• Sonuç bulunamadı

Başlık: İFLÂSTA MÜLKİYETİ MUHAFAZAYazar(lar):ZEVKLİLER, AydınCilt: 25 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Hukfak_0000001303 Yayın Tarihi: 1968 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: İFLÂSTA MÜLKİYETİ MUHAFAZAYazar(lar):ZEVKLİLER, AydınCilt: 25 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Hukfak_0000001303 Yayın Tarihi: 1968 PDF"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yazan : Asis. Aydın ZEVKLİLER

G İ R İ Ş :

Ticaret ve endüstri alanında büyük değişikliklerin meydana geldiği zamanımızda bu gelişmeye ayak uydurabilmek için gerekli olan olanaklardan birisi de kredidir. Bu olanağı sağlamak için pe­ şin satışlar yanında başka çeşit satışlar da uygulanmaktadır. Peşin satışlar dışındaki bu satışlar genellikle, «taksitle satışlar» ve «mül­ kiyeti muhafaza ile satışlar» şeklimde karşımıza çıkarlar.

Alıcının malı kullanma ihtiyacı ve zorunluğu karşısında, bu çeşit satışlarda malın karşılığı ödenmeden mal alıcıya teslim edil­ mektedir. Ticaret hayatını etkileyen diğer bir ilke de emniyet'tir. Malın karşılığı alınmadan teslim edildiği bu satışlarda da emniyet ilkesine yer verebilmek için, satım sözleşmesine eklenecek bir şart ile amaca ulaşılmak istenir. Bu şart, satılan malın karşılığının ta­ mamen satıcıya ödenmesine kadar malın mülkiyetinin satıcıda kalması ve karşılığın tamamının ödenmesi ile alıcıya geçmesidir.

Böylelikle hem alıcı malın karşılığının tamamını ayni anda ödemekten kurtulmuş olur, hem de satıcının alacağı teminat altı­ na alınmış olur.

Özellikle günümüzde mülkiyeti muhafaza ile satımların geniş ölçüde uygulanması sebebiyle bu satış çeşidini ve iflâsta bunların etkilerini inceleme konusu olarak almayı uygun bulduk.

(2)

A — KAVRAM VE TARİF :

Almancası «Eigentumsvorbehalt», Fransızcası «reserve de

pro-priete» olan mülkiyeti muhafaza şartı, çoğu hukuk sistemlerinde

uygulanmakta ve uygulanma alanı bulduğu hukuk sistemlerinde de aynı anlama gelen kelimelerle ifade edilmektedir.

«Mülkiyeti muhafaza, her hangi bir şahsa mülkiyeti devredil­ mek istenen menkul bir malın mülkiyetinin, belirli bir şartın ger­ çekleşmesine kadar devreden kimsede kalması, ve şartın gerçek­ leşmesi ile devralana geçmesidir».

Bu çeşitli yollarla gerçekleşebilir. Fakat genellikle belirli bir bedelin ödenmesi şeklindedir (1). Mülkiyeti muhafaza ile yapılan hukukî işlemlerde, işlemin -bu işlem bir sözleşme olarak karşı­ mıza çıkar- yapılması ile işlemin konusunu meydana getiren şey alıcıya teslim edilir. Fakat şartın gerçekleşmesine kadar şeyin mül­ kiyeti satıcıda kalır. Bu durum nazara alınırsa, MK.nun 688 inci maddesinde mülkiyeti muhafaza ile ilgili olarak yer alan kuralın mehaz İsviçre Medeni Kanunundan yanlış tercüme edildiği görü­ lür (2). Adı geçen maddede,

«Başkasına naklettiği mülkiyeti, nâkilin uhdesinde hıfz için yapılan mukaveleler...» denilmektedir. Bu maddenin doğru olduğu kabul edilirse, mülkiyeti muhafazada mülkiyet, başlangıçta alıcıya geçecektir. Halbuki mülkiyeti muhafazada aslolan, mülkiyetin, şar­ tın gerçekleşmesine kadar alıcıda kalmasıdır. Nitekim MK.nun 688 inci maddesinin karşılığı olan İMK.nun 715 inci maddesinde,

«İktisap edene geçen menkul bir şeyin mülkiyetinin muhafaza­ sı...» denilmektedir.

(1) GÜLTEKÎN, Galip: Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesi, İst. 1947 sh. 9. (2) GÜLTEKÎN, Galip : Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesi, İst. 1947 sh. 9.

(3)

Medeni Kanunumuzun 688 inci maddesini de bu şekilde anla­ mak yerinde olur.

B — MÜLKİYETİ MUHAFAZANIN MEYDANA GELMESİ :

Mülkiyeti muhafaza şartıyla bir sözleşme yapabilmek için, her hukuk sisteminde farklı düzenlemelerin getirildiği görülür. Bazı hukuk sistemlerinde, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi öngörülen şe­ kilde yapılıp özel siciline kaydedildikten sonra geçerli olduğu (3) halde diğer bazı hukuk sistemlerinde, sözleşmenin belirli bir şekil­ de yapılması şart koşulmamakla beraber, sicile kaydettirmek zorun­ ludur (4). Buna karşılık bir takım hukuk sistemlerinde de sicile bile kaydı zorunlu değildir (5).

MK. nunumuzun 688 inci maddesine ve İMK.nun 715 inci mad-' desine göre, mülkiyeti muhafaza ancak özel siciline kaydedilmekle geçerli olur.

1 — Mülkiyeti muhafaza hususunda bir anlaşma :

Mülkiyeti muhafazanın sicile kaydını isteyebilmek için taraf­ lar önce bu alanda bir anlaşmaya varmalıdırlar. Bu anlaşma, satım, trampa, istisna sözleşmesi şeklinde olabilir. Tescilin temelini mey­ dana getiren bu işlemin şekle bağlı olup olmadığına gelince, MK. 688 inci maddesinde, «Başkasına naklettiği mülkiyeti nâkilin uhde­ sinde hıfz için yapılan mukaveleler ancak menkulü alanın ikamet-gâhındaki kâtibiadil tarafından tasdik ve sicilli mahsusasma kayıt edilmiş ise muteber olur». Şeklinde yer alan kurala dayanılarak mülkiyeti muhafazanın yazılı olarak yapılması gerektiği ileri süruh inektedir (6). Fakat zannımjzca, bu maddeye dayanılarak mülkiyeti muhafazanın yazılı olarak yapılması gerektiği ileri sürülemez. Çün­ kü, kanun sözleşmeden (mukavele) bahsetmekte, yazılı sözleşmeden bahsetmemektedir.

İsviçrede mülkiyeti muhafaza ile ilgili olarak 23 maddelik ayrı bir tüzük çıkarılmıştır. Buna göre, mülkiyeti muhafaza sözleşmesi belirli bir şekle bağlı değildir. Bizde böyle bir tüzük

çıkarılmamış-(3) Türkiye, İsviçre, Belçika, Çekoslovakya, İsveç, Amerika. (4) İtalya, Yunanistan.

(5) Almanya, Avusturya, Yugoslavya, Japonya. (6) GÜLTEKİN, Galip: age. sh. 10-12.

(4)

tır ve Medenî Kanun da sadece sözleşmeden bahsettiğine göre, mül­ kiyeti muhafazmın yazılı şekilde yapılması gerektiğini bu madde­ den çıkarmak doğru değildir. MKjdaki sözleşme tabirini genel an­ lamda ele almak gerekir. Zannımızca bu konuda önemli olan söz­ leşmenin şekli değil, sicille kaydı meselesidir. Fakat emniyeti sağla­ dığı ve ispat yönünden daha elverişli olduğu için taraflar yazılı ola­ rak yapma yolunu seçebilirler.

Fakat Noter Kanununun 21/4 ile 44/B maddeleri incelenince mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerektiği sonucu çıkarılabilir. Noter Kanununun 21/4 üncü maddesinde mül­ kiyeti muhafaza sözleşmesinin noterce tutulacak sicile kaydedile­ ceği, 44/B maddesinde de bu sicilin noterlerce resen tutulacak si­ cillerden olduğu belirtilmektedir. Bu durumda kesin olmamakla beraber mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin yazılı yapılması gerekti­ ği sonucu çıkarılabilir.

2 — Anlaşmanın tescili :

Gerek MK. 688 ve gerekse İMK. 715 den anlaşılacağı üzere, mül­ kiyeti muhafaza sözleşmesi ancak özel siciline tescil edilmekle geçer­ li olur.

a) Mülkiyeti muhafaza sicili ve mahiyeti

Mülkiyeti muhafaza sözleşmelerinin kaydedilmeısi için özel bir sicil meydana getirilmiştir. İsviçrede bu sicilleri icra memurları tut­ tukları halde (İMK. 715), bizde noterler tutarlar (MK. 688). Bu sicili tutacak olan noter, çevre yönünden alıcının ikametgâhının bulunduğu yerdeki noterdir (MK. 688).

Eğer alıcı ikametgâhını değiştirirse ne olur? Bu durumda İs­ viçrede, mülkiyeti muhafaza sicilleri ile ilgili olarak çıkarılan tü­ züğün 3 üncü maddesine göre alıcı, yeni ikametgâhının bulunduğu yerdeki icra memuruna yeniden tescil ettirecektir. İsviçreye karşı­ lık bizde böyle bir tüzük çıkarılmadığı için her hangi bir hükme rastlayamıyoruz. Bu durumda hak sahiplerinin zarara uğrayabile­ cekleri bir hal ortaya çıkmaktadır. Onun için bizde de bir düzenle­ me getirilmeli ve ikametgâh değiştirilmesi anında, yeni ikametgâ­ hın bulunduğu yerdeki mülkiyeti muhafaza siciline de tescil zorun­ lu tutulmalıdır.

Eğer bir yerde birden fazla icra memuru varsa bunlardan han­ gisinin mülkiyeti muhafaza sicilini tutacağını, İsviçrede her

(5)

kan-tondaki teftiş ve murakabe heyeti tayin eder (7). Bizde bu alanda da bir büküm yoktur. Halbuki aynı yerdeki bir çok noterin hepsi­ nin de mülkiyeti muhafaza sicilini tutabilmesi karışıklıklara ve bazı kimselerin 'haklarının kayba uğramasına sebep olabilir. Onun için bu alanda bizde de iş bölümünü kabulünü sağlayıcı hükümler koy­ mak gereklidir.

Mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin kaydedileceği sicillere ge­ lince, Noter Kanununun 44/B maddesinde, mülkiyeti muhafaza si­ cillerinin resen tutulacak sicillerden olduğu belirtilir. Adı geçen maddenin 3 ve 4 üncü bentlerine göre, noterlerin tutmakla zorun­ lu oldukları iki çeşit sicil defteri vardır. Fakat geçici yetkili noter muavinleri sadece 3 üncü bentteki sicil defterlerini tutacakları için mülkiyeti muhafaza sözleşmeleri de buraya kaydedilir (8). Mülki­ yeti muhafaza sicilinin mahiyeti itibariyle, tapu sicilleri gibi tesir­ ler meydana getirmediği görülür. Tapu siciline hâkim olan itimat, aleniyet, hak sahipliği gibi ilkelerin (9) mülkiyeti muhafaza sicilin­ de aynı rolü oynamadığı görülür.

Tapu sicillerine hâkim olan itimat ilkesi gereğince, tapu siciline kayıtlı olan bir hususun doğru olduğu hakkında bir kanunî karine mevcuttur (10). Yani, tapu sicilleri aktif (müspet) hukukî fonksi­ yona sahiptirler. Halbuki mülkiyeti muhafaza sicilleri aynı mahi­ yette değildir (11). Mülkiyeti muhafaza sicilinde kayıtlı olan bir hususun kesin olarak doğru olduğu ileri sürülemez (12).

Yine tapu sicillerine hâkim olan bir ilkeye aleniyet prensibi -göre, tapu sicilleri aleni olduğundan bir hak iktisap eden kimse, tapudaki kaydın kendisi tarafından bilinmemesi gerektiğini ileri süremez (13). Halbuki mülkiyeti muhafaza sicillerinde durum böy­ le değildir (14). Mülkiyeti mahfuz şeyi iktisap eden iyiniyetli üçün­ cü kişiler, her zaman iyiniyetli olduklarını ileri sürebilirler ve on­ ların iktisabı geçerli sayılır.

(7) a.g.t.: md. 1.

(8) DERELİ, K â z ı m : Noter işlemlerinden mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan sözleşmeler (AD. 1948, S. 9 sh. 1061-1069).

(9) AKİPEK, J. G.: Türk Medeni Hukuku, Eşya Hukuku, Ank. 1965 sh. 293 vd.

(10) AKİPEK, J . G . : age; sh. 292 vd.

(11) JAEGER, E . : Die Behandlung des Eigentumvorbehalts im schweiz. ZGB., Zürich, 1939, sh. 41, 42.

(12) GÜLTEKİN Galip : age., sh. 17, 20.

(13) ARIK, K . F i k r e t : Mülkiyeti muhafaza mukavelesi (AD. 1942, sh. 1052). (14) AKİPEK, J;G.: age., sh. 293 vd.

(6)

b) Tescilin mahiyeti :

Bir sicile kaydedilen hususlarda, o sicil ihdası - hak doğuran (yenilik doğurucu) -, veya izharî -bildirici- rol oynar (15). Bu yön­ den incelenince mülkiyeti muhafaza sicilleri de yenilik doğurucu rol oynarlar. Yani bir mülkiyeti muhafaza sözleşmesi sicile kayde­ dilmeden geçerli olmaz, meydana gelmiş sayılmaz (MK. 688, ÎMK. 715) (16).

Yargıtay imiz da 1944 yılındaki bir içtihadı birleştirme kararı ile (17) ticarî satımlarda dahi mülkiyeti muhafazanın tescilinin şart olduğunu belirtmiştir.

3 — Şeyin teslimi :

Türk ve İsviçre hukuk sistemlerinde bir şeyin mülkiyetinin geçmesi için kural olarak, sözleşmeden başka şeyin teslimi de ge­ reklidir (BK. 182, İBK. 184). Fransız ve İtalyan hukuk sistemlerin­ de ise, sözleşmenin yapılmasıyla mülkiyet geçer, ayrıca teslim ge­ rekmez.

Mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan sözleşmelerde de genel likle şey alıcıya teslim edilir. Fakat bir menkulün mülkiyetinin dev­ ri için sadece teslim yeterli değildir. Ayrıca bu hususta - mülkiyetin devredileceği hususunda- bir irade (Animus) mevcut olmalı­ dır (18). Mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin konusu olan bir şey her ne kadar alıcıya teslim edilse de, devir iradesi bulunmadığı için - satıcı mülkiyeti muhafaza etmektedir - teslim ile mülkiyet alıcıya geçmez. Şeyin teslimi, sadece alıcının şeyi kullanması ve ondan fay­ dalanması içindir.

(15) SAYMEN, Ferit Hakkı: Türk Eşya Hukuku, İstanbul 1963, sh. 177 vd; AKİPEK, J. G. : age., sh. 332 vd.

(16) LEHMANN, H. : Kommentar zum schvveizerischen Zivilgesetzbuch, Sachenrecht, Bern 1925, Art. 715 No. 13.

BECK, Emil: Der Eigentumsvorbehalt nach dem schwei. ZGB, Bern 1916, sh. 153;

STAEHLÎN, F. A : Probleme aus dem Gebiete des Eigentumsverbehalts Basel, 1937 sh. 28.

(17) Yargıtay İçt.Bir. Kar. 19/4/1944 tarih 38 Esas, 14 Karar sayı bk. Sicil­ li Kavanin.

(7)

C — MÜLKİYETİ MUHAFAZANIN HUKUKÎ MAHİYETİ 1 — Teminat mahiyeti :

Mülkiyeti muhafaza, asıl alacağı teminat altına almak için mey­ dana getirilen aynî bir teminattır (19). Bu sebeple mülkiyeti mu­ hafaza tek başına b i r sözleşmenin konusu değildir ve tek başına kullanılamaz. Sözleşmeye eklenen b i r şarttır ve sözleşmeden doğan haklarla birlikte kullanılabilir (20). Bu d u r u m d a mülkiyeti muha­ faza, asıl alacağa bağlı olan ve onu teminat altına alan fer'i bir haktır.

F a k a t şunu hemen belirtmek gerekir ki, mülkiyeti muhafaza diğer b i r aynî teminat şekli olan rehinden farklıdır ve rehin hakkı mahiyetinde sayılamaz (21). Mülkiyeti muhafazada teminat altına alınan alacak ödenmediği zaman, doğrudan doğruya alacağın karşı­ lığı olan malın kendisi istendiği halde, rehin hakkı ile teminat altı­ n a alınan bir alacak ödenmediği t a k d i r d e bizimi h u k u k sistemimiz gereğince rehinli malın doğrudan doğruya kendisi istenmeyip (22), satışa çıkarılması ve satış bedelinden alacağın ödenmesi istenebi­ lir.

İsviçre Federal Mahkemesi, önceleri mülkiyeti muhafazanın re­ hin hakkı niteliğinde olduğu görüşündeydi (23) ve b u g ö r ü ş ü uzun bir süre devam ettirmişti. Fakat sonraları b u görüşünü değiştir­ miş ve mülkiyeti muhafazanın rehin hakkı niteliğinde görülmesinin doğru olmadığını belirtmiştir (24). Nitekim k a n u n k o y u c u n u n h e r iki müesseseyi düzenlerken güttüğü amaç da birbirinden farklı­ dır (25). İsviçre Federal Mahkemesinin 31 Mart 1911 tarihli ve 29 No. lu sirkülerine göre de, genel kuralın b i r istisnası olan mülkiyeti muhafaza rehin hakkı mahiyetinde sayılamaz.

2 — Şart mahiyeti :

Mülkiyeti muhafazanın asıl sözleşmeye bağlı bir şart olduğu (19) HABERTÜR, Dr. B. (Çev. Dr. Ergim Önen):, İcra ve İflâs yollarıyla takipte ve konkordatoda M. M. M. (AHFM, 1965-66, Sayı 1-4 sh. 536). (20) BECK, E : age; sh. 200.

(21) JAEGER, E. : age. sh. 59; Gültekin, Galip : age., sh. 7. (22) KURU, Baki: İcra Hukuku, Ankara 1965, sh. 393. (23) BGE 29 II 84.

(24) BGE 38 I 45.

(25) 'AEGER, C.: Das Bundesgesetz betreffend Schuldbetreiburg und Kon-kurs Art. 219 N. 1, Art. 256 N. 6, Zürich 1911.

(8)

genellikle kabul edilmektedir (26). Asıl sözleşmenin sonuçlarım meydana getirmesi bu şartın gerçekleşmesine bağlıdır.

Bizim hukuk sistemimizde mülkiyetin devri için anaşmadan başka şeyin teslimi de gerektiğinden, yani tradition prensibi kabul edildiğinden, bazı hukukçular tarafından (27) «mülkiyeti muhafa­ za ile bir sözleşme yapıldığı ve şey teslim, edildiği zaman ortada iki sözleşme vardır. Bunlardan birisi mülkiyetin geçeceği husu­ sunda anlaşma, diğeri de traditio - teslim - dur» şeklinde bir görüş ileri sürülmüştür. Bugün traditio'nun bağımsız bir sözleşme oldu­ ğu doktrinde genellikle kabul edilmektedir (28).

Mülkiyeti muhafaza kaydı, satış, trampa, istisna, ödünç gibi sözleşmelere eklenen bir kayıttır. Asıl sözleşmenin daha önce mey­ dana geldiği, o halde asıl sözleşmenin değil, traditio'nun şarta bağ­ lı olduğu ileri sürülmektedir (29). Fakat zannımızca bu her zaman doğru değildir. Örneğin satım sözleşmesini ele alırsak, BK. md. 182 nci maddesi satım sözleşmesini,

«Satım bir akittir ki onunla satıcı, satılan malı alıcının iltizam ettiği semen mukabilinde alıcıya teslim ve mülkiyeti ona nakley-Iemek borcunu tahammül eder» şeklinde tanımlar. Görüldüğü gi­ bi, satım akdinde, teslim; zaten sözleşmenin unsurlarından biridir. Bu durumda teslimi bağımsız bir sözleşme saymak doğru değildir. Böyle olunca, şarta bağlı olan traditio değil, asıl akittir. Zaten şar­ tın tanımlanması da bizi bu yolda düşünmeye zorlar. «Şart bir ak-din hüküm ve neticelerinin bağlandığı vukuu muhtemel fakat meş­ kuk hadisedir» (30). Şarta bağlanan bir sözleşme meydana gel mekte fakat sözleşmenin sonuçlarını doğurması şarta bağlanmak­ tadır. O' halde mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılmış bir akit de meydana gelmekte, fakat mülkiyetin alıcıya geçmesi unsuru şarta bağlanmaktadır.

Mülkiyet muhafaza kaydıyla yapılan hukukî işlemlerin şarta bağlı bir işlem olduğu kabul edilmekle beraber, şartın çeşidi husu­ sunda doktrinde değişik görüşler ileri sürülmüştür.

(26) BECK, E.: age. sh. 41; LEHMANN, agk. Art. 715, N. 14; GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 13 -14.

(27) GÜLTEKİN, Galip, age; sh. 13.

