• Sonuç bulunamadı

Bazı bitkisel uçucu yağların Ephestia kuehniella'ya (Lepidoptera: Pyralidae) fümigant etkileri üzerinde araştırmalar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bazı bitkisel uçucu yağların Ephestia kuehniella'ya (Lepidoptera: Pyralidae) fümigant etkileri üzerinde araştırmalar"

Copied!
72
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĐVERSĐTESĐ FEN BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ

BAZI BĐTKĐSEL UÇUCU YAĞLARIN Ephestia

kuehniella ‘ya (LEPĐDOPTERA : PYRALIDAE)

FÜMĐGANT ETKĐLERĐ ÜZERĐNDE ARAŞTIRMALAR

YASĐN NAZIM ALPKENT

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

BĐTKĐ KORUMA ANA BĐLĐM DALI

(2)

i

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

BAZI BĐTKĐSEL UÇUCU YAĞLARIN Ephestia kuehniella ‘ya (LEPĐDOPTERA : PYRALIDAE)

FÜMĐGANT ETKĐLERĐ ÜZERĐNDE ARAŞTIRMALAR

Yasin Nazım ALPKENT Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Bitki Koruma Anabilim Dalı Danışman : Prof. Dr. Özdemir ALAOĞLU

2009, 63 sayfa

Bu çalışmada, buhar distilasyon yöntemiyle lavanta (Lavandula angustifolia), nane (Mentha spicata), kişniş (Coriandrum sativum) ve adaçayı (Salvia officinalis)’ndan elde edilen uçucu yağların değirmen güvesi Ephestia kuehniella’ nın 20–25 günlük larvalarına ve 0–24 saatlik yumurtalarına karşı iki farklı sıcaklıktaki ( 27±2°C ve 22±2°C ) fümigant etkileri araştırılmıştır. Bütün testler üç tekerrürlü olarak yürütülmüş, her birinde 20 ’şer larva veya yumurta bulunan tekerrürlere 24, 48 ve 72 saat süreyle uçucu yağ buharları uygulanmıştır. Ölüm oranlarının probit transformasyonu yapılarak LC50ve LC99 değerleri hesaplanmıştır.

Uçucu yağların E. kuehniella’ ya karşı fümigant toksisitenin; ortam sıcaklığına, zararlının gelişme dönemine, uçucu yağın uygulama dozu ve süresine bağlı olarak değiştiği tespit edilmiştir. LC50 değerlerine bakıldığında, biyolojik dönemlerin uçucu yağlara karşı duyarlılıkları farklı bulunmuş; lavanta yağında yumurtalar larvalara göre daha duyarlı iken, nane uçucu yağında aynı, kişniş ve adaçayında ise larvaların yumurtalara göre daha duyarlı oldukları tespit edilmiştir.

Larvalara karşı yapılan testlerde, 22±2°C ve 27±2°C koşullarında 72 saatlik uygulama sonunda; lavanta uçucu yağında sırasıyla 175 µl/l ve 300 µl/l hava dozuyla % 96 ölüm oranı elde edilmiş, sıcaklık artışı etkinliği azaltmıştır. Aynı koşullarda, nane uçucu yağının etkinliği 250 µl/l hava dozunda % 90 dolayında iken kişniş ve adaçayında sırasıyla 22±2°C 75 µl/l hava için % 90 civarında, 27±2°C de 100 µl/l dozda ise %100 olmuş, 5°C lik sıcaklık artışının bu üç uçucu yağın larvalara toksisitesi üzerine belirgin bir etkisi olmamıştır.

(3)

ii

Yumurtalar için yapılan testlerde 22±2°C ve 27±2°C koşullarında 72 saatlik uygulama sonunda; lavanta uçucu yağında sırasıyla 100 µl/l ve 225 µl/l hava dozuyla % 95 ‘in üzerinde ölüm oranları elde edilmiş, sıcaklık artışı etkinliği azaltmıştır. Aynı koşullarda, nane uçucu yağının etkinliği 250 µl/l hava dozunda sırasıyla % 85 ve % 100 iken kişnişte 125 µl/l hava dozunda (her iki sıcaklıkta da) % 98 olmuştur. Adaçayı uçucu yağının etkinliği sıcaklık artışından olumlu etkilenmiş ve bu değerler sırasıyla 150 µl/l hava dozda % 57 iken 75 µl/l hava dozda % 82 olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Ephestia kuehniella, uçucu yağ, fümigant etki, Lavandula

(4)

iii

ABSTRACT

MS Thesis

INVESTIGATIONS ON FUMIGANT TOXICITY OF SOME PLANT ESSENTIAL OILS AGAINST TO EPHESTIA KUEHNIELLA

(LEPIDOPTERA:PYRALIDAE).

Yasin Nazım ALPKENT

Selçuk University

Graduate School of Natural and Applied Science Department of Plant Protection

Advisor: Prof. Dr. Özdemir ALAOĞLU

2009, 63 Page

The fumigant activity of essential oil vapours distilled from lavender (Lavandula angustifolia), mint (Mentha spicata), coriander (Coriandrum sativum) and sage (Salvia officinalis) were tested against eggs (0-24 hours-old) and larvae (20-25 days-old) of mediterranean flour moth, Ephestia kuehniella under 22+2 ° C and 27+ 2 °C conditions.The essential oils were tested to the pest with three replicates that each contain 20 eggs or larvae. Exposure times were 24, 48 and 72 hours.

Fumigant toxicity was changed according to temperature, oils, biological stage of the pest, dose and exposure time. It was found that the sensitivities of the larvae and the eggs to the essential oils were different at the base of LC50. While the eggs were more sensitive than the larvae against to the lavender oil, but it was same in mint oil and it was more resistant to the coriander and sage oils.

At the end of the tests against to the larvae and the eggs for 72 hours exposure time; the lavender and mint oil showed lower toxicity (over 90% mortality with 175 µl/l - 300 µl/l air) ) than the other two oils. At 27±2°C lavender essential oil toxicity apperently decreased for the eggs and the larvae, but the toxicities of the mint and coriander oils were not evidently affected from the temperature change. Sage oil toxicity was higher to the eggs at the 27+ 2 °C

(5)

iv

than that of the lower temperature. The coriander and sage oils caused 90-100% mortality of the larvae at the dose of 75-100 µl/l air for 72 hours.

The lavender oil caused over 95% mortality for the eggs at doses of 100 and 225 µl/l air at the 22±2°C ve 27±2°C in 72 hours respectively. The effectiveness of the mint essential oil was 85% and 100 % to the eggs at a dose of 250 µl/l air in 72 hours. While mortality rate of the eggs was 98% at the dose of 125 µl/l of coriander oil, it was 57% and 82% at doses of 150 µl/l and 75 µl/l air of the sage oil at 22±2°C ve 27±2°C respectively.

Key Words: Ephestia kuehniella, essential oils, fümigant effect, Lavandula angustifolia, Mentha spicata, Coriandrum sativum, Salvia officinalis

(6)

v

ÖNSÖZ

Bu çalışmada bitkisel kökenli uçucu yağların, depolanmış tahıl ürünlerinin önemli bir zararlısı olan Ephestia kuehniella Zeller ’nın yumurta ve larva dönemlerine karşı farklı 2 sıcaklığın fümigant etkisi araştırılmıştır.

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde beni yönlendiren, maddi ve manevi her türlü desteğini gördüğüm Değerli Danışman Hocam Sayın Prof. Dr. Özdemir ALAOĞLU ’ na sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Yüksek lisans programı süresince yardımlarını esirgemeyen, çalışmalarım her aşamasında fikirlerinden yararlandığım ve her türlü özveriyi gördüğüm Değerli Dr. Hüseyin ÇETĐN ‘ e sonsuz şükranlarımı sunarım.

Bu zaman sürecinde düşüncelerimi genişleten fikir dostu Değerli Serkan YEŞĐL, Orhan MÜLAYĐM, Ekrem ÖĞÜR, Ali DOĞANÖMÜR’ e, Ayrıca çalışmalarımın her safhasında yardımlarını ve manevi desteğini aldığım çok Değerli arkadaşım Profesyonel Turist Rehberi Sayın Recep SEZGĐN ‘ e teşekkürlerimi sunuyorum.

Gösterdikleri anlayış ve tez yazım aşamasında bana yardımcı olan Değerli Adem YURDUNKULU ve Rukiye DÜZGÜNER‘ e tekrar teşekkürlerimi sunar, hepsine ayrı ayrı Bilim yolunda başarılar dilerim.

Gösterdikleri ilgi ve alakadan dolayı Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Meryem UYSAL, Prof. Dr. Celal TUNCER ve Prof. Dr. Ahmet GÜNCAN ‘ a teşekkürü bir borç bilirim.

Yaşamım boyunca bana manevi destek olan, gittiğim her yolda yardımını esirgemeyen, hoş görüsüne sığındığım, ışık kaynağım olan sevgili babacığım Sn. Muhittin ALPKENT ve ağabeyciğim Sn. Hakan ALPKENT ‘ e sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

(7)

vi ĐÇĐNDEKĐLER Sayfa No ÖZET ……….. i ABSTRACT………... iii ÖNSÖZ………..………... iv ÇĐZELGELER DĐZĐNĐ……….... vi ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ………..…… vii 1. GĐRĐŞ……… 1 2. KAYNAK ARAŞTIRMASI………... 3

