• Sonuç bulunamadı

Savaşçının ölümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Savaşçının ölümü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H

enüz 24 yaşında, heyecan dolu bir genç adam-

Ankara’da, Atatürk’ü

görmenin özlemi için­

dedir.

İsteğini, akıllıca bir buluşla, şiirle

dile

getirir:

«Dinlenmeyi bilmeden yürüdüm günlerce ben;

Hasretinden hız aldım, koştum gündüz-gece ben,

Ankara havasını içime sindirmeye;

— Kulaklarımda bir gün sesin çınlasın diye —

Sana haykırıyorum: «Gazi! Nerdesin?» diye» .1)

OLUMU

Y A Z A N :

Prof. Dr. a r tz Z a f er UN AY A

Atatürk, bu şiirin yazarını bul­ durmak ister. Cumhuriyetin 9. yılında, Ankara’nın büyükleri, Behçet Kemal isimli bu genci bu­ lurlar. Atatürk’ün çevresine ka­ bul edilir. «Çağlar» soyadını al­ mıştır. Ve bir gün, Atatürk, da­ vetlileri arasında oturan bu gen­ ce:

— Şöyle, yüzünü bir çevir ba­ kayım, der. Sonra gülümseyerek: — Sen, Kayserideki o genç de­ ğil misin yoksa?

«Behçet Kemal

Etendi»

de Gazi Mustafa Kemal yurt gezisi­ ne çıkmıştır. A n- karaya dönüşünde Kayseriye de uğrar. İstiklâl Savaşından beri bu ikinci gelişidir. Gece Gaziye bü yük gösteriler yapılır. Gazi, halk arasındadır. Bu sırada, «halkın hissiyatına bihakkın tercüman o - lan Behçet Kemal Efendi, bir soy lev verecektir. Fakat, yazdıkları­ nın büyük bir kısmını unutmuş­ tur. Çünkü, zayıf ışıklar ara­ sında, Mustafa Kemal, «bir gü­ neş gibi» parlamaktadır. (Genç öğrenci, yıllarca sonra «gözleri­ nin kamaştığını» anlatacaktır.)

O anda, içine doğanları, hatır­ layabildikleriyle karıştırarak, söylediği sözler, öğrenciliğini aş­ mıştır:

«... Güneş, geceleri kaybolur, gündüzleri bulutla örtülür. Lâ­ kin bir güneş vardır ki, bulut­ suz, saf, yüksek bir gökyüzünün ufkunda doğmuştur. Ne gece, ne gündüz O’nun ışığını mahve- demez. Bu gökyüzü istiklâlin se­ ması, o ufuk milletin alnıdır. Ve o güneş Sen’ siıı, sönmezsin, sön- miyeceksin... Meş’um Mütareke anlarıydı. Türklerin dünyayı en kara gördüğü zamanlardan bi­ riydi.. Artık Türkiyenin göğsü­ ne korkunç karanlık bir gece çök müştü... Yine o gecelerden biri­ ne dönüyorum. Anadolu yanıyor d-ı. Manş’ın ortasında bir sırtlan hunharlığıyla sırıtan İngiliz em­ peryalizmi. Peloponez’in ihtiyar haydudu Konstantin’e insaniyet namına teşekkür ediyordu. Ele- nizmin hatıra sayfalarına Don Ki şot hikâyeleri yazmak isteyen o ihtiyar haydut, o hayali macera­ cı gülüyordu. Anadoludaysa soy­ lu bir adam, siyah bir kaputa bü­ rünmüş, kuvvetli bakışlı bir bü­ yük adam gözlerini Garbe çe­ virmişti. Baktı, baktı, uzun bir cephenin üstünde, bir baykuş gibi öten gecenin karanlığını ba­ kışlarıyla eritti.. Türk süvarile­ rinin Küçük Asyada at nalların­ dan sıçrayan kıvılcımları köhne bir kıratlıkla, hayalî bir İmpara­ torluğu maziye karıştırırken, Manş’m ortasında insan kanıyla geçinen İngiliz emperyalizminin korkunç heykeli de zulmün kor­ kunç ve çürümüş vücuduyle be­ raber karanlıklara karışıyordu.. İnkılâpta senin şerefini Türki­ yenin şerefinden ayırmak bir ha­ tâdır. Senin şerefin Türkündüı Türklüğün şerefi şenindir... Si­ ze birisi Türklüğün azmini, imâ­ nını, istiklâl arzusunu ispat et derse, eskisi gibi mâzlve dalma­ yın. Daima geleceğe bakan göz­ lerinizi arkaya çevirip de bir a- şiretten bir devlet kurduk, kı- rallara emir verdik demeyin. Böy le bir anda şu karşınızda duran ve T ii-'-'i" bütün hasletlerinin canlı bir timsali olan Paşamızı gösterin. Çünkü O. bir aşiretten bir devlet değil, yoktan, hür ve müstakil. İleri bîr millet yarattı. Çünkü O. Mehmetçiğin azmiyle kazandığı zaferle dünyayı titretti,