(28) GÜLTEKİN, Galip. age. sh. 13'deki atıf dolayısıyla, HUBER, WİELAND, TUOR, SCHWARZ.

(29) GÜLTEKİN, Galip, age. sh. 13.

(30) TUNÇOMAĞ, Kenan : Borçlar Hukuku Dersleri, I. Cilt, Genel Hüküm­ ler, 2. baskı. İstanbul 1965, sh. 557.

(9)

Alman Medenî Kanununa göre, bir akitteki şartın çeşidi konu­ sunda şüphe varsa bu şart taliki (geciktirici) şart olarak kabul edilmelidir (BGB § 455). Fakat bizim hukuk sistemimizde böyle bir düzenleme olmadığı için bu konu tartışmalıdır. Şartın mutlak ılarak infisahı (bozucu) olduğunu ileri sürenler (31) olduğu gibi, şartın şüphe halinde infisahı olduğunu ileri sürenler de (32) var­ dır. Buna karşılık diğer bazı hukukçular şartın taliki olduğunu ile­ ri sürerler (33).

îsviçrede ve bizde mülkiyeti muhafaza tescille meydana geldi­ ğinden, şeyin tesliminin tescilden ence veya sonra olmasına göre şartın değişeceğini ileri süren hukukçular vardır :

Teslim tescilden önce yapılmışsa, şart infisahidir ve mülkiyet bu şarta bağlı olarak geçmiştir (34). Bu arada Leemann'a göre teslimle mülkiyet alıcıya geçer, tescille satıcıya döner ve şart da taliki olur; tescilden sonra ikametgâh değiştirilirse şart yine infi­ sahı olur, yeni ikametgâhta tescili ile tekrar taliki olur (35).

Teslim tescilden sonra yapılmışsa hâkim, olan görüşe göre. şart talikidir (36). Fakat Beck'e gıöre bu durumda bile şart infisa­ hidir. Teslimin tescilden sonra yapılmasına göre şartın çeşidini ta­ yin etmek zannımızca doğru değildir. Bize göre her halde şart ta­ likidir. Teslimin tescilden önce yapılmasına dayanılarak şartın in­ fisahı olduğunu ileri sürmek doğru değildir. Bu görüşte olan ya­ zarlar, bilhassa Leemann, belki de mülkiyeti muhafazanın ancak tescille doğduğu esasından hareket etmektedirler. Tescil olmadık­ ça mülkiyet muhafaza geçerli olmayacağından, teslim ile mülkiyet alıcıya geçer denilmektedir. Nitekim Leemann'a göre sonradan tes­ cil yapılırsa mülkiyet satıcıya geri döner ve şart da infisahiden ta­ hkiye dönüşür (37). Yalnız unutmamak gerekir ki, mülkiyeti mu­ hafaza kaydı tescil edilmedikçe geçerli olmaz. Çünkü mülkiyeti mu­ hafaza kaydıyla yapılan sözleşme meydana gelmemiştir. O halde tes­ cilsiz sözleşme meydana gelmediğine göre, teslimin tescilden önce

(31) BECK, E : age. sh. 41-52.

(32) HUBER, E . : Zum schwei. ZGB, Sachenrecht, Art. Bern 1914. BECK, E. : age., sh. 41; LEHMANN, agk. Art. 715 N. 14.

(33) GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 14; ARIK, K. F i k r e t : agm. sh. 1060. (34) HUBER, : age., Art. 715 BECK: age. sh. 41.

(35) LEEMANN : agk. Art. 715. N. 14. (36) STAEHLİN : age., sh. 18.

(10)

veya sonra yapılmasına göre şartın infisahî veya taliki olduğunu tartışmak doğru değildir; yani mülkiyetin intikali bahis konusu de­ ğildir.

Bize göre tescil yapılmamışsa, sözleşme geçerli değildir. Tes­ cil yapılmışsa, sözleşme taliki şarta bağlı olarak meydana gelmiş tir. Sözleşmenin infisahi şarta bağlı sayılması doğru değildir. Çün kü satıcı malı, alıcıya teslim etse de, mülkiyeti devir iradesi (Ani-mus) yoktur. Çünkü mülkiyetin şartın gerçekleşmesi ile geçeceği kararlaştırılmıştır.

İsviçre Federal Mahkemesi de 1920 de verdiği bir kararla, şartın taliki olduğunu belirtmiştir (38).

D — MÜLKİYET MUHAFAZANIN KONUSU VE KAPSAMI

/ — Mülkiyeti muhafazanın konusu :

Mülkiyeti muhafazanın konusu denilince, neler daha doğru bir deyişle hangi eşyalar üzerinde mülkiyeti muhafaza kaydiyle sözleş­ meler yapılabileceği meselesi anlaşılmalıdır. Bir kere her şeyden önce, üzerinde mülkiyeti muhafaza kurulacak şeyin, mahiyeti ica­ bı, mülkiyet hakkına konu olabilecek bir şey olması gerekir. MK. 688 ve İMK. 715 te belirtildiği gibi, mülkiyeti muhafaza, ancak menkuller üzerinde kurulabilir. Fakat bu menkul kavramını geniş anlamda ele almamak gerekir. Burada bahis konusu olan, sadece maddî, cismanî menkullerdir (39). Ayrıca Federal Mahkemenin bir kararına göre ferden tayin edilmeyen menkuller üzerinde mül­ kiyeti muhafaza kurulamaz (40). Sadece menkuller üzerinde mül­ kiyeti muhafazanın kurulabilmesi kuralının bir istisnası hayvan­ lardır. Hayvanlar üzerinde mülkiyeti muhafaza kurulamaz (MK. 688/11, İMK 715/11). Bunun sebebi, hayvanlar için, hayvan üzerin­ de alacaklıya teslim edilmeksizin, rehin kurulabilmesidir (MK. 845). Diğer bir sebep te hayvanların mahiyetleri icabı semere ve­ ren bir varlık olmalarıdır (41). Toptan satılan eşyaların tümü üzerinde de Federal Mahkemeye göre mülkiyeti muhafaza kuru-(38) ARIK, K. Fikret : agm., sh. 1060.

(39) ELBİR, Halit Kemal : Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesinin Mevzuu (İBD. 1953, S. 6, sh. 282); ARIK, F. K. : agm., sh. 1049; GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 21.

(40) BGE 56 I I I 79

(11)

labilir (42). Tüketilebilen mallar üzerinde de mülkiyeti muhafaza kurulabileceği ileri sürülmektedir (43). Zannmuzca bu d u r u m d a mülkiyeti muhafaza kaydının sağladığı teminat fonksiyonu çok za­ yıfladığından tüketilebilen mallar üzerinde mülkiyeti muhafazanın k u r u l m a m a s ı gerekir.

2 — Mülkiyeti muhafazanın kapsamı :

Bir menkul mala ilişkin olarak mülkiyeti muhafaza kurulmuş­ sa, o malın aslından başka hangi şeyler mülkiyeti muhafazanın kapsamına girer? Daha başka b i r deyişle, asıl şeyle birlikte ona bağ­ lı diğer bir takım şeyler de teminat teşkil eder mi?

a) Mütemmim cüz'üler :

Asıl eşya üzerinde kurulan mülkiyeti muhafaza, o şeyin mü­ temmim cüz'ülerini de kapsar. M ü t e m m i m cüz, mahiyeti icabı asıl şeye ve onun geleceğine bağlı olduğundan (44) asıl şeyden ayrı olarak mülkiyet hakkının konusu olamaz. Fakat, eğer üzerinde mülkiyeti muhafaza 'kurulmuş olan şey, diğer b i r şeyin m ü t e m m i m cüz'ü mahiyetinde olursa, b u şey üzerindeki mülkiyeti muhafaza so­ na erer (45).

b ) Teferruat :

Mütemmim cüz'ülerin aksine, teferruat üzerinde, asıl şeyden ay­ rı olarak tasarruflarda bulunulabilir. Eğer b i r teferruat asıl şeyden ayrılmadan asıl şey üzerinde mülkiyeti muhafaza kurulmuşsa, bu teferruatı da k a p s a r (MK. 621, İMK 644) (46). Fakat MK. 777 ve İMK. 805/III gayrimenkul t e f e r r u a t r b a k ı m ı n d a n b u n a b i r istisna getirir. Bu h ü k m e göre teferruat üzerindeki ü ç ü n c ü kişilerin hakla­ rı saklıdır. Bu kural gayrımenkullerle ilgili olduğu için zannmuzca mülkiyeti muhafazada uygulanamaz. Mülkiyeti muhafaza kurulma­ dan teferruat asıl şeyden ayrılmışsa bu d u r u m d a mülkiyeti muhafa­ za bu teferruatı kapsamaz. B u n u n yanında, asıl şeyden bağımsız olarak teferruat üzerinde mülkiyeti muhafaza kurulabilir (47).

c) Semereler :

Mülkiyeti muhafaza sözleşmesinde şart infisahi sayılırsa,

mülki-(43) ELBİR, Halit Kemal: agm., sh. 284; GÜLTEKİN, age., sh. 22, ARIK, agm., sh. 1049.

(44) AKİPEK, Jale G: age; sh. 70 vd. (45) LEHMANN : agk., Art. 642, N. 2. (46) JAEGER, E : age., sh. 42.

(12)

yet alıcıya geçtiğinden semereler de ona ait olur (48). Fakat şart taliki sayılırsa - zannımızca böyle olmalıdır -, semereler satıcıya ait olur. Alıcı, sadece asıl şeyi kullanmak hakkına sahiptir (49).

ç) Karışma ve birleşme :

Mülkiyeti muhafazanın konusu olan bir menkul diğer bir men­ kulle birleşirce, bu takdirde MK. 700, İMK. 646 maddeleri gereğin­ ce meydana gelen şey üzerinde karışan şeylerin sahipleri müşterek malik olurlar. Her biri daha önce sahip olduğu şeyin değeri oranın­ da pay sahibi olur (50). Böylelikle şey üzerindeki mülkiyeti muha­ faza kaydı da sona erer.

d) Hukukî tağyir :

Hukukî tağyir bahse konu ise MK. 699 ve İMK. 726 ncı mad­ deleri uygulanır. Buna göre mülkiyeti muhafazanın konusu olan şe­ yi alıcı işlemişse, meydana gelen şeyin değeri asıl şeyden daha faz­ la olsa bile, alıcı bir hak ileri süremez. Çünkü hukukî tağyirde iş­ lemeyi yapan kimsenin iyiniyetli olması gerekir. Halbuki mülkiyeti muhafaza alıcısı bu yönden iyiniyetli sayılamaz. Fakat, eğer mülki­ yeti muhafaza kaydıyla satılan şey zaten mahiyeti icabı, alıcıya iş­ lenmek üzere satılmışsa -dikilecek kumaş ve nakış yapılacak bez gibi- bu durumda alıcı kötü niyetli sayılamaz (51).

e) Sigorta tazminatı :

MK. ve İMK.nun düzenleme şekli gereğince, mülkiyeti muhafa­ za kaydı bir aynî teminat çeşididir ve şartın gerçekleşmesi halinde, sadece mülkiyeti muhafazaya konu teşkil eden şey talep edilebilir. Fakat İsviçre'nin Bern Kantonundaki uygulamada eğer mal elden çıkarılmışsa sigorta sözleşmesi kanununun 60' inci maddesi gere­ ğince, sigortalı olan malın bedeli onun yerine geçer ve bu bedel if­ lâs masasına da girmez (52).

