. tEON DUGUI'f
Ar. Gör.: Ayşe Nur BERZEK I - GİRİŞ
Hukuk Sosyolojisi -Auguste Comte- Emile Durklıeim. Hulkulkuın meydana getirilişinde, d:üzene solkutacak
şey, top
-lum i1çinıdeki
bireylerin birbirleri ile olan davranış ve ilişkileridir.
Bu nedenle hulkulkun meydana g.etirilmesinde (bilinçli olarak) toplumsal ge~eıldiğin iyi bilinmesi gereık1.r. Bir toplumsal
soru-nun, he:rlhangi bir kanunla hemen halledilebileceği sanılmama
lıdır.
Çıkarılması istenen bir kanunun, toplumsal sorun üzerinde,
etkili olıması isteniyorsa bilimsel açıdan sosyal
gerıçekliğin araş tırılma.Sı zorunludur. İşte bunu «hukuk sosyolojisini» yaıpacak tır.
noğmatilk hukuık bilimi, kanun koyucuya yardım görevinde.
hukuk normunun muhtevasını yorumlama, uygulama görevinde
sosyolojik bi:l'gilerden yararlanmalk zorundadır1•
Huıkulk Sosyolojisd, hukukun sosyolojik açıdan
gözden geçi-rilmesi ve araştırılması ile ilgilidıi.r2•
Hukuk sosyolojisinin uğraş konusunu belirledikten sonra,
hukuk-sosyal realite i:lişkilerini genel yönden ele alan ve hukulku
buna indirgemeye çalışan sosyoloji!k Hukuk Teorisinin ne olduğu
nu belirtmek ·gerekir.
ı(2) Ve·ccfıi Aral, c'Hu·kuk ilmini, gerçek bir il'lm hali:ne getıirmek
icin» Hukuka bi·r objeklivite' kazandırma g1ayretleri ve
bunların değeri i. ÜHF, C. 31, S. 1-4'den dyrı boısı, i:stan'bul, 1966, Sh. 114.
(1) Vecdi Aral, Hukuk ve Huıkuk BIHırrri Üzerine, lıl. B., İstanbul
1975, S!h. 143/ 144.
ğır içinde yer alacağı ileri s:Urülmüştür4) Duguit'nin realist görü-takım ihtiyaçlar etiği doğurmakta ve bu yönde, topl.umun düze-ne sokulması için kurallar konmaktadır.· Başka bir değişle; etik ve norml, sosyal ihtiya·çların fa:rklı belirlenim biçimleri
olmak-tadır.
.
Sosyolojik hukuk teorisinin, Fransız hukuk düşünürü Leon Duıguit'nin görüşünıü belirtmek için kullanıldığı görülürse de Duguit'nin görüşü Reali!.sıt Hu!kuk Teorisi aldım taşıdığından, Comte-Duı"kıheim-Duguit dönemini kapsamakrbaidır-s. Ancak, sos-y.olo}iık hu!ku!k görüşünün yaln11zca bu düşünürleri kapsamıyaca.
ğı, Karı Marxinda (özellikle tarihsel Materyalizm teorisi bu çı ğır içinde yer alıacıag_ı ileri sürülmüştür4. Duguit'nin realist görü-şünü açıklamadan önce kısaca Comte ve Durkheim'a değinile cektir.
llilindiği gibi Sos~loji, 19. Yüzyılın başfannda Fransız filo-zofu Auguste Comte tarafından kurulmuştur. Comte, sosyal ve politiik vakıaların dini veya doğmatik hukuk görüşü ile değil,
di-ğ·er doğa olaylan:nda olduğu gi:bi Imi ve objektM açıdan ele alın malarının mümkün olduğunu iddia etmiştlr5•
Doğa ilimleTinde kullanılan gözlem, deney, kaI'§ılaştınna ve t·aa:-ihi karşılaştırma met.odlarının, toplumun düzeltilmesi için, bir takım sosyolojik incelemelerde kullanılacaklarını belirten Comte, birey, aile, toplum unsurunu tahlil eder. Bilieyi sosyolojik · ;incele-melerin değil, biyolojik ve HzyoLojik incelemelerin konusu olarak
alır. Sos~olojik incelemenin basamağı ailedir~ Devlet-toplum ayı rımını önemsemez çün!kü devleti, toplumun vazgeçlimez unsuru olarak alır. Comte'un ünlü üç hal yasası ise şöyledir5• Buna göre insan zihni üç saflhadan geçerek d:oğa olaylarım a;nlayaıbilmekte dir. a) Teolojik safhada, insıan, toplum-tabiat olaylarını döğa üstü bir iraldeye bağ1amaiktadır. İkinci safhada zekalar uyanmak-ta ve tıeolojiık imhlar şüphe ile ka.rşılanma!kıta, sonunda ise red-- dedilm~tedir. Üçüncü safhada artık insan Zihni olayları gözler,
('3) Tarık Öı!bil'gen, 'Eleştirise·I Huıkuık B·aşlongıcı Ders·leri, ·İ'stonıbul 1976, Sh. 1'13.
