• Sonuç bulunamadı

Tokat ili sebze alanlarında görülen kök UR nematod türleri (meloidogyne spp)’nin belirlenmesi ve mücadelesinde bazı bitki ekstraklarının kullanılabilirliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tokat ili sebze alanlarında görülen kök UR nematod türleri (meloidogyne spp)’nin belirlenmesi ve mücadelesinde bazı bitki ekstraklarının kullanılabilirliği"

Copied!
149
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TOKAT İLİ SEBZE ALANLARINDA GÖRÜLEN KÖK UR NEMATOD TÜRLERİ (Meloidogyne spp)’NİN BELİRLENMESİ VE MÜCADELESİNDE BAZI BİTKİ EKSTRAKTLARININ KULLANILABİLİRLİĞİ

Faruk AKYAZI Doktora Tezi

Bitki Koruma Anabilim Dalı Prof.Dr. Osman ECEVİT

2008 Her hakkı saklıdır

(2)

BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

TOKAT İLİ SEBZE ALANLARINDA GÖRÜLEN KÖK UR

NEMATOD TÜRLERİ (Meloidogyne spp)’NİN BELİRLENMESİ VE

MÜCADELESİNDE BAZI BİTKİ EKSTRAKTLARININ

KULLANILABİLİRLİĞİ

FARUK AKYAZI

TOKAT 2008

Her hakkı saklıdır

(3)

Başkan : Prof. Dr. Osman ECEVİT İmza :

Üye : Prof. Dr. İzzet KADIOĞLU İmza :

Üye : Doç. Dr. Naif GEBOLOĞLU İmza :

Üye : Doç. Dr. Ayhan GÖKÇE İmza :

Üye : Yrd. Doç. Dr. Ramazan ÇETİNTAŞ İmza :

Yukarıdaki sonucu onaylarım

(imza)

Prof. Dr. Metin YILDIRIM Enstitü Müdürü

(tarih)

(4)

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat ya pılmad ığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

TOKAT İLİ SEBZE ALANLARINDA GÖRÜLEN KÖK UR NEMATOD TÜRLERİ (Meloidogyne spp)’NİN BELİRLENMESİ VE MÜCADELESİNDE BAZI BİTKİ EKSTRAKTLARININ

KULLANILABİLİRLİĞİ

Faruk AKYAZI Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı

Danışman : Prof.Dr. Osman ECEVİT

Bu araştırma, Tokat ili sebze alanlarında kök ur nematodları (Meloidogyne spp)’nın tür ve ırklarının saptanması, yayılış alanları, bulaşıklık oranları, populasyon yoğunluklarının ortaya konması ve mücadelesine yönelik bazı bitki ekstraklarının nematisit etkisini ortaya çıkarmak amacıyla 2003-2008 yılları arasında yürütülmüştür.Yapılan çalışmada kök ur nematodu bulaşıklık oranı Erbaa ilçesinde %34,5, Niksar ilçesinde %5,5 bulunmuştur. Kök ur nematodu türlerinden yalnızca Meloidogyne incognita türü tespit edilmiştir. M. incognita’ya ait %87,8 oranında ırk 1 ve %12,1 oranında ırk 2 bulunmuştur. Kök ur nematodu türleri (Meloidogyne spp)’nin 2006 ve 2007 yıllarında topraktaki populasyon yoğunlukları araştırılmıştır. İkinci dönem (J2) larvaların yoğunlukları genellikle Mayıs sonundan itibaren artış göstermeye başlamıştır. Populasyon maksimum seviyesine genelde Kasım ayı ortasında ulaşmıştır. Dört bitki türü Melia azaderach, Humulus lupulus., Sambucus nigra, Conium maculatum’un su ve methanol ekstraklarının M. incognita’nın yumurta açılımına ve larva ölümlerine etkisi test edilmiştir. Yumurta açılımına en yüksek engellemeyi %98,1 ile M. azaderach’ın %10,0 (v/v)’luk methanol ekstraktı gerçekleştirmiş ve bunu %94,1 ile S. nigra takip etmiştir. Uygulamada 24 saat sonunda M. azaderach’ın methanol ekstraktının %5,0ve %10’luk konsantrasyonu, S. nigra’nın %2,5, %5,0 ve %10,0 (v/v)’luk konsantrasyonları larvalarda %100,0 ölüm meydana getirdiği görülmüştür.

