• Sonuç bulunamadı

Anadolu'da XIII. Yüzyıl Tuğla Minarelerinin Konum, Şekil, Malzeme ve Tezyinat Örnekleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadolu'da XIII. Yüzyıl Tuğla Minarelerinin Konum, Şekil, Malzeme ve Tezyinat Örnekleri"

Copied!
78
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANADOLU'DA XIII. YÜZYIL TUĞLA MİNARELERİNİN KONUM, ŞEKİL MALZEME VE TEZYİNAT ÖZELLİKLERİ

ö m ü r BAKIRER

B u yazıda dini yapılatın dış görü­ nüşlerinde önemli etkisi olan minare­ nin X I I I . yüzyıl süresince Anadolu'da inşa edilen b i r t ü r ü olan tuğla mina­ reler üzerinde durularak b u n l a r ı n nasıl şekillendiği tanıtılmağa çalışıla­ caktır.

Türkler tarafından Anadolu'da kul-lamlmadan önce şekillenmiş ve b i r ge­ lişme geçirmiş olan minare, doğu ve batı t s l â m ülkelerinde; yerli malzeme ve mimari üslûpları aksettiren bir çe­ şitlilikle inşa edilmiştir. Burada menşe problemlerine' eğilmeyip sadece /Vna-dolu minarelerinin şekillenmesinde ix>l oynayan etkenlere kısaca değineceğiz:

X I I . yüzyılın ikinci y a n s ı n d a n i t i ­ baren Anadolu'da inşa edilen minareler­ de ayn menşelerden gelişen i k i ayn t ü r hakim olmuştur*. Bunlardan birincisi Güney Doğu Anadolu'da, özellikle Aı^ tuklulann h ü k ü m sürdükleri bölgeler^ de, başlangıçtan X V I . yüzyıla kadar kare kaide ve dikdörtgen prizma

göv-1. Minare kelimesiDin anlamı, n>enK>. IslAm mi­ marisinde i l k nerede ve ne zaman kullanıldığı ve mina­ re lUrlerinin gelinmesi konulannda ç e f i d i görümler mev­ cuttur. Bu k o n u d a bakılacak eserler :

E. Dicz, 'Minare' maddesi, IsUm Ansiklopedisi, cilt vıu. istanbul, 1960, s. 321-12».

E. Diez, A Survey of Persian Art, cd. A. U. Pope, Loodon 193S-39, (ikinci baskı 1961), s. 928 v.d.

M. van Bcrcbero. Mimari' maddesi, IsUm Ansiklo-pedisi. cilt V ı ı ı , Isunbul. 1960, s. US.

C.E. Arseven. 'Minare', Sanat Ansiklopedisi, cilt m , s. 1409-UlO.

s. Eyice, 'Minare' maddesi islam Ansiklopedisi, cilt

ym, istanbul, 1960, s. Î29 v.d.

S. Çetinla», Minarelerimiz' Cüıet Sanallar Dergisi. istanbul, cilt. ı v , ». S7-74.

2. s. Byicc, k>c. d i .

deli ve bütünüyle kesme taştan inşa edilenlerdir. Bu minarelerin şekil ve malzemesi Batı İslâm ülkeleri ve özel­ likle Suriye ve Arap geleneklerine bağ-lanıH. Anadolu'da gelişen ikinci mina­ re tipi ise X I I . yüzyılın ikinci yansın­ dan itibaren Doğu ve Orta Anadolu'da inşa edilen ve birincilere nazaran daha çok sayıda örnekleri bulunan silindi-rik veya dilimli gövdeli tuğla minare­ lerdir. Bunlann oluşumunda Orta As­ ya, Türkistan ve î r a n geleneklerinin et­ kileri olduğundan bahsedilir*.

Anadolu'daki bu ikinci minare tü­ rü tanıtılırken, özellikle X I I . yüzyılın ikinci yarısı ve X I I I . yüzyıl örnekleri üzerinde durularak bunlann konum, şekil, malzeme, teknik ve süsleme özel­

likleri ayrı başlıklar altında tasnif edi­ lerek bu devre içinde ne gibi

çeşitleme-3. E. Diez, 'Minare', op. c i l . , s. 324; Suriye'de bu kare gövdeli minarelerin IsUmiyetten önce kullanılan mezar kuleleri, deniz fenerleri, ibaret, çan ve gnelitma kulelerinden etkilendiğini İleri tOıer.

s. Eyice, loc. c i l .

4. O r u Asya ve dofu islâm memleketlerinde sa ray ve kulelerde eskidenberi me\'cut gSzcılemc ve l»a-ret kulelerinin, yazılı direk ve i ^ r c t laflarının: islâmi­ yet'in kabuKindan sonra tlazne zafer kuleleri; X I ve X I I . yüzyıllarda Türkistan'da yapılan minareler ve iran'da yapılan türbe ve minarelerin oluşumunda etkileri ol­ duğu ve bunlann daha sonra Türkler tarafından Ana­ dolu'ya getirilditi ileri süriUür. Bak:

E. Diez. )oc. c i l .

E. Diet, A Survey of Persian Art, op. cit., S. 92J-929. E. Schroeder, A Survey of Persian An, op. cit., ı . 1087.

A. U. Pope, Persian Architecture, Loodoa, 1963, PI. 82 . 83 , 84. 163. 16S, 167, 168.

R. M . Riefstahl, Cenubi Anadduda Türk

Afi-marisi, (ler. C.T. Berktin), Istanbul, m i , t . 35.

D. Kuban, Anadolu Türk UimarisinİH Kaynak vt

(2)

338

1er gösterdikleri ve tarihi bir g c l i ^ izlemenin mümkün olup olmadığı ince­ lenecektir. Araştırması yapılan minare­ lerin genellikle sadece kaide, pabuç ve gÖvdei«i orijinal olup, «enle. petek ve kül&hlan muhtestir. Bu nedenle çar lışma orijinal olan kısımlar üzerinde yoğunlaştınlmı», gövdenin üst kısunla-nna yalnız esas durumlarım muhafaza eden ö m e k l n d e değinilmiştir .

A. KONUM

X n . yüzyılm ikinci yansudan X i n yüzyıhn sonuna kadar inşa edilen tuğ> la minarelorin k<mumu ve ait oldukla­ rı yapılarla ilişkileri gösterdikleri çe­ şitlilik açısmdan dtkt gurupta incelene­ bilir:

I . Yapqni çoit yakın mesafede inşa cdlhnlf ınlııanicr:

Bu guruba giren minareler, ait ol­ dukları yapıya bitişmeden, kendi kai­ deleri üzerinde yükselen bağımsız ele* inanlardır. Bu nedenle yapı ile minare, arasmdaki ilişki hemen hiç yok doıe-oek kadar azdır. Birisi d i k ^ ak», diğeri

yatay aksı kuvvetle belirten iki ayn kütle olarak şekillenirier. Bu minare­ lerin binanm hangi yönünde bulunduk­ tan sımriayıcı kurallara bağlı değildir. Yapımn kuzey veya güney k^ıanna ve­ ya herhangi bir köşesine yakm inşa edilmiş olabilirler.

Bilhassa X I I I . yüzyılm ilk yansm-da hışa edilen minarelerde görülen bu konum şekline en erken Örnek Sivas Ulu Camisinin minaresidir'. X I I .

yüz-OMÜRSAKMm

S. A. GtMel, Moımımıit Tures 4'AMWU*, h r i t ,

tnt. TOM. I I . . t. I4S4«. nc «, Mân TC iBİa«ı« pİHU:

U v . M, 1; Cuatııin X I I . yOqni Mmwdt. ıniatKiıia İ M X U I . yOqd tefiada y ı p ı l d » » kMntl «krkM ^ tüt-ieıMİcrle S i m , KeyUvut DvOMİCMiadtU «ini «Öde­ meler arutmUU bonerKüa İNI tariU teyit «tti|tnt • ( d ı b r . CebridCfa ptatad* a d a m «tim* unua olıııı-jferek ytpıyfc Uiiytlc SBeterlteiltir.

S. Byice^ 'MiatM', cM., *. İKİ.

K. Oue4konı. TOrkheht Ktumlk, Aakan. M 7 , t. » . Çini leqriaMiam X I I . yüıyıl «omıaa ü m t c n l ü m bcUKir.

yılm sonunda yapılan camiye m u h t ç . melen X I I I . yüzyıl başında ilâve edi­ len minare, güney doğu k ö ş e y e takriben 0. 1(K).15 m. mesafededir. (Res. 7 ) . Kay-seri Ulu Camisi'nin yine X I I I . yüzyıl başında ilâve edilen minaresi* yapının batı duvarına yakm mesafede (Res. 9) 628 H/1230 M. tarihli Alanya, A k ş e b e Sultan mescidinin minaresi kuzey b a t ı köşeden 3.00 m. uzaklıkta' (Res. 17); Bayburt Ulu camisinde de yine kuzey batı köşede ve yapıdan 1.00 m. uzak-l i k u inşa ediuzak-lmiştir*. (Res. 15) Siirt Ulu Camisinin minaresi yapının kuzey cephesinin batı kenarında ve giriş por-talinin yakınında yer alır*. (Res. 40,41)

K . Brdmann, • X I H . y.y. A M M I O I U CMtUerinin ^ durumu; JUİIJ«ı(«r«r«t I . Türk $€utattttrt Kongresi, A R . Kara, « « , ». 144 v.d.

D. Kuban, «p. «it., *. 112: Caminin tlWden ünce v« Danifmend'Uicr devrinde, minarenin i«c X I I I , y.y. ba-«ında inşa edildüini kabul eder.

A. Gabriel, Mommwtts Turct 4'AtMolie, Tome 1. ratU, mı. a. 12 • 15. Fit. M, plân: Bat* duvarına yer-teiticUm ninarenln IMS reaiorasyoau aıraauıda İUve edUnif alaMkMKni belirtir. Pttada m i a a ı » atlına uy. D» einujraıak yapıya Wtl|ik «Bat«cUmi«Ur. H*len yapı ila minare araMndaU ilifki do|u-batı Ittlkâmetlnde uza­ nan mubtc» bir duvar vatuatıyladır.

D. Küba», op. cit.. 121; X I I . yilıyılda yapıldı|m> kabul fttUl cMKdnbı balı duvanma deh* aoora tadilftt f«çirdi(ini ve minarenin buraya aonradan UAve cdildi-ü n i n atık «iduiunu beUrlir.

T. t. H. Konyalı. /Uenya. tttanbul, 1946. t. 2tt: kitabe metni.

S . Ueyd • D. S. Mc«, Mlenye, (tcrcUme: N. » a e m -e i h ı ) . Aakara 1««4, t- <7. Kitab-e No: I I S ; «. 35. Ş-ek. 14 ıMn.

R J l . Ue&tahl. Cemtftl Gvbt Aitmdofu'd* Türk M<-marUİ (lereOme: C.T. Berktin), tttanbul, 1942, t. 7t, Kitabe Ito. 14.

Kitabe metnini ««ren İter Üç yazarda, metcidin ka­ put üaeriadeki kitabede mescidin m H/1230 M yılında Alaaddia Keykubat devrinde fakir kMe Akfcbe tarafın­ dan yapUnMıiım belirtmekledir. Konyalı ve Uoyd-Kice ^ tuhıemdett Mr mezar kitabeti oMutunu

biidi-t. O. Turan, 'Bayburt* maddeai, tslAm

Ansiktopt-âisi, dit. I I I . t. 345-346. Bı^burt. 1210'da Alaaddin

Key-kubat tarafından E n u r u m l a birlikle merkeze ballandı. I« kala turları dmada in«a edilmi* olan Ulu Cami'nia btt taribi takip eden inkiyaf ve yayılma devrine ait ol-du|u tSytenir.

