• Sonuç bulunamadı

Ergene koşullarında yetiştirilen değişik çeltik (Oryza sativa L.) çeşitleri üzereinde bazı morfolojik ve fizyolojik araştırmalar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ergene koşullarında yetiştirilen değişik çeltik (Oryza sativa L.) çeşitleri üzereinde bazı morfolojik ve fizyolojik araştırmalar"

Copied!
138
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ERGENE KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN DEĞİŞİK ÇELTİK (ORYZA SATİVA L.) ÇEŞİTLERİ ÜZERİNDE

BAZI MORFOLOJİK VE FİZYOLOJİK ARAŞTIRMALAR

HANDE DEMİRAL YÜKSEK LİSANS TEZİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

Danıþman : Yrd. Doç. Dr. MEHMET AYBEKE 2011

(2)

ERGENE KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN DEĞİŞİK ÇELTİK (ORYZA SATİVA L.) ÇEŞİTLERİ ÜZERİNDE BAZI MORFOLOJİK VE FİZYOLOJİK

ARAŞTIRMALAR

HANDE DEMİRAL YÜKSEK LİSANS TEZİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

Bu tez 07/10/2011 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Kabul edilmiştir

İmza İmza İmza ... ... ...

Yrd.Doç.Dr.Mehmet AYBEKE Prof.Dr. Feruzan DANE Yrd.Doç.Dr.Özlem DEMİRKIRAN

Danışman

(3)

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ERGENE KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN DEĞİŞİK ÇELTİK (ORYZA SATİVA

L.) ÇEŞİTLERİ ÜZERİNDE BAZI MORFOLOJİK VE FİZYOLOJİK

ARAŞTIRMALAR

HANDE DEMİRAL

Yüksek Lisans Tezi

BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

DANIŞMAN : Yrd. Doç. Dr. MEHMET AYBEKE

EDİRNE 2011

(4)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi,

Ergene Koşullarında Yetiştirilen değişik Çeltik (Oryza sativa L.) Çeşitleri üzerinde Bazı Morfolojik ve Fizyolojik Araştırmalar

Trakya Üniversitesi,Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilimdalı

Bu çalışma Trakya Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü sera ve laboratuarları Salarlı Köyü deneme arazisi ile Trakya Üniversitesi’nde eş zamanlı olarak yürütülmüştür. 2009 ve 2010 yıllarında Türkiye’de yaygın olarak kullanılan 41 çeltik çeşidi seçilip, fide döneminden hasat dönemine kadar morfolojik özellikleri incelenmiş, hasat döneminden sonra da kimyasal analizleri yapılmıştır.

Kontrollü olarak yapılan çalışmada hasat dönemine kadar yapılan çalışmalar sonrasında, bitki boyu, salkım uzunluğu, başakçık sterilitesi, 1000 tane ağırlığı ve tane boyutları ölçülmüş ve istatistiksel hesaplamaları yapılmıştır. Köklerde yapılan makro element analizlerinde Na+, Ca+2 ve K+ oranları üzerinde durulmuştur.

Yapılan çalışmalar sonucunda, morfolojik ve kimyasal analizler kendi içlerinde değerlendirilmiş ve çeltik yetiştiricileri tarafından en çok tercih edilen Osmancık haricinde Kıral, Kırkpınar, Sürek-95, Kros-424, Durağan, N1 41 T OT, Halilbey çeşitleri de tuzlu koşullarda dayanıklılık gösteren diğer çeşitler olarak belirlenmiştir.

2011, 123 sayfa

(5)

Anahtar Kelimeler: Ergene, Tuzluluk, Çeltik, ABSTRACT

Master thezis,

Some Morphological and phisyological studies on several rice cultivars cultivated in Ergene conditions

Trakya University. Graduate School, Biology Section

This study was carried out simultaneously with Trakya Agricultural Research Institute coolhouse and labarotories, Salarlı village pilot region and Trakya university. 41 different rice types which are widely used in Turkey were chosen, their morphological features were analysed throughout the whole process: starting from the seedling period to their harvest time and lastly, their chemical analysis was conducted.

During this study, in the analysis following the harvest, the length of the plant, length of the bunch, sterility of the head, weight of 1000 grains and their size were calculated. In accordance with all these, the statistical analysis was conducted as well. During the macro element analysis of the roots, the proportions of Na+, Ca+2 and K+ were dwelled upon.

As a result of the studies, morphological and chemical analysis were evaluated within themselves. It is concluded that besides Osmancık, which is the the most widely-preferred rice by farmers, Kıral Kırkpınar, Sürek-95, Kros-424, Durağan, N1 41 T OT, Halilbey are the other rice types which can show endurance to salinity conditions.

2011 123 page

(6)

Tez konumun seçimi, sonrasında yapılan çalışmalar ve yazımında her daim bana yardımcı olan, görüş ve önerilerini aktararak bilimsel çalışmalarımda bana yol gösteren, lisansüstü eğitim boyunca katkılarından dolayı çok değerli hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet AYBEKE’ ye emekleri için sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunarım.

Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü (TTAE) ile ilgili tüm işlerde yardımlarını esirgemeyen ve elemen desteğini veren Sayın Müdür Dr. Necmi BEŞER’e şükranlarımı ve teşekkürlerimi sunarım. Yüksek lisans tez aşamasında çeltik konusundaki bilgilerinden yararlandığım Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü (TTAE) Çeltik Şube Şefi Sayın Dr. Halil SÜREK’e, TTAE bünyesinde ve Salarlı Köyü arazi denemelerinde yardımlarını esirgemeyen Ziraat Tek. Sayın Hasan KUŞKU’ya, Edirne Uzunköprü Ticaret Borsa’sında yapılan kimyasal analizler sırasındaki yardımlarından dolayı Ziraat Müh. Sayın Ümit KUYUCU’ya teşekkürlerimi sunarım.

Tez çalışması sırasındaki tüm giderler, TÜBAP 2010/10 No’lu projeden karşılanmıştır. Bu nedenle Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu’na da teşekkür ediyorum.

Çalışmamın her aşamasında desteklerini esirgemeyen, maddi ve manevi her zaman hissettiğim yanımda olan aileme sonsuz şükranlarımı sunarım.

(7)

İÇİNDEKİLER

ÖZET………i

ABSTRACT………ii

ÖNSÖZ………iii

İÇİNDEKİLER………...iv

SİMGELER / KISALTMALAR……… vii

1.GİRİŞ……….1

1.1.Ergenenin Tarımsal Önemi ……….2

1.2.Ergene Nehri Kirlilik Kaynakları………...3

1.3.Evsel ve Endüstriyel Kirletici Kaynaklar………...……...4

1.3.1. Evsel ve Endüstriyel Kirletici Kaynaklar ………..5

1.3.2. Tarımsal Kirletici Kaynaklar ……… 6

1.4.Çeltik Tarımı Hakkında Genel Bilgiler……….. 8

1.5. Toprak Tuzluluğunun Çeltik Üzerine Etkisi………10

1.6.Ergene’deki Sorunun Sosyal Ekonomik Boyutları ve Tezin Amacı……...…...…...12

2.1.1. Türkiye’de Yapılan Çeltikle İlgili Tuzluluk Çalışmaları ………14

2. ÇELTİKLE İLGİLİ OLARAK YAPILAN ÖNCEKİ ÇALIŞMALARA GENEL BİR BAKIŞ ………14

2.1.1.Türkiye’de Yapılan Çeltikle İlgili Tuzluluk Çalışmaları……….………..14

2.1.2.Dünyada Çeltikle İlgili Tuzluluk Çalışmaları ……….………..15

2.1.2.1..Tuzluluğun Bitki Üzerindeki Olumsuz Etkileri ………16

(8)

2.1.2.4.Tuzluluğun Olumsuz Etkilerini Giderme Çalışmaları (Değişik Agronomik

Denemeler) ……….18

3.MATERYAL ve METOD ………20

3.1. Bitki Materyali …..………..20

3.2.Denemede kullanılan Ergene toprağının ve suyunun analizine ait özellikler…...…22

3.3.Değerlendirme Özeti……….……… 24

3.4.Denemenin Kurulması ……….………...24

3.5.Morfolojik Yöntem ………...……26

3.6.Fizyolojik Yöntem ………...… 28

3.6.1. Kök örneklerinin analize hazırlanması ……….30

3.6.1.1.Örnek Boyutunun Küçültülmesi ………29

3.6.2.2. Örneklerin Kurutulması ……… 29

3.6.3.3.Bitki Örneklerinin Analize Hazırlanması ……….. 30

3.6.3.4. Çözünürleştirme Metodu ……….. 30

3.6.3.5.Bitki Örneklerindeki Makro element içeriğinin ICP İle Belirlenmesi ……….32 4.SONUÇLAR ………. 34 4.1. Bitki boyu ………...34 4.2.Başak uzunluğu ………36 4.3. Çiçeklenme gün sayısı ………38 4.4. Sterilite (%) ………..40

(9)

4.6. Kardeşlenme sayısı (adet/bitki) ………...46

4.7. Bitki Kuru Ağırlığı (gr) ……….. 49

4.8. Çeltik 1000 dane ağırlığı ………....52

4.9.Çeltik morfolojik gözlem değerleri ………54

4.10. Fizyolojik Sonuçlar………..………..57

4.10.1. TDÖDTT’e göre değerlendirme notu=1 En İyi Olan Çeşitlerin Fizyolojik Değerlendirmeleri ………. 57

4.10.2. TDÖDTT’e göre <<İyi>> Olan Çeşitlerin Fizyolojik Değerlendirmeleri …….62

4.10.3. TDÖDTT’e göre <<Orta>> Olan Çeşitlerin Fizyolojik Değerlendirmeleri …..71

4.10.4. TDÖDTT’e göre <<Zayıf>> Olan Çeşitlerin Fizyolojik Değerlendirmeleri … 80 4.10.5. TDÖDTT’e göre notu <<çok zayıf= 9>> olan çeşitlerin fizyolojik değerlendirmeleri ………94

5.TARTIŞMA ………... 95

KAYNAKLAR……….108

(10)

TDÖDTT : Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı ICP- MS : Inductively Coupled Plasma – Mass Spectrometer

(11)

1.GİRİŞ

1.1. ERGENE HAVZASI’NA GENEL BAKIŞ

Ergene Havzası, Trakya’nın en önemli tarım alanlarına ve buna ek olarak büyük bir endüstri gücüne sahiptir. Havzanın en önemli geçim kaynağı tarımsal etkinliklerdir. Bu yüzden tarımsal su temini, yararlı kullanımlar sıralamasında birinci sırayı almaktadır. Trakya'da yaklaşık 13 222 ha alan çeltik ekilmekte ve Türkiye'nin toplam pirinç üretiminin yaklaşık%30'u üretilmektedir (Anonim, 1994).