2008, 134 sayfa

Anahtar kelimeler: Meloidogyne spp, kök ur nematodları, bitki ekstraktı, populasyon takibi

(6)

Ph.D. Thesis

ROOT KNOT NEMATODE SPECIES (Meloidogyne spp) IN TOKAT VEGETABLE FIELDS AND THE USE OF SOME PLANT EXTRACTS IN

THEIR CONTROL

Faruk AKYAZI Gaziosmanpaşa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Plant Protection

Supervisor : Prof. Dr. Osman ECEVİT

This research was conducted to find out the root knot nematode species (Meloidogyne spp), caused problem in Tokat vegetable fields, their races, infested areas with them, infestation rate, their population densities and nematicidal effect of some plant extracts between 2003-2008. The infestation rates of root knot nematodes were 34,5% in Erbaa and 5,5% in Niksar. Meloidogyne incognita was identified as the only root knot nematode in Tokat. The ratio of race 1 (M. incognita) was 87,8% while race 2 was 12,1%. The population density of M. incognita in Tokat was monitored in 2006 and 2007. The density of juvenile 2 (J2) generally started to increase from end of May and population reached its maximum level in mid-November. The effect of water and methanol extracts of four plant species; (Melia azaderach, Humulus lupulus, Sambucus nigra, Conium maculatum) on M. incognita’s egg hatch rate and juvenil mortality were tested. M. azaderach’s 10,0% (v/v) concentration (methanol extract) caused the maximum egg mortality (98,1%) and it was followed by S. nigra (94,1%). At the end of 24 hour incubution, 5,0% and 10,0% (v/v) concentration of M. azaderach extract and 2,5%, 5,0% and 10,0% (v/v) concentration of S. nigra produced 100% mortality in juvenil stage of the nematode.

2008, 134 pages

Keywords: Meloidogyne spp, root knot nematodes, plant extract, population observation

(7)

Doktora tez’imin seçilmesinden son aşamasına kadar bilgi, tecrübe ve fikirleriyle daima yön verip yol gösterici olan danışmanım değerli hocam Prof. Dr. Osman ECEVİT’e ve gerek tez izleme komitelerimde, gerekse seminer ve tez savunma sınavlarımda bulunup, daima manevi desteğini hissetiğim Güzin ECEVİT’e çok teşekkür ederim.

Yine çalışmaların yürütülmesinde gerekli yönlendirmeleri ile ve proje yürütücüsü olarak desteğini eksik etmeyen Bitki Koruma Bölüm Başkanı değerli hocam Prof.Dr. İzzet KADIOĞLU’na teşekkürlerimi bildiririm.

Çalışma boyunca yapılan tez izleme komitelerinde bulunan ve çalışma ile ilgili yaptığı yönlendirmeler katkılarından dolayı sayın hocam Doç. Dr. Naif GEBOLOĞLU’na çok teşekkür ederim.

Tez çalışmamın değerlendirilmesi ve gerekli düzeltmelerin yapılmasında yardımlarını esrgemeyip mesai ayıran sayın hocam Doç. Dr. Ayhan GÖKÇE’ye çok teşekkür ederim.

Tez çalışmalarımın verilerinin değerlendirmesinde bana mesai ayıran Mustafa Kemal Üniversitesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi sayın Yrd. Doç. Dr. Şener TARLA’ya çok teşekkür ederim.

Çalışmalarımda yardımlarından dolayı Bitki Koruma Bölüm asistanları Araş. Gör. Mustafa Alkan ve Araş. Gör. Ömer Cem KARAKOÇ’a teşekkür ederim.

Ayrıca, bu araştırmanın gerçekleştirilmesi için maddi desteklerinden dolayı Gaziosmanpaşa Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri Komisyonuna teşekkürü bir borç bilirim.

Tez’imin hazırlanmasında gerek yardımlarını gerekse manevi desteğini eksik etmeyerek göstermiş olduğu üstün sabırdan dolayı eşim Rana AKYAZI’ya ve çalışmalarımdaki zorlukları göğüsleyecek manevi gücü hissettiren oğlum Arda’ya çok teşekkür ederim.

Faruk AKYAZI

08/2008

(8)

ABSTRACT... ii ÖNSÖZ………... iii SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ... vi ŞEKİLLER DİZİNİ ... vii ÇİZELGELER DİZİNİ ... x 1. GİRİŞ………. 1 2. KAYNAK ÖZETLERİ ………... 4

2.1 Kök Ur Nematodlarının Önemi ve Zararı ile ilgili Kaynak Özetleri………. 4

2.2 Kök Ur Nematodlarının Yayılışı, Bulaşıklık Oranı ve Populasyonu ile İlgili Kaynak Özetleri………. 5

2.2.1 Dünyada Yapılan Çalışmalar………. 5

2.2.2 Türkiye’de Yapılan Çalışmalar……….. 8

2.3 Tür ve Irk Tespiti İle İlgili Kaynak Özetleri……….. 10

2.4 Populasyon Takibi İle İlgili Kaynak Özetleri……… 11

2.5 Bitki Ekstraktlarının Kök ur Nematodlarına Nematisit Etkisi ile İlgili Kaynak Özetleri………... 12

3. MATERYAL ve YÖNTEM………. 20

3.1 Materyal………... 20

3.1.1 Meloidogyne Cinsinin Sistematikteki Yeri ………... 20

3.1.1.1 Meloidogyne incognita (Kafoid & White, 1919) Chitwood, 1949……… 20

3.1.2 Çalışmanın Yapıldığı Tokat İli’nin Genel Özellikleri……… 23

3.2 Yöntem………... 24

3.2.1 Kök Ur Nematodları (Meloidogyne spp)’nın Tokat İli Sebze Üretim Alanlarındaki Yayılışları ve Bulaşıklık Oranlarının Belirlenmesine Yönelik Çalışmalar……….. 24

3.2.1.1 Yayılış Alanlarının Belirlenmesi İçin Bitki Örneklerinin Alınması……….. 28

3.2.1.2 Bulaşıklık Oranlarının Saptanması……….... 28

3.2.2 Kök Ur Nematodlarının Tür ve Irklarının Tespitine Yönelik Çalışmalar……….. 30

3.2.2.1 Türlerinin Tespit Edilmesi………. 30

3.2.2.1.1 Urlu Köklerden Ergin Dişi Bireylerin Elde Edilmesi…...………. 30

3.2.2.1.2 Ergin Dişi Bireylerin Perineal Alan Preparatlarının Yapılması………. 31

3.2.2.2 Irkların Tespit Edilmesi……….. 32

3.2.2.2.1 Kök Ur Nematodu Türlerinin Saf Kültürlerinin Elde Edilmesi………. 32

3.2.2.2.1.1 Saf Kültür İçin Bitki Köklerinden Yumurta Kümelerinin Elde Edilmesi………. 32

3.2.2.2.1.2.3 Temiz Bitki Fidelerinin Yetiştirilmesi ve Bulaştırma……… 33

3.2.2.2.2 Saf Kültürlere Kuzey Karolina Konukçu Testi Uygulaması ve Irk Tespiti……... 35

3.2.3 Kök Ur Nematodları (Meloidogyne spp)’nın Populasyon Takibinin Yapılmasına Yönelik Çalışmalar………... 37

3.2.3.1 Popülasyon Takibi Yapılan Sera Alanlarının Özellikleri……….. 37 iv

(9)

3.2.3.4 Toprak Örneklerinden Elde Edilen Kök Ur Nematodu (Meloidoyne spp)

Larvalarının Öldürülmesi ve Saklanması………... 43

3.2.3.5 Kök Ur Nematodu İkinci Dönem Larvalarının (J2) Sayımlarının Yapılması…... 43

3.2.4 Bitki Ekstraktlarının Kök Ur Nematodu M. incognita’ya Karşı Mücadelede Kullanımına Yönelik Çalışmalar……… 45

3.2.4.1 Kök Ur Nematodu M. incognita’ya Karşı Mücadelede Kullanılacak Bitkilerin Su Ekstraktlarının Elde Edilmesi………... 46

3.2.4.2 Kök Ur Nematodu M. incognita’ya Karşı Mücadelede Kullanılacak Bitkilerin Methanol Ekstraktlarının Elde Edilmesi……… 48