VakilİBr Genel MiMOrlOiamle Y . Mimar E . iMad-ran'daa aldı|ııms bibiye güre cami ile minare era­ tında orijinalde mevcut oian, ancak tonradan moloz ta«laria doMuralan 1.C0 m. lik açıklık Mart I M ' d a y^Maa tettoraayon, tıraşında molos taflana temizlen-meti ile etki haline geılrilmi«tir.

9. A. S. Olcen, 'Siirt Uhı Camii', Vakıflar Dergisi. V,. Ankan. 19tt, • . IS2ISS. R M . 1, 11; p l i a ve minare.

(3)

MMDOUfOfc X I H . YÜgVlL T\j6kA MİNAKBJEltİHİH «»»»I», ŞEKİL MALZEME VE TETTİNAT ÖZEtÜKLCIli 339

YapMİan ayn inşa edilmiş minareler için en geç örnek olan. 671 H/1272 M. tarihli Ku^ehir Cacabcy medresesi mi­ naresi ise güney baU köşeden 0.22 m. uzaklıkta yükselir'*. (Res 55).

Kaidesindeki kitabeye mzaran 610 11/1213 M. yıhnda inşa edilen Akşehir Uhı Camisi minaresi" yapıdan 10 m. ataktadır, ancak çevre duvarma bitişir.

X I I I . y i i ^ ı l m ilk yansmdan Aksa-n y Kızıl miAksa-nare"; E s k i M a l a ^ ' d a k i tsîmsiz minare 628 H/1230 M.

tarih-CMİjri uriMeaaek itte kitabe M wkByc awvou «g|Mir. Yaw jrapt kanktcttae dqwoarak cani « B luh—r* X(I. y.y. Mmd ytgmrn Mrihto. Atak,

tOa»-İMİ» kaid« «e gMttıMa bol B U U M P * mk iı«a çini

1 r r — I a t a n ; taffm «nlMMla taraktcri M

4m-0h|i HtaKcataı )Hiııl>« M w acç aM«t> k a m n a ı jııılir" Bu yefeOde «U «« nrh tapmn bol kullaml-4 ^ Hilk atıBkri XIII. y.y, Uk ywuıakullaml-4a Aksmy Kixa Mtotfc. «e 12» urihU Akfdrir T M Medrew Mteve-•Ma aa otaa lalrfUıanıNtu bafter. Mlaawnla XII.

JÜ*-yi Wad yanMnrtaa ataayv. a a i b w w r i w U » ytbada MAcr B MMıit bkak t a n f o * * yçOm rcManqmi «•MKa ni«« edDdW kaauMMiqm.

Mı Otten. •Kırychir'de TOrk Baafcri', Vafaf-IV A(i«bf. I I . Ankara, mi.. «. »5. ŞdL 1. *Ua.

VortaHn mukarmslı yvat fcObbeii ıdttnd.. (iriş HnNMai inlıiM kkaba «ertdi. n a d m c a İ B I I I . Giıa-MMa KejMtoRV denMa «1 H/lzn M. uriUada HMiiiaa Cibril CacabC7 iarafıadaa yapııııid«aı bil­ dirir.

C a . Tanaı. TarAw KırydM. CJKfdkri. Idanbal,

VMl. a. m.

A. Kıaraa. AMdgfaı Utânseleri, Adtara. İM», c

» M . $>k. ıs. plâa.

I I . 1. H. KtmyÜM. Âkftklr, tıtaabıj, IMS, st. 34»> n . KiUbe metid:

G. Omty. 'AkfcWr Ula CMabi'. AMMoHa. IX Aa-ktn, Ua. a. m Kkaba aMtat; Şek. I . pMa.

Kaldai Hınfnılı fciUbe M M M balaMai Mdir lahıa

nkrdaa Mrtdir. Kitabede l i i w a k i taıatıaı Uaaaı Sak Uaa MeoMria NedyMda Ebu Sak İbrahim-ta MO H / U. A. Cabriet, J^ide rfir* Amtltn. (AA. TUcak Twchiaiil). Aakafa. İNİ. appfndte «. 73j Miaara-ala ak oidı^u cami yıkdd^^ HU» kitabeti de yoktur. Aacak. ba mınctdln ınalınaınln IU1-12M yıHan arasm-4ı «a Alaaddte Kayfcabat *tn>mĞt yigüA» tahaak»

U. ItaMıra. UW Cwalilaln gtaqr ctplıcrhıdaa tak-rfbca M aı. ileride yer akaı bu aüaar«aİB ak oMa»ı japMua Miea lenellcri yer yer aMtcattor, duteywykt Mai ı« lariM hakkıada W%i «dkdlcoıcBfiiflk'. Aacak. b« lalaarede kuHaatlaa iı^lılına «ballan, «e Ulk «r-#Ma «dtl Ula Cami lataMaci fla btncrHk tBMcnaek-w. fclaiMuki da lUtkıia «ağda* DÜbiiıertl kaaoıaı wrawkUdh-.

A. G M d . Yoyttıs Afriitalopmiti *mu U Tur-« d M OrİMial*, Taeae I . Pari* IMO, <. 7U. Pl(. NS'le

li Konya Hatuniye mescidi minaresi" ve Antalya Yivli Minare şimdiki du­ rumlarıyla ait oldukları yapılara bitiş­ meyen minareler araşma girmekte ise de bunlann yapıldıkları zaman da bu konumda mı olduklarına kesin karar vermek mümkün değildir. (Res 26, 19, 36) Hatuniye Mescidi, Aksaray Kızd minare, Antalya Yivli minare ve E s k i Malatya'daki Ak minarenin** halen ait oldukları yapılar kendi devirlerinden geçtir. Bu nedenle de yapı Ue minare arasmdaki esas ilişki kaybofanuştur. Esld Malatya'daki tsimsiz minarmln civarmda ise halen bir yapı kalmtısı-na rastlanmamaktadır. Ancak, bahsedi­ len minarelerin hiçbirisinin kaidelerin­ de heıhangi bir duvara bitiştiklerini belirtecdc izler bulunmaması, yapıdan ayn inşa edildikleri görüşünü kuvvet-l«Kİinnektedir. B u guruba

koyabilece-No. * olacak ifarctkaca adaare hakknte batka bUfl

verÜBcaa^ladir.

14. 1 & Iteyak, AMdcteH ** Kilabcfert JCeaya

TaHM. Kûmyt. İM. t. SİM», UMba aMaL Sekbvea «Şada «aertae yaıiaHtellad» otaa w miaa-reya ak kitabede «27 H/U» M. ydiada. Alaaddta Keyku-bat devrinde. Haa Mıkaaımlı BadreMkı Btnauli tara-fakta yaptmld^^ yanlıdur. t. H. BMyak b « « M

Koa-ya-daki «• «tki laİMn o l d u i u M i bcHrtir.

M. Oodcr. iicrftea ŞeArt Kmy. Kooya 1N2, «. MC «O H/I2U M. tarih» Mr «akOyadaa (Konya VakıÜMr MndBfWia. ArfİT IMleri 3, s. 9k 2. «. S) «a baMW Ok meteide ait oidı^unflaa bakMder. U ba da oı^iUıalda ndaarcala nwtciddaa m y>»ıMı»aa «« bw «ebepte «Mriae bir kkı*c kamt^pm ifaıat adAİHr.

S. Oaımr, 'Koaya'da ikkKİ bir ÇMt «cıaMi MtaMra' Kenya M a m i M M , « 9 1 l«5-tt7.. Kenya IM7.

H. l a e i . 'Anadota ÇkrfİMMa Oacriada durataayan b a t ı teknik «e işçiak «Bellikleri', M«Mlfr«r«M I . TArk

SMarten Köncrcti, Ankara INZ, •. S I .

15. RJd. RkCttahl. op. ck.. s. M, Kitaba He. 4: «. »-M. Ree. « . künarealn pabus kmamdaki ta|tr kemerierdea biri i f k K yerteftiıifaalf oiaa kitabede Ala­

addta Keykabafa i«a>4 |»tankn aacak tarih bahınıaa. nakladr. itkfıtahi bu kkabcahı nlaanya aaandM koadufrmu. ancak naducmı*»» ük caMİ «a «hndiki aH-narenta yıvdifna ak aidata « a ba»ka hakikatler b» haMiya kadv arfaareahı I . Alaaddte Kayktfbat davriaa ak bir ceer «iaıafc kabri adncbnaccltal bdktlr. B|Mr

btt tarih detnı ite Yi*U Mlaara «okı» dHhnlI «McH orinarclerc en «rtea Iknefc ehnaktadır.

I«. A. Gabriel, ep. ck.. ı. »S, Pig. MS, Mtfatya «ehri plânında Ko. 7 Ak Miaare alarak IşarHUaen naıa hakkaıda (adaca auılAaMt yoklar. Ancak, bu mi-aaradedc tı«a ebatlan ve tu«a «rSM Uta C M B I « «

tsiaubt Miaarcdcfcileıe beaaertik gSMefdi|l içta h * BçO-nta yakuı tarihlerde ytprinuf nhlınırmiBİ dAıBndlr

(4)

340 Ö M Ü R B A K I R £ R ğimiz bir diğer minare de XII. yüzyılm

ikinci yansmda, Kale Camisine yakm mesafede yer alan kale burçlanndan biri üzerine inşa edilmiş olan Erzurum Tepsi Minare'dir".

Yapıya yakm mesafede inşa edil­ miş minareler olarak nitelendirdiğimiz bu gurup minareler için önemli bir su­ al ortaya çıkmaktadır. Acaba bunlar yatay ve dikey kütlelerin birleşmesin­

den doğabilecek problemleri önle­ mek amacıyla başlangıçta yapıdan ay­ rı olarak mı tasarlandılar? Yoksa mi­ narenin yapıya sonradan ilâvesi veya yapının sonradan yenilenmesi gibi iki yapı arasında devir farkı meydana geti­ ren sebepler sonunda mı biribirlerin-den ayrı kaldılar? înşai özelliklerine bakarak camiye sonradan ilâve edildik­ leri ileri sürülen Sivas ve Kayseri Ulu Camilerinde" minarelerin biçim ve mal­ zeme özellikleri de bunu desteklemek­ tedir. Son bahsettiğimiz dört örnekte de yapıların minarelerden geç oldukları yine inşai özelliklerden anlaşılmakta­ dır. Ancak, Akşehir Ulu Camisi; Alan­ ya, Akşebe Sultan Mescidi; Bayburt Ulu Camisi ve Kırşehir, Cacabey Medrese­ sinde minarelerin yapılarla aynı za­ manda inşa edildikleri halde bağımsız oldukları görübnekte, giriş kapılanmn da dıştan oluşu bu görüşü kuvvetlen­ dirmektedir. Bu nedenle her iki ihti-17. 1. H. Konyalı, Erumım Tarihi, {»Unbul I960. s. 135.. KiMbe metni.

A.Ş. BQgu, Ervırum Tarilıi. AıMlar ve KilabtJeri istanbul. »36. s. 93. Kitabe metni.

M . H . Yınanç. "Erzurum", İslâm Ansiklopedisi, d i t , IV., s. J4g.

Minarenin iist kısmında dolaman kitabede Saltuk-lu hükümdariarından £b-u) Kasun'ın ofiSaltuk-lu Eb-ul Mu­ zaffer Gazi toanç Beygu Alp Tuğrul'un adı (eçmekte ve buna dayanarak ta minare X I I . yüzyılın ikinci yansına tarihlenmektedir, Beygu, kitabede urihte bulunduiunu ancak bunun geçen yüzyıl tonunda minareye saat ilâve edildiği sırada tahrip edildi^ni, Konyalı ve Yınanç ise kitabede tarih bulunmadıjını ileri sürerler.

R. Ank, "Erzurum'da t k i Cami" Vakıflar Detgist V I I I , Ankara im, s. İSO; SaltuUu şeceresini inceliyerek minarede adı geçen emirin nt9-ll9? yıllan arasında hU-kUm »üren Ebu'l Muzaffer M e l i k ^ olduğunu vc yapı­ nın o tarihlerde yapıldığını belirtir.

M. A. Gabriel, Momıments....! ». Î2-ÎS; 11, s. 14$. D. Kuban, op. clt, s. 112, 121.

mal üzerinde d ü ş ü n m e n i n gerekli oldu-ğu kanısındayız.

I I , Yapuım bir kenarına eklenen minareler:

Kendi kaidesi ü z e r i n d e y ü k s e l e n minare yapının herhangi b i r d u v a r ı n a veya köşesine eklenir. K ü t l e n i n ba-gımsızhğınm k a y b o l m a s ı n a r a ğ m e n , kaide yapının b ü n y e s i n d e n t a ş a n b i r çıkıntı meydana getirdiği için, minare­ nin yapıyla organik b i r ş e k i l d e kaynaş-madiği görülür.

En erken ö r n e k olarak bahsedebi-lecegimiz Van U l u Camisinde", minare kuzey duvarın b a t ı k e n a r ı n d a b i r çı­ kıntı meydana getirir. Minareye giriş batı portalinin iç k ı s m ı n d a ve kuzey­

de yer alan b i r eyvan vasıtasıyladır. (Resim. 5).

Aynı konum daha sonra X I H . yüz­ yıl ikinci ve ü ç ü n c ü çeyreğinde inşa edilen üç minarede görülürv. Akşehir Güdük Minare Mescidinde minare, mes­ cidin güney d o ğ u k ö ş e s i n e eklenir*°, Akşehir T a ş Medresenin 648 H/1250 M yılındaki inşaat devresine ait olduğu­ nu sandığımız minaresi medresenin ku­ zey batı köşesinde yer alan mescidin kuzey duvarına e k l e n m i ş t i r " . (Resim.

19. W. Bachmann. Kirchen ıuı4 Moscheen in

Arme-niett uııd Kurdistan U i p z i g 1913, s. 73,; Kitabesi bulun­

mayan camiyi X I - X t I yüzyıla tarihler.

K. Otto-Dom. op. cit., s. 29; mukarnas $ckilleri ve alçı tezyinatına dayanarak X I I I . yüzyıl sonu veya X I V . yüzyıl babına tarihler.

Minarenin özelliklcnnc bakarak, X I I . yüzyıl [kinci yarısında inşa edilmesinin daha mUmkUn olduğu kanı­ sındayız.

20. 1. H . Konyak, Ak^ehir. İstanbul, 19«S, s. 315; Cirij kapısındaki kitabeye nazaran mescid 624 H/1226 M. tarihinde. Alaaddin Keykubat devrinde, Muhtesip EminUddin Hacı Hasan tarafından yaptırılmıştır.

Ş. Yetkin, " T ü r k Çini Sanatından bazı emendi ör­ nekler vc teknikleri", Saitat Tarihi Ytllıgt, 1964-1965, istanbul, I96S. s. 69,

21. t. H . Konyah. op, cit., s. 285 - 287, K ü a b e metni.

F. Sarre, Reise i n Kleinasien, Berlin, 1896, s. 22. F. Sarre, Seldchukiseke Bandewniiler • DenkmSter Persischer Baukunst, I , s. 24.

M . F. Uğur - M . M . Koman, Seiçuk VevH Sahip Ata

(5)

AHADOLU-OA X . . . . Vİter.t T » 6 U MİNARELERİNİN KONUM, ŞEKİL MALZEME VE TEZVİNAT ÖZELLİKLERİ

32, 33) X I I I . yüzyılın üçüncü çeyre­ ğinde inşa edilen Konya î n c e Minare­ l i Medresenin minaresi de orijinalde aynı şekilde mescidin kuzey duvarına bitişmekte ve minareye giriş aynen T a ş

Medresedeki gibi mescidin içinden ol­ maktaydı". Ancak, mescidin 1901 zel­ zelesinde yıkılması sonucu minarenin yapı ile olan bağlantısı k o p m u ş t u r .

(Resim 43).

Son bir ö r n e k t e Konya'daki Hoca Hasan Mescidi'nin minaresidir'^ Mes­ cidin kuzey d o ğ u köşesinde son cemaat mahallinin doğu k e n a r ı n a eklenen mi­ nare mescid kütlesinden t a ş a n bir çı­ kıntı meydana getirmektedir. (Resim. 34).

ı ı ı . Yapmm kütlesine dahil edlbnl? ndnarder:

B u guruba giren minareler yine kendi kaideleri üzerinde yükselmeleri­

ne rağmen, kaide p l â n d a ve kütlede yapıdan t a ş a n b i r eleman olarak belir-mez. Bununda sebebi, kaidenin dış du­ varlar içine gizlenerek p l â n a dahil edil­ miş olmasıdır. Ancak, yapı ile minare ^hrasmdaki ilişki organik b i r şekilde

halledilmemiş, i k i unsur birbirine kay-naştınlmamıştır. B u guruba koyduğu­ muz ü ç minarede m ü ş t e r e k unsur,

mi-A. K u ı a n . op. cit., s.

Y. ö n g e . "Çift Şerrfeli Selçuklu Minareleri" ö n o j -y», d i l S, s»yı, 50. s. 10.

Medrese'de mpvcul i k i kiube, 6li H/1216- M « 6 « H/12S0 M tarihlerini verir. Minarenin 1250 ilâveleri sı­ rasında y«pıldı|ı kanısındayız.

22. t . H . Konyalı., Abideleri ve Kitabeleri He Kon­

ya Tarihi, istanbul, 1964. s. S10-8I1; Sahip Ata Fahret­

tin Ali tarafından yaptırılan coedresenin kiubesi yok­ tur, ancak 66J. 664, 666, ve 679 H . yıllarında

haarlan-mif dört vakfiyesi mevcuttur.

C. E. Arseven, Türk Saııatı Tarihi, cilt I , s. 127; 6S6 H/12S8 M . tarihinde in$a edildiiini kabul eder.

F. Sarre, Setdchuktsche BmtdenmlUtr, s. U-19. S. Onvtr, "Konya'da ikinci bir çift jercfeli minare"

Konya Mecmuası, sayı 105-107. Konya 1947.

A. Kutan, op. d t . , s$. S+-S5, Şek. 24, pUn; med­ resenin 12SS-1279 yıllan arasında in;a edildiğini kabul «der.

2î. 1. H , Konyalı, op. cit., s. 397-Î9»: Mescidin kitabea kaybolmuştur. Minarenin çolcgen dilimli şek­

li Kon)-a'daki bu tiir minarelerle çaSda? oUbileceftini düifttndürmekledir.

341 narelerin yapmm kuzey batısında yer ahşı ve giriş kapısının da içeriden olu­ şudur.

X I I . yüzyılın ikinci y a n s ı n d a n Har-put Ulu Camisi*^ minaresinin dikdört­ gen prizmal kaidesi, caminin kuzey ba­ tı duvarını çeviren duvarlar içine giz­ lenmiştir. Burada oldukça ilginç özel bir durum ortaya çıkmaktadır. Cami duvarlarının moloz taşla inşa edilme­ sine karşılık kaide kesme taştandır ve tuğla ile işlenmiş i k i geometrik geçme b o r d ü r ü ile süslenmiştir. Muhtemelen bu süslü kaideyi dışarıdan da göster­ mek amacıyla, duvarın kaidenin hemen ö n ü n e gelen kısmına bir kemer açıl-mıştır». (Resim. 3, 4) Bu durum mina­ renin camiden önce inşa edildiği, batı duvarının sonradan önüne örüldüğü ve kemerin de süslü kaideyi göstermek amacıyla yapıldığı kamsını vermekte­ dir.

Eski Malatya Ulu Camisinde de** minarenin konumu ve yapı ile ilişkisi Harput Ulu Camisine çok benzer.

Kon-24. N . Ardıçoğhı, "Harput Artukoğullanna ait kiubeler", Türkiyat Uecmtuut, V I , 19Î9. s. 41-42.

N . Ardıçoglu, Harput Tarihi. İstanbul, 1964, s. 45. A. Gabrid, Voyates.. I . s. 259-2(0; Kitabe No. 142. s. 515. Fıg. 190 pUn, 191 minare.

M. van Bere hem. op. cit. s. 14$.

Cami avlusunun kuzey duvarında yer alan kiube-de caminin Arlukojullanmn Hısn Keyfa kolundan Fahrettin Karaaslan zamanında yapıldı|ı yazılıdır. An­ cak kitabenin tarih kısmı tahrip olduğundan gllçlUk-le okunmakta, bu yüzden de tarih Üzerindeki görüşgllçlUk-ler 551 H/1I5S-56 M ve 561 H/1165-66 M arasında deriş­ mektedir.

25. 1966 Ağustos ayında Harput Ulu Camisini ilk gördUtamOz zaman batı duvarındaki bu kesaer, İSnUne sonradan inşa edilmiş, bir çeşmenin arkasında gizliydi. Aynı sene yapılan restorasyon sırasında muhtes çcş me yıkılarak kemer ortaya çıkarılmıştır. Bu Ekim 1966 da çektiğimiz fotoğrafta görülmekledir.

26. A. Gabriel. Vo^-ages /, s. Î52, Kitabe No. 145, 146: s. 265, Fig. 197 plân: Batı poruli Üzerindeki kitabe portalin 645 H/'I247 M Urihinde yapıldığını bildIrU; doğu portalindeki kitabe ise 672 H/127J-74 M. yılındaki restorasyon tarihini w r i r .

O. Arık, "iWaUtya Ulu Camiinin Asli plânı ve Tarihi hakkında" Vcktflar Dergisi, V I I I , Ankara 1969, s. 144-145: Yeni bulunan bir kitabeye nazaran cami 621 HJ 1224 M . Yılında, Alaaddin Ke)-kubat zamanında. Man. sur Bin Yakup tarafından yaptırılmıştır. Yazar minare vc yapı arasındaki İlişkiye dayanarak muhtemelen İlk vapının minaresi olmadığı ve minarenin batı cepbesi j'cnidcn düzenlenirken eklendiği kanısuıdadır.

(6)

342 ÖMÜR BAKIRER ya Zemburi Mescidi minaresi de kapalı

son cemaat mahallinin kuzey batı kö­ şesi içine alınmıştır*" (Resim 24).

IV. Portal kompozisyonu İle bir­ likte tasarlanan minareler:

X I I L yüzyılın ikinci yansından itibaren minarelerin yapının ö n cephe­ sinde yer aldığı ve portal kompozisyo­ nunu etkilediği göriilür k i bu i k i şekil­ de olur:

a. Portal Kütlesinin İki kenarına bitilen minareler:

X I I I . yüzyılın üçüncü çq?reginde, yapının ön cephesinde portalin ağır bastığı bazı örneklerde, minareler de abidevi portal düzeninin ayrılmaz bir parçası haline gelir ve simetriyi boz­ mamak için çifte minareler olarak ta­ sarlanır. Camiler içinde yalnız Konya Sahip Ata Camisinde görülen bu çifte minare düzeninin aynı devirde inşa edi­ len üç büyük medresenin de ön cephe ve portal kompozisyonlarını etkilediği görülmektedir.

656 H/1258 M tarihli Konya Sahip Ata Camisinde». 670 H/1271 M ta­ rihli Sivas Gök Medresede*' ve muhte­ melen yakın tarihlerde inşa edilmiş olan Erzurum İnce Minareli

Medrcse-n. t . H . Konyalı, op. eil., s. S67.

M. önder, op. cit.. s. U7-US; Mescidin Icitabesi yoktur, infai özelliklerine dayanarak her i k i yazarda X I I I . yüzyılın ilk yarınna tarihler.

2t. M. F. Utur • M . M. Koman, op. cit., s. 42. I . H . Kon>-ali, op cit, %. i»

M . önder, op. cit., s. ti. F. Sarre, op. cit., s. İS.

Giriş portali üzerindeki kitabetine nazaran 656 H / 12» M urihinde Sahip Ata Fahrettin A)i tarafından yaptıntmiftiT,

2». A. Gabriel, Monuments... I , s. lSl-15», Fig. 101. MU, portal ve minare plini.

I . H . Uzunçarşılı, Sivas Şelıri, İstanbul, 1928, s. 116-120.

iJ. M. Rogers, "The Çifte MinareU Medrese in Er-n ı r u m aEr-nd the Gök Medrese iEr-n Sivas" AEr-natoliaEr-n

Stxt-dies, vol. 15, 1965, s. «3.

A. Kuran, op. cit., s. M .

FOrtai kitabesi 670 H/mi-72 M, yılında Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından, Giyaseddin KeyhUsrev dev­ rinde, yaptırıldığını bildirir.

de" minare gövdelerini t a ş ı y a n ve pa-yanda şeklini alan kaideler beden du-vanndan öne doğru t a ş a n p o r t a l kütle­ sinin i k i kenarına eklenir. Sahip Ata Camisinde ve Gök Medresede p o r t a l cephelerini süsleyen zengin t a ş işçiliği, nin payandaların yüzeyine de t a ş ı n m a ­ sı nedeniyle bağımsızlıklarını kaybedip portal kütlesiyle k a y n a ş ı r l a r . ( R e s i m 38, 45. 51).

En son örnek olarak bahsedebilece-gimiz 670 H/1271 M t a r i h l i Sivas Çifte Minareli Medrese de ise kaideler portal kütlesinin k e n a r l a r ı n a arkadan b i r l e ş i r . Dolayısıyla da kaideler ö n cepheden gö,

rünmez ve pabuçla gövdenin p o r t a l çer­ çevesi üzerinde yükseldiği i n t i b a ı n ı ve­ rirler». (Resim. 49. 50).

b. Portal kütlesinin bir kenarına bitişen minareler:

Bu türe giren minarelerin b i r ön­ cekilerden farkı çift değil tek o l u ş l a r ı , ve kaidelerinin portal k ü t l e s i n d e n ile­ r i doğru t a ş a n b i r çıkıntı meydana getirmesidir. Böylece de portal küt­ lesi ile b i r b ü t ü n teşkil etmezler ve plân ve cephede b a ğ ı m s ı z l ı k l a r ı n ı kay­ betmezler.

Bu konum X I I I . yüzyılın son çey­ reğinde inşa edilen ü ç minarede görül­ mektedir. Harput Arap Baba

Mesci-30. Kitabesi olmıyan Medrese'nin tarihlenmesl için

teşMi sürüşler mevcuttur:

A. Ş. Beygu, Erıurıım Tarihi, Abideleri ve

Kil*-btUri, İstanbul, 1936, s. U6; 651 H/12SÎ M tarihini

ka-bul eder.

I . H . Konyalı, Erzurtun Tarihi. İ s t a n b u l , 1960, s. 3S2; tarihi dokümanlara dayanarak Medresenin X I I I . yüzyıl sonu ite XIV. yUzytI başında i n ş a edilmiş ola-bileceiini ileri sUrer.

W. Bachmann, op. cit., s. 77-7»; X I V . yüzyıl başı­ nı kabul eder.

i. M . Rogers, op. cit.,; Sivas G»k Medrese mina­

relerinin kaide süslemeleri ile Erzurum Çifte Minareli medrescninkileri karşılaştırarak vc 1265 M yılında ha­ zırlanmış bir vakfiyeye dayanarak, Erzurum Çifte M i -nareli'hin daha erken oMujunu kabul eder.

A. Kuran, op. cit., s$. 120-124 larihleme için daha bncc ileri sürülen hipotezleri eleştirdikten sonra 12S5-1290 tarihini kabul eder.

31. t . H . Uzunçarîîlı, op. cit. $. 11Î-H5. A. Gabriel. Monuments I I , s. 15M52

(7)

X ı ı ı . Y Ü Z Y ı L TUĞU MİNmCLERİNİN KONUM, ŞEKİL MAıZEAAE VE TEZYİNAT ÖZELLİKLERİ

dinde", kaidenin b i r kenarı portalin doğu kenarına eklenir ve portal küt­ lesinden ileriye doğru taşar. (Res. 58) Aynı özelliğin görüldüğü Ankara As-lanhane Camisinde minare batı porta-linin kuzey k e n a r ı n a " (Res. 60), Af­ yon Ulu Camisinde ise kuzey portalin doğu kenarma eklenmektedir**. Portal kompozisyonu ile birlikte tasarlanan minarelerin her i k i t ü r ü n d e de mina­ re girişi içeridendir.

Yakandaki tasnifin açıkladığı gibi minare konumlanndaki değişiklikler Xni. yüzyılın belirli devrelerine top-lanabilmektedir. Şöyleki: Bağımsız ola­ rak inşa edilen minareler, Kırşehir Ca-cabey Medresesi minaresi hariç, X I I I . yüzyılın i l k y a n s ı n a toplanmakta; çe­ şitli şekillerde yapıya eklenen minare­ ler ise X I I I . yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren görülmekle beraber, bilhassa ikinci yarısında çoğalmaktadır. Her i k i türe de X I I . yüzyıldan birer örnek ver­ mek m ü m k ü n d ü r .

31. 1 . Sungurtuotlu. Harput Yotlarında, U u n b u l 19», (. 312-3U. Portal k i U b e s i i K İ e Kılıç Aslan o j l u KeyhOsrev zamanında onun » t e k ve emirferiyle Yusuf Ua Ardıiıah bin Şaban tarafından 678 H/IZ79 M . tari­ hinde y a p u n l d ı i ı yanlıdır.

33. M . Galip, Ankara, cilt I I , istanbul t92S s. 4>-49. P. Wiliek, "Zur Gesch'ıchte Angc»ras im Mittetal-ter". Festschrift für Georg Jacob zum Ziebıigslen Ge-bursMS, 1932, s. 3*4, No, S,

K. Otto-Dom. "Scldschukische HolzsüUlen Moscheen ia Klonasien' Aus ier Well âes IsUınıisdıen Kimsi,

Pestsekrifl für Ernst Kühnel. 1959, s. 6 « 9 , Abb. 9 plân.

M. Z. Oral. "Anadolu'da Sanat deferi olan ahfap mimberler, kiubeleri \-e tarihçeleri" Vakıflar Dergisi, V, Ankara, 1962. s. 52-55.

B. Ogel "Anadolu'da Aiaç İ K i l i t i " . y'Uık

Aroflır-malar Dergisi. 1, Ankara, 1957. s. 210 vd.

Kitabeti olmıyan Aslanhane camisinin tarihlenme-iine mimber kitabesi ifik tutmaktadır. Kitabe mimberin 6*9 H/i2«9-90 tarihinde Keykavus o g h ı Giyaseddin Mesud devrinde yapıldığını bildirir. B. Ocel, kiubenin cami­ nin yapılırına ait oldujunu, ancak bunun ilk yapılı; devrine mi yoksa P. Wittek'in b e l i r t i c i gibi X I I I y.y. ba^nda yapılan caminin daha sonraki bir tamirine mi ait o t d u i u n u D bilinmediğini açıklar. Konum ve portalle ilifkitine bakarak minarenin cami ile biriikte yaptldıfı re çaftda; örneklere bakarakta X I I I . y.y. sonUnna ait olduğu kanısındayu.

34. M . F. Uğur • M . M . Koman, op. cit., s. 137. K. Otto-Dorn. op d i . , s. 59-64.

K. Otto-Dom, KuDSt des İslam. Baden Baden 1965, s. İSO. Kitabesine nazaran 671 H/1272 M . tarihinde verir Sahip A u Fahrettin Ali'nin torunlarından Kutreddin Hasan Bey tarafından yaptınlmı;ltr.

Kaidesi dış duvarlar içine gizlen­ mek veya portalin bir kenanna bitiş­ tirilmek suretiyle yapıya eklenen mina­ reler yapının b i r parçası haline gelme­ lerine rağmen tamamen bağımsızlıkla­ rını kaybettikleri, plânda ve kütlede yapı ile organik olarak kaynaştınldık-ları söylenemez. Bu devre içinde yapıy­ la birlikte tasarlanmış ve kütle ile kay­ naştırılmış sayabileceğimiz örnekler X I U . yüzyılın üçüncü çeyreğinde ya­ pılan ve kaideleri portal kütlesinin bir parçası haline gelen d ö r t yapı­ nın minaresidir. Bunlarda minare ile portal kütlesi arasında bir kaynaşma mevcutsa da t ü m yapı ve minare arasın­ daki ilişki henüz fazla dengeli gibi gö­ rünmemektedir. (Res. 38, 45, 49, 51).

Karşılaştırma örneği olarak ele al­ dığımız X I . ve X I I . yüzyıl İran tuğla minareleri arasında hem yapıdan ba­ ğımsız hemde yapıya eklenmiş örnek­ lere rastlanmaktadır. Sayıca daha faz­ la olan ikinci t ü r ü n en m ü h i m özelli­ ği minarenin genellikle kuzey cephede yer alışı ve Gazneli'ler devrinden Sel­ çuklu devri sonuna kadar bu konumda bir değişiklik olmayışıdır'*. Damghan Mescid-i Cuma, Simnan Mescid-i Cuma, Kirman Mescid-i Malik, Buhara Kalyan Camisi ve Ardistan Mescid-i Cuma'da minareler daima yapının kuzey cephe­ sine eklenirler^. Anadolu örneklerinde ise bağımsız minarelerde sınırlayıcı ku­ rallar mevcut değildir. Yapıya dahil edilen veya portalin b i r kenanna ekle­ nen minarelerin ise yapının kuzey do­ ğu ve kuzey batı kenarına eklendiği gö­ rülmekte, bu b a k ı m d a n da İ r a n mina­ releri ile bir bağıntı kurmak m ü m k ü n olmaktadır.

tran'da portaller üzerinde çift mi­ nare olarak yer alan örneklere X I I . yüzyıl sonuna doğru Isfahan ve Sang-bast'ta yapılmış örnekler bulunduğu ileri sürülmekte ise de" bu kesin

de-35. E. Schroeder, A Survey of Persian Ari, s. itU-» 36. E. Schroeder, ibid.

(8)

344 ÖMÜR BAKIRER gildir ve halen ayakta duran minareler içinde en erken çifte minare X I V . yüzyılda yapılan İsfahan Çifte M i ­ nareli Cami'de görülmektedir'*. Bu ne­ denle Anadolu'da halen mevcut çift mi nareli yapılann Iran'dakilerden daha erken tarihli olduğu görülmektedir.

B. ŞEKİL

Minare tabandan itibaren, kaide, pabuç, gövde, şerefe kornişi, şerefe pe­

tek ve külâh olmak üzere kısımlara ayrılır. Girişte de belirttiğimiz gibi incelediğimiz minarelerde genellikle yalnız kaide, pabuç ve gövde esas du­ rumlarını muhafaza etmekte, çok az örnekte ise muhtes olmıyan şerefe kor­ nişi ve şerefe bulunmaktadır''. Bu ne­ denle aşağıdaki tasnife petek ve kü­ lâh dahil edilmemiştir.