Trakya'da çeltik üretimi Ergene Nehri ve buna bağlanan yan dereleri ile Meriç Nehri boyunca yapılmaktadır. Çeltik sulamasında büyük oranda Ergene Nehri ve yan dereleri, Meriç Nehri ve bir miktar da yöredeki göletler ile pompajla çıkarılan yeraltı suları kullanılmaktadır. Uzunluğu 194 km olan Ergene Nehri'nin drenaj alanı 10 730 km2 olup yıllık ortalama akımı 27.270mVs'dir. Ergene Nehri, Yıldız Dağları'nda denizden 260 m yükseklikteki Ergene kaynağından doğup, yaklaşık 7 m kotlarında Meriç Nehri'ne ulaşmaktadır (Anonim, 1997). Endüstriyel amaçlı su kullanımı endüstrilerin proses suyu, kazan suyu, soğutma suyu gibi çeşitli su gereksinimlerini karşılamaktadır. Havzadaki endüstrilerin arıtılmış veya arıtılmamış atıksuları noktasal kaynak halinde nehre verilmektedir. Ayrıca tarım alanlarından oluşan atıksular ve havza sınırları içinde yer alan irili ufaklı yerleşim merkezlerinin evsel atıksuları da doğrudan veya dolaylı olarak Ergene nehrine deşarj edilmektedir.

(12)

bakımından en zengin ülke konumundadır (Çolak, 2005) ve 12.000 den fazla bitki taksonuna sahiptir (Erik ve Tahrıkaya, 2004).

1.2. ERGENE’NİN TARIMSAL ÖNEMİ

Ergene havzasında en fazla üretimi yapılan tarım bitkisi çeltiktir. 2003 yılı verilerine göre Marmara Bölgesi ve Trakya, Türkiye çeltik ekilisinin % 59,32’sini, üretiminin ise % 93,45’ini karşılamaktadır. Marmara Bölgesinde ortalama çeltik verimi 4.155 kg /ha civarındadır. Dünya çeltik verimi ise ortalama 3.968,2 kg/ha’dır (FAO) Çizelge 30.1.’de Trakya’yı oluşturan Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli illerinde ve Türkiye genelinde 2000-2004 yılları arası pirinç ekilişi, verimi ve üretimine ait bilgiler verilmiştir. Türkiye çeltik ekilisinin % 46,17’sinin gerçekleştiği Trakya illerinden olan Edirne’de üretici başına düsen ortalama çeltik arazisi 31,8 da. olarak bildirilmiştir. Edirne’de çeltik tarımının yaygınlaşmasında ve uzun yıllardır sürüp gitmesindeki en büyük neden Meriç ve Ergene nehirlerinin çeltik’te önemli bir su kaynağı olmasındandır. Bilhassa Türkiye ile Yunanistan sınırını çizen Meriç nehri kenarında bulunan 170 km’lik alanda taban suyunun yüksek olması nedeniyle çeltikten başka diğer tarla ürünlerinin yetiştirilmesi mümkün olmadığından bu yerler çeltik yetiştirilerek değerlendirilmektedir. Çeltik ekiliş alanları 1999 yılına kadar büyük bir hızla artış göstermiştir. 2000- 2001 yıllarında bir azalma olduysa da 2003 ve 2004 yıllarında sulanabilir alanların artmasına paralel olarak ekiliş ve üretim artmıştır. Çeltik üretim potansiyeli açısından en fazla ekiliş alanı ve üretim miktarı Edirne ilindedir.

(13)

Trakya’da son çeyrek yüzyıldaki endüstriyel alandaki gelişmelere bağlı olarak, hızlı nüfus artışı ve kentleşme sonucu katı, sıvı ve gaz halinde oluşan sanayi atıkları ile evsel atıklar toprak, su ve hava gibi çevrenin temel unsurlarının kirlenmesine neden olmaktadır.

(14)

Türkiye’deki endüstrileşme hareketleri sonucu, 1973 yılından itibaren Trakya ve çevresinde organize sanayi bölgeleri kurulmaya başlanmıştır. Bunun sonucu olarak, artan sanayi ve nüfus yoğunluğu özellikle Ergene Havzası ve havzaya ismini veren Ergene Nehri çevresinde önemli boyutlara ulaşan çevre kirliliğine yol açmıştır. Bu kirlilik evsel ve endüstriyel kaynaklı atıksuların arıtılmaksızın veya yetersiz arıtma sonucu nehre deşarj edilmesinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca tarım ilacı ve gübre kullanımı ile kirlenmiş tarımsal kaynaklı atıksularda yüzeysel akış ile nehir yatağına ulaşmaktadır.

Ergene Havzası önemli bir tarım alanıdır ve Ergene Nehri eskiden beri tarımsal su temini için kullanılmıştır. Yararlı kullanım sıralamasında “sulama suyu” temini ilk sırada gelmektedir. Ancak günümüzde atıksuları uzaklaştırmak için kullanılmaktadır. Nehrin yeniden sulama suyu teminine uygun hale getirilmesi gereklidir. Bitkilerin sulanması ve çiftlik hayvanlarına içme suyu sağlanması gibi tarımsal amaçlarla kullanılan suların belli kalite kriterlerine sahip olması gerekir. Kirlenmiş suların sulamada kullanılmasını engelleyen en önemli unsur <<askıda katı madde>> miktarıdır. Bu miktarın yüksek olması halinde sulama sistemlerinde tıkanmalar ortaya çıkmaktadır. Özellikle böyle suların yağmurlama sulamada kullanılması durumunda kolloidal partiküller yapraklar üzerinde birikerek fotosentez aktivitesini azaltabilir ve ürünün görünüşünü olumsuz yönde etkiler. Ayrıca sulama suyundaki askıda katı maddelerin yüksek konsantrasyonları borulardaki suyun akışına, yağmurlayıcılara, damlatıcılara ve hidrolik yapılara zarar verebilir. Ancak askıda madde miktarı 50 mg/L olması durumunda damla veya mikro sulamada kullanılabilir (Tok, 1997), (Topbaş vd.,1998). Bunun yanında bitki sulaması için kullanılacak suların iletkenlik, pH ve tuz miktarı da çok önemlidir. Yüksek ve çok düşük pH düzeyleri bitkiler için olumsuzdur. Bu yüzden sulama sularında pH oldukça önem taşır ve pH değerinin bitkilerin besin

(15)

elementlerini rahatlıkla alabileceği ve bitkilere zararlı olmayacağı düzeylerde olması gerekir. Bitki sulama sularında iletkenlik de çok önemlidir. İletkenlik suların içinde bulunan tuzların ve iyon miktarlarının bir göstergesidir. İletkenliğin yüksek olması bu sularda tuz miktarının (sodyum, kalsiyum, magnezyum, nitrat, sülfat,klorür) yüksek olduğunu veya tuzluluğa yol açan iyonların fazla bulunduğunu gösterir. Evsel ve endüstriyel atıksuların yüzeysel sulara deşarjı sonucu bu sulardaki tuz konsantrasyonları yükselir ve tuz içeriği fazla olan bu suların sulamada kullanılması problem oluşturmaktadır. Bu nedenle sulama sularının elektriksel iletkenliklerinin yüksek olmaması gerekir, ama en fazla 300 mikromhos/cm kadar olabilir (Özen, 2000). Bu bölümde havzadaki evsel, tarımsal ve endüstriyel kirletici kaynaklar genel olarak verilmiştir. Söz konusu kirletici kaynaklardan açığa çıkan atık su miktarları aşağıda sunulmaktadır:

1.3.1. Evsel ve Endüstriyel Kirletici Kaynaklar

Ergene Havzasının sanayi bölgelerinin yoğun olduğu yerleşim yerlerinin nüfusları da, sanayiye paralel olarak işgücü ihtiyacını karşılayan göçler nedeniyle ülke ortalamasının üstünde artış göstermiştir. Havzadaki yerleşim alanlarından kaynaklanan evsel nitelikli atıksular hâlihazırda doğrudan veya dolaylı yollarla Ergene Nehri ve yan kolları olan derelere ulaşmaktadır. Derelerin su kalitesi de bu sonucu doğrulamaktadır.

(16)

Tekstil 165400

Deri 7300

Kimya 450

Gıda 9800

Diğer 8800

1.3.2. Tarımsal Kirletici Kaynaklar

Ergene Havzasında tarım alanı amaçlı arazi kullanımı, yaklaşık tüm arazinin % 73’üdür. Bu alanda gübre kullanımları kadar tarım ilacı-pestisit kullanılmasının da bu havza açısından önemi büyüktür. Pestisitler doğrudan toprak yüzeyine veya içine uygulanır. Bitki yüzeyine atılan ilacın önemli bir kısmı toprağa düşer. Pestisitlerin topraktaki kalıntıları süzülerek yer altı sularına, yüzeysel akışla veya hava yoluyla su toplama havzalarına karışabilirler. Toprakta süzülerek veya yüzeysel akışla su ortamına ulaşabilecek pestisit yüklerinin neden olabileceği en önemli parametre zehirlilik ve toksisitedir. Bölgede bulunan üreticiler özellikle yabancı ot mücadelesinde elle çapalama ve tarım makineleri kullanmak yerine herbisit kullanımını daha ucuz ve etkili olduğu için tercih etmektedir. Çizelgede bölgede bulunan üreticilerin kullandıkları tarımsal ilaçlar ve illere göre dağılımları verilmiştir.

