• Sonuç bulunamadı

Fikret Mualla'nın fırçasından Paris:Sanatçının retrospektif resim sergisinde 60 yapıt yer alıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fikret Mualla'nın fırçasından Paris:Sanatçının retrospektif resim sergisinde 60 yapıt yer alıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

.■* '

UNES SAYFA 6

Sanat • Kültür • insan

7 T

-31 TEMMUZ 1987 CUMA

Fikret Mualla’nın fırçasından Paris

V

Sanatçının retrospektif resim sergisinde 60 yapıt yer alıyor

V

a k k o

Sanat Galerisi’nde açılan Fikret Mualla, retrospektif sergi­

sinde çoklu figürlerin yanısıra nüler, portreler, natürmortlar, hayvan­

lar, Paris meyhaneleri ve kafeler yer alıyor. Birkaç usta fırça darbesi,

tezgahın ardındaki barmenin telaşını yeterince yansıtıyor

F

İKRET MUALLA’nın Vakko Sa­nat Galerisi’nde açılan retro­ spektif resim sergisi 30 Ağus- tos’a kadar sürüyor. Sergide Vakko’nun özel koleksiyonunda

bulunan ve sanatçının 1948-1958 arasında yaptığı suluboya, guaş ve yağlıboya 60 ya­

pıtı yer alıyor.

Yetkililer, ölü mevsim olmasına karşın, serginin büyük ilgi gördüğünü belirtiyor. Sa­ natçının, satılan 10 kadar yapıtının fiyatları 900 bin-4.5 milyon arasında değişiyor, içki kadehlerinin ve çay bardaklarının gerisin­ de birbirleri ile iletişim kurmaya çalışan ikili- üçlü figürlerde, Fikret Mualla’nın çok se­ verek kullandığı fauvistlere ve dışavurum­ culara özgü denebilecek tonlarıyla yeşil, mavi, sarı, kırmızı, mor ağırlıkta. Sanatçının sokaklardan verdiği kesitlerde çoğunlukla acelesi olan çoklu figürler yer alıyor. Çocuk­ larıyla alış-verişten dönen, ellerinde alış­ veriş sepetleri bulunan kadınlar, geniş adımlarla yürüyen erkekler, durup birbirle- riyle konuşan insanlar... Nü’ler, portreler, natürmortlar, hayvanlar... Kadın kuaförü, Paris’in meyhaneleri ve kafeleri... Birkaç fır­ ça darbesi ise, tezgahın ardındaki barme­ nin telaşını yeterince yansıtıyor.

Sergiyi gezen sanatçı Şenol Yorozlu,

“ Bir kez daha var olduğunu hissetmek güzel ve çarpıcı’’ derken Tümer Gürko- tu, “ Bu sergiyi gezmek için Ankara’dan gelmiştim. Doğrusu değdi’’ diyerek izle­

nimlerini belirtiyor. New York’tan Richard

Upton, “ Mualla’nın resimleri çok güzel, olağanüstü. Bravo” , W.Bill Sheil ise, “ Harika” diyor.

1903’te İstanbul’da doğan Fikret Mual­

la, Galatasaray Lisesi’nden sonra, 17 ya­

şındayken İsviçre’ye gitti. Daha sonra Ber­ lin Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdi. Prof.Arthur Kampfın öğrencisiydi. Yurda dönüşünde önce Ayvalık’ta, sonra İstanbul Galatasaray Lisesimde resim öğretmenliği yaptı. Kendini içkiye ve resime verdi. İki kez Bakırköy Akıl Hastanesi’nde yattı. Karakteri, hiçbir toplumsal kurum ve kuralla uzlaşma kabul etmiyordu. 1939’da, uzlaşmazlığın öz­ gürce yaşanabileceğini düşündüğü Paris’e gitti.

Yaşamının en yoksul, en bohem, aynı za­ manda da verimli dönemini Paris’te geçir­ di. 1967’de bir süredir hasta olarak yaşa­

dığı, Fransa’nın güneyindeki Reillane kasa­ basında öldü. 1974’te kemikleri İstanbul’a getirilerek Karacaahmet Mezarlığı’na gö­ müldü.

Fikret Mualla’nın yakın dostu, araştırma­

T aha T o ro s , “ F ikret M u a lla .