I. KAİDE

Yapının kütlesine dahil edilmiş ve dış görünüşte yapının köşesine oturu-yormuş gibi görünen minareler dahi aslında kendi kaideleri üzerinde yükse­ lirler. Ancak bu kaideler dış duvarlar tarafından gizlenerek dışarıdan farke-dilememe durumu ortaya çıkmıştır. Portal kütlesine eklenen minarelerde ise kaideler yüksek payandalar şeklini almıştır. Ş u halde bütün minarelerde bir kaide mevcuttur ve X I I I . yüzyıl bo­ yunca beş çeşit kaidenin zaman ve yer özelliği göstermeden kullanıldığı gö­ rülür;

a. Kttp şekflU kaideler:

Bu t ü r kaidelerde derinlik, geniş­ lik ve yükseklik ölçüleri biribirine

he-3S. A. U. Pope, Â Survey of Persian Art, Pl. 364. 39. örne{in: X ( X yüzyıl sonlarında Erzurum Tepsi Minare-ye bir sMt kulesi iUv« edilmi;: Akşehir GUdUk Minare'de gSvdcnin ü s t kısmı yıkılmif ve lİÜ senesine kadar bu tekilde kalmıştır, mescidin bu isimle tanın­ ması da bu nedenledir; 1)01 senesi zelzelesinde Konya ince Minareli Medresenin minaresinde göv-denin öst kısmı yıkılmıştır. Alanya Akfcbe Sultan Mescidi ve Harpul Arap Baba Mescidi minareleri son yıllarda onlarılnuf, Siirt Ulu Camisi minaresinde kaide ve g ö v dedeki tuita ve sırlı tuğlalar yenilenmiştir.

men hemen eştir. K ü b i k kaidelere en erken örnek olan V a n U l u Camisi m i ­ naresinde taban ölçüleri 4.00x4.00 m . dir. Ancak burada k ü b ü n kuzey bati köşesinin tabandan y u k a r ı y a d o ğ r u pahlanması ile özel b i r d u r u m ortaya çıkar. X I I I . yüzyıl ö r n e k l e r i n d e n Ak­ şehir Ulu Camisi minaresinde taban öl­ çüleri 4.80x4.80 m., Alanya A k ş e b e Sul­ tan Mescidinde 2.80x2.80 m . , Siirt U l u Camisinde ise 2.90x2.90 m . d i r . Eski Malatyada'ki Ak Minare ve İ s i m s i z m i ­ narede ise k ü b ü n ölçülerinin az farklı olarak şekillendiği g ö r ü l ü r . (Res. 5, 11

17, 40, 26, 29).

Aksaray Kızıl Minarede kaidenin esas kütlesi k ü p şekilli olmakla bera­ ber, kübün köşeleri tabandan y u k a r ı y a doğru üçgen girintilerle yivlenmjştir.

(Res. 30).

b. Yatay yerleştirilmiş dikdörtgen prizma şekilli kaideler:

Genişlik ve derinlik ö l ç ü l e r i n i n e ş veya az farklı, buna k a r ş ı l ı k yüksekli­ ğin bu ikisinden az o l d u ğ u ö r n e k l e r d e kaide, yatay uzanan b i r d i k d ö r t g e n prizma şeklinde geniş ve b a s ı k b i r küt­ le olarak şekillenir. Konya Hoca Ha­ san Mescidi minaresinde kaidenin ta­ ban ölçüleri 2.90x3.90 m . , K ı r ş e h i r Ca-cabey Medresesinde 3.22 x 3.22 m . d i r .

Her ikisinde de yükseklik taban ölçüle­ rinin yarısına yakındır. Cacabey Med­ resesi minaresinde kaidenin ü s t köşele­ ri pahalanarak sekizgen pabuca yumu­ şak b i r geçiş sağlanmıştır. (Res. 55).

c. Dikey yerleştirilmiş dikdörtgen prizma şekilli kaideler:

Kaidenin genişlik ve derinlik ölçü­ lerinin eş olmasına karşılık y ü k s e k l i ğ i n bunların i k i misli veya daha fazla o l ­ duğu hallerde kaide u z u n l a m a s ı n a yer­ leştirilmiş b i r d i k d ö r t g e n prizma şek­ lini alır. B u t ü r e en erken ö r n e k olan Harput Ulu Camisi minaresinde kaide­ nin taban ölçüleri takriben 4.00x4.50 m., yükseklik 6.00 m . d i r . Kayseri

(9)

AmOOUJ-DA. X m . V V İ Z Y I L IVXiU M İ N A R E L E R İ N İ N K O N U M , ŞeiCİL M A I Z E M E V E T E Z Y İ M A T Ö Z E L L İ K L E R İ

345 Ulu Camisinde boyutlar takriben 5.00x

5.00X 10.00 m . dir. Bayburt Ulu Cami­ sinde dikdörtgen prizmal kaide i k i kı­ sımdan meydana gelir. Altta 3.20x3.65 m. taban ölçülerinde ve 3.50 m . yük­ seklikteki k ü p üzerine aynı boyutlarda ikinci b i r k ü p oturur. B u ikincinin ü s t köşeleri pahlıdır. (Res. 4, 9, 16). Akşe­ hir Taş Madresenin minaresinde, taban ölçüleri 2.00x2.00 m., yüksekliği 4.00 m , ye yakm olan dikdörtgen prizma kaide

mescidin çatısına kadar yükselir. Kon­ ya İnce Minareli Medrese'de kaide tak­ riben 2.20x2.20x3.00 m . boyutlannda-dır. Kaidesi portalin kenarına eklenen Ankara Aslanhane Camisinde kaidenin boyutlan, portalin yükseklik ve genişli­ ğine hemen hemen eştir, dolayısıyla da kütle olarak portalle e ş değerdedir

(Res. 32. 43, 61).

Portal kütlesinin i k i kenarından çif­ te minare olarak yükselen minarelerin üçünde, Konya Ssdıip Ata Camisi, Sivas Gök Medrese, ve Erzurum Çifte Mina­ reli Medresenin minarelerinde, gövdeyi taşıyan ve kaide vazifesi gören payan­ dalar dikdörtgen prizma şeklinde ve portal kütlesi ile aynı yüksekliktedir. Ancak, bımlar Aslanhane Camisi kaide­

sindeki gibi portal kütlesi ile rekabet edecek durumda değil, aksine hem küt­ leleri hemde tezyinatın devamlılığı ile portal kütlesi ile k a y n a ş m a halin­ dedirler.

d. Sekizgen şekilli kaideler :

B u t ü r kaidelere b i r i X I I I . yüzyıl başından, diğeri sonundan olmak üze­ re i k i örnek mevcuttur. Sivas Ulu Ca­ misinin minaresinde sekizgen kaidenin her kenarı takriben 1.50 m . genişlikte, yüksekliği ise 1.80 m . dir. Sekizgenin her yüzü sağır kemerlerle zenginleşti­ rilmiştir. (Res. 6 ) . Harput Arap Baba Mescidinde ise sekizgenin yüksekliği genişliğinden az, netice olarakta çok kütlevidir (Res. 58).

B u beş çeşit kaidenin belirli de­ virlerde t o p l a n m a m a s ı kaidelerin şe­

killenmesinde tarihi b i r gelişme olma­ dığını göstermektedir. Şekil ne olursa olsun hepsinde müşterek olan taraf kai­ de ve gövdenin form olarak kesinlikle biribirinden ayrılmış olmasıdır. Bu ne­ denle de, i k i örnek dışında, daima kai­ deyi takip eden ve gövdeye geçişi sağ-lıyan b i r pabuç kısmı mevcuttur. Kar­ şılaştırma yaptığımız X I . ve X I I . yüz­ yıl î r a n tuğla minarelerinde ise kaide­ ler gövdeden i l k bakışta kesinlikle ay­ rılmaz. Kaide bazan 501 H/1107 M ta­ r i h l i îsfahan Chihil Dukhtaran'daki gi­ b i kare*», bazende 494 H/1100 M tarih­ l i Gulpayagan Mescid-i Cuma'daki gibi altıgen^'bir şekle sahip olduğu halde, kaide genişliğinin gövdenin çapından az farklı oluşu, ve kaidenin ince uzun bir kütle olarak yükselmesi nede­ niyle gövdeden ayn b i r eleman ola­ rak güçlükle ayırt edilir. B u sebep­ ten arada geçiş vazifesi gören pabuç kısmına lüzum olmadan gövde kaide üzerine oturur. Kaide ve gövdenin hir-birleriyle geçişli olmayıp, i k i ayrı ele­ man olarak belirmesi İ r a n ' d a ancak X I V . yüzyıl minarelerinde göze çar­ par".

I I . PABUÇ

Sekizgen kaideleri olan i k i minare­ de, Sivas Ulu Camisi ve Harput Arap Baba Mescidi, ve dikdörtgen prizmal kaidesi olan Akşehir Taş Medresenin minaresinde gövde arada b i r pabuç ol­ madan doğrudan doğruya kaide üzeri­ ne oturur. (Res. 58, 33) Bunlar dışında kaide ve gijvde arasında geçiş vazifesi gören pabuç herzaman mevcuttur. Çe­ şitlilik gösteren pabuçları beş gurupta incelemek m ü m k ü n d ü r .

a. Sekiden şekilli pabuçlar: X I I . yüzyılın ikinci y a n s ı ve X I I I . yüzyıl süresince inşa edilmiş yirmiyedi

40; A. U. Fope, op. cit. $. 1071. Pl. 361 A. 36$. 41. İbid, Pl. 361 B, 365 C.

O. Gr»b»r, Island Architecture and Us Decoration-London. 1967. Pl. 285. 2t6.

(10)

346 ÖMÜR BAKIftER

minarenin on tanesinde pabuç sekizgen şekillidir. Kayseri Ulu Camisi, Bayburt Ulu Camisi, Eski Malatya'daki îsimsiz minare ve Ak minare, Akşehir Ulu Ca­ misi, ve Güdük Minare Mescidi, Antal­ ya Yivli Minare, Konya Zemburi Mes­ cidi, Kırşehir Cacabey Medresesi ve An­ kara Aslanhane Camisi minarelerinde sekizgenin genişliğinin kaideyle düz

o-rantılı olduğu, ancak yüksekliğin sınır­ layıcı kurallara bağlı kalmayıp her ör­ nekte değiştiği göze çarpar. (Res. 9, 26, 28, 11, 13, 14, 37, 24, 55) Kırşehir Caca­ bey Medresesinin minaresi hariç diğer bütün minarelerde sekizgen şekilli pa­ buç tuğladan inşa edilmiş ve genellikle sekizgenin her yüzüne sağır kemerler yerleştirilmiştir. Kayseri Ulu Camisi, Konya Zemburi mescidi ve Eski Malat­ ya'daki i k i minarede bu sağır kemerler kullanılmıştır. Antalya Yivli Minare ve Ankara Aslanhane Camisi minarelerin­ de sekizgenin alt kenarlanndaki yarım

piramidal çıkıntılar kaide ve pabuç a-rasmda yumuşak bîr geçiş meydana getirir. (Res. 37, 61)

b. Köşeleri pahlı, küp şekilli pa­ buçlar :

Küp şekilli pabuç genellikle yine küp şekilli bir kaide üzerine oturur. Kübün dört köşesi üçgenler meydana getirecek şekilde pahlanmış üçgenle­ rin sivri uçları kaidenin üst köşelerine uzatılmıştır. Böylece kare plândan se­ kizgene geçilir ve gövde sekizgen üze­ rine oturur. Aksaray Kızıl Minare, A-lanya Akşebe Sultan Mescidi ve Konya Hatuniye Mescidi minarelerinde bu tür pabuçların bulunması X I I I . yüzyılın ilk yarısında kullanıldığını göstermek­ tedir. (Res. 30, 17, 19)

c. Üst köşeleri çıkmtıh, küp şekilli pabuçlar :

X I I I . yüzyılın üçüncü çeyreğinde inşa edilen minarelerin bir kısmında küp veya dikdörtgen prizma şekilli ka­ ideyi k ü p şekilli b i r pabuç takip eder.

Konya'da Hoca Hasan Mescidi, İ n c e Minareli Medrese, Sahip Ata Camisi ve Erzurum Çifte Minareli Medrese'nin minarelerinde görülen b u t ü r p a b u ç , larda kaideyle p a b u ç a r a s ı n d a b i r şekil ayrıntısı meydana gelmez. Kaideden gövdeye geçiş ise pabucun üst köşele-rine oturan yarım piramidal veya y a r ı m konik çıkıntılarla olur. Hoca Hasan Mescidinde yarım konik, d i ğ e r l e r i n d e yarım piramidal d ö r t çıkıntı, k ü b i k küt­ leyi takip eden ikinci b i r k ü t l e meyda­ na getirerek, k ü b ü n sekizgene d ö n ü ş m e ­ sini ve gövdeye y u m u ş a k b i r geçişje bağlantısını temin ederler. (Res. 34,.44, 38, 51) Yalnız Sahip Ata Camisinde b u ikinci kütlenin köşeleri p a h l a n m ı ş t ı r . Bahsi geçen d ö r t minarede de gövdele­ rin değişik şekillerde d i l i m l i o l u ş u ara­ larında bir birlik meydana getirmekte­ dir.

d. Üst köşeldri çıkıntılı, dikdört­ gen prizma şekilli pabuçlar :

Esas olarak b i r önceki gurupla ay­ nı olmakla beraber, p a b u ç k ü p yerine dikdörtgen prizma olarak şekillenir. Yine üst köşelerde ç ı k ı n t ı l a r yer alır ve gövdeye geçişi sağlarlar. Sivas G ö k Medresenin minarelerinde b u ç ı k ı n t ı l a r yarım konik, Sivas Çifte Minareli Med-rese'ninkilerde yarım p i r a m i d a l şekil­ dedir. (Res. 49, 50)

e. Üçgenti kuşak şeklinde p a b u ç : Pabuç kısmını, sivri u ç l a r ı y u k a n veya aşağı gelmek ü z e r e y e r l e ş t i r i l m i ş , üçgenlerden meydana gelen b i r k u ş a k dolaşır. X I I I . yüzyıl tuğla minareleri a-rasmda yalnız, geç ö r n e k l e r d e n olan, Afyon Ulu Camisi minaresinde rastla­ nan bu t ü r p a b u ç u n X I V . yüzyılda Tire Lala Paşa ve K a d ı Necmettin Camileri ve Birgi'deki Aydmoğlu Mehmet Bey Camisi minarelerinde daha ç o k b ö l ü m -lenerek ve hareket-lenerek kullanıldığı görülmektedir". (Res. 57)

(11)

347 Yukarıdaki tasnif neticesinde kai­

denin aksine p a b u ç kısmının şekillen­ mesinde X I I I , yüzyılın i l k y a n s ı ve ikinci yarısı arasında belirgin bazı farklar tespit etmenin ve kaide p a b u ç ilişkisinde de bazı genellemelere işaret etmenin m ü m k ü n olduğu anlaşılmak­

tadır. Şöyleki: Genellikle sekizgen kai­ deden gövdeye geçişte arada p a b u ç mevcut değildir; X I I I . yüzyılın i l k yarı-smda k ü b i k veya dikdörtgen prizmal kaideleri sekizgen bir p a b u ç takip e-der; X I I I . yüzyılın i k i n c i yarısından o-lan örneklerde ise kübik veya dikdört­ gen prizmal kaideyi yine kübik veya dikdörtgen prizmal b i r p a b u ç takip

e-der. P a b u ç t a n gövdeye geçiş pabu­ cun üst kenarlarından yükselen yarım piramidal veya yarım kanik çıkıntılar-b olur.

I I I . GÖVDE:

X I I I . yüzyıl süresince inşa edilen tuğla minareler gözden geçirildiğinde değişik gövde şekillerinin belirli dev­ relere toplanabildiği görülmektedir. Ayrıca minare konumunun da göv­ de yüksekliğini e t k i l e d i ^ ve bağım­ sız veya kaideleri yapının bir kenarı­ na bitişen minarelerde gövde yüksekli­ ğinin kaidenin hemen hemen beş veya yedi k a t ı olduğu; halbuki yapının

dış duvarları içine alınmış veya por-taller üzerinde yükselen minareler­ de ise k ü t l e olarak aynı yükseklik elde edilmekte ise de buna alt yapının yük­ sekliği de eklendiğinden tek başına gövde yüksekliğinin azaldığı dikkati çekmektedir. B u genel özellikten sonra gövde şekillerini şöyle sıralıyabiliriz:

a. Sflindirik gövdeler:

X I I . yüzyılın ikinci y a n s ı ve X I I I . yüzyıl süresince inşa edilen yirmiyedi minarenin yirmisi silindirik gövdelidir ve kendi içlerinde çap ve yükseklik de­ ğişiklikleri gösterirler. X I I . yüzyıl mi­ narelerinden Van Ulu Camisi, Harput Ulu Camisi ve Erzurum Tepsi

Minare'-de silindirik gövMinare'-deler geniş fakat bo­ durdur, yukarıya doğru hemen hiç in­ celmeden yükselirler. (Res. 5, 34, 2)^^

X I I I . yüzyılın ikinci yarısmda in­ şa edilen Sivas, Kayseri ve Bayburt Ulu Camilerinde ve Aksaray Kıziİ Minare'-de minare gövMinare'-deleri şerefeye doğru muntazam olarak incelen, ince uzun, yüksek bir silindir olarak şekillenir. Bu nedenle i l k örneklerdeki kalın görünüş giderilir. (Rcs. 5, 9, 15, 30) Eski Malatya Ulu Camisi, İsimsiz Mi­ nare ve Ak Minare'de ise gövdenin şe­ refeye doğru incelişi biraz daha fazla­ laşmıştır. (Res. 25, 26, 29)

Geniş başlıyan, şerefeye doğru muntazam fakat belli belirsiz incelen gövde şekli X I I I , yüzyılın geç örnekle­ rinden Kırşehir Cacabey Medresesi ve Ankara Aslanhane Camisi minarelerin­

de görülmektedir, (Res. 55, 60) Aslan­ hane Camisi minaresinde silindirik göv­ de şerefe altında altıgene dönüşür ve böyle bir şekil değişmesi geçiren tek örnek olur. Alanya Akşebe Sultan ve Harput Arap Baba Mescidlerinde göv­

denin m ü h i m bir kısmı yıkıldığı için orijinal yükseklik ve incelişi tahmin et­ mek m ü m k ü n değildir.

Silindirik gövdeli minarelerde heı -zaman bulunan ancak dilimli gövdeli minarelerde nadir olarak rastlanan bir diğer özellikte minarenin çekirdek kıs­ mını ışıklandırmak amacıyla gövdeye açılan küçük pencerelerdir. Bu ışık pencereleri bazen Kayseri ve Bayburt Ulu Camilerinin minarelerinde olduğu gibi gelişigüzel serpiştirilmiş (Rcs. 9,

15), bazende Eski Malatya'daki İsimsiz minare, Akşehir Ulu Camisi, Aksaray Kızıl Minare, Akşehir Taş Medrese ve Kırşehir Cacabey Medresesi minarele­ rinde olduğu gibi dikey bir hat üzerin­

de muntazam aralıklarla sıralanmıştır.

U. Ancak h<;r üçünde de gövdenin üsl kısmı kırık

(12)

dWlUr-348

b. Sekizgen şekllU gövdeler : Yalnız Konya'daki Hatuniye Mes­ cidi minaresinde gövde geniş bir sekiz­ gendir ve mukamash şerefe kornişine kadar aynı şekil devam eder (Res. 19) Orijinalde çift şerefeli olan bu minare­

de**, gövde muhtemelen birinci şerefe üzerinde silindirik bir şekil alarak de­ vam etmekteydi.

c. Çokgen şekllU gövdeler:

Silindirik gövdenin değişik kesitli çıkmtılarla hareketlenmesinden mey dana gelir. Bu t ü r minarelerin tarih­ l i örneklerinin X I I I . yüzyıhn üçün­ cü çeyreğinden oluşu muhtemelen tarihli olmıyanlannda yakm tarihlerde yapılmış olacağını düşündürmektedir. Daire ve prizmal çıkıntıların dizilişine göre çokgen şekilli gövdeler üç çeşide ayrılabilir:

1. Prizmal ve yarun daire çıkıntı-lann nöbetleşe dlzihnesl:

Konya Hoca Hasan Mescidinin mi­ naresinde dört geniş yarım daire dilim dört prizmal çıkıntı ile, daire dilimler kaidenin köşelerine isabet edecek şekil­ de, nöbetleşe dizilir. Konya Sahip Ata Camisinde ise üç yarım daire dilimi aynı genişlikte bir prizmal çıkıntı ta­ kip eder ve hepsi birden gövdeyi onaltı dilime bölerler. (Res. 39)

2. Datre dUlm ve prizmal çıkıntı-lann aralarına biresr kaval süme ilâvesi ile nöbetleşe dizilmesi:

Konya Hoca Hasan Mescidi mina­ resinde gövdenin şerefeyi takip eden üst kısmı sekiz daire dilim ve bunla­ rın aralarındaki girintileri dolduran ince kaval silmelerle dilimlenir. Ay­ nısı Konya înce Minareli Medrese minaresinde gövdenin hâlen ayakta du­ ran alt kısmında ve Sivas Gök Medre-se'nin çift minarelerinin gövdelerinde

45. Bak: Kıtım IV. Şerefe.

görülür. Ancak bu ikisinde çıkıntıların hepsi daire d i l i m değil, b i r i daire d i l i m b i r i prizmal çıkıntı olmak üzere sıra­ lanırlar ve aralarında geniş kaval sil-meler yer alır. Daire dilimler ve priz­ mal çıkıntılar gövdenin çapının geniş olduğu kısmı çevreledikleri için yay­ vandır. (Res. 44, 46)

3. Yarun daire dilimlerin İnce d ü z çubuklarla nöbetleşe dizilmesi:

ince çubuklar uzaktan g ü ç l ü k l e farkedilir, bu sebepten de gövde yalnız daire dilimlerle b ö l ü m l e n m i ş gibi gö­ rünür. Konya înce Minareli Medrese'de gövdenin birinci şerefe üzerinde yük­ selen kısmının yıkılmadan ö n c e çekil­ miş fotoğraflarında sekiz daire d i l i m i n ince çubuklarla nöbetleşe dizildiği gö­

rünmektedir, (Res, 44) Antalya Y i v l i Minarenin gövdesini yine sekiz tane, i r i yarım daire d i l i m b ö l ü m l e r . (Res. 36, 37) Eı-zurum Çifte Minareli Medre­ senin minarelerinde ise daire d i l i m l e r daha küçük ebattadır, dolayısıyla sekiz yerine onaltı daire dilim gövdeyi sarar. Daire dilimler a r a s ı n d a k i ince ç u b u k ­ lar çok az belirlidir**.