(17)

İlaç Çeşitleri Edirne Tekirdağ Kırklareli Toplam İnsektisitler 139279 40242 26705 206226 Fungusitler 163940 277167 113652 554759 Fumigantlar 68 577 145 790 Herbisitler 808836 515939 223029 1547804 Rodentisitler 46 1573 72 1691 Akarisitler --- 84 32 116 Kışlık ve Yazlık Yağlar --- 2058 --- 2058 Toplam 11121169 837640 363635 2313444

Tarım ve orman alanlarında özellikle gübre kullanımlarına bağlı kirletici azot ve fosfor yükleri de önemli kirletici kaynaklar arasındadır. Havzada yoğun olarak kullanılan kimyasal gübreler daha çok azot içeriklidir. En yaygın kullanılan gübre çeşitleri 20-20 (NP), 15-15-15(NPK), Amonyum Nitrat ve üre çeşitleridir. Tabloda illere göre gübre kullanım miktarları ve çeşitleri verilmiştir.

Çizelge 1.3. İllere göre kimyasal gübre tüketimi (ton)

Gübre Çeşidi Edirne Tekirdağ Kırklareli Toplam

20.20.0 46554 55176 36822 138552

A.Nitrat(%26N) 34498 35066 31803 101367

Kal.Am.Nit(%33) 9325 --- --- 9325

(18)

A. Sülfat(%21N) 10125 190 73 10388 DiamonP(18-46) 3395 2607 910 6912 15.15.15 7361 4812 1266 13438 TripleSüP(42-44) 62 183 805 1050 26.13.0 231 --- 39 270 12.30.12 214 353 806 1372 P.Nitrat13.0.46 40 12 46 97 P.Sülfat --- 5 --- 5 K.Nitrat --- 3 --- 3 8.24.8 --- --- 2 2 Komp.25.5.0 --- --- 265 265 P.Sülfat%90K20 --- --- 42 42 Kal.Nit.15.5.26.5 --- --- 4 4

Bu bölümde kullanılan tüm çizelgeler T.Ü. Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı 1.Ara Raporundan alınmıştır.

Yukarıdaki verilerden ve bölgenin tarımsal öneminden de anlaşılacağı gibi, bölgede görülen en büyük tarımsal problem Toprağın ve suyun tuzlu olmasıdır. Çeltik tuza dayanıklı olmayan bir bitkidir. Çeltikte kullanılan su, sulama suyu kriterlerine göre C4S3 sınıfı <<V. Sınıf çok tuzlu ve zararlı su>> grubuna girmektedir. Bu su grubunda EC (Elektrkisel kondüktüvite, tuzluluk değerleri, x 106 ds/m) değerleri 3000 üzerine çıkmaktadır (Su kirliliği Kontrol Yönetmeliği, 7.1.1991, 20748 sayılı resmi gazete).

(19)

1.4.ÇELTİK TARIMI HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Çeltik, su içinde yetişebilen ve kökleri suda erimiş oksijenden yararlanabilen tek tahıl cinsi lup toprak isteği bakımından fazla seçici bir bitki değildir. Hemen hemen her cins toprakta yetişebilir. Çeltik, kuru toprak şartlarından, derin suya sahip su altındaki arazilerde ve deniz seviyesinden, denizden yüksekliği 2500 metreye kadar varan geniş bir değişim gösteren çevre koşullarında yetişebilmektedir. Bunun sonucu, çeltiğin yetiştiği toprak çok geniş bir varyasyon göstermektedir (Sürek 2002).

Çeltiğin vejetatif ve generatif devrede, dane doldurmada normal bir gelişme göstermesi iklim faktörlerinin yanı sıra, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin de büyük etkisi vardır.

Çeltik tarımında toprakların tuzlu, alkali ve asidik yapıya sahip olmaları çeltik bitkisine zarar vermektedir. Tuzlu topraklar, tuzlu ve alkali olmak üzere iki ana gruba ayrılır; tuzlu topraklar fazla miktarda eriyebilir tuzlar içerirler. Ayrıca yüksek oranda eriyebilir klorit ve sülfat şeklinde sodyum, magnezyum ve kalsiyum tuzlarına sahiptir. Alkali topraklar, sodyum karbonattan kaynaklanan, yüksek oranda eriyebilir Na+ ve pH’ya sahiptir.

Çeltik, pH’sı 4,5–7,5 arasındaki topraklarda yetişebilir (Kün 1997). pH’sı 9’un üzerinde olan topraklarda tuzluluk ve sodyum toksisitesi, düşük topraklarda ise, başta fosfor olmak üzere bazı besin elementlerinin alımındaki yetersizlikler ile metal toksik elementleri (özellikle alüminyum ve mangan) gibi önemli sorunlar ortaya çıkarmaktadır (Çelik ve ark. 1998).

(20)

etkiler. Suyun, pH'sı 6,5-8 arasında ve elektiriki konduktivitesi 0,5 dS/m'nin altında ise yüksek kaliteli, pH 8-8,4 arasında ve elektrik konduktivitesi 0,5-2 dS/m arasında ise orta kaliteli veya zayıf kaliteli, pH 8,4'ün üzerinde ve elektrik konduktivite 2 dS/m'den büyükse çeltik için uygun olmayan sulama suyu kabul edilir (Doberman and Fairhurst 2001).

Şekil 1.2. Ergene Nehri

(21)

Yukarıda da belirtildiği gibi Ergene’de çeltik için en büyük problem toprağın ve suyun tuzluluğudur. Çeltik diğer bitkilere oranla, tuzluluk ve alkaliliğe karşı yüksek oranda dayanıklılık göstermesi ve tavalarda toplanan suyun boşaltılmasıyla fazla çözünebilir tuzların ortamdan uzaklaştırılması nedeniyle, çorak toprakların ıslahı sırasında tercih edilen bir bitkidir. 3,0 dS/m tuzluluk oranının üstündeki her bir birim artışında üründe % 12 değerinde kayıp oluşur. Tuzluluk için genel bir sınıflandırma tablosu, konunun daha iyi anlaşılması için aşağıda verilmiştir (Tablo 3)

Yapılan araştırmalara göre çeltik, çimlenme devresinde tuzluluğa 10–15 dS/m oranına kadar dayanıklılık gösterir. Fide devresinde (köklenme döneminde) ise tuzluluğa dayanıklılığı oldukça azalır ve tuzluluk değeri 4,0–5,0 dS/m’yi geçerse bitki ölür. Büyüme döneminde tuzluluğa direnci artar, fakat çiçeklenme döneminde tekrar azalma görülür. Daha sonraki devrelerde tuzdan etkilenmez. Bunun için tuza duyarlı olduğu köklenme ve çiçeklenme dönemlerinde tavaları boşaltıp, sonra yeniden su vererek tuz konsantrasyonlarının düşürülmesi gerekebilir (Cangir 1991).

(22)

E.C.Değeri (mmhos/cm)

Tuzluluk yok 0 - 0,15 0 – 4 Hafif tuzluluk 0,15 – 0,35 4 - 8 Orta tuzluluk 0,35- 0,65 8 – 15 Kuvvetli tuzluluk 0,65 ‘den büyük 15’den büyük

Çeltik bitkisinin gelişmesi üzerinde, tuzluluğun etkisiyle genellikle şu hastalık belirtileri meydana gelebilir;

1- Çimlenmede azalma,

2- Bitki boyu ve kardeşlenmenin azalması, 3- Zayıf kök gelişmesi,

4- Başakçık kısırlığının artması,

5- 1000 dane ağırlığı ve toplam protein içeriğinde azalma gibi (Sürek 2002).

Tuzluluğun çeltik bitkisi üzerine etkisi; çeltiğin yetişme dönemine, etkisi altında kaldığı ortamın tuz konsantrasyonuna, tuzun yapısı ve tuzluluğun süresine bağlıdır. Çeltik çimlenme esnasında tuzluluğa en çok toleranslıdır fakat 1-2 yaprak döneminde çok hassastır. Çeltiğin tuzluluğa toleransı kardeşlenme ve sapa kalkma döneminde zamanla artar ve antesis döneminde tekrar düşer, olgunlaşma zamanında toleranslılık tekrar yükselmektedir. Bu

(23)

hassaslık, onun fide döneminde ve üreme döneminde daha artmaktadır (Flowers ve Yeo, 1981; Yeo ve ark., 1990; Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı, 2003).

Sonuçta çiçeklenme süreci yavaşlamakta, ayrıca salkım başına çiçek sayısı, salkımdaki dallanma oranı, dal uzunlukları, salkım ağırlığı, salkımdaki doluluk oranı ve danenin içeriği oldukça etkilenmektedir (Zeng ve Shannon, 2000; Mushtaq ve Zaibunnisa, 2003; Dea-Wook Kim ve ark., 2005; Rao ve ark., 2008). Ayrıca bitki boyu, sürgün sayısı, nispi su içeriği ile toplam yaş ve kuru ağırlıklarda azalma görülmeketdir (Azevedo Neto ve ark., 2004; Linghe Zeng, 2005; Sevinç ve Tuna, 2006; Mansoor Hameed ve ark., 2008). Bu olumsuz etkilerin nedenleri ise, enzim aktivasyon bozukluğu, besin dengesizliği, hücre membran yapısındaki ve işlevindeki bozukluklar, genel metabolik süreçte aksamalar, bitki boyu, nispi su içeriği ile toplam yaş ve kuru ağırlıklarda azalmalar, ozmotik uyumsuzluk ve su alımındaki dengesizlik, oksidatif stres ve genel gelişim yetersizliği olarak sıralanabilir (Orcutt ve Nilsen, 1996; Ebrahimzadeh ve ark., 2000; Essa, 2002; Sevinç ve Tuna, 2006; Ghulam ve ark., 2009).

