• Sonuç bulunamadı

İnkılap tarihimizde Sabahattin Bey:Recep Paşa ile yapılan ihtilal hazırlıkları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İnkılap tarihimizde Sabahattin Bey:Recep Paşa ile yapılan ihtilal hazırlıkları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24 - 7 • 1948

-IT-

$

1

tí&l/,

f

a

f | * j |

INKIILÂP TARİIlİNj

mat

F

^

1

Recep Paşa ile yapılan

ihtilâl hazırlıkları

— 12 —

kseriyet grupunu temsil e- denler memlekette ihtilâl çıkarılmasını ve bu gaye etrafında askerî kuvvetlerle temas edilmesini ve haricî müdahalelerin zararsız bir Çekle sokulmasını prensip olarak ka­ bul etmiş bulunuyordu. Bu maksat etrafında ekseriyet grupu namına teşkil edilen bir komite İsmail Ke­ mal Beyin mahrem beyanatını din­ ledikten sonra meselenin tâmik ve takibini Sabahattin ve Fazlı Beyle­ re havale etmişti. Bu iki murahhas Trablus Garp fevkalâde kumandam ve vali vekili Recep Paşanın yaveri Şevket (1) Beyle muhavere ettikten sonra kendisile görüşmek üzere Mal- taya hareket eylemişlerdir.

Sabahattin Beyle Fazlı Bey, bir müddet Maltada beklemişler ve Re­ cep Paşanın delegesi Binbaşı Şevket Bey, ancak iki hafta sonra gelebil­ miştir. _

İlk mülâkatta Sabahattin, kongre müzakereleri hakkında Şevket Be­ ye izahat vermiş ve neticede asıl me­ seleyi ortaya koymuştu. Şevket Bey Prens Sabahattin Beyin beyanatını dikkat ve ehemmiyetle dinledikten sonra kendi görüşüne nazaran dü­ şündüklerini söylemiş ve ihtilâl me selesi hakkında Recep Paşanın nok- tai nazarını da anlatmıştır.

En nihayet İstanbul haricinde ya­ pılacak harekâtın Sultan Abdülha- mide vakit kazandırmağa yarayaca­ ğı ve buna binaen doğrudan doğru­ ya payitahtta bir kıyam hazırlama­ nın en salim ve tehlikesiz bir hare­ ket olacağı üzerinde mutabakat hâ­ sıl olmuş ve bu vadide bir proje ha­ zırlanması iki taraf arasında karar­ laştırılmıştır. Proje de şu suretle tesbit edilmişti: İtimada lâyık za­ bitler vasıtasile Trablus Garp fırka­ sından bir kaç tabur asker manevra bahanesile Sert mevkiine kadar İler­ letilecek, Sert mevkiinde gemilere bildirilecek olan bu askerler ecnebi bayrağı altında Çanakkale Boğazın­ dan geçirildikten sonra İstanbulda evvelce erkânıharp zabitleri vasıta- sile tayin edilecek bir noktaya ih­ raç olunacaklar. Bu kuvvete iltihak edecek taraftarların yardımile hü­ kümet iskat, meşrutiyet ilân edile­ cek ve Kanunu Esasinin tatbikatına geçilecek. Her türlü ihtimale bina­ en ecnebi hükümetlerin müdahale­ si daha evvelden alınacak tedbir­ lerle önlenecek.

Bu proje, Recep Paşanın tasvibi şartile iki tarafça kabul edilmişti. Ayni zamanda iş şekli iki safhaya ayrılmış; mali, siyasi ve gemi işle­ rde Sabahattin ve İsmail Kemal Beylerin meşgul olması, askeri kıs­ mı ile de Recep Paşa ve Şevki Be­ yin alâkalanması kararlaştırılmış ve Malta mülâkatına nihayet veril­ miştir.

Sabahattin Bey Parise avdetinde Maltada cereyan eden müzakerele­ ri, ekseriyet grupju komitesine taf silâtile anlatmış ve bir müddet son­ ra da Şevket Beyden gelen bir mek tup, Recep Paşanın Malta müzake- ratını ve projeyi tasvip eylediğini tebşir eylemişti. Bu sevinçli haber üzerine teşebbüsata girişmek lüzu­ mu hâsıl olduğundan İsmail Kemal Bey, Londraya hareketle sefaret Baş kâtibi Reşit Sadi Bey delâletile İn­ giliz ricali siyasiyesi ile temasa gel­ miştir. Diğer taraftan Fazlı Bey de Atinaya gitmiş ve Yunanistandan matlup evsafta gemi tedariki müm­ kün olacağını anladıktan sonra Pa­ rise dönmüştür. Sabahattin Bey de bütün mevcudiyetile mühim bir is­ tikraz akdine çare arıyor; İsmail Kemal Bey ve diğer arkadaşlarının yaşama ihtiyaçlarını da temin mak- sadile uğraşıp duruyordu.

Loııdradaki teşebbüslerin neticesi çok iyi idi. İngiltere hükümeti İs­ tanbulda harekâta geçileceği sıra­ da Akdeniz donanmasının ziyaret maksadile, Beşike civarında bulun­ durulacağını vâdetmiş ve yalnız ih­ tilâl başlangıcında haricin hâdisat- tan haberdar olamaması için Eas- tern Telgraf kablosunun Odesa ve Köstenceye bağlı kısımlarının kesil­ mesini tavsiye eylemişti. Fakat si­ yasî demarş ve gemi meseleleri hal­ le yakın bir şekle girmiş olmakla beraber para işi henüz matlup ne-j ticeye vardırılamamıştı. Ecnebi bir memlekette karşılıksız para bulmak o kadar çabuk olamazdı. Bir de gün lük ihtiyaçları karşılamak, neşriyatı tatile uğratmadan «Jön Türk» mev­ cudiyetini herkese karşı daha kuv­ vetli ve faal göstermeğe çalışmak her halde basit bir iş değildi.

Pariste bu harikulâde faaliyetler

Pariste harikulâde faaliyetler devam ederken «Jön - Türk»

terin toplu olarak bulundukları diğer mıntakalarda da

Sultan Abdülhamide karşı muhalefete şiddetle devam olu­

nuyordu. Bu meyanda muhtelif yerlerde, muhtelif mücade­

le gazeteleri çıkarılıyordu.

devam ederken «Jön Türk» camia­ sının toplu bulunduğu diğer mııı- takalarda da Sultan Abdülhamide karşı muhalefete şiddetle devam o- lunuyordu. Ezcümle Kahirede de Feyzi Bey tarafından «Türk» isimli yeni bir gazete neşredilmeğe başlan­ mış ve Cenevrede de Jön Türk neş­ riyatına ehemmiyet verilmişti. Muh telif memleketlerde çıkan siyasi ve mizahî gazete ve broşürler Sultan Abdülhamidin istibdadını şiddetli bir lisanla tenkidden ve halkı ikaz­ dan geri durmuyorlardı. «Meşve­ ret» ve «Şûrayı Ümmet» gazeteleri bu neşriyata önderlik vazifesi ya­ pıyorlar ve ekalliyet hizbinin düşün cesini temsile gayret gösteriyorlar­ dı. Folkston’da çıkan «OsmanlI» ga­ zetesi «Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti» organlığını muhafaza e- diyordu. 1902 senesinde Yıldız sara- ymca gıyaben mahkûm edilen esbak Cenevre Başşehbenderi Ahmet Kâ­ mil Bey de Mısırda «Şarkı Musav­ ver» isimli bir mecmua çıkarmağa başlamıştı. 1905 tarihinde Mısırda vefat eden bu zatın Paris ve Mısır gazetelerinde çok kıymetli yazıları çıkmıştır.

Damat Mahmut Paşanın

vefatı

Bir aralık kış münasebetile, Da­ mat Paşa, Brükselde ağırca hastalan dı. Paşanın hastalığını haber alan Paris sefareti keyfiyeti Yıldız sara­ yına bildirmekte kusur etmemişti. Sultan Abdülhamit eniştesinin bu hastalığını bir fırsat sayarak ken­ disinin hususî bir trenle ve hâzik doktorların nezareti altında İstanbu la naklini Paris sefiri Münir Beye emretmişti.

