T T
-- P e y k-î İs l â m
1880'de İstanbul'da
Çıkarılan Bir Gazete
ve İngiltere'nin Kopardığı Fırtına
Peyk-i Islâm
AZMİ ÖZCAN
B
ilindiği gibi XIX. yüzyılda İngiltere, Osmanlı Devleti nin ne tamamen parçalan masını ne de tekrar eskisi gibi güç lü hale gelmesini istiyordu. Fakat buna mukabil, yine XIX. yüzyılda, özellikle 1838 Osmanlı-İngüiz Tica ret Antlaşması, Tanzimat ve Kırım Savaşı ittifakının pekiştirdiği ilişki ler İngiltere'ye Osmanlı İmparator- luğu'nda ve İslam dünyasında a- payn bir prestij kazandırmış, hatta İngiltere'nin Müslüman dostu ol duğuna dair bir imaj belirmişti. Osmanlı Devleti ile iyi ilişkiler kur manın İngiltere'ye sağladığı başka önemli faydalar da vardı. Sözgelişi Müslümanlar, özellikle Hindistan Müslümanları, Halife'nin dostu o- lan İngilizler'e karşı daha uysal davranıyorlardı. Bu yüzden İngi- lizler XIX. yüzyılın ikinci yarısında İslam dünyasında bir potansiyel güç olarak beliren Pan-İslâmcı ge lişmelerden pek endişe etmiyor, hatta Orta Asya'da Rus yayılmacı lığına karşı etkili olur düşüncesiyle bu tür duygulara sıcak bakıyordu.Fakat 1870’lerin ortalarında pat lak veren "Şark bunalımı" sırasın da, İngilizler, Osmanlı Devleti'ne beklenilen desteği sağlamamaları yüzünden soğuklaşmaya başlayan Ingiliz-Osmanlı ilişkileri ışığında artık Pan-İslâmcı gelişmeleri iki yüzü keskin bir bıçak olarak de ğerlendireceklerdi. Öyle ki, bu bı çak gerektiğinde kendilerine karşı da kullanılabilirdi. Esasen İngiltere bu değerlendirmesinde yanlış de ğildi. Zira, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında taahhütlerini yeri ne getirmeyerek Osmanlılar'a yar dım etmemeleri, ardından da Kıb
rıs'a yerleşmeleri sonucunda artık Osmanlı-İngiliz ilişkileri eskisi gibi dostça olamazdı. En azmdan Os manlIlar açısından bu mümkün değildi. Çünkü artık İngiltere'ye güvenemeyeceklerini biliyorlardı. Tabiatıyla İstanbul'da beliren bu o- lumsuz hava, çok geçmeden diğer Müslümanları da etkilemeye başla mış, benzer duygular bütün İslâm âleminde görülmeye başlamıştı. Bunlar arasmda Hindistan, bu tür duyguların en çok görüldüğü ve İngiltere'nin buradaki hakimiyeti ni henüz yerleştirebilmiş olması bakımından ayrıca önemliydi. Bu nun sonucunda daha 20 sene evvel Hindliler'in ayaklanmasını kontrol edebilmek için Osmanlı halifesinin nüfûzunu yaygınlaştırmaya çalı şan İngilizler artık Osmanlı sultan larının Hindistan'da halife olarak tanınmasından rahatsızlık duyma ya hatta endişe etmeye başlamış lardı.1
Öte yandan Osmanlı İmparator luğunda İttihad-ı İslâm düşüncesi 1870’lerin başından itibaren özel likle Yeni Osmanlı aydınları tara fından yoğun bir şekilde gazeteler- de ta rtışılm a y a b a şla m ıştı. 1870’lerin ortalarında her nekadar Bâb-ı Âli, muhtemelen Avrupa devletlerinin, özellikle hakimiyeti altında geniş sayıda Müslüman nüfus bulunduran devletlerin, tep kisini çekmemek için İttihad-ı Is lâm'a dâir yazılar üzerinde sıkı sansür uygulamışsa da 93 harbinin akabindeki kırgınlık ve kızgınlıkla rın tesiriyle bu tür yazılar ve dü şünceler tekrar gündemi işgal et meye başlamıştı.2 Bu ana kadar böylesine gelişmelerden pek endi
şelenmeyen İngiltere, 93 harbiyle birlikte özellikle Osmanlı İmpara- torluğu’ndaki Pan-İslâmcı gelişme leri dikkatle izlemeye başladı. Bu sırada İstanbul'da İngiltere Büyü kelçisi olan Henry Layard'a göre, İngiltere'nin menfaatleri için bu, mutlaka yapılmalıydı. Eiatta Pan- İslâmcı gelişmelere açık bir şekilde muhalefet etmektense, tedbirli davranarak mümkün olduğu oran da bu tür gelişmelerle paralel hare ket etmek lazımdı.3 Fakat çok geç meden İngilizler bunun mümkün olamayacağı sonucuna vardılar. Zira, artık Sultan II. Abdulhamid kendilerine son derece kızgındır ve Bâb-ı Âli de İngiltere'ye güveni ni kaybetmiştir. Öte yandan, İngil tere'de İslâmiyet ve Osmanlılar'a karşı hiç de iyi duygular taşımadı ğı bilinen Liberal Parti başkanı Gladstone az sonra iktidara gele cektir. Son olarak Osmanlı İmpara torluğu’nda İngiltere hakkında hâ kim olan menfî duygular Hindis tan'da da kendisini hissettirmeye başlamış ve İngilizler prestij kaybı na uğramışlardı.4
Bu atmosfer içerisinde, Mayıs 1880’de İstanbul'da özellikle Hin distan Müslümanlarına yönelik ya yınlar yapmak üzere bir gazete çı karılmaya başlanır. Türkçe ve Ur duca olmak üzere iki dilde yayınla nan bu gazetenin adı Peyk-i İs
lâm'dır. Daha hazırlıklar yapılır
ken, İngiltere Büyükelçiliğinin dik katini çeken Gazete, Mayıs 1880’deki ilk sayısıyla birlikte, İngi- lizler'in son derece sert tepkisiyle karşılaşmış ve takip eden bir kaç ay süresince hem Bâb-ı Âli'yi büyük sıkıntıya sokmuş hem de
İngilte-PEYK-!
İSLÂM-c x . a, ^ - ' ¿ y >s j s s u ? '. ■'■ - •
^ S^»> ¿Uj cr»> « 2 ^ '*,/■> Jy>j ~.j>+ f '
¿jy - 'J ya»' £Jr*sZ> lir ‘»JJ *k-* 'T'~? rr0'''' •*»’,J~
J»' ->'.' " - r S -T ^ y * -w I 1-3 yj [ £ • \ « H U JrV AJy. SJ L- ’-* 3 u '_L> . J ^
VU'Jj.J ÎT*>' jÇ > •a < ■
y~±j>ş:& . auu- .~yJj^S,¿¿'sj, ¿ J, *J< aiX y l j '*■ U'H'/ ^
“ "* ^ ı*': '-'
¿ x ,r" *
<—*—' &As. At- CJİfJ¿iy ^ıy „¿¿£,
Said Paşa nın gazete ile ilgili Sultan'a arzı. Yıldız Sadaret Hususu Maruzat, 164-92 6.10.1297
re'nin Osmanlı Devleti ile ilişkileri kesme noktasına kadar götürmeyi göze aldığı büyük bir diplomatik mesele olmuştu.5
İngilizlerin böylesine önem atfet tiği bu meselenin iç yüzü şu şekil dedir. Nusret Ali Han adında bir Hindli, Hindistan'da İngiliz aleyh tarı faaliyetlerde bulunduktan son ra orada bannamayıp İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da Bâb-ı Âli'ye müracaat ederek Hindistan Müslü- manlanna yönelik bir gazete çıkar manın faydalan hakkında bir ra por vermiş ve bu hususta Bâb-ı Âli'nin desteğini istemiştir.6 Nus- rat Ali Han'a göre, İngilizler, Hin distan'da süratle prestij kaybet mektedirler ve bir gün mutlaka Hindistan'dan ayrılmak zorunda kalacaklardır. Eğer Osmanlı Devle ti, Hindistan Müslümanlan ile bağ larım sıkılaştınr ve onlan kazan maya çalışırsa rahatlıkla İngiliz ler'in yerini alabilir ve böylece Bal kanlardaki kaybını tazmin edebi lir. Bu durumda çıkarmak istediği gazeteye izin verilirse, genel ola rak şu üç gayeye yönelik yayın ya pacaktır:
1- Osmanlı Devleti ile Hindistan Müslümanlan arasındaki ilişkileri sıkılaştırmak.
2- Hindistan Müslümanlarına, neden Osmanlı Sultam’nı kendile rinin Halifesi olarak tanımaları ge rektiğini izah etmek.
3- Dinî ve siyasî meselelerde Hin distan Müslümanlarını daha fazla aydınlatabilmek.7
Nusret Ah Han'ın müracaatını değerlendiren Dahiliye ve Maarif Nezaretleri gazetenin çıkarılmasını
(Matbuat nizamna mesinin birinci ve üçüncü maddelerine tevfikan) tasvip etti ler ve editörün iste ğine binaen "şehri ye iki bin kuruş" des tek sağladılar.
