• Sonuç bulunamadı

Başlık: FARABİ'NİN "ŞİİR SANATININ KANUNLARI" ADLI RİSALESİYazar(lar):BAYRAKDAR, MehmetCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000869 Yayın Tarihi: 1997 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: FARABİ'NİN "ŞİİR SANATININ KANUNLARI" ADLI RİSALESİYazar(lar):BAYRAKDAR, MehmetCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000869 Yayın Tarihi: 1997 PDF"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FARABI'NİN "şİİR

SA~ATININ

KANUNLARı"

ADLI RISALESI

Prof Dr. Mehmet BAYRAKDAR

Burada, Farahi'nin "Risillefi Kavanini Sına'ati'ş..Şi'r" adlı küçük bir eserinin tartımını yapacağız ve sözkonusu eserin Arapça metni ile Türkçe

tercümesini vereceğiz. '

I. RİSALE HAKKİNDA. BİLGİ .

ı.

Risalenin Tanıtımı

Farabi ve eserlerinin listesine yer veren eski tabakat türü kitaplarda, "Risille fi Kavanini Sııia'ati'ş-Şi'r" adıyla bir eserinFarabi'nin şiir sanatı ile ilgili eserleri arasında yer almamak1a birlikte, M. Steinschneider'in "Farabi'nin Hayatı ve Eserleri" adlı Almanca olarak kaleme aldığı eserin-de o, böyle bir eserin. Farabi tarafından yazıldığına 'işaret ediyordu ı.

Ancak, yakın zamana kadar bu eserin mevcudiyeti bilinmediğinden, esere kaybolmuş gözüyle bakılıyordu.

Ne var ki, Margoliouth'un2 ve Tkatsch'in3 bu eserin bir nüshasının-Londra'daki India Office Library'de bulunduğunu haber vermeleriyle, eserin günümüze kadar ulaştığı öğrenilmiş oldu.

- i

" i .

Eser, sözkonusu kütüphanenin Doğu Islami Elyazmaları kıs~ında 3832 numarada kayıtlıdır; 42 b-45 a varak1arı arasında yer alır. Iyi bir nesta'lık hattıyla yazılmıştır. Müstensihin ismi yoktur. Hindis'tan'da 17. yüzyılda istinsah edildiği tahmin edilmektedir4• Böylece, eğer tahmin doğruysa' ve elde, başka bir nüsha daha' olmadığına göre, eserin şimdilik oldukça muahhar bir nüshasına sahib bulamamaktayız.

1. Steinschneider (M.): el-Farabi's ..., Lebenand Schriften, Saint-Petersbourg, 1869,

s.60. '

2. Analecta Orientalia, s. 22.

3. Die arab. Uebersetzung der Poetik,ı, s. 128 b.

4. Arberry (A.I.): "Fariibi's Canons of Poetry" Rivista degli Studi Orientali, XVII,

(2)

46 MEHMETBAYRAKDAR , ,

, Eserin sözkonusu elyazma nüshasındaki ismi: "Risill~ fi Kavanıni Sına'ati'ş~Şu'ara'''dır. Hatta, eserin metninde de, "Sına'~tü'ş-şi'r" yerine hep "Sına'atü'ş-Şu'ara'" geçmektedir. Eseri ilk defa yayinlayan A.I. Ar-, berry, gerek başlıktaki ve gereksernetin içerisindeki Sına'atü'ş-Şu'ara ibaresini, Sına 'atü 'ş-şi 'r ibaresine t~rcih etmiştir. Aralarınaaki farkın Şilirlerin Sanatı ve Şiir Sanatı demek olan bu iki ibareden, hangisinin ger-çekte Farabi'nin kendi tercihi olduğunu bilemiyoruz; elbette Şiir Sanatı demek daha uygundur. Belki de, Şilirlerin Sanatıolarak değiştirilmesi, eseri istinsah eden kimselerden kaynaklanmış olabilir. Bkz. Açıklamalar.

- ,

Diğer taraftan, eserin başlığİnda "Risille" kelimesi kullamlırken, ese-rin Besmeleden sonraki ilk cümlesinde ve son cümlesinde bunun yeese-rine "Makille" kelimesi kullamlmıştır.

2. Risalenin Konusu

/

,

Kendisinin başlangıçta belirttiği gibi Farabi' nin Ibu risilleyi, Aris-to' nun Şiir (Poetica) adlı' eserinin daha iyi anlaşılmasına yardım etmek amacıyle bir takım açıklamalarda bulunmak için kaleme almıştır. Fakat bu risille, Aristo'nun sözkonusu eserinin bir şerhi, tefsiri veya telhisi de-ğildir.

Bu risillede Farabi, şiirin nasıl bir sanat ve bu sanatin hitabet sanatın-dan nasıl farklı olduğunsanatın-dan, 'şiir türlerinden, şairlerin türlerinden, özellik-le de Yunanlıılin,n şiir çeşitözellik-lerinden çok kısa olarak söz etmektedir.,

Bu bilgileri verirken Farabi, başta, Matta b. Yunus tarafından yapılan Aristo'nun Şiir Sanatı ,(Poetica)'mn Arapça çevirisinden ve Themistius gibi Aristo'nun bu eserini şerh eden diğerşarihlerin eserlerinden fayda-lanmıştır. Bu hususa Farabi' nin kendisi de işaret etmektedir.

3. Risale Üzerine Yapılan Çalışmalar

Ünlü şarkiyatçı A.I. Arberry, 1937 yılında "Farabi's Canons of Po-etry" adıyla neşrettiği çalışmasıyla, Farabi'nin risillesini ilim alemine ilk tanıtan kimsedir. Arberry'nin bu çalışması, India: Office Library' deki bi-linen tek nüshasına dayanarak risalenin Arapça metnini ve İngilizce ter-cümesini ihtiva etmektedir. Arberry'in neşri, zorunlu olarak tek nüshay~ istinad edilmesine rağmen, güzel birneşirdir; fakat gerekli yerlere kon-ması gereken nokta:laina işaretlerine çoğu kez riayet edilmemiştir. Tercü-mesi,serbest bir tercümedir; fakat Farabi'nin ifadesini bozmamaktadır.

, '

5. Arberry (A.I.): "Farabi's ~anoris of Poetry" Rivista degli Studi Orientali, XVII,

(3)

FARABİ'NİN "şİİR SANATININ KANUNLARI" ADLI RlsALr;sİ i 47

i

Daha sonra, Abdurrahman.Bedevi de, 1953 yılında risalesinin Arap-ça metnini, Aristo'nun "De Poetica" adlı eserinin arapça tercümesinin. neşrine ekliyerek neşretmiştit~ Böylecerisille ikinci kez neşredilmiştir. Diğer tarafları, Vincente Cantarino'de, risilleyi 1975 yılında "Arabic Pro-teics in the Golden Age" adlı eserinde İngilizceye çevrilmiştir? .

'Biz~m bu çalışmamızda, maalesef Bedevi'nin neşci'nİ veCantan-no'nun Ingilizce tercümesini elde edemediğimizden, sadece Arberry'nin çalışmasına dayandık. Arapça metinde, Arberry' nin metnindeki birkaç hatayı düzelttik ve gerekli noktalama işaretlerini de köyduk. Çevrimizde, Arberry'nin çevirisinden faydalandık, fakat metne daha sadık bir çeviri

yapmaya özendik. " '

II. RİSA:LENİN TÜRKÇE TERCÜMESİ

İKİNcİ ÖGRETMEN

ŞtiR SANATININ KANUNLARı HAKKINDA RİSALE

"

Rahman, Rahım Allah'ın Adıyla

İkinci Öğretmen'in Şiir Sanatının Kanunları Hakkındaki' . Makalesi

o

(Hirabi) dedi:

Bu tetkikteki, amacımız, onları bilen kimselere, Fifozof'un8 Şiir

Sanat'ında ortaya koyduğu şeyi iyi anlamaya götürecekgörüşler ortaya koymak ve fikirler zikretmektir. Bununla birlikte, sözkonusu Sanat'ın İCrasında ihtiyaç duyulan bütün şeyleri ve onun tertibi ni anlatmayı amaç-lamıyoruz; zaten Filozöf'un kendisi de "Muğillata Sanatı"9 hakkındaki ve ondan daha da az olarak "Şiir Sanatı" hakkındaki sözünü tamamlayama-dı. "Muğalata Sanatf' hakkındaki tetkiklerinin sonunda kendisinin de be-lirttiği gil?i, bunun sebebi, düzenlemek, temellep.dirmek ve gerçek bir de-ğerlendirme yapmak için kanunlar ve esaslar gibi kullanabileceği hiç bir şeyi, kendinden öncekiler' tarafından yazılmamış bulmasıdırIO. Bütün hüner ve deMsına rağmen Filozof'un bir sonuca kavuşturmaya cesaret edemediği şeyi, bu sebeple bizim tamamlamaya yeltenmemiz hiçte uygun i

6. Bedevi (A.): Aristfitaıis, Fennu's-Şi'r Ma'a't-Tercümeti'l-Arabiyyeti'l-Kadime

ve Şurfihu 'l-Farabı. ve İbn Sina ve İbn Rüşd. Kabire, 1953, 155 vd. .

7. Cantarino (V.): Arabic Poetics in the Golden Age, Leiden, 1975. . .

8. Bu~ada sözkonusu olan filozof (el-hakim). Aristo'dur: Şiir sanatıda. onun Poetica

adlı eseri'dir.

9. Aristo'nun De Sophisticis Elenchis'ine işaret ediyor; .i

10. Bu cümle, Aristo'nun De Sophisticis'in son paragrafının hemen hemen kelimesi

kelimesine tercümesidir; orada Aristo bu konuda ilk yazanın kendisi olduğunu,

(4)

i

48 MEHMETBAYRAKDAR

,

"

olmayacaktır. Daha ziyade, bu zamanda bize göründüğü şeyliyle, bu' Sanat'ın incelenmesi, için faydalı kanunları, örnekleri ve görüşleri belirt-, mekle kendimizi sınırlandıracağız.