2.1. Uçucu Yağları Elde Edilen Bitkilerle Đlgili Kaynak Araştırması………….. 3

2.1.1 Mentha spicata L. (Kıvırcık nane)………. 3

2.1.2 Lavandula angustifolia Mill ( tıbbi lavanta )……… 3

2.1.3 Coriandrum sativum L. ( Kişniş )………. 4

2.1.4 Salvia officinalis L. ( Adaçayı )……… 5

2.2. Uçucu Yağ Denemeleri Đle Đlgili Kaynak Araştırması……….. 6

3. MATERYAL VE METOT………... 15

3.1. Materyal………... 15

3.1.1. Bitki metaryali………... 15

3.1.2. Ephestia kuehniella Zell. (Lepidoptera: Pyralidae) Un güvesi ………... 18

3.2. Metot………... 18

3.2.1. Ephestia kuehniella Zell.’ nın yetiştirilmesi .………... 18

3.2.2. Bitkilerin toplanması, kurutulması ve muhafazası………...…………. 18

3.2.3. Uçucu yağların elde edilmesi…...………..…………. 19

3.2.4. Uçucu yağların fümigant etkilerinin saptanması……….... 19

3.3. Testlerden elde edilen verilerin değerlendirilmesi………. 22

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI………... 23

4.1. Bitkisel uçucu yağların 27±2°C de Ephestia kehniella’ ya fümigant etkileri………... 23

4.1.1. E. kuehniella larvalarına fümigant etkileri……… 23

4.1.2. Bitkisel uçucu yağların 27±2°C de ki E. kuehniella yumurtalarına fümigant etkisi ……… 25

4.1.3. Bitkisel uçucu yağların 22±2°C de ki E. kuehniella larvalarına fümigant etkisi ……… 29

4.1.4. Bitkisel uçucu yağların 22±2°C de ki E. kuehniella yumurtalarına fümigant etkisi ……… 32 5. TARTIŞMA……….. 35 6. SONUÇ VE ÖNERĐLER……….. 41 7. KAYNAKLAR……….. 43 8. EKLER……….. 53 ÖZGEÇMĐŞ

(8)

vii

ÇĐZELGELER DĐZĐNĐ Sayfa No

Çizelge 3.1. Uçucu yağ elde edilen bitkiler……….…...… 15 Çizelge 4.1. Lavanta ve nane uçucu yağlarının 27±2 °C de E. kuehniella

Larvalarına fumigant etkisi………. 24 Çizelge 4.2. Kişniş ve adaçayı uçucu yağlarının 27±2 °C de E. kuehniella

larvalarına fumigant etkisi ………... 25 Çizelge 4.3. Lavanta ve nane uçucu yağlarının 27±2 °C de

E.kuehniella yumurtalarına fumigant etkisi …...………. 27 Çizelge 4.4. Kişniş ve adaçayı uçucu yağlarının 27±2 °C de

E.kuehniella yumurtalarına fumigant etkisi ……… 28 Çizelge 4.5. Lavanta ve nane uçucu yağlarının 22±2°C de E. kuehniella

Larvalarına fumigant etkisi……… 30 Çizelge 4.6. Kişniş ve adaçayı uçucu yağlarının 22±2 °C de E. kuehniella

larvalarına fumigant etkisi ..……….. 31 Çizelge 4.7. Lavanta ve nane uçucu yağlarının 22±2 °C de

E.kuehniella yumurtalarına fumigant etkisi …...……….. 33 Çizelge 4.8. Kişniş ve adaçayı uçucu yağlarının 22±2 °C de

(9)

viii

ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ Sayfa No

Şekil 3.1. Mentha spicata L. ( Nane )………... 16

Şekil 3.2. Lavandula angustifolia Mill. ( Lavanta )……….. 16

Şekil 3.3. Coriandrum sativum L. ( Kişniş )………. 16

Şekil 3.4. Salvia officinalis L. ( Adaçayı )………..……….………….…. 17

Şekil 3.5. Ephestia kuehniella Zeller’ nın yumurta, larva, ergin bireyleri…… 17

Şekil 3.6. Đklim odası(nem, sıcaklık, ışık, üretim kapları)………..…. 18

Şekil 3.7. Larvalara karşı fümigant etki denemesinde kullanılan plastik tüpler………... 20

Şekil3.8. Yumurtalara karşı fümigant etki denemesinde kullanılan yumurta pleytleri ve test düzeneği... ... 20

(10)

1

1-GĐRĐŞ

Depolanmış tahıl, tahıl ürünleri ( un ve unlu mamuller, irmik vb.) gibi tarım ürünlerinde beslenen böcek ve akarlar, ürünlerde miktar ve kalite kayıplarına, dolayısıyla önemli ekonomik zararlara neden olmaktadır. Tarlalardan veya bir başka depodan gelen zararlılarla bulaşık ürünlerin depoya konulması ile buralara giren zararlıların istedikleri ortam koşullarını (sıcaklık, nem) bulmaları sonucu populasyon artışına bağlı olarak kayıplar ortaya çıkmaktadır. Gıda maddelerinin üretimi kadar hasat sonrası kayıpların önlenmesi de büyük öneme sahiptir. Günümüzde depolama sektörü, gıda maddelerinin muhafazası ve dağıtımında hem beslenme hem de ekonomik açıdan büyük önem taşımaktadır.

20. yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşanan hızlı sanayileşme ve nüfuz artışı açlık problemini de beraberinde getirmiştir. Bu problemlerin giderilmesine yönelik politikalar geliştirilmiş ve yoğun girdi kullanarak birim alandan yüksek verim almaya yönelik hedefler belirlenmiştir. Ancak entansif tarımın yapılması sırasında aşırı gübre ve ilaç kullanılması zararlıların ilaçlara karşı direnç kazanmalarına yol açmıştır. Gıda üretiminde kalite unsuru, sağlıklı gıda ve bunun yanında organik tarım giderek daha ön plana çıkmaktadır.

Bilindiği gibi depolarda zararlılara karşı en çok kimyasal mücadele yöntemi kullanılmaktadır. Kimyasalların depo koşullarında kullanılması ile; pestisit kalıntısı, zararlılarda direnç gelişimi ve uygulayıcılarda zehirlenme olayları gibi olumsuzluklar ortaya çıkmaktadır. Gıda maddelerinin fümigasyonunda çok kullanılan metil bromid’in ozon tabakasına zarar vermesinden dolayı, dünyada kullanımının kısıtlanması ve tamamen yasaklanması konusunda uluslar arası yasal düzenlemeler getirilmiştir. Depo ortamında zararlı populasyonunu baskılamak ve düşürmek için alternatif bir çok yöntemler üzerinde çalışılmaktadır. Açık tarım alanlarındaki zararlılarla beraber özellikle depolanmış ürünlerdeki zararlılara karşı son birkaç onyıldan beri pestisitlere alternatif olarak bitkisel uçucu yağlar üzerinde çalışmalar

(11)

2

yapılmaktadır. Günümüzde bitki ekstraktlarının tarımsal üretimde kayıplara neden olan hastalık ve zararlıların kontrolünde kullanımı ile ilgili araştırmalar artarak devam etmektedir (Karakoç, 2006).

Halihazırda 2000 ‘den fazla bitki türünün böcek ve akarlara toksik özelliğe sahip olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalar uçucu yağların depolanmış ürünlerde zararlılara karşı fümigant olarak kullanılma potansiyeline sahip olduklarını göstermektedir. Bitkisel bileşikler içinde en çok uçucu yağlar, depo zararlılarına karşı test edilmiştir. Yürütülen yeni araştırmalar, uçucu yağların ve bunların bileşenlerinin kullanılan mevcut fümigantlara alternatif bileşikler olarak potansiyel kullanıma sahip olabileceklerini göstermiştir (Gözek, 2007). Yüksek uçuculuk özelliklerinden dolayı özellikle monoterpenoid bileşikler potansiyel zararlı mücadele ajanı olarak düşünülmüştür (Karcı, 2006).

Dünya uçucu yağ pazarı senelik olarak yaklaşık 7 milyar dolardır ve bu miktar gelen talep doğrultusunda her geçen gün artmaktadır. Türkiye’nin yıllık uçucu yağ ihracatı 7,5 milyon dolar, ithalatı ise 4 milyon dolar civarındadır. Đhracatımızın büyük bir kısmını gülyağı, ithalatımızı da portakal ve nane yağı oluşturmaktadır (Atılgan ve ark., 2007).

Depolanmış ürün zararlıları arasında Ephestia kuehniella Zeller özellikle un fabrikaları, un ve tahıl depolarında çok yaygın olan ve büyük ekonomik kayıplara neden olan bir türdür. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki un fabrika ve değirmenlerinin % 48.8’inde E. kuehniella’nın zararına rastlandığı, Bursa Đli un fabrikaları ve değirmenlerinde un güvesinin en yaygın türler arasında olduğu bildirilmektedir (Coşkuncu, 2004).

E. kuehniella üzerinde uçucu yağ veya bileşenlerin etkileri konusunda yapılmış bazı uluslar arası ve ulusal çalışmalar bulunmaktadır. Ancak, bu önemli tür üzerinde fazla çalışılmamış olan kimi bitkisel uçucu yağların bulunduğu dikkate alınarak belirlenmiş 4 bitkiye ait uçucu yağların Ephestia kuehniella Zeller’nın larva ve yumurtalarına karşı farklı dozlarının farklı iki sıcaklıkta ve üç farklı sürede fümigant toksisitelerinin tespiti amaçlanmıştır. Un ve unlu mamüllerin depolandığı veya üretildiği tesislerde fazla sorun olan bu zararlıya karşı çevre dostu, fakat aynı

(12)

3

zamanda kimyasallara alternatif olabilecek etkin ilaçların geliştirilmesi çalışmalarında bu araştırmanın önemli veriler sağlayabilecektir.

2- KAYNAK ARAŞTIRMASI

2.1. Uçucu Yağları Elde Edilen Bitkilerle Đlgili Kaynak Araştırması

2.1.1 Mentha spicata L. (Kıvırcık nane)

Lamiaceae familyasına bağlı olup ana vatanı Mısır’dır (Anonymous, 2008a). Çok yıllık, 50-100cm boyunda, kökleri toprağa iyi tutunmuş ve yaygındır. Toprağı örten ve çim gibi kaplayan bir yapısı bulunmaktadır (Er ve Yıldız, 2003; Ellialtıoğlu ve ark., 2007). Türkiye’de Batı Anadolu, geçit bölgeleri, Kuzey ve Kuzeydoğu Anadolu’da çok iyi yetişmektedir. Çoğunlukla Avrupa ve Asya kıtasında yayılma göstermektedir (Er ve Yıldız, 2003). Ülkemizde 7 türe ait 12 takson yayılış göstermektedir. Bu türlerden bazıları, Mentha pulegium, M. arvensis, M. aguatica, M. piperita, M. longifolia, M. suaveolens, M. spicata'dır (Öztürk ve ark., 1991).

Dünya’da en çok ticareti yapılan başlıca yağlar; portakal, nane, okaliptüs, gül, sitronel ve limon yağıdır (Atılgan ve ark., 2007). Türkiye’nin 2006 yılı uçucu yağ ithalatı yaklaşık 10 milyon dolar olup ithal edilen yağların en başında nane yağı gelmektedir (Bektaşoğlu, 2007).