Salih Münir Bey aldığı emri ye­ rine getirmek için hemen Brüksele koşmuş ve hatır sormak maksadile geldiğini ileri sürmek suretile Paşa­ nın yanına girmek imkânını bulmuş ve kendisine tahmil edilen memuri­ yeti bir lisanı münasiple Paşaya an­ latmıştır. Paşa, hayat ile memat a- rasında bir vaziyette bulunduğun­ dan bu hususta bir şey söylemeğe lüzum görmemiş iken Münir Bey, Paşanın sükûtla mukabelesini bir muvafakat cevabı telâkki ederek Sul tan Abdülhamide hemen telgraf çek miş ve matbuata da Damat Paşanın İstanbula dönmeğe karar verdiğini işae eylemişti.

Bu haber karşısında hayret için­ de kalan Sabahattin Bey, Brüksele kadar giderek Salih Münir Beyin «Jön Türk» kozuna indirdiği darbe­ nin ehemmiyetini pederine anlatmış ve bundan müteessir olan Paşa da 1 Kânunusani 1903 tarihinde mat, buat vasıtasile «Bu devri istibdad ve zulüm devam ettiği müddetçe vatanımdan, ailemden uzak olarak burada ölmeği memlekette refah ve saadet içinde yaşamağa tercihte fi- raşı,ihtizarda bile tereddüt etmem» diye beyanatta bulunmuş ve Sultan Abdülhamide dehalet etmiyeceği- ni bir kere daha ilân eylemek mec­ buriyetinde kalmıştır. Paşanın vefa­ tı bu tarihten on beş gün kadar son­ ra ve 17 Kânunusani 1903 tedir. He­ nüz 48 yaşında idi.

Damat Mahmut Paşanın vefatı «Jön Türk» 1er arasında büyük te­ essürler uyandırmıştı. O tarihlerde Avrupada neşredilen bütün gazete­ ler bu teessürü uzun makalelerle iz­ har etmişlerdir. Damat Mahmut Pa­ şanın muvakkat kabri başında söy­ lediği nutukta Ahmet Rıza Bey:

«... Memleketimizde birleşmeği ü- mit ederken bir gün böyle bir kab­ ristanda toplanacağımız ve bu nâşı hürriyeti nakşın karşısında kemâli

hüzün ve ihtiramla saf bağlıyacağı­ mız hatırımıza gelmezdi» demiştir.

Damat Mahmut Paşanın vefatın­ dan sonra Fazlı Bey tekrar Trablus Garba gönderilmiştir. Trablus garp limanında vapur içinde Şevket Bey­ le görüşmeğe muvaffak olan Fazlı Bey, aldığı haberlerden memnun kalmıştı. Trablus garptaki «Jön Türk» teşkilâtını Şevket Bey idare ediyor ve bütün firar hâdiselerini o temin eyliyordu. Bundan dolayı ken­ disine karşı büyük bir itimat vardı. Şevket Bey para tedarik edildiği tak­ dirde harekete geçmek için bir mâ­ ni kalmadığını söylemiş ve işi tâcil maksadile para ve diğer vesaitin bir an evvel yetiştirilmesini rica ederek vapurdan ayrılmıştı. Fazlı Bey, Pa­ rise avdette Şevke* Beyle geçen gö­ rüşme şeklini anlatmış ve işi tesri lâzım geldiği noktasında ısrar göster miştir. Bundan dolayıdır ki Reşit Sadi Beyin mevcut parayı alarak ilk vasıta ile Trablus garba hareketi ka­ rarlaştırılmıştır.

Prens Sabahattin ve

Arkadaşları Atinada

Reşit Sadi Bey Trablus garba gi­ derken Prens Sabahattin ve Lûtful- lah Beylerle Fazlı Bey de Atinaya hareket etmişler ve Musuris Gidiş Bey de bilâhare kendilerine iltihak etmiştir.

Atinada toplanan komite azalan Reşit Sadi Beyin gelmesini bekler­ ken Mısır seyahatinden Parise dö­ nen İsmail Kemal Beyin de Atina­ ya hareket ettiği haberi gelmiş ve Fazlı Bey kendisini karşılamak üze­ re Patrasa gitmiştir.