Diyoruz ki: ~

, '

" '

Lafızlar (leelimeler), ya (birşeye) delillet edici olurlar veya del,illet edici olmazlar. Delillet edenlerin bazısı ı:nüfred (tekil), baiısı mürekkeb olur. Mürekk-eb olanların bazısı beyanlar (akavil) olabilir, bazısı beyanlar 'olamaz. Beyan olanlardan, bazısı kategorik olur, bazısı olmaz. Kategorik olanlardanbazısı doğru (sadıka) olur, bazısı yalancı (kazibe)/olur. Yalan-cı olanlardanbazısı" bir beyanın bedelinin yerine geçerek, işitenlerin zih~ ninde kendisine' işaret edilen nesneyi nakşeder,15azısı onların zihninde o nesnenin taklidini (el-muMki) nakşeder: İşte bu sonuncular, şiirsel beyan-lardır. Bu taklidlerden bazısı daha tam (kamil)'dir,bazıları daha iksiktir. Böylece tamlık ve eksikliğin tabiatını yeterli bir şekilde araştırmak, çeşitli dillerde ve lehçelerde yazmış olan.şairlerin ve ehl~i şiirin ihtisası

dahilindedir.

-Hiç kimse muğalata ve taklid kelimelerinin ayın tek bir söz olduğunu zannetmesin. Zıddına o'nlar çeşitli yönlerden farklıdırlar. İlk önce, gayele-ri farklıdır. Sofist (el-muğallid), işiteni bir önermeyle aldatan kims~oldu-ğu halde, tdditçi, işitenine bir beyanın zıddım değilonun benzerini dü-şündürür, bunun için' benzetmesi histe görülür: Sakin olan bir insan, bazenkendisinin hareketli olduğuna sebep ohın bir halde bulunur, yüzen bir gemide bulunduğu zaman kıyıdaki insanlara bakmasında olduğu gibi veya ilkbaharda yerde bulunduğu zaman hızlı akan bulutların arkasındaki ay ve yıldızlara bakmasında olduğu gibi, bunlar hissi, fiilen aldatan, du-rumhirdır. Bununla birlikte, bir insan aynaya veya yansıtıcı herhangi bir / cisme baktığı zaman, bu halnesnenin benzerini gördüğünü ona

düşündü-rür.

Beyanlar başlai bir şekildeşöyle kısımlara aynhrlar. Diyoruz ki: Bir beyan ya kategorik olur veya kategorik olmaz. Eğer o kategorikse; ya bir benzetme (el-kıyas) olur veya benzetme olmaz. Eğer o benzetme ise, ya, .'. kuvve halinde (bi'l~kuvve) veya fiil halinde (bi'l-fi'il) olur. Kuvve halin- .

de ise, ya tümevarım (istikra) olur veya temsil olur. Temsil, şiir sanatında en çok kullanılandır. İşte bunun için şiirsel beyanın (önermenin) biri tem-sil olduğu açıktır.

. Kıyaslar (el-kıyasat=benzetmeler) ve genel olarak beyanlar :daha , başka bir şekilde de kısımlara aynlabilir. O halde denir ki: Beyanlar ya mutlak doğrudurlar veya mutlak yanlış olurlar, ya ekseriyetle doğru fakat kısmen yanlış olurlar veya bunun aksi olurlar, veya doğrulukları ve yan- ' lışlıkları eşit olur. Mutlak doğru beyan burham (el-burhfuıiyye) olarak ad-lanır. ekseriYetle doğru beyan, diyalettiksel (el-cedelliye) olarak adlandı-nlır. Eşit şekilde doğru ve yanlış beyan, hatabi (el-hatabiyye=retoriksel)

(5)

FARABİ'NİN "şİİR SANATıNIN KANUNLARI" ADLI RİSALESİ, 49

olarak adiandınlıF. Eksepyeti yaıiıış beyan, sofistik~el (el-muğaıatiyye) olarak adlandınlır. tamamen yanlış beyan, şiirsel (el-şi 'iriyye=poetiksel)

olarak adlandınlıeı. .

Bu sınıflamayla şiirsel beyanın, ne burham, ne cedeli, ne hitabi, ne sOfistiksel bir beyanolduğu açıklandı. Bununl~ birlikte hepsine dahil olan bir kıyas (es-sı11ücismüs=syllogisme) veya daha doğrusu kıyas-sonrası (ma-yettaba'u es-sulücismüs=post -syllogisme) vardır. 'Kıyas-sonrası ile tümevarımı, misaıi, sezgiyi (el~fırase) veya kıyas (benzetme) gibi aynı güce sahib benzerlerini kast ediyorum.

. Buraya kadar anlatılanları vasf ettikten sonra, şimdi şiirsel beyanla-nn farklı 'türlerini vasf etmemiz uygun olacaktır; O halde diy'o~z ki:.

Şiirsel beyanlar, ya vezinlerine ya da anlamlarına (ma'am) göre sı~ nıflandınlabilirler. Vezinlere göre sınıflama, beyanların teşekkül edildiğı dile ve ait oldulqarı musiki türüne göre musllieiye veya anızucuya has olan bir incelemedir. Anlamlarına göre ilmi sınıflama, rumuz aıimi, şiir yorumcusu, şiirsel anlamları araştıran çeşitli ekoller ve milletlerin şiir na-zariyecisi gibi kimselerin sahasına' dahil bir konudur. Arap ve Farsşiiri hakkında inceleme yapmış ve bu konuda kitaplar yazmış bugün yaşayan alimlere sahibiz. Onlar şiiri, hiciv, medih, atışmalar, muamma, mizahi, gazel, tavsifi vb. kısırnlara ayınrlar. Bü şekilde kitaplarında çeşitli sınıfla-n sayarlar; hatırlasınıfla-nmaları zor olmadığısınıfla-ndasınıfla-n busınıfla-nları daha gesınıfla-niş olarak zik-retmeye ihtiyacımız yoktur. Şimdi başka bir konuya geçelim. '

Biıgi' sahibi olduğumuz geçmiş ve şimdiki milletlerin şairlerinin ~k-serisi, Nezin ve konu. arasında ayınm yapmazlar ve şiirsel konuların her bir çeşidi için özel bir vezin b6lirlemezler. Bunun tek istisnası, eski Yu-nanlılardır. Onlar şiir konularının her bir türü için belirli bir vezin hasret-mişlerdir~ Onlara göre, medihin vezni, hicivinkiyle aynı değildir, ne de hi-eivinki mizahınkinin aynısıdır; diğerleri de' böyledir. Halbuki diğer milletler ve kabileler medihleri, hieivin yazıldığı vezinlerle aynı olan çok çeşitli vezinlerde yazarlar, bu vezinlerin hepsini veya ekserisini ortak ola-rak kullanırlar; Yunanlılarınözenle yaptıkları gibi, her sınıf arasında bir

ayınm yapmazlar. ' .

Şimdi, Şiir Sanatı kitabında Filozof (Aristo)'iıun kullandığı sınıfla-mayı takip! ederek, Yunan şiirinin türlerini sayacağız ve sırasıylaher biri-sine işaret edeceğizıı.

,

lL. Bu s~ıflamayı, İbn Ebi Useybi'a'nın Farabi'ye atfettiği sekizli mantık

sınıflamasıyla karşılaŞıır. Bkz. Uyfinu'l-Enbas, I, s. 59. Bu beş sınıf, onun listesindeki 4-8

numaralara tekabül eder. ancak 6, (sofistik) ve 7. (retorik) numaralar yer değişmiştir. .

ı~.

Farabi'nin sayacağı Yunan şiirinin sınıflan, Aristo'nun zikredilen kitabı, yani

(6)

50 MEHMETBAYRAKDAR

/

"

.

Yunan şiiri, burada ~ay~cağimşu sınıflara aynlıyordu:Trajedi, Disi-ramb (DithyDisi-ramb), Komedi,'lyambu (lambus), Drama, Ayni (veya Aysi =' Ainos), Diyakrami (Diagramma veya Scala), .satUn (Satyric), Fayt1muta (Poemata), Efiki (Epik), Ritin"(Rhetoric), Anficanasavus (Amphi Genese-os) ve Akustiki (Akustik=Acoustic). '

i Trajedı, işiten veya onu okuyan herkese zevk veren özel bir, vezni olan bir şiir türüdür. Trajedide güzel şeyler,başkalannın imreneceği örnek iyi şeyler zikredilir; şehirlerin idarecileri de övülür; Müzisyenler trajediyi krallarhuzurunda söylerler; bir kral öldüğünde, onun matemini. işleyen ilave melodileri trajediye sokabilirler. , '

Disiramb, trajedinin iki katı bir vezhe sahib olan pir şiir çeşididir. Disirambta, güzel şeyler zikredilir, güzel evrensel ahlak ve bütün insanlı-ğın ortak faziletleri zikredilir; bir kral veya bir şahıs övülmez, sadece

ev-rensel, güzel ameller zikredilir. ,

Komedi, özel bir vezni olan bir -şiir çeşididir. Komedide kötü şeyler anılır, şahsi hicivler, çirkin karakterler ve iğrenç adetler zikredilir. Bazen' ,insanlann ve büyük baş hayvanlannmüşterek zemm.edilen karakterleriyle

yine onlann müşterek çirkin fiziki göıünümlerinin zikredildiği ilave me-lodiler sokuşturulur.

, . ı'"

İyambU, özel birvezni olan olan bir şiir türüdür. İyambUda, ister iyi olsun ister şer olsun, atasözleri gibi sadeCe ve sadece meşhur sözler zikre-dilir. Bu şiir çeşidi, savaşlardave harbierde gaiab veya üzüntü anlannda

kullanılırdı.. , .

Drama, 'bu sonuncuyla tamamen aynı türdür;' ancak ,bunda' meşhur sözler ve atasözleri özelinsanlar ve özel şahıslar ile ilgili olar.ak zikredi-, lir.