M. spicata % 50 çiçeklenme döneminde biçim yapıldığında uçucu yağ oranı % 3.0 kadar olup yağın başlıca bileşenleri; % 70 carvon, % 30 menthol, % 3 limonen, % 2 mirsen, % 2 8-cineol, % 2 carvil asetat, diğer bileşenleri ise; % 1 dihidro carvil asetat, % 1 dihidro carveol, % 1 oktan-3-ol, % 0,4 cis-jasmon ‘dur (Özgüven ve Kırıcı, 1998; Bayrak, 2006).

(13)

4

Labiatae familyasından çok yıllık, yarı çalımsı görünümlü Akdeniz bitkisi olup, 20–100 cm derinlere inebilen güçlü bir kazık köke sahiptir. Lavantanın keskin bir kokusu bulunmaktadır (Anonymous, 2008b). Akdenize kıyısı olan ülkelerde Fransa, Đtalya, Yugoslavya’da yetişmektedir (Sezik ve ark., 2006). Bu tür Orta Avrupa ‘da 800–1000 m yüksekliklerde yetişir (Kalafatçılar, 2006).

Lavanta uçucu yağının kalitesi özellikle yağdaki linalil asetat ve linalool oranına göre değerlendirilir (Sezik ve ark., 2006).Türkiye’nin uçucu yağ ithalatında lavanta yağı 2005 verilerine göre 221 bin $ tutmuştur (Bektaşoğlu, 2007).

Uçucu yağında; α, β- pinen, fenchen, sabinen, carven, 1,8-cineol, linalool, camfor, isoborneol, 4-methyl-1-(methylethyl)-3-cyclohexen-1-ol, terpineol gibi bileşikler bulunur (Yusufoğlu ve ark., 2003).

2.1.3 Coriandrum sativum L. ( Kişniş )

Umbelliferae familyasından olan kişniş’in (Coriandrum sativum L.) anavatanı Anadolu ve Kafkasya olup Asya ve Avrupa’da doğal olarak bulunmaktadır (Kan ve Đpek, 2002). Ülkemizde aşotu, kuzbere gibi isimlerle de bilinen bir baharat bitkisidir (Kaya ve Yılmaz, 1999).

Kişniş 40–68 cm yüksekliğinde kendine özgü kokulu tek yıllık otsu bir bitkidir (Karaca ve Kevseroğlu, 2001). Kökleri ince olup fazla derine gitmez. Türkiye florasında 2 tür ve 2 varyete ile temsil edilmektedir. Coriandrum sativum var. vulgare büyük daneli, Coriandrum sativum var. microcarpum küçük daneli kişniş olarak bilinmektedir. Kişnişin tarımı Mardin, Gaziantep, Burdur, Erzurum, Denizli, Isparta gibi illerde yapılmaktadır (Kan, 2007).

Tohumlarda uçucu yağ oranı 0,3- 1.5% arasındadır (Arslan ve ark., 1997). Kişniş meyvesinin uçucu yağı alkol, ester, aldehit, hidrokarbon, eter, fenol ve ketonlardan oluşmaktadır ( Doğan ve Akgün, 1986).

(14)

5

Kişniş uçucu yağında 20’den fazla bileşen bulanmaktadır (Kızıl ve Đpek, 2003). Bileşik olarak en fazla linalool (58.0–80.3%) bulunmaktadır. Kişniş uçucu yağında bulunan diğer karakteristik maddeler gamma-terpinen (0.3–11.2%), alfa-pinen (0–10.9%), p-cymen(0.1–8.1%), geranil asetat (0.2–5.4%), camfor (3.0–5.1%), geraniol (2.7–3.6%), myristic asit (0.1–3.2%), limonen (0.1–3.2%), carvon (0.4– 1.6%), camfen (0–1.3%), alfa-humulen (0–1.3%), mirsen (1.2%) ve linalil asetat (0– 1.1)’dır (Arak ve ark. 2007).

2.1.4 Salvia officinalis L. ( Adaçayı )

Makedonya’nın deniz seviyesinden 800 metreye kadar olan bölgeleri bitkinin asıl gen merkezi olarak gösterilmekte (Yenikalaycı ve Özgüven, 2001), Fransa, Almanya, ABD ve diğer bir kısım ülkelerde üretimi yapılmaktadır (Đlisulu, 1992).

Türkiye florası’nda Lamiaceae familyası, 45 cins, 565 tür ve toplam 735 takson ile temsil edilmektedir. Salvia officinalis ülkemizde “Dağ çayı, Yayla çayı” olarak da adlandırılmaktadır (Yılmaz ve Güvenç, 2007). Tıbbi adaçayı 50-100cm yükseklikte morumsu mavi çiçekli, çok yıllık ve çalımsı bir bitkidir(Yenikalaycı ve Özgüven, 2001). Dalları dört köşeli, yaprakları karşılıklı saplıdır (Ceylan, 1976). Yaprakların bileşiminde tanen, acı madde ve %1-2.5 oranında uçucu yağ bulunmaktadır (Yenikalaycı ve Özgüven, 2001). Tıbbi adaçayının saplarındaki uçucu yağ oranı % 0.15 - 0.60 arasında değişmektedir (Karaaslan ve Özgüven, 1999).

Tüketim alanı oldukça geniş ve ihraç şansı da yüksek olan bu bitkinin Türkiye’de tarımı yapılmamaktadır (Đpek, 2007). Salvia cinsi bitkilerde en yaygın olarak bulunan fenolik bileşikler genel olarak fenolik asitler, fenolik diterpenler ve flavonoidlerdir (Başkan ve ark., 2007).

Adaçayı için gıda kodekslerinde uçucu yağ oranının en az %1.5 olması istenmektedir. Tıbbi olarak kabul edilen yağda α,β -tujon, 1,8 cineol, camfor, borneol, bornilasetat bulunmaktadır (Ekren ve ark., 2007).

(15)

6

Adaçayında yapılan bir çalışmada, yazın yapılan hasatlarda taze herbadaki uçucu yağ oranının, baharda yapılan hasatlardakine göre daha yüksek olduğu saptanmıştır (Kocabaş ve ark., 2007).

2.2. Uçucu Yağ Denemeleri Đle Đlgili Kaynak Araştırması

Shaaya ve ark. (1991), çeşitli baharat ve yabani bitkilerden ekstrakte ettikleri 28 uçucu yağ ve onların bazı ana bileşenlerinin fümigant toksisitesini ambar zararlılarından Rhizopertha dominica F., Oryzaephilus surinamensis L., Tribolium castaneum Herbst. ve Sitophilus oryzae L.’nin erginlerine karşı test etmişler ve bunları etki bakımından; 1)- Terpinen-4-ol ve 1,8 cineole bileşenleri; 3-loblu adaçayı, adaçayı, defne, biberiye ve lavanta uçucu yağları R. dominica’ ya karşı en etkin; 2) Linalool, α-terpineol ve carvacrol bileşenleri; kekik, fesleğen, mercanköşk otu ve karabaş kekik uçucu yağları O. surinamensis’ e en etkin; 3) 1,8 cineole bileşeni; anason ve nane uçucu yağları T. castaneum’ a karşı en etkin bulmuşlardır.

Shaaya ve ark. (1993), birbirinden farklı uçucu yağlar ve bunların bileşenlerinin fumigant etkisini, depo zararlısı böceklerin (Tribolium confusum, Rhizopertha dominica ve Ephestia cautella) yumurta ve erginlerine karşı ve funguslara karşı gözlemlemişlerdir. En etkili bileşiği olan SEM-76 ‘nın 1.5 µl/1 konsantrasyonda tüm erginlere karşı 24 saat muamelesinden sonra %100 ölüm oranı elde edilmiştir. Mercanköşk yağı daha yüksek konsantrasyonlarda böcek yumurtalarını etkili bir şekilde öldürmüştür. Bu uçucu yağların tümü içinde sadece iki uçucu yağ kekik ve mercanköşkün fungisidal aktivitesi gözlemlenmiş ve bunların bileşenleri olan thymol ve carvacrol etkin bulunmuştur. Etkin yağların hassasiyetleri arasındaki farklılıklar değişik böcek türleri ve dönemleri arasında ortaya çıkmıştır.

Regnault-Roger ve Hamraoui (1995), Acanthoscelides obtectus erginlerine karşı p-cymene, α-pinene, camphor, linalool, terpineol, cuminaldehyde, cinnamaldehyde, anethole, carvacrol, thymol, estragole ve eugenol olmak üzere bazı monoterpenoidlerin fumigant toksisitesini tespit etmek amacıyla 24 ve 48 saat uygulama süreleri için LC50 konsantrasyonlarını saptamışlar ve erginlere en fazla

(16)

7

toksisite gösteren bileşiğin linalool ve en düşük toksisite gösterenin ise estragole olduğunu bildirmişlerdir.

Saraç ve Tunç (1995), Pimpinella anisum L. (Anason), Eucalyptus camaldulensis Dehn. (Okaliptus), Thymbra spicata L.var. spicata (Karabaş kekik) ve Satureja thymbra L.(Kekik) gibi 4 bitki türünün uçucu yağlarını fümigant olarak üç böcek türünde 24 – 168 saat arasında değişen periyotlarda ve 108 – 135 mµl/l hava dozlarında uygulayarak yüksek toksisite elde etmişlerdir. P. anisum ’un uçucu yağı diğer yağlardan daha kısa bir sürede ( Sitophilus oryzae için 24 – 96 saat, Ephestia kuehniella da 96 – 144 saat ) Tribolium confusum ve S. oryzae erginlerine, E. kuehniella ‘nın üçüncü dönem larvasında %95 oranında ölüme sebep olmuştur. E. camaldulensis ‘in uçucu yağı ise bütün böcek türleri içinde yüksek bir ölüm oranına sebep olmuştur. T. confusum ‘da 168 saat içerisinde sebep olduğu ölüm oranı %86 dır. T. spicata var. spicata ve S. thymbra uçucu yağları sadece S. oryzae ve E. kuehniella ‘ya yüksek toksisite göstermiştir.

