• Sonuç bulunamadı

5 yılda İstanbul nereye, Dalan nereye?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "5 yılda İstanbul nereye, Dalan nereye?"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUM HUR ÍYET/9

25 M A R T 1989

Y

f r

FI SFC'İM ’89 Bi l .Fİ »YELERİN 5 YILI

s

yılda

İstanbul nereye, Dalan nereye?

A nakent belediyesinin 5 yıllık bütçeleri toplamı 5 trilyon.

H a fif metro, deniz otobüsleri, kanalizasyon, Galata Köprüsü

ve iş makineleri için dolar, mark, İsviçre Frangı ve yen

cinsinden yurtdışmdan aldığı borç 2 trilyon 173 milyar lira.

İSK İ için alınan borcun yıllık 22.5 oranındaki faizini,

İstanbullular su faturalarındaki artışla ödüyor.

Dalan 1984 yılındaki ilk demeçlerinde ”Sorunları çözmek için

gereken parayı İstanbullulardan alacağım’’ demişti.

K E M A L K U Ç IJK

Anavatan Partisi’ni 1983 yılında İstanbul’­ da örgütleyen İl Başkanı Bedrettin Dalan, bu­ gün yerel seçime 2 gün kala A NAP’tan ba­ ğımsız bir belediye başkanı imajı vermek için her türlü propaganda yolunu deniyor. 1984 yılı martında Anakent Belediyesi Başkanlığı koltuğuna oturan Dalan’ın 5 yıllık icraatına, ekonomik, politik, belediye hizmetleri, şehir­ cilik ve hukuksal açılardan bakıldığında ve se­ çimden iki gün önce merkezi hükümetle olan ilişkilerinde koskocaman bir “ çelişkiler

yumağı” ortaya çıkıyor.

SHP ve DYP adaylarının, ANAP-Dalan özdeşliğini vurgulam ak için D alan’dan ANAP'lı belediye başkanı diye bahsetmele­ rinden sonra partilerüstü kimliğe bürünen Da- lan’m bu tutumu 5 yıllık icraatına bakıldığın­ da ne kadar tutarlı gözüküyor? Bu sorunun yanıtı Dalan’tn 5 yılda bazen çok rahat, ba­ zen de çok güç şartlarda gerçekleştirdiği pro­ jelerinde saklı. Köstek nereden geldi, destek nereden geldi? Ortaya çıkan İstanbul tablo­ sundaki çelişkiler, ANAP içindeki çelişkilere ne kadar benziyor? İstanbul’daki güzelliklerde ANAP’taki Dalan yanlısı liberallerin, çirkin­ liklerde de Daian’m kellesini isteyen “ kutsal

ittifakın” rolü kesin çizgilerle mi ayrılmış?

Yoksa İstanbul, topyekün ANAP politikası­ nın bir ürünü mü? 5 yıla yeniden bakalım.

Basının ve halkın iyi tanımadığı, geçmişte politik birikimi olmayan Bedrettin Dalan’m belediye başkanlığına geldikten 1 ay sonra.

5 ay sonra Boğaziçi’nin öngörünüm bölgesin­ de yeşil alan, koru ve ağaçlandırılacak alan­ lara inşaat izni; Dalan’m belirlediği yüzde 6’ya inşaat izni veriliyor. Ortaya çıkan ilginç tab­ lo bugün şu:

• Haliç’te açılan ve çim ekilen alan mikta­ rı I milyon 800 bin metre kare.

• Boğaziçi’nde öngörünüm bölgesinde ko­ ru ve yeşil alanların betonla kaplanan bölü­ mü 2 milyon 198 bin metre kare. Daha ilgin­ ci, aradan birkaç ay geçtikten sonra Orman Yasası’nda bir değişiklik yapılarak Boğaziçi’­ ndeki özel orman alanlarının da yapılaşma­ ya açılması sağlanıyor. Bu öneriyi Meclise su­ nan kişi Doganean Akyürek. Bugün laik ka­ nattan, D alan’ı ANAP içinde destekliyor. ANAP içi siyasetin, İstanbul’un görünümü­ ne yansıyan “ çelişkileri” sürüyor...

Dalan, 1984 kasım ayında Amerikan Ko­ leji Mezunlan Derneği’nde yaptığı konuşma­ da, “ İstanbullular sizi üzmek istemem, ama

elimde 75 milyar lira para var. Sorunları çöz­ mek için 200 milyara ihtiyacım var, aradaki farkı hemşerilerden alacağım” diyor. Bugün

su faturalarının kabarıklığından şaşkına dö­ nen İstanbullular için Dalan’ın bulduğu pa­ ranın dökümü şöyle:

İstanbul Anakent Belediyesi İSKİ ve İETT’- nin 1985’ten bu yana 5 yıllık bütçeleri topla­ mı 5 trilyon 95 milyar. Bunun içinde İstan­ bulluların altyapı ve ulaşım sorununu çözmek için Anakent Belediyesi’nin tek başına

yurt-kurulan meclis komisyonuna Dalan, S H P ’li üyelerin de alınmasını istiyor. SH P ’liler bu­ nu reddediyor ve “ 5 yıldır ısrarlarımıza kar­

şın aklınız neredeydi?” diyordu. Dalan, oda­

sına çağırdığı üyelere şu çok ilginç yanıtı ver­ di: “ Bakın, benim şu 5 yılda demokrasi an­

layışımda çok büyük değişiklik oldu, bu ko­ nu hepimizi ilgilendiriyor.”

Dalan, SH P’li üyelerin katılmadığı komis­ yon çalışmalarını ANAP’lı üyelerle sürdürdü. Bu 5 yıllık “ demokrasi anlayışı içinde” Da­ lan, yasada bulunmamasına karşın, kendisi­ nin h a z ırlad ığ ın ı ısra rla v urguladığı

“ yönetmelikte” bulunan, “ Büyükşehir bele­ diye başkanı, anakent ve ilçe meclislerinden gelen kararları tadilen tasdik eder" ibaresine

dayanarak, anakent belediye meclisinin red­ d e ttiğ i, ‘M açka P a r k ı’nı “ yetkisine

dayanarak” yapılaşmaya açıyor, Kartal Be­

lediye Meclisi’nin İmar Komisyonu’na SH P’li üyelerin de katılmasını kabul eden kararını ve­ to ediyor, Eminönü Belediye Meclisi’nin ilçe belediye başkam hakkındaki soruşturma ko­ misyonu kurulma kararını veto ediyor. Aynı yetkiyle, Mustafa Süzer’in 12 katlı otelini 34 katlı iş merkezine yükseltiyor, STFA tarafın­ dan yapılan Boğaziçi Geri Görünüm Bölgesi P lanlarındaki yeşil alana alınan bazı yerle-

“ Mülkiyet hakkına ‘fazla tecavüzkâr’

bul-1 9 8 4 aralık ayında Haliç

kenarında köşe yazarlarına

ağaç diktiren Dalan, 5 ay

sonra Boğaziçi’ndeki koru ve

yeşil alanlara yüzde 6 iskân

izni verdiriyor. Sonuç:

Haliç’te bugüne kadar açılan

alan 1 milyon 800 bin metre

kare. Boğaziçi yamaçlarında

betonlanan alan 2 milyon 198

bin metre kare.

1984 nisanında basma verdiği demeçlerden ba­ zıları şöyle: “ İstanbul’da 54 milyarlık hayali

bütçe yapılmış, 26 milyar elimizde, 28 milyar arsa satışlarından elde edilecek deniyor. Ar­ sa satmam. Yatırımlar hiç yapılmasa bile ar­ sa satmam, çünkü arsayı yalnız ve yalnız Al­ lah vermiş, çoğaltmak da mümkün değil.”

Ve daha ilgincini ekti yon “ Ama elimizde

dış kaynak var. Suudi Arabistan kredisi var. O kaynağı, yakında gecekondu mahallelerinde altyapı için kullanacağız, çok önemli bir ra­ kam.” Ve Dalan, o tarihte yine şöyle diyor: “ Önceki gün Sayın Başbakan talimat verdi, bir avuç yer bulsanız yeşil alan yapacaksınız diye.”

Dalan’ın bugün sözünü ettiği Suudi serma­ yesi ile İstanbul’un kaç gecekondu mahalle­ sinin altyapısının düzeltildiği sorulabilir. SH P ’nin umudu olan Kâğıthane ilçesinin 300 binlik nüfusu tamamen kaçak yapılaşmayla oturuyor ve altyapısı yok. Ancak Suudi ser­ mayesinin açıklanışmdan tam bir yıl sonra Su­ udi Prensi Abdullah Bin Abdülaziz yapı ya­ sağı olan Boğaziçi’ndeki “Sevda Tepesi”ni sa­ tın alıyor ve satış işlemleri Dalan’ın odasın­ da gerçekleşiyordu.

Ardından D alan’m yakın dostu Cidde Be­ lediye Başkam Farisi’ye önerdiği Kandilli Ce­ mile Sultan Korusu’nu almaktan Farisi son anda vazgeçiyor. Kamulaştırılması gereken korular listesinde yer aian Üsküdar Fethi Paşa K orusu’nun 90 bin metre karelik bir bölümü Suudi hanedanından Muhammet Faysai’a sa­ tılıyor. Dalan, son olarak Birleşik Arap Emir­ likleri Başkanı Şeyh Zayed'e Avrupa yakasın­ daki birkaç koruyu gezdiriyor, ama Zayed, D anca’yı tercih ediyor. Zayed’e satış işlem­ leri yapılabilmesi için yabancılara mülk satı­ şını yasaklayan Anayasa Mahkemesi kararı­ nın Resmi Gazete’de yayınının 4 ay geciktiği öne sürülüyor. Türkiye’deki Arap fınans ku­ ruluşları ile ortak olan Başbakan Özal’ın kar­ deşi Korkut Özai’a bugünlerde çok kızan

“laik” Dalan, o tarihte hem gecekondular için

Suudi sermayesini bekliyor hem Araplara yer anyor. Bulduğunda da Ankara’da yasanın ip­ tal kararı nedense gecikiyordu. Bugün herkes D aian’m A N A P’taki Başbakan ve kutsal it- tifakçılara ve Suudilerle ortak olan İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş’a neden karşı ol­ duğunu soruyor!

O tarihte, “ İş yapamasam bile asla arsa satmam” diyen Dalan, bugün 1 trilyon

lira-1 9 8 4 nisanında “Bütçemizin

yarısı arsa satışlarından

gelecek gelire ayrılmış. A m a

ben hiç yatırım yapmasam da

arsa satmam. Arsayı Allah

vermiş, çoğalması mümkün

değil” diyen Dalan, 1

trilyonluk 1989 bütçesinde 151

milyarlık gayri menkul satışı

ile gedik kapatacak.

lık anakent bütçesine, tam 151 milyar lira ta­ şınmaz mal satışı kararını koyduruyor. Bo­ ğaziçi sırtlarında kat karşılığı müteahhide ve­ rilen ve halen satılamayan 20 villa, belediye­ nin en güzel arsaları üzerinde yükseliyor, 500 milyona kadar inen fiyatlardan satılsa bele­ diyeye 10 milyar gelir getirecekler. Dalan, bu­ gün gazetelere verdiği ANAP amblemsiz ilan­ larında “ Özal’ın talimatını” hatırlamıyor. Çe­ lişkiler yumağı sürüyor.

D alan’m ilk icraatı Haliç. Bu, tüm icraatı­ nın da “ vitrini” olarak görülüyor. Dalan, 1984 yılında yine demeçler verirken, “ Bugü­

ne kadar çok proje yapıldı, Haliç’in çevresi­ ni açma projesi hazırdı, anta biz icraata başlayabildik” diyor. Gazetelerin köşe yazar­

larına 1984’ün 25 aralığında Haliç’i gezdire­ rek, kıyıda açılan bir yere köşe yazarlarına sembolik ağaçlar diktiriyor. Basının da bü­ yük desteği ile Haliç kıyıları açılıyor ve tam

Tek fotoğraf - Dalan’a karşı “ dosyalı muhalefete” başlayan SHP adayı Prof. Sözen’in açık tartışma çağrılarını, Dalan hep yanıtsız bıraktı. Bir kokteylde bir kez el sıkıştılar. Dalan, Sözen'in kullandığı "talan” sözcüğüne çok kırıldığını söylüyordu.

tıdan kurtarıyor? 30 milyar liralık Darlık Ba- rajı’nda “ olmaz” ı kim “ olur” yapıyor?

Dalan, anlatıyor: “ Hızlı tramvay konusun­

da ihale aşamasındaydık, son fiyat değerlen­ dirmeleri yapılırken, Maliye Bakanlığı’na so­ ruyoruz. Bakanlık bize sormayın, bu işin iha­ lesini tek başınıza yapın diyor. Daha sonra dosyalar hazırlanıyor. Nihai maliyetler orta­ ya çıkmış, hâlâ tereddütümüz var. Bir türlü karar veremiyoruz. Ben Harbiye Orduevi’nde

son çıkışlarından sonra affeder mi? Bu soru yaygın olarak sorulurken, 1986’da Tarlabaşı Bulvarı yıkımında mahkemece belirlenen 13 tescilli evin belediye tarafından kasıtlı olarak yıkıldığı belirlenince, Beyoğlu Belediye Baş­ kanı Haluk Öztürkataiay ve Dalan hakkında Yüksek Anıtlar Kurulu tarafından suç duyu­ rusunda bulunularak, soruşturma yapılması isteniyordu. Yasadışı olan yalnız evlerin yı­ kımı değil, Dalan’m bu konudaki imar plan­ larını da tanımazlığı idi. Dalan, “ Yıkarım,

ce-duğunu belirterek tadil ediyor” ve İstanbul

daki bütün yüksek katlı bina projelerinin avan projelerini meclis dışında (yükseklik, cephe, çatı gibi) Dalan kendisi onaylıyordu. Son ola­ rak D aian’m 5 yıldaki bu büyük yetkisi, ge­ çen ay Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal ediliyordu.

Mukbil Zırtıloğlu (DSP) Vural Arıkan (DYP)

KİMLİK KARTI

Belediye Başkanı: Bedrettin Dalan (ANAP). Mesleği ve Eğitimi: Elektrik Mühendisi / Tekstil makineleri imalat ve satıcısı / İT Ü mezurju. Bütçesi: 1984: 75 milyar, 1989: 949 milyar 963 milyon 675 bin. Gelirleri: Bütçe vergi gelirleri, belediye vergileri, belediye harç ve resimleri, taşınmaz mallardan geliri, belediye kurumlan ve teşebbüsleri işletme kârları.

Borçları: 2 trilyon 173 milyar lira karşılığı (bugünkü kurdan) dış

borç. 110 milyar iç borç.

Gerçekleşen projeler: 8 kilometre h a fif metro, 10 deniz otobüsü,

Kadıköy - Maltepe, Yenikapı - Yeşilköy, Harem - Üsküdar kıyı dolgu yolları. Güney Haliç Kolektörü, şehir içinde 160 kilometre karayolu, Darlık Barajı, Fethipaşa, Çamlıca, Beykoz koru düzenlemeleri, 9.500 kilometre kanalizasyon, Per-Pa, Bayrampaşa H al Kompleksi, İS K İ genel müdürlük binaları, Haliç’te 1 milyon 300 bin metrekare, Boğaz kıyılarında 269 bin, M armara’nın Anadolu ve A vrupa kıyılarında 1 milyon 740 bin metrekare park, mezbaha rendering tesisleri, 3500 km. su borusu yenilemesi. Taksim-Tarlabaşı, Haliç-Silahtar otoyolları, 077 Hızır Servis, İstanbul Konser Salonu, Topkapı, Şişhane köprülü kavşakları, Yerebalan Sarnıcı ve sur restorasyonları.

Ön plana cila - İstanbul’da Haliç kıyısında geniş alanlar yıkılarak halkın hizmetine girerken, geri plandaki kent merkezle­ rinde yapılaşma, yükseklik kazanarak yoğunlaştı. (Fotoğraf: Cumhuriyet)

dışından aldığı borç miktarı 2 trilyon 173 mil­ yar. İstanbullular bugün belediyenin sadece kanalizasyon için ABD ve Avrupa İskân Fonu’ndan aldığı 800 milyar lirayı ödüyor. Ama Dalan bu rakamın içinde yer alan Av­ rupa İskân Fonu’ndan temin edilen 200 mil­ yar liralık kredinin yıllık yüzde 22.5 olan bü­ yük faizini Türk parası düştükçe dolar cin­ sinden ödemekte güçlük çekiyor. Çektikçe de İstanbul’un suyuna zam geliyor. Dalan, bu 2 trilyon 173 milyar liralık dış borçla, kanali­ zasyon yanında hafif metro, deniz otobüsü gi­ bi 3 büyük projeyi gerçekleştirdi. Bu paranın içinde en küçük bölümü oluşturan Galata Köprüsü ise kaplumbağa hızıyla ilerliyor.

kalan Başbak^n’ı ziyaret ediyorum. O kadar işinin arasında dosyaya bakıyor. Biz terliyo­ ruz bir karara varmak için, Başbakan ‘Ta­

mam, siz İncelediyseniz verin gitsin’ diyor.” Dalan, ne kadar rahatladığını belirtiyor ve anlatmaya devam ediyor:

“ Darlık Barajı DSİ’nin elinde, projesi ha­

Geçen aylarda bir köşe yazarı D alan’a,

“ neden köprünün bitmediğini” soruyor?

Dalan, “ Karayolları yüzünden” diyor, köşe yazarı, “ Belediyeye verseler yapım işi ne ka­

dar sürede biter?” diyor. Dalan yanıtlıyor: “6 ayda bitiririz.” Ve köşesinde bunu yazıyor.

Dalan doğru mu söylüyor? Köprü girişinde asılı duran tabelada ihale sahibinin Anakent Belediyesi, Karayollarının da sadece kontro­ lör olduğu yazıyor. Ve Galata Köprüsü’nün gerçek öyküsü ise şöyle gelişiyor:

zırlanmış ihaleye çıkıyorlar. Başbakana, ‘biz

yapalım’ dedim. DSİ 5 yılda yapacak, biz 2

yılda bitiririz dedim. O gün için bunu DSİ’- den almak zor. Bakanlık vermek istemiyor. Su fiyatları ile bir hesaplama yaptık, zamla 2 yılda amorti edecek. Bakanlık direndi, Baş­ bakan vereceksiniz dedi, aldık barajı. Toplu Konut Fonu'ndan 20 milyar lirayı da buraya aktardı, ihaleyi yaptık.”

zamı da çekerim” diyecek cesareti nereden bu­ luyordu? Hem, aynı günlerde eski Vali ve Be­ lediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay, sahi­ bi olduğu Küçük Ayasofya Hamamı’na Yük­ sek Kurul’dan izin almadan eklenti yaptığı için hasta yatağında ağır ceza mahkemesin­ de yargılandığı günlerde... Bu sorunun yanı­ tı Yüksek Kurul’un bir sonraki kararında ve­ riliyordu. Kurul kararında, “Bakanlık, suç iş­

lemiş olmalarına karşın bir daha böyle bir şey yapmayacakları ve iyi niyetleri anlaşılan ida­ reciler hakkında bir kez için soruşturma işini askıya aldığını belirtmektedir” deniyordu.

Dalan’ı kim kurtarmıştı?

İstanbul’da 5 yıldır, anakent belediyesinin 5 trilyon liralık toplam bütçesindeki tüm iha­ lelere ve harcamalara karar veren belediye en­

yapıyoruz, sonra planı yapıyoruz, üzerine ko­ yuyoruz ki tıpatıp plana uyuyor. Aklın yolu bir” deyiveriyordu.

Örtülü ödenek mi?

SH P’nin meclis üyelerinin bu konudaki sı­ kıntılarını, genel merkezde bir türlü değerlen­ dirmeyip, iptal kararı için seçim dönemini beklemesi ise İstanbul’un 5 yıllık “gelişimine” damgasını vuruyordu.

Anakent belediyesinin 5 yıllık politikası, İs­ tanbul’daki üniversite döner sermayesini de ferahlatıyordu. Dalan, İstanbul’daki büyük

ve küçük projelerde ya proje müellefi, ya da kontrollük hizmetlerini üniversitelere veriyor­ du. Metroda İTÜ, trafikte İTÜ, Haliç’te BÜ, A dalar ve Beyoğlu imar planlarında MSÜ, birçok projede Yıldız Üniversitesi’ne verilen projeler sıralanıyor.

İTÜ, Ulaşım Kürsüsü Başkanı Prof. Kental

Kutlu, bu konuda şöyle diyor: “ Dalan akıllı adam, üniversitelere projelerde iş veriyor. Böylece hem öğrenciler staj yapıyor, hem de hocalara biraz parasal olanak sağlıyor. Bu, hocaların da hoşlarına gidiyor tabii. Metro­ nun kontrollüğünü İTÜ yapıyor, bayağı İs­ veçli hocalarla tartışıyor bizim hocalar.”

Köprünün gecikme nedeni başlangıçta pro­ je hatası olarak beliriyor. Kazıklı köprüde ka­ zıkların, gemi çarpma katsayısı yapımcı fir­ ma STFA tarafından eksik hesaplandığı için kredi sahibi Federal Almanya, “ emniyetsiz

köprüye kredi vermem” diyor. Tüm hesap­

lar yeniden yapılırken, 6 ay gecikiyor. Bu kez kazıkların yapımı için yurtdışmdan gelen sac için DPT gümrük teşvikini kaldırıyor. Fiyat iki misli yükseliyor. Dalan, bunu çözmek için Ankara’da temaslar yapıyor. STFA işi yavaş­ latıyor. Belediye hakedişleri vermekte geçen yıl zorlanırken inşaat iyice duruyor. Seçim ön­ cesi çakma sesleri hızlanıyor. Bu gerçek öy­ kü, Dalan’m 5 yıldır basınla olan “ diyalogu” açısından ilginçse de asıl önemli ve güç pro­ jelerde Dalan’a kim yardım ediyor?

Belediyenin yükünü hafifletm ek için kurulan Güzel İstanbul

Hizmet Vakfı bir havacılık şirketi kurarak A B D ’den

helikopter satın aldı. Helikopter, İSK İ ve Kontrol Dairesi’nin

en önemli görevi olan Marmara Denizi ve içme suyu

havzalarını kontrol edecekti. Ancak helikopter özel bir

firm anın reklam film in i çekmek için havadayken çarpışarak

düştü. Vakıf malı olduğu için özel işlere de çıkabiliyordu.

Yine Dalan anlatıyor: “ DPT ve Yusuf Boz-

kurt Özal, 3. köprüye kesiıı karşı. Bogazallt raylı tüpgcçit etüdünü çok beğenmişler. Beşiktaş-Samatya kentiçi otoyolunu istemi­ yorlar. Levent Metrosu ve raylı tüpgeçit ya­ pılsın diyorlar. Sonra 3. köprü ile raylı tüp­ geçit ‘birlikte ihale edilsin' önerisini götürdük. DPT bu şartla kabul edebiliriz dedi. Ancak Başbakan’a Beşiktaş-Samatya otoyolu ve köprü için cebimizden hiç para çıkmayacağı­ nı anlattım. DPT Müsteşarı Ertan Yülek çok direndi, iyi çocuktur aslında, arkadaşımdır.

Önemli projeler

Anta Başbakan ona ‘vereceksin’ dedi kestir­ di, attı, 3. köprüyü tek başına yapma iznini aldık, Ertan Yülek de tıpış tıpış DPT’den olumlu yazı gönderdi.”

800 milyar liralık İsviçre Frangı ile alınan dış kredili hafif metroda, Dalan’ı kim

sıkın-D alan’ın terlediği anlarda, büyük projele­ rine imkân veren Başbakan Özal, Dalan’ı

cümeninde tek bir seçilmiş üye yoktu. 3030 sayılı yasaya göre İmar, Fen, Hukuk ve He-« sap işleri Müdürleri ile Genci Sekreter bu işi yürütüyordu. İlçe belediyelerinde ise, 1580 sa­ yılı yasaya göre seçilmiş üye vardı. Anakent meclisi encümenin ihaleierini takip etmekte güçlük çekiyordu, ama İstanbul’un imarını belirleyen Meclis İmar Koınisyonu’nda da tek bir muhalefet üyesi yoktu. “ Yasayı ben ka­

leme aldırdım” diyen Dalan, bu konuda “ Ne yapalım, yasada belirtilmemiş” diyordu. Ve

5 yıl boyunca ANAP’lı üyelerin oluşturduğu komisyonda muhalefet üyelerince de tartışıl­ madan, yüzlerce mevzi imar planı ile imar izni veriliyor, yeşil alanlar iskâna ya da yeşile alı­ nıyor, kat artışları bu komisyonun önerisine göre veriliyordu. Ama 1988 aralığında bütçe görüşmeleri sırasında ilginç bir gelişme yaşa­ nıyordu. İstanbul’un içme suyu havzaların­ da bulunan binlerce gecekondunun yıkımı için

Başkan Dalan’ın göreve geldiğinde ilk işi vakıf kurmak oldu. Güzel İstanbul Hizmet Vakfı, Eğitim ve Kültür Vakfı, Çocuk ve Ta­ biat Vakfı ve son olarak Sağlık Vakfı. Bu vak­ fın içinde en ilginci, Güzel İstanbul Hizmet Vakfı. Bazı belediye işlerine yardımcı olmak amacıyla kurulduğu açıklanan vakıf, Haliç için video kaset çekip, kitap basarken, çok da­ ha önemli bir iş de yapıyordu. Vakıf bir “Ge­

nel Havacılık işletmesi” kurarak, M armara

Denizi ve içme suyu havzalarının kirlilik kont­ rolü için ABD’den satın aldığı 2 helikopter­ den birini görevlendirdi. İSKİ’nin ve kontrol daire başkanlığının en önemli görevini bu va­ kıf helikopterleri yapıyordu. Ancak !988’de helikopter, bir özel firmanın reklam filmini çekmek için uçuş yaparken, havada çarpışa­ rak düştü. Dalan, “ Vakfın başkanı olarak

uçuş iznini ben imzaladım” diyordu. İstan­

bul’un en önemli ihtiyacı “ vakıf helikopteri” ile giderildiğinden, reklam yolunda düşebili­ yorlardı. Ama daha ilginci, “ Belediye hizmeti

verilmesi” için işadamları tarafından vakfa

yapılan bağışlarla çekilen “ Güzel Haliç” ka­ setleri, yerel seçim öncesi ilginç bir propagan­ da malzemesi olmuş durumda. Dalan, 4 ay önceki bir meclis grup toplantısında üyelerin,

“ Bu kasetleri seçimlerde kahvelere dağıtalım”

önerisini çok olumlu buluyordu ve bu gün­ lerde belediye hizmetleri için verilen bağışlarla doldurulan kasetler, Dalan’m icraatlarını ta­ nıtan propaganda malzemesi olarak deniz oto­ büslerinde gösterilirken de yasal soruşturmaya uğruyordu. Muhalefet bu durumu, “ değişik

bir örtülü ödenek” diye yorumluyor. Seçim

öncesi akla gelen önemli bir anı da A NAP’lı partililerin zihnini kurcalıyor:

Dalan, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nde kulis yaptığı günlerde üst üste 3 ihale ger­ çekleştiriyordu. O ihaleden sonraki

görüşme-1 9 8 4 yılında gecekondu

altyapısı için Suudi

sermayesine güvenen Dalan,

‘Sevda Tepesi’nin Prens

A bdülaziz’e, Fethipaşa

K orusu’nun Fay sal’a,

D anca’da bir çiftliğin Şeyh

Zayed’e satılmasına aracılık

etti. Bugün Suudilerle ortak

olan Korkut Özal ve Eymen

Topbaş’a kızıyor.

mizde Dalan şöyle diyordu: “ Başbakana ihale

dosyaları hakkında bilgi verirken aynı şart­ larda olan tekliflerde Kuzey ülkelerinin ter­ cih edilmesini ihsas ettirdi. Ama diğer teklif­ lerle aynı koşullarda olmak şartıyla.” Ve

günler geçiyordu. Mezbaha rendering tesisleri­ nin DanimarkalIlarda, hafif metronun İsveç­ lilerde, deniz otobüslerinin Norveçlilerde kal­ dığı görülüyordu. Bu tesadüften 1 yıl sonra Dalan, SHP ve AN AP’lı meclis üyelerine İs­ tanbul’daki icraatlarını tanıtan bir gezi yap­ tırdı, sonra da meclis salonunda SHP ve ANAP’lıları özel olarak ağırlayan Dalan, kür­ süde konuşurken şunları söylüyordu: “ İsveç

Kralı ile ailece dostuz, Kuzey ülkelerinde be­ ni artık Ecevit’ten daha çok tanıyorlar sos­ yal demokratlar yani popülaritem daha faz­ la orada.”