Şekil 1.3. Tuzlu topraklarda yetişen Çeltik bitkisi

1.6. ERGENE’DEKİ SORUNUN SOSYAL EKONOMİK BOYUTLARI VE TEZİN AMACI

(24)

Ergene ovası, çeltik üretiminin yoğun olarak yapıldığı, dolayısıyla tarımsal önemi büyük olan bir bölgedir. Bölgenin alanı 1.494.585 ha olup, yıllık su potansiyeli 10,6 ×109m3’dür (http://www.mam.gov.tr/kkkuep/HK-izmir/Havza-Bilgisi-Ege.pdf). Bölgede yapılan bazı çalışmalarda, üretimdeki düşüşün en büyük nedeni olarak tuzluluk olduğu belirtilmiştir (Anonim, 2008; Çebi ve ark., 2008). Köylüler ile yapılan birebir görüşmelerde de sadece Uzunköprü Salarlı, Kurtbey ve Balabanlı köyleri olmak üzere 55.000 dekar arazinin, yoğun tuzluluk nedeniyle ekilmeden bırakıldığı belirtilmiştir. Dolayısıyla sadece bu iki köy ve toplamda ova boyunca bütün alan düşünülecek olursa, tarımsal kaybın ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bu durum, toplumda bazı sosyal sorunları da tetiklemektedir. Çünkü, bu bölgede sanayileşme çok yoğun değildir ve insanların büyük bir bölümünün geçimi çeltik tarımına dayalıdır. Ayrıca son yıllarda valilik, bu su ile sulama ve tarım yapılmasını da engelleyici kararnameler çıkarmıştır. Bu durum çiftçileri kaçak ekim yapmaya veya ekilen arazilerini artezyen ile sulanıyor gibi göstermeye mecbur kılmıştır. Sorunun diğer bir önemli diğer boyutu da hukuki zeminden yoksun olmasıdır. Eğer çiftçi, bu koşullarda ekim yaptığında, kirlilikten dolayı hiçbir tazminat davası açmayacağını, mahsulü tamamen kayba uğrasa bile hiçbir alacağı olmayacağını belirten bir belge imzalamaya zorlanmış olmasıdır (Halkla yapılan birebir görüşmelerden).

Tuzluluğun en büyük nedeni, Lüleburgaz – Çorlu tarafındaki, yani Ergene vadisinin daha kuzeyindeki sanayi kuruluşlarıdır. Bu kuruluşlardan Ergene nehrine bırakılan atıklar, daha güneydeki alanlarda tarımsal üretimi oldukça etkilemektedir. Çeltik ise tuza hassas bir bitkidir (Shannon ve ark., 1998). Dolayısıyla bu noktada, uygun tarımsal çeşit / çeşitlerin seçimi ortaya çıkmaktadır. Kaynak araştırmalarımız sırasında, tuzlu koşullarda çeltik yetiştirilmesi konusunda bazı çeşit denemeleri olduğu görülmüştür; fakat Ergene

(25)

koşullarında aynı problem bulunmakla beraber, buna benzer bir çalışmaya rastlanmamıştır. Dolayısıyla, bu durum ilkin uygun çeşit seçiminin belirlenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Ancak bu seçimden sonra ileride diğer detaylı biyolojik ve ıslah araştırmalarına gidilmesi mümkün olacaktır. Dolayısıyla Ergene’de böyle bir çalışmanın eksikliği, bu tezin ana hedefini ve önemini ortaya çıkarmıştır. İlkin muhtemel dayanıklı çeşitlerin seçiminden sonra tuzluluğa dayanıklı çeşit geliştirilmesi mümkün olacaktır. Dolayısıyla tez, tuzluluğa dayanıklı çeşit seçiminin ön basamağını gerçekleştirmektedir. Zira deniz suyu koşullarında da pirinç yetiştirme çalışmaları halen de Dünya’da devam etmektedir (Sultana et al., 2002). Benzer tuzluluk şartlarının Ergene’de de olduğu düşünülürse, çalışmanın gerekliliği bir kat daha ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle çalışmalar tamamen Ergene’nin doğal koşullarında ve tarlalarında yapılmıştır. Bölgede en fazla ekilen çeşit Osmancık-97’dir. Bu çeşitle yeterince verim alınamamaktadır. Ergene suyu ile sulanan tavalarda dekarda 1000 kg verim alınması gerekirken 500kg kadar hasat yapılmaktadır. Buradan alternatif yeni bir çeşit ya da çeşitlerin bulunması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle yeni çeşitlerin verimlerinin Osmancık-97 ile karşılaştırılarak değerlendirilmesi söz konusudur. Dolayısıyla tezin amacı; Ergene kirliliğine ve tuzluluğuna daha dayanıklı olan muhtemel çeltik çeşitlerinin bazı morfolojik ve fizyolojik parametreler kullanılarak tespit edilmesidir.

2.1. ÇELTİKLE İLGİLİ OLARAK YAPILAN ÖNCEKİ ÇALIŞMALARA GENEL BİR BAKIŞ

(26)

Bu bölümde çeltikle ilgili yurt dışında ve ülkemizde yapılmış çalışmalardan konu ile ilgili olanlar incelenerek özetlenmiştir.

2.1.1. Türkiye’de Yapılan Çeltikle İlgili Tuzluluk Çalışmaları

Literatür araştırmalarımıza göre tuzluluk ve çeltik ile ilgili olarak yapılan çalışmalar aşağıdadır:

Alpaslan ve ark. (1999), sera denemesi ile altı çeltik (Oryza sativa L.) çeşidinin

(Ribe, Tri–445, Serhat 92, Kros–424, Baldo ve Rocca) tuzluluğa dayanıklılıkları araştırılmıştır. Tuzluluk bütün çeşitlerin gelişmelerini azaltmıştır. Bununla birlikte, Baldo, Ribe, Rocca ve Kros–424 çeşitleri tuzluluktan diğer çeşitlere göre daha az etkilenmiştir. Bitkilerin Na+ ve CI içerikleri tuzluluk sonucu artmış, K+ içerikleri ise azalmıştır. Genel olarak, çeltik çeşitlerinin prolin içerikleri ve stoma dirençleri tuz uygulamalarına bağlı olarak artış göstermiştir.

Tatar (2006), 7 çeltik genotipinin çimlenme ve fide dönemlerinde tuzluluğa

dayanıklılıklarının ve bazı fizyolojik reaksiyonlarının tespiti amacı ile 3 farklı tuz (NaCl) konsantrasyonunda (0, 30, 60 mmol L ) besin çözeltisi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, toplam kuru madde ağırlığındaki azalma IR31785 (hassas), Kral ve Demir çeşitlerinde en çok görülürken, IR4630 (dayanıklı) ve Yavuz çeşitlerinde en az görülmüştür. Tuzluluk bitkilerin klorofil, Na+ ve K+ içeriklerini de etkilemiştir.

(Kacar ve ark. 2002),yaptıkları çalışmada tuz stresinin ilk etkilerinden olan ve

köklerden su alınmasının engellenmesi sonucunda oluşan su stresi köklerden sentezlenen ve yapraklara taşınan ve yaprak metabolizmasını düzenleyen sitokininlerin az miktarda sentezlenmesine ve yaprak yaşlanmasına neden olmaktadır. Ayrıca Kaçar (1972) bitkide boy kısalığı ve ağırlık azalışı olduğunu da belirtmiştir.

(27)

2.1.2. Dünyada Çeltikle İlgili Tuzluluk Çalışmaları

Bu konuda dünyada yapılan çalışmaları kendi arasında 4 genel bölüme ayırabiliriz:  Tuzluluğun bitki üzerindeki olumsuz etkileri

 Tuzluluğun bitkide neden olduğu iyonik (Na+

, K+, Ca+2, Mg+2) değişimler

 Tuzluluk stresi altındaki bitkide bazı organik bileşiklerin miktarındaki değişimler  Tuzluluğun olumsuz etkilerini giderme çalışmaları (Değişik agronomik denemeler)

(28)

Munns (2002), yaprakların tuzluluktan etkilediğini, yaprak gelişmesinde kısa zaman içinde ani bir düşüş olduğunu, ayrıca yüksek tuzluluk koşullarında kök gelişmesinde yaprağa göre daha hızlı bir gerileme gösterdiğini belirtmiştir (Liang-Jun ve ark., 2007). Yapraklar ile ilgili bulgulara diğer değişik çalışmalarda da rastlanılmıştır: Örneğin; bitkideki yaprak sayısının normaldekinden daha az olduğu (Mansoor Hameed ve ark., 2008), yaprak alanının da azaldığı (Linghe Zeng, 2005; Mansoor Hameed ve ark., 2008; Dea-Wook Kim ve ark., 2005), yaprak kınının normalden daha uzun olduğu (Dea-Wook Kim ve ark., 2005) belirlenmiştir. Dolayısıyla klorofil miktarının düştüğü ve buna bağlı olarak da fotosentezin kesintiye uğradığı da tespit edilmiştir (Yamane ve ark. 2008)

Ayrıca tuzlu koşullarda bitki boyunun kısaldığı (Mansoor Hameed ve ark., 2008, Linghe Zeng, 2005), köklerin kısaldığı (Dea-Wook Kim ve ark., 2005; Mansoor Hameed ve ark., 2008; pirinç 20), bitkide yaş ve kuru ağırlıkda kayıpların olduğu (Mushtaq ve Zaibunnisa, 2003), kardeşlenme sayısının arttığı (Rao ve ark., 2008) belirtilmiştir.

Üreme ile ilgili özelliklerde de önemli düşüşler tespit edilmiştir: Örneğin; Tuzlu koşullarda çiçeklenme zamanı normalden daha da gecikmektedir (Mushtaq ve Zaibunnisa, 2003; Rao ve ark., 2008). Salkım boyu daha kısa (Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı, 2003) olup, salkım primer kola sayıları da daha azdır (Mushtaq ve Zaibunnisa, 2003). Başakçıklarda polen canlılık oranı ve fertilitesi düşük olmaktadır.(Surekha Rao ve arkadaşları 2007).Tuzluluk ve alkalilik stresi altında polen canlılıklarında salkım başlarında da olumsuz etkiler görülmüştür.(Kahn ve Abdullah 2002) Dolayısıyla başaklarda doluluk oranı (fertilite, verim) daha düşük olmaktadır; diğer bir deyişle başakçıklardaki çiçeklerin (başakçık) birçoğu tozlaşamamakta ve tane verememektedir ya da tozlaşsa bile olgunlaşmada düşükler olmaktadır. Sonuçta olgunlaşmayan taneler, tam olarak gelişemediği için boyutları da daha küçük olmakta ve ağırlık kaybına uğramaktadır (Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı, 2003 ; Rao ve ark., 2008; Reza ve Yousofi-Falakdehi,

(29)

2009; Surekha Rao ve ark 2007) Elbette bu durum, toplam tarımsal üretimde önemli kayıplara yol açmaktadır.