(4) ÖzbHgen, a.g.e., Sh. 113.
(:5) Hami'de Topcuoğl'U, Hukulk Soısyoloji!Sif, An1mro 1960, Sh. 3318. (6) Topcuoğlu, o.g.e., Sh. 34S-358.
onu meydana getiren olayları araştırır. Kısara, olaylardan baş lar. olaylardan sona erer1
•
Comte, özgürlüğün kullamş şeklinin yanlışlığı dolayısiyle oto-. rite bunalımına.
gitmekten kurtulmak üzere otoriter rejimlere sempati duymuştur. Ancalk Comte'u bir clikta
yanlısı saymak yanlıştır. Comıte, hukukun sosyal realirte:sd.yle fazla
uğraşmayıp,
toplumun, karışılmadığı sürece em iyi biçimde .düzenlenece :ği
gö-rüşümün teolojik dönemin kalıntı1sı olduğunu
belirtmesi gibi, buna temel oLan fikirler getirmiştir. Durkheim ise hukulku sosyal
kim-liği içinde saptama yolunu tutmuştur~ Duııkheim'a
göre, sosyal yaşaım olduğu gifbi eLe alınmamalıdır8.
Sosyal yaşamımda, önemli olan sosyal dayanışmaya
uygun-luğun sağlanmasıdır. Durkheim hukuku, sosyal
dayanışmaya
in-dirgemiş, sosyal d'aıyanışma nasılsa, hu!kulkta öyle
olacaktır demiş tir. Dukheim'a göre biri
benzeşmeye dayalı melkanıik, diğeri iş
bö-lümüne dayalı organik olmak üzere iki
çeştt sosyal, dayanışma vardır. Bunun yanında da biri cezasal, diğeri
eski hale getirici (taızı:mini) şeklinde iki çeşit huku!k vardır. İnsanlar ve fonksiyon-lar arasında benızeşime dayanan. mekanik
dayanışma, ilkel
top-lumlarda görünür ve mahiyeti itilbariyle zayıf olduğu iıçin sert yaptınmların, uygulanmasını gerektirir dofaıyısı
ile cezasal yaptı
rımlı huku!ka dayanılmalıdır. Organik dayanışma
ise ilıe:ri toplum-lara özgüdür. Sağlam mahiyetli olduğu için sert yaptırımlara gere!k yoktur. TaıZmini yaptırım, dayanışmanın devamı
için ye-terlidir. Durkheim, Özel-Kamu hukuku' ayrımına karşı olup, soo-yal dayaımşmaya dayalı cezasal-taızmin!i yaptll'ımlı
hu'kulk ayrımı nı kaıbul eder. Bunun sonucu olaraık
da mekanik dayanışmadan,
organiğe doğru gidiJeceği, hukuk, cezasal yaptırımlı görünüşünü '.kaytbedecelktir. Düşünürıe göre, bireyler toplumun
g.eHşimi yönün-de bulunaıbilmektedirler9•
Zaten toplum, tek yaratıcıdır. Doğa-üstü güç, ilkel dönem-lerde, insanların toplumu anlayıalbilecelk
zihni düz.eyde olmamaları
nedeniyLe ortaya atılmış.tır. Bugün ise insanın bütün
maddi-ma-nevi varlığının yaratıcısının toplum
olduğu anlaşılmıştır10• (7) Topcuoğlu, ·a.g.e., Sh. 359.
(8) Özbilgen, a.g.e., Sh. 123.