Perez ve Pascual-Villalobos (1999), Chrysanthemum coronarium L. (Krizantem) ’dan elde edilen uçucu yağı kontak etkisi denemiştir. Bu yağın insektisit etkisi Bemisia tabaci (Genn.) ve depo ürün zararlılarından Tribolium castaneum (Herbst), Acanthoscelides obtectus (Say) ve Ephestia kuehniella (Zell.) da kullanılarak in vitro bioassays yöntemleri ile test edilmiştir. Bu damla uygulaması ile yüksek bir ölüm oranı elde edilmiştir. 24 saatte LC50 değeri için T. castaneum da larva başına 0.045 µl’dir. Kontakt uygulamasını takiben etkisi hızlı ve yıkıcı olarak tespit edilmiştir. A. obtectus erginleri ve E. kuehniella larvalarında daha hızlı etki görülmüş, T. castaneum erginlerinin uçucu yağlara karşı çok daha hassas oldukları ortaya konmuştur. Uçucu yağ uygulamasının beyazsinekler için repellent ve fümigant toksisitesi sürekli olmamakla birlikte kısa bir süre içinde gözlemlenmiştir.

Papachristos ve Stamopoulos (2000), 13 tane bitkinin uçucu yağlarını (kereviz, portakal, okaliptus, katran ardıcı, Akdeniz defnesi, melez lavanta, nane, yeşil nane, fesleğen, kekik, menengiç, biberiye, doğu mazısı) Acanthoscelides obtectus Say.’a karşı fümigant etkisini test etmişlerdir. Bu çalışmada Choice ve no-Choice testleri ile bu uçucu yağların böceklerde repellent etkileri, doğurganlığın azalması, yumurtadan çıkma oranlarında düşme, yumurtadan yeni çıkmış 1. dönem

(17)

8

larvaların ölüm oranlarında artış ve döllerin ortaya çıkmasındaki kötü etkileri ortaya koymuşlardır. Üstelik bazı uçucu yağların A. obtectus’a karşı güçlü toksik etkisinin olduğu ve erkeklerin dişilerden daha hassas olduğu ortaya çıkmıştır. Uçucu yağlarla yapılan testler arasında erkeklerde en fazla toksik etki Mentha microphylla ve Mentha viridis de görülürken dişiler arasında en fazla toksik etki Lavandula hybrida ve Rosmarinus officinalis’de görülmüştür.

Shukla ve ark. (2000), depo zararlılarının kontrolü, zararsız ve etkili doğal fümigantların geliştirilmesi için Rhizoperta dominica F., Trogoderma granarium E., Sitophilus oryzae L., Ephestia cautella (Walker) ve Corcyra cephalonica (St).‘a karşı kontakt ve fümigant uygulamaları araştırılmıştır. Eucalyptus pauciflora ‘nın uçucu yağı en güçlü toksik ajan olarak bulunmuştur. Bu yağın %5 konsantrasyonu sadece kontakt etkili olarak kullanıldığında 40–60 dk da depo zararlısı böcekleri öldürmektedir. Ancak fumigant olarak öldürme süresi R.dominica ve S.oryzae e karşı 7 saat T. granarium a karşı 5 saat ve Ephestia cautella ‘ya karşı 6 saat olarak bulunmuştur. Bu yağın bileşenlerinin ısıya dayanıklı ve 36 ay bozulmayan bir yapıya sahip olduğu saptanmıştır. Uçucu yağda yapılan farmakolojik parametreler ve organoleptik testlerde hiçbir yan etki göstermemiştir. Bu bağlamda başarılı denemelerden sonra Eucalyptus pauciflora ‘nın uçucu yağı güvenilir bulunmuş ve ‘BĐOPAUCĐ’ preparatı adı altında piyasaya sürülmüştür.

Tripathi ve ark. (2000), Mentha arvensis, M. citrata, M. piperita ve M. spicata gibi nane türlerinden elde edilen uçucu yağların ve bunların içinde bulunan menthone, menthol, linalool, linalyl acetate, menthofuran, limonene ve l-carvone bileşenlerinin T. castaneum ve Callosobruchus maculatus L. zararlılarına karşı fumigant etkilerini araştırmışlardır. Test edilen aromatik kimyasalların hepsinin C. maculatus’a, T. castaneum’dan daha etkili olduğunu ve sıvı menthol bileşiğinin en etkili fumigant olduğunu tespit etmişlerdir. M. arvensis ve M. piperita uçucu yağları ile menthone, linalyl acetate, menthofuran, l-carvone bileşenlerinin ise her iki zararlıya karşı fumigant etki gösterdiğini bildirmişlerdir.

Tunç ve ark. (2000), anason (Pimpinella anisum L.), kimyon (Cuminum cyminum L.), okaliptus (Eucalyptus camaldulensis Dehn. ), kekik otu (Origanum syriacum var. Bevanii) ve biberiye (Rosmarinus officinalis L.) uçucu yağlarının

(18)

9

fümigant etkilerini depo zararlısı olan, Kırma biti Tribolium confusum ve un güvesi Ephestia kuehniella ‘nın yumurtalarına karşı test etmişlerdir. Anason ve kimyon uçucu yağlarına yumurtaların maruz bırakılması % 100 ölümle sonuçlanmıştır. Kekik uçucu yağı, T. confusum ve E. kuehniella yumurtalarında sırasıyla % 77 ve % 89 gibi ölüm oranlarına yol açmıştır. En yüksek ölüm oranları sırasıyla % 45 ve % 65 ile okaliptus ve biberiye uçucu yağları ile sağlanmıştır. Anason 98,5 µl /l hava uçucu yağ konsantrasyonunda LT99 değerleri sırasıyla E. kuehniella ve T. confusum için

60.9 ve 253.0 saat olarak hesaplanmıştır. Kekik otu uçucu yağının 98,5 µl /l hava dozu için LT99 değeri 127 saat olarak belirlenmiştir.

Koschier ve ark. (2001), Lamiaceae familyasındaki bitki türlerinin uçucu yağları ve bunların değişik bileşenlerinin etkilerini belirlemek için Thrips tabaci ’nin ergin dişileri üzerinde % 0.01 ve % 1 arasında 3 konsantrasyonu denemişlerdir. Yaşayan erginlerin sayısı ve pırasa yaprak disklerindeki beslenme zararının yüzdesi 24 saat sonra belirlendi. Kekik, nane ve lavanta yağlarının değişik konsantrasyonlarında ve biberiye yağının %1 konsantrasyonunda T. tabaci ‘nin beslenmesi önemli ölçüde engellenmiş, üstelik tripslerin beslenme zararı linalool ve eugenol’ün üç farklı konsantrasyonda uygulanması sonucu azalmıştır. Yaprak disk yüzeyindeki canlı erginlerin sayısı terpinen-4-ol’un %1 konsantrasyonda uygulanması ile önemli ölçüde azaldığı gözlenmiştir.

Papachristos ve Stamopoulos (2002), A. obtectus’un larva ve pupa dönemlerine karşı Lavandula hybrida Rev. (lavanta), Rosmarinus officinalis (biberiye) ve Eucaliptus globulus (okaliptus) uçucu yağlarının fumigant toksisitesini test etmişlerdir. Uygulama süresi ve ölüm ile sıcaklık ve ölüm arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Uçucu yağların hepsinin, böceğin dönemine ve uçucu yağlara bağlı olarak LC50 değerleri 0.6 ve 76µL/L arasında, test edilen tüm ergin öncesi dönemlere

karşı toksik olduğunu ve larva dönemleri ilerledikçe, larvaların uçucu yağlara olan toleranslarının arttığını, fakat larvaların pupalardan daha hassas olduklarını tespit etmişlerdir.

Traboulsi ve ark. (2002), aromatik bitkilerin yapraklarından ve çiçeklerinden çıkarılan uçucu yağ ekstraktlarının insektisidal aktiviteleri Culex pipiens’in 4. dönem larvalarına karşı fumigant aktivitesi şeklinde denemişlerdir. En çok toksik olarak

(19)

10

mersin bitkisi (Myrtus communis L.) ’nin ekstraktları, bulundu. Akabinde kekik (Origanum syriacum L.), nane (Mentha microcorphylla Koch), sakız ağacı (Pistacia lentiscus L.) ve karabaş lavantası (Lavandula stoechas L.) LC 50 değerleri sırasıyla

16, 36, 39, 70 ve 89 mg litre-¹ olarak bulunmuştur. Her bir bitki türünün 20’nin üzerinde major bileşik belirlendi. 8 saf bileşik (1.8-cineole, menthone, linalool, terpineol, cavracrol, thymol, (1S)-(-)-pinene ve (1R)-(+)-pinene) larvalara karşı test edildi. Thymol, cavracrol, (1R)-(+)-pinene ve (1S)-(-)-pinene en fazla toksik (LC50=36-49 mg L-¹) iken menthone, 1.8 cineole, linalool ve terpineol daha az

toksik (LC50=156-194 mg L-¹) bulunmuştur.

Byung-Ho ve ark. (2003), Avustralya ‘da bulunan Myrtaceae familyasının türlerinden elde edilen 42 uçucu yağdan 6 ‘sı, tahıl zararlısı Sitophilus oryzae L., Tribolium castaneum (Herbst) ve Rhyzopertha dominica F. ‘ya karşı fumigant toksisiteye sahip olduklarını gözlemlemişlerdir. Bunlar Eucalyptus nicholii, E. codonocarpa, E. blakelyi, Callistemon sieberi, Melaleuca fulgens ve M. armillaris ‘den elde edilen uçucu yağlardır. S. oryzae erginlerine karşı seçilmiş uçucu yağların LC50 ve LC95 değerleri sırasıyla 19 – 30,6 µl/L hava ve 43.6 – 56 µl/L havadır. Aynı

zamanda bu yağların LC95 değerlerine bakıldığında hemen hepsinin de T. castaneum

ve R. dominica ‘ya karşı iki kat toksik oldukları ortaya çıkmıştır.