2.1.2.2. Tuzluluğun bitkide neden olduğu iyonik (Na+, K+, Ca+2, Mg+2) değişimler

Cramer ve Lauchli (1986), tuzluluğun, yetişme ortamında yeterli miktarda Ca+2 olmaması halinde kök gelişimde önemli gerilemeye neden olduğunu tespit etmişlerdir. Hu ve Schmidhalter (2005), Na + ve Cl’un K + , Ca2+ ve NO3 gibi diğer bileşiklerin bitki tarafından

alınımını engellediğini ve bunun da besin noksanlığına ve buna bağlı olarak büyüme dengesizliklerine neden olduğunu belirtmişlerdir. Zeng (2005), tuzluluk koşullarında kontrole göre K+- Na+ seçiciliğinin arttığı, Ca+2 - Na+ seçiciliğinin azaldığını gözlemlemiş ve iyon seçiciliğinin çeltik çeşitleri arasında tuzluluk toleransının kontrol edildiği en önemli mekanizma olabileceğini önermiştir. Ayrıca Zeng ve ark. (2003), artan tuzluluk ile birlikte Na+ - Ca+2 seçiciliği ile çeşitlerin dane verimleri arasında önemli düzeyde ilişki olduğunu vurgulamışlardır. Buna ilaveten tuzlu koşullar altında kök ve gövdelerdeki Na+/K+ Na+ / Ca+2 iyonik dengesindeki değişiklikler de dikkatle takip edilmiştir (Murtaza ve ark., 2009;, Zeng 2004)

2.1.2.3. Tuzluluk stresi altındaki bitkide bazı organik bileşiklerin miktarındaki değişimler

(30)

Hien ve ark.(2003), tuzluluğa karşı toleransları farklı üç çeltik çeşidi ile tarla koşullarında yaptıkları çalışmada, tuz uygulamasından 7 gün sonra bitki köklerinde prolin akümülasyonun arttığını, bu artışın tuza dayanıklı çeşitlerde daha önce başladığını ve daha yüksek seviyelere ulaştığını kaydetmişlerdir. Elde ettikleri sonuçlar çerçevesinde prolin birikiminin, çeltik çeşitlerinde, osmotik düzenleyici olarak, tuzluluğa toleransın bir göstergesi olabileceğini belirtmişlerdir. Benzer sonuçlar poliamin, glisinbetain ve değişik karbonhidratların da tuz stresi altında bitkide artabileceğini göstermiştir (Luts ve ark. 1998,Budhi ve ark. 2002,Luts ve ark 2001,Lutts ve ark 2001, Cha-um ve ark 2008, Kumar ve ark 2008) Ayrıca tuz stresi altında bazı reaktif radikal bileşikler ortaya çıkmakta ve bunların zararlı etkileri antioksidan enzimler tarafından giderilmektedir. Bu enzim miktarındaki değişimler de bitkinin tuzluluğa karşı kendini korumasında önemlidir (Moradi ve İsmail 2007, Cha-um ve ark 2005).

2.1.2.4.Tuzluluğun Olumsuz Etkilerini Giderme Çalışmaları (Değişik Agronomik Denemeler)

Abdelgadir ve ark. (2005) değişik gübre uygulamaları ve tuzlulukla mücadelede bitkinin verdiği cevabı incelemişlerdir. Ayrıca bitkiye silikon uygulamasının tuzlulukla mücadelede önemli bir etken olacağı tespit edilmiştir (Gong ve ark 2006). Buna ilaveten salisilik asit gibi

(31)

bitki aktivatörü maddelerin doğrudan bitkiye uygulanması ile de tuzlulukla mücadelede önemli sonuçlar verdiği görülmüştür (Savada ve ark 2005).

Sonuç olarak yukarıda belirtildiği gibi morfolojik / morfometrik ölçümlerle (1.madde), iyonik dengedeki değişimlerle (2.madde) ve tuz stresi altındaki bitkide görülen organik bileşik miktarları (3.madde) ile dayanıklı olan uygun çeltik çeşidinin seçilmesi mümkün olmaktadır. Bu yönde yapılan çalışmalar, bu tezin çatısının oluşturulmasında önderlik etmiştir.

(32)

3.1. Bitki Materyali

Denemede kullanılan pirinç çeşitleri Trakya Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü’nden alınmış olup 40 çeşittir. Bu çeşitler seçilirken Türkiye’deki ekim durumu ve ticari özellikleri göz önüne alınmıştır.

Çizelge 3.1. Denemede kullanılan çeltik çeşitleri

Osmancık 97 Aromatik-1

Kral Karacadağ

Neğiş Karadeniz

Ribe Diyarbakır yerli

Trakya Rocca Demir Akçeltik Ergene Koral Halilbey Yavuz N1-41t 1t ot Maratelli Şumnu 7721 Gönen Ece

(33)

Sürek 95 Altınyazı Tunca Ranballi Kızıltan Meriç Kırkpınar Plovdiv Durağan Sarıçeltik Kargı Kros-424 Beşer Rodina Edirne Gala Serhat-92 Veneria

3.2.Denemede kullanılan Ergene toprağının ve suyunun analizine ait özellikler

Toprağın analiz özellikleri

pH : 7,47 (Hafif alkalin)

Tuz mmhos/cm : 1,591,00 (Hafif tuzluluk etkisi)

Organik madde : % 2,32 (Humusça orta)

İşba : 83,00 (killi)

(34)

Makro besin elementleri

Toplam azot (N) % : 0,12 (noksan) Alınabilir fosfor (p) ppm : 91,02 (fazla) Alınabilir kalsiyum (Ca) ppm : 6.014,98 (Yeterli) Alınabilir Potasyum (K) ppm : 358,32 (Yüksek) Alınabilir Magnezyum (Mg) ppm: 700,83 (Yeterli) Alınabilir sodyum (Na) ppm : 662,49 (Yüksek)

Mikro besin elementleri

Alınabilir bakır (Cu) ppm : 9,12 (yüksek) Alınabilir Demir (Fe) ppm : 44,74 (yeterli)

Alınabilir Mangan (Mn) ppm : 11,43 (Yeterli) Alınabilir Çinko (Zn) ppm : 3,35 (Yüksek)

Suyun analiz özellikleri

pH : 7,96 (orta alkalin)

ECx108 : 3580 mikromhos/cm (çok fazla tuzlu)

Katyonlar

Na+ (me/l) : 26,47 K+ (me/l) : 0,57

(35)

Ca+++ Mg++ (me/l) : 7,00 Toplam (me/l) : 34,04 Anyonlar Cl- (me/l) : 26,37 CO3- (me/l) : 3 HCO3 (me/l) : 2,5 SO4- (me/l) : 2,65 Toplam me/l : 34,52 SAR : 18.71

SULAMA SUYU SINIFI : C4S3

3.3.Değerlendirme Özeti

Su orta alkalin tepkimeli C4S3 sulama suyu sınıfı içerisinde yer almaktadır. Çok yüksek tuz konsantrasyonuna sahip bu su, normal koşullar altında sulamaya elverişli değildir.

(36)

Denemeler 2009 ve 2010 yıllarında Edirne iline bağlı Uzunköprü ilçesi Salarlı köyü Yavuzeli mevkiindeki tarlada yürütülmüştür. Gerekli olan su Ergene nehrinden, toprak,gübre ve teknik destek Trakya Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü’nden ve çiftçilerden karşılanmıştır. Deneme grubundaki pirinçler elle dikim yöntemiyle her bir çeşitten 15 bitki olmak koşuluyla Salarlı Köyü’ndeki deneme arazisine ekilmiştir. Pirinçler suyun 10-15 cm derinine gelecek şekilde ekilmiştir. 07.07 2009 tarihinden itibaren her hafta boy ölçümleri alınarak fiziksel özellikleri kontrol edilmiştir. Gübre olarak NH3SO4 kullanılmıştır.

Şekil 3.1. Çeltik tohumları

(37)

Şekil 3.2. Salarlı köyüne ekilen deneme grubu örnekleri

(38)

Hasadın ardından her bir çeşit için aşağıda yazılı işlemler ayrı ayrı yapılmıştır.

 Bitki boy uzunlukları: Bitki boyu; hasat olgunluğuna gelen bitkilerin toprak seviyesi ile salkımın en uç başakçığı (kılçık hariç) arasında kalan mesafe ölçülür. Kıstas ve sınıflandırma (çok kısa, kısa, orta, uzun, çok uzun), Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı’ndan (2003) alınmıştır. (Mansoor Hameed ve ark., 2008). (Linghe Zeng, 2005),

 Çeltik çeşitlerinin dış morfolojik görünümleri ile tuza dayanıklılıklarının değerlendirme işlemleri, uzman kişi yardımı ile Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı’na (TDÖDTT, 2003) göre yapılmıştır.

 Başak boyları: Salkım uzunluğu; Olgunlaşma evresinde tesadüfen seçilen bitkilerin salkım boğumuyla, salkımın en uç başakçığı arasındaki mesafe ölçülür. Kıstas ve sınıflandırma (çok kısa, kısa, orta, uzun, çok uzun), Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı’ndan (2003) alınmıştır.

 1000 dane ağırlıkları: tesadüfen alınan 100 adet tohum, hassas terazide tartılır, elde edilen değerlerin ortalaması, sayı 1000’e ulaşacak şekilde çarpılır (Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı, 2003; Rao ve ark., 2008; Reza ve Yousofi-Falakdehi, 2009)

 Tane en / boy ölçümleri: Tane uzunluğu (mm) için parlatılmamış en az 10 adet sağlam tanenin ölçülmesi ve elde edilen değerlerin ortalamasının alınması belirlenir. Tane genişliği (mm); parlatılmamış en az 10 adet sağlam tanenin yatay durumdaki en

(39)

geniş kısmı ölçülür ve ortalaması alınarak belirlenir (Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı, 2003)

 Başak sterilite / fertilitesi; olgunlaşma evresinde salkımlar alınır. Salkımlardaki fertil ve steril başakçıklar sayılır, oranlama yapılarak sterilite bulunur. Oranlama ve sınıflandırma değerleri, Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı’ndan (2003) alınmıştır.

