■ I « i l i l i n
/ <?
(a
D Ü Ş Ü N C E L E R
i I l l l ! l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l ) l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l i n i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l | | l l l l l l l l i l l l l l l l l = l l l lBo
Ifjfj
izi
cinin niizfíl
7iöi
Geçenlerde İstan bul’dan bir ahba bım »Cumhuriyet» in Okurlarla Baş- başa sütununda çı kan bir yazıyı
rya
1 mLA M M Jl ■ M M m. nAL M J MKadri
Ce-1
.H alûk Y . Şehsuvaroğlu
1 nani, bunu bü- ( yük bir feragatle
g yapmakta, öm - 1 rü boyunca yalı- nın olduğu gibi kal göndermişti. Bu yazıda gazete
okuyucusu haklı olarak Boğaziçi’ nin gittikçe çirkinleştirilen man zarasından şikâyet ediyordu.
Bu yazı bana, uzak bir diyaa'da bir defa daha büyük bir hasretle Boğaziçini düşündürdü. Yıkılan yalıların yerine çirkin beton apart manlar kuruluyor, kıyılalrı büyük
zel köyünde kömür dağUruu seyr ederek gelip geçiyor. Temenni ede lim ki bizden sonrakiler burasım eski asırlardaki halinde görsünlelr.
Boğaziçi kıyılarında apartman yaptırmak hevesinden vazgeçsek ne iyi olurdu. Ve yine geçenlerde İstanbul’dan gelen bir mektupta: Beylerbeyinde Hasip Paşa yalısı-kömür ve akaryakıt depoları ile ! nın yıkılıp yerine bir apairtman doldurduk.
Beş asırdır İstanbulluların zevk le dolaştıkları büyük çayırlairı parselleyip mahalleler haline ge tirdik. Beylerbeyi çayırında gali ba bir kulüp binası yapılmış.
Bü-yapılacağından söz ediliyordu. Te davi edildiğim hastahanede bu ha berle büsbütün hasta olmaktan korktum.
Hasip Paşa yalısı, İstanbul m e deniyetinin. sivil mimarimizin en yükdere, Baltaümanı çayırları ga- güzel örneklerinden biridir. Hasip rip bilrer semt olmuş,
İstanbul’un imar mesuliyetini yüklenenler, eski Istanhulu unut muşa benziyorlar. Fetihten sonra, Haliçin dolmaması için sırtlar, ko ruluklar haline getirilmiş ve böy- lece topraklatın kayması önlen mişti. Halbuki biz bütün o sırtla rı gecekondularla yeni semtler ha line getirip Halicin muhafazasın dan vazgeçtik.
Bir eski İstanbul valisi ile ko nuşurken devrinde yapılan imar hareketlerinden söz açılmıştı. Vali hakikaten ihtisasa saygı gösteren bir zattı Bütün iyi icraatını birer birer sayıp döktü, ben de, hepsi
ne iştirak ettim Fakat, dedim, Ku- ruçeşmeyi ne hâle getirdiniz, bîz o muvakkat depoların bir gün kal dırılacağı ümidi içinde idik. Halbu ki siz onları betondan devamlı te sisler haline soktunuz. Vali, o te sislerin de muvakkat olduğunu, şe hir plânında Kuruçeşmenin bah çeli evlerle güzel bir semt olarak ve!r almış bulunduğunu söyledi. Bizim ömrümüz Boğaz.ıçiııin bu
gü-İki metre derinlikte boğuldu
Veliefendi Hipodromunda, etrafı telle çevrili 2 metre derinliğinde ki havuza yıkanmak üzere giren 19 yaşında tmdat Yılmaz adlı bir işçi, yüzme bilmediğinden boğul muştur. Dün itfaiye tarafından ku yudan çıkarılan gencin cesedi mu hafaza altına alınmış, olayla ilgili
tahkikata başlanmıştır.