(9). Özbif.gen, ·a.g.e., Sh. 124. (10) Özbil;gen, a.g.e., Sh. ,124.
il - LEON DUGUİT
Çağımızın hukuJk bilgini ve düşünürü olan Leon Duguit'nin hukuk anlayışı Comıte-Dookheim çerçevesıinded1r. Bu nedenle)
Oomt·e-Durkheim'dan kısıaıca baihıse.ttikten sÜnra şimdi Duguit'in görüşlerini ele alınacaktır. Duıguit'nni doktrininin özel bölümü Fransız pozıi.tif hukuk sistemi ile iıl'g.füdir. Genel bölümünde ise hukuk prenısiplerinin dayandığı temeller yer almaiktadır.
a) Leoo Duguit'nin Epistemolojisi :
Bu kısımda. Duguit'nin bHgi edinme imkanı, bilginin
kayna-ğı. sınırları, bilginin· konusu ve değerleri üzerindeki görüşleri belirtilecektir.
- . Duguit'e göi·e «insanın elimle zaten birazim bilme imlka-mına sahip olduğu haikikat yapını keşfedebilmesi için, araç olarak, gö~lem ve muhakemenin bulunması» söz konusudur. Yani, bHg!i edinme mümkündür aınca!k sınırlıdır. Başka bir deyişle bilgi edin-mede insanın erişemelliği kısım için bilinemezlik geçerli
olmalk-tadır11.
-- Du:guit, bilginin kaynağı olarak gözleme dayanan muha-kemeYi k1aibul etmelktedir. Düşünür, doğuştan olan bütün düşün celeri, doğal fikirleri vıe bunun sonucu olarak da tecrübe ve göz-leme dayaıınrwijan ak[i bilgi edinmeyi kategorik olarak reded.er
12•
Aklın görevi, tecrübe ile elde edilen venleri i'Şlıemelktir. Du-. guit, tecrü\be ile verilerin· ·oluşmasında aklın rolünü, bütün · ap-riori · ve metafizik görüşl1en reddedip, poziıtü bir durumu kalbul-lenerıelk, pozitWi'st ampiriızm görüşü iÇinıde ele almıştır ..
Comte, inısıaın Zihninin, dünyayı aprtori tamyabUme kabiliye-tini akıl alarak tarif eder. Dugu'it'nin belirtmiş .olduğu; aklın
oy-nadığı roldeki· kesiıntisiz gelişmeye Comte'dan aldığı prensiplerle mantıki ampirimıin.
neo pozitivl!st
do!ktrini denilir.f1i1!) öme·r Yörüık'oğlu, .Leon Duguit'iı1in Huıkuk Ka·ideıs'i Teorrsi, İstanbul, 1968, Sh. 7.
Duguit'nin düşüncelen açısından uyumsuz1uk uyandıran ilk un1sur kullandığı tes1imlıeTde
görülmektedir. Eıseı"'le.rinde bazen yalnızca gözlemden bazende doğrudan doğruyıa:
veya asli gözlem-den bahsetmiş ancak iki· şekilde belirıttiği gözlemin ne anlama
· geldiğini açıklamamıştı,r.
Bi1gi edinme açısından, asli veya doğrudan doğruya gözlemin
gidebilecıeği noktayıa kadar, biLginin eıdinilelbileceğini belirterek
sınırım çıi·zmiştir113•
- Duguit'e göre iınsanlar, dfüıya üzerinde düşünmeye salhip
olduklarından beri 2 görüş ·söz konusu olmuştur, biri~ !kavramla-rın haJkilkate
tam
uygunluğunu kalbulelden
diğeri ise kavramların hakikate uygunluğu konusunda olumlu veyaı olumsuz birbeyan- · da· bulunmaya hakkı olmadığım savunan görüştür. Duguit, bilgi-nin izafi mi-mutlak mı olduğu sorusunu. izafü olduğu görüşüyle
açılklamıştır. İzaficilik (relativi·sme), her bHgi:yi izafi kabul eden
ddkıtrlndir. Yalni bizatihi eşya vardır. Fa!kıa;t bilineme·z. Bilgjntin konusu ve değen yönünıden Duguit, fenomenaUzm ve relativi2ım
ile vasıflan!dırılma'.ktadır14•
b) ı Metafizik Karşısında Görüşü :
Duguit ve Comte tarafından kaibul edilen goruışe göre
me-tafizik düşüncede, ontolojinin, soyutun ve sözlü açııklamalann
haikinı olması asıldır. Metafizik, fenomenleriın, meydana gelişle
rini i!zah eder. Comte, yalmz fenomenlerin ve aralarındaki, ilgi-lerin araştırılmasını ilmi bir etüıd olarak kabul eder. Böylece her ·tıürlü teıcrülbei"i, gözl,emi aşan şeyi metafizik olarak vaısıfl~ndırır ve rededer. Duguit'de ıaıynı görüşü taşımaktadır.