 Çiçeklenme zamanı; çiçeklenme gün sayısı, ekimden itibaren parseldeki bitkilerin % 50’sinin çiçeklendiği tarihe kadar geçen sürenin “gün” olarak belirtilmesidir (Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatı, 2003; Mushtaq ve Zaibunnisa, 2003; Rao ve ark., 2008)

 Kardeşlenme sayısı (Rao ve ark., 2008)

 Kuru Ağırlık = Hasat sonrası bitki sürgün ve kök örnekleri etüvde 48 saat 70oC’de bekletilmiş, son iki tartım eşit olduğunda etüvden çıkarılıp kuru ağırlıklar hesaplanmıştır (Kaçar,1972)

(40)

Yukarıda açıklanan morfolojik yöntemlere ilaveten, köklerdeki makro element (tuzluluk açısından önemli olan Na+, Ca+2 ve K+) analizleri Murtaza ve ark (2009)’nın yöntemi kısmen değiştirilerek uygulanmıştır. Bu yönteme göre, bitki köklerinin tuza olan tepkilerinin ölçülmesinde, normal artezyen sudaki değerlerinin de (Meriç nehri) alınması gereklidir. Bu nedenle ölçümler hem Meriç ve hem de tuz sorunu olan Ergene suyunda alınmıştır. Tüm analizlerde Uzunköprü Ticaret Borsası’ndaki ICP cihazı ile çalışılmıştır.

3.6.1. Kök örneklerinin ICP’ de tayine hazırlanması 3.6.1.1.Örnek Boyutunun Küçültülmesi

Bunun için birçok teknik kullanılmaktadır. Bunlardan biri olan öğütme işlemi en fazla kullanılan teknik olup bunun için bir havan veya değirmen kullanılmaktadır. Öğütme sırasında oluşabilecek olan az miktardaki ısı, termal olarak bozunabilen yada buharlaşabilen bileşenlerde kayıplara yol açabilmektedir.(Smith 1981)

3.6.2.2. Örneklerin Kurutulması

Örnekler genellikle nemli veya ıslak olduklarından analiz sonuçlarının doğruluğu açısından mutlaka kurutulmalıdır. Biyolojik ve bitkisel örneklerin kurutulması işleminde 100C’nin

(41)

üzerine çıkılmamalıdır. Aksi takdirde bu örneklerde bulunan bazı bileşenlerin yapısında bozulmalar meydana gelebilmektedir. Element analizine geçilmeden önceki en önemli basamak örneğin çözünürleştirilerek analize hazır hale getirilmesidir (Başgel 2005)

Analizlenecek örnekte, tayin edilecek element analit, bileşenlerin tümü ise matriks olarak adlandırılır. Her yöntem kendine özgü hata ve girişim taşır, bu nedenle analizi yapacak kişi numune ve matriks hakkında eksiksiz bilgilenmelidir. Örneklemede kullanılacak plastik kapların, ayrıca kimyasalların körlerinin (blank) ve numunenin kirlilik oluşturacak maddelerle temas ettirilmemesi ve iyi şekilde korunması gerekmektedir. Ayrıca bitkisel örneklerin analize hazırlanması işleminde örneğin öğütülmesi yüzeyle teması artırdığı için çözünürleştirmeyi kolaylaştırır. Bu nedenle öğütmede kullanılan havan, değirmen veya öğütücüden (blendr) gelebilecek olan kirliliklerin özellikle mikro element tayininde problem oluşturabileceği dikkate alınmalıdır. Kurutulan örnekler ağzı kapalı polietilen kaplarda muhafaza edilir.( S. Erdoğan 2002)

3.6.3.3.Bitki Örneklerinin Analize Hazırlanması

Bitki örnekleri plastik poşetlere alınarak laboratuvara getirildi. Kökler topraktan arındırılmak için ilk önce saf suyla yıkandı. Daha sonra %2lik HNO3 ile yıkandı.

Laboratuarda yıkama ve temizleme işleminin ardından, 1 saat 60 °C’de etüvde bekletilerek kurutuldu. Sabit tartıma getirildikten sonra blendrla çekilerek toz haline getirildi.

(42)

Mikrodalgada çözünürleştirme için 0,25g. öğütülmüş ve kurutulmuş kök örnekleri mikrodalga cihazının kaplarına aktarıldı ve üzerlerine 7mL derişik HCl ve 3ml. derişik HNO3

ilave edildi. Mikrodalga parçalama tekniğinde organik ve inorganik matrikslerin her biri için farklı reaktif/reaktif karışımları kullanılmaktadır Biz çalışmamızda HCl ve HNO3 karışımını

kullandık çünkü HNO3(%65’lik) genellikle kolay oksitlenebilen maddelerin parçalanması için kullanılmaktadır. Nitrat veya azot, analize bozucu etki yapmamıştır. HCl Saf metallerin çözünürleştirilmesinde kullanılmaktadır. (Cho Yan Zou 1996 )

Basınçlı tüpler ekstraksiyon için fırının içine yerleştirildi. Basınç, sıcaklık ve diğer parametrelerin ayarlaması yapıldıktan sonra mikrodalga çalıştırıldı.20 dk yakıldı. Belirlenen ekstraksiyon süresinin bitiminde numunelerin soğuması beklenip her bir numune çeker ocak altında açılarak, çözeltiler Whatman filtre kağıdı ile süzüldükten sonra 50 ml’lik balon jojelerin içine boşaltılıp 50 ml’ye distile su ile tamamlandı ve analize kadar +4°C’de buzdolabında bekletildi.Bitkilerin ekstraksiyonu “Mikrodalga Digestion Yöntemi” kullanılarak, Milestone marka Start D model mikrodalga fırın ile yapılmıştır (Şekil 3.4).

(43)

Çizelge 3.3. Bitkiler için çözünürleştirmedeki parametreler

Zaman(dk) Enerji(Watt) T1(Co) T2(Co)

20.00 1100 180 110 10.00 1100 180 110

3.6.3.5.Bitki Örneklerindeki Makro element içeriğinin ICP İle Belirlenmesi

Hazırlanan örnekler Perkin Elmer Optima 4300 ICP-OES ile analizlendi. Cihazda önce şahit, sonra standart kalibrasyon çözeltileri ve son olarak da numuneler okunur (Şekil 3.5). Sonuçlar mg/kg (ppm) cinsinden elde edildi.

ICP spektrometresi, indüktif olarak eşleşmiş plazmadır. Çevresine dolanmış bir yük sargısının yüksek frekansta oluşturduğu manyetik alan enerjisinin içerisinden geçirilen argon (Ar) gazını elektrik alanı olarak etkilemesi sonucu oluşan ve böylece sürdürülen yüksek sıcaklıkta bir plazma türüdür.

ICP, üstün tespit sınırları, yüksek lineer dinamik aralık, süratli analiz zamanı ve elementler arası etkileşimden uzak olup, analiz kabiliyeti atomik absorpsiyona göre çok daha hassastır, birçok elementler için gözlenebilme sınırları ppm (milyarda bir) mertebesindedir.

Kullanılan spektrometrenin türüne göre ICP yöntemi ile ardışık (sequential) veya eş zamanlı (simultaneous) olarak tayin yapılabilir. İki sistemi ayıran belirgin özellik, birincisinde elementlerin monokromatör yardımıyla birbiri ardına tayin edilmeleri, ikincisinde ise polikromatör kullanarak aynı anda analiz yapılabilmesidir. Bu iki sistem, kullanım açısından oldukça farklı özellikler taşır. Ardışık sistemde çok elementli analiz için gerekli süre, doğal olarak daha fazladır. Ancak bu sistem, tüm dalga boylarını kullandığı için örnekten örneğe değişen matriks yapıları ve buna bağlı olarak değişebilen girişim sorunlarının çözümünde

(44)

birkaç matriks için belirlenen dalga boylarına bağımlıdır ve dalga boyu seçimi açısından esnekliği yoktur. ICP yönteminin üstünlükleri yüksek sıcaklıklara ulaşılabilmesi, örnek çözeltisinin plazma içinde oldukça uzun alıkonma süresine sahip olması ve atomlaştırma, uyarma işlemlerinin atıl bir kimyasal çerçevede gerçekleştirilmesidir (Koral, 1998)

Şekil 3.5. Perkin Elmer Optima 4300 ICP-OES

Tüm morfolojik ve fizyolojik parametreler, bölgede en fazla ekilen Osmancık-97 çeşidi ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.

(45)

4.1. Bitki Boyu

Araştırmada kullanılan bitkiler fide döneminden sonra her üç günde bir cetvel yardımıyla ölçülüp boy uzunlukları belirlenmiştir. Hasattan sonra her bir bitki, Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatına (TDÖTT) göre sınıflandırılmıştır (Çizelge 4.1).

Çizelge 4.1. Denemede kullanılan çeltiklerin boy uzunlukları

Çeşit Adı Boy uzunluğu TDÖDTT* göre

sınıflandırma

Osmancık 97 67 Çok kısa

Kıral 73 Çok kısa

Neğiş 79 Çok kısa

Ribe 71 Çok kısa

Trakya 78 Çok kısa

(46)

Halilbey 74 Çok kısa

N1-41t 1t ot 82 Çok kısa

Şumnu 71 Çok kısa

Gönen 77 Çok kısa

Sürek 95 84 Çok kısa

Tunca 68 Çok kısa

Kızıltan 70 Çok kısa

Kırkpınar 83 Çok kısa

Durağan 80 Çok kısa

Beşer 81 Çok kısa

Kargı 88 Çok kısa

Edirne 92 Çok kısa

Sehat 92 90 Çok kısa

Aromatik 69 Çok kısa

Karacadağ 105 Kısa

Karadeniz 79 Çok kısa

Diyarbakır yerli - -

Rocca 79 Çok kısa

Akçeltik 83 Çok kısa

(47)

Yavuz 89 Çok kısa

Maratelli 91 Çok kısa

7721 67 Çok kısa

Ece 87 Çok kısa

Altınyazı 95 Çok kısa

Ranballi 75 Çok kısa

Meriç 88 Çok kısa

Plovdiv 80 Çok kısa

Sarıçeltik 83 Çok kısa

Kros-424 104 Kısa

Rodina 90 Çok kısa

Gala 86 Çok kısa

Veneria 86 Çok kısa

İpsala 95 Çok kısa

*TDÖDTT: Tarımsal Değerleri Ölçme denemeleri teknik talimatı

(48)

sonuçlar elde edilmiştir.