Kısaca özetliyecek olursak: Kesin­ likle tarihlenebilen minarelerden anla­ şıldığına göre X I I I . yüzyılın i l k y a n s ı n ­ da silindirik gövdeler tercih edilmekte, yüzyılın ikinci yarısında yapılan b i r kı­ sım minarede ise silindirik g ö v d e l e r e daire dilimler ve prizmal ç ı k ı n t ı l a r ilâ­ ve edilerek, daha önce g ö r ü l m e y e n , çok­ gen şekilli gövdeler meydana getiril­ mektedir. Akşehir T a ş Medrese ve Sivas Çifte Minareli Medrese a r a s ı n d a , y a n i

1250-1271 yılları arasında, bölgesel ö-zellikler taşıyan Siirt U l u Camisi dı­ şında, silindirik gövdeli tuğla minare­ lere rastlanmayışı b ı m a karşılık en geç örneği Erzurum Çifte Minareli medre­ sede olmak üzere altı tane minarenin

46. Eğilmekte olan gövdeleri sailamlaftırmıık ama­ cıyla bu düz silmeler üzerine ince demir ç u b u k l a r konmuftur. Demir ç u b u k l a n n tuğla renkleriyle hem ihenk olu^u, fazla güze çarpmaroalannt s a ğ a n a k t a d ı r

(13)

-ANAOOUrOA XIK. YÜZYIL TUĞLA MİNARELERİNİN KONUM, ŞEKİL MALZEME VE TEZYİNAT ÖZELLİKLERİ

dilimli gövdeleri oluşu, elde yeteri ka­ dar ö r n e k k a l m a m ı ş olması ile yorum­ lanabileceği gibi, b e l i r l i b i r devir için­ de bir zevk değişikliği ve yeni bir mo-danm h a k î m olması ile de yorumlana­ bilir. D i l i m l i gövdeli minarelere Kon­ ya, Antalya, Sivas ve Erzurum gibi da­ ğınık bölgelerde r a s t l a m ş ı ve bunlar­ dan Konya ve Sivas'taki üç tanesinin aynı b â n i t a r a f ı n d a n inşa ettirilmiş ol­ ması muhtemelen bölgesel özellikler­ den ziyade yapan ve yaptıranın seçi­ miyle bağlanabilir*'.

X I I I . yüzyıbn son çeyreğinde ise silindirik gövdeli minarelere b i r d ö n ü ş vardır k i bunu da Sivas Çifte Minareli Medrese, Kırşehir Cacabey Medrese'si Harput Arap Baba Mescidi, Afyon U l u Camisi ve Ankara Aslanhane Camisinin silindirik gövdeli minarelerinde izle­ mek m ü m k ü n o l m a k t a d ı r .

B u noktada t r a n örnekleri ile b i r karşılaştırma yapacak olursak, A. U . Pope'a nazaran,^ " E n erken î r a n mina­ releri, b a t ı İ s l â m memleketlerindekine benzer nitelikler t a ş ı m a k t a ve gövde kare olarak şekillenmekteydi. îleriki devirlerde î r a n için karakteristik m i ­ nare şekli olan silindirik gövdeli mina­

reler ise i l k önce kuzeydoğu iran'da ve îslâmiyetin k a b u l ü n d e n çok sonra görülmeğe başladılar. Bunlar için X I . yüzyıldan önce yapılmış örnekler bu­ lunamamıştır. Sangbast'taki minare Damghan'daki Tarı-Khane'ye 1058 yı­ lında ilâve edilen minare Damghan Mescid-i Cuma (1026), Simnan Mescid-i Cuma ( X I . yy.) Kashan Mescid-î Cu­ ma, Ardistan Mescid-i Cuma, Kirman Mescid-i Mâlik ve Sabzaver Mescid-i

47. Kon>-a Sahip Al» Camiti ve toee MinureU Med­ rese, Sivas Gök Medrese S*hlp A u Fahrettin Ali ta­ rafından yaptınimif binalardır. Bak: Not. 22, tl, 29.

« . A. U. Pope, op. cit.. ». 1026-27 49. tbid. PI. 260.

50 Ibid. W. JS9 B .

0 . Grabar, op. cit., PI. 194.

51. A. U. Pope, op. cit., PI. JS9 A, 3«0 A. O. Grabar, op. cit., PI. 197.

Cuma'mn minareleri" ve Gulpayagan Mescid-i Cuma " Isfahan Chihil Dukh-taran (1107)**, Sava (1110) ve Bistam . (1120) daki minareler " silindirik göv­ denin Selçuklular devrinde en çok kul­ lanılan şekil o l d u ğ u n u desteklemekte­ dir. Silindirik gövdenin Türkistan'da görülen ve çok geniş başlayıp şerefeye doğru birdenbire incelen şekli ise Bu-hara'da Kalyan Camisi minaresi vc

Uzgend minareleri ile temsil edilir. Böy­ lece İran'da silindirik gövdenin kavc gövdenin yerini çok çabuk aldığı anla­ şılmaktadır,"

Yukarıdaki ö r n e k l e r silindirik göv­ deli minarelerin menşei h a k k ı n d a bir f i k i r verecek niteliktedir. Ancak î r a n ve Anadolu örnekleri karşılaştırıldığın­ da aralarında farklar olduğu göze çar­ par. Sava Mescid-i Cuma, Isfahan Chi­ h i l Dukhtaran ve Gulpayagan Mescid-i Cuma'nın minarelerinin silindirik göv­ deleri geniş ve g ü d ü k t ü r , şerefeye doğ­ r u az incelirler. B u özellikleriyle de A-nadolu'da X I I . yüzyılın ikinci yan­ sında yapılan tuğla minarelere benzer­ lik gösterirler. Damghan, Simnan, Sab-zavar ve Simnan minarelerinde ise silin­ dirik gövde Anadolu örneklerine naza­ ran daha ince uzundur ve şerefeye doğ­ r u birdenbire daralır.

Anadolu'da rastladığımız dilimler ve prizmal çıkıntılarla çokgen olarak şekillenen minarelere İ r a n ' d a halen mevcut minareler arasında verilebile­ cek tek örnek Jar Kurgan minaresidir. X I . yüzyıl sonu veya X I I . yüzyıl başın­

da inşa edilen bu minarede gövde yal­ nız yarım daire dilimlerle bölümlen-m i ş t i r " . Jar Kurgan bölümlen-minaresinin

îran'-52. A. VJ. Pope, op. cit., PI. Î5». B. O. Grabar. op. c i l . , Pl. 285 , 2 » . 53. A. U. Pope, op cit., Pl. » 1 B.

54. İbid, Pl. J61 A. O. Grabar, op. c i l . . Pl. 317.

55. A, U. Popo, op. cit.. Pl. 3*5 B. O Grabar, op. cit., Pl. IW, 212, 214. 56. A.U. Pope. op. c i l . , Pl. 3*0 B. O. Grabar. op. clt., Pl. 10, I I

(14)

350 Örn» BMditER da tek örnek olarak kalması belkide

bu şeklin fazla ravaçta olmadığına i -şaret etmektedir. Ancak, minarelerde kullanılmamış olmasına rağmen Gazne ve iran'da X l . yüzyıldan itibaren inşa edilen türbelerde çokgen dilimli göv­ delerin kullanıldığı görülmektedir. En erken Gazne'de Gazneli Mahmut ve Mesut'un mezar kulelerinde görülen bu tür gövdeler", daha sonra Gurgan'da Kümbet-i Kabus", X I I . ve X I H . yüzyıl­ larda ise Rey, Veramin, Demavend tür­ belerinde*' kullanılmış ve gövde değişik ebatlarda prizmal çıkıntılarla dilimlen­ miştir. Jar Kurgan minaresinin yarım daire dilimli gövdesinin 1281 tarihli Pir-i Alemdar türbesine ilham olduğu ileri sürülür.*' Anadolu türbelerinde ise dilimli ve prizmal çıkıntılı gövde nadir olarak kullanılmıştır*^. Bu nedenlerle Anadolu'daki gövdeleri çokgen dilimli minarelere bir ilham kaynağı aramak gerektiğinde İran'daki minarelerden zi­ yade türbelere bakmak ve Anadolu'daki oluşumda direkt bir etki aramaktan zi­ yade bazı elemanların seçilip değiştirile­ rek kullanıldığı fikrini benimsemek e-gilimindeyiz.

IV. ŞEREFE :

Daha önce de belirtildiği gibi ince­ lemesi yapılan minarelerin genellikle şerefe ve mukarnaslı şerefe kornişleri tahrip olmuş, sonraki yıllarda yenile­ nilerek esas karakterini kaybetmiştir. Yalnız Akşehir Taş Medresenin minare­ sinde birinci şerefe ve diğer bazıların­ da da mukarnaslı korniş esas özellikle­ rini muhafaza etmektedir.

Orijinal şerefe kornişi bulunan mi­ narelerden b i r tanesi olan Sivas Ulu Camisinin minaresinde gövdenin üst

5S. Ibitl. W. 35$, 356 B.

59. tbid. $. 970-W4, f i g . 336. Pl. 337. « . tbid. Pl. 346, 348 B , 34S A.

61. İbid. s. 1023, 1027. Fig . 35«, Pl. M7 A. 62. X I I I . Yüzyılda inşa edilen lUrbeler >{Inde Ak­ şehir Scvyit Mahmul llayrani vc Kony» Me\'lana Tür­ besinde bu şekil görülmektedir.

kısmında, yazı b o r d ü r ü n ü takiben baş-Uyan şerefe kornişinin sadece i l k sıra-smdaki mukarnaslar orijinaldir. B u n u takip eden i k i sıra muhtes olup, kir­ pi saçak şeklinde bitirilmiştir. (Res. 8) Birinci sıradaki mukarnaslar k ü ç ü k iç bükey kavisli hücreciklerdir. Konya Ho­ ca Hasan Mescidinde k o r n i ş i k i mukar­ nas sırasından meydana gelir. Halen iç bükey kavisli y u v a l a r ı n b i r k ı s m ı kırılmıştır, (Res. 35)

Aksaray Kızıl Minare ve Konya Ha-tuniye Mescidi minaresinde şerefe kor­ nişinin tamamı mevcuttur. Kızıl Mina­ rede mukarnaslar üç sıraya dizilir. Alt­ tan birinci sırada k ü ç ü k s a ğ ı r kemer-cikler ve fazla derin o l m ı y a n yuvalar nöbetleşe dizilir. İkinci s ı r a d a derin, İÇ bükey kavisli yuvalar, en ü s t s ı r a d a ise yine derin iç b ü k e y kavisli, y ü k s e k yuvalar yer alır. (Res. 31)

Konya Hatuniye Mescidinde k o r n i ş yine üç mukarnas s ı r a s ı n d a n o l u ş u r . Birinci sıra "Bursa kemeri" p r o f i l l i sa­ ğır nişlerden ibarettir. İkinci s ı r a d a , sa­ ğır nişler arasına ikişer tane az derin, üstleri sivri uçlarla nihayetlenen yuva girer. Üçüncü sırada alttaki i k i y u v a n ı n üzerine bir tane geniş ve derin mukar­ nas yuvası yerleşir, ve b u son s ı r a d a k i

yuvalar kornişin dışa d o ğ r u genişle­ mesini sağlar (Res. 22). E r z u r u m Çifte Minareli Medrese'de b i r i n c i mukarnas sırasında tek tek yuvalar mevcuttur. (Res. 51)

Mevcut ö r n e k l e r e bakarak, k o r n i ş ve şerefeleri muhtes olan minarelerde de esasta bu şekilde i k i veya daha fazla mukarnas sırasından meydana gelen bir kornişin b u l u n d u ğ u ve bunun şe­ refeye doğru genişliyerek g ö v d e d e n şe­ refeye geçişi sağladığı tahmin edilebi­ lir.

Gövdenin şerefe ü z e r i n d e d e devam etmesi ve onunda bir şerefe ile nihayet-lenmesi, dolayısıyla gövdenin çift şere-feli olarak o l u ş u m u n a X I I I . yüzyıl tuğ­ la minareleri a r a s ı n d a nadir r a s t l a n ı r .

(15)

ANADOLU'DA XUI. YÜZYIL Tu6u MİNARELERİNİN KONUM, ŞEKİL -AALZEME V E TEZYİNAT ÖZELLİKLERİ

351 Halen her i k i şerefenin de gövde üzerin­

deki konumu yalnız Akşehir T a ş Med­ resenin minaresinde görülmektedir.

(Res. 32) Ancak, burada şerefe mukar-naslı b i r k o r n i ş olmadan gövdeye otu­ rur. Birinci şerefenin tuğla k o r k u l u ğ u muhtemelen aslını muhafaza etmektey-se de ikinci şerefenin k i onarılmıştır.

Konya t n ç e Minareli Medresenin geçen yüzyıl sonunda F. Sarre tarafın­ dan neşredilen fotoğrafmda*', ve aynı sıralarda çekilmiş başka fotoğraflarda, minarenin d i l i m l i gövdesinin birinci şe­ refe üzerinde şekil değiştirerek ancak yine dilimli olarak devam ettiği ve ikin­ ci bir şerefe ile nihayetlendiği, bunu ta­ kiben de d i l i m l i b i r petek kısmının gel­ diği görülmektedir. (Res. 43) İkinci şerefenin 1901 zelzelesinde yıkılmasın­ dan sonra minare şimdiki tek şerefeli ve birazda g ü d ü k şekli almıştır.

Konya Hatuniye Mescidi minare­ sinin de çift şerefeli olduğunu nisbetsiz şeklinin yanısıra, 1854 yılında yapılmış bir çizim doğı-ulamaktadır** (Res. 20) Çizimde sekizgen gövdenin şerefeden sonra silindirik olarak yükseldiği ve m u k a m a s l ı b i r kornişle nihayetlendiği görülmektedir.

Konya Hoca Hasan Mescidi'nde de dilimli ve prizmal çıkıntılı gövde aynen înce Minareli Medresenin minaresin-deki gibi şerefe kornişi üzerinde şekil değiştirerek devam etmektedir. (Res. 34, 35) B u kısmın petek için fazla geniş oluşu ve çekirdekteki merdivenlerin devam etmesi b u minarenin de esasında

a. F. Sarcc, Konia, Seldchtıkische BandenmaUr,

s. 17, Abb. 27. Her i k i şerefesi de mevcut olan mina­ renin SS m. yUksckligiMİe olduğunu kaydeder.

64. 1854 yılında Ressam Hüsnü Yusuf Bey tara­ fından yapılan vc S. Ünver arşivinde bulunan bu su­ luboya resimde Hatuniye minaresi ikinci şerefenin mu­ kamaslı kornişi de dahil olmak üzere resmedilmi(tir. Bak: S. Onver, "Konya'da İkinci bir Çift Şerefeli m i ­ nare", Konya Mecmuast, 1947, sayı 105-107.

I . H . Konyalı, Abideleri vc Kitabeleri ile Konya Tarihi, tstanbul, 1964. s. MO.

y . ö n g e , "Çift şerefeli Selçuklu minareleri ', ö ı ı

-oiyo, d i t , S. tayı 50. s. 10.

çift şerefeli olduğu kanısını uyandır­ maktadır.

Anadolu tuğla minarelerinde oldu­ ğu gibi, İran tuğla minarelerinde de ha­ len çok az minarede orijinal şerefe ve korniş mevcuttur. Neşredilen örnek­ lerden izlenebildiğine göre, bunlar da

i k i veya ü ç mukarnas sırasından mey­ dana gelmektedir. Mukarnas yuvaları bazen Simnan ve Sarban Mescid-i Cma'larınm minarelerindeki gibi ince u-zun ve az derin bazende Bistam'da olduğu gibi derin, iç bükey kavislidir**. İkinci örnek Anadolu'dakilerlc daha ya­ kın paraleldedir.

C. MALZEME - T E K N İ K - SÜSLEME: Ele aldığımız minarelerde, esas malzeme olan tuğlanın yanısıra, kaide­ lerde kesme ve moloz taş, p a b u ç ve gövdelerde sırlı tuğla ve çini de kulla­ nılmıştır. Malzeme, bilhassa tuğla, hem yapı hemde süsleme malzemesi olarak kullanıldığı için birlikte incelemeği uy­ gun bulduk.

L T A Ş :

Minarenin b ü t ü n yükünü taşıyan kaide genellikle taştan inşa edilmiştir. Harput, Kayseri ve Bayburt Ulu Cami­ lerinde, Aksaray Kızıl Minare, Konya İnce Minareli ve Kırşehir Cacabey Med­ reselerinde dikdörtgen bloklardan kes­ me t a ş örgü kaidenin yüzeyine pürüz­

süz b i r doku verir. (Res. 4, 13, 16, 55) Konya Sahip Ata, Sivas Gök Medrese ve Erzurum Çifte Minareli Medresenin minarelerinde payanda şeklinde portal kütlesinin i k i kenarına bitişen kaideler­ de jöizey, portal cephesine kaplananla aynı cinsten, kesme taşla kaplanmıştır.

(Res. 38, 51).

Kesme taştan yapılan kaideler için­ de yalnız Konya İnce Minareli Medrese,

Konya Sahip Ata Camisi, Sivas Gök

65- A. U. Pope op. cit.. PI 360 A, 3*2 B, 366 66. Ibid, PI. 360 B .

(16)

352 ÖMÜR aAKIRER Medrese ve Erzurum Çifte Minareli Medrese'nin kaidelerinde özel olarak yeri için tasarlanmış süsleme yer alır. înce Minareli'de kaidenin doğuya ba­ kan yüzünde yanyana i k i sağır kemer yer alır. Kemerleri çerçeveliyen geniş

kaval silme medresenin portalindeki yazı bordürü gibi d ü ğ ü m l e r atarak de­ vam eder. Sağır kemerlerin içleri, de­ r i n oyulmuş, girift nebati geçmeyle dol­ durulmuştur. (Res, 43) Sahip Ata Ca­ misinde tabanda devşirme lahit taşlan bunu takiben sebil pencereleri ve bun­ ların biraz üzerinde yer alan yüksek ka­ bartma b i r pano olarak düzenlenmiş geometrik geçme kaideleri süsler. (Res. 38) Sivas Gök Medrese'nin minare kai­ delerinde tek panolar halinde b i r b i r i ü-zerine dizilen bitkisel ve geometrik geç­ melerle, hayat ağacı motifi; Erzurum Çifte Minareli Medresenin kaidelerinin alt kısmında da yine hayat ağacı kom­ pozisyonları yer alır. Bahsi geçen son üç örnekte, portal cephesini aralıksız kaplıyan süsleme, böylece minare kai­ delerine de taşınmış olur ve i k i unsur birbirinden güçlükle ayırt edilir.

Bazı minarelerin kaidelerinde muntazam kesme t a ş örgü içine yer yer devşirme taşların da ilâve edildiği görülür. Akşehir Taş Medrese'nin mina­ resinde yüzeyleri düz devşirme taşlar, Konya Hoca Hasan ve Ankara Aslanha-ne Camisi minarelerinde ise yüzeyleri düz veya işlemeli devşirme taşlar, yeni hazırlaımıış kesme t a ş bloklarla birlik­ te kullanılmıştır. (Res. 32, 34, 60) Yü­ zeylerine silmeler veya geometrik de­ senler işlenmiş devşirme taşların kes­ me taşlar arasına serpiştirilmesi b i r miktar süsleme eğilimine işaret ederse de Hoca Hasan ve Aslanhane'nin kai­ delerinde görüldüğü gibi bu parçalar gelişigüzel belki de bilinçsiz olarak yer­ leştirilmiş, yabancı elemanlar olarak kalmakta ve b i r kompozisyon bütünlü­ ğü yaratılamamaktadır.

Akşehir Taş Medrese'de alt kısmı kesme taştan olan kaidenin üst kısmı

tuğla olarak nihayetlenir k i aynısı An­ talya Yivli Minarede'de yapılmıştır. Kesme taşa tuğla ilâvesi birde Harput

Ulu Camisi'nin kaidesinde göze ç a r p a r . İki yatay b o r d ü r olarak yerleştirilen geometrik geçme tuğla ile i ş l e n m i ş t i r

(Res. 4)

Minare kaidelerinde daha seyrek kullanılan kaba yonu ve moloz t a ş ise Alanya Akşebe Sultan ve Harput Arap Baba Mescitleri ve Eski Malatya'daki İsimsiz Minare ve Ak Minare'de kulla­ nılmıştır.

Yalnız i k i minarede, Aksaray Kızıl Minare ve Kırşehir Cacabey Medresesi minarelerinde p a b u ç ta t a ş t a n d ı r . K a i ­ deden başlıyan kesme taş ö r g ü gövde­ ye kadar aksamadan devam eder. (Res. 55)

I I . TUĞLA:

Pabuçtan yukarıya doğru, tuğla m i ­ narelerin dış bünyesinin y a p ı ve süsle­ me malzemesi olan tuğla kaidelerde seyrek kullanılmıştır. Van U l u Camisi, Sivas, Akşehir ve Siirt U l u Camilerinde kaideler tuğladandır. (Res. 5, 6, 11, 40, 41) Pabuçları tuğla olan minareler için­ de bu eleman en çok portal çerçevesi­ nin bir parçası olarak t a s a r l a n d ı k l a r ı örneklerde göze ç a r p a r . Konya Sahip Ata Camisi, Sivas Gök Medrese ve Er­ zurum Çifte Minareli Medrese minare­ lerinin pabuçlarının tuğla o l u ş u p o r t a l yüzeyinin taş kaplaması y a n ı n d a bariz-leşip, ayrı elemanlar olarak seçilebil­ melerini kolaylaştırır. (Res. 38, 45, 49, 51)

Kaide ve p a b u ç k ı s m ı n d a k u l ­ lanılan tuğlalar takriben. 15x15 cm. ve­ ya 22x22 cm. boyutlarında, 2 veya 3 c m . kalınlıkta kare ünitelerdir. Gövde­ ye kaplanan tuğlalar da aynı boyut­ larda olmakla beraber, b u n l a n silindi-rik gövdeye intibak ettirebilmek ama­ cıyla dışa dönük yüzeylerine hafif b i r kavis verilmiştir. Silindirik gövdeli ve­ ya Konya î n c e Minareli ve Sivas G ö k

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu tip lâhitlere benzer olarak İstanbul Arkeoloji Müzesi üst kat salonlarından Yu- nan çanak - çömlek bölümünde yerde teş- hirde olan bir lâhit çok yakın benzerlik

Zaman içinde genişleyen iki boyutlu küreye dı- şarıdan bakan bir gözlemci, bu durumu kürenin za- manla yarıçapının artarak giderek daha büyük ha- cimleri kapsaması

Deep Springs Technology şirketinde ve New York Üniversitesi’nde çalışan bir grup araştırmacı yeni bir kompozit malzeme (fiziksel ve kimyasal özellikleri birbirinden farklı

15 Benzer şekilde, Yavuz’un Mısır seferinde ele geçen renkli mermer panolar ve sütunlar, İstanbul’da inşa ettiği yapılarda zafer alameti olarak kullanılmıştır.. 16

Daha önceki bölümlerde ifade edildiği gibi Şeyh Evhadeddin-i Kirmanî vahdet-i vücud düşüncesine mensup olmakla birlikte Evhadî tarikatının ilk halkası olarak

25 Şubat salı günü Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi müzakere edilirken, Kurucu Meclis üyesi Ahmet Yıldız konuşmasında bir ara Kuran'ın Türkçe tercümesi konusuna

Ortaçağ İslâm coğrafyasında VII. yüzyıl ile başlayan zühd hareketleri; Kûfe, Basra, Bağdat ve Medine çevresinde şekillenerek kısa zaman içinde Horasan,

Ca-humat ve B-humat kaynaklarının domates bitkisine toprak, yaprak ve toprak+yapraktan uygulanması sonucunda, gövde çapı, kök ağırlığı, bitki ağırlığı ve