:buguit, ebedi ruh giıbi apriori kavramların bilinemiyeceğini ileri sürerek bu kavramları ilmi olarak kabul etmemekt€dir15•
c) İrade . Seııbestliği Problıemi. Karşısında Görüşü :
Duguit'e göre, irade serbestliğinin varlığı konusunda filozof-lar bir çözüm getiremedikleri · g~bi asla da çözüme ~aıramıyacak
lardır. Çünıkü elemaınları bilinemeyen bir şeyin halline im1kan
('13) Yörükoğlu, a.g.e., Sh. ı2-·1ıs. (14) Yörükoğlu, a.g.e., Sh. 16-18. - (115) YÖrükoğlu, a.g.e., Sh •. 16-22.
yoktur. iraıdıe serbestliği konusunu çözebilmenin şartı, irade ser-bestisinin iç bünyesinin bilinmesidir. Bununla bilinmesi imkan-sızdır. Zira gözlemde im!kanlanmızın dışında bazı elemanları ge-rektirir diyeıreık16, agnostik. görüşünü· gözlem esasfarına dayandır mıştır.
İradi fiil hakkında görüşleri ise şöyledir. İradi füil, seçimi, ya-pılabilen diğer fiiller arasından birinin seçimidir. Kişinin bu se-çmi bilinıçlidi.r. Bu blnç nsanda kenıdisinn serbest . olduğu düşün .. cesıni uyandırır. Ancaı.."l{, i'ster seçimi belli bir amaç ile isıter başka
'birr amaıç ile tayin etme!k bilinciınin varlığı olsun iki olana!kda ön-ceden biT karara varmamıza yol açama;z diyeTek irade serbe&tliği probleminin çözümünü imkansız olara!k ka;bul etmi_ştir
11•
d) Sosyal Kaide :
Duguit'nin mulhalkeme şeklinde başlangıç nokta·sı bireysel bi-linçtir. Pozitivist oı·arak her türlü metafimği red eder: Bilincin, bireysel olaralk varlığım, kapsamının ise tamamen sosyal
oldu-ğunu kabul eder. Duguit'de burada Durkheim'in tesirini görmeik-teyiz. Onun kolleıktif bilinç kavramını red etmişse de tesirinde ka-larak bireysel bilince sosyal .olan btr içerik tanımıştır. Duguit,
fiili ı) Bireysel, 2) Sosyal olmak üzere· ilkiye ayırmıştır. Bireysel fiiller yaıkın sosyal müna·sebetleri!ll elemanlarıyla hiç bir şekilde kontaktı olmayan fiillerdir. Daır anlamda bireysel olan bir fiil var olamaz. Her insani fiil. diğer insaınlann varlığına bağlıdır,
diye-relk18 kişinin sosya·l faaliyetini, uğraş konusu olarak almış ve bu sosyal aktivıitenin kendisinin sosyal kaideler adını verdiği norm-lara ilişkin olduğunu iddia etmiştir. Başka bir deyişle Duıguit'in
çııkış noktaısı, insanın, daima toplum halinde yaşamiş olmasıdır. İnsan en ba1sit ihtiyaçlarını bile diğer inısanlarla de·ğişjmlerde
bulunıaralk sağlayaıbiTir. Bu değişimler, ürün hizmet, bilgi ve fiıkir, hatta duygu değişimi biçiminde beHrir. Birlµkte yaşama gereği in-sanlar arasında sosyal dayanışmanın kurulması sonucunu ver-niektedit19. Bu dayamşma ilki biçtmde gerçekleşir. ı) Benzeyiş yoluyfaı dayamşma (mekanik), i1Ş bölümü yoluyla dayanışma (or-ganik) benreyiş yoluyla dayanışma, dil, fizik benızerlilkfor ve
ina-{'16) Yörükoğlu, a.g.e., Sh. 29.
(17!) Vörü'koğlu, a.g.e., Sh. 32.
(18) Yörükoğlu, a.g.e., Sh. 47.
mş birliği gifbi unsurlara dayanı!". Benzerlerin birlbirdni çekmesi kumlınca en Ulkel toplumla;rda görülmeye başlar ve en
ileri
top-lulu!klarctıaı da varlığını devam ettirir. İş bölümü yoluyla
daya-nışmada toplulukla ortaya çıikar faikat gelişmesi daha yavaş
olur.