1903-1967” adlı kitabında sanatçı için şöyle yazıyor: "Kişisel görüşüme göre, Fikret

Mualla alınyazısı olarak küçük yaşta sa­ kat kalmanın, İspanyol nezlesinden ölen annesinin kendi yüzünden öldüğünü sanmanın bunalımı, diğer aile problem­ lerinin birikimiyle başladığı katı hayat kavgasından yenik çıkmış bir sanatçıydı. Bunda talihsizliğin yanında macera se- verliğin de büyük rolü vardır. Her açıdan, hayat lokomotifini temelli raylara oturta­ mamıştı.”

“ Bir yanardağa benzeyen iç dünyası, zaman zaman lav püskürtür sonra söne­ rek sükunete kavuşurdu. Arasıra karakol­ ların, hapishanelerin, akıl hastanelerinin misafiri oluşu, bu yanardağın alev saçtı­ ğı dönemlere rastlardı. Sükunete erişme­ si, hıçkırıktı ağlantılarla, ya da fırçasının tuallere aktardığı renklerle kabil olurdu. En güzel eserlerini, içindeki alevlerin bo­ yalarıyla karıştığı dönemlerde yapmış tır.”

,Taha Toros. adı geçen kitabında İspan­ yol sanat eleştirmeni Fernando Landazu- rl’nin 1957 yılında "Eser ve Artist” baş­ lıklı İspanyolca yazısından şu alıntıyı veri­ yor: “ Mualla, ressam olarak doğmuştur. Fauvisme ve Expressionlsme gibi tema­ yülleri birleştiren kronolojik ve plastik bağların mümessilidir. Mualla resimleri­ nin süjeslnde İptidailiği, akla aykırılığı İf­ rata vardırmaktadır. Resimlerine garabet ve dramatik bir hava veriyor. Objektif ve sübjektif hayatı birleştirmek, onda beli­ ren bir arzudur... Tasvirlerinde, bazen Chagall’a benzeyen,latlfeclllk göze çar­ par. Fakat dalma bir Molde ve Munch ’- un heyecanını taşır. Mualla’nın tercih et­ tiği resim usulü ve boyası kolay sanılır. Bu onda ikinci derecede rol oynamakta­ dır. Asıl çizgileri büyük kıymet taşımak­ tadır. Bunlar muhteşem ve kudretlidirler. Çok renkli resimlerindeki renklerin göz alıcı zenginliği, hoş bir ölçü içerisinde­ dir.”

Fikret Mualla’nın Paris’te yaşayan yakın

dostu, sanatçı Selim Turan, Mualla’yı bi­ ze şöyle anlattı: “ Onu çok severdim. Da­

ha Moda’dayken tanırdım onu. Fikret Mu- aila, Türkiye'nin Toulouse-Lautrec'i sa­ yılır. Paris’te evlerimiz yakındı. Bazı sa­ bah bana gelirdi. Öğle yemeğini birlikte yerdik. Ben içki İçmediğim İçin akşam­ ları birlikte olmazdık, öğle zamanı dün­ yanın en nazik insanıydı. Akşam içince hırçınlaşırdı.”

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Gece gündüz demeden bütün zamanını Nâzım Hikmet'le arasında kurulan samimi arkadaşlığı sürdürerek geçiren Orhan Karaveli'nin yeni kitabı, büyük şairin

Ancak bir hastada FESC ile frontal sinüs receslerini tam olarak temizleyebilmek mümkün olmadığından, frontal sinüsü tamamen dolduran fungus kitlesi klasik cerrahi yöntem olan

Kuzey Kutbu Deniz Buzu Grönland Buz Tabakası Kolombiya Buzulu Glacier National Park Antarktika Deniz Buzu Pine Adası Buzulu Larsen B Buz Tabakası Tasman Buzulu Meren, Carstenz ve

The dilatometer data of the dimensional change or shrinkage (dL/L0) and shrinkage rate (dL/dt) of the pellets in the first stage sintering zone is given in Figure 3 depending

Kültür endüstrisinin ideolojisi, panzehirini yine kendi içinde taşır (Dellaloğlu, 2001: 96). Endüstri’nin kendisiyle çelişir hale gelebilmesi için, belirli bir

Verilen bilgilere göre ayrıca darülkurra, Cumhuriyet döneminde önce sağlık müzesi, ardından müftülük binası, 1968’den sonra Kültür Bakanlığı’na bağlı

Aya Yorgi manastırı, denize i- nen sert bir yamacın üzerinde inşa edilmiş olduğundan burası halk ara­ sında «Krimnos» yâni «Uçurum» manastırı diye de

Avrupa Teknoloji Öğrencileri Birliği (BEST) tarafından düzenlenen ve Avrupa çapında üniversiteler arası en kapsamlı yarışma olan EBEC (Avrupa BEST Mühendislik Yarışması)