E — MÜLKİYETİ MUHAFAZANIN SONA ERMESİ

Mülkiyeti muhafaza, sicilden terkin, satış bedelinin tümünün ödenmesi (şartın gerçekleşmesi), şartın gerçekleşmemesi sebebiyle satıcı tarafından sözleşmenin fesih ve şeyin geri alınmasıyla, şeyin hüsnüniyetli üçüncü şahıslar tarafından iktisabı, şeyin, başka bir şeyin mütemmim cüz'ü olması veya başka bir şeyle karışması, bir­ leşmesi, hallerinde sona erer.

(48) GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 28. (49) GÜLTEKÎN, Galip : age., sh. 28. (50) LEHMANN,: agk. Art. 646, N. 51. (51) JAEGER, E : age. sh. 43.

(13)

A — GENEL OLARAK

İflâsın açılması ile, müflisin haczi kabil bütün malları iflâs ma­ sasına girer (İİK. 184) (1). Bu arada müflisin elinde mülkiyeti mah­ fuz mallar da olabilir. Fakat ancak belirli kişiler iflâsa tâbi oldukla­ rından (2) ve sadece haczi kabil mallar iflâs masasına girdiğinden, mülkiyeti mahfuz malın, iflâs yoluyla takibindeki uygulaması, ha­ ciz yolundaki uygulamaya nazaran daha enderdir.

Doğrudan doğruya şeyin kendisinin geri verilmesini isteme hakkını veren mülkiyeti muhafaza, iflâsın açılmasıyla kendiliğin­ den hükümlerini meydana getirmez. Hak sahibi olan kişi tarafın­ dan ileri sürülmelidir (3). Mülkiyeti muhafazaya dayanarak alaca­ ğını ileri süren müflisin alacaklısı, masanın müşterek alacaklısı durumundadır (4). Fakat mülkiyeti muhafaza alıcının veya satıcı­ nın iflâsına göre ayrı sonuçlar doğurur.

§ 3 — ALICININ İFLÂSINDA MÜLKİYETİ MUHAFAZA

A — HACZİ KABİL OLMAYAN MALLAR BAKIMINDAN

Alıcının elinde, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılmış bir mal varsa ve iflâsın açılmasıyla bu malın haczinin kabil olmadığı ileri sürülmüşse önce bu hususun tesbiti gerekir (5). Eğer gerçekten şeyin haczi kabil değilse, bedelinin bir kısmı ödenmiş olsa ve bu mal alıcı yönünden bir değer taşısa dahi masaya girmez (6). Aynı anda bir mal üzerinde hem mülkiyeti muhafaza hem de haczi kabil

(1) GÜRDOĞAN, Burhan: îflâs Hukuku Dersleri, Ank. 1966, sh. 78-79. KURU, Baki: îcra Hukuku, Ankara 1965, sh. 226 vd.

(2) G Ü R D O Ğ A N : age., sh. 11-17. (3) B E C K , age., sh. 201.

(4) B E C K : age., sh. 200.

(5) H A B E R T H U R : agm., sh. 558; JAEGER, E : age., sh. 36. (6) J A E G E R , E : age., s h 36.

(14)

olmama iddiası ileri sürülmüşse, ilkin haczin kabil olup olmadığı­ nı tayin etmek gerekir (7). Eğer şeyin haczi kabil değilse, bu tak­ dirde şey iflâs masasına dahil olmaz ve üzerinde1 mülkiyeti muha­

faza edilmiş olan şeyin sahibi semen alacağını masa alacağı ola­ rak kaydettiramez, çünkü o şey masaya dahil olmamaktadır (8). Bir şeyin haczinin kabil olup olmadığı müflisin mallarının envan­ teri yapılırken (9) tesbit edilir ve iflâs idaresi tarafından ikinci alacaklılar toplantısına bildirilir. Eğer ikinci alacaklılar toplantısı itiraz etmezse, mülkiyeti muhafaza ile satılan malın haczi kabil ol­ madığı masaya karşı kesinleşir. İkinci alacaklılar toplantısında azınlıkta kalan fakat bu hususa itiraz etmek isteyen alacaklılar, alacaklılar toplantısının bu kararı aleyhine şikâyet yoluna gidilebi­ lirler (İÎK. 225) (10).

İÎK. 195 inci madde gereğince, iflâsın açılması ile müflisin borçları muaccel olduğundan, malı haczi kabil olmadığı için iflâs masasına girmeyen satıcının bedel alacağı da muaccel olur. Bu du­ rumda mülkiyeti mahfuz mal masaya dahil olmayacağından, iflâs idaresinin akde katılıp katılmama hususunda bir seçim hakkı ol­ mayacak, aksine satıcı iki imkâna sahip olacaktır. Satıcı ya mül­ kiyeti muhafazayı ileri sürerek malını geri alır - ki bu durumda alıcının malı kullanma ve eskitmesinden malda meydana gelen de­ ğer azalması dolayısıyla, daha önce alıcıdan aldığı taksitlerden münasip bir kullanma ve eskime payını alıkoyarak gerisini alıcı­ ya geri verir (11)-. Satıcının diğer bir imkânı da mülkiyeti muha­ faza iddiasını ileri sürmek suretiyle malını geri almaktan vazgeçe­ rek bakiye satış bedelini talep etmesidir (12).

B — HACZİ KABİL OLAN MALLAR BAKIMINDAN

Haczi kabil olan mallar, iflâsın açılmasiyle, müflisin masası­ na gireceğinden, alıcının iflâsı halinde haczi kabil olan, mülkiyeti mahfuz bir mal varsa, çeşitli durumlara göre bu malın tabi olaca­ ğı sonuç değişir.

(7) J A E G E R , E : age., sh. 36.

(8) H A B E R T H Ü R : agm. sh. 558; J A E G E R , E : age. sh. 36.

(9) Fazla bilgi için bk. GÜRDOGAN, Burhan: age., sh. 119-121. (10) JAEGER, E :. age., sh. 36.

(11) ARIK, Kemal Fikret: agm., sh. 1069; HABERTHÜR, agm., sh. 558. (12) HABERTHÜR: agm., sh. 558.

(15)

1 — Mülkiyeti mahfuz mal alıcının (müflisin) elindeyse :

a) Çeşitli hukuk sistemlerindeki uygulamalar :

Almanyadaki uygulamaya göre, alıcının iflâsı halinde, iflâs ida­

resi bakiye semeni veya taksitleri ödeyerek satıcıdan, malın mül­ kiyetini kendisine nakletmesini isteyebilir. İflâs idaresi bunu yap-mazsa, satıcı, malın masadan ayırdedilerek kendisine verilmesini isteyebilir (13).

İtalyada, alıcının iflâsı ile satıcı, mülkiyeti mahfuz malını geri

alabilir. Fakat bunu yapabilmesi için satıcının mülkiyeti muhafa­ za sözleşmesini yetkili mahkemeye tescil ettirmesi gerekir (14).

Fransada, iflâs halinde mülkiyeti muhafaza kabul edilmemiş­

tir. Onun için alıcının iflâsı ile bu hak düşer. Bunun yanında Co de Civilde Location Vente denilen bir kira şekli düzenlenımiştir. Bu kira sözleşmesinde şey alıcıya teslim edilir ve alıcı belirli bir süre kira bedeli öder. Kararlaştırılan bedelin tümü ödendikten sonra, kira sözleşmesi, kendiliğinden satış sözleşmesine dönüşür ve alıcı şeyin mülıkiyetini iktisap eder. Bunun yanında, Bail avec promess

de vente denilen ayni mahiyetteki kira akdinde de, mülkiyet kendi­

liğinden değil, alıcının seçim hakkını kullanması ile - kira sözleş­ mesinin satış sözleşmesine dönüşmesini taleple - alıcıya geçer (15).

Belçikada, alıcının iflâsı ile, mülkiyeti mahfuz malını geri ala­

bilmesi bazı şartlara bağlıdır. Belçikada mülkiyeti muhafaza ile ilgili satışlar Ticaret Kanununda düzenlenmiştir (Bel. TK. 576-585). Mülkiyeti mahfuz mal, alıcının elinde ise, bu malın aynen iadesi istenebilir (16).

Danimarkada, iflâs kanununun 16 ncı maddeye göne, alıcının

iflâsı halinde, satıcı talep ederse iflâs idaresi mülkiyeti mahfuz malı ona geri vermek zorundadır. İflâs masası semeni ödeyebilir, eğer ödemezse satıcı malı geri alabilir (17).

b) Türk ve İsviçre hukuk sistemlerinde durum :

Mülkiyeti mahfuz şeyin satıcısı, alıcının iflâsı halinde, malının masaya girmesini istemiyorsa malının masadan ayrılmasını

iste-(13) GÜLTEKİN, Galip: Mülkiyeti Muhafaza Mukavelesinin Muhtelif Memleketlerdeki durumunu tetkik (İHFM, 1963, S. 5. sh. 101).

(14) GÜLTEKİN, Galip: agm., sh. 102. (15) GÜLTEKİN, Galip : agm., sh. 103. (16) GÜLTEKİN, Galip : agm., sh. 104. (17) GÜLTEKİN, Galip: agm., sh. 106-107.

(16)

yebilir (18). Böyle bir talep sadece iflâs idaresi tarafından nazara alınabilir. Mülkiyeti muhafaza kaydı, her ne kadar satış bedelini teminat altına alıyorsa da, alıcının iflâsı halinde malın iflâs masa­ sına girm,emesini istemeye de hak kazandırır (19). Mülkiyeti muha­ faza kaydının ileri sürülmesi, istihkak iddiaları hakkındaki hüküm­ lere tâbi olduğundan (20), İİK. 212 gereğince iflâs idaresi tara­ fından nazara alınmak ve şerh verilerek tutulan defterlere kayde dilmek gerekir (21). Bahis konusu imal açık arttırmaya çıkarıldık­ tan sonra, fakat bedelinin alınmasından önce mülkiyeti muhafaza iddiası ileri sürülse dahi iflâs idaresi bu iddiayı incelemek zorun­ dadır. O halde, mülkiyeti muhafaza iddiasını ileri sürme, İs. İİK. 232 ve İİK. 218deki süreye bağlı değildir (22). İflâs idaresi mül­ kiyeti muhafazanın kabule şayan olup olmadığını araştırdıktan sonra bunu kabul eder. Mülkiyeti muhafaza iddiası çeşitli sebep­ lerden dolayı reddedilecektir. Bu hususu daha ilerde inceleyeceğiz. İkinci alacaklılar toplantısında bu hususta karar verilmeden önce iflâs idaresi gerekli araştırmayı yaparak mülkiyeti muhafaza iddi­ asını kabu'l veya reddeder (23). Fakat mülkiyeti muhafaza iddiası iflâs prosedürü dışında başka bir vesile ile mahkeme tarafından tanınmışsa ve bu bir kesin ilâma bağlanmışsa, artık iflâs idaresi iddianın kabulü için gerekli incelemeleri yapma külfetinden kur­ tulmuş olur. Çünkü böyle bir durumda ikinci alacaklılar toplan­ tısının nasıl olsa bu ilâma uyacağı kabul edilir (24).

Mülkiyeti muhafaza iddiasının iflâs idaresi tarafından kabu­ lünün veya reddinin bağlı olduğu bir süre yoktur (25). Mülkiyeti muhafaza iddiası ileri sürüldükten sohra, iflâs idaresi münasip bir süre içinde bu konudaki kararını vermelidir. İkinci alacaklılar toplantısından önce yapılan mülkiyeti muhafaza iddiasını kabul eden iflâs masası, bu hususu ayrıca ikinci alacaklılar toplantısının tasvibine sunar (26). Alacaklılar toplantısı yetkisi dahilinde

iddia-(18) JAEGER, E . : agk. Art. 197, N.. 4a. (19) JAEGER, E : age., sh. 37.

(20) JAEGER, E : age., sh. 37.

(21) GÜRDOĞAN, B u r h a n : age., sh. 120.

ELBÎR, Halit K e m a l : Mülkiyeti muhafaza mukavelesinin iflâs halin­ de icra ettiği tesirler (İBD. 1952, C.XXVI, S. 7 sh. 385-394). (22) JAEGER, E : age., sh. 37.

(23) JAEGER, E : age., sh. 53. (24) JAEGER, E : age., sh. 53. (25) JAEGER, E : age., sh. 52. (26) JAEGER, E : age., sh. 37,53.

(17)

nın kabul edilip edilmemesine karar verir (27). Eğer mülkiyeti muhafaza ikinci alacaklılar toplantısından sonra ileri sürülmüşse, iflâs idaresi, alacaklıların tasviplerini almak için onları olağanüstü bir alacaklılar toplantısına çağırır (İİK. 240, İsv. İİK. 255). İkinci alacaklılar toplantısı mutlak oy çoğunluğuyla mülkiyeti muhafaza­ yı kabul ederse, bu sadece mülkiyeti muhafazanın masaya karşı kesinleşmesini sağlar. Yoksa mülkiyeti muhafazayı kabul etmek is­ temeyen münferit alacaklılar bu kararı itiraz edebilirler. Bunun için­ dir ki, iflâs masası, alacaklıları ikinci alacaklılar toplantısına da­ vet ederken, bu davette, ikinci alacaklılar toplantısında alınan ka­ rarlara katılmak istemeyenlerin itiraz edebileceklerini de bildi­ rir (28). İflâs idaresi mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılan söz­ leşmeyi kısmen kabul ederse, karşı taraf yani iddiayı ileri süren taraf bunu kabul etmekle zorunlu değildir (29).

Mülkiyeti muhafaza iddiasının kabulünden sonra durum ne olacaktır? Acaba masa akde katılıp sözleşmeyi devam ettirebilir mi? Bu konuda masa tek taraflı olarak hareket edebilir mi? Yahut satıcının da bu durumda bazı etkili hareketleri olur mu? Bu hu­ susta her hangi bir hükme rastlayanlayız ve bu husus doktrinde tartışmalıdır. Bazı hukukçulara göre masanın sözleşmeye katıla­ bilmesi satıcının rızasına bağlıdır (30). Bizim de katıldığımız di­ ğer bir fikre göre ise (31), iflâs masası tek taraflı olarak satıcının rızası olmaksızın akde katılabilir ve sözleşmeyi devam ettirebilir. Çünkü iflâs temerrüde eş bir durumdur ve satıcıdan şeyin mülki­ yetini geçirmesi iflâsla birlikte talep edilebilir hale geldiğinden masa mütebaki semeni ödiyerek şeyi masaya dahil edebilir (32). Sözleşmeye katılan masa, alıcının yerine sözleşmeye katılmış olur ve sözleşmeden doğan borcu, sözleşmenin başından beri ka­ bullenmiş sayılır. Satıcı bu durumda alacağını iflâs masasına yaz­ dırabilir. Artık bakiye borç masa borcudur ve iflâs idaresinin bu borcun tümünü ödemesi gerekir (33). Eğer mülkiyeti mahfuz mal

(27) GÜRDOĞAN, Burhan : age., sh. 141; JAEGER, E.: age., sh. 37. (28) JAEGER, E : age., sh. 38.

(29) JAEGER, E : age., sh. 52.

(30) JAEGER, C.: agk., Art. 212, N. 5; GÜLTEKİN, Galip : agm., sh. 99 vd. (31) ELBİR, Halit Kemal: agm., (İBD. 1952, S. 7 sh. 388); BECK, E. age.,

sh. 203; GÜLTEKÎN, Galip, age., sh. 53.

(32) ELBİR, Halit Kemal: agm., (İBD. 1952. S. 7, sh. 387). (33) JAEGER, E.: age., sh. 54; JAEGER, C.: agk. Art 211, N. 5.

(18)

Schuldbetreibungs-iflâs masası için bir değer taşıyorsa veya masaya dahil olan bir iş­ letmenin, işletilmesi için zorunlu bir unsursa, genellikle mülkiye­ ti muhafaza sözleşmesine katılma bahse konu olur (34). Masa söz­ leşmeye katılmak istediğini bildirmişse, satıcı artık malm geri ve­ rilmesini isteyemez, sadece malm bedelini isteyebilir (35).

Eğer iflâs masası mütebaki semeni ödemezse, bu takdirde sa­ tıcı temerrüde dayanarak sözleşmeyi feshedip, malı geri alabi­ lir (36). Mülkiyeti muhafaza, teslimi meşrut rehne benzemediği için (37), bakiye semen alacağı teslimi meşrut rehinle temin edil­ miş alacaklarla aynı sıraya konulmamalıdır (38).

Eğer alıcılar birden fazlaysa ve bunlardan birisi malın geri kalan bedelini ödemişse, mal onun mülkü olmaz ve iflâs eden alı­ cının masasına girer. Bedeli ödemiş olan alıcı, ancak bu malı iflâs masasından geri alma hakkına sahip olabilir (39). Zanmmızca bu şekildeki bir görüş hiç de doğru değildir. Çünkü müşterek alıcı­ lardan biri, semeni ödemiş olsa da, bunlar malı müştereken ikti­ sap ederler. Müşterek maliklerden birisi diğerinden bağımsız ola­ rak bu mâlı kullanamıyacağma (40) göre, bunlardan birisinin iflâsı ile mal onun masasına girmemelidir. Eğer mal üzerinde müşterek müktesiplerin payları belli ise, iflâs eden alacaklı bu pay üzerinde hak sahibi olacağından, sadece bu payı veya payın bedeli masaya girer. Eğer paylar belli değilse, iflâs eden alıcının masası belkide sadece şeyin satışını isteyebilir (41).

Buraya kadar iflâs masasının sözleşmeye katılarak geri kalan semeni ödemesi halini gördük. Daha önce de tesbit ettiğimiz gibi, iflâs masası, bu konuda tek taraflı satıcının rızası olmaksızın -hareket edebiliyordu. İflâs idaresi bu husustaki seçtiği yolu müna­ sip bir süre içinde bildirmelidir. İflâs masasının akde katılıp

ka-.recht, Bern 1911, sh. 65, 641; BECK: age., sh. 203; HABERTHÜR, agm., sh. 559; BGE 38 I 260.

(34) JAEGER, E : age., sh. 54.

(35) JAEGER, E : age., sh. 54; GÜLTEKÎN, Galip : age., sh. 53; BECK: age. sh. 203; HEBERTHÜR : agm., sh. 559; ARIK, K. F : agm., sh. 1069 (36) JAEGER, E : age., sh. 55.

(37) BGE 38 I 260. (38) BGE 73 III 42.

(39) JAEGER, E : age., sh. 55.

(40) SAYMEN, Ferih Hakkı —ELBİR, Halit Kemal: age., sh. 238. (41) SAYMEN, Ferit Hakkı —ELBİR, Halit Kemal: age., sh. 259.

(19)

tılmıyaeağı hakkında hiç bir beyanda bulunulmaz yani iflâs ma­ sası kendisine tanınan tek taraflı akde katılmayı beyan hakkını kullanmazsa, bu durumda satıcı lehine bir takım haklar doğar.

İflâs masası akde katılıp katılmayacağını bildirmezse, bu tak­ dirde satıcının tutabileceği iki yol vardır: Satıcı mülkiyeti muha­ faza sözleşmesi gereğince mevcut mütebaki alacağın iflâsın açılma­ sı ile muaccel olduğunu ileri sürerek ödenmesini isteyebilir. Satıcı­ nın başvurabileceği diğer bir yol da akdi feshedip, malı geri almak­ tır. İflâs ile alacaklar muaccel hale geldiğinden iflâs temerrüde eş bir durumdur (42). Onun için satıcı bu durumda akdi feshetmekle BK. 222 deki seçim haklarından birini kullanmış olur (43) ve artık ondan geri dönemez. Satıcı bu yollardan birini seçmek zorunda­ dır (44). Eğer her ikisini de ileri sürmüşse mülkiyeti ileri sürdüğü kabul edilip, mal geri verilmelidir (istihkak iddiası) (45).

aa — İstihkak iddiasında bulunma

Satıcı eğer bu yolu seçiyorsa akdi feshetmesi gerekir. Akdi fe­ sih iradesinin açık bir şekilde belirtilmesi şart değildir, zımnî bir fesih iradesi de yeterlidir. Meselâ malın masadan ayırdedilmesini isteme veya iflâs idaresine mal üzerinde mülkiyet hakkına sahip ol­ duğunu bildirme bir fesih iradesi olarak kabul edilebilir (46). Akit-ien cayma, iflâsın açılmasından sonra vakit geçirilmeden yapılma­ lıdır; cayma iradesi İsv. ÎK. 232/11 ve İİK. 219/11 gereğince iflâsın açıldığının ilânından itibaren bir ay içinde bildirilmesi gerektiği hal­ de İsviçre Federal Mahkemesinin bir kararına göre, iflâs kapanma­ dığı ve henüz paylaştırma yapılmadığı sürece, bir ay geçmiş olma­ sına rağmen akitten cayma iradesi bildirilebilir (47).