Dalan, daha sonraki özel görüşmelerimiz­ de bize de anlattığı bu görüşle yerel seçime ha­ zırlanırken muhalefetin, hiçbir “ tartışma

çağrısına” kulak asmıyor. Prof. Sözen’in “ talan” kelimesine çok içerlediğini belirten

Dalan, “ yurtiçinde ve dışındaki” popülarite­ sine yardımcı olan Özal’la arasındaki soğuk­ luk hâlâ zihinleri kurcalıyor. Tam bu aşama­ da D alan’m 20 Ekim 1984 tarihinde Taylan

.Sorgun’la yaptığı röportaj ilginç bir belge

oluşturuyor. O tarihte Dalan’m sorulara ya­ nıtı şöyle:

— Belediye seçimlerinde bazen parti, ba­ zen de isimler seçimi kazanır. Sizin seçiminiz­ de de sizin adınız değil, mensup olduğunuz parti seçimi kazandı. Şimdi kamuoyu sizi ta­ nıdı, bundan sonraki seçimlerde sizin adınız söz konusu olur mu?

DALAN — Seçimi Özal kazandı, Özal fak­

törü...

— Peki, size kim ne zaman başkanlık tek­ lif etti?

DALAN — Ben Sayın Özal’a parti kurul­

madan önce kendi isteğimle gittim. Onun li­ derliğinde kurulacak bir partide her türlü hiz­ meti yapmaya hazır olduğumu belirtmiş bir kişiyim. Lütfettiler beni de kurucu üye yap­ tılar... Kurucu arkadaşlarımızın çoğu millet­ vekili seçildiler. İl başkanı olarak İstanul’da 6 Kasım seçimlerini yaşadık. Bu mahalli se­ çimlerden sonra siyaset dışına çıkmayı düşü­ nürken, Sayın Özal bir gün “ adayım sensin’’ dedi. Aslında ben Sayın Özal’ın adayıyım.

D alan’ın İstanbul’u şekillendiren yöneliş­ leri böylece sürerken, İstanbul’da 5 yıl

sonun-Dalan, bu kadirşinaslığı gösterirken, 1986 yılı sonunda deniz otobüsleri konusunda Yıl­ dız ve ITÜ’den gelen eleştirileri hiç affetme­ di. İTÜ’de düzenlenen Ulaşım Sempozyomu’- ııda, “ Bu gemiler kataraman tipi basit gemi­

ler, biz bıına kendi dalımızda ‘enayi tekne' de­ riz, yapımı kolaydır. Özel bir durum yok. Bahçemde bile yapılır" diyen İTÜ Rektörü ve

gemi inşa Profesörü Kemal Kafalı ve Yıldız Üniversitesi Gemi İnşa Bölüm Başkam Prof. Suavi Eyice’ye kızıp, üniversitelere, “ Bunlar

pislik üretim merkezi" diyordu. Ve daha son­

ra İTÜ’ye verilen işlerin istihkaklarının kesil­ mesi ile Rektör Kemal Kafalı’nın rektörlük­ ten ayrılması garip bir rastlandı olarak aynı dönemlere rastlıyor, Dalan’m, sevdiği üniver­ sitelere bakış açısındaki çelişkiler sürüyordu... Anakent belediyesi son 5 yılda İstanbul için en önemli işlerden birini geıçekleştirirken, İs­ tanbul’un yüzde 80’inde olmayan haritaları­ nı yaptırıyor. Ama aynı zamanda 18 yıllık bil­ gi birikimi sağlayan Büyük İstanbul Nazım Plan Bürosu’nu kendisine bağlatıp sonra ka­ patıyordu. Dalan, İstanbul’un 1980’de yapı­ lan nazım planına göre hareket ettiğini söy­ lüyordu, ama 600 milyon liraya STFA firma­ sına ihale ettiği İstanbul Ulaşım Master Pla- nı’ndaki STFA raporunda, “ Anakent beledi­

yesi uygulamaları nedeniyle ortada ulaşım pla­ nına dayanak olacak bir metropol nazım planı kalmamış. İlçe planları bütünlükten yoksun”

deniyordu. Dalan, bu konudaki bazı uygula­ maları eleştirildiğinde, “ Kardeşim, biz yolu

3 . Köprü, Darlık Barajı, hızlı

tramvay ihalelerini Özal’m

öze! emriyle koparan Dalan,

bugün gazete ilanlarında

A N A P amblemi koymuyor.