Mekan.ilk dayamşma daha çolk içgüdünün etkiısiyle gerçekleştiğin
den, yaJbancı ve farklı olandan uzaklaştıncı etkisi tehliike taşı
ma\ktadır. Organik dayanışma ise yaıbancı birey, topluluklar
ara-sında karşılı/kılı bağların kurulmasını sağladığıından böyle bir
teh-like söz konusu değildir20•
Dug:uit'e göre sosyal kaideruin konusunu, sosyal fiiller oluş
turmaktatdır. Bir fiilin sosy:aıl kara!kteri, bu fiilin suje tarafından yaipılması ·veya yapılmamasından doğacak kollektif tepki ile
gö-rülür.
Bu açıklama, Durıkhei'm'in aynı konudaki tarifine yakındır.
Ve Duguit'de bu bağfantıyı Durrkih.eim'den aıldığı tarifle
belirtmek-tedir. Buna göre, Kollektif tepki, inısan faal·iyetinin sosyal
karak-terinin göründüğü, dışa dönük bir belirtidir. Daima
sosyal kaide-ye ile birlik!tedir. Fakat bu sosyal kaidenin sadece zorlamai)Ta
da-yandığım göstermez. Tepki, sosyal kaideye eşlilk
ediyorsa bu, asıl,
baSkının hem sosyaıl kaidenin hem de koUeik:tif tepkinin. emri
al-tında olduğunu ve ancak onlarla bu nitel,iği ka~anacağını
belir-tiı-21.
Sosyal kaitleniın karalkterl açısından; Duıgu!it, bireyfrı
bilincin-de var .olan psikolojik bir norm olduğunu, yalnızca bir,eysel
bi-linç söz konusu olduğu için kaidenin su!bjektif karakterli
oldu-ğunu; ancaik zorlaıyıcı gücü nedeni ileaynı zamanda ~a obje!ktif
olduğunu diğer taraftan büıtün bireylerin bdlincinde var olduğu
için genel bir nitelik taşıdığını, söylemiştir.
Fiıkirlerinin ilk safhasında, Duguit, Comte'un ve Spencer'in
etki·siyle sosyal fiilleri, doğal olaylarla aynı kategori içinde kabul
etmiş, sosyolojiyi, fiziğ'in, biyolojinin yamında görmüştür.
Toplu-mu biyolojilk bir orgaırüzm modeli olarak ele a1mı.ştır. Ancak
da-ha sonra görüşlerinde deği.~me olmuş, kendisinin önceden
sosyolo-jik elwlün etkisi alıtında bulunduğunu açıkça belirtmiş, sonradan
(20) Cellik, a.g.e., .Sh. 39.
[se fizik ve c1anlı dünya kanunları ile sosyal kanunlar
arasında
beı;ı1zirliğin hiç bir şeikilde olamayıacağını kabul etmiştir~.
Duguit'e göre sosyal kaide amaçla ilgili bir kanundur. (Gai ·
J{anun). Bu kanundan, normatif kanunu yani bir görev (veclice)
doğuran normu belirten kanunu anlatmak istemiştir. KuUaındığı
«amaçn (örneğin gai kanunlar), «Neden» (illet), (örneğin
im
ka-'.IlUnlar), «cevher» (öz) (örneğin iradenin özü) gibi kavramların,
metafizik kavramlar olmaları nedeniyle pozat'ivist dilden
çıkarıl
masım isıtemekte olan düşünür, pozitivist olarak kendisi de bu
·
. kelimeleri kulla:nmı:ş bu durumda düşüncelerinin açıklanmasını
, zor laştınnışıtır2:a.
Duguit, Sosyal Kaideyi . bir emir olarak kaibul etmiş, bundaın
çıkabilecek görevinde emir sayılacağını belirtmiştir. Ancalk
bunuın
metafizik anlamda ele ahnamıyacağını söyleıyerek po.zıitif ve
me-tafizik vıe emir ayırımını yapmıştıır. Ancalk daha sonra Comte'un
bahse·ttiği doğa üstü iradeye, insan . iradesini sınırlama, özünü
değiştirme yetkisini tanıyarak önce ka:bul etmıiş . olduğu. düşün
cesiyle çeli'şen bir tutum takınmı:ştır.