Sözleşmeyi fesheden satıcı, malını masadan geri alabilir. Bu­ rada doktrinde hâkim olan görüşe göre, İsv. İİK. 212 ve İİK. 199 uygulanamaz (48). Adı geçen maddede,

«İflâsın açılmasından evvel borçluya bir mal satıp teslim eden satıcı fesih ve geri alma halkkını açıkça muhafaza etmiş olsa bile, akdi feshedemez ve sattığını geri alamaz» denilir. Bu madde sadece

(42) ELBÎR, Halit Kemal: agm., (İBD. 1952, S.7,sh. 388). (43) ELBİR, Halit Kemal: agm., {İBD. 1952, S.7, sh. 388). (44) HABERTÜR: agm., sh. 559; BECK : age, sh. 203. (45) BECK : age., sh. 203.

(46) BECK : age., sh. 202.

(47) BGE 31 I 83; JAEGER, C.: agk., Art 242, N. 3. (48) ELBİR, Halit Kemal: Rgm., (İBD. 1952 S, 7, sh. 389),

(20)

satıcının şeyin mülkiyetini muhafaza etmeksizin şartsız olarak alı­ cıya teslim etmesi halinde uygulanır (49). Halbuki mülkiyeti muha­ fazada böyle bir durum yoktur, onun için satıcı ak'di feshedip - if­ lâsa rağmen - şeyi geri alabilir.

Satıcının, akdi feshedip, malı geri alması halinde, alıcının daha önce ödediği taksitleri geri vermesi gerekir (MK. 689, İMK. 716). Fakat adı geçen madde gereğince satıcı, kullanma ve eskimeden do­ ğan münasip bir bedeli, geri vereceği taksitlerden keser. Bu durum, adı geçen maddede de belirtildiği gibi sadece malın taksitle satıl­ ması halinde uygulanır.

Burada yapılacak kesinti, malın normal olarak kullanılmasının karşılığı olan bir bedeldir (50).

isviçre Federal Mahkemesi İcra İflâs Dairesi, 11 Mayıs 1922 yı­ lında yayınladığı 14 nolu sirkülerde bu bedelin nasıl hesaplanaca­ ğını belirtmiştir. Hesaplama sonucunda masa lehine bir bakiye ka­ lırsa, bu bakiyeden dolayı masa, mülkiyeti mahfuz mal üzerinde hapis hakkına sahiptir. Eğer satıcı lehine bir bakiye kalırsa, satıcı bu alacağını iflâs masasına yazdıramaz ve icra yoluyla takip edebi­ lir (51).

bb — Sözleşmeyi muhafaza etme

Satıcı akdi feshetmek daha çok menfaatine ise fesih yoluna gi­ der. Meselâ malı daha yüksek bir fiyatla satması ihtimali varsa. Fa­ kat sözleşmeyi devam, ettirmek dalıa uygun ise, bu durumda satıcı sözleşmeyi muhafaza ederek masadan geri kalan semenin veya tak­ sitlerin ödenmesini isteyebilir. Satıcı bu yolu seçmişse geri kalan semen alacağı iflâs masasına girer ve satıcı garameye katılır (52), yani garameye katılma oranında alacağına kavuşur.

Buraya kadar iflâs masasının mülkiyeti muhafaza iddiasını ka­ bul etmesinden sonra, masanın sözleşmeye katılmasını veya masa sözleşmeye katılmamıssa, satıcının başvurabileceği yolları incele^ dik.

Bazen iflâs idaresi satıcının mülkiyeti muhafaza iddiasını naza­ ra almaz. Bu nazara almama çeşitli sebeplerden ileri gelebilir.

İf-(49) BECK, E : age., sh. 200 201.

(50) JAEGER, E : age., sh. 62; HABERTHÜR: agm., sh. 559. (51) JAEGER, E : age., sh. 62.

(21)

Iâs idaresi yapılan iddiaları inceleyerek, kabul edilmemesini gerek­ tiren bir defi veya itiraz hali varsa buna dayanarak iddiayı redde^ debilir. Bu halleri aşağıda inceleyeceğiz.

Mülkiyeti muhafaza iddiası, her şeyden önce mülkiyeti muhafa­ za sözleşmesinin geçerli olmaması dolayısıyla reddedilebilir. Mül­ kiyeti muhafaza sözleşmesi ancak sicile tescille meydana gelir ve geçerlilik kazanır (MK. 688, İMK. 715). Bu bir geçerlik şartı oldu­ ğundan bu şarta uyulmamış olması halinde, mülkiyeti muhafazanın geçerli olmadığına dayanarak masa mülkiyeti muhafaza iddiasını kabul etmeyebilir.

Bundan başka eşya hukukundan doğan bir takım sebepler yü­ zünden de mülkiyeti muhafaza kabul edilmeyebilir. Örneğin, mülki­ yeti mahfuz şey diğer bir şeyin mütemmim cüz'ü olursa, mülkiyeti muhafaza sona ereceğinden iddia reddedilebilir (53). Hukukî tağ­ yir bahse konu olunca, alıcı tarafından işlenen mal zaten işlenmek üzere alıcıya verilmişse, bu alıcının kötüniyetli olduğundan bahse-dilemiyeceğinden, alıcı şeyi iktisap eder ve alıcının iflâsı ile bu şey masaya girer. Böyle bir durumda da ileri sürülen iddiayı iflâs ma­ sası reddeder (54). Mülkiyeti mahfuz malın müflisin kendi malıyla karışması halinde satıcı, müşterek malik olarak masaya katılır. Böy­ le bir durumda, mülkiyeti mahfuz malın kendisine satılmasını sa­ tıcı talep edemediğinden mülkiyeti muhafaza iddiası da reddedi­ lir (55). Mülkiyeti muhafaza iddiasının reddedileceği diğer bir hal de, mülkiyet mahfuz bir mal üzerinde daha önce rehin koydurul­ muş olmasıdır. Yani rehin hakkıyla mülkiyet hakkı birlikte mev­ cutsa, rehin hakkı tercih edilir ve iflâs masası mülkiyeti muhafaza iddiasını reddeder (56). Çünkü İİK. 45 ve ÎİK. 41 maddeleri gere­ ğince rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflâsa tabi şahıs­ lardan olsa bile, alacaklı yalnız relinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Rehin hakkı diğer alacaklı hakkına tercih edile­ ceğinden, iflâs halinde rehnin paraya çevrilmesi zorunluğu ortaya çıkar. Bu durumda mülkiyeti muhafaza iddiasının tanınmaması normal bir sonuçtur.

Bu durumda yani, mülkiyeti muhafaza iddiasının kabul edil­ memesi halinde, alıcının temerrüdü bahse konudur. Çünkü daha

(53) JAEGER, E : age., sh. 42. (54) JAEGER, E : age., sh. 43, (55) JAEGER, E ı age., sh, 45.

(22)

önce başka şekilde kararlaştırılsa da alıcının iflâsı ile borçları mu­ accel hale gelir (57).

İflâs idaresi tarafından mülkiyet iddiası reddedilebilir, bu red 7 gün içinde tetkik merciinde istihkak dâvası açılabilmesi kaydiy-le süre tayin edikaydiy-lerek satıcıya bildirilir (İİK. 228). Bu süre içinde satıcı harekete geçerek hakkını aramazsa istihkak iddiasından vaz­ geçmiş sayılır. Dâva açarsa mahkeme masanın muhtemel zararları­ nı karşılamak üzere satıcıdan teminat isteyebilir (58).

2 — Mülkiyeti mahfuz mal üçüncü bir kişideyse :

Mülkiyeti mahfuz mal üçüncü bir kişiye, ya mülkiyet hakkı­ nın devri, yahutta üzerinde başka bir aynî hak meydana getirilme­ si amacıyla devredilir. Mülkiyeti muhafaza sicilinin aleniyet ilke­ si çok zayıf olduğu için (59), gerektiğinde bu sicildeki kayıtlardan haberi olmayan iyiniyetli üçüncü kişiler, mülkiyeti mahfuz mal üze­ rinde bazı haklar kazanabilirler. Mülkiyeti muhafaza sicili, iyiniye-ti ortadan kaldıramaz (60). Hatta mal hüsnüniyetli üçüncü kişiye dahi mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılabilir. Bu takdirde üçüncü kişinin bu mal üzerinde bir beklemece hakkı vardır ve üçüncü kişi temerrüde düşmedikçe şey geri alınamaz. Yani semenin tamamını zamanında ödeyen üçüncü kişi bu durumda şeyin maliki olur (61). Nitekim İsviçre Federal Mahkemesinin verdiği bir karara göre de, iyiniyetli müktesip korunur ve bu durumda satıcı, rehinli ala­ caklılardan önce gelmek şartiyle masaya dahil olur (62).

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de, 1933'de verdiği bir kararda (63) bu görüşü benimsemiştir. Yine Yargıtay Genel Kurulunun 1941 yı­ lında verdiği bir karara göre sicile kaydedilmiş olan mülkiyeti mu­ hafazanın hüsnüniyetli üçüncü kişilere tesiri yoktur (64).

(57) JAEGER, E : age., sh. 55.

(58) ELBİR, Halit Kemal : agm., (İBD. 1952 S.7 sh. 387).

(59) Bu hususta bk. yukarıda «mülkiyeti muhafaza sicilinin mahiyeti» bahsi sh. 1.

(60) HOMBERGER : Kommentar zum schwei. ZGB, Sachenrecht, Art. 933. N. 31.

(61) GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 38.

(62) BGE 34 II 191; JAEGER, E : age., sh. 43. (63) Yargıtay 4. Huk. Dai. 22/9/1931 tarih, 885 sayı.

(64) Yargıtay Huk. Gen. Kur. 14/191941 tarih 501 sayı, bk. Yargıtay 4. Huk. Dai. 22/9/1931 tarih, 88 sayı; TEPECİ, K a m i l : Notlu ve izahlı Türk Medeni Kanunu C. I I . sh. 152.

(23)

Fakat Yargıtay icra İflâs Dairesinin 1955 yılında verdiği ka­ rar (65) gerek yukarıda gösterilen kararlara, gerekse MK. 901, İMK. 933'e aykırıdır. İcra İflâs Dairesi bu kararında şöyle demektedir:

İstihkak iddia edilen mahcuz otomobilin esasen dâvâlı alacak­ lı tarafından mülkiyeti muhafaza şartıyla borçluya satılmış olma­ sına göre bedeli ödenımedikçe henüz mülkiyetine sahip olmayan borçlunun mezkûr otomobili müstabik davacıya devir ve temliki esasen hükümsüz bulunduğu gözönünde tutularak bu sebepten dâvanın reddi icap edip etmediği hususunda bir karar verilmek icap ederken davacının hüsnüniyet sahibi olduğundan ve saireden bahisle dâvanın kabulü yolsuz olduğundan hükmün reddine...

Zanmmızca bu karar isabetli değildir. Her ne kadar malı he­ nüz iktisap etmeyen alıcının, bu malı başkasına devir yetkisi yok­ sa da, o şahsı, bu malın maliki sanan iyiniyetli üçüncü kişilerin iktisapları muteberdir (MK. 901, İMK. 933). Medeni Kanunumu­ zun 901 (İMK. 833) inci maddesine göre, sahibinin elinden rızası ile çıkan bir menkul mal iyiniyetli üçüncü kişiler tarafından ikti­ sap edilebilir (66). Satıcı mülkiyeti mahfuz malı rızası ile alıcıya teslim etmiştir ve iyiniyetli üçüncü bir kişi de bunu alıcıdan ikti­ sap etmiştir. O halde bu kişinin hakki korunacaktır.

a) Mülkiyeti mahfuz malın, iflâstan önce üçüncü kişiye geç­ mesi :

Alıcı iflâs etmeden önce, mülkiyet mahfuz bir malı üçüncü bir kişiye satmış veya devretmiştir. Bu durumda üçüncü kişi lehine, mülkiyeti manfuz mal üzerinde meydana getirilen hakkın çeşidi­ ne göre meseleyi incelemek gerekir.

aa — Mülkiyet hakkı

Üçüncü kişiye, alıcı tarafından malın mülkiyeti devredilmiş-se ve üçüncü kişi iyiniyetli idevredilmiş-se, onun iktisabı muteber olur. Alıcı­ nın iflâsı halinde bu malı ne satıcı ne de iflâs masası üçüncü kişi­ den isteyemez.

Alıcı mülkiyeti mahfuz şeyi üçüncü kişiye saıtmışsa ve henüz bedelini almamışsa, bu durumda İİK. 189, îsv. İİK. 202 nci

mad-(65) Yargıtay İ. İ.D. 26/5/1955 tarih, 955 sayı bk. GÜRSEL, Nurettin. Mül­ kiyeti muhafaza kaydıyla satış (kararı tahili) (ABD. 1955, sh. 300-301). (66) AKİPEK, Jale G: Türk Medeni Hukuku, Başlangıç hükümleri, Şah­

(24)

deleri bahse konu olur (67). Bu maddeler başkalarına ait malların satılmasından bahseder. Başkalarına ait maldan kasit, iflâs masa­ sından ayırdedilmesi talep edilebilen maldır (68). Adı geçen mad­ deler mülkiyeti muhafaza ile satılan mallara da uygulanabilir (69).

Mülkiyeti mahfuz malın, iflâsın açılmasından önce satılması, fakat bedelimin henüz alınmamış olması halinde satıcı, satış bede­ linin kendisine devredilmesini isteyebilir (70). Bu durumda İÎK. 228, İsv. İÎK. 242 nci maddelerinin uygulanması bahis konusu­ dur (71). Yani iflâs idaresi, bu talebi bir karara bağlar. Eğer if­ lâs idaresi talebi kabul ederse, bedeli satıcıya BK. 162, İBK. 164 gereğince devreder (72). Adı geçen maddeler, kanun, akit veya işin mahiyeti icabı, alacaklının alacağını, borçlunun muvaffakatini al­ madan devredebileceği hallerden bahseder.

Satıcı, devri talep etmeden şeyin bedeli ödenmiş ve bu bedel masaya girmişse, satıcı yapılan masrafları ödeyerek, bedelin masa­ dan ayırdedilmesini ve kendisine teslim edilmesini talep edebi­ lir (73). Hatta bu durumda satıcıya, masanın diğer borçlarına na­ zaran bir öncelik tanımak gerektiği de ileri sürülür (74). Zannı-mızca da bu çözüm yolu doğrudur. Aksi halde satıcı iflâs alacak­ lısı gibi alacağını garameye katılma payı oranında alabilecektir.

İflâs açılmadan mal satılmış ve bedeli de iflâs açılmadan alı­ cıya ödenmişse,jbu durumda satıcı, iflâsın açılmasıyla sadece iflâs alacaklısı olarak masaya katılır (75).

bb — Mülkiyetten gayrı aynî haklar

Bundan kasıt, mülkiyeti mahfuz mal üzerinde üçüncü kişi le­ hine -iyiniyetli 3. şahıs - intifa hakkı ve hapis hakkı gibi haklar ta­ nımaktır. Bu durumda da iyiniyetli üçüncü kişilerin iktisaplan

(67) HABERTHÜR; agm., sh. 561; 'AEGER, C.: agk., Art. 202, N. 1, 6 BECK : age., sh. 201.

(68) BECK: age., sh. 201. (69) BECK: age., sh. 201.

(70) ARIK, Kemal Fikret: agm., sh. 1069; JAEGER, E : age., sh. 63. (71) JAEGER, E : age., sh. 63.

(72) JAEGER,E: age., sh. 63.

(73) JAEGER,E: age., sh. 63; ARIK,K.F.: agm., sh. 1069.

(74) BLUMENSTEÎN: age., sh. 676; JAEGER, C : age., Art. 262, N.2. Art. 262, N. 2.

(75) ELBİR, Halit Kemal: agm,, (ÎBD. 1952 S. 7 sh. 391), HABERTHÜR: agm., sh, 561,

(25)

korunur (76). İflâsın açılması ile satıcı yahut iflâs masası bu mal üzerinde istihkak iddiasında bulunabilirler ve malın onlara ait ol­ duğu kabul edilebilir. Fakat onlar da hak sahibine, mal üzerindeki hakkını kullanmasına izin vermek zorundadırlar.

b) Mülkiyeti mahfuz malın, iflâsın açılmasından sonra üçün­ cü kişiye intikali :

İflâsın açılması anında iflâs idaresi müflisin mallan ile ilgili olarak gerekli tasarruflarda bulunabilir (77). Bu arada iflâs ida­ resi alıcının elinde bulunan mülkiyeti mahfuz bir malı, onun zan­ nederek üçüncü bir kişiye mülkiyetini devredebilir ve malı da tes­ lim edebilir. Bu durumda da iyiniyetli olan üçüncü kişiler hak ik­

tisap ederler.

aa — Mülkiyet hakiki

İflâs idaresi malı iyiniyetli bir üçüncü kişiye satmışsa, yine İİK. 189 ve İsv. İİK. 202 bahse konu olur. İflâs idaresi bu durum­ da artık malın elinde olmadığını ileri sürerek satıcının talebini rededemez (78). Bu durumda satıcı, satılan şeyin bedelinin ken­ disine ödenmesini talep edebilir (79) ve iflâs idaresi bu bedeli, ma­ sa borcu olarak satıcıya ödemelidir (80).

bb — Mülkiyetten gayri aynî haklar

İflâs halinde, müflisin haczi kabil malları masaya girer ve bun­ lar satılarak paraya çevrilir, onun için ameli yönden, iflâs idaresi­ nin mülkiyeti mahfuz mal üzerinde üçüncü kişi lehine mükiyetten gayri bir aynî hak kurması imkânsızdır.

Burada sırası gelmişken İsviçrenin Bern Kantonunda 1908 ta­ rihli Sigorta Mukavelesi Kanununun 60. maddesi gereğince görülen bir uygulamaya da değinmek gerekir: Buna göre, mülkiyeti mahfuz mal aynî zamanda sigortalı ise ve bu mal elden çıkarılmışsa -bu arada üçüncü kişiler iktisap etmişlerse- malın sigorta bedeli mal yerine geçer ve satıcı, iflâs masasından bu bedeli isteyebilir (81).

3 — Mülkiyeti mahfuz mal, tekrar satılabilme yetkisiyle alıcıya

satılmışsa :

Mülkiyeti mahfuz malın üçüncü bir kişiye satılıp bedelinin de (76) GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 39-42.

(77) GÜRDOĞAN, Burhan: age., sh. 121 vd. (78) JAEGER, E : age., sh. 63.

(79) BECK.E: age., sh. 204. (80) JAEGER, E : age., sh. 64. (81) BECK, E : age., sh. 204.

(26)

henüz ödenmemiş olması halinde, satıcının satış bedelinin kendisi­ ne devrini isteyemiyeceği bir hal, bu malın alıcıya tekrar satılabilme yetkisiyle satılmış olması halidir. Böyle bir satış sözleşmesi ile, şe­ yin alıcı tarafından ikinci defa başka bir kişiye satılabileceği ve bu durumda mülkiyet hakkının sona ereceği kabul edilmiş olunur (82). Fakat satıcı satım akdinde, şeyin alıcı tarafından, akde aykırı bir şekilde üçüncü bir kişiye satılması halinde bu şeyi geri alabilme hakkını saklı tutmuşsa, bu takdirde bedeli de isteyebilir (83). İs­ viçre ve Türk hukuk sistemlerinde böyle bir akit yapmak mümkün görülür. Böyle bir sözleşmede satıcı, alıcıya karşı ancak malın ka­ rarlaştırılan değerden daha aşağı bir değerle veya daha değişik şartlarla satıldığı gibi itirazları ileri sürebilir. Böyle bir durumda, ayrıca genel hükümler gereğince, İMK; 717", MK. 69'a göre de alıcı­ nın yaptığı satımın muteber olmadığı da satıcı tarafından ileri sü­ rülebilir (84). Bu hal de şeyin, sırf satıcıyı zarara sokmak kasdiyle tekrar satılmış olmasıdır. Tekrar satma yetkisi ile mülkiyeti mah­ fuz mal alıcı tarafından satılır ve bedeli satıcıya devredilirse ve son­ radan iflâsın açılması ile iflâs idaresi bu işlemin muteber olmadı­ ğını ileri sürerse, İİK. 228 ve İsv. İİK. 242 deki istihkak iddiaları ile ilgili prosedür burada da uygulanmalıdır (85). Hatta bu durumda icra ve hacizle ilgili olan İİK. 96, 99, İsv. İİK. 106, 109 uncu madde­ lerinin de uygulanabileceği öne sürülmekte ise de (86) Federal Mah­ keme tarafından (87) ve doktrinde (88) bu hükümlerin ancak is­ tihkak iddiası ve bedel gibi ancak vücût bulmuş bir şeyin talebi ha­ linde uygulanabileceği kabul edilir. Eğer satıcı malın tekrar satıl­ ma yetkisiyle alıcıya teslim edildiği hallerde ortaya çıkabilecek rizi­ kolara engel olmak isterse BK. 416, İBK. 425 anlamında bir komis­ yon sözleşmesi yapabilir. Bu durumda komisyoncu sıfatına sahip olan alıcı şeyi tekrar kendi adına, fakat satıcı hesabına satar (89). Ayrıca BK. 393/11, İBK. 401/11 gereğince alıcının iflâsı halinde. Sa­ tıcı alıcıya karşı vekâletten doğan haklarını, iflâs masasına karşı da ileri sürebilir. (82) JAEGER, E : age., sh. 64. (83) JAEGER, E : age., sh. 64. (84) JAEGER, E : age., sh. 66. (85) JAEGER, E : age., sh. 68. (86) JAEGER, E : age., sh. 68. (87) B G E 29 I 121, 39 I 18. (88) JAEGER, C : age., Art. 242. (89) JAEGER, E : age., sh. 68.

(27)

§ 4 — SATICININ İFLÂSINDA MÜLKİYETİ MUHAFAZA Mülkiyeti mahfuz malını, bir başkasına satan şahıs, iflâs edebi­ lir. Bu şahıs malını mülkiyeti muhafaza şartıyla sattığı için, henüz malın mülkiyetini muhafaza etmektedir. Bu durumda satıcının if­ lâsı ile mülkiyeti mahfuz malın durumu ne olur?

Satıcı iflâstan önce bir mülkiyeti muhafaza sözleşmesi yapmış, fakat malı henüz alıcıya teslim etmemişse, mülkiyeti muhafaza he­ nüz meydana gelmediğinden, alıcı, iflâs masasından malın teslimi­ ni isteyemez. Alıcı ancak satıcıdan akdin ifa edilmemesinden dola­ yı bir tazminat talep edebilir ve bu alacağı iflâs masasına kaydet-tireıbilir (1).

Satıcı iflâstan önce bir mülkiyeti muhafaza sözleşmesi yapmış ve malı da alıcıya teslim etmişse, bu takdirde satıcı, mülkiyeti mu­ hafaza kaydiyle, alacağım teminat altına almış olur ve her ne kadar malın maliki ise de, alıcının bekleyen hakkı ile sınırlı olan mal üze­ rinde tasarrufta bulunamaz. Satıcı şeyi, alıcıya kullandırmakla zo­ runludur. Satıcının iflâsı halinde onun yerine geçen iflâs idaresi de aynı şekilde akitle bağlıdır. Malın geri verilmesini isteyemediği gibi alıcıya kullandırmakla da yükümlüdür (2). Fakat meseleyi ikiye ayı­ rarak incelemek gerekir :

A — ALICI, MÜTEMERRİT İSE :

Bu durumda iflâs masası, temerrüde dayanarak sözleşmeyi fes­ hedebilir. Bu takdirde iflâs idaresinin MK. 689, İMK. 716, BK. 222, 223, İBK. 226, 227 hükümlerine uyarak sözleşmeyi feshetmesi ge­ rekir (3). İflâs idaresi isterse, temerrüt ile muaccel hale gelen ala­ cağın tamamını talep edebilir, isterse malın geri verilmesini talep edebilir (4).

İflâs idaresi, maldan vazgeçip, malın bedelini talep ederse, bu takdirde bedel iflâs masasına ödenir.

İflâs masası bedelden vazgeçip şeyin geri verilmesini talep ederse, alıcı şeyi masaya geri vermek zorundadır. Malı 'masaya

ge-(1) H A B E R T H Ü R , agm., sh. 557-558.

(2) J A E G E R , E : age., sh. 68; H A B E R T H Ü R : agm. sh. 557 - 558.

(28)

ri veren alıcı, daha önce ödemiş olduğu taksitlerden dolayı doğan alacağını masaya yazdırarak talep edebilir (5). Alıcı ödemiş oldu­ ğu taksitlerinden başka münasip bir faiz ve eşyanın muhafazası dolayısıyla yaptığı masrafları, musibet zarar tazminatı olarak ileri sürebilir. Malın değeri alıcı tarafından yapılan fiillerle arttırılmış,, sa, bu fazlalıkta talep edilebilir (6). Fakat alıcı da malın kullanıl­ masından ve eskimesinden doğacak münasip bir bedeli satıcıya vermek zorundadır.

B — ALICI MÜTEMERRİD DEĞİL İSE

Alıcı mütemerrit değilse, iflâsın açılması ile iflâs masası akde katılır ve akitten doğan hak ve borçları yüklenir (7). Alıcı temer­ rüde düşmediği sürece her iki taraf da akitle bağlıdır. Alıcı, bun­ dan sonraki taksitleri artık iflâs masasına ödeyecektir. İflâsın açıl­ masından sonra müflisin yaptığı tasarruflar ve müflise yapılan öde­ meler hükümsüz olduğundan (8), alıcı geri kalan taksitleri sadece iflâs masasına ödemek zorundadır. İflâs masası burada satıcının yerine geçmekle bir nevi temsilcisi durumundadır. Fakat iflâs ida­ resi burada bir icra organı gibi vazife görür (9). Alıcı geri kalan taksitlerin tümünü ödedikten sonra mülkiyeti mahfuz malın mülki­ yetini iktisap eder ve satıcının, dolayısıyla masanın, mal üzerindeki hakkı sona erer (10).

S O N U Ç :

Mülkiyeti muhafaza, rehin hakkı mahiyetinde olmamasına ve mülkiyeti muhafaza sicili, aktif (müspet) hukukî tesiri haiz olma­ masına rağmen yine de günümüz için faydalı bir teminat çeşididir. Çünkü şeyin alıcıya teslimi ve kullandırılması yoluyla, teslimi meş­ rut rehnin sakıncaları giderilmiş olur.

İflâs halinde de mülkiyeti muhafaza sicili önemli rol oynar. Mülkiyeti muhafaza, ancak sicile tescil ile doğduğundan, genellikle

(5) ARIK, K . F : agm., sh. 1069; JAEGER, E : age., sh. 69. (6) GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 54; JAEGER, E : age., sh. 69 (7) GÜLTEKİN, Galip : age., sh. 54; JAEGER, E : age., sh. 69. (8) GÜRDOĞAN, Burhan: age., sh. 90.

(9) JAEGER, E : age., sh. 68.

(29)

daima tescil ettirilir. Bir şahsın iflâsı halinde ileri sürülen istihkak iddiaları hakkında mülkiyeti muhafaza sicili, hak sahibinin dayana­ cağı önemli bir ispat vasıtasıdır. Çünkü bu sicil, resmî sicillerden­ dir. Hele İsviçre hukuk sistemine göre, bu sicilleri, icra memurla­ rının tuttuğunu nazara alırsak, cabri icra yönünden sicillerin rolü daha da fazlalaşır. İleri sürülen istihkak iddialarının kabul edile-bilip edilemiyeceğini araştıran iflâs idaresine, mülkiyeti muhafa­ za sicili bir dayanak noktası olur ve daha sonra durumu ikinci ala­ caklılar toplantısının tasvibine sunacak olan iflâs idaresi, geçerli olduğu sürece, sicile dayanarak mülkiyeti muhafaza iddiasını ka­ bul eder. Böylelikle zamandan da tasarruf sağlanmış olunur. Mül­ kiyeti muhafaza hakkı sahibine, iflâs halinde bazı anlarda, diğer alacaklılara nazaran daha imtiyazlı durumlar da tanınabilir.

Bütün bunlar, bize mülkiyeti muhafazanın ifâs halinde de öne­ mini muhafaza ettiğini gösterir.

Fakat mülkiyeti muhafazanın fonksiyonunu daha iyi yerine getirebilmesi için bir takım değişikliklere ihtiyaç vardır.

Bir kere ilk başta, yanlış tercüme edilmiş olan MK. 688 inci maddeyi mehaza uygun şekilde anlamak gerekir.

İsviçrede mülkiyeti muhafaza sicilleriyle ilgili bir tüzük çıka­ rılmıştır. Bizde böyle bir tüzük mevcut olmadığı için, bir yerde birden çok noter varsa, hangisinin mülkiyeti muhafaza sicilini tu­ tacağı, alıcının ikametgâhını değiştirmesi halinde ne olacağı ve si­ cilin hangi esaslara göre tutulacağı hususları cevapsız kalmakta­ dır. Onun için bizde de bu meseleleri halledici hükümler getirilme­ lidir.

İsviçrede 1911 ve 1922 tarihlerinde Federal Mahkeme tarafın­ dan mülkiyeti muhafaza ile ilgili olarak iki ayrı sirküler yayınlan mıştır. Bunlardan özellikle 1922 tarihli olanı, alıcının iflâsında, ma­ lın satıcı tarafından geri alındığı hallerde, alıcıya geri verilecek olan taksitlerden çıkarılacak eskime ve kullanma payının nasıl h& saplanacağını bildirmektedir. Bizde de bu yolda bir düzenleme getirilmelidir.

Mülkiyeti muhafaza sicillerine, tapu sicillerindeki gibi aleni­ yet ilkesi tanınmadığı için, bilhassa alıcı iflâs etmeden malı üçün­ cü sahsa satıp, bedelini de almış bulunuyorsa bu takdirde satıcı, sadece alelade iflâs alacaklısı gibi alacağını masaya yazdırabilir, Bu hal, satıcının zarara uğramasına sebep olabilir. Bunun için

(30)

mülkiyeti muhafaza sicillerini de aleniyet ilkesine Sağlamalıdır.

Yani, mülkiyeti mahfuz bir malı devralan üçüncü şahıslar, sicilde­ ki kayıtlardan habersiz ülmadıgını ileri sürememelidir ve hak sa­ hibi olduğu veya ilgili olduğu anlaşılan herkes bu sicilleri inceleye-bilmelidir. Fakat bütün bunlar çıkarılacak bir tüzük veya yönet­ melikle, bir yerdeki birden çok noterden hangisinin sicili tutaca­ ğının ve ikametgâh değişikliğinde ne olacağı meselesinin çözüm­ lenmesine bağlıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Differents auteurs (1 â 9) ont deja utilise cette technique, mais ordinairement ils ne l'ont appliquee qu'â un nombre restreint de derives. Notre travail a porte sur 11

Mikroskobik muayene ile bir çok numunenin kar ışı k elyaftan yap ı ld ığı tesbit edilmi ş ve durumu kesinlikle saptamak için Tablo 4'de (9) bildirilen kimyasal

Juniperus nana Willd'.n ın yaprak, ham meyva ve olgun meyva- ları ndan elde edilen uçucu yağ daki monoterpenik hidrokarbürler'in gaz kromatografisiyle incelenmesi.. Birçok

Kuzey ve güney yanmkürenin bütün denizlerinde s ık sı k rast- lanan ve çimen benzer görünü şte olan bu bitki ilk bak ışta alglerle kanştınlırsada Spermatophyta