Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 13, Nisan 2016, s. 185-187.
FÂİK ÂLİ’DEN MÜŞİR FUAT PAŞA’YA BİR TAZİYE MEKTUBU
Selahattin Çitçi
*A LETTER OF CONDOLENCE FROM FÂIK ÂLI TO MARSHAL FUAT PASHA
Edebî kıymeti olmamasına rağmen resmî ve özel mektupların şairlerin biyografisini aydınlatmada önemli bir işlevi vardır. Fâik Âli Ozansoy’un varislerinden aldığım evrakları incelerken aşağıdaki mektupla karşılaştım ve transliterasyonunu yaptım. Bu mektup resmî bir mektup olmadığı için arşivde bulunma ihtimali yok. Mektubun Müşir Fuat Paşa’ya kesin olarak gönderilip gönderilmediğini de bilmiyorum. Eğer gönderilmişse o takdirde mektubun bir nüshasının da –şayet saklanmışsa– Müşir Fuat Paşa’nın varislerinde olma ihtimali vardır. Uzun zamandır Fâik Âli üzerine çalışmama rağmen Fâik Âli’nin Müşir Fuat Paşa’yla ilişkisi üzerine çok fazla bilgi ve belgeye ulaşamadım. Elimizdeki bilgiler ışığında şimdilik söyleyeceğimiz şey, dönemin tüm aydın gençleri gibi Fâik Âli de II. Abdülhamid istibdadına karşı çıkan Müşir Fuat Paşa’ya sevgi ve saygı duymaktadır.
II. Abdülhamid döneminin menkûb ve ma’zûl devlet adamlarından olan Müşir Fuat Paşa (1835-1931), gözü pekliği, cesareti ve düşündüklerini çekinmeden söylemesi nedeniyle devrinde Deli Fuat Paşa olarak şöhret-şiar olur. 93 Harbi’nde Tuna cephe-sinde Elena Muharebesi’nde gösterdiği başarılardan dolayı “Elena Kahramanı” olarak da anılır. II. Abdülhamid tarafından önce müşirliğe daha sonra da yaver-i ekremliğe kadar yükselmesine rağmen siyasî iradeye muhalefetinden dolayı rakibi ser-hafiye Fe-him Paşa’nın jurnalleri neticesinde 1902 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından tüm rütbeleri sökülerek Şam’a nefyedilir. II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte İstanbul’a dönen ve Meclis-i Ayan üyeliğine atanan Fuat Paşa, Balkan Savaşları sırasında İstanbul’un savunmasında görev alır. 77 yaşında olmasına rağmen Balkan savaşlarında görev almak istemesi ve üç oğlunu da Balkan ve Birinci Cihan Harbi sırasında şehit vermesi halkın nazarında mevcut olan abidevî şahsiyetini bir kat daha arttırır. Fuat Paşa, vatanına sadece
186 SELAHATTİN ÇİTÇİ harp meydanlarında hizmet etmekle kalmaz, vatan sevgisini ve kahramanlık seciyesini de oğullarına bir miras-ı mübarek gibi tevdi eder. Balkan Savaşları sırasında Fuat Paşa, gerek halk gerekse siyasî iktidar nezdinde makbul ve nüfuzlu bir insandır. İsteseydi çocuklarını cepheye göndermemek için çeşitli vesileler arayabilirdi; fakat milletinin kendisine en fazla ihtiyaç duyduğu bir zamanda bu yolu ihtiyar etmedi. Ayrıca dönemin mer’î askerlik mevzuatına göre bir oğlunu savaşta şehit veren kişiler diğer çocuklarını savaşa göndermek mecburiyetinde değildi. Fuat Paşa, vatanın düşman işgaline uğrama-ması için oğullarını feda etmekten içtinap etmedi. 1912 Aralık’ında oğlu Said Fuat’ı, Ocak 1913’te de diğer oğlu Reşit Fuat’ı şehit verdi. 1915 yılında da en küçük oğlu Halil Fuat Bey Çanakkale cephesinde şehit oldu.1 Fuat Paşa, askerî ve siyasî vazifelerinden
ve başarılarından ziyade şahsiyetiyle de takdire şayan bir komutandır.
I. Cihan Harbi’nin en dağdağalı zamanında Kütahya mutasarrıfı olan Fâik Âli Bey de devrin diğer aydınları gibi Müşir Fuat Paşa’ya saygı ve sevgi duymaktadır. Fuat Pa-şa’nın küçük oğlu Halil Fuat’ın Çanakkale’de şehit düşmesi üzerine Fâik Âli, paşaya bir taziye mektubu gönderir. Fâik Âli’nin metrukâtı içinde bulduğumuz bu mektup, Kütahya mutasarrıflığının hususi antetli kâğıdı üzerine yazılmıştır ve mektubun üstünde kurşun kalemle “Müşir Fuat Paşa Hazretlerine” ibaresi vardır. Fâik Âli bu mektupta gazi ya da şehit olmanın Fuat Paşa ailesinin bir ananesi olduğunu ve paşaya oğlunun şehadeti dolayısıyla tebrik ya da taziyetten hangisini takdim edeceğini bilemediğini söyler.
MÜŞİR FUAD PAŞA HAZRETLERİNE Marûz-ı Çâkerânemdir
Bir müddetten beri devren mülhakât-ı livâda bulunmaktan nâşi muntazaman ta’kib edilemeyen evrâk-ı havâdisin avdette haber-i noksânına çalışıldığı sırada candan hamiyyet-nişân-ı devletlerinin selâmet-i müdâr-ı millet için bir mahdûm-ı civân daha kurbân verdiğini öğrendim. Gazi veya şehit olmak hânumân-ı celil-i âşinânızın bir âdet-i dîrînesi, bir an’ane-i seniyyesidir. Bir mazhariyet-i müstesnâ olan bu felâket-i ulyâ sebebiyle tebrîk ve ta’ziyetten hangisini ifâ edeceğimi ta’yinde mütehayyir ve fevkâlâde müncerim. Rûhun bu derece-i hayretinde lisân sükût etmek mecburiyetin-dedir. Büyük kalbinizin bu azîm ve elîm olduğu kadar şâyeste-i tekrîm ve ta’zîm olan nasibi karşısında huşu’ ve huzu’ ile eğilir ve bu vatan-ı mübâreke 93’deki hizmet ve muzafferiyetlerinizden daha kıymetli ve daha mazhariyetli semerât-ı hayât ihdâ etmiş olan mükerreren gazi ellerinizden hürmet-i mahsûsa ile öperek sağlığında mükerreren ihrâz-ı rütbe-i şehâdet eden rûh-ı mecrûh u pür-şükûhunuzu bir defa daha takdîslerle selamlarım. Ol bâbda bende ve irâde-i veliyyü’l fermân efendimizindir.
31 Mayıs 13312 Fâik Âli
1 Saro Dadyan, “Dört Padişaha Şahitlik Eden Deli Fuat Paşa”, Toplumsal Tarih, Şubat 2013, S. 230, s. 22-27.