Duguit, sosyal kaidelı.in mecbur edici gücüne 2 ayrı temel
ta-nımışıtıır. 1) Sosyal hayıaıt ve sosyal dayamşma olayı, 2) 2)
Devle-tin gücünü s~nırlama ve uygun bir hukulki rejimi sağlama ve her
uygarlığı geliştirme içdn geTeıkli bir normun mec!bur edici
karak-terde olduğunu gösteren postuıa. İkinci temel için, herhangi
bir
metafizik He değerlendirilmesi de mümkün olabilir diyen Duguit,
pozitivizmin temsilıcisi Comte'un sonunda mistilk ile
birleşmesi
gibi, ampirik bir husus olmayan po3ıtülaya giderek, metaıfiziğe
dörunüştür2!4.
e) · Hulkuk Kaidesi :
Duguit, sosyal kaideye uyulmaması halinde toplumda
oluşa-cak· tepkHeri 3 ayn kaide altında toplar:
·
a -
Elkonomi kaidesi, · b - Ahlak kaidesi, c --- Hukuk kaidesi. (22) · Yörülkoğlu, a.g.e., Sh. 51-56. (23.) Vörüıkoğlu, a.g.e., Sh. 62-80. (24) Yörüıkoğlu, a.g.e., Sh. 62-80.a -
Ekonomi Kaidesi :Duguit'e göre (ekonomik) denilen bütün olaylar aslında ay~
rı ayrı belirrli bireysel ve bilinçli ·fiillerden çıkar. Bu ekonomilk
olaylar, bireysel fiillerle mey~na· gelen sosyal tepkilerin
sonucu-dur ve ücretlerin artması, .fiyatların yü~selmesi gibi olaylarla
gö-rünür. Yani ekonomi!k kaidenin booulma:sı, sadece
istihsay-isrti!h-dam ve zeıngiın.liğe ddkunan bir sosyal tepki yaratır.
lb - Ahlak Kailclesi :
Düşünür bu .konuda, apriori ve üstün bir prensifbe dayanan
bir kıaideyi anlaıt;ıııak mtemediğinti belirlerelk, pozitif bir ·ahlak
gö-rüşlü olduğunu bildirmiştir. Duguit, için insanların dışa dönük
ve diğer ilişkilerindeki hareketleri yani sadece örf ve adet vardır.
Burada, ör:f ve adet anlamında ahla!k sözc'liğüınü kullanarak
kav-ramları karıştırmıştır. Alhlatkı, bazı fiillerin insan üzerindeki
bas-kı1sı · olarak gören Dıuguit, metafiziği red ettiği için bu baskıyı .
maddi bir fiile bağlamıştır.
c - Hulkulk Kaidesi :
Duguit'e gpre sosya:l grulb içindeki bireylerin çoğunluğu veya
tümü, kaideyi b9zanl~:ra karşı çıkan tepkinin sosyal bir şekilde
düzenlenebileceğini kabul etınele·ri halinde hu!kuk kaidesi oluş
maıktadır. Sosyal kaidenin yaptırımı olarak, kollektif ve
düzen-lenmiş tepki hakkında çoğunlufkda oluşan bu zorunluluk ve
huku-kHiik bilincine Duguit hukuıki bilinç demekıtedir25•
Düşünüre göre, sosyallı.k hissi ve adalet his'Si, hukukilik
bi-lincinin doğuşunda eıtıkeın olmalktadır. Sosyallık hisSi, belirli bir ·
zaman!da ile, ulus gibi belli bir 'Sosyal topluluktaki inısanlar
için-de, sosya:l bütünlüğü koruyan .dayanışma bağımn duyıgusu~ur
di-yen Duguit, adalet hissinin ise belirli biır zaman ve ülkeıde!ki
in-sanlarm, adil olan ve adi'l olmayaın hakkıma edindi!kleri pek atÇık
olmayan fikir olduğunu belirtmektedir. Duıguiıt'e göre hukuk
kai-deside sosyal kaidenin özıe1Iıi!k1fü1ııi taşımaktadır. Genel anl-amda
sosyal kaide. daır amamda da hukuk kaidesi ipotetik hükümler
ve dbje!ktif kaidelerdir. Bireysel bilinçıte var olmalanım rağmen
psikolojilk ve saıbittarler. {25) Yörükoğtu, o.g.e., Sh. 82-89.
Dü:şünür, hukUk kaideısinin mecbur edici gücünün temelinin psikolojik olduğunu belirterek, tecrü:be ile ispat edilmiş olaylara
dayanmasını geırelktireın isteminden burada daayrılmıştır .
