üstüne. Bir de çocukların sün neti bindi. Nuriye ‘Haydar sinemasında sünnet yapılacak. Çocuk başına on beş lira!’ de mişti. İyi bir fırsat. İyi bir fır sat ama, otuz papeli denkleş tir denkleştirebilirsen... Ev ki rasını kardeşim Uğur’dan ge tirttim. Yüz elli lira. Yüz yir misi kiraya, otuzu da günlük masraflara gitti. Düşündüm, taşındım... Akhma zavallı ki taplarım geldi. Dört paket ha linde Sahaflara götürdük Erol’le. Altmış liralık kitabı, on beş liraya verdik. Sonra, otuz lira da Edip'ten aldım. Şair Edip Cansever çok iyi bir arkadaş. Mert. Ona da yüz elli lira borçlandım. Borç., borç.. Borç. Vaziyet şu:
Avukat M. Ali Cimcoz 1000
S. Eyuboğlu 400 Uğur 150 Edip 150 Lütfü 20 Melih 50 1770 "Belki fazla değil ama beni çok üzüyor. Kitaplarımı satın ca öderim belki. Kitapçılar da çok isteksiz. Zaten Remzi’den başka istekli de yok. Şaşılacak şey. Güya tanınmış, sevüen, aranan bir imzayım. Yazarla okuyucu arasında o kadar çok ‘lüzumsuz’lar var ki: Yazarın sırtına binmiş hepsi. Hepsi ya zarın zararına kazanıyor. Şimdi de ‘ K âğıt y o k ’ teranesini tutturmuşlar.. Olur inşallah!” (Otyam, 80-81).
Yazarımız 15.7.1956 günü de İhsan Ada’dan yüz lira borç al dığını bunun elli lirasını çocuk ların sünnet masrafı olarak eşine verdiğin i yazar. 23/24.7.1956 gece yarısı ise şunları yazıyor not defterine:
“ Yaşayışımız tesadüflere bağlı. 1) Tefrikalar . 2) Tefrika edilmiş romanların kitap haline gelişinden aldığım para. 3) Sinema senaryoları. Bu so nuncuyla ikinci kaynak şu sıra felce uğradı. Yeni Basın ve Milli Korunma Kanunu kitap çıyı korkuttu. Suç işlemekten korkuyor. Hemen hemen yalnız gazetelerdeki tefrika romanlar la geçinmeye çalışıyoruz. Bun dan başka çıkar yol da yok.” (Otyam, 82).
Orhan Kemal, aynı yıl Fikret Otyam’a yazdığı mektuplarda da hep parasızlıktan yakmı yor. 4.12.1956 tarihli mektu bunda şöyle diyor: "Kitapları, yani, (Vukuat Var, Hanımın Çiftliği, Fırtınalı Gece ve Suç lu) romanlarmı kitapçı Remzi’ - ye verdim . A lelhesap bir beşyüzlük aldım. On beş gün içinde deve olunca, bendeniz gene para peşinde koşmaya başladım.” (Otyam, 92).
1956 yılının sfnlgünü yazdığı m ektuptan, e r g i l i ‘ ‘ vatan değiştirmek gibi delüikler” ya pacak denli bunalmış olarak geride bıraktığını, romanı için “ tefrik a ” başına 30 lira istediğini öğreniyoruz:
" ... Epeyce yazılmış, hatta tape edilmiş bir parça da var.. Yani başlayabilirler. Şartım şu: Tefrikası ‘30‘ liradan aşağı olmamak! Kaabilse, bir miktar avans. Buna mecburum. Si nema ve roman işleri stop dedi. Kendi memleketimde sanatım la geçinemez hale geldim. A k lıma delüikler geliyor. Hatta hatta ‘Vatan’ değiştirmek gibi. Şu sıra ‘Musahhihlik’ yapıyo rum. Ankara’ya niçin gelme diğimi, gelemediğimi anla. Pi yasa birtakım a.... s.... p .... lerledolu. ö y le p .... p .... 1er ki, en sıkışık zamanından fay dalanmaktan başka ne ehliyet leri var, ne de meziyetleri.” (Otyam, 98 - 99).
Salim Şengil
ORHAN KEM AL, 1957 1957 ve 1958 yılları Orhan Kemal’e yeni olanaklar getir mez. Yazdığı roman ve öykü leri “ pazarlamak” la, borç alıp borç ödemekle geçer bu yıl lar da. Ulus gazetesi Genel Y a yın Müdürü İhsan Ada, “ par tiden atılma, milletvekilliğin- den olma pahasına” , Orhan Kemal’e maddi ve manevi sev gisini ortaya koymaktadır (Ot yam, 101): 1957 başlarında Ulus’ta Devlet Kuşu adlı ro manı tefrika edilmekte ve İs tanbul’dan Çizgüer genel baş lığını taşıyan yazdan çıkmak tadır. 7 Şubat günlü mektu bundan: "Fikret, az kaldı unu tacaktım:
Sana 100
U ğura 100
Ihsan’a 50
250 "Borcum var. Bu parayı tef rika bedelinden ağır ağır öder siniz. Kaabilse hemen bir mik tar bir şeyler. 150 mi olur, 200
mü? Amanı biliyonuz mu? Ada büir, sen de bilirsin...” (Ot yam, 104-105).
Aynı yakınmalar, yirmi ya da otuz liralık gazete alacakları (Ulus’tan “ tefrika” başına ve İstanbul’dan Çizgiler için yazı başına 20 lira almaktadır: O t yam, 109), yayımcılardan alı namayan paralar, —bugünkü gibi— kâğıt darlığı yüzünden basılamayan kitaplar, salt para kazanmak için Yeşilçam'a se naryo hazırlamalar, borçlar, yine b o r ç la r ... B öylece 1957’nin sonunu bulur Orhan Kemal. 23.11.1957’de Fikret Otyam’a şöyle yazar:
“ Benim işler şu sıra pek iyi değü. Değü dedim de, hani ala caklı durumdayım. Hem de altı, yedi bin küsur lira! İki ro manı iyi fiyatlarla sinemacüara satmıştım. Üçüncüsünün de .eli kulağında; Bu işleri süratle ne- ticelendirirsem bir zaman için para sıkıntısı kalmayacak. O zaman Engürü şehri şehîrine ağız tadıyla koşar gelirim. Bir yol daha var. O da Yaşar Nabi’nin (Devlet Kuşu)nu he men basması. 3unun için de kâat lâzım. Kâat için bir di lekçeyle Sanayi Vekâletine hayli zaman önce müracaat et miştim. (...)” (Otvam 137). ORHAN KEM AL. 1958
1958 yüı da “ aynı minval üzre” gelip geçecek tir. 11.2.1958 tarihli mektubundan kâğıt darlığının sürdüğünü ve Baba Evi adlı romanı için 500 lira aldığını öğreniriz: “ Salim Sengü’e bundan epeyce önce Dünya Evi için 1500 küoluk kâğıt düekçesi yoüamıştım. Almak imkânı var mı? Alınca hemen kitabı basacak mı? Bas mayacak yahut basam aya- caksa bana iade etsin, telif üc reti olarak aldığım 500 lirayı iade edeyim. Birader, bütün bu oldu bittilere rağmen, işit tiğime göre Vukuat Var romanı kitapçı Remzi’nin mahzeninde bu yü da uyuyacak. Kitap ha line gelmemiş beş tane zırıltı roman durup dururken yenisini yazm ak gelm iyor içim den. Halbuki öyle esaslı konularım var ki! (...) Şimdüik, bir film şirketiyle anlaştım. Hatta bir yülık da mukavele yaptık. Yılda dört senaryo yapacağım, pek pek beş yüz net alacağım ayda. İki aydır alıyorum. Baş kaca senaryo siparişleri de ala- büirim. Onun için, roman tefri kasına şimdilik boş verdim. Ağır, fakat özlü bir çalışmadan sonra kitap haline g etire ceğim.” (Otyam, 141-142).
20.6.1958 günlü m ektu bundan: "Şimdi de bir (Müs- tear rıam)la roman angajmanı çıktı başıma... Daha doğrusu o çıkmadı, ben çıkardım. Derken (Vukuat Var)ın tashihleri,
Cumhuriyet gazetesi roman yarışmasmda jürilik, yeni yeni senaryolar. Senaryo dedim de, Suçlu’yu reddedenler arasında senin Bay Onaran da varmış (...) Bizim dört bin lira bağıra bağıra gitti. Redde esas, eserin sol tem ayüllü olu şu ym uş. Allah razı olsun. Ya reddetme- selerdi de “ Uygun” deselerdi? Kendi kendimden, yani ‘Soldu ğumdan şüphe edip, kendimi bir çeşit ‘ Dönek’ saymaz mıy dım?” (Otyam, 145).
Yazarımızın 14.10.1958 gün lü mektubundan 72. Koğuş'un kitap olarak basılması karşılığı ödenecek yazı ücretinin 500 lira olduğu anlaşılır.
ORHAN KEM AL, 1959 - 1960
1959 yılı tasarılarla ve kötü senaryo yazmaktan yakınma larla başlar. Yılın ilk günü yazdığı mektupta şöyle der Orhan Kemal:
“ Ulus için 'Ateş Çemberi’ isimli yeni bir roman hazırlıyo rum. Şimdiden yerini yap. Ada ile görüş. ‘ Peki’ cevabını alır, bana haberi ulaştırırsan ilk parti 40-50 sayfa yollarım. Ya yın tarihi ne zaman olursa ol sun. Yeter ki sıraya girsin. Kö tü senaryo yapmaktan gına geldi, nerdeyse öğüreceğim. İyi iş için geberiyorum. Dün boktan iki senaryo teklifini reddettim. İyi teklif, yüklü pa ra olursa başka.” (Otyam, 150).
19.4.1959 tarihli mektubun da şöyle bir “ durum özeti” ya par: "Roman, hikâye, senar yo, düz yazı, şu bu, Avrupa se yahati değil, beş adımlık Ankara’ya büe gideme... Gi dersin belki, gidersin ya, eve çoluk çocuğa bir şeyler bırak mak lâzım. Adımız çıkmış 'Ro- mancı’ya. Bilmem Habeşis tan’da kaldı mı isim yapmış, eserler vermiş, tutulmuş bir ro mancının şu hali. Yaş kırk beş, yakında dede olacağız, hâlâ bu. Bayram seyran gelince, ço cuklara, torunlara maskara ol mak da var galiba. Ben harçlık bulamıyorum ki başka larına hayrım d ok u n su n !” (Otyam, 164).
Aynı yılın temmuzunda ya zıldığı anlaşılan bir m ek tubundan, öykü başma 50 lira aldığı, kimi kez de takma ad kullandığı öğrenilir. (Otyam, 174).
1959 sonlarıyla 1960 başında yazdığı mektuplardan, Eskici ve Oğulları adlı romanı Büyük Gazete adlı haftalık dergiye