Çizelge 4.2. Çeltiklerin başak boyu uzunlukları

Çeşit Başak uzunluğu

(cm) Osmancık 13 Kıral 9 Neğiş 11 Ribe 10 Trakya 14 Demir 12 Ergene 14 Halilbey 14 N1-41 t 1t ot 15 Şumnu 10 Gönen 13 Sürek 95 15 Tunca 15 Kızıltan 10 Kırkpınar 15

(49)

Durağan 13 Beşer 14 Kargı 17 Edirne 19 Serhat92 17 Aromatik 14 Karacadağ 17 Karadeniz 11 Diyarbakır yerli Rocca 13 Akçeltik 15 Koral 11 Yavuz 17 Maratelli 14 7721 17 Ece 13 Altınyazı 15 Ranballi 11 Meriç 11 Plovdiv 11 Sarıçeltik 15

(50)

Rodina 14

Gala 11

Veneria 12

İpsala 14

4.3. Çiçeklenme gün sayısı

Çeltik bitkisinde çiçeklenme, haziran ortası ya da temmuz başı gibi başlar ve hasat süresince olan dönemi kapsar (Çizelge 4.3).

Çizelge 4.3. Çiçeklenme gün sayısı

Çeşitler Çiçeklenme gün sayısı

Osmancık 97 88 gün Kıral 90 gün Neğiş 90 gün Ribe 94 gün Trakya 92 gün Demir 94 gün Ergene 94 gün

(51)

Halilbey 87 gün N1-41t 1t ot 87 gün Şumnu 86 gün Gönen 86 gün Sürek 95 86 gün Tunca 86 gün Kızıltan 87 gün Kırkpınar 86 gün Durağan 87 gün Beşer 86 gün Kargı 86 gün Edirne 86 gün Sehat 92 86 gün Aromatik 85 gün Karacadağ 87 gün Karadeniz 94 gün Diyarbakır yerli 93 gün Rocca 93 gün Akçeltik 91 gün Koral 91 gün Yavuz 93 gün

(52)

7721 91 gün Ece 94 gün Altınyazı 94 gün Ranballi 94 gün Meriç 87 gün Plovdiv 87 gün Sarıçeltik 91 gün Kros-424 91 gün Rodina 91 gün Gala 91 gün Veneria 86 gün İpsala 86 gün 4.4. Sterilite (%)

(53)

Olgunlaşma devresinde alınan örneklerdeki fertil ve steril başakçıklar sayılır ve oranlama yapılarak sterilite oranı bulunur. Yapılan çalışmada bulunan değerler ,Tarımsal Değerleri Ölçme Denemeleri Teknik Talimatına göre değerlendirilmiştir (Çizelge 4.4).

Skala Sınıf Fertilite (%)

1 Yüksek fertil > 90 3 Fertil 75-89 5 Kısmi fertil 50-74 7 steril < 50

Çizelge 4.4. Fertilite oranları

Çeşitler Fertil

tane

Steril tane

Fertilite Skaladaki yeri

Osmancık 65,0 lm 8,3 lm 85 Fertil

Kıral 48,7 uv 3,23 b 98 yüksek Fertil

Neğiş 95,3 a 6,3 nop 62 Kısmi Fertil

Ribe 49,0 tuv 12,3 hı 63 Kısmi Fertil

Trakya 77,7 cd 12,0 hı 68 Kısmi Fertil

Demir 54,0 opqr 12,0 hı 53 Kısmi Fertil

Ergene 50,3 stu 9,7 kl 88 Fertil

Halilbey 83,0 b 7,3 mn 81.6 Fertil

(54)

Gönen 73,0 efg 17,0 e 71 kısmi Fertil

Sürek 95 57,0 o 13,0 gh 91.6 Yüksek Fertil

Tunca 65,7 jklm 10,0 jk 79.9 Fertil

Kızıltan 43,0 wx 6,3 nop 69 Kısmi Fertil

Kırkpınar 69,0 hıj 5,0 pqr 98 Yüksek Fertil

Durağan 63,3 mn 14,0 fg 91.7 Yüksek Fertil

Beşer 65,3 klm 20,0 c 74.9 Kısmi Fertil

Kargı 82,3 b 7,3 mn 60.7 Kısmi Fertil

Edirne 51,7 qrstu 17,7 de 63 Kısmi Fertil

Serhat92 51,3 qrstu 19,0 cd 54 Kısmi Fertil

Aromatik 76,0 de 10,0 jk 56.7 Kısmi Fertil

Karacadağ 62,3 mn 9,7 kl 77.6 Kısmi Fertil

Karadeniz 68,7 hıjk 17,3 e 72 Kısmi Fertil

Diyarbakır yerli 80,3 bc 5,3 opq 71 Kısmi Fertil

Rocca 63,0 mn 6,7 no 72 Kısmi Fertil

Akçeltik 51,0 rstu 11,3 ıj 54 kısmi Fertil

Koral 56,0 op 9,3 kl 87.2 Fertil

Yavuz 74,3 def 9,3 kl 74 Kısmi Fertil

Maratelli 61,0 n 4,7 qrs 59 Kısmi Fertil

(55)

Ece 64,6 jklmn 6,2 nopq 88.8 Fertil

Altınyazı 53,3 pqrs 4,7 qrs 84.5 Fertil

Ranballi 54,7 opq 18,0 de 72 Kısmi Fertil

Meriç 49,7 tuv 15,0 f 73 Kısmi Fertil

Plovdiv 70,0 ghı 9,7 kl 64 Kısmi Fertil

Sarıçeltik 44,7 wx 3,3 s 62 Kısmi Fertil

Kros424 52,3 qrst 3,7 rs 91 Yüksek Fertil

Rodina 62,7 mn 11,3 ıj 54 Kısmi Fertil

Gala 71,7 fgh 14,7 f 93.9 Yüksek Fertil

Veneria 42,0 x 10,0 jk 96 Yüksek Fertil

İpsala 51,7qrstu 17,7de 73.9 Kısmi Fertil

EKÖF (P <0.05): 3,44 1,48

CV 3,44 7,99

Çizelge 4.5. Fertilite istatistik verileri

FERTİL

Varyasyon Kaynağı Serbestlik Derecesi Kareler Toplamı Kareler Ortalaması F Tekrarlama 2 21,350 10,675 2,4113 Çeşit 39 20408,533 523,2957 118,2018** Hata 78 345,317 4,427 Genel 119 20775,200

(56)

Çizelge 4.6. Sterilite istatistik verileri

STERİL

Varyasyon Kaynağı Serbestlik Derecesi Kareler Toplamı Kareler Ortalaması F Tekrarlama 2 7,3500 3,675 4,4339 Çeşit 39 5548,8000 142,2769 171,6566** Hata 78 64,6500 0,829 Genel 119 5620,8000

* 0.05 düzeyinde önemli ** 0.01 düzeyinde önemli CV(%)= 7,99

4.5. Tane Eni ve Boyu

Hasattan sonra her çeşitten 10 pirinç tanesinin ölçümleri yapılmış ve ortalamaları alınmıştır.

Çizelge 4.7. Tane en boy oranları

Çeşitler Tane eni Tane boyu

Rocca 0,33 ab 0,87 abc

Kargı 0,33 ab 0,87 abc

Osmancık-97 0,33 ab 0,83 bc

Diyarbakır Yerli 0,37 ab 0,87 abc

(57)

Meriç 0,30 b 0,87 abc Demir 0,37 ab 0,93 a Rodina 0,33 ab 0,83 bc Edirne 0,33 ab 0,83 bc Aromatik-1 0,33 ab 0,83 bc Halilbey 0,33 ab 0,83 bc Karadeniz 0,37 ab 0,87 abc Ranballi 0,33 ab 0,90 ab Koral 0,37 ab 0,90 ab Şumnu 0,33 ab 0,93 a Trakya 0,37 ab 0,93 a Yavuz 0,33 ab 0,87 abc Durağan 0,33 ab 0,93 a İpsala 0,33 ab 0,80 c Kıral 0,40 a 0,87 abc Plovdiv 0,37 ab 0,90 ab Maratelli 0,37 ab 0,90 ab Tunca 0,37 ab 0,87 abc Gala 0,33 ab 0,80 c Neğiş 0,33 ab 0,87 abc Kızıltan 0,37 ab 0,87 abc Kırkpınar 0,33 ab 0,87 abc Ece 0,33 ab 0,87 abc Ribe 0,33 ab 0,93 a Sarıçeltik 0,33 ab 0,83 bc Sürek-97 0,39 ab 1,01 a Gönen 0,37 ab 0,93 a

(58)

Ergene 0,33 ab 0,87 abc N1-41t-1t-ot 0,33 ab 0,93 a Akçeltik 0,37 ab 0,90 ab 7721 0,37 ab 0,93 a Altınyazı 0,33 ab 0,87 abc Veneria 0,30 b 0,87 abc Serhat-92 0,37 ab 0,83 bc EKÖF (P <0.05): 0,089 0,099 CV 15,97 7,00

Çizelge 4.8.“Tane eni“ istatistik verileri Tane Eni:

Varyasyon Kaynağı Serbestlik Derecesi Kareler Toplamı Kareler Ortalaması F Tekrarlama 2 0,01116667 0,005583 1,8493 Çeşit 39 0,04925000 0,001263 0,4183 Hata 78 0,23550000 0,003019 Genel 119 0,29591667

* 0.05 düzeyinde önemli ** 0.01 düzeyinde önemli CV(%)=15,97

(59)

TANE BOYU

Varyasyon Kaynağı Serbestlik Derecesi Kareler Toplamı Kareler Ortalaması F Tekrarlama 2 0,00116667 0,000583 0,1557 Çeşit 39 0,19658333 0,005041 1,3457 Hata 78 0,29216667 0,003746 Genel 119 0,48991667

* 0.05 düzeyinde önemli ** 0.01 düzeyinde önemli CV(%)=7,00

4.6. Kardeşlenme sayısı (adet/bitki)

Hasat zamanı bitkilerde kardeş sayıları, ortalama alınarak tespit edilmiştir (Çizelge 4.10).