Fakat bütün bu faaliyet ve yor­ gunluklar neticede İsmail Kemal Be­ yin uygunsuz hareketlerinden ve ar­ kadaşlarını hususî menfaatine âlet gibi kullanmak hevesine düşmesin­ den boşa gitmiş ve ihtilâl müteşeb­ bisleri hiç bir iş beceremeden Pa­ rise dönmüşlerdir. Bu muvaffaki - yetsizlik alâkadarları haylice üzmüş tu.

Sabahaddin Beyin bu seyahate iş tirâki ise ihtilâl hareketlerine fazla ehemmiyet verdiğinden değil, içti­ mai kanaatlerinin tatbiki için baş­ kaca çare bulunmaması yüzünden be üren bu fırsattan istifade edilmesi düşüncesine dayanıyordu. Biliyordu ki memlekette siyasî bir değişiklik olmadıkça ıslahat prensiplerinin fii liyata intikaline imkân yoktu.

Kongre toplantısı ve onun sonun­ da ihtilâl hareketlerine teşebbüs Yıl diz sarayını ilgilendirmiş ve saray mukabil tedbirler almak mecburi­ yetini duymuştur. İlk hatıra gelen adalet mekanizmasını keyfî surette işletmek ve birkaç vatan evlâdını daha mahkûm etmekti. Nitekim Sa bahaddin ve biraderi Lütfullah Bey lerle Ali Haydar Mithat Ben kon­ gre münasebetile, Sultan Abdülhami din arzusu dahilinde, ceza kanunu­ nun 371 ve 372 ııci maddeleri mu­ cibince müebbet kalebendliğe mah­ kûm . edilmişlerdir.

Maamafih bütün bu zalimane ka rarlar faaliyeti tahdit edemiyor ve harekâtı teşditten başka bir işe ya­ ramıyordu. Bu itibarla Sabahaddin Bey, memleketin istibdattan kurtu luşu vadisinde yeni yeni fırsatlara intizar ederken bir taraftan da Paris efkârını Türkiye lehine kazanmak maksadile konferanslar vermeğe ve bazı gazete ve risalelerde neşriyat yapmağa ehemmiyet veriyor, vak­ tinin boşa gitmesine meydan bırak­ mıyordu.

(Arkası var) (1) Tokyo Sefiri Ferit Beyin inpederi.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Mâtürîdî, Seneviyye’nin inancına göre âlemin sonradan zulmet ile nurun karışmasıyla oluştuğunu ve her ikisi ayrı iken “âlem” diye anılmadıkları

sensorineural hearing loss is presented. A heterogeneous solid mass destructing left mastoid bone and narrowing the external auditory meatus was found in the CT

Uğur D erm anla eşi ressam Gül Derman, Grafik Sanatçısı dostları Erim Gözen, A y d m ’ın Ger­ mencik ilçesi yakınlarında trafik kazasında öldü.. B ilim

Belli bir ivmeye ulaşmak için gereken ilk enerji bir sorun, ancak o ivmeyi yolculuk boyunca sabit tutmaya yetecek kadar enerjiyi depolamak daha büyük bir sorun.. Öyle görünüyor

Bu sıra dışı duru- mu kaydeden astrofizikçiler, bir sonraki gözlem zamanlarında bu yıldızdan elde et- tikleri yeni verileri kontrol ettiklerinde SDSS

Bu yıldızın kütlesi Güneş’inkinden sadece %30 daha fazla olsa da şu sıralar Güneş’ten 400 kat daha fazla ışık yaydığı için buz bölgesinin sınırları. 40

Yükselen astronomi araştırmaları İbn el- Şâtır gibi bireysel olarak çalışan bilginlerce daha da ileri götürülürken, hem yönetici hem de astro nom olan Uluğ Bey

Muallim Naci’ lerin ve onun yanında yer alan ağızları salyalı softalar güruhunun bütün yırtıcı saldırışlarına rağmen yeni’yi, Avrupai’ yi kurmıya ve