Öte yandan, daha bu aşamada böyle bir gazete çıkarılaca ğım öğrenen İngilte re Büyükelçiliği du rumu hemen Lond ra'ya bildirdi. Bü y ü k e l ç i Layard'a göre, "gazete Hindis tan'da İngiliz haki miyetine muhalif yayın yapacak ve İngiltere'ye karşı bir çeşit Müslü man Birliği oluşturulmasını savu nacaktı."8 Durumdan bu şekilde haberdar olan İngiltere hükümeti, bir taraftan Layard'a direktif vere rek, "böylesine dostlukla hiç bağ daşmayan bir faaliyetin bir an önce durdurulması için" Bâb-ı Âli ile te masa geçmesini istedi, öte taraftan da Hindistan hükümetine bu gaze te ile ilgili gerekli görülen tedbirle rin alınması yolunda talimat ver di.9
Ancak Londra'nın bu husustaki tavrı belli olana dek Peyk-i İslâm'ın ilk sayısı çıkmıştı. Layard bunu Londra'ya şöyle bildirmişti: "Çok sayıda gazete Hindistan'a, özellik le nüfûzlu kimselere, gönderilmiş durumda. Hindistan otoriteleri, Osmanlı Sultam’m Hindistan Hali fesi olarak niteleyen bu gazetenin Hindistan'a girişini ve orada dağı tılmasını bir an önce yasaklamalı- dırlar." Layard devamla, bu gaze t enin, İ n g i l t e r e ' n i n H i n d i s tan'daki hatta Orta Asya'daki çı karları için çok tehlikeli olabilece ğinden endişelendiğini de ekliyor du. Zira gazete Hindistan Müslü- manlannı Sultan'a itaat etmenin gerekliliği hakkında şartlandırma ya çalışıyor ve bunun için de "Sul tan'a itaat etmeyen Allah'a itaat et memiş demektir" şeklinde cümle ler taşıyordu. Son olarak Layard, Nusret Ali Han'ın teklifiyle başlatı lan bu yeni girişimi başarıya ulaş tırmak için Bâb-ı Âli'nin bir müd det sonra Hindistan'a ajanlar gön dereceğini ve bu ajanların öncelik le Peyk-i İslâm'ın gönderildiği kim
selerle irtibata geçeceğini haber al dığını söylüyordu.10 Bu arada İn giltere Büyükelçiliği gazetenin edi törü Nusret Ali Han hakkında da bilgi toplamaya çalışmıştı. Buna göre, Nusret Ali Han daha önce Lahor'da Nusretu'l-Ahbar adında bir gazete çıkarmakta id i Daha Hindistan'da iken İngiltere aley hinde görüşleri olduğu bilinen bu kişi, geniş bir çevreye sahipti ve ol dukça da nüfûzlu idi.11 Layard böylesine ciddi ve endişe verici ra porlarından sonra Londra'dan Bâb-ı Âli nezdinde gereğinin yapıl ması şekünde bir talimat alınca he men Sadrazam Said Paşa'ya gide rek İngiltere'nin tepkilerini iletti ve gazetenin kapatılması için baskı yaptı. Bâb-ı Âli'nin bu husustaki -bütün çabalan ve gazetenin hiç de İngilizlerin zannettiği şekilde müs- lümanları tahrik etmek için çıkma dığı yolundaki bütün teminatları, İngiliz baskısını hafifletemedi ve bir kaç sayı sonunda Peyk-i İslâm gazetesi yayınım durdurmak zo runda kaldı.12 Bu arada aynı şekil de İngiliz şikayetlerine muhatap o- lan Sultan II. Âbdulhamid mesele nin iç yüzünü anlamak için Said Paşa'dan bilgi istedi. Paşa'nın Sul tan'a sunduğu arıza söyledir:... Mezkur gazetenin muharrir ve müdiri Hindistan muteberanından olup bundan iki sene mukaddem Dersaadete gelerek Hindistan aha- li-i İslâmiyesinin hilafet-i celile-i İs- Iâmiyeye celb-i irtibat ve intimâları yolunda bir hayli mesâisi ve esnâ- yi muharebede (93 Harbi) kıta-i Hindiye sekene-i müslimesi tara fından vuku bulan ilânatta teşvi- kat-ı külliyesi görüldüğü ifade kılı nan Nusret Ali Han olup bu gaze tenin tesisi ve neşri, mukaddime sinde gösterildiği üzere Memâlik-i Şâhâne ile Hindistan ahâli-i İslâmi- yesi beyninde husul-u münasebet-i maneviyyeye çalışmak maksadına mebni olup Dahiliye ve Maarif Ne zaretleri tarafından dahi suret-i te şebbüsü tasvib ve matbuat nizam namesinin birinci ve üçüncü mad delerine tevfikan ruhsat verildiği matbuat idaresinden ifade kılınmış ve maksad-ı meşrûhun haricinde bir hareketi görüldüğü halde, usûl ve emsâli veçhile gazetenin tatili mümkinattan bulunmuş olmakla keyfiyetin atabe-i ulyaya arzı..." 13
Öte yandan, aynı şekilde
Pe y k-î Islâ m
■
i
»y. ■
(.
'‘.py'Jy'y ■>.y ¡ y j ' ı J - 1
/ ' / y
r
|
CA'->> tf-V1 «Â"'-’ ’ -AL/- ¿»Â'
¿S'O
J
!
^ ;4 * d . / j J y > ¿ ¿ ' ° Jıjı
y U ; . . ~-.ı J
v j"->' ty r
JH-L • Xyy^.o» ~y'>cXik>İ^ .»» * ' * C » / r**s j ryy—
O-/' ¿Yy U* /jy f
-t** X Lm0^^>j^d &S ¿’,\as ¿i"»'1 ¿¿I
4 § * f ( j s / ıL - »p^ 1 c / " :1 - V o\>' /J Y . / / e y /s ^ j f^ ı/jj t ¿>\P ¿ ¿ //s b / j j y dyS r > ' y j / ' } > ı«/.*» 4 vP' ¿ / J J J <#»’ cPiOUı ^ y y ıfCr*' ’ ^ y y / y y Jyı V '¿ ¡ / ¿ u i y / } ' ' Î V t f - ? -r^'Z » y y ¿JjjJP>Ys W->’ ^ 1 XyıSjZ>, «»"> •->>( > ¿ d / d / ş / > * / * & /
4
^ y?' </* ^ ¿>"'L’
^i/f ¿f/>' - J y / yJ^ • fV P î^ ' y ü > y y y / £<>' / ”'* * > ,/£ < * * *
J> ;>'
¿>1/^ y'y~^ '/Î /y > /y < > / > dÂyM' /6 > M Ü'‘-j / / y y t y / > * / . < ' . . .*>.., M * » ^ cy » y ’ " > » ' y jy y J - v y ' S ^ Jy , ./Jy i^ y ' ‘A-4Cevdet Paşa ‘nın Sultan 'a sunduğu arizadan bir sabite. Y. E. E. 38.93.18. 553/594.
ra'nın talimatıyla Peyk-i İslâm'ın gönderildiği adresler, gazetenin et kileri ve "Osmanlı entrikalarının" boyutları hakkında bir soruşturma başlatan Hindistan hükümetinin elde ettiği sonuçlar da Layard'ın dediklerini doğrulamıyordu. Şöy- leki; Hindistan otoriteleri gazeteyi incelemişler, fakat zannedildiği gi bi yıkıcı tesirleri olabileceği kanaa tine varmamışlardı. Onlara göre, şüphe çekebilecek tek şey, gazete nin devlet tarafından desteklenmiş olması ve belki itiraz edilebilecek olan tek şey de Sultan'a atfedilen unvanlar arasında "Halife-i Hind" unvanının da bulunması idi. Hin distan hükümeti hiç de ilginç bul madığı bu gazetenin pek uzun ö- mürlü olmayacağını ve bir müddet sonra kendiliğinden kapanacağını tahmin ediyordu. Hatta Hindistan otoriteleri Layard'ın bahsettiği ent rikaların uygulanıp uygulanmadı ğını takip edebilmek için gazeteye abone bile olunabileceğini belirt mekteydi. Nusret Ali Han'a gelin ce; öyle zannedildiği gibi, Hindis tan'da nüfûzlu olan birisi değildi. Bombay'da yaşıyor iken, bir ara Delhi'de çıkarılan Nusretu'l-Ahbar gazetesinin muhabirliğini yapmış tı. Bu gazete yine Nusret Âli Han isminde bir âlim tarafından çıkarıl makta idi ki asıl etkili ve saygınlığı olan kişi buydu. Peyk-i İslâm'ı çıka ran kişi ise kendisine önem atfet mek için İstanbul'da onun ününü kullanmaya çalışmış, fakat çok geçmeden orada bulunan diğer Hindistanlılar bunun doğru olma dığını ortaya çıkarmışlardı.14
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşı lacağı üzere, mesele birinci planda İngiltere'nin Hindistan'daki çıkar larını ilgilendirdiği ve Hindistan hükümeti gazeteyi hiç de tehlikeli bulmadığı halde Londra ve İstan bul'daki İngiliz Elçiliği Hindis tan'ın görüşünü beklemeden telaş lı ve aceleci bir tavırla gazeteyi ka- pattırmıştır. İngiliz Elçiliği bunun la da yetinmeyip, işin daha da üze rine gitmiş ve olabildiğince Bâb-ı Âli'yi sıkıştırmaya çalışmıştır. Öy- leki, Bâb-ı Âli'nin bütün teminatla rına rağmen İngilizler devlet kade mesindeki kendi kaynaklan vasıta sıyla Said Paşa'nın gazeteye izin verilmesi isteğiyle Dahiliye Veka letine yazdığı tezkireyi ele geçir mişler ve "peki o halde bu nedir"
diye sorabilmişlerdir. İşin bu cep hesiyle ilgili biraz sonra daha ge niş bir arıza metni vereceğiz. Öyle anlaşılıyor ki, Layard İstanbul'daki görevinin son zamanlarında Peyk-i
Islâm gazetesinin etrafında geliştir
diği Pan-İslamist komplo teorileri ne müşahhas deliller bulabilmek i- çin çok çırpınmıştır. Şüphesiz bun da İstanbul'da İngiliz Elçiliğine bil gi getiren kaynakların abartmaları da oldukça etkili olmuştur. Zira Layard raporlarında hep "güveni lir kaynaklara" atıfta bulunmakta dır.15 Ancak daha önce belirtildiği üzere, Hindistan Hükümetinin so ruşturmaları bu kaynakların pek güvenilir olmadığını ortaya koy muştur.
Bununla birlikte Layard İstan bul'daki görevi sona erip ayrılır ken dahi, bu şekildeki kanaatlerin de ısrar etmiştir.16 Böylece Peyk-i
İslâm meselesi yine devam etmiş
ve İngilizler hâlâ işin yzerine gide rek tabiri caizse "taş atıp tavşan kaçırtmaya" çalışmışlardır. Zira Osmanlı belgeleri bu gazetenin iyi düşünülmüş ve planlanmış bir Pan-İslâmist politikanın parçası o- larak çıkarıldığına dair ipucu ver memektedir. Eğer öyle olmuş ol saydı mesela ta başından Sultan'm bundan haberi olması ve evvele
mirde onun onayının alınması ge rekirdi. Halbuki, Sultan ancak In giliz tepkilerinden sonra mesele den haberdar olmuş görünmekte dir ve sonra da işin mahiyeti hak kında Said Paşa'dan rapor istemiş tir. Bu arada mesele İngiltere parla mentosunda da gündeme gelmiş ve meclis, hükümetten bu konu hakkında açıklık getirmesini talep etmiştir.17 Meselenin bu derece bü yütülmesinden rahatsız olan Sul tan II. Abdulhamid hem İstan bul'da yeni Hariciye Vekili olan A- bidin Paşa yoluyla hem de Lond ra'da Sefir Musurus Paşa vasıtasıy la İngiltere'ye kesin teminatlar ver mek durumunda kalmıştır. La- yard'dan sonraki İngiltere Büyü kelçisi Goschen, bununla ilgili ola rak Abidin Paşa'nın kendisine şunları söylediğini yazmaktadır: "OsmanlIların Hindistan Müslü- manlarım bize [İngiltereye] karşı kışkırtmaya çalışdığı şeklindeki söylentilerin kesinlikle asılsız ol duğunu size iletmem hususunda Sultan beni özel olarak görevlen dirdi. Paşa böyle bir niyetleri ol madığını en kesin bir dille hem Bâb-ı Âli adına hem de Sultan adı na iddia etmektedir. Paşa ayrıca, e- ğer gerekirse bunu yazılı olarak ta ifade edebileceğini ve Sultan'm bu
Pe y k-î İs l â m.
konuda kendisine emir verdiğini bildirdi. Paşa'ya göre, bu çeşit söy lentiler İngiltere'yi Türkiye'ye kar şı tahrik etmek isteyen bazı kimse lerce çıkarılmaktadır. Bunun üzeri ne kendisine teşekkür ettim ve bu teminatın İngiltere hükümetine memnuniyet vereceğini belirt tim..." 18
Görüldüğü gibi Peyk-i İslâm gaze tesi Osmanlı devletinin başına e- pey. sıkıntılar açmıştır. Bunun dev let içerisindeki tesirlerine gelince; Yıldız evrakı arasmda Cevdet Pa- şa'nın II. Abdulhamid'e sunduğu tarihsiz bir arıza oldukça ilginç bil giler vermektedir.19 Yalnız, arıza,
Peyk-i İslâm meselesini Bâb-ı
Âli'nin başka meseleleri ile (özel likle Mahmud Nedim Paşa'nm Da hiliye Vekaletine tayini ile) birleş tirmekte ve geniş olarak ele almak
tadır. Bu bakımdan konunun daha iyi değerlendirilebilmesi için met nin geniş olarak aktarılmasında fayda görülmektedir. Cevdet Pa şa'ya göre, İngilizler öteden beri Devlet-i Aliyye tarafını tutmakta i- ken müteveffa Mahmud Nedim Paşa'nm Rus Elçisi Ignatiyef ile be raber konsolide ve tahvilatı saire h a k k ı n d a v a k i o l a n sûiistimalatından dolayı Avrupa kamuoyu Osmanlı Devleti'ne düş man oldu. İngilizlerin ise din ve i- manı para olduğundan herkesden daha ziyade düşman oldular. Bu nunla birlikte bazı müşterek men faat olan meselelerde Bâb-ı Âli'yi desteklemeye devam ediyorlardı. Mahmud Nedim Paşa'nm tekrar tayini söz konusu olunca, İngiliz Elçisi Layard, eğer Mahmud Paşa bir büyük işte istihdam olunursa iki devlet arasında ki ilişkilerin kötüle- ş e c e ğ i n i B â b - ı Âli'ye bildirdi. Bu nun üzerine Pa şa'nm tayini tehir edildi. Ancak o es nada İngiltere'nin Tunus konsolosu İstanbul'a gelmiş bulunuyordu. Bu zat daha önce Trablus'da vazifeli iken o sırada orada vali olan Mahmud Paşa ile tanışıyor lardı. İstanbul'da Paşa bu zatı tekrar türlü hediyeler ile kazandı. Mahmud Paşa'nm Rus taraf tarlığından vazge çip İ n g i l i z l e r e yaklaştığı yolun da i k n a e d i l e n konsolos, meseleyi Londra'ya iletti. Londra da La- yard'a emir vere rek Mahmud Pa şa'nm tayinine yar dımcı olunmasmı istedi. Bunun üze rine Dahiliye Veka letine gelen Mah mud Nedim Paşa İngiltere politikası na hizmet etmek üzere Layard'a söz vermiş.
O sıralar Rus harbinden sonra Türkçe gazetelerde İttihad-ı İs lâm'a dair yazılar çıkmaya başla yınca Hıristiyan devletler, İngiltere ve Fransa bundan rahatsızlık duymaya başlamışlardı. Özellikle İngilizler kendileri için hayati ö- nem taşıyan Hindistan'da bu kabil yazıların büyük tesirleri olabilece ği düşüncesiyle telaş ve endişeye düştüler. Bu arada İstanbul'a gelen iki Hindli tarafından Peyk-i İslâm a- dmda bir tarafı Türkçe ve bir tarafı Urduca olan bir gazete çıkarılmaya başlandı. Bu gazeteye yardım için Dahiliye bütçesinden aylık iki bin kuruş veriliyordu. Bu iki Hindli İn gilizler tarafından Hindistan'dan çıkarılıp İstanbul'a gelince Bâb-ı Âli'ye iki layiha vermişler ve İngi lizler Hindistan'ı terk etmek zorun dadırlar, Rumeli'deki birkaç mil yon nüfusun yerine Bâb-ı Âli Hin distan'daki kırk-elli milyon Müslü man nüfusu kazanabilir deyip, Hindliler'in kalblerini kazanmak i- çin hemen bir gazete çıkarmalarına izin verilmesini istemişler. Bu layi haların lafıyla, Said Paşa Dahiliye Nezaretine bir tezkire yazarak Da hiliye bütçesinden bu paramn ve rilmesini belirtmiş.
Böylece gazete çıkar çıkmaz İngi lizlerin fevkalade dikkatini çeker ve basılan nüshaların Hindista'na girişi engellenir. Bu arada Layard, Mahmud Paşa'ya müracaatla ser zenişte bulundu ve onun verdiği söz hilafına hareket ettiğini söyle di. Mahmut Paşa da gazetenin Baş vekalet emriyle çıktığını ve bu ka bil fikirleri Sultan’a aşılayanın Said Paşa olduğunu söyledi. Bunun ü- zerine Said Paşa'ya giden Layard, durumu soruşturdu. Said Paşa da matbuatın Dahiliye Nezaretine bağlı olduğunu ve gazeteye yapı lan yardımın da Dahiliye bütçesin den verildiğini söyleyerek sorum luluğu üzerinden attı. Akabinde İngilizler tekrar Mahmud Paşa'ya giderek, artık sefaretin ona güven mediğini ve bundan sonra hep a- leyhinde olacaklarını söyledi. Son derece kızan ve telaşlanan Mah mud Paşa hemen Dahiliye Vekale tine giderek Baş Vekalet tezkiresini tngilizler'e gösterdi ve bir kopyası nı da onlara verdi. İngiliz Sefareti de bunu Londra'ya göndermiş. İn giliz kabinesi durumu öğrenince Hindliler'in verdiği layihaların da
N o . 8 9 .
UuHSuIm&n iu lrig u û * b o tw oo a C o n s ta n tin o p le an d In d ia .
N o . 2 1 2 , d .ıic J Sim la, 2SÜı S i t e m l e r İS3Ö . F ro m — G overnm ent o f In d ia,
T o — Secretary o f S ta te , Loud on.
TVe have the honor to acknowledge the receipt o f the despatches mar ginally noted, regarding the intrigues which the anti-iiu glisb party iu Turkey is supposed to be carrying on among the Mahomcdaus o f India.
2. From the papers forwarded under cover of these despatches tve learned that Her M ajesty's Ambassador at Con stantinople had for some tim e past
1. Kruui lias Srtialarji, Pulitinl ami Svc«t Dvpsrl-*r » t. Nu. 17, JaUd tlm Ki»d JsNunrj 1HBO.
İ. Kroua tl>s AwmWiiI Sscitlarj, EuliUol am! St-crvt n. parliucul. No. IS. <Uud tlw Utb M.rd: JSsO.
ding his support to certain schemes directly Iu May of this year Her M ajesty ’s
Ambassu-t Svovury. ]*oAmbassu-tiuu&gAmbassu-t;l »«d Se&lAmbassu-t;,rcAmbassu-t DeporAmbassu-t* »■rut. No. Ul, ıLıh-J the 4tU Juu. UttSU.
5. KruM tl>< s. ciclary. Political and &crct Depart* »oat. So. »7. Jata-0 ü.c lu ll June 1500.
«a. Front Her S a jm i’l Secretary aJ Sutai for laadia.
No. 27. doled tltt lltli Jana lWrf). , , - . . , . 7 >ruu. llvr So-rvlary of State for India, fû U ü d r e a s o n tû SUSpCCt tllC e x i s t e n c e
K» rit daitu a . aiti. Jiuucj^o«. of a growing connection between the
S krona tlaf Aa.aaUlll ScCIirtarj. 1 „lit.oil and Secret , r , 3 , ° , . , . Deportment, N«. i ıs. aUud ti» utu i r e » ! iSbO. Mahomcdan population o f this country
„ L ¡ S a J T i a K S t r f i r 1 * * * * * « » Antj-Eogliib. party io Const™.
tinople headed by Usman Pasha. I t was rumoured th at the Sultan him self was not iguorant of what was going o u ; th a t he had o f late been receiving numbers o f registered letters from I u J i a ; and that some Indian Maboraedans had access to the Im perial palace aod were treated with special favor. His M ajesty was said to have been per suaded of the fact th at us Caliph o f Islam ho had immense influence in India, and efTorls were being made to consolidate aud extend this influence. There also appeared to bo some ground for the belief that, besides encourag ing ideas ami projects tending to the assertion o f his own religious supre macy, Dis M ajesty was leading ---4 4- — --- -»-•— ftBnJ opposed to B ritish interests.
dor reported the issue a t Constautiuople of a newspaper entitled the JPtu k - i- Is lu m , published in Turkish and Urdu, whose supposed o b je ct was to excito Mahomedan feeling in India against England. In the first num ber o f this paper the Su ltan was spoken o f as “ Caliph o f In d ia," aud it was declared th a t “ he who disobeyed the Sultan disobeyed his G od." The paper was printed nt the Imperial Printing Office a t the public expense, aud the Ed itor received a subsidy. Many copies wero said to have been sent to M ahoincdans in India, especially to Mahomedan C hiefs; and S ir A. Layard was assured th at a special ag ent would shortly he despatched to cuter iuto direct comm unication with them and to establish relations between them and the Su ltau. A t the same time it was reported th at emissaries were being sent to A fghanistan to stir up the people against u s ; and finally attcution was drawn to the probability th at the Indian pilgrims to M ecca would be worked upon by Turkish agents, more especially by the new Grand Sharif, Abu M uttalib, whose hostility to England is said to be notorious, and who was said to have already entered iuto a correspondence with the principal Mabomedan Chiefs of India.