Koschier ve Sedy (2003), Lamiaceae familyasındaki bitkilerden elde edilen pek çok uçucu yağ konsantrasyonlarının Thrips tabaci’ye karşı repellent ve deterrent etkilerini denemişlerdir. Bioassay çalışmalarında biberiye uçucu yağının olfaktometre içinde %10 konsantrasyonda thrips dişilerine karşı uzaklaştırıcı etki yaptığı belirlenmiştir. Dual-choice testlerinde kekik ve nane yağının %0,1 ve %1 konsantrasyonu ile muamele edilmiş yaprak diskleri üzerine thrips dişilerinin yumurta bırakma aktivitesinin engellendiği ortaya çıkmıştır. %1 konsantrasyondaki lavanta yağı ve %0,1 konsantrasyondaki adaçayı uçucu yağı da yumurta bırakmayı etkilemiştir. No-choice testlerinde, kekik ve lavanta yağları %1 ve %0,1 konsantrasyonlarda uygulamadan sonra thripslerin yumurta bırakma oranları kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında %45–60 oranında azaldığı gözlenmiştir. Nane yağı sadece %1 konsantrasyonda yumurta bırakmayı engellemiştir. Thrips tabaci’ye karşı repellent ve deterrent etki gösteren uçucu yağlar diğer kontrol yöntemlerle birlikte

(20)

11

kombine edildiğinde biyolojik mücadele ya da IPM stratejilerinde katkıyı artırabileceği kanısına varılmıştır.

Aslan ve ark. (2004) tarafından yapılan bir araştırmada Sideritis trojana Bornm. (Sarıkız çayı) ‘nın bileşenlerinden ent-kaurene diterpenoid ve 7-epicandicandiol ve 18-acetylsideroxol ‘nın Ephestia kuehniella Zell. ‘ya karşı toksisite gösterdiği tespit edilmiştir. Acanthoscelides obtectus ve Sitophilus granarius ‘a karşı toksisite gösterdikler halde 7-epicandicandiol diacetate ‘ın E. kuehniella ya karşı toksisite göstermiştir. P testi değerleri böceklere karşı dozun ve zamanın istatistiksel önemini göstermek için uygulanmıştır. A. obtectus için insektisidal aktivite dozun miktarı ile birlikte artmıştır. Ancak maruz bırakma süresi ile artmamıştır. E. kuehniella ‘nın ölüm yüzdesi hem doz miktarı hem de zamanla artarken benzer sonuçlar S. granarius için gözlemlenmemiştir. 96 saat sonra bileşiğin toksisitesi böcekte etki yapmamıştır.

Papachristos ve Stamopoulos (2004), A. obtectus’un yumurta dönemine karşı L. hybrida (lavanta), R. officinalis (biberiye) ve E. globulus (okaliptus) bitkilerinden elde edilen uçucu yağların fumigant toksisitesini test etmişlerdir ve uçucu yağların, yumurta yaşına bağlı olarak, LC50 değerlerinin 1.3-35.1 µL/L arasında test edilen

yumurtalara toksik olduklarını bildirmişlerdir. Tüm durumlarda genç yumurtaların (3 günlükten az), yaşlı yumurtalara (3 günlükten fazla) göre uçucu yağlara karşı daha dayanıklı olduklarını tespit etmişlerdir

Aslan ve ark. (2005), Micromeria fruticosa L., Nepata racemosa L., ve Origanum vulgare L. türlerinden elde edilen uçucu yağların Lasioderma serricorne (F.) (Coleoptera: Anobiidae) ve Sitophilus granarius (L.) (Coleoptera: Curculionidae) ‘un ergin dönemlerine ve Ephestia kuehniella (Zell.) (Lepidoptera: Pyralidae) ‘nın üçüncü dönem larvalarına karşı fumigant toksisitesini denemişlerdir. Bu denemeyi 1L’lik cam kavanozlarda sırasıyla 0.5, 1, 1.5 ve 2 µl dozlarında uygulamışlardır. E. kuehniella larvalarında bütün bitki türlerinin uçucu yağları denenmiş ve hepsinde de tamamen ölüm 120 saat sonra 2 µl/l havada ulaşılmıştır. Ölüm oranının artışı uçucu yağların dozlarına ve uygulama sürelerinin artışına bağlıdır. Bütün bitki türlerinin uçucu yağları E. kuehniella ve S. granarius ’a karşı etkili bulunmasına rağmen O. vulgare ‘nin uçucu yağı diğer bitkilerden daha etkin

(21)

12

bulunmuştur. Diğer taraftan N. racemosa ‘nın yağı L. serricorne ye karşı daha etkin bulunmuştur. Bu üç bitkinin uçucu yağları E. kuehniella, L. serricorne ve S. granarius a karşı sahip oldukları etkinlikler ortaya konulmuştur.

Erler (2005), Türkiye ‘de yetişen aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağlarda bulunan 6 büyük monoterpenoid; carvacrol, 1.8-cineole, menthol, γ – terpinene, terpinen- 4-ol ve thymol bileşiklerinin fumigant aktivitelerini kırma biti Tribolium confusum ergin ve yumurtalarına, un güvesi Ephestia kuehniella ‘nın larva ve yumurtalarına karşı test etmişlerdir. Dozlar 5,8 – 184,8 mg/l hava aralığında ve 24 – 96 saat maruz kalma periyodunda kullanılmıştır. 6 bileşenin hepsi fümigant olarak test edilen bütün böcek türlerine ve onların gelişim safhalarına karşı, değişen derecede etki göstermiştir. En güçlü aktif bileşen carvacrol dür. 184,8 mg/l gibi doz gerektiren E. kuehniella larvası hariç, 46,2 mg/l havada ve 24–96 saat uygulama süresinde böceklerin bütün dönemlerine karşı % 90’nın üzerinde ölüm oranı elde edilmiştir. γ – terpinene 46,2 – 184,8 mg/l gibi yüksek dozlar gerektirmesine rağmen aynı zamanda 26,4 – 57,5 saat sonra bütün böceklerde % 99 ölüm oranına yol açmıştır. Bu durumu 46,2 – 184,8 mg/l doz aralığında sadece bir böcek türünün bir dönemine karşı aynı ölüm oranlarını gösteren thymol ve terpinen- 4-ol takip etmektedir. 1,8 cineol ve menthol gibi bileşenler denenmiş, test edilen dozlarda ve uygulama periyotlarında % 99 dan düşük ölüm oranı göstermemiştir. En yüksek tolerans gösteren böcek gelişim dönemi E. kuehniella larvasıdır. % 99 ölüm oranına ulaşabilmesi için en az 184,8 mg/l hava dozunda monoterpenoid uygulamasına ihtiyaç duymaktadır.

Yıldırım ve ark. (2005), Origanum acutidens Hand.-Mazz., Satureja hortensis L., Hypericum scabrum L., Thymus vulgaris L., Micromeria fruticosa L., Salvia limbata C.A.Mey, Salvia nemorosa L. ve Hyssopus officinalis L. ’i içeren sekiz farklı bitki türünden elde edilen uçucu yağları Sitophilus granarius (L.)’un erginlerine Ephestia kuehniella (Zell.) larvalarına karşı fümigant etkilerini test etmişlerdir. O. acutidens, S. hortensis ve H. scabrum uçucu yağlarının birbirinden farklı olarak Sitophilus granarius (L.) erginleri ve Ephestia kuehniella larvalarına insektisit etkileri vardır. Test edilmiş uçucu yağların dozları ve uygulama süreleri arasında önemli farklılıklar vardır. S. granarius erginlerinde ve E. kuehniella larvalarında ölüm oranı temel uçucu yağların dozlarına ve uygulama sürelerine bağlı

(22)

13

olarak artar. Origanum acutidens, Satureja hortensis, Hypericum scabrum, Thymus vulgaris, Micromeria fruticosa, Salvia limbata, Salvia nemorosa ve Hyssopus officinalis temel uçucu yağlarının 10 µl dozu için Sitophilus granarius için yaklaşık ortalama ölüm oranları sırasıyla %74, 66, 73, 4, 12, 7, 10 ve %14, Ephestia kuehniella için ise %79, 62, 72, 24, 24, 6, 0 ve %14 olarak bulunmuştur. Bütün türlerin kontrol gruplarında ölüm gözlemlenmemiştir.

Karcı (2006), yaptığı çalışmada 32 farklı bitkiden elde edilen uçucu yağların, T. confusum ‘un gelişme dönemlerine karşı fumigant etkisini araştırmıştır. Test edilen uçucu yağlar, farklı uygulama sürelerinde ve dozlarında böceğin gelişme dönemlerine göre farklı fumigant toksisite göstermiştir. 100 µL/L sabit dozda, 72 saat maruz bırakma süresi sonunda, T. confusum yumurtalarına karşı kekik, yeşil nane, huş ağacı, rezene, anason, beyaz kekik, tarçın, soğan, sarımsak ve kişniş otu uçucu yağları %54.7 - %100 arasında; larvalara karşı sarımsak ve soğan uçucu yağları %53.5 - %83.3 arasında; pupalara karşı sirken, yeşil nane, limon, sarımsak, soğan ve defne uçucu yağları %63.9 - %100 arasında erginlere karşı çam, limon, Hindistan cevizi ağacı, biberiye, sarımsak, soğan ve okaliptüs uçucu yağları %75.1 - %100 arasında ölüme neden olarak yüksek fumigant toksisite gösterdiği bildirilmiştir. Test edilen uçucu yağlar içerisinde özellikle sarımsak ve soğan uçucu yağlarının, T. confusum ‘un tüm dönemlerine karşı yüksek fumigant etki gösterdiği rapor edilmiştir.

Rozman ve ark. (2006), 1.8-cineole, camphor, eugenol, linalool, cavracrol, thymol, borneol, bornyl acetate ve linalyl acetate bileşiklerinin, lavanta, biberiye, kekik ve Akdeniz defnesinde de doğal olarak bulunan uçucu yağlar olduğunu bildirerek bu bileşenlerin Sitophilus oryzae L., Rhyzopertha dominica F. ve Tribolium castaneum Herb.’un erginlerine karşı fumigant etkisini değerlendirmişlerdir. Đnsektisidal aktiviteler muamele süresi, bileşik ve böcek türlerine göre değişiklik göstermiştir. En hassas türler S. oryzae ve ardından R. Dominica olup T. castaneum’un tolerans düzeyi oldukça yüksektir. 1.8-cineole, borneol ve thymol bileşikleri en düşük dozda (0.1 µl/720 ml hacim) 24 saat içinde S. oryzae’ya uygulandığında oldukça etkili bulunuştur. R. dominica için camphor ve linalool oldukça etkili olup aynı şartlarda %100 oranda ölüme neden olmuştur. Yağ içerikli olmayan bileşikler 24 saat muamele periyodundan sonra, hatta en yüksek

(23)

14

dozda bile (100 µl/720 ml hacim) % 20 den fazla ölüm meydana getirmiştir,. Böylece, 7 gün sonra 1.8-cineole %92.5, camphor %77.5 ve akabinde linalool %70.0 ölüm oranına neden olmuştur. Bu bileşikler fumigantlar olarak yüksek oranda uçuculuk, etkinlik ve güvenilirlikleri nedeniyle uygundur (Rozman ve ark., 2006).

Çağlar ve ark. (2007), Origanum acutidens L. bitki türünün uçucu yağını Lasioderma serricorne F. (Coleoptera: anobiidae) ve Sitophilus granarius L. ( Coleoptera: Curculionidae) ‘un erginlerine ve Ephestia kuehniella Zell. (Lepidoptera: pyralidae)’ nın üçüncü larva dönemine karşı fumigant toksisitesini test etmişlerdir. Origanum acutidens’in uçucu yağı 0.5, 1, 1.5 ve 2 µl /L hava dozunda denenmiştir. Yapılmış olan testler ile böceklerin bütün yaşama evrelerinde 96 saatte 2 µl /L hava dozunda %100 ölüm tespit edilmiştir. Ölüm oranı uçucu yağın dozları ve uygulama sürelerine bağlı olarak artmıştır. O. acutidens ‘in uçucu yağı bütün böcek türlerine karşı etkin bulunmasına rağmen, E. kuehniella nın larvasında değişen zaman ve dozlarda etkin ve S. granarius ve L. serricorne’ den daha duyarlı olduğu bulunmuştur. Çalışmada bu bitki uçucu yağının E. kuehniella, L. serricorne ve S. granarius ‘a karşı güçlü bir toksik etkiye sahip olduğu ortaya çıkmıştır.

Karcı ve Işıkber (2007), yaptıkları çalışmada defne, rezene, beyaz kekik, soğan, civanperçemi, Đngiliz nanesi, ardıç, okaliptüs, göknar, sarımsak, Hindistan cevizi ağacı, biberiye, Hint safranı, çam ve anason uçucu yağlarının kırma biti (Tribolium confusum)’nin yumurtalarına karşı fumigant etkisini denemişlerdir. T. confusum yumurtalarını 24, 48 ve 72 saat süreyle uçucu yağların 100 µL/L uygulama dozuna maruz bırakmışlardır. Sarımsak, soğan, defne, anason ve beyaz kekik uçucu yağlarının 24 saat uygulama süresinde %42.2 ve %100 arasında değişen ölüm oranı ile güçlü bir ovisit etkiye sahip olduğunu tespit etmişlerdir. Yapılan probit analizleri sonucu, yumurtalar için sarımsak, soğan, anason, beyaz kekik ve defne uçucu yağlarına ait LT90 değerlerinin sırasıyla 1.1, 22.1, 22.4, 13.8 ve 51.1 saat olduğunu

bildirmişlerdir. Bu çalışmada, sarımsak uçucu yağı için LT50 ve LT90 değerleri

(24)

15

3- MATERYAL VE METOT

3.1. Materyal

Araştırmanın ana materyalini dört bitki; lavanta (Lavandula angustifolia Mill.), nane (Mentha spicata L.) ve adaçayı (Salvia officinalis L. ) ile Umbelliferae familyasından kişniş (Coriandrum sativum) L bu bitkilerden elde edilen uçucu yağlar ve un güvesi (değirmen güvesi) Ephestia kuehniella Zeller oluşturmuştur. Ergin böceklerin ve yumurtaların üretimi ile uçucu yağ testlerini uygulamada yumurta pleytleri, 1 litrelik cam kavanozlar, tül bezleri, samur fırçalar, petri kutuları, şeffaf kutular, stereo mikroskop, plastik tüpler, yumuşak pens, un ve ortam nemlendiricisi çalışmanın diğer materyallerini oluşturmuştur.

3.1.1. Bitki Materyali

Bu çalışmada Labiatae familyasından lavanta (Lavandula angustifolia Mill.), nane (Mentha spicata L.) ve adaçayı (Salvia officinalis L. ) ile Umbelliferae familyasından kişniş (Coriandrum sativum L.) bitkilerinin uçucu yağları kullanılmıştır.

Araştırmada kullanılan bitkiler Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nden temin edilmiştir. Bitkiler Çizelge 3.1’de verilmiştir.

Çizelge 3.1. Uçucu Yağ Elde Edilen Bitkiler

Türkçe adı Latince adı Familya Elde edildikleri

bitki aksamı

Nane Mentha spicata L. Labiatae Yaprak,sap, govde

(25)

16

Adaçayı Salvia officinalis L. Labiatae Yaprak,sap, govde çiçekler

Kişniş Coriandrum sativum L. Umbelliferae Yaprak,sap, govde, tohum

Şekil 3.1. Mentha spicata L. ( Nane) (Anonymous, 2007)

Şekil 3.2. Lavandula angustifolia Mill.(Lavanta)(Anonymous, 2009a)

(26)

17

Şekil 3.4. Salvia officinalis L. (Adaçayı)(Anonymous, 2006)

3.1.2. Ephestia kuehniella Zeller (Lepidoptera: Pyralidae) Un Güvesi

Denemede kullanılan un güvesi (Şek. 3.5) Ankara Üniverstesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’nden temin edilmiştir.

Kelebeğin boyu 10 – 14 mm., ön kanatlar üzerinde kanadı enine kesen zikzak koyu renkte bantlar vardır. Ön kanatlar soluk kurşuni renkte, arka kanatlar sarımtrak beyaz renkte ve çevresi uzun saçaklıdır. Larvanın vücudu seyrek kıllarla kaplıdır, baş kahverenklidir. Olgun larva 12 – 19 mm. boyundadır.

(27)

18

3.2 METOT

3.2.1. Ephestia kuehniella ‘nın yetiştirilmesi

Un güvesi E. kuehniella’nın yetiştirilmesine Ankara Üniverstesi Ziraat Fakültesinden gelen örneklerle başlanmıştır. Đklim odasında plastik kaplar içerisinde pupalardan ortaya çıkan erginler cam tüpler yardımıyla 1 litrelik cam kavanozlara alınarak, üzerine tül geçirilip lastik bantla sabitlenmiştir. Erginlerin çiftleşmesinden sonra ergin dişilerin verdiği yumurtalar, içinde 2 cm un bulunan ve 25 x 15 x 10 cm ebatlarında olan plastik kaplara, ince uçlu bir fırça yardımı ile aktarılmıştır. Yumurtalardan çıkarak un ortamında beslenen larvalar pupa olduktan sonra yaklaşık 45–50 gün içinde ergin çıkışı başlamıştır. Üretim çalışmaları 27 ± 2 oC sıcaklık ve %60±5 nem koşullarına sahip iklim odasında yürütülmüştür.

Şekil.3.6. Đklim odası ve üretim kapları

3.2.2.

Bitkilerin Toplanması, Kurutulması ve Muhafazası

Fümigant etkileri araştırılacak nane, adaçayı, kişniş ve lavanta bitkileri Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nin Tarla Bitkileri Bölümünden kuru olarak temin

(28)

19

edilmiştir. Toplanan bitkiler gölgede, havadar bir yerde sık sık çevrilerek kurutulmuş ve serin bir ortamda muhafaza edilmiştir.

3.2.3. Uçucu Yağların Elde Edilmesi

Nane, adaçayı, kişniş ve lavanta uçucu yağlarını elde etmek için önceden kurutulmuş bitki materyalleri öğütülerek 100 gr tartılıp Klavenger düzeneğiyle üç saat su distilasyonuna tabi tutulmuştur. Elde edilen uçucu yağlar koyu renkli, ağzı sıkıca kapatılarak parafilm çekilmiş cam şişeler içerisinde +4º C’deki buzdolabında muhafaza edilmiştir. Fumigasyonda kullanılacak olan kişniş, lavanta, nane, adaçayı ‘nın uçucu yağları Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Entomoloji Laboratuarı ile Tarla Bitkileri ve Gıda Mühendisliği Bölümlerine ait Laboratuarlarda çıkarılmıştır.

3.2.4. Uçucu Yağların Fümigant Etkilerinin Saptanması

Yumurta ve larvalara uygulanacak her bir uçucu yağın dozunu belirlemek için yapılan ön çalışmalarda % 100 ölümün altında ve % 5 ölüm üzerinde değerler öndenemelerle tespit edilmiş olup bunlar ; 25, 50, 75, 100, 125, 150, 175, 200, 225, 250, 275, 300,325 µl/l hava dozları, yumurta ve larvalarda ölüm oranını minimumdan maksimuma doğru sağlayacak şekilde artırılarak test edilmiştir. Böylece her bir biyolojik dönem için testlerde uygulanacak uygun uçucu yağ dozu (genellikle 5 doz) belirlenmiştir.Bu ön denemeler böcek kültürlerinin yetiştirildiği aynı şartlarda yürütülmüştür.

(29)

20

Şekil 3.7. Larvalara karşı fümigant etki denemesinde kullanılan plastik tüpler

Şekil 3.8. Yumurtalara karşı fümigant etki denemesinde kullanılan yumurta pleytleri

ve test düzeneği

Uçucu yağların un güvelerinin larva ve yumurtalarına karşı fumigant etkilerinin belirlenmesinde 22±2 oC ve 27±2 oC sıcaklık ile %60±5 nispi nem ve günlük 12 saatlik ışıklanma periyoduna sahip iklim odası kullanılmıştır( Ayvaz ve ark., 2006).

Larvalara karşı fümigant etkinin saptanması, Erler (2000) tarafından kullanılan yönteme benzer şekilde yapılmıştır. E.kuehniella’nın 20–25 günlük larvaları yumuşak bir pens yardımıyla alınarak 8cm uzunluk ve 3cm çapındaki plastik tüpler içine konulmuştur. Đçine 20 adet larva konulmuş olan her bir tüp bir tekerrür sayılmıştır. Plastik tüpün ağzı larvaların hava alabileceği şekilde bir tülle kapatılıp lastikle tutturulmuştur. Daha sonra 3 adet tüp (3 tekerrür olmak üzere) 1 litrelik cam kavanozun içine konmuştur. Kavanoz kapağının iç yüzeyine 3x8 cm boyutunda kurutma kâğıdı bantla tutturulduktan sonra üzerine belli dozda uçucu yağ damlatılmış ve kapağı kapatılarak belli bir süre uçucu yağın etkisine maruz bırakılmıştır. Uçucu yağ asetonla belli oranda seyreltildikten sonra mikropipet

(30)

21

yardımıyla damlatılmıştır. Asetonun böceklerin tüm gelişme dönemlerine karşı fümigant etkisi bilindiğinden, Erler’in (2000) uyguladığı gibi, muamele dozlarının seyreltilmesinde ve kontrol’lerde kullanılan asetonun uçması için kapaklar bir süre (14–22 sn) bekletildikten sonra kapatılmıştır.