. Duıguit, uyıgulanaın hulkukun mecibur eıdiici güıcüınü, yazılı hu-· kuka, örf-adet hukuukna, doktrin .ve içtilhatıara dayandır~.
f) 1 Baskıya Karşı Direnme :
Pozitif hulkulkun meclbur edici güce sahip olmasını hulkuk kaidesi ve sosyal kaideye uyıgunluuğna dayandıraın Duguit içiın pozitif hulkuk bir dölkıüman vasfım taşıma!krtadır. Hatta huıkuıkçu nuın faaliyetini de kııs1Uamaktadır.
AncaJk kanunda açıklık olmadığı .veya· kanun boşluğu bulun-duğu hallerde idareci ve~a haıkime talkdir yetkisinin verilınesiınin
gerektiğini belirtir.
Pozitif kural ile odönemti,eki hukuki bilincin açıkça çatışması halinde, kuralın idareci ve hakimlerin faaliyetlerini engellediğim Skyleyereık ·bu durumda örf-adet hukukuna başvuurulması gerek-tiğini, yalmz burada önıeml'i olan noktaınıın kanunun örf-adeti ve-ya örf-adetin kanunu ort'adaın kaldırma:sı olmadığını, asıl uygula-nan hulkUk He hulku!k kaidesi arasındaıki uygunluğun olduğunu belirtir. Bu görüşlerden giden Duguit, Sosyal guruptaki kişilere baskıya ve hukuk dışı hareketlere karşı direnme hakkım tıaınımalk tadır21.
Duguit'e göre, idarecilerin iradelerinin objektif hak kuralla-rına uygunluğu yönetenlerin yapmakta ve yapmamakla yükümlü bulundukları iki görevi karşılayan önemli iki koşulun gerçekleş mesi ile sağlana.bilir.
1)' Söz konusu iradenin bir sınıf veya bir kişi yaraırına da olsa, bireyleriın tümünün .ortak ihtiyaçlarının sağlanmasına engel olacak bir şey apmaması gerekir.
2) Bu irademn sosyai dayanışmayı gerçekleştirmesi ve ge-lişıtıirmesi gerekir28•
(26) Yörü-koğlu, a.g.e., Sh. 90-1-07. (27) Yörükoğlu, o.g.e., Sh. 107-108.
Objektif haik kuralları, yönetenleri ellexindelki gücü bu şe
kilde kullanmaya zorlamaktadır. Gücü objektif hak kuralları ile
sınırlayan Duguit'e göre yönetenler objektif ha.ık kurallarına
ay-kırı işlemler yaptıklarında bu işlem ve emirlere uymamak
yöne-tilenler için tabiidir. Hatta bu durumda. yöneyöne-tilenler· bir
kuvvet-le karşı koyma yeıtkıisine sahip olacaklardır. Yani dkenme hak-kına gitmek gerekir. Başka bir deyişle, belirtmek gereik'i:rse,
Dev-letin bir fiili gücü söz konusu olmakta, bu ·gücün konusu ve
kap-samı objektif hak kurallarınca belirleınmekte ve devletin huıkuk
la sınırlandırılmasının sağlam temellere dayandırılması böylece
sağJanabilmektetlir.
Yönetenlerin öbjektif haık kurallarına, toplumun objektif
hu-kukuna bağlı olmala.n. gerelkmektedir. Yönetenler, aldıkları
ka-rar lann uygulanması bakımından zorlama gücünü ancak bu
ka-rarları sosyal dayanışmaya uyıgun bir aına&ıla aldııkları talkdıirde
kullanalbileceklerdir.
Duguit'nin ba1skıya karşı direnme teorisinde, gizli .olsa da bir
hukuk-kuvvet ilişkisi görülmeıkıtedir. Bu konuda Sain-Thomas'ın
da bir teorisi vardır. Buna göre, uygulanan hukuik, doğal
huku-ka prensip olarak uygun ise ve sadece beklenilmeyen bir olay
ne-deni ile kişiye bir
mrar
verilmişse, uygulanmş;kta olan hukulk,mecbiır edici gücünü korumaya devam eder. Kanun, doğal
hu-kulka uygun deği1se prenışip olaralk mecıbur ec:Uci güç kalikar. An-· ·
cak daha önce en az zararı göz önüne alan bir hüküm varsa ka- ·
nunun yürürlüğü devam eder. Direnmenin son safhada ihıtilal
haline dönüşeceğini belirlen 'Tihoma;s, bu safhada a,rtık doğal
hu-kukun, devamlı ve tüm toplumu içine alacak şeıkilde ihtilalinin
söz konusu ola:bileceğini bildirmiştir. Thomas'ın bu görüşlerinin
a;z bir deTecede de olsa Duıguiıt'e tesir etmiş .olduğu
anlaşılmak-- tadır129•
III - SONUÇ
Leon Duguit görüşlerini, genelde metafiziğe karşı,
gözlemle-me olanağı bulunana yani pozitif olana yönelen bir tutum için-de açıklamaya çalışmıştır. Ancak g:örüJüyor ki, bazı konularda.