Paşanın vefalı torunu Hâmi Bey, ölünceye kadalr büyük fedakârlık larla, dede yadigârı yalıyı itina ile muhafaza etti. En büyük arzusu bu binanın devlet elinde bir müze haline getirilmesi idi. Hâmi Bey bu hareketi ile medeniyet tarihi mize, mimarimize büyük bir hiz mette bulunmuştur. Vârislerinin ihtiyaçları, dertleri olabilir, fakat bir satma, bir yıkma hareketine geçmeden evvel devlete müracaat etmek isabetli bir harekettir
Öyle ümit ediyoruz ki eski eser lerin kurucusu olan Milli F.ğitiro Bakanlığı hu yalıya sahip çıkacak tır. Yıkılması, yedine apartman yapılması bahis konusu olamaz. Fakat bizdeki Eski Eserler Kanu nu sadece yıkma diye emir ver mekte, sahiplerinin ihtiyaçlarım gözönünde tutmamaktadır. Hasip Paşa yalısı bir Boğaziçi müzesi olmaya en elverişli binamızdır. A- lâkahların bu konu ile meşgul ol- malakım, gündengüne kaybolup gi
den bir medeniyetin son eserlerini muhafaza etmelerini dileriz.
Bugün Boğaziçinde ancak birkaç eski vatı kalmıştır. Onlar da sahip lerinin hakikaten büyük fedakâr- ııklanyle ayakta durmaktadır,
Vaniköyünde Mahmut Nedim Pa şa yalısı, paşanın kızı Samiye Bil- han ile oğlu profesör Nebi! Bilha- mn büyük gayretleri ve sevgileriy le yıkılmaktan kurtulmuştur. Fa kat öyle zannediyoruz ki, aile, bu yalıyı restore ettirmek imkânların dan mahrumdur. Samiye Bilhanın. yalı hakkında hakikaten nefis in - gitiz.ee bir eseri de vardır.
masını istemektedir
Şimdi böyle muhafazasına çalı* şılan bir kaç eski yalı daha hatır lıyorum. Bunlar Kuzguncukta Fet hi Paşa yalısı, Çengelköyünde Sa- dullah Paşa yalısı, Anadoluhisa- rmda Zarif Mustafa Paşa yalısıdır. Kandillide Abutların yalısı, Kon - tun yalısı, İsmail Paşa ve Kıbrıslı Mehmet Paşa yalıları da bunlar a- rasındadır.
Bütün bu eski yalıların yerine a- partmanlar yapıldığını düşünün, bu sefer tas gibi, göz göz binalar sahiplerine herhalde bir hayli pa ra getirir, fakat eski Boğaziçi me deniyeti, ortadan silinip, gider.
Beş yüz senedir bu kıyılarda ha kikaten çok ince bir medeniyet kur muş ve zevkle yaşamışız. Şimdi bü tün hâtıraları dağıtıp yok etmekte acaba ne fayda vardır. İtalyanların Venedik’e gösterdikleri itinâyı biz niçin Boğaziçine göstermiyoruz. Niçin Venedik bir turist şehridir. Boğaziçi, kömür, akaryakıt depo ları ve beton apartmanlarla bir garip diyardır.
Boğaziçinin elimizde kalan sayı lı yalılarını devlet muhafaza e t mek çârelerini bulmalı ve bu yalı lar hoyrat, çok defa da muhtaç el lerde hebâ olup gitmemelidir.
Son elli senedir, îstanhulu fena halde tahrip ettik. Artık elde k a lanları muhafaza etmek ferasetini göstermeliyiz.
Boğaziçinin eski ve tipik bir ya lısı da, Kanhcada Sadrazam Saffet Paşanın yalısıdır. Bu nefis bina hakkında bir İngiliz mimar, birkaç sene evvel bir küçük eser de yayın hımıştı.
1877 de İstanbul konferans mu- ranhaslarına bu yalıda bir ziyafet verilmişti. Saffet ve Kadri Paşa - la¥M t-orlm'rt Kiıdri C8fıâtıi rte, zev cesiyle beraber bu yalıyı muhafaza İ W ‘ğâyrğfieı* sh'ı'fetmekte dir. Kış günleri, bu büyük binada titriyerek, fakat zevkle otururlar. Yalıyı eski hali, ile, eşyasiyle mu hafaza etmek güç bir meseledir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi