AKKOMODASİYON - AKKOYUNLULAR
349
20 yaşında 10 30 » 7 45 » 3,5 55 » 1,75 60 » 1 dioptri olduğu görülür.2 — (D il), sesletin yarım benzeşmesi. «Kısmî benzeşme» (Fr. assimilation partielle, A'Im. Anpassung, Anâhnlichung) de denilen bu olayda, benziyen ses, benzeten sesin niteliklerinden yalnız birini edinir. Me selâ, Türkçe’de aslî şekli yokdur olan fakat yoktur
şeklinde söylenen ve yazılan kelimede yumuşak (sonore) d konsonu, diş fonemi kalmakla beraber, bitişiğinde bulunan
k damak sesinin yalnız sert (soutd) lik niteliğine uymuş
ve sert değerine yani t'ye çevrilmiştir. Buna karşılık,
anlamak kelimesi, bazan olduğu gibi, annamak şeklinde
söylendiği zaman, l sesi, bitişiğinde bulunan n fonemine tamamiyle benzetilerek onunla ayntlaştığı için, «tam benzeş me» (Fr. assimilation totale, Alm. Ausgleichung) veya eşitleşme (égalisation) olayına bir misaldir. Benziyenlerle benzetilen seslerin karşılıklı durumu ve yerlerine göre, iler-
liyen (progressive), geriliyen (régressive) bitijik (contiguë), uzaktan (à distance, harmonique, harmonisation veya dilation),
ve karjihklt (réciproque) kelimeleriyle ayirdedilen akko- modasyon çeşitleri vardır. Bunlar için bk. ASSİMÎLASYON. Esasında «hece sinharmonisi» (b. bk.) nin özel bir şekli olan vokal akkomodasyonu ve assimilasyonuna sesliler
uyumu (b. bk., harmonie vocalique) denmektedir. Ses
taklidi amaciyle yapılan akkomodasyona da «taklit uyumu» (harmonie imitative) denir. Bk. HARMONİ.
AK K O Y U N LU LA R (Baytndrriyye), Doğu Anadolu'da bit Türk oymağı ve bu oymağın kurduğu bir devlet. Akko- yunlu oymağının Anadolu’ya hangi tarihte ve hangi yol ile geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Bazı tarihçilere göre bunlar Karakoyunlular (b. bk.) la birlikte X III. yüzyılın son larında Argun Han zamanında Maveraünnehir’ den Azerbaycan ve Doğu - Anadolu’ya göç etmişlerdir. X IV . yüzyılda bu oy mak, güneyde Urfa, Mardin, kuzeyde Bayburt olmak üzere Dicle ve Fırat nehirleri kollarının çevreklerinde kışlak ve yaylak yaparak yaşamışlardır.
Akkoyunlular’ın soyu Oğuz Han’a kadar çıkarılmakta ve bunun torunlarından biri olan Bayındır’a nispetle kur dukları devlete Bayındıriyye adı da verilmektedir. Bayrakla rına yaptıkları koyun sembolü ve mezar taşlarına koydukla rı kabartma koyun resimleri gözönüne alınırsa, bunların eskiden beri koyun totemine bağlı oldukları ve İslâmlıktan sonra da bunun etkisinden kurtulamadıkları düşünülebilir. Bu suretle Akkoyunlular’ ın, Ortaçağ’da büyük roller oynıyan Kon (H on = Koyun) Türk ilinden artakalmış bir zümre halinde (Karakoyunlular gibi) Anadolu'ya gelmiş, sonraları Oğuz ilinden (Türkmenler’den) Bayındır ulusuna katılarak, Türkmen topluluğuna girmiş olmaları ihtimal içindedir.
Bu iki oymak, yani Akkoyunlular’la Karakoyunlular, Tavâif-i mülûk'ün güvensizlik yöresinde, birbirine rakip olarak yaşamış, birçok savaşlarda bulunmuş ve İlhanlı Devleti'nin dağılışından sonra Celâyir, Çoban, ve Sotay hane danlarının birbirleriyle uğraşmalarına katılmışlardır. Musul ve Diyarbakır dolaylarında hüküm süren Sotayoğulları âilesinin hizmetinde bulunan Akkoyunlular, bunların yenilmeleri üzeri ne Mardin’de hüküm süren Artukoğullariyle işbirliği yaparak, Diyarbakır bölgesinde bazı şehir ve kaleleri elde etmişlerdir.
Bundan sonra Akkoyunlu oymağı gittikçe kuvvetlenmiş, bir çok Türkmen boy ve oymaklarını da içine alarak büyük bir ulus haline gelmiş, Horasan, Fırat ve Kafkas dağların dan Umman denizine kadar uzanan büyük bir imparatorluk kurmuştur. Diyarbakır dolaylarını bu suretle anayurt yapan Akkoyunlular, daha bu devletin kurucusu sayılan Karayülük Osman Bey (b bk.) in büyük babası Tur Ali Bey zamanında birçok defalar bağlaşık oldukları bazı beylerle birlikte Trab zon’a akınlar yapmışlardır. Bu olayların çağdaşı olan Pana- retos’a göre, Trabzon hükümdarı A!exios III. bu bağlaşıkla rın en kuvvetlisi olan Ali Bey’i elde etmek amaciyle, kızı Maria Despina’yı Ali Bey’in oğlu Kutluğ Bey’e vermiştir. Bu kadın Karayülük Osman Bey’in annesidir. Tur Ali Bey Gazan Han’ın da hizmetinde bulunmuş ve sevgisini ka zanarak emirlik (emaret) pâyesini almıştır. Ününden dolayı Akkoyunlular’a Tur Alililer de denir.
1363 yıllarında öldüğü sanılan Tur Ali Bey’in yerine oğlu Fahrettin Kutluğ Bey geçmiştir. Anadolu’da meydana gelen birçok savaşlara katılan Kutluğ Bey, Erzican emiri Mütahharten’i Erteneoğullannın salgınından kurtarmıştır. Fa kat ölümünden sonra Mutahharten ile bunların arası bo zulmuş, Akkoyunlular, kendilerine karşı birleşen Erzincan- Karakoyunlu kuvvetlerine karşı yenilerek Kadı Burhanettin’e sığınmak zorunda kalmışlardır.
Kutluğ Bey’in ölümünde, oğullarından Ahmet Bey erki eline almıştır. Bir söylentiye göre küçük kardeşi Kara yülük Osman Bey’i tutak olarak Kadı Bürhanettin’e bırak mıştır. Diğer bir söylentiye göre, Osman Bey, başarılan yü zünden kendisini kıskanmakta olan ağabeylerinden sakınarak, Kadı Burhanettin’in hizmetine girmiştir. Fakat sonraları bu ikisinin araları açılmış, Karayülük bir savaşta Burhanettin’i tutsak ederek öldürmüştür. Osman Bey Burhanetrin’in arda sına karşı da savaşa devam ederek Sivas’ı kuşatmışsa da Osmanlılar’ın, Yıldırtm’ın büyük oğlu Süleyman Çelebi komutasında gönderdikleri yardımcı kuvvetlere dayanamı- yarak Mutahharten’ın yanına çekilmek zorunda kalmış, bu suretle Kadı Burhanettin ülkesinin büyük bir kısmı Osman- lrlar'a geçmiştir. Anadolu’da istediği gibi bir emirlik kura- mıyan Osman Bey bundan sonra Mısır sultanı Barkuk’Ia anlaşarak Mısır hizmetine girmişse de, bunun ölümü üze rine Mısırlılar’ın Suriye’deki eğemenliği sarsıldığından, Timur’un hizmetine geçmiş, diğer Akkoyunlülar’la birlikte Timur’un Anadolu’ya yaptığı seferlere katılmıştır (1400, 1402 Ankara Savaşı). Timur Anadolu’dan çekilirken Osman Bey’e Diyarbakır bölgesini vererek ülkesine dönmesine izin vermiştir. Osman’ın diğer iki kardeşi Ahmet ve Pîr A li’ye gelince, bunların çocuklarının, Timur’un doğuya gönderdiği bazı kafileleri yağma etmeleri yüzünden, salıverilmedikleri sanılmaktadır.
Osman Bey bundan sonra, bütün diğer Akkoyunlu oymaklarını etrafına töplıyarak Akkoyunlu Devleti’ni kur muş, Timur ve ardalarını uyraç tanımakta devam etmiş, Os manlılarca iyi geçinerek bunlardan, ülkelerine akın yap maması karşılığı olarak para ve armağan almıştır. Fakat bu devirde Akkoyunlular’ın, Karakoyunlular’la yaptıkları savaşlar çok çetin olmuş, Osman Bey bunlarla yaptığı bir savaşta oğullarından ikisi ve bazı torunları ile birlikte öl müştür (1435).
Osman Bey’den sonra Akkoyunlular’ın başına, bir ara lık Osmanlı hükümdarı Murat II. ye de sığınan A li Bey geçmişse de, sonunda erki kardeşi Hamza’ya bırakmak zo runda kalmıştır. 1444 te Hamza Bey’in ölümü üzerine
teh-Kottomoı 'ftlOSya jo m o h ı l ° 8 a y b u ft pdukbefj^^rzuruı m n c o n o Ale j kird neon O jE r g a n l T E B R İ Z Elbistan i oMoroj ¡ergerDİyARBAİcTF0 j*mW)0 Jrfa I Ma»dln Resiilayn
(Re% -!e l A ynJ
L o r e n d e O pmazan
|Adono (_)i U r m ly e 1 Ko»on'
Antakya O H a le p Methet' O Nljapuı Kazvİn M utul oH em edan oKd»an ^ Vg/Boğdot ılsfoha» Kirman EN GENİŞ SINIRLARIYLE AKKOYUNLU DEVLETİ Uzun Haşan Rny zamanı
(1453 - 1 4 7 8 )
ölçek. 1 . 11.000 000
s
AKKOYUNLU HANEDANI KÜTÜCÜ
351
Tur Ali
Hacı Fahrettin Kutluğ
Şalbi (Şabli) Hüseyin 1. Fahrettin Kara Ahmet Pir Alı I Ahmet I Yusuf I Seyit Gazi (A li)
Kara Hasan (Pîr Hasan)
(yahut B a h a e t t i n ) ___________
Kara-Yölük Osman | | j |
1402-1435 Kılıç Musa Kutluğ Nur
Arslan Ali
Yar Alı
Şeyh Hasan ( ? ) (Pir ?) Hüseyin
Piken Pîr Hüseyin — G O* d dVi 3 Uı <D V*-ıd s2< 2 u a _c I Halil İskender I ■5 <U ~o 2. Ali S 15 dt—31 G<U (Celâlettin) t/j6 £ 2 en1 1435 - 1438 c/>«1 Şeyh Hasan c • JZ sUı 3 dN2 e a3 N 3S s c/>G e 2 S W-5 73Uı d <D "d :0 49 pdC d eCv X s JQ >< cq s M S ü ki R üstem I, Bayındır 3
2
Köse Hacı I Şeyh Hasan Bayazıt d Ebü'l - Fetlı -İŞ to _jC cn & K .22 U 3 31 S -K! O 14 -X d G d Q e • - v jzd > 6 -C < 3 £ C d V a p Yar Ali 5. Uzun Haşan Hüseyin Üveys(Nusratüddin Ebu Nasr) |
1453 - 1478 Yusuf Yusuf ( ? )
I . 1 I
Cihan Şah İskender Şeyh Musa Mirza 4. Cihangir 1444 - 1469
1
Yusuf Mesih Uğurlu Maksut Ali HanI I I 1 6. Sultan1 Zeynel 1 7. Sultan 1 1. İbrahim Murat• 1 Hamza Kasım Ali1 I I .
Mehmet Halil 1478 Yakup 1478-1490 1
I 9. Sultan Rüstem • Hasan
1492- 1497 1 <L> : S «M i . > CN I — *rr . W ^ :P X « o "5 S lo ç • 5 Cs o -5 -rj--oc W CS d vs 3 £ • OO 2 OO . 3 C s 1—1 ^ r—< Zeynel Yakup Hasan
352
AKKOYUNLULAR - AKKÖY
ı Iikeli bir saltanat kavgası başlamış, sonunda egemenlik
Akkoyunlu Delveti’nin en büyük hükümdarı olan Uzun Haşan (b.bk.) in eline geçmiştir.
Uuzun Haşan bu devleti büyük ve kuvvetli bir im paratorluk haline getirmiş, esaslı bir devlet örgütü kurmuş, ordusunu kuvvetlendirmiş ve bir «cihangir» rolü oynamak amaciyle, Osmanh ve Mısır ülkelerine saldırmak istemiştir.
Uzun Haşan 1472 de Anadolu’ya yaptığı ilk seferde, önce muvaffak olmuşsa da sonradan çekilmek zorunda kal mış, aynı yıl Suriye’ye yaptığı akın da başarısızlıkla sona ermiştir. 1473 te Anadolu’ya yaptığı ikinci seferinde, Otluk- beli’nde Fatih tarafından kesin bir yenilgiye uğratılmış ve belki de bunun sonucu olarak, yayılma hareketini yeniden doğuya yönelttiği gibi Akkoyunlu merkezini de Diyarbakır (A m id) dan Tebriz’e taşımış, dolayısiyle birçok Türk oyma ğının İran’a geçmesine, Doğu Anadolu’da Türk halkının azalmasına sebebolmuştur.
Uzun Hasan’dan sonra oğlu Sultan Halil, erki eline almışsa da, bir yıl sonra kardeşi Yakup tarafından öldürül müştür. Yakup Bey diğer prenslerin ayaklanmalarını bas tırmaya, bozulan güveni sağlamaya, ülke için bir tehlike olan Erdebil şeyhi Haydar Safavî'yi ortadan kaldırmaya muvaf fak olmuş, Gürcistan’ a ve Mısırlılar’a karşı (1480) başarılı seferlerde bulunarak geçici de olsa, düzen ve güvenliği yeniden kurmuştur.
Yakup’tan sanra erke, oğullarından henüz çocuk de necek bir yaşta olan Bay-Sungur geçmiş, fakat bir yıl sonra Uzun Hasan’ın torunu ve Maksut’un oğlu Rüstem, erki eline almıştır (1492). Devri, iç kargaşalıklarla geçtiği halde, bazı başarılar kazanmış, bu arada Şeyh Haydar’ın oğlu Ali de öldürülmüştür. Fakat Rüstem İstanbul’dan gelen Uğurlu Mehmet’in oğlu ve Bayezit II. nin damadı, Göde Mehmet tarafından yenilmiş ve öldürülmüştür (1496).
Göde Mehmet eğemenliği gereği gibi kurmak için, sözü geçen ve sözlerinde durmıyan Akkoyunlu beylerini ortadan kaldırmaya başladığından, kısa bir zaman sonra, bü yük bir ayaklanma ile karşılaşmış ve öldürülmüştür. Bun dan sonra Akkoyunlu Devleti bir kat daha güvensizlik için de kalmış, Uzun Hasan’ ın torunlarından Elvend ve Mehmet Beyler ile Sultan Murat, birbirine rakip olan beyler tara fından başka başka yerlerde hükümdar ilân edilerek, mem leket üçe bölünmüştür. Bunun üzerine tehlikeli bir iç harb patlamış, Akkoyunlu ülkesi baştan başa yıkılmış, ileri gelen beylerin birçoğu ile beraber Mehmet Bey de ölmüştür. Bu suretle 1501 de ülke. Irak, Fars ve Kirman bölgeleri Mu rat’a, Azerbaycan, Erran ve Diyarbakır dolayları da Elvend’e verilmek üzere paylaşılmıştır.
İşte bu sıralarda büyük bir kuvvet haline gelen Şah İsmail Safavî (b b k .) Akkoyunlular’a karşı kesin bir savaş açarak, Elvend’i Diyarbakır’a, Murat’ı Bağdat’a kaçmak zorunda bırakmıştır (1502-1503). Murat Bağdat’ta bir za man kaldıktan sonra İsmail’in 1508 de yeniden hücumu üzerine, burasını da bırakmış, bu suretle Akkoyunlu Dev leti yıkılmıştır.
Şah İsmail bundan sonra Akkoyunlu oymakları ara sında büyük bir şiddetle kan dökmeğe başladığından, bun lardan arta kalanların birçoğu Osmanlılar’a sığınmışlar ve Sipahi olarak Doğu Anadolu dolaylarının birçok bölge lerinde yerleşmişlerdir. Fakat bunlar göçebe bir hayata alı şık olduklarından, Osmanlılar’ın kurdukları disiplinli ör güte bir türlü ısınamamışlar, iç güven ve devlet otorite
sini birçok defalar bozmuşlardır. Yavuz Selim ile Kanunî zamanlarındaki ve hele X V II. yüzyıldaki ayaklanmalara bü yük çapta katılmışlardır.
Akkoyunlular’da, yönetimleri altında bulunan bütün ülke, hanedanın ortak malı sayılıyordu. Hanedana giren prenslerden biri diğerlerine başkan olmakta, Uluğbey ve ya Han sanını almakta idi. Ona resmî saniyle Melik veya hut Sultan denirdi. Şehzadeler ve aileden olan diğer prens ler ülkenin türlü eyaletlerinde hüküm sürerlerdi. Devletin başına çok defa hükümdarın vasiyet ettiği şehzade geçiyor, fakat belli ve kesin bir veraset kanunu olmadığından, yeni hükümdar, diğer prenslerin ayaklanmalariyle karşılaşı yordu. Bu, Akkoyunlu Devleti’nin çökmesinde başlıca se beplerden biridir.
Akkoyunlular’ın esaslı devlet örgütü Uzun Hasn’la başlamıştır. Bu örgütte Selçuklular ve İlbanlılar’ın örnek tu tulduğu görülmektedir. Yönetim örgütlerinin merkezini «Büyük Divan» teşkil ediyordu. Divana, divan beyi veya hut «sahib-i divan» başkanlık ederdi. Bunun yanında sahip adını taşıyan vezirler ve her biri bir bakanlığa karşılık olan ve Büyük Divan’a bağlı bulunan eştaf divanları (de netleme, tuğra veya nişan, istifa veyahut maliye), son ra cezaî ve askerî işlere bakan adil ve arz divanları bakanları, kazasker ve pervaneci bulunurdu; bundan başka hanedandan olan prensler ve büyük boy beyleri de bu divanın tabiî üyeleri idiler. Bu beylerin en büyüğü emir-i âzam adını alır ve hükümdarın katılmadığı seferlerde başkomutan olurdu. Büyük beylerin her biri bir şehzadenin atabeyliğini yapardı. Hangi şehzade hükümdar olursa onun atabeyi de emir-i âzam olur ve eğer hükümdar çocuk veyahut zayıf iradeli ise, devletin bütün nüfuz ve otoritesi bunun elinde bulunurdu. Emirler tarafından yönetilen eyaletlerde de bu divanın bir küçüğü bu işleri görmekte idi.
Bu devirde Osmanlı saray örgütlerine karşılık bir sa ray örgütü kurulduğu gibi, sipahi örgütü de, Osmanlılar’ın- kine göre düzenlenmiş, orduya da büyük bir önem veri lerek, «hassa nökerleri» denilen 30000 kişilik (kısmen pi yade) bir hassa ordusu meydana getirilmiştir. Orduda bun lardan başka köylü ve şehirlilerden alınan azaplar, dirlik sipahileri, çerik (çeri) denilen türkmen kuvvetleri ve de veci, yamçı, ra’ dendaz gibi çeşitli görevler almış küçük gruplar da vardı. Hassa askerleri Osmanlılar’da olduğu gibi daimî ve aylıklı idiler. Diğerleri yalnız harb zama nında aylık alırlardı.
Akkoyunlular beyaz renk ve beyaz bayrak kullanmış lardır.
A K K Ö P R Ü , Ankara-Ayaş caddesi ve Ankara suyu üzerinde, şehir mezbahası yanındaki köprünün ve bu köprü yanındaki semtin adı. Köprü, ilk defa 1222 de Alâettin Keykubat I. zamanında yapılmıştır.
A K K Ö S E , Trabzon’un O f ilçesi, Dernekpazarı buca ğına bağlı 1050 nüfuslu (1940) bir köy.
A K K Ö Y : 1 — Aydın’ m Söke ilcesine bağlı bucak ve onun merkezi olan köy. A. bucağı 5264 (1940) nüfuslu olup yedi köyü vardır. A. Büyük Menderes’in sonundaki Balat ovasının güneyinde ve Balat (M ilet)ın 4 km güneybatısında küçük bir tepenin doğusundadır; nüfusu 735 tir. Evleri toplu ve taştan yapılmış olup kiremitle örtülüdür. Halk da ha çok tütüncülükle geçinir; kuyu suyu kullanır. A. de bir halkodası vardır.
2 — Bilecik’in Söğüt ilçesi, inhisar bucağına bağlı 1198 (1940) nüfuslu bir köy. Sakarya nehrinin kuzeyinde
Taha Toros Arşivi