Çizelge 4.10. Kardeşlenme sayıları

Hat ve Çeşitler

Kardeşlenme ve istatistik analiz sonuçları

(60)

Osmancık-97 7,0 ghıj Diyarbakır Yerli 10,7 ab Kros-424 7,3 fghı Meriç 7,0 ghıj Demir 9,3 cd Rodina 7,0 ghıj Edirne 6,7 hıjk Aromatik-1 11,0 a Halilbey 5,7 klm Karadeniz 8,7 cde Ranballi 8,3 def Koral 6,7 hıjk Şumnu 8,7 cde Trakya 8,0 efg Yavuz 8,7 cde Durağan 6,0 jkl İpsala 5,7 klm Kıral 7,7 egh Plovdiv 6,0 jkl Maratelli 6,7 hıjk Tunca 8,3 def Gala 6,0 jkl Neğiş 5,7 klm Kızıltan 6,7 hıjk Kırkpınar 6,7 hıjk Ece 5,3 lmn

(61)

Ribe 5,7 klm Sarıçeltik 7,3 fghı Sürek-97 7,0 fghıjk Gönen 6,3 ıjkl Beşer 6,7 hıjk Ergene 6,3 ıjkl N1-41t-1t-ot 4,7 mn Akçeltik 6,3 ıjkl 7721 5,3 lmn Altınyazı 4,7 mn Veneria 4,3 n Serhat-92 4,7 mn EKÖF (P <0.05): 1,12 CV 9,90

Çizelge 4.11. Kardeşlenme istatistik verileri

KARDEŞLENME

Varyasyon Kaynağı Serbestlik Derecesi Kareler Toplamı Kareler Ortalaması F Tekrarlama 2 0,15000 0,075 0,1573 Çeşit 39 307,59167 7,886966 16,5446** Hata 78 37,18333 0,47671 Genel 119 344,92500

(62)

4.7. Bitki Kuru Ağırlığı (gr)

Hasat edilen bitkinin kök, sap ve yaprakları, 105˚C’de 24 saat süreyle kurutulmuş ve ayrı ayrı tartılarak örneklere ait kuru madde miktarları saptanmıştır (Çizelge 4.12).

Çizelge 4.12. Bitki kuru ağırlığı

Çeşitler Kuru ağırlık (gr) T testi sonuçları

Osmancık 282 48,8 a Kıral 180 48,4 a Neğiş 350 42,8 b Ribe 206 42,4 b Trakya 204 39,6 c Demir 206 39,1 c Ergene 460 38,4 d Halilbey 84 38,0 de

(63)

n1-41 t 1t ot 574 38,0 de Şumnu 224 37,6 ef Gönen 352 37,2 fg Sürek 95 254 36,8 gh Tunca 482 36,4 h Kızıltan 336 35,5 ı Kırkpınar 406 34,8 j Durağan 376 34,8 j Beşer 222 34,4 j Kargı 360 33,6 k Edirne 320 33,6 k Serhat92 200 33,2 k Aromatik 342 33,2 k Karacadağ 336 32,0 l Karadeniz 326 31,6 l Diyarbakır yerli 30,8 m Rocca 406 30,5 mn Akçeltik 406 30,0 n Koral 328 30,0 n Yavuz 328 29,2 o Maratelli 328 28,8 op

(64)

Ece 282 28,7 opq Altınyazı 352 28,0 qr Ranballi 378 27,6 rs Meriç 350 27,2 s Plovdiv 130 26,4 t Sarıçeltik 204 26,2 tu Kros424 360 26,0 tu Rodina 132 25,6 u Gala 376 21,6 v Veneria 414 20,8 w İpsala 506 33,6k EKÖF (P <0.05): 0,64 CV 1,19

Çizelge 4.13. Bitki kuru ağırlığı istatistik verileri

AĞIRLIK

Varyasyon Kaynağı Serbestlik Derecesi Kareler Toplamı Kareler Ortalaması F

(65)

Tekrarlama 2 0,1292 0,0646 0,4159

Çeşit 39 4722,6197 121,0928 779,9000**

Hata 78 12,1108 0,155

Genel 119 4734,8597

* 0.05 düzeyinde önemli ** 0.01 düzeyinde önemli CV(%)= 1,19

4.8. Çeltik 1000 dane ağırlığı

Çizelge 4.14. 1000 tane ağırlığı

Çeşitler 1000 tane ağırlık Rocca 15 a Kargı 22,3 b Osmancık-97 21,3 bc Diyarbakır Yerli 17,7 ghı Kros-424 20,0 cde Meriç 18,0 fgh Demir 16,3 ıjk Rodina 20,3 cd Edirne 17,7 ghı Aromatik-1 12,0 opq Halilbey 21,2 efg Karadeniz 19,3 def Ranballi 17,0 hıj Koral 15,0 klm

(66)

Trakya 17,7 ghı Yavuz 16,3 ıjk Durağan 21,3 hıj İpsala 16,3 ıjk Kıral 21,6 jkl Plovdiv 15,0 klm Maratelli 15,0 klm Tunca 15,7 jkl Gala 15,0 klm Neğiş 15,7 jkl Kızıltan 13,7 mn Kırkpınar 24,0 opq Ece 19,8 no Ribe 12,3 nopq Sarıçeltik 9,3 s Sürek-97 13,6 lmno Gönen 11,3 pqr Beşer 13,0 no Ergene 19,6 nopq N1-41t-1t-ot 11,0 qr Akçeltik 11,3 pqr 7721 12,7 nop Altınyazı 10,3 rs Veneria 9,3 s Serhat-92 10,3 rs EKÖF (P <0.05): 1,48

(67)

CV 5,93

Çizelge 4.15. 1000 tane ağırlığı istatistik verileri

Varyasyon Kaynağı Serbestlik Derecesi Kareler Toplamı Kareler Ortalaması F Tekrarlama 2 12,0500 6,025 7,2729 Çeşit 39 1674,6333 42,93932 51,8329** Hata 78 64,6167 0,8284 Genel 119 1751,00

4.9.Çeltik morfolojik gözlem değerleri

Dış morfolojik gözlem değerleri, TDÖDTT’e göre sınıflandırılarak uzman kişi kontrolünde verilmiştir (Çizelge 4.16).

Çizelge 4.16. Morfolojik gözlem verileri Çeltik çeşidi 2009 DEĞERİ 2010 DEĞERİ

Osmancık 5 3

(68)

Ribe 9 3 Trakya 9 5 Demir 7 5 Ergene 5 3 Halilbey 5 5 N1-41-T-1T-OT 3 5 Şumnu 5 7 Gönen 7 3 Sürek-95 3 3 Tunca 3 5 Kızıltan 9 5 Kırkpınar 7 1 Durağan 5 3 Beşer 9 5 Kargı 7 7 Edirne 9 5 Serhat-92 7 YOK Aromatik-1 3 7 Karacadağ 9 YOK Karadeniz 7 5

(69)

Diyarbakır 9 YOK Rocca 7 5 Akçeltik 9 9 Koral 5 5 Yavuz 7 7 Maratelli 5 - 7721 3 3 Ece 3 3 Altınyazı 5 3 Ranballi 9 5 Meriç 7 5 Plovdiv 7 5 Sarıçeltik 9 9 Kros-424 3 3 Rodina 9 - Gala 3 3 Veneria 3 3 İpsala 5 7

(70)

olarak değerlendirilir. Buna göre yapılan gruplamada çeltik çeşitlerinin notu tablodaki gibidir.

Çizelge 4.17. Morfolojik gruplama

Gruplar Skaladaki Yeri Çeşitler

1 Çok İyi Kıral, Kırkpınar

3 İyi Sürek 95 ,7721,Ece,Kros 424, Gala, Veneria

5 Orta Osmancık,Ergene,Halilbey,N1-41-T-Ot-, Tunca, Durağan,Koral,Altınyazı, 7 Zayıf Neğiş,Trakya,Şumnu,Gönen,Kızıltan,Beşer, Kargı,Aromatik1,Karadeniz,Rocca,Yavuz, Maratelli,Ranballi,Meriç,Plovdiv,İpsala, Demir

9 Çok Zayıf Ribe,Serhat-92,Karacadağ,Diyarbakır yerli, Akçeltik, Sarıçeltik, Rodina

4.10. Fizyolojik sonuçlar

Bitkideki Makro ve mikro elementler ICP cihazında çalışılmış ve en önemli elementler olan Na, K ve Ca miktarları tüm çeşitlerde ayrı ayrı aşağıda verilmiştir.

(71)

4.10.1. TDÖDTT’e göre değerlendirme notu=1 <<En İyi>> Olan Çeşitlerin Fizyolojik Değerlendirmeleri

Çeşit Adı: Kırkpınar

Değerlendirme notu: Çok İyi <<1>>

Çizelge 4.18. TDÖDTT’e göre Kırkpınar çeşidinde Na/K ve Na/Ca değerleri

Na+ K+ Ca+2 Na+/K+ Na+/Ca+2 Meriç 1108,19 750,14 4870,34 2,505005442 0,395719181 Ergene 7867,31 3331,97 9565,82 4,003703906 1,430329889 Kırkpınar 0 2000 4000 6000 8000 10000 12000 Na K Ca element p p m Meriç Ergene

Şekil 4.1. Kırkpınar’da Na+ , K+ ve Ca+2 değerleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Tetrasiklin direnci ile virülans genleri karĢılaĢtırıldığında, istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte fimH ve sfa/focDE genlerinin duyarlı izolatlarda

İçe gömülü DMSG’nin momenti, generatör hızına göre uygun bir şekilde kontrol edilmektedir ve böylece rüzgâr hız algılayıcısı olmadan istenilen MGNT kontrolü

(2006), kavrulmuş kabak çekirdeklerinden soğuk presleme ile elde edilen yağların yağ asitleri kompozisyonunu incelemişlerdir. çeşidine ait kabak çekirdeklerinden

Bu amaçla bitkide metanol, dietil eter, n-hekzan, etilasetat çözücüleri ile ekstraksiyonlar yapılmış ve elde edilen ham ekstrelerde toplam fenolik/flavonoid madde miktarı

Çalışmada Sabit Açılı Eğilme Ölçeri kullanılarak farklı dikiş payları ve farklı dikiş sıklıklarındaki dikey dikişli kumaş şeritlerinin atkı ve çözgü

Deneme konularından elde edilen yaprak sayıları arasındaki istatistiksel farklılığı belirleyebilmek amacıyla yapılan varyans analizi sonuçlarına göre, 2009

Çalışma, kimlik kavramının alt unsurları olan kurum kimliği, kurumsal imaj ve görsel kimlik kavramlarını tanımlamak; kurum kültürünün görsel kimlikle hangi durumlarda

Bu bağlamda Tablo 4’te 1479 sayılı yasa kapsamında aylık alanların sayısındaki % 1’lik bir artışın Bağ-Kur’un reel finansman açıklarında % 2.124 civarında