Ayni (Ainos), ifrat.derecedeki neşeli veya hayret verici ve dikkat çe-kici olmalan sebebiyle zevk veren sözleri hatırlatanbir şiir çeşididir.

. . '. .

Diyagrami (Diagramma}, genellikle hukukçular (ashabu'n-nevamis) tarafından kullanılan bir şiir çeşididir. Bu şiirde, onlar, eğitilmedikleri ve disipline olmadıklan zaman insanlann nefislerini.bekleyen şiddetli kötü-lükleri vasf ederler.

Epik ve Retorik: Siyas~ ve hukuki ilk prensipleri vasf.eden bir şiir tü-rüdür. Bu türşiirde;krallann karakterleri ve onlarlailgili haberler,

onla-nn savaşlan ve yaptıklan olaylar da zikredilir. .

Satun (Satyric), müzisyenlerin icad ettikleri bir veziq ile yazilan bir' şiir' çeşididir. Şarkılannda bu vezni kullanarak, onlar yabani büyük hay,,; vanların ve genellikle' bütün hayvanlann tabii hareketlerinden oldukça farklı bazı tuhaf harekette bulunmalannısağlarlar. '

Poemata, güzel ve çirkin"düzenli ve düzensiz şiirin-tavsif edildiği bir 'şiir türüdür: Her bir şiir türü, k~ndisini anımsatan güzel ve iyi, çirkin ve

rezil şeyleri temsil eder. '

(7)

FARABI'NİN "ŞtlR SANATININ KANUNLARİ" ADLI R1SALE~1 . 51

,

Anficeneseos (amphi geneseos), bilim adamlannın idl.d ettikleri bir şiir türüdür,onlar bunuma tabii bilimleıj anlatırlar. Bütün şiir çeşitleri arasında şiir sanatından en uzak olan bir şiir türüdür.

Akustik,mıısild sanatı öğrencilerinin eğitiıni kasdıyla kullanılan bir şiir çeşididir. Sadece bu kullanıma hasredilmiştir; başka bir alanda

fayda-sı yoktur. .

Yunanlılann şiiriyle tanışıkoıanlardan öğrendiğünize şiir sanatı ko-nusunda filozof Aristo'nun, Themistius'un, diğer eski yazarlann ve aynı şekilde onlann' eserlerinin yorumculanna atıf edilen eserlerden oktıduğu-muza göre, işte bunlar Yunan şiirinin çeşitleri ve anlamlandır. Olliann eserlerinin bazısında bu çeşit şiirlerin sınıflamalanna eklenmiş ilave söz-ler de bulduk. Bunlan bulduğumuz şekliyle şimdi zikredeceğiz. .

.'

.

Diyoruzki:

(Şairler üç sınıfa aynlabiHr); Birinciler, şiir yazma veokumada tabii bir vergiye ve yeteneğe sahib olanlardır. İster şiirtürlerinin ekseriyetinde, ister bazı türlerinde olsun teşbih ve temsil yaratmada onlann çok güzel te-mayi!lleri vardır. Hiç bir şekilde bu şairlerin, bizzat şiir sanatı hakkında bilgileri yoktur; fakat yapmaya başladıklan şeyi gerçekleştirmedeki güzel istidadlanna ve temayüllerine dayanırlar. Olliar,kelimenin tam anlamıyla "kıyas yapan" şairler değillerdir, çünkü yazış şekilleri mükemmel degildir ve sanat'ta, pekişmiş değillerdir. Böyle bir kimse kendisinden ancak şairlerin fiilleri sudur ettiğinden "Kıyas Yapan Şair" olarak adlandınlır.

İkinci şair sınıfı, tamamen şiir sanatını bilenlerdir. Hangi sahayagi-rerse girsin;" şiirin kanunlanndan veya kurallanndan hiç birisi kendisine yabancı değildir. Sanat'ı sebebiyle temsillere ve teşbihlere hakkıylavu-kuftur. "Kıyas Yapan" şairlerismine hakkıylayayık olalliar bu şairlerdir. Üçüncü sınıf, kendilerinın hiç bir şiirsel yetenekleri olmaksızın veya sanatın kanulliannı anlamaksızın, ilk iki sınıf şairlerin faaliyetlerini devam ettirerek, teşbihlerde ve temsillerde alliann çığırlannı takip ede~ rek, onlan taklid edellier teşkil eder. En çok yanılgılar ve hatalar bu sınıf şairler arasında olur.

Diyoruz ki:

Şairlerinbu' üç snıfından her birisinin yaptıklan, ya tabii yetenekten veya kbari bir durumdan hasıl olmaktadıLBununla şıınu anlatmak istiyo-rum: Medhiye yazmada tabii yetenekli olan bir insandan şartlann hiciv veya başka tür şiirler yazmasınıistemesinin vili olmasıdır. Benzer şekil-de,sanatı bilen ve"diğerleri arasından özel bir şiir türüpü seçmiş olan in-sanın, özel bir duruma ,birden hakim olmadığı herhangi bir türe zorlanma-sı vili olur ve böylece içten veya ,dıştan gelen bir zorluk altında şiir , yazar. Halbuki en güzel şiir, doğallıkla olan şiirdir.

Aynca şairletin halleri şiirlerinin,kompozisyonlannın mükemmellil<: veya noksanlık derecesiyle de birbirinden farklıdırlar. Bu olay yaşairin

(8)

52 MEHMETBAYRAKDAR

kendi fikrine; ya da şiirinin kom:ısuna baglıdır. Fikir YÖIJ.ünegelince, fikri kendisine bazı zamanlar diğer zamanlardan daha yardımcİ olmayabilir. Bunun sebebi, zorunlu psikolojik haller bazen çok kuvvetli bazen zayıf ' olur. Bununla birlikte bu konuyla ilgili teferruata girmek için söz söyle-meye-ihtiyaç yoktur. Her halukarda bu, ahlak, psikolojik şartlar ve onla-nnkişideki tesiriyle ilgili kitaplarda açıkça izah edilmiştir~ Şiirin konusu-. "na gelince, bazen karşılaştmlan<İki nesne arasındaki teşbihler çok uzaktır, halbuki diğer zamanlarda bu yakındır ve insanların çoğuna açıktır. Bu du-rumda, şilirin şiirindeki mükemmelliği ve noksanlığı, birbirine benzetilen şeylerin yakınlık ve uzaklığına bağlıdır. Bazen, acemi birşilirin, 'sanatta usta bir şilirin dahi kendisine karşı yarışta güçlük çekebileceği kadar çok üstün dizeler üretebildiği vili olabilir. Bu; t~amen şansa ve tesadiife ~bağlıdır, böylebir şair "kıyas yapan"şilir olarak.adlandmlamaz.

Teşpihler de derece ol~ak farklıdırlar. Bu, ya onlann konularından kaynaklanan, benzetmenin yakın ve uygun olup olmamasına bağlıdir, ya da şilirin bu konudaki maharetinden kaynaklanır; onun birbirine benzeyen olduğu kadar birbirinden farklı iki nesneyi, herşilirin bildiği bir tarzda, ilave cümleleri doğru kullanmakla sunulabilmesine bağlıdır. Örneğin, bir şilir A'yı B ile veB'yi- C ile karşılaştırmak ister, çünkü A ve B arasında yakın, uygun ve bilinen bir benzerlik vardır. Aynı şekilde bu, B ve C ara-sındada vardır. Şair sözünü, dinleyenin veya okuyailın aklında A ve C arasında bir benzerliğin olduğu fikri izlenimi verecek şekilde akıcı yapa-bilir; halbuki aslında uzak bir benzerlik vardır. Sanat'ta bu izlenimleri

i yapmak büyük bir dahiliktir. Benzer bir örnek zamanımız şilirleri

tarafın-dan verilmiştir; kMiye için onlar bir beytin sonuna bir kelim~ yerleştir-mek istedikleri zaman, beytin başına o kelimeyle ilgili uygun vasıfta bir kelime zikrederler, bu da acilib güzellikte bir tesir meydana getirir.

.

"

Şimdi aynı şekilde diyoruz ki: Bu, sanatın erbabı ileresim sanatı erbabı arasında bir münasebet vardır. Biz sanki onların sanatlarının mad-delerinin farklı olduğunu fakat, şekillerinde, fiillerinde. ve gayelerinde aynillik olduğunu söyleyebiliriz. Şiir sanatı kelimelerle çalışır, resim sa-natı.renklerle; işte onlar burada farklıdırlar. Fakat ikisinin de fiili, benzer-liği (teşbihi) çıkarmaktır, ikisinin de gayesi insanların vehimlerinde ve

hislerinde taklidIeri yer ettirmektir. \

O halde işte bunllU"şiir sanatının bilgisinin ,kazanılmasında faydası olacak kuIli kanunlardır. Bu kanunlardan birçoğuna ait açıklama daha geniş olarak da alıınabilir; fakat bu sanat gibi bir sanatın bu şekilde ince-lenmesi insanın sanatın bir özel çeşidinde veya yönünde mütehassıslaş-maya diğer çeşitleİiyle ve yönleriyle de sadece meşgulolmütehassıslaş-maya götürür. İşte bu sebeple bu risille bundan daha fazla bir girişimde bulunmayacak-tır.

EbftNasrMuhammed İbn Muhammed İbn Tarhan'm Şiir Sanat'ının Kanunları Hakkındaki Makillesi burda sona erdi.

(9)

FARAEt'NİN "şttR SANATININ KANuNLARf' ADLI RİsALESl 53

III. RİSALENİN ARAPÇA METNİ

J,WI ~ i.~\ ~t.:...oı:r-'I}

J~..ıı...)(,.,..-42)

~ )i,:r>)i .UJ\ ~ '

:JW\ ~ ~\

~t.:...o

ı:r-";, J

..ıtA...

~1.4i

fo ~ 2~JL..,.. ~j -'

'J-,üi

..::Jl.:ıl J~\ i~ J\\:,J...,Ü ':Jli

'Lo ~ ~~\ ~13~ Ji

;s.

0-"

~I,~t.:...o

.j

4-'

~iLO

ı?

J}

.

.

")\.;Ü'~1A.J1~\.;.;p

'J

J.,.&I'4~\ rJ'~i

j1

'~.J -'~Lw.4l\'o~

J

~1

t ~

.:>15ıs> ~\; '1 ) ~."....iS•••.•.1.A1.;rJ.l.oıot ıJ .;i ~~-' .~, ~t.:...o.jJ.,.&I1

ı:r

. - .

-

. " .

u.t.:...o ~ ~-,lii.r>T ~ o?~ Lo

Js-

4»- 4J-ı -' ~~)

6l+.-i~-'

~,1.:.t,

':>L>J ~\.r. -'4.wzi

e:-- 4--1...ı1 ~\

r

fl,ıJ~i 9~lo.AS'

rl...ı1

8L;..~

y -'

7~1A.J\ -' ~I.,.&II,jJ ..:.Jyıılı ~ W~ Lo

Jf~

f .:>fl:ı

J

-,c..;li,l:ı ~ '1,~ ~j

, .~Lw.4l\ o.1ıı

J

,l+ı ~ ~\ J-,lic..;ı-'

~c..ı\

J;.USc..;I-, . 4.ib .r-S

L,;1 -' '

4.ib

L,;ııı.:>~

Ji,y ıo~ '1 J;.Wc..;1Z>1

J.,;-a

~ lo

4.::..-'

4J) lii

ıF'

lo

4.::..':

4$'.rJi-' .~ f

ıF'

lo

4.::..-'

'ÖJ';"

;.r.

lo

4.::.. :

il.ı!1

Lol.+- : 40j\",J' -' .40j\':'" .r.i-

?

lo ~ -' ,40jL.,..

? ı... ~

:J-,lic..;ıı-' .J-,lii ;i;

~\

~~\

.:r----U1

~j

J

12

c!.J/.

lo ~ ~jl)J\-, .~jlS" ?lo ~ -' ,~,)L.,.:.?

0-" -' ;~~\ Jjüc..;ı ~ o..w.-' .~~,Jt-JI.~

rj.J/.

lo \.f.:,.. -' ' J.,.&I\J.ı.ı ~.

~c..ı\.

ı.i' ~~

'll -',ö15ı.-. ~i

J'"

lo

4.::..

J ' ölS"ı.-.~i .".lo :~t-Jı

o.u

J . U.J ~ JJW JW )~~ 4i ~ ~i -'~1,....iJlı~'J'"

WL

-pc..;.,-,

(i~43) ~

,

. ~Jc..ı 4J

J.,.&I\

ı:r

'~lo ~j

: o,,-y.

J~4i

~j -' .-1>-,)

J;

Jt-JI)

..Ia1A..JıZ>i

Z>U;'~

'1 -'

~

~L

~U\ ~ l$..iJIJ"'.h.lMJ\

jl,

Jt-JI.~}>;i; JalA.JI.j}>

Z>i~

JL:-JI L,;t; .~"..,... y

J"-.,,..ıı

.r-S

Ji -' ,J".-

Y ~ .)

~."..ı,

Ji

"-".J/.

ır

~~i

JWı

Z>i

~j -'

:.,-J\

~~j ..ıJ&i ..\:or.J/. -' • ~1 ~ ' ~\ ~.J/. ~ ~~

(10)

54 MEHMETBAYRAKDAR"

~\ Jl

oji.; ~ c:ı)l ci)

J

UP) ~\ ~ w-J')i ,.1~\ ~ ~ ~\ <.J"~ ~i

ırl' JWı

ı..;t;

,::r--u

~i JWı ~.r---l\ ~.r-llr~1 ~T)).:f...,.s1,,>JI)

. ~.rJI ~ 154..J>rJIJ60Jı ~ ~i rL....>.~i) 14JT.rJI

J

»WJ UP~

d,J-" ~

~

J~I:16J.".a;.Ji~)

~.r=-i~

.}.)Ü~I~

W\~.u)

'cfL:.t .r.S-

w~

Lo ~) ,L...y W~ Le ~

r

j\ ...JI )

.r

j6ı- ~ Lel ) Loj6ı- t.::ı W~ /

wi

t.::ı)

~T;:...i w~

d

t.::ı

ö~4 .Y' Le ) .JoAl4

r

Le ~ ) ö~4 .Y' Le ~ •.••.•\..:AlI)

Jy-A.lı~i~.ili .~I ~~

J ~

WL ~ Le

p1

~i ) • ~

w~

o~I.Y'Z;~1

~L:

J~

.~~i a.-..Aı J.)LJ~Iu....J4) , ...:.Jl••,,\..:Al,1 ~

wi

~.u )

UL:- ~ "-ı.>lS'IS

w

0

wi LelJ '

J5J4 ~l:- ~~.)\..p17

w~

wi t.::ı

J.)Ü~I:'.}.)Ü~I

, 20W~'

w;

Lol) ,.;Ll'> ~ Lel) , J.i~4 a.ı'>lS'?~4 ~.)~190.,s::.r

wi

Lel) J5J4

~ .;-:ı~

~.)L..:JI) o ~t...r.1\~ ~l:- ~

j>J4

4j.)L..:J\L

y..i5Jı )

J...l...4l\~)l...:;,.,

jJ~1 ~

.;-:ılı

U.)L..:JI) .. ~I ~'öl)L..-I4 U.)~I ) .

9.,x...J',~

)S"~I

f .a;~ı ~ ~l:-~J5J4 4ı'>15:!1 ) o ~\k.J.,....l121 ~

) "-d~i ~ ')

ÇL.ıı.r.l4~ ı,.>.iJ\ .Y'~~I

J~1

~i~ı

o.u.:f

~.u ) Lo)icf~}.,....ll elri

r

.:f

ci

~1~;. dl.>

c:

.Y' ) ~~IA..LI~ ) .Ç.~ı ~

/ ' \ .'

L:..~i

w) •....

1.;Ji) JLWI) ~)?~I~Le J.,A!ı.ri)cfr-""}.,....ll

c?-o cfIJ ö"" 22~J.i

~ 4

i)

a;~\

.}.)LJ~I~

wr ~

J,:W

of'>

r:i.z

Le 231.:.A..» .

.u

~'>1'

, (y-;43)

e~

Lot; .4:-i1-.ıe)...z:;

wi

Lol) 4i1j)~ ej...z;

wi

t.::ı a;..,....:JI J)ü\tı

~ı24Jp

~ ~).;Jlj

)~rJ'

,-:-",,"L..:J.Y'

wl

~;~i J~ı; Wlj)\tı ~

t:.r' 4s-~/

4-iIA.- ~ .:f i¥~

t.::i)

.~.,.jl ...:...ilS'wu..

~i

J )

J.)ü~1~ ...::..ilS'.;.j'Z;i

, , i '

h.'.' .11) ~\,ıv

J

»81) j~ \l4

26;.;...ı1 )

jy )4

25

ıJWl ~ ~t.aA:...~i ~ ~ '-:r-.iJIcf..,..AJI ) y .rJi )~~ ~l..LJı .:f \.:.iLej

~i'J

Lej.;.-,

wu..

.J.;.i. )

':'i ':'i J

,4-1

o) •..:A.r=-L..WI ) cJI.ı.JI ) ı,i""ı.:..\t

.;ıı

ı )~\tıı"...-i ) ~i dl.>

J

~i i~

(11)

'FARABİ'NİN "ŞİİR SANATıNIN KANUNLARI" ADLI RtSM.ESİ 55

. .

~ ':i~i ~L ~ o..,.;j.) Lo }\..;.) ..:..oÇA.,.,.,)I)..:..09jJ\ ) ..:..o~1 ) jW)l1

27~ ıJLJyAı ) ..r"'-T ~T.L:ı1J1E'".;ili .\.ı.

.?:.

.j ...:.J\~)fl

d- ~

~

\.ı..) ~)

4lly41,"",)., •.•~.i ıJlj} ')al>-, I'""')~i ~ ..:r...i.ll

.ö.,...,wl)

~Wı r)I1~~T~ı

~~ . ..k..U ıJ~\..j.r-l'':ilL.)a..- ~j) 4!~lıJt...J\t\fi. if

tf

J5:.128i~.i- r-I )

ıJlj)i .r-S-C.•n..ı..J\ ıJlj} 0i ~ ıJjyJı tı..,.;i

ı:r ~

f ~i Lifrif tf J5J

1_,1.>.-) ~1_,1.>.-)Li if i'"'" .r-P Lot; .\.ı.}\..;..!JJ.iS"') ..:..o~1 ıJlj)f .r-P ır-\.ı.~1 ıJ\j)f )'.l"S"'"\.ı.)l1

. .

\.ı.?4

Lo1) ~ Lo1l"S"'"\.ı.)l1

4;

ıJ.,)~ L....ö.r.'5 ıJlj)~ ~1..ı..JI ıJ.,)~ .ili ~I)z.lı

. ıJ~I.i .r-l\'~ Lo

ı)s-

y~1 1.Lt. i~ r-I) ,

. uL:..,... ~ ~)üi ~ ~I o.)~ Lo Js-'~I.i.r-llj~i JL:..,...i.):W ~)

.. ~~llp tf j5'

J1

t5f J~i

i .

:~). 29o

.)::u.i

~i tl..,.;)lı o~ ~ö)~..;..;1S' ~I.i.r-ll

)~i

01

J~

) ı,.>j."kL... ) '1ıF'"Ifi.) ) 31~i ) U,LoI),) ) 3°.r.--ltl ) ~:. y ~ )

-r

..r.-t.) ) ~:. ~\)O

.34~~1) ü')\..;.\,;1.>...A;1 J33ı$)~) -'~i )321;"....r-'

)i ü'L:J\ if ~ if

Js'

4ı35l:4

~.,ı..:..

ıJ)).o ~i if

tf

-*: ~:.

~I)O Loi

, ıJ~1 )~..l..o 4-ı

<:.ı..:...ı )

4# J>).,..-.JI ö.)r-:--JI )y)li ) ,r-"'JI ..".;

.?

lı ,o":JU

i ~T~f ~ ').)1) 37.!ll.JI ..:..0\...0 \:.~ !l.,.w'ı,.>..l..t .:r::ı4ı ıJ~36ıJ.J:!)Li.:- "..Jıı:ılS')

.!l).oJI~)i Js-

4;

Iyli )38J.r"i..:..oL....iu

.Y?

lı(i-44)~:. ~I)O ıJj) J...,;. ıJj).o ~i if

tf

-* :

-r..r.-t;

Loi)

) ~.,...ı.... ~

<:~

4; ~.

':iJ39~W)f1 JW:ıu.ı1 ) ;.)r-:--JI ~i J':J..>.)l1 ) ~i • ~i ..:..o1p"JI OY

.?

.:fJ

~)a..- ':>Wl

ü'L.:,1I40iJ"'"\.ı.i) ))rJI ..".;

j'

lı ~~ ıJj) ,J~i if

tf

-*

:4:'y ~ Loi)

4:i i).".5:. ) ..:..oL....iu~T~f~ \),)Ij L..;) ) ~ rJI .r->Jı~.r-"') 40y.i..JI~':J..>.i" .~i~i ~ .r-Jı)~i " rJ'+!l " ü'L:J14ı

4J'

!l ~ ..;ll'a...y..LJI J':J..>.)ı1

~T>-ö)~1 .Y-"ü)ll oY.?~~)a..-ıJj).o ~\ if

t:';

-*

:42~~\ Loi"

tı' •.

.:>\5) ."--ı)~1 J\..:..)i ~ ö)~..;..;1S' ıJI-U..ı))rJI)\ ..:Jı\,r-"'Jı if ~..;..;IS' .

.43~i) ~1 ~ y).rJI ) Jı..loıJı .}

~\0--

t,,:JI l..u ~

(12)

56 'MEHMETBAYRAKDAR

~Ö)~I J)l..i)ı\) JI.:..o)ı1

~.?~..ii

'Yl~ ~\ i~ :\.kLoI),)

~i)

. 4.-)a.o U"'~i .} ).F)a.o

...,..ui

) 454,)y"" .11)'i (;1

~....w\

.J.)li)ı\ ~

J~

~i ıJ"

tY

* :44~i (;i ) .

. ~~ ~ı;)ı

~l

46'4i W.)?~~1.,Jı

yG...,.,i ~

0l$""~i ıJ"

tj

*:l$"lfi,) (;~)

. 4.-jA.. 'y )

~:ı....

.r-!'- .:...il$"" \~l~i ~i L.ııW:;~' JI.,..)ı1

)48~yL:.H~~L;_H '':;'''L.o~\<l-ıı ~y.tj *:.47~)~) J~i (;i)

• ~ü)) ı*"~i J(""")4>-i)!L).JI

~.t.,JI

1-4-ı.?~

i~~ ~)..A~..••.yJIc.~ ~...boi0j).w ~i ift.i

-*

:~);'L..(;i) .

if ~).rJ ~ ~

ı...

w'~i ~ .} 4l....Jl.ı ) , ~~i.} ..:..ıl$""?" (""",)w.;~ . ~i ..:..ıl$"".rJI

) ~, ~,);-ll ) ~i ~I ~ ~ Y. ~I if

tj

j+i:4~\;y ~ ~i )

~i) ö~i a.:.-.,.J\ ))-"')ıl

.:r- ~

L..ı ~\

U,ii

if

ty

JS'

"-4 ) , C

y...JI

...ı~)I :r)-.ll 50~ I~) • ~\ c.~

~..ı.:."i~\

if

tj.-* :...,..

)L..Ul>....A.i1(;i )

i i' ~

: . ~i ~\.;;.,Qj ~~.~, tlj ..;l.;.1 .,..) , ~I

')I.i:--yJı ~~ ~\

~:"ı~

~i if

tj

*

:51~)1 (;i)

. y4l1 l.i.aı .r-!'-.}"ı ~ 'y ) &~

Js- )~

.,.. )

. (""")~4er:i )w\

u=

~li Lo

Js-

~L.... h:ı';U.r-l\:)~iJı.:...;i~

o-4i

) ~\(y-:-44) a-~ .}.".b...) ~i

Jl

~rW' •.

bü)ı'.} 52oU.l>.)Lo

Js- )

.\ .

~)ui

~

ı".J Li.l>.) ~" .~

.:r-;...wı)

c.~~I if W.pi- ) ı..t'~\J

Jl .

.u.U.l>.) Lo

Js-

~i

.?

j; ~ ) .J\.;.p)ıl o.i.aı ("""~..uüJ""1)4 L.ıı~i

JL....

.w.,i)

~\~l5:.,.J4 ~) ~ ~)~Ij~ 0i(;1c.TriJı ~l:JyU

) .<l....$>lji.if ...bol)t~

(;1

J ~I tlji j5\ı

~l ) "

~i ) ~.~•• \

..ç...53

yl.ı ~) i

. ) ~~ ö,).J->' ~ 0)~ ~

J-ı' ~

LoJs- ~i ~L:...z.ı ~)\s. \j~ 'y

(13)

FARABİ'NİN "ŞtlR SANATıNıN KANUNLARf' ADLI RİSALBSl 57

\'. ~ ~, ;

JI...Ji

.:ro

4...;s. ..ı..l...a:! '~ ~ii .

t;~ ~

'0L:...

ıJ' ) ~U\ ~ \. ~•.ii ) ~j)i

ıJ' ~\>.56~ ~,'j

~,~..,-ıı;:;.,.

~i ~~ ~..ıls- \j~ ı:ıi1::1). ~i~i

..:;J~I ) ..:;J~\ ı:ı)~ ) 4

ir

r- lj Z$i~ ~1}ıJ' ı:ıyÜ'j J'~\y

• ıJ~"""1 Iİ~i~i

r---~

ı:ı~\ t""'" ~~Y') ,~Ul-ı

~l.ii ~ ı:ı~ ~W~) ~1-:r-'"4J ~ yL-.pi ij~ ı:ır1::1)

'j ) ~~ 57

LL.;1.

~ı:ı ~ ı:ırpi; ıJ' ..:;J~I ) ..:;J~I :;. ~J,i,.. ı:ı)~ )

\ . ~ );Uj t""'"

p'r'~

~

y' ) ,

~ui ~i} ~

J }J '

ı:ıi

0-- ~

'j~")Ulı 59~1#1 ~~Y'ıY..1>-1)58J5'~ı...J5' ı:ı1

J.;; )

~} ~i

J.,;

)C..ı....JI ~ ~ ~il\ ~r~.i.ı:ri),Ai,f )i~,f ı:ı~

:/)&- ) ~Ui ~ ~ill) ı..}\....~j5'" ) ~ı..tyı..;-ı J}J1J\r~\ ~ o~\

\-.~Wü

J1

.J,uPfi ri oWi L..;..ıl\jtyı.:r-ı ıJ'o..ıb:-\) ~\ llji ıJ'ls-j --..i.i

,f ı:ııs-ı...ı...l.>-i ) '(..ı\>. } --..i.i ıJ' 1::1), ,-+i,f~,) ı:ı~ ,~o~ ~ . ~LbUPfi ) ~\ ) ~\

J ~

~\ ~\~ J

"i~\ Jlri~l ~ . ~

ı..:.ı..ı.G~):>WI ~ ıJ' ~~ ~.:i.l\ı...i.--..i.if~1~ ıJ'1::1) ):>W\ ~ ıJ'1::1

, '

, ,C1'~L.-A.;j\ ..:;J~I ~ ~,) ~ ı:ı~ ) ..::...i}1 ı:ı);)..::...i}1 ~ ):>WI o~~ ~

- ~

~

~

..,..,W

I 1.iI>~~~'jl ) .4:\1 C~ ~ 4;...~ ..ı.,:Al)i ~ ~

;]s

60~y ı... ) ~\ ••••A;.lI...:;J~I JLp)i ) ıJ'j.;.:. ~\ ~ ~. ~ ~.)) ,J."AJI

\-4-1

.:r:ı'4W-;Jı'ı:ıt..5'"(i"-45) ~..ı ~~

"-<i.i

.J'"tyı~' ıJ' ı:ı~ ~ill

ı::r) .

4;...~ıö..l>-I) ı:ı~ ,,-,,,Glp'ty ö/"l1:>~} ~15' L..;..ı), ö..\.:Aı..r"'Yl-ıwJ>.i ~ 62~il\ ~r~1

"~ ,j \....J\ ~1) . L.~ ) 4ı} ıJ'..ıytyı

~w... ~

..,;I..,a.ii ).JW"" ~ J.,AJ\

~ ı:ı~') 63..lı,.. ı:ıL:r~~Ul-ı ~WI ~ ~ <,şilI;pUl\ ..L;:.Jl-ıdi ~..ı ~UI

, ; ~~\~I~:'j,)ıJU.=YIJ~I~,)

" ,

~w...Jıı:ı;.5.; ı:ı~--..i.i )"'tyı~ ıJ'ı:ı~ ~.!Jj,)~~ ~\ Ö;)..f"")

~'")I.:.JIö..ı~ ~ ~~\ ~

-?"'

~l-ı ıJ,w1 ~ ıJ'ı:ııs-L..;) ) ~'")\.. ~}

..si

J:-.ty

C,..,..,)..,..,J

i~ ı:ır~,).:ı-.J "i~\ ~ ~ 'j ~Jı)ü~1 ~ ..:;JI;)~y.

4-..ı'")l... ~)

4ıw... ( ) ..,..,

.:r-ı

.l>.-.'!) , ~)~

~-;)ı...'4.}

~w...

My )i.:r-ı

.l>.-.'!

(14)

58

i

MEHMETBAYRAKDAR

01 ) 65

t .)

f ~

w...

.:r-~""II .,j:"o"Uı

J ~

i)~ ıf>-

41~

J

r

')ISJI 1)"'".J.J...:f ai

r-~ \..o ~ ..!ll.; J ~ ı:~ ~\.;.,.a.lıol.

ı.i

JW~

.JUz.,:.~ J ' Ö~ ~\LI

J

~IS'

1."..,5';

4'

4Ü ~

...ıs-

i~ 0f1-';)1) 1~1~f ,j"' l.u GL..j

J

ı:T~1 ~ '. ~ Ji):J.!ll.iJ 0

N

4

1Jjf

J

~L.;.,}0"

ü...,)

)i '+ojl} 0"

L..

j)I

i ,

664ts' ) ~\.;..

Jl);:JI ~\.:..,..jJ>f<ft ) as.L:....aJıo.lı'jJ>f <ft 01

~iJ..ıZ )

~ ~1

J~)i

4-Pı~i)4Jwi ~ J l,J.J;""

J

01~ ) ~\.;.,.a.lı

ö;~

J

0Ub:.,.. ~;. ) J)ü\lI'~L:....aJI o.w.

e::-P""

~f ~~ ) ~W.; r:r--PJJI j.:r-i.J.,..aJI) ~UJı

e

L.:A...l

~.r

)

~r~

~

~i)LL ' Wi} b-'= ) tL..:>\l1 uL:....aJı ..!.l.l; , -' ~1J>") ...,.I.:J1

rL.}

J

..:Jl:$'l".WI

JyA,l1ı:t-i:-ı ~ )~i ~\.;.,.a.l r1J11Jo6-1

J .~~

&

.:,:il} o.lfj

ır ..l>1) eY;

J

0L....i)'~ ~-4 ~\.;.,.a.lıo.u~

"il'

~)Li ~i )11 '

4:--

fLS'

J .

~ (.M.67 ~ .!ll.iJ J ($.r'"\II..:J4-l1)

e

lj\l\

.cr ~~

J ;;.1>1) ~

J. )

~\.;.,.a.lı

" iL. L:.l;~.; 0'" ı:~

.01"':'>.ı.-...,j! . .ı.-... ~ ı,I-\I 68~1 ~L ••••.:,:il}

J

4J1.A...J1

..:...:.r .

l;..j 8.;pIJu..JI7 L,.,;.i)6 .••.•.••5 ~ 4 .•....,3 ...,2 _Wi~ 1.1> ).Ir-.:Jı 1 I""'.,...ıı15 .sllrJ114 •••••J' l3

e~

12 iJ ~ II

.,ı....

LO ...ıı j..>o\ll "h, J-'4JI.} 1.1> )9

rlwı25 J.,A,i24 ..:..<..0)234J.,.22 ••••21 iJ~20 iJ~ 19 iJ~ ı8 iJ~ 17 J.,., 16

<$J.,ı.,) 33 . Ly,.,; 32 1.1>31 )r.'LoT)r.'LT) 30 6.ı••i29~h 28 ~ 27 r.-J126

..,;41 .••••.Lo\lI) 40 ••...•)1139 .r'T38 ~ Le.37 iJy..ıA-.,..ı136 .L:I;35 .,;.;.;f)34

Ly)J" 49. ••...•.•1-"'1)48 <$jJ-~J.47 4,i 46lf;'.J"" ) 45 d'!44 J-'4J~ 1.1>43 1)r.'1<142 ı..IJ. 57 ~..-.:.. 56 Lo""; 55 r+'<li) 54 ""i.>S3 LAli.b-)52 •.•••.yı 51 \H 50 y 64 if!:- 63 iJl.ill162 .bol)61 ."..~ 60 -"ılu..uıj...\I~ )J-'4J~ 1.1>) 59"""ı;58

(15)

./

FARAB1'NİN "ŞUR SANATıNIN KANUNLART' ADLI RİSALESİ 59

i IV. AÇIKLAMALAR

ı.

Aristo'nun De'Poetica'sl ve Farabi

Farabi'nin bu küçükeseri, daha önee d,e belirtildiği gibi, Aristo'nun ne De Poetiça,(Killibu'ş-Şi'r) ne de ona izafe edilen şiirle. ilgili bir eseri-nin şerhidir. Şiirle ilgili Poetiea'dan başka, Aristo'ya izafe edilen diğer eserler şunlard'ır:

a) Katdbu'ş-Şu'ard': Bazı kaynaklarda Aristü'ya üç bölümden olu-şan böyle bir eser izafe edilmektedirB. İbn Cülcül'unaym isimle Aris-to'ya ait olarak bahsettiği eserl4, De Poetiea' dır; bueser değildir.

b) Homeros ;un Zor Şiirlerine Aid Meseleler.' İslam kaynakları,

Aris-to'.nun on bölümünden oluşan bu isimle bireserinden bahsederlerlS. Diğer taraftan Diogenes Leartius'un Aristo'ya aid olarak verdiği kitap listesin-de, altı bölümdenolduğunu söylediği "Homer' e Dair Problemler" adlı bir eser vardırl6. Bu iki eserin aym olup olmadığım, ne de onların gerçekten

Aristo'ya ait olupolmlidığımbilemiyoruz. . :

c) Pitegoras ve Pıtegorascılara Göre Şiir Sanatı: Sadeee İslam

kay-naklarından böyle bir eser Aristo'ya izafe edilmektedir; iki bölümden oluştuğu söylenmektedirI7•

, .

.

d) Şiirler:.İslam kaynaklanndan bazılan Aristo'nun şair olduğunu ve bazı şiirleri olduğunu haber vermektedirler, aneak ona ait bir şiir kitabı-mn meveudiyetinden söz etmemektedirler18• FakatOiogenes Laertius, lis-tesinde Aristo'ya ait "Şiirler" adlı bir kitaba yer vermektedirl9. Sözü edi-lenbu şiir ile ilgili kitaplar günümüzeulaşmadığından, gerçekten onların Aristo'ya aid olup olmadıklan hakkında kesin bir şey söylenemez 'ise de aşağıda belirteeğimiz nedenden dolayı biz bunlann aynJmtaplar olabile-.eeğini düşünmüyoruz.

Bugün şiir sanatıyla' ilgili Aristo'ya aid olduğu bilinen tek ,eser De' Poetica'dır. iki bölümden oluştuğu söylenen bu eserin20, aneak birinci bö~

lümü günümüze kadar ulaşabilmiştir. Hatta bazı İslam kaynaklan, bazı söylentilere göre bu eserin gerçekte Arista'ya aid olmadığım veya en azından bir kısmımn ona aid olup bir kısmımn da Themistius tafafından y~zıldığım bildirmektedirlerl•

13. İbnü'l-Kıfô: İhbar, s. 32; İbn Ebi Useybia: Uyun, I, s. 67; Diogenes Leartius:

Lives, IV, 21-22, s. 465. ' ,

14. İbn Cülcül, Tabakat, s. 25.

15. İbnü'l-Kıfô: a.g.e.,s. 36; İbn Ebi Useybia: a.g.e., I, s. 69.'

16. Diogenes Leartius: a.g.e., IV, 25-26, s. 473.

17. İbnü'l-Kıfti a.g.e., s. 36; İbn Ebi Useybia: a.g.e., I, s. 67.

18. İbn Cüleül: a.g.e., s. 25.

19. DiogenesLeartius: a.g.e., JJV, 25-26,S.473.

20. Diogenes Leartius: a.g.e., JJV, 24-25, s. 472; İbn Ebi Useybia: a.g.e., I, s. 68.

(16)

60 MEHMETBAYRAKDAR

,

Poetica'ya Süryaniceden arapça'ya ilk çeviren EbU Bişr Matta b. Yunus (öL. 940) 'dır. Halen Paris BibL. Nation'da, bulunan bu çeviri" "Kitabu'ş-Şu'ar a" isinini taşımaktadır. İşte bundan dolayı Cülcül, Aris-to'nun Poetica'sını bu [isimle zikreder, yoksa, M. Kaya'nın dediği gibi İbn Cülcül, diğer kaynaklarda Aristo'ya izıne edilen yukarıda ismini zik-rettiğimiz öteki Kitabu'ş~Şu'ara'yı kest etmiyor. Matta b. Yunus çevirisi üzerine çalışan ve çyvirisini neşreôen Margollouthve J. Tkatsch; onun çe-virisinin başlığındaki şu' ara' sözünün şi 'r sözü yerine yapılan bir yanlış~ lık olduğu, bunu ya doğrudan çevirenen veya istinseh edenin yaptığı bir yanlış olduğu üzerinde bi,'deşmektedirler. '

Farabi'nin bu eserinin elyazma Iiüshasında da, Şu'ara' sözü kullanıl-dığına göre ve Farabi ile Matta b. Yunus aynı zamanda yaşadıklarına göre bu yanlışlığın kaynağı bizzatıMatta b. Yunus'un kendisi olmalıdır. Yada, o, Poetica'yı Süryaniceden çevirdiğine göre, bu yanlışlığı süryani çevir-men yapmış olabilir; o da bunu tekrarlamıştıf. Dolayısıyla daha Farabi za-manında Poetica, Buyilikya, Abuli~a ve Butika isimleri yanında, Kita-bu'ş-Şu 'ara' ismiyle de biliniyordu.

Farabi'den önce el-Kindi,Poetica'nın bir özetiniyapmıştır3•

el-Kindi'nin özetine, bugün mevcudiyeti. bilimnediğinden kaybolmuş gö-züyle bakılmaktadır. Farabi' den sonra,' onun talebesi olan Yahya b. Adi'nin de Poetiea'yı ikinci kez Arapçayya tercüme ettiği bilinmektedir.

,

Poetica'nın iki bölümden oluştuğu ve ikinci bölümün kaybolduğu şeklindeki genel görüşe katılınılk pek mümkün görünmemektedir. Her ne kadar Aristo, Poetica'sının başında eserinde ele almayı düşündüğü konu-ların,bazılarını işlememiş ise de, eser şimdila haliyle iki bölüm,den oluşan bir eser havasında değildir. Olsa olsa, bize göre ı:'arabi'nin de h~ı olarak .belirttiği gibi, eksik bırakılmış bir eserdir; yani önsözde vaadettiği

konu-ların hepsini Aristo işleyememiş veya işlt::memiştir.

\ ~>, Bugün bilindiği kadarıyla, Arista'ya bazı kaynaklarda izıne edilen\~ yukarıdasözünü.ettiğitniz Kitab~'ş-Şu'ara' (Şairler Kitabı)mn, ne varlı:! ğından, ne de Süryanice, Pehlevice ve Arabça gibi dillere tercümelerin-' .den, .üzerine yapılaneski ve yeni hiç bir çalışmadan bahsedilmediğine

göre, şiirle ilgili bize' kadar ulaşan ve üzerinde çalışmalar yapılan tek eseri De Poetica olduğuna göre, özellikle Aristo'ya izıne edilen Kitabu'ş-Şu'ara' ilePoetica'yı aynayn birer eser olarak zikretmeyen İsliim kay-niliarında Kitabu'ş-Şu'ara' eseriyle kasd edilen, hep Poetica (

Kitabu'ş-22. Kaya (M.): İslam Kaynakları-Işığında Arlstoteles ve Felsefesi, Ekin Yayınları,

İstanbul, 1983, s. 126. .' .'

(17)

FARABİ'NİN "ŞtıR SANATININ KANUNLARİ" ADLI RtSALESt 61 !

Şi 'r, eş-Şi 'r veya Sına 'atu' ş-Şi 'r) olmalıdır. nitekim Parabi' de, eğer tercü-mesini sunduğumuz bu eserinbaşlığımn Kitabu'ş-Şu'ara' ohirak yazıl-ması istinsah edenden kaynaklanmıyorsa, onun bu isimle kasdettiği Poe-• tica'dır. zaten Farabi, diğer bir çok eserinde Poetica söz konusu olunca, eş.Şi 'r v((ya Sina' atu' -Şi 'r isimleriyle anmaktadır. Aynca Poetica' mn bize ulaşan birinci bölümüyle, Farabi'nin bu eserinde verdiği bazı bilgiler

örtüşmektedir. ' '

Aslında bize göre, yukanda isimlerini söylediğimiz Aristo'ya izMe edilen şiirle ilgilikitaplann hiç birisi müstakil birer kitap olmayıp, Poeti-ca'mn çeşitli bölümlerinde işlenen konulann başlıkIanm yansıtmaktadır. Poetica iyi incelerdiğinde görülecektirki,ayrt ayn kitap ismi olarak veri-len başlıklar, bu eserde incele~en konulardır.

Farabi bu eserini, kendisinin de başta belirttiği gibi Poetica'mn daha iyi anlaşılabilmesi için kaleme alınıştır. Fakat velevki A. Bedevi gibi ba-zılan bu esen~, Poetica'nın bir şerhi gibi bakıyodarsa da, yukanda da be-lirttiğimiz gibi, o g~rçek.anlamda bir şerhdeğildir.

Eserin Arapça metninden ve tercümesinden anlaşılacağı gibi, Farabi ilkin şiir sanatının ne olduğundan, solira eski Yumin şiir türlerinden ve ni-hayet şairlerin similanndan ve şiir sanatıyla diğer güzel sanatlann

ilgisin-den bahsetmektedir;, '\ i

Aristo'nun Poetica adlı eseriyle Farabi'nin bu eseri arasında fikir ve şekil yönünden şerh olacak nitelikte pek fazla benzerlik yoktur. Farabi, muhtemelen ya el-Kindi'nin Poitca'mnözetinden veya daha da muhtemel olam, EbU Bişr Matta b. Yunus,'un arapça çevirisinden Aristo'nun fikirle-rini öğrenerek, özellikle Şiir Sanatı konusunda kendi görüşlefikirle-rini yazmış-tır.

Önce bu iki eser arasındaki farklardan başlayalım:

Aristo'ya göre şiir, bir edebiyat türü olarak görüyür ve o şiirde dil problemiyle uğraşır. Farabi ise, şiiribir mantık sanatı veya mantığın bir şubesi olarak görür. Farabi'nin Aristo'ya göre Yunan şiirinin türleri ola-rak naklettiği şiir çeşitleri, gerçekte f'oetica' da yok\ur; Poetica' da ,sadece komedi, trajedi ve epope gibi sahne sanatlan ve onlann problemleri işlen-mektedir. Bunlar bir şiir türü olarak ele alınmamaktadır.' Poetica'da şair tarihçiye benzetilirken, Farabi' nin eserinde şair diğer sanatçılara, özellik-le ressama benzetilmektedir.

, ' \

Aristo ile Farabi'nin ortak görüşlerine gelince, şiirin bir taklid (tas-vir) sanatı olduğu ve şiirden insaplann zevk aldığı hususudur. Ancak bu~ rada dikkat' edilmesi gereken, nokta, Aristo'yagöre bu taklidininsandaki doğallığı, zihnin fantaziye gücüdür. Farabi'.Ye güre taklid basit bir tasvir.

(18)

62 MEHMETBAYRAKDAR

den ibarettir ve daha çok hayal ve vehim gücüne dayanır. Bunun için aşa- . ğıda belirtileceği gibi, Farabi'ye göre, şiir yalancı bir ispatlama yoludur. Her iki filozofa göre, bu iki husus insanın doğasında vardır ve bu iki hu-susda, şiir sanatımn kaynağıdİr. Diğer önemli bir ortak nokta da, şair ile .şiiri arasında bir paralelliğin olduğu hususudui. Yani şairler şiirlerinde kendi karakterlerini yansıtırlar, şiire bakarak şairin karakteri öğrenilebilir

demeleridir. .

etmemiştir.antak

.2. Şiir, ve Mantık

Farabi, Aristo' dan farklı olarak şiiri hem şekli olarak, hem de mahi-yet olarak bir mantık işi, daha da özelolarak bir kıyas işi olarak.görmek-' tedir.

Aristo'nun Poetica adlı eserinin onaait olmayıp, ona izMe edildiği görüşünühiç dikkate almasak bile, bizzat Aristo şiiri (Poetica) ve Hatabe-ti (Rethorica) mantık ilmiyle doğrudan ilgili görmemişHatabe-tir. Mantıkla ilgi yazılarına kendisi kategoriler, Hermenötik,

ı.

ve II. Analitikler, topikler ve Sofistik Dellillerin Çürütülmesi olarak beş bölüm halinde bakınıştır. Bilindiğigibi, Hellenistik devirde özellikle, Alexandre d' Aphrodisias gibi Aristo şarilıleri yukarıda saydığımızeserleri, onlara Poetica ve Rethori-ca'yı ekleyerek Organın adı altınçla topladılar. Bu gelenek Süryani yazar-lar ve' onyazar-lardart sonra müslüman filozof ve mantıkçılar tarafından da devam ettirildi.

Dolayısıyla bugün Poiteca, Aristo'nun mantıkkitapları arasında sa-.yılır. ise de, başİangıçta, böyle hir şey. sözkonusu ,değildi, Aristo, şiir

Sana-tına gerçek anlamda mantıksal bir ilim olarak bakınıyordu.

Şekilsel bakınamn ötesinde, gerek bu eserinde, gerekse "İhsa'ıi'l-U1ı1m"24ve "Risale fi Ma Yenbaği en Yıikaddeme Kable Ta'allumu'l-Felsefe"25 gibi diğer eserlerinde de, Farabi mahiyet olarak şiire bir kıyas olarak bakınaktadır ve şiiri "Beş Mantıksa:I sanatlar" dan birisi olarak

gör-mektedir. . \ .

. ,

Bilindiği gibi İslam mantıtkçılarımn mantıkta "Beş Sanat" d,edikleri Sanatlar: Burhan, Cedel, Safsata, Hitabet ve Şiir' dir. Bunlar teorik mantı~_ ğın uygulama alanlandır. Bu Beş Sanat, bir şey hakkında bilgi. edinme yolları vevasıtalandır; buhıardan hepsi kıyas kullanır. Her birisinin kul-landığı' önermelerfarklıdır,yaru her sanat ayn türden bir önerme kullanır ..

24. Farat,ıi; İlimleriri Sayımı, çev.; A. Ateş~ İstanbul, 1986, BöL. II, özellikle s; 79-, , 87.

(19)

i

'/

FARABİ'NİN "şİİR SANATıNINKANUNLARf'ADLI RtSALESİ 63

,

Şiir şanatında kullanıll:\Il önerme çeşidine, genelde "Muhayilat" denir ve şiirde kullanılan kıyas,

bu

tür önennelerden yapılır. .

. Farabi'ye göre, o halde şiir, kategorik yalancı önermelerden yapılan bir kıyas ve taklide dayanan bir sanattırlŞiir, bir şeyin, burhan gibi ger- '.0

çek bilgisini değil de, taklidi bilgisini verir. Bu yüzden de, Farabi ve diğer , bazı müslüman filozoflar, şiirin verdiği bilgiye "yalancı" (kazibe) pilgi

olarak bakarlar.

Çünkü şiir, gerek kullanıldığı kıyas türü bakımından ve gerekse tabi-atı bakımından, bir şeyin, yani konusunun, kendisini değil, onun zihni tas-virini ve taklidini insananakşetmeye çalışır. İşte bu yüzden şiir: insana nesnenin hakiki bilgisi değil, yalan bilgisini verir. Şiir, yalancı bir ispatla-ma türüdür; nitekim Farabi şöyleder:, "Şiir tam~en yalancı i~pata daya-nır,,26.

Farabi gibi bazı İsliun düşünürleri, şiirin insan hayatı ve dÜşüncesin-deki yeri.ni belirlerken, Aristo ile Eflatun arasında orta biryerde bulunur-lar,

Bilindiği gibi, Eflatun'a.göre, şiir ve şairin idealdevlete yeri yoktur; "Devlet" adlı eserinde,

b

şairleri yalanclıkla itham eder. Çünkü, onagöre, şairler şiirlerinde sadece tasvir yaparlar; zaten bu alem, gerçek (ideler) aleminin bir tasviri olduğundan şair ve şiire gerek yoktur; şİİr, tasvirin tasviri olmuş oluyor. Fakat "Kanunlar" adlı eserinde Eflatun şiir konusun-da biraz konusun-daha farklı düşünüyor. Şiire bugünkü deyişly devlet sansürünü istiyor. Eğer şiir ahlaka ve kanunlara aykın değilse, izin verilmeli, aksi takdirde yasaklanmalı diyor. Burada şiiri toptan reddetmiyor. .

Aristo ise, tam aksi görüştedir; insanın yaratıcı muhayyilesi ancak şİİr sanatında kendisinigösterir. Aristo'ya göre, şiir ve şairin toplumda üstün bir yeri ve değeri vardır.

. .: . \

Farabi ve diğer Islam düşünürlerine gelince, şİİr tabiatı icabı yalancı bir sanattır; ancak şiir, rea1İzm ile beraber. olunca, bir eğitim aracı olabilir. Böyle realizme dayanan şiir kıyasla yine de insana bazı şeyleri öğretebi-lir.Benzetme yoluyla bir anlatım tarzı olabilir.

. Son olarak burada şu n9ktaya daişaret etmek yerinde olacaktır. B~ı kimseler İslam kültüründe, şiir ve tiyatro gibi bazı sanat türlerinin geliş-mediğini söyleyerek, qunun l;>izzat İslam dininden kaynaklandığı görü-şündedirler.

Şiir içinkonuşacak olursak, bu iddia doğru değildir; şIir en ,çok geli-şen sanatlardan birisidir. Her İslamidilde'. yazılmış binlerce divan vardır.. .

(20)

64 MEHMETBAYRAKDAR

,

i

Ancak şiirin her türünün, ,aym oranda gelişmediği doğrudur: Şiirin didak-tik olmasına önem verilrpiştir; yani pir ölçüde realist şiir anlayışı tutul-muştur.

Km'an, Şairler Saresinde, (SuretU'ş-Şu'ari\'), gerçekçi olmayan şairleri kınamaktadır.Şiirin bazı türlerinin gelişmemesine sadece bu Sure değil, aym zamanda, gördüğümüz gibi, Farabi gibi filozoflarda etkili ol-muştur. Çünkü müslümanlar, sadece şiirde değil, hangi tür sanat olursa olsun, rea1izmi benimsemişlerdir.

i' İslam'ın şiire bakışını kısaca ş<>yleözetleyebiliriz:

Hz. Peygamber, ahlaki ve edebi güzel şiirlere, onlari yazan şairlere değer verirdi. Bıiharl'nin naklettiğibir hadiste, Hz. Peygamber bu tür şii-rin bir çeşithikmet olduğunu söylemiştir: "Şıirden bit kısmı, şüphesiz ki

.hikmettir,27" " . -,

! Bu konuda aşağıda kaydedeceğimiz örnekler, diğerhadis kitaplann-da olduğu gibi, Buharl'nin Sahih"inde de vardır. Hz. Peygamber, İslam aleyhineşiir söyleyen ve yazan miişrik şairlerekarşı, ünlümüslüman şair Hassan b. Sabit'e: "Ey Hassan! sen de onlara cevap ver." buyurarak, ._Hassan için şu' duada bulunmuştur. "Ya Rabbi! Cebrail ile onu güçlen:' ,dir.2s"

Şair Abduııah b. R~vaha, bir gün peygamberimizin huzurunda gUzel bir şiir okuyunca, o "Kardeşiniz batıl şey söylemez.29" diyerek'şairi tak,dir

etmiştir. '. ,'}

Şuara suresinin "Şairlere ancak azgınlar uyar" anlamındaki 224. cü ayeti nazil olunca, müslüman şairlerden Hassan b. Sabit, Abdullah b. Revah ve Ka 'b b. Malik ağlayarak Hz. Peygamber' e gelirler: "Ey Allah'ın Elçisi! Allah bu ayeti indirdi. Allah bil,irki biz şairiz" derler ve üzüntülerini beyanederler. Bunun üzerine, Hz. Peygamber iizülmemeleri-ni söyledikten sonra, "Ayetin ı;ıJlttarafım okuyunuz." buyurmuştur. Söz konusu surenin 227. ci ayeti: "Ancak inanıp yararlı iş yapanlar, Allah' ı , çok ananlar ve haksızlığa uğradıklannda haklanm alanlar, bunun dışında -dır." diyerek, ahlaken iyi ve güzel, öğretici şiir yazanşairlerin yergiden istisna edildiği belirtir.

" O halde islam, böyleceşiirde, ahlakilik, estetik açıdan güzellik arar; şiirin konusu bakımından insana bir fayda vemiesini ve öğretici olmasım ister. Dolayısıyla İslam, şiir ve şairi, şiir ve şair olmasından dolayı

reddet-mez., '

27. Buhaıi: Salııh, Edeb, 90. 28. Buhan: Sahih, Saliit, 68 . . 29. Buhan: Salııh, Teheccüd, 2L

(21)

FARABİ'N1N "ŞtıR ŞANATININ KANUNLARf' 'ADLI RtsALEsİ 65

İslfun' dan önce, öıellikle Araplar şiirdepek ileri' olduklanndan, Yunan şiirinden ve onun türlerinden etkilenmemişlerdir; hatta bu yüzden, Aristo'nun diğe~ mantık eserlerine kıyasla, De Poetica gerekli ilgiyi gör-memiştir. Tkatsch gibi bazı oryantalist1erin Arap arozunun Yunan şiirinin etkisiyle, geliştiğini söylemeleri doğru değildir; nitekim C. Brockelmann bu iddianın fahiş bir yanlışlık olduğunu ifade etmiştirO .

.

-3. Islam Kültüründe BnIimselŞiir

Farabi, Yunan şiirinin türlerini sayarken, bilimsel konulan şiirle an,:; latmak üzere, bilim adam1anmn kullandıklan bir şiir türündan behseder. Bu türün ismi, Anficanasvus (Amphi Geneseos) tur. ' ..

Bu tür şiirin, İslfun bilim adam1an tarafmdan da çok kullam1dığım biliyoruz. Bu tür şiir yazma, belki Yunan şiirinin etkisiyle doğmuş olabi-. '. lir.' Her ilminveya bilmin temel kaidelerini ve konulanm şiire dökerek

öğrencilere ezberletmek çok kolayolduğundan bu yola başvuruluyordu. İşte bu nedenle, gramer ilminde, kelfun ve akidte ilminde, tıp ve 'astronomi gibi bilimlerde, müslümanlar bir. çok bilimsel şiirlerkaleme almışlardır. Bunlardan bazılanni örnek olarak sıralamak istiyoruz.

unıü kimyacı Cabir İbn Hayyan'ın bilimsel konularda yazılmJş iki kasidesi bjlinrtıektedir. Birincisi, kimya ile ilgilidir, ismi "el-K:asidetü'n-Nuniyye" dir, ki İksir'in kimyasal hassalanm anlatır. "İkincisi, "Vasfu'l-Hikme" dir; bu eserinbaşka bir ismi de "el-Kasidetü'l-Daliyye" dir;

fel-sefeyle/ilgilidir. '

, İbn Sina'mn da çeşitli bilim dallanyla ilgili yazılmış hilimsel şiirleri vardır. Bunlardan en tamnan1an şunlardır:

"Erciıze fi't-Tıbb", tıb ilmiyle ilgilidir; "Kasidetü'l-Felek", astrono-miyle ilgilidir;. "Kasidetü'l-Nefs", psikolojiyle ilgilidir; "Kaside fi'l-Hikme" felsefeyle ilgilidir .

. İbnMalik'in "Elfiye" si ise, 'arap grammeri konusunda yazılan şiirle-rin en önemlisi ve en meşhurudur. Akilld ve kelam ile ilgili de bir çok şiir vardır; bunlardan birisi, örneğin, Osmanlı ulemasından Hızır Bey'in "el-Kasidetü' n-Nuniyye" sidir.

30. Brockelıpann(c.):GAL, Suppl,B.,1/23.

i i

Referanslar

Benzer Belgeler

Yargıtay başkan ve üyelerinin hukukî sorumluluğu hakkında bir hükmün bulunmaması bu kimseler aleyhine tazminat dâvası açıla­ mayacağı sonucunu doğuramaz. Bu gibi

27 veya HUMK m. 429, IV gereğince uymak zorunda olan.. Yeni bilirkişi aylık kiranın 436 lira olduğunu bildirmiş, mah­ keme de aylık kiranın 436 lira olarak tesbitine karar

îdrar miktarı idrarda çıkan alkol ve idrarla atılan alkol (Derobert ve arkadaşları). lık bir şahsa, birbuçuk saatta, 10 derecelik 120Ö cc.. ADLÎ VAKALARDA ALKOL TAYİNİ 503

Madde 2 — Bu enstitülerin Direktörleri; tedavi için gerektiği zaman, tabiî ölüm vakalarında veya şahıs canlı iken izin verdiği hallerde, ailenin buna karşı

Eğer, aksi kabul edilirse, (yani hacze katılma süresi, ikinci ihalenin sonucunda paranın vezneye girme­ sine kadar uzar denilirse) bu ilk haczi yaptıran alacaklının veya

Merkez Bankası (kaynaklarından vazgeçil­ mesi kolay değildir. 1970 den sonra mevduat ve ticaret bankalarını selektif kredi vermeğe yöneltme yolunda alman tedbirler bankaya ve

Ortaçağ şehri veya daha yerinde bir deyimle, bu şehirler için­ deki vatandaş birlikleri böylece, bir bölümü piskopos şehir ege­ menlerine karşı savaşarak, bir bölümü

hususî hukukunun konu ve amaç bakımından tam ve kaynaklar ba­ kımından kısmen devletler hukukundan sayılabileceğini müşahede ediyoruz» 11. Devletler hususî hukukunun