3. I n forwarding for our information a copy o f these papers, Y ou r Lord ship suggested that it m ight be ndvi>able to employ a secret agent to accompany the Indian pilgrims to M ecca when the next pilgrimage should take place. As regards tho V u ik-i-Iu lu m , Y ou r Lordship left it to us to take such measures as might Lc within our competence, aud might be deemed expedient; but iu tho meanwhile we were informed that Your Lordship had suggested to Her M ajesty's Secretary o f State for Foreign Affairs that, if the o bject aud character o f the paper were such as they bad been described, some representation should lie made to the Sultan ou the subject. Upon the general question raised by the despatches under acknow ledgment, namely, the ex ten t and probable effect o f the alleged intrigues between Constantinople and tho Mahomcdans of India, aud the ¡lower of the Sultan to stir up serious disaffection iu ihis country,
Konu ile ilgili Hindistan M illî Arşivinden bir belge Foreign Dept. Secret, March, 1881, N: 89.
Pe y k-î Is l â m
bir nüshasını görmek istemişler. Sefaret Mahmud Paşa'dan bunu da isteyince, Paşa, söz konusu layi hayı da İngilizler'e ulaştırmış. Böy- lece meseleyi değerlendiren İngil tere hükümeti Layard'a telgraf çe kerek hemen Saray'a gitmesini ve gazetenin 24 saat içerisinde kapa tılmasını talep etmesini aksi halde ilişkileri kesmesini istemiştir. İşte gazete bu şekilde kapattırılmış idi.
Bu sırada İngiltere'de hükümet değişip Muhafazakârların yerine Hürriyetperveran gelmiş, bu suret le her iki parti de, gelişmelerden haberdar olmuş idi. Böylece, İngi- lizlerde Sultan'm Hindistan Müs lümanların! İngiltere'ye karşı kış kırtmaya çalıştığı yolunda bir ka naat belirmişti. Zira gerek Baş Ve kalet, gerek Dahiliye Vekaleti suçu yekdiğerine atıp işi sonunda Sul- tan'a kadar götürmüşlerdi ki, bu da Bâb-ı Âli'de birinci defa vuku- bulan bir hiyanettir.
Cevdet Paşa'nın değerlendirme leri burada bitmektedir. Onun Mahmud Nedim Paşa ile ilgili söy lediklerinin ne derece tutarlı oldu ğunu tartışmak bu makalenin ko nusu dahilinde değildir.20 Ancak şu kadarını belirtmekte fayda var ki, İngilizlere verildiği iddia edilen bazı belgelerin kopyaları hakika ten İngiliz arşivinde mevcuttur. Bu da gösteriyor ki Cevdet Paşa'nın en azından Peyk-i İslâm'la ilgili söy ledikleri büyük oranda doğru dur.21 Son olarak belirtmekte fay da varki, bu gazete her ne kadar İngilizlerin büyüttüğü kadar ö- nemli ve etkili olabilecek bir giri şim olmasa da, İngiltere'nin Os manlI İmparatorluğu'nda yayınla nan gazeteler arasında çıkarılması na karşı koyduğu ilk gazete olması bakımından ayrıca mühimdir. Bu andan sonra artık, basın, iki devlet arasında uzunca bir süre problem olmaya ve karşılıklı suçlamalar bir birini izlemeye devam edecektir.22
Peyk-i İslâm hadisesinde dikkat çe
ken bir başka nokta da Ingilte re'nin kendi çıkarlarına zararlı ola bileceğini tahmin ettiği en küçük bir gelişmeye bile nasıl tepki göste rip anında müdahale ettiğidir. Şüphesiz bu güçlü devlet olmanın verdiği bir avantajdır. Yeri gelmiş ken söylemekte fayda var ki, Tan zimat'tan beri Avrupa devletlerin
TARİH ve TOPLUM /Mart 1992 / Sayı: 99
ce Bab-i Âli'nin içişlerine yapılan müdaheleler dikkate alındığında, eğer aynı durumda olunsaydı Os manlI sefirleri herhalde Batıkları protestodan başka bir şey yapma ya pek fırsat bulamazlardı. ☆
1 Bu konudaki gelişmeler İçin bkz., A.Ö zcan, Indian Muslims and the Otto mans 1 877-1914, A Study of Indo- Muslim Attitudes to Pan- Islamism and Turkey (Yayınlanm am ış Doktora Tezi), Londra Üniversitesi, S O A S, 1990. Ö - zellikle birinci ve ikinci bölümler. 2 Bkz. G. Çetinsaya, II. Abdûlhamid Dö
neminin İlk Yıllarında İslam Birliği H are keti (Basılm am ış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi, 1988, muhtelif yer ler; M. Türköne, Islâmcılığın Doğuşu, İstanbul 1991, s .199-230
3 Layard'dan Lytton'a (Hindistan Genel Valisi) 14 Haziran 1877, Layard P a pers, Mss. 3 9 1 30 /1 4 , British Museum, Londra.
4 A. Ö zcan, age; Ayrıca bkz., R.L. Shuk- la, India Britain and the Turkish Empire 18 5 3-18 8 2 , N. Delhi, 1973.
5 Araştırmalarım sırasında m aalesef ilgili hiç bir arşiv ve kütüphanede bu gazete nin bir nüshasına rastlayamadım. Her ne kadar bu m akalede kullanılan belge lerden gazetenin muhfevası hakkında yeterince bir kanaat oluşturmak müm künse de, bu vesileyle ifade edelim ki, her hangi bir yerde bu gazeteyi gören var ise bunu öğrenm ek bizi çok m em nun edecektir.
6 Layard'dan Salisbury'ye, 18 Nisan 1880, 1/ P &S /226, nr. 344, India Office Library and Records (IO R ), Londra; S adaret Hususi M aruzat (Y. A. Hus.), 164-92, 10.6.1297, Başbakanlık O s manlI Arşivi (BOA).