Uygulama süresinin sonunda kavanoz kapağı açılarak larvaların her bir tekerrürü bir petri kabına konulup canlı- ölü bireylerin durumunun netleşmesi için 3 gün aynı ortamda bekletilmiş, daha sonra larvaların canlı/ölü oranı tespit edilmiştir. Kontrol tekerrürlerinde sadece40 µl /l hava aseton uygulanmıştır. Denemelerde 24, 48 ve 72 saatlik uygulama süreleri kullanılmıştır.

E. kuehniella’nın yumurtalarına uçucu yağların fümigant toksisitesini belirlemek için yine Erler (2000) ‘in uyguladığı yöntem kullanılmıştır. 0–24 saatlik yumurtalar, üzerinde 60 adet çukurcuğun bulunduğu ve bu iş için uygun değişiklikler yapılmış plastik yumurta pleytlerine yerleştirilerek uçucu yağların buharlarına maruz bırakılmıştır. Bir yumurta pleyti, üzerinde 3 mm çapında ve 3 mm derinliğinde yuvarlak çukurcuklar bulunan bir alt pleyt (5.6 x 8.2cm) ve bu çukurcukların üzerine isabet eden noktalarda matkapla 3 mm çapında delik açtığımız bir üst pleyt (5.9 x 8.4 cm)’den oluşmaktadır. Bu iki pleyt arasına bir serigrafik bez yerleştirildikten sonra hepsi birden lastik bantla sabitlenmiştir. Böylece bir taraftan yumurtaların bulunduğu çukurcuğa hava giriş-çıkışı sağlanırken bir taraftan da oluşacak her hangi bir sallanmada yumurtaların veya çıkış yapmış olan larvaların pleyt’ten dışarı savrulmasına engel olunmuştur. Her bir çukurcuğa ince uçlu samur fırça yardımıyla birer yumurta bırakılmış ve 20 yumurta bir tekerrür sayılmıştır. Hazırlanan yumurta pleyti 1 litrelik cam kavanoza yatay konumda konulmuştur. Hazırlanan uygulama dozları kavanoz kapaklarının iç yüzeyine bantla yapıştırılmış 3x8 cm boyutundaki kurutma kâğıtlarına mikro pipet yardımı ile emdirilerek uygulanmıştır. Kurutma kağıdı üzerine belirlenen dozda asetonla seyreltilmiş uçucu yağ damlattıktan sonra kavanoz kapağı kapatılarak yumurtalar uçucu yağ buharlarına maruz bırakılmıştır. Erler’in (2000) ‘ e göre, muamele dozlarının seyreltilmesinde ve kontrol’lerde kullanılan asetonun uçması için kapaklar bir süre (14–22 sn) bekletildikten sonra kapatılmıştır.Uygulama süresi sonunda yumurtaların bulunduğu pleyt kavanozdan dışarı alınmış ve 5 gün beklettikten sonra pleytler açılarak alt pleytteki çukurcuklarda bulunan canlı/ ölü yumurta sayısı belirlenmiştir. Larva çıkışı olmayan

(31)

22

yumurtalar ölü, larva çıkışı olanlar ise canlı olarak değerlendirilmiştir. Denemeler her doz ve süre için 3 tekerrürlü olarak tertip edilmiş, kontrol dozu olarak 40 µl/l hava aseton uygulanmıştır.

3.3. Testlerden Elde Edilen Verilerin Değerlendirilmesi

Un güvelerine karşı yapılan fümigant etki testlerinden elde edilen % ölüm değerleri Taş ‘ın (2008) kullandığı gibi Abbot formülü [(A-B)/A] x 100; burada : A, kontroldeki % canlı; B, muamele dozundaki % canlı kullanılarak ile kontrollerde meydana gelen doğal ölümle düzeltilmiştir (Abbot, 1925).

Minitab paket programı (McKenzie & Goldman, 2005) kullanılarak ortalama ve standart hataları hesaplanmış, daha sonra “Poloplus” programı kullanılarak (LeOra, 1994) % ölümlerin probit transformasyonu yapılmıştır. Probit analiz metoduna göre de birebir regresyon ile LC50ve LC99 değerleri hesaplanmıştır.

(32)

23

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI

4.1. Bitkisel Uçucu Yağların 27±2°C de Ephestia kuehniella’ ya Fümigant Etkileri

4.1.1. Ephestia kuehniella Larvalarına Fümigant etkileri

Bitkisel uçucu yağların 27±2°C de E. kuehniella larvalarına karşı fümigant etkisi Çizelge 4.1 ve 4.2’de verilmiştir. Çizelgenin incelenmesinden anlaşılacağı gibi uçucu yağ bileşenlerinin larvalara fümigant etkisi uygulanan doz ve sürenin artışına bağlı olarak artış eğilimi göstermiştir. Uygulanan doz ve süre yanında bitkisel uçucu yağlar arasında da larvalara etki bakımından büyük farklılıklar görülmüştür.

Bitkisel uçucu yağların etkinliğine bakıldığında lavanta uçucu yağı, 325 µl/l hava dozunun(en yüksek doz) 72 saatlik uygulaması sonunda % 100 ölüme sebep olurken, 48 ve 24 saat sonunda sırasıyla % 80.70 ve % 65.52 oranlarında ölüm ortaya çıkmıştır. Bir alt dozu olan 300 µl/l hava dozunda 24, 48 ve 72 saatlik uygulama süresinde sırasıyla % 50.00 , % 77.19 ve %96.30 oranında bir ölüme neden olmuştur. En düşük uygulama dozunun (225 µl/l hava) 72 saat sonunda etkisi % 70.37 olmuştur.

Bitkisel uçucu yağların 27±2°C de E. kuehniella larvalarına karşı fümigant etkileri bakımından LC50 değerleri dikkate alınarak farklı test süreleri için etkinlik sıralaması yapılabilir. Bazı LC50 değerleri hesaplanamamışsa da dozların etkinliklerine bakılarak tahmin edilebilir. Fümigant etkiler LC50 değerleri dikkate alınarak değerlendirmek ve sıralanmak istenirse her üç test süresi için de; adaçayı> kişniş> lavanta> nane şeklinde olmaktadır.

(33)

24

Çizelge 4.1. Lavanta ve nane uçucu yağlarının 27±2 °C de E. kuehniella larvalarına fumigant etkisi

(Ortalama ± standart hata ve LC değerleri)

% ölüm (Ortalama ± standart hata)

Doz Uygulama süresi (saat)

(µl/l hava) 24 48 72 Lavanta 225 36.21± 3.45 56.14±4.64 70.37±1.85 250 43.11±2.99 61.40±1.75 85.19±6.68 275 48.28±5.97 63.16±9.12 87.04±1.85 300 50.00±6.22 77.19±1.75 96.30±3.70 325 65.52±6.22 80.70±4.64 100±0.00 Kontrol 3,33±3,33 3.00±2,88 10.00±2,88 LC50(µl/l hava) * 224.10 202.45 Güven Aralığı 0,95 * 158.99 163.93 * 250.20 221.29 LC99(µl/l hava) * 631.56 345.17 Güven Aralığı 0,95 * 454.49 311.19 * 2412.98 444.92 Nane 150 17.24±7.90 29.82±4.64 53.70±1.85 175 25.9±10.5 40.35±4.64 61.11±3.21 200 34.49±1.72 64.91±1.75 70.37±1.85 225 48.28±5.17 71.93±4.64 87.04±1.85 250 67.24±4.56 57.89±3.04 77.78±5.56 Kontrol 3,33±3,33 3.00±2,88 10.00±2,88 LC50(µl/l hava) * 192.64 152.50 Güven Aralığı 0,95 * 166.09 112.87 * 215.97 173.76 LC99(µl/l hava) * 580.36 448.03 Güven Aralığı 0,95 * 410.04 336.29 * 1497.12 1019.26

(34)

25

Çizelge 4.2. Kişniş ve adaçayı uçucu yağlarının 27±2 °C de E. kuehniella larvalarına fumigant etkisi

(Ortalama ± standart hata ve LC değerleri)

% ölüm (Ortalama ± standart hata)

Doz Uygulama süresi ( saat )

(µl/l hava) 24 48 72 Kişniş 25 8.62±9.60 10.53±3.04 14.81±4.90 50 10.35±1.72 21.05±3.04 20.37±8.07 75 25.86±3.45 50.88±9.28 79.63±4.90 100 27.59±2.99 96.49±3.51 100.00±0.00 125 77.59±4.56 94.74±3.04 100.00±0.00 Kontrol 3,33±3,33 3.00±2,88 10.00±2,88 LC50(µl/l hava) * 73.18 * Güven Aralığı 0,95 * 56.60 * * 82.12 * LC99(µl/l hava) * 135.71 * Güven Aralığı 0,95 * 114.02 * * 224.75 * Adaçayı 25 3.45±1.72 10.53±5.26 11.11±3.21 50 29.31±4.56 33.33±1.75 59.26±1.85 75 51.73±4.56 52.63±5.26 81.48±7.41 100 74.14±2.99 91.23±3.51 92.59±4.90 125 86.21±4.56 98.25±1.75 100.00±0.00 Kontrol 3,33±3,33 3.00±2,88 10.00±2,88 LC50(µl/l hava) 72.11 69.34 47.67 Güven Aralığı 0,95 62.57 55.96 37.37 80.41 77.58 55.52 LC99(µl/l hava) 228.48 145.08 144.53 Güven Aralığı 0,95 177.48 121.53 118.55 362.19 218.96 204.27

* Uygulama dozlarındaki % ölüm değerleri hesaplanamamıştır

4.1.2. Bitkisel Uçucu Yağların 27±2° C ‘de E. kuehniella Yumurtalarına Fümigant Etkisi

Bitkisel uçucu yağların 27±2°C de E. kuehniella yumurtalarına fumigant etkisinin yol açtığı % ölüm (ortalama ± standart hata), LC değerleri ve güven aralığı 0,95 seviyesine göre alt sınır ve üst sınır halinde Çizelge 4.3 ve 4.4. ’de verilmiştir.