zu tutumunu değiştirmiş hatta açıkça fikrini değiştirdiğini
be-lirtmiş, bazı konulara· ise çözüm getirmemd.§ltir. Örnek vermek
ge-. rekir1se irade se:rıbestıliği problemiınde iradi fiilin seçiminde kişi
nin seçiminan bilinçli olduğunu belirtmiş anca.ık bilincinin varlı
ğınin önceden bir karara varmamızıaı yol açarmyacağını belirterelk
sorunun :Çözümünü imkansız olarak ka.Jbul etmiştir. Yine, Duguit
önc.e sosyal fiiUeri, sosyolojiyi Fiziğin -biyolojinlin yanında
gör-müş daha sonra ise fizik- canlı dünya kanunl'alI'l ile soı3yal
ka-nunlar· airasında benzerlilk bulunmadığını belirıtriıiştir. Öz, neden
gföi kavramların meta:füızik olmaları nedeniyle pozitivist diltlen
çıkarılma!Slnı isteyen Duıguit, kendisi bu kelimeleri kullanmış
tır. Sosyal kaidenin mecibur edici gücüne ·tanıdığı temeıllerden
biri için he:rıhangi bir metafizik ile de değerlenditlelbilir diyerelk
meıtafiıziğe dönmüş, Hulkuk kaidesiniın mecbur edici gücünün te'"
melinin psilkoloji!k olduğunu belirterek de gözleme dayanan
olay-ları iç:iıne alan sisıtemind:en burada ·da aıyrılmışıtır ..
Baskıya karşı direnme görüşünde, yöneıtenlenn obje!ktif hak
kurallarına, toplumun dbjeıktiıf hukuka bağlı olduğunu
belirtme-sinde de eleştiriye uğramıştır.
Biliruniği g~bi değer dbjektivizminrle değerler deneyden
kazı-a1-nılmaz, duyum dışı, duyumla algılanamayan. ideal (fikri-manevi)·
varlıklardır. Değerler[n kavranımaısı deneyden bağımsız bir
biçim-de doğrudan doğruyıaı duyıgu1sal bir b'il:gi iş~emi ile gerçekleşir
130•
Gözleme dayanan bilgiyi kabul edoo. Du:guiıt, bir yandan
ob-jektif hulkulkun değer yargısını açıklamamış, diğer yandan
diren-me görüşünün devle·tin .varlığını tehlikede bırakacak sonuçlıara
yol açabilmesi nedeniyle eleştiri:lmişıtir:ıı.
Netice olarak Duıguit'in bu açıklamalardan soraa
metafizi-ğe döndüğü belirtilebilir.
(30) Vecdt Aral, .«Hukuk fel·sefesinde değe·r rföativizmine· karşı değe·r obje·
ktMz-mi» İÜHF C. 40, C. 11..ıl!•, -Af{rı baisı, istonıbul 19714, Sıh. 1G-23. (131) Okandan, a.g.e., Sh. 817.
_ /
KAYNAKLAR: .
Aral Vecdi, Hukuk ve· Hukuk Bilimi· Üzerine II. B, İstanıbul 1975. _Aral Vecdi, «Hukuk ilmini, ge~ç.ek bir ilim haline getirmek için hukuka bir .oıbjekıtivite kaızandırma gayretleri ve bunların
değeri». İÜHFM C. 31, S. 1-4'1den ayrı bası İstanbul 196ü.
Aral Vecdi, «Huilmk felsefesinde değer rölativi·zmine karşı değer
o'bjektivimıi». iÜHF.- M. C. 40, S~ 1-4, Ayrı bası, İ-st., 1~74
Çelik Edip F, M1lletlerarası Hulkulk, C. I, tstanıbul 1975. Okandan Recai G, Umumi Amme Hukuku, İstanbul, 1976.
Özıbilgen Tarık, EleŞtirisel Hukuk Başılangıcı Dersleri, İstanbul,
197~ .
Topçuoğlu Hamide, Hukuk S:dsıyolojisi, Ankıaira 1960.
Yörü!koğlu ömex, L·eon .Du:gıuit'nin Hukulk kaidesi teorisi, İsıtan bul 1968.