Götlerimizi geleceğe çevir ti ek.

ellerimizi vicdanlarımızın üzeri­ ne kovçrak, yemin ediyoruz ki, mefküreni (ülkünü) ebediyen ya şatacağız. Bugün bütün gençler, Cumhuriyet’in ne demek oldu­ ğunu anlamıştır. Bugünkü genç­ lik uykudan uyanmış, silkinmiş, zinde, milliyetine kıskanç bir kit ledir... Muhterem Paşam, kut­ sal dileğinize uygun olarak, fik­ ri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir nesil olarak yetiştirilen, yetişen talebe arkadaşlarının ruhlarında kaynaşan, saygı, içtenlik kay­ naklarından sızan şu sözlerime son verirken, bütün Türkiyenin en büyiik emelini, en devamlı du asını tekrar edeceğim: Milletinle ve Ordunla varol.» (2)

Atalürkçe cevap

B

u sözleri söylediği zaman 16 yaşında var-yoktu. Ata­ türk, bu heyecanlı sözlere, şu tarihî cevabı vermiştir:

«Mâzinin tereddütlü ve çürü­ müş zihniyeti ölmüştür. Bütün dünya bilmelidir ki, Türk mille­ ti hakkını, şerefini, haysiyetini tanıtmağa kadirdir. Türk vatanı­ nın bir karış toprağı için bütün millet tek vücut olarak ayağa kal kar. Haysiyetinin bir zerresine, vatanının bir avuç toprağına vu­ ku bulacak tecavüzün bütün var lığına vurulmuş bir darbe ola­ cağını artık Türk milletinin far- ketmediğini sanmak hatâdır. Say gısızlığın, saldırılın büyüğü, kü­ çüğü yoktur.»

Atatürk için çağlayış, daha li­ se sıralarında başlamıştır. Ata­ türk’ü, Türk halkının kaderine bağlayışını, yıllarca sonra Beh­ çet Kemal şöyl havkıracaktır:

Atatürk olmasaydı çökmüştü Türk ulusu Kurtuluş olanağı öylesine az­

dı ki..

Türkteki kutsal gücün şahla­ nışı Atatürk, Türk ulusu olmasa, Atatürk olmazdı k i.

G

ericiliğe, yobazlığa, lâik Cumhuriyete girişilen en ufak saldırıya karşı, ön siperde, her an döğüşen bir sa­ vaşçının anlatılacak yönleri çok.. Ben burada. Radyo İdaresiyle il­ gili bir gelişmeyi anlatmak isti­ yorum. İstanbul Radyosunda ça­ lışıyordu. Yıl 1959.. İsmet İnönü, Uşak’ta saldırıya uğramıştır. Ba­ şına taş atılmıştı. Cağlarım ız, bu olayı bir taşlamayla dile getir­ miştir. Sonuç: Radyo’daki göre­ vine son verilmiştir.

Olayı haber alan İsmet İnönü, 13 Mayıs 1959’da, kendisine şu mektubu gönderir:

«Sevgili Behçet Kemal Çağ­ lar.. Benim yüzümden, sizi Rad­ yodaki hizmet imkânmızdan mah rum etmişler. Çok üzüldüm. En ayıp tecavüzlerin açıkça hima­ ye edildiğine sadece bu olay, baş lı başına bir delildir. Siz, hususî geçiminizde de sarsılmış oluyor­ sunuz. Size bütün ömrümde hiç bir faydam olmadı. Sebep oldu ­ ğum üzüntülerden dolayı bir da­ ha mahçup oluyorum . Gözleri­ nizden sevgilerle öperim aziz kar d“şim... İsmet İnönü.»

— Peki, sen cevap verdin mi mektuba? dedim.

Verdiği cevabı okudu:

«Paşam.. Hayatımın en manalı mektuplarından birini sizden al­ dım. Atatiirkle birlikte kurtardı­ ğınız yurdun vatandaşı, tek ba­ şınıza İkinci Cihan Harbinden burnu kanamadan çıkardığınız neslin mensubu değil miyim, da­ ha bana ne iyilik yapabilirdiniz? Yalnız, beni daha çok sevip ta­ nıdığınızı sanırdım. Siz, bir da­ vaya başınızı korken, ben maaşı­ mı koymuşum çok m u? Vatan­ perverlik sizin inhisarınızda mı

a Paşam?... Ellerinizden öperim.» (15 Mayıs 1959).

Cevabı, İnönü’nün m ektubu­ nun arka sayfasına yazdırdım ve çerçevelettim. O, çok sevdiği, aşkla oturduğu, ismini koyduğu Uzun Güzel apartmanındaki da­ iresinin duvarına da ben astım.

DosSluk Anıtı

Y

ıl 196C;:. İhtilâlli b ir döne­ me girmişiz. İhtilâl, önce Kendi çocuklarını yedi v< ben de, b ir kısım öğretim üyele­ riyle beraber «147lik» oldum. Benimle temas etmenin gizli a- çık yasaklandığı bir sürede, o her gün. her an yanımdaydı. Bu derece güçlü dostluk örneği Çağ lar’ı, İnönü hükümeti, TR T tem­ silcisi tâyin etti. Yönetim Ku­ rulu Başkanlığına seçildi. Ve bir gün Demire! hükümeti kuruldu. Ankaraya giderek, kendisini seç­ meyen bir hükümetin temsilcisi olamıyacağını resmî makamlara bildirdi. Zamanın Millî Eğitim Bakanı kendisine övgülerle dolu teminat verdi. Hükümetin tem­ silcisi kalmasından iftihar duyu­ lacağı belirtildi. Fakat, siyasî ne­ denler galip geldi. İçinde bu­ lunduğu baskılar altında çalışa- mıyacağını anlamıştı. Başbakan­ dan randevu istedi. Bir arkadaşı bu randevuyu sağlamıştı. Gidip istifasını verecekti. Fakat, bek­ lemediler. İşine son verdiler. O akşam. Türk Devrim Ocaklarında, Japonya izlenimlerini anlatacak­ tı. Üzüntüsünü zerre kadar b el­ li etmeden, alıştığımız esprileriy­ le konferansını verdi. Yerine, eski bir «147’lik» profesörü ge­ tirdiler. Ve o profesör, aynen kendisi gibi, senetsiz - sebepsiz uzaklaştırılan Cağlar’ ın yerine geldi, oturdu. 147’îer işlemine kar sı kovmuş bir insana yapılan en büyük azizlikti bu.. Ama, Beh­ çet Kemal. Küçücük hesapların faim a üstünde ve dışında kal­ mıştır.

Atatürk’ e rapor

A

‘ "—kcülük’ten ve dev­ rimcilikten uzaklaşmayı haz medemivordu. Hemen her yıl, bu gidisin »«’ ■»in heyecanın­ da1 2 ‘ tepkilerini Atatürk’e yazdı­ ğı ranorlarla belirtiyordu. Bir şair ihtilâlivdi bu.. Sanki. 1924 teki sövîevînm uzantısıydı: ...Niceleri belli etti huşunu Yanısıra göstermeye boyunu.. Batı mizanseni «Sark» kurnazlığı. «Demokrasi» diye ortaoyunu.

A

Yaptığını köşe bucak yıktılar; Her kırığa senden bir şey taktılar: Turşunun üstünden kalkınca taşın. Çürük patlıcanlar yüze çıktılar.

A

Biraz sirke,biraz su, boş emektir: Kavun diye doğrananlar kelektir. Bu küpü boşaltmak ve çalkala­ mak, Turşuyu yeniden kurmak gerek­ tir.

E

n ön aiperde, yıllar yılı yanyana aavaştığmız bir arkadaşınız ölürse, ne du­ varsınız? İnsanı «tarifsiz kader­ ler» kaplıyor. «Benden İçeri» şiiı kitabım, bana şu satırları yaza­ rak vermişti.: «Benim düşünce duygu, inan ve ülkü kardeşim Tarık Zafer’e».. Bu ne aceleci­ lik Behçet Kemal? Sanki hic koomavacak gibi, hiç ayrılmaya­ cak gibi, birbirimize kenetlen miştik.. Oldu mu bu?

(1) Benden İçeri, S. 99 (2) Reisicumhur Gazi Mustafa

Kemal Pasa Hazretlerinin Sonbahar Seyahatleri (1125),

S.

141 - 152.

®»EVRÎM

BUGÜN ÇIKAN

SAYISINDA :

DEVRİM CİLER D İK K AT!..

Madanoğlu Paşa'nın Çağrısı

İNÖNÜ'nün, açıklanmasını yasakladığı

G İZLİ NATO RAPORU

TULGA Paşa, Amerikan üssünden

nasıl geri çevrildiğini anlatıyor...

58 İkili Anlaşma nın Tam Listesi

ve

Çetin Altan Metin And.

Doğan Avcıoğlu,

Şev­

ket Süreyya Aydemir,

Haşan Kaya,

Cemal, İb­

rahim Çamlı.

Cevdet

Kudret, Altan

Öymen,

Nijat, Özön, Mukbil Özyörük, İlhan Selçuk

ve

İlham)

Soysal’ın

yazıları.

Turhan

Selçuk ve

E flâ tu n

Nuri’nin

k a r ik a tü r le r i.

Cumhuriyet — 12906

Referanslar

Benzer Belgeler

Türk Kadını dergisinin içeriğinde kadına dair, eğitim, aile hayatı, kadın ve terbiye, annelik, kadınlık, feminizm, moda, kadın hakları, kadınlığın ilerleme yolları,

Stalin’in ölümünden sonra sosyalist blok içinde bu sarsıntılar ve çatışmalar olmakla birlikte, 1955 yılından itibaren Soğuk Savaş veya Doğu-Batı çatışmaları Orta

Dünya Savaşı sırasında yanında yer alan yerel liderlere İngiltere'nin bağımsızlık vaadi üzerine Hicaz Emiri Şerif Hüseyin kendini &#34;Arap Ülkeleri Kralı&#34; ilan

Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkezî Komitesi, düşmana karşı koymak için Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin daha fazla katkı sağlamasına karar verdi....

2016 için trafik beklentilerimizi aşağı yönlü revize etmiş olsak da, bir adım daha ileri giderek daha da zayıf bir trafik senaryosu için bir duyarlılık analizi

Pek eski tarihlerde · süzm'üş olduğum arabca edebi kitaplar :a.rasıııda (.j-l.b. , Edebi bir ushibda yazılmış olan ·b ·u eserde bu zatın adının {Bedreddin)

Sanki biz çocukluğumuzu o İs­ tanbul'da yaşamadık, sanki biz Ka­ dıköy’de, Moda’da Dalga Sokak’ta oturmadık, sanki biz 8'inci, ya da 41'inci ilkokulda

“Türkiye Gazetecüer Cemiyeti üyesi gazeteci-yazar Halit Çapm ve Duygu Asena’nın vefatından büyük üzüatü duydum. Kendile­ rine Tann’dan rahmet diler, size