“.Ben aslında Özal’m

adayıyım” diyen Dalan,

bugün partilerüstü olduğunu

söylüyor.

da Dalan faktörü nedeniyle başlangıçta aday bunalımı yaşayan SHP ve DYP, seçim kam­ panyasında “ yüklendikleri” zaman D alan’ı zorlayacaklarını geç de olsa anlamış görünü­ yorlar.

Bakanlık koltuğundan sonra propa­ ganda için Bakırköy’de ucuz sebze satan Arı- kan, kendisini eleştirenlere böylece 6.5 mil­ yonluk bir kente belediye başkanı olmanın kü­ çük iş olmadığını ortaya koyuyordu. Parti­ sinden çok “ oylar muhalefete” diyerek pro­ paganda yapan Arıkan, SHP adayı Prof. Sö­ zen’in kendisine her yerde, “ Sayın üstadını” demesinden hoşlanıyor ve “ Üstadım dediği­

nize göre bana oy vereceksiniz" demekten

kendini alamıyor. Sözen ise seçim günü yak­ laştıkça, dosyalarla yüklendiği Dalan’ln tar­ tışmadan kaçmasını, 26 M art’ta başkan ola cağına yorumluyor. 27 mart ya Dalan-Öza ya da SHP-Dalan hesaplaşmasının başlangı cı olacak.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

(2)

CUMHURtYET/10

25 M A R T 1989

evgilí İstanbullular I

5

yıl süreyle, ekibim ve ben, Atatürkçü, demokrat, laik ve çağdaş bir

yaklaşımla sizler için canla başla çalıştık.

Tek düşüncemiz, İstanbul'a ve sizlere daha çok, daha iyi hizmet edebilmekti.

İstanbul'a ve sizlere Belediye Başkanı olmak hayatımın en büyük mutluluğu ve

gururu oldu.

5 yıl —bugün dahil— sizler için çalıştım. Ailem İstanbul oldu.

Söylediklerimi ve yaptıklarımı sağduyunuzla değerlendirin...

Vicdanınıza danışın.

Nasıl bir İstanbul istiyorsunuz?

çocuklarınıza nasıl bir İstanbul bırakacaksınız?

Attığımız adımlar yarına dönük umutlarınızın habercisi olabiliyor mu?

Kararınızı ona göre verin...

Ve siz değerli hemşerilerim, yarın da sizler İstanbul için sandık başına gidin.

Hizmetlerimle güveninizi hak ettiğime inanıyorum.

Başlattığım işleri tamamlamak istiyorum. Söz oyunlarına, çarpıtmalara kanmadan,

bu seçimin bir "belediye seçimi” olduğunu unutmadan

oyunuzu “İstanbul'un geleceği“ için kullanın.

Vereceğiniz her oy bana yeni bir heyecan ve güç katacaktır.

Sağduyunuza sonsuz inancım, oyunuza saygım var.

Daha güzel günlere... Hep birlikte el ele.

Hizmet

ibadettir.

BEDRETTİN DALAN

Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır

.1

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kanser ovası olarak da anılan Dilovası bir tarafı çöp, bir tarafı da yeni kurulmu ş Kömürcüler Organize Sanayi Bölgesiyle (OSB) adeta kuşatılmış durumda.. 44 bin 500

Ekvador’da önceki gün yapılan yeni anayasa referandumunda, Devlet Başkanı Rafael Correa hükümetinin yeni anayasa projesi kabul edildi.. Sonucu “yurtta ş devriminin”

Forumun açılış töreninden önce toplantının yapıldığı salonun üst katında bulunan küçük bir grup, protesto amacıyla üzerinde “No Risky Dams” yaz ılı bir

Orbay, "İSO Çevre Komisyonu'nun Çevre Bakanlığı'ndan önce kurulduğunu" hatırlatarak İstanbullu sanayicilere takdirini belirttikten ve "İstanbul'un tüm canlılar

Gelintepe için daha önce verilen yürütmenin durdurulmasına madenci şirketin itirazı reddedilirken, Yerlitahtacı altın madeni için verilen bilirkişi raporunda da

Önceki gün "İstikbal derinliklerdedir" diyerek yer altı zenginliklerini özelleştireceklerini ifade eden Bakan Güler, bu kez ''Su akarken biz bakmayaca ğız.. 'Su akar

We reassessed these cases based on just basic parameters, namely pathological stage (tumors confined to the prostate) and no primary or secondary Gleason grade 4

Mustafa Kemal, bu çalkantılı dönemde kurmay subay olarak görev yapmış; pek çok cephede savaşmış, mensubu olduğu ordunun zaaflarını bizzat görmüş ve bunun