(35)

26

Çizelgede görüldüğü gibi, lavanta uçucu yağının uygulanan 5 dozu 175 µl/l ile 275 µl/l hava arasında değişmiştir. Uygulama süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; 24 saat sonunda etkinlik % 08.77- 47.36 arasında iken 48 saatte %28.56 – %100 arasında, 72 saatlik uygulamada ise % 71.42 ile % 100 arasında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi 250 µl/l hava dozunda 48 saatte % 92.8 ve 72 saatlik uygulamada % 100 ‘e ulaşan bir fümigant etki gözlenmiştir.

Nane uçucu yağının uygulanan dozları 175 µl/l ile 250 µl/l hava arasında değişmiştir. Uygulama süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; 24 saat sonunda etkinlik; % 10.52 – 22.81 arasında iken 48 saatte % 17.85 – 98.21 arasında, 72 saatlik uygulamada ise % 49.99 ile % 100 arasında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi en yüksek doz olan 250 µl/l hava dozunda 48 saatte % 98.21 ‘e ulaşan bir fümigant etki gözlenmiş, % 100 etkinlik ancak 72 saatlik süre sonunda elde edilmiştir.

Kişniş uçucu yağının yumurtalara uygulanan dozları 100 µl/l ile 200 µl/l hava arasında değişmiştir. Uygulama süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; 24 saat sonunda etkinlik; % 10.52 – 52.63 arasında iken 48 saatte % 37.49 – 92.6 arasında, 72 saatlik uygulamada ise % 62.49 ile % 98.21 arasında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi en yüksek doz olan 200 µl/l ve bir alt dozu 175 µl/l hava dozunda 72 saatte % 98.21 ‘e ulaşan bir fümigant etki gözlenmiştir.

Adaçayı uçucu yağının E. kuehniella yumurtalarına karşı yapılan fümigant etki testlerinde 25 µl/l -100 µl/l arası 4 doz kullanılmıştır. Uygulama süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; 24 saat sonunda etkinlik; % 10.52 – 15.79 arasında iken 48 saatte % 26.77 – 53.57 arasında, 72 saatlik uygulamada ise % 44.64 ile % 78.57 arasında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi en yüksek doz olan 100 µl/l hava dozunda % 78.57 olan etkinlik, bir alt dozu 75 µl/l hava dozunda 72 saatte % 78.57 ‘e düşmüş olduğu görülmektedir.

(36)

27

Çizelge 4.3. Lavanta ve nane uçucu yağlarının 27±2 °C de E.kuehniella yumurtalarına fumigant etkisi

(Ortalama ± standart hata ve LC değerleri)

% ölüm (Ortalama ± standart hata)

Doz Uygulama süresi (saat)

(µl/l hava) 24 48 72 Lavanta 175 8.77±1.75 28.56±4.72 71.42±1.78 200 21.05±3.04 41.07±8.18 82.14±3.57 225 8.77±4.64 75.00±6.44 96.43±1.79 250 28.07±9.77 92.86±3.57 100.00±0.00 275 47.36±0.00 100.00±0.00 100.00±0.00 Kontrol 5.00±0.00 6,66±1,66 6,66±1,66 LC50(µl/l hava) 278.80 211.09 160.46 Güven Aralığı 0,95 269.70 181.89 141.07 285.55 222.76 171.54 LC99(µl/l hava) 342.05 277.10 248.65 Güven Aralığı 0,95 326.42 261.46 230.46 373.83 326.65 289.21 Nane 175 10.52±5.26 17.85±6.43 49.99±12.87 200 24.56±3.51 37.50±4.72 78.57±0.00 225 31.58±5.26 42.86±7.14 78.57±6.19 250 22.81±3.51 98.21±1.79 100.00±0.00 Kontrol 5.00±0.00 6,66±1,66 6,66±1,66 LC50(µl/l hava) * * * Güven Aralığı 0,95 * * * * * * LC99(µl/l hava) * * * Güven Aralığı 0,95 * * * * * *

(37)

28

Çizelge 4.4. Kişniş ve adaçayı uçucu yağlarının 27±2 °C de E.kuehniella yumurtalarına fumigant etkisi

(Ortalama ± standart hata ve LC değerleri) Doz

(µl/l hava)

% ölüm (Ortalama ± standart hata) Uygulama süresi (saat)

24 48 72 Kişniş 100 10.52±5.26 37.49±3.57 62.49±10.71 125 36.80±10.5 14.28±3.09 98.21±1.79 150 22.81±7.02 98.21±1.79 94.64±3.09 175 38.60±3.51 87.50±4.72 98.21±1.79 200 52.63±5.26 92.86±4.72 98.21±1.79 Kontrol 5.00±0.00 6,66±1,66 6,66±1,66 LC50(µl/l hava) * * 83.32 Güven Aralığı 0,95 * * 42.30 * * 100.05 LC99(µl/l hava) * * 183.98 Güven Aralığı 0,95 * * 151.43 * * 385.80 Adaçayı 25 10.52±5.26 26.77±7.14 44.64±4.72 50 12.28±1.75 25.00±5.36 50.00±7.14 75 10.53±3.04 28.57±1.79 82.14±1.79 100 15.79±5.26 53.57±1.79 78.57±3.09 Kontrol 5.00±0.00 6,66±1,66 6,66±1,66 LC50(µl/l hava) * * 33.02 Güven Aralığı 0,95 * * 13.89 * * 46.85 LC99(µl/l hava) * * 759.04 Güven Aralığı 0,95 * * 274.24 * * 3481.1

* : Uygulama dozlarındaki % ölüm değerleri hesaplanamamıştır

Bazı uçucu yağların LC50 değerleri hesaplanamamışsa da dozların etkinliklerine bakılarak E. kuehniella yumurtalarına fümigant etkileri bakılıp LC50 değerleri dikkate alınarak farklı test süreleri için uçucu yağların etkinlik sıralaması yapılabilir. Büyükten küçüğe doğru olmak üzere; 24 saatlik test süresi için sıralama; kişniş> lavanta> adaçayı> nane şeklinde, 48 saatlik uygulama için sıralama; adaçayı> kişniş> lavanta> nane şeklinde, 72 saatlik deneme süresi için de aynı sıralama olduğu değerlendirilmiştir.

(38)

29

4.1.3. Bitkisel uçucu yağların 22±2 °C deki E. kuehniella larvalarına fümigant etkisi

Bitkisel uçucu yağların 22±2°C de E. kuehniella larvalarına fumigant etkisinin yol açtığı % ölüm (ortalama ± standart hata), LC değerleri ve güven aralığı 0,95 seviyesine göre alt sınır ve üst sınır halinde Çizelge 4.5 ve 4.6 ’da verilmiştir.

Lavanta uçucu yağının 175 µl/l ile 275 µl/l hava arasında 5 farklı dozu uygulanmıştır. Uygulama süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; 175 µl/l ile 275 µl/l hava arasındaki 5 dozun 24 saatlik uygulama sonundaki etkinliği % 15.25- % 84.74 arasında iken 48 saatte % 67.24 – %100 , 72 saatlik uygulamada ise % 96.36 ile % 100 arasında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi 200 µl/l hava dozunda 72 saatlik uygulamada % 100 ‘e ulaşan bir fümigant etki gözlenmiştir.

Nane uçucu yağının 150 µl/l ile 250 µl/l hava arasında 5 farklı dozu uygulanmıştır. Test süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; 150 µl/l ile 250 µl/l hava arasındaki 5 dozun 24 saatlik uygulama sonundaki etkinliği % 11.86- % 52.54 arasında iken 48 saatte % 62.07 – % 75.86, 72 saatlik uygulamada ise % 83.64 ile % 91.01 arasında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi 250 µl/l hava dozunda 72 saatlik uygulamada ancak % 91 ‘e ulaşan bir fümigant etki gözlenmiştir.

Kişniş uçucu yağının 25 µl/l ile 125 µl/l hava arasında 5 farklı dozu uygulanmıştır. Test süreleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; 25 µl/l ile 125 µl/l hava arasındaki 5 dozun 24 saatlik uygulama sonundaki etkinliği % 11.86- % 62.71 arasında iken 48 saatte % 20.69 – % 72.41, 72 saatlik uygulamada ise % 23.64 ile % 98.18 arasında gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi 125 µl/l hava dozunda 72 saatlik uygulamada % 98 ‘e ulaşan bir fümigant etki gözlenmiştir.

Şekil

Çizelge 3.1. Uçucu yağ elde edilen bitkiler………………………….…...… 15  Çizelge 4.1.  Lavanta ve nane uçucu yağlarının 27±2  °C  de E
Şekil 3.1. Mentha spicata L. ( Nane) (Anonymous, 2007)
Şekil 3.5. Ephestia kuehniella (Zeller) yumurta, larva ve ergin  (orijinal)
Şekil 3.7. Larvalara karşı fümigant etki denemesinde kullanılan plastik tüpler
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Distilasyon: Bütün tıbbi uçucu yağlar, Limon esansı ve Ardıç katranı hariç, distilasyon yoluyla..

•Cilt bakımı ve temizliğinde UY’ın Suda Çözünen Bileşiklerini

Cansever’e göre tevhid ilkesiyle ilişkilendirilen, evrensel değerler sisteminin yerel şartlarına göre vücuda getirilen sivil mimari (Cansever, 2002, s. Sonuç itibariyle

Araştırmanın bulgularına göre; araştırmaya katılan öğrencilerden evli ve daha önce ruhsal hastalığı olan bireyle hiç karşılaşmamış olanlar, ruhsal hastalığın

Bu çalışmada Erzincan ili imara açık alanda, DSİ sondaj verileri esas alınarak, bir boyutlu eşdeğer lineer kayma dalgası teorisine dayalı zemin büyütme analizleri

Several experiments were performed to analyze the success of the SeaSpider in performing different tasks: result filtering, table recognition, missing field search and

Bu bulgular doğrultusunda, uygulayıcılar olarak okul yöneticilerine; hedefleri belirleme sürecine öğretmenleri de katmaları, hedefler belirlenirken bireysel

 Araştırmanın çalışma grubunu oluşturan bireylerin tamamı engelli kardeşinden yaş olarak büyüktür. İleriki yıllarda yapılacak çalışmalarda engelli