7 Layard'dan Earl of Granville'ye, 15 M a yıs 1880, L/P & S /226, nr. 4 1 7 , IOR; “M em orandum on the Correspondence Connected with Supposed Intrigues Between Constantinople and India”, Foreign D epartm ent (F D ), Secret, Ju ne/ 1881, nr. 309, National Archives of India (N A I), Y. Delhi.
8 Layard'dan Salisbury'ye, 30 Aralık 1879, Foreign Office (FO ), 8 8 1 / 4 3 4 1 ,nr. 1182, Puplic Record Office (P R O ), Londra; FD, Sec. February, 1880, nr. 180-182, NAI.
9 India Office'den Hindistan Hükûmeti'ne 2 5 Haziran 1880, FD , Sec. March 1881, nr. 4 5 -90, NAI.
10 Layard'dan Earl of Granville'ye, 21 M a yıs 1880, L /P & S /3/226, nr. 37 5 ve nr. 428. IOR; FD, SEc. March, 1881, nr. 89, NAI.
11 Layard'dan Salisbury'ye, 18 Nisan 1880, L /P & S /3/226, nr. 344. IOR. 12 Goschen'den Earl of Granville'ye, 11
Tem m uz 1880, L/P & S /3/227, nr. 571. D aha önce Layard Salisbury'ye yazdığı bir mektupta Said Paşa'yı sert bir şekil de uyardığını, fakat Paşa'nın Ingilte re'ye karşı her hangi bir entrika içinde olmadıklarını ifade ettiğini yazm ıştı. 31 Mart 1880, Layard Papers, 3 9132, F. 16, British Museum. Ayrıca biraz sonra bahsedilecek olan Cevdet Paşa
arıza-sına da bkz.
13 Y. A. Hus. 1 6 4 -9 2 , 10.6.1297, BOA. 14 Hindistan Hükümetinden Hindistan
M üstem leke Bakanı'na, 2 8 Eylül 1880. FD, SEc. March 1881, nr. 89, Ayrıca bkz, “M em orandum by M ajor P. D. Henderson on Intrigues Between Constantinople and M ahom edans in In dia", aynı yer, nr. 90, NAI.
15 Özellikle Pan-lslam ik “Osm anlI entrika ları" hususunda, ingilizler'in İstan bul'daki bilgi kaynakları ve bunların de ğerlendirilmeleri hakkındaki bir çalış m am ız yakında tam am lanacaktır. 16 Layard'dan Earl of Granville'ye, 25 M a
yıs 1880, L7P&S/3/226, nr. 428, IOR. 17 Bkz, G reat Britain, Hansard Parliam en
tary Papers, House of Commons, C C LVI, 3. Series, 31.8:1880
18 Goschen’den Granville’ye, 31 Ağustos 1880, FD, SEc. March 1881, nr. 104- 155, NAI; LVPSS/3/228, nr. 722, IOR. 19 Y E E , 3 8 .93 .1 8 .5 5 3/5 9 4 , BOA. 20 Ibnülemin Mahmud Kemal, bu arızanın
sadece M ahmud Nedim P aşa’nın D ahi liye Vekaletine tayini ile ilgili olan kıs mından bahsederek “bu sözlerin haki kate m uvafık olup olmadığını tayin ede m em . Fakat M ahmud Paşa'yı ne suret le nezaretine getirdiğini Padişah, bilmi yormuş gibi Cevdet Paşa nın o husus- da m alum at verm eğe kalkışmasını ga- rib görürüm" demektedir, ibnülemin an cak arızanın Peyk-i Islâm'la ilgili kıs m ından hiç bahsetm em ektedir. Bkz. Son sadrazam lar, I, İstanbul 1982, s. 301.
21 M esela Said Paşa'nın Dahiliye N e za re tine yazdığı tezkirenin Fransızca bir su reti Londra'da İngiliz arşivlerinde m ev cuttur. Bkz. L/P & S /3/227, nr. 571, IOR; FO , 8 8 1/4341, P RO . “Tezkeré addres sed on the 14 Djem azi-ul E w e l by the Prime Minister to the Minister of Interi or", “Un Indian, nommé Nusret Ali Khan, a presende deux pieces a mon Départem ent dans lequella il dit que pour servir les intérêsts Ottom an dans les Indes et l’Asie C entrale, et pour a- ugm enter les rapports at la fidélité des populations Musulmanes de ces contrées envers le Grand Kaliphat, il- dem ande L’autorisation de fonder à Constantinople un journal qui paraître quetre fois par mois, sait en Turc et... ou on liens de l’Islam entre les sundi- tes populations et la Turquie, il devient inutile de faire lespertes et profits du jo urnal que le susnommé comte faire p a raître, a insi que les frais d ’impression et outres, tout en étant à sa charge, il s ’ engage a publier son journal m oyen nant, une allocation m ensuelle de 10 livres pour la duree de trois mois en vue de subvenir à ses premiers frais. Cette som m e étant de peu d'importance, je prie votre Altesse de donner l autorasation nécassaire par la publication de cette feuille et de faire payer la som m e précitée par la caisse du Départem ent de l’intérieur.” Signed Said.
22 Bu konuda bkz. benim Middle Eastern Studies’te yayınlanacak olan, “Publica tion of Three Newspapers (el-Hilafe, Peik-i Islam and el-Gayret) and Anglo- Ottoman Relations During Abdulhamid II.” başlıklı makalem.
45 • 173
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi