)2. Benzetilen ve kendisine benzetilenden her ikisinin mevzuun
gayrıolan
müna-sebetlerle
yaklaştırtlması(mecaz, istiare, kinaye)
3. Tenasüb ve bu tarz
etrafındatoplanan sanatlar.
4. Telaffuz
benzeyişlerine(cinas,
iştikak)ve bir
lafzıniki
manasıüzerine
daya-nan sanatlar (tevriye) (s.l75)
Edebi Sanatlar
zaviyesinden
Şeyhi Divanını Tedkik 'i
tedkik edersek görürürüz
ki beklenilenin aksine ilk eserin ikinci eserde kayda
değerbir tesiri yoktur. Üzerinde
ısrarla durduğu,
edebi
sanatlarıonun
etrafında şekiilendirdiği,her
örneğeona göre
doğru- yanlış
hükmü
verdiği"heyecan"
kavramını değilbir
kıstasolarak kabul etmek
ona ehemmiyetli bir vurgu dahi
yapmamıştır. Aynınazar ile Fuzuli
Divanı Şerhi'
ne
baktığımızda
da
farklıbir durum görmemekteyiz. Bu kendisinin,
yaygınve
gelenek-selleşmiş
beHigat
anlayışından farklıhatta ondan çok uzak
düşüncelerbulunduran
balısimize konu
kitabındakifikirlerinin, sonraki
yıllardatakipçisi
olmadığınıgösterir. Bu
fikrimizi teyid eden bir husus olarak
velı1dbir yazar olan
Tarlan'ınbu eserini gözden
geçirerek ilave, ikmal ve tashihlerle yeni
neşirlerini yapmamış olmasınıde ilave
edebi-liriz.
Son olarak, Prof.Dr.Ali Nihad
Tarlan'ınbelagate yeni bir veche
kazandırmade-nemesi olarak kabul
edebileceğimizhatta klasik
edebiyatımızınestetik
kurallarından-~-