3.2.4.3 Bitki Ekstraktlarının Kök Ur Nematodu M. incognita’nın İnfektif 2. Dönem Larvasına Etkisinin Belirlenmesi………... 49

3.2.4.4 Bitki Ekstraktlarının Kök Ur Nematodu M. incognita’nın Yumurta Açılımına Etkisinin Belirlenmesi……….... 49

3.2.4.5 İstatiksel Değerlendirmeler……… 50

4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA………... 51

4.1 Kök Ur Nematodu Türleri (Meloidogyne spp) ve Irklarının Tespit Edilmesi …... 51

4.1.1 Türlerin Tespit Edilmesi………. 51

4.1.2 Irkların Tespit Edilmesi……….. 53

4.2 Kök ur Nematodu (Meloidogyne spp)’nun Tokat İlindeki Yaygınlığı ve Bulaşıklık Oranları………. 57

4.3 Kök Ur Nematodu (Meloidogyne spp)’nun 2. Dönem Larvalar (J2)’ının Populasyon Takibinin Yapılması………...……… 68

4.3.1 Populasyon Takibi Yapılan Sera ve Açık Alan Topraklarının pH, Tekstür, Organik Madde ve Sıcaklık Yönünden Durumları...………. 73

4.3.1.1 Populasyon Takibi Yapılan Alan Topraklarının pH Durumu……...………. 73

4.3.1.2 Populasyon Takibi Yapılan Alan Topraklarının Toprak Tekstür Durumu…….... 74

4.3.1.3 Populasyon Takibi Yapılan Alan Topraklarının Organik Madde Durumu……… 75

4.3.1.4 Populasyon Takibi Yapılan Alanlarda Toprak Sıcaklığının Belirlenmesi………. 76

4.4 Bitki Ekstraklarının M. incognita’ya Nematisit Etkisinin Belirlenmesi………... 80

4.4.1 Bitki Methanol EkstraktlarınınM. incognita’nın 2. Dönem Larvalarına Etkisi… 80 4.4.2 Bitki Su EkstraklarınınM. incognita’nın 2. Dönem Larvalarına Etkisi….……. 85

4.4.3 Bitki Methanol Ekstraktlarının M. incognita’nın Yumurta Açılımına Etkisi…... 89

4.4.4 Bitki Su Ekstraktlarının M. incognita’nın Yumurta Açılımına Etkisi…………. 97

5. SONUÇ...……… 102

KAYNAKLAR ... 105

EKLER ... 114

ÖZGEÇMİŞ………... 134

(10)

Simgeler Açıklama % Yüzde cc Santilitre ° C Sıcaklık Derece ml Mililitre g Gram Kg Kilogram cm Santimetre mm Milimetre m2 Metrekare m3 Metreküp Kısaltmalar Açıklama

TAF Nematod koruyucu fiksatif J2 Aktif ikinci larva dönemi

mesh 1 inch = 25.4 mm uzunluğunun eşit aralıklara bölünmesi

(11)

Şekil 3.1. Kök ur nematodları (Meloidogyne spp)’nın genel hayat döngüsü….. 22

Şekil 3.2. Çalışmanın yapıldığı Tokat İli’nin ilçeleri ve komşu illeri………….. 23

Şekil 3.3. Tokat ili kök ur nematodu sürveyi yapılan ilçeler……… 27

Şekil 3.4. Bitki köklerinin zedelenmeden alınması……….. 28

Şekil 3.5. Kök ur bulaşıklık skalası..……… 29

Şekil 3.6. Blender ile bitki köklerinin parçalanması……… 30

Şekil 3.7. Kök ur nematodu dişisinin perineal alan kesitlerinin bisturi ile kesilerek alınması………... 31

Şekil 3.8. Floxin B ile boyanmış urlu hıyar bitkisi kökü…….………. 32

Şekil 3.9. Bitki fidelerin viollerde yetiştirilmesi….………. 33

Şekil 3.10. Saksılara aktarılmış domates fideleri.……….. 33

Şekil 3.11. Bitki kök kısmına delik açılması……….. 33

Şekil 3.12. Yumurta kümesinin bulaştırılması..………. 33

Şekil 3.13. Yumurta kümesi inokule edilmiş domates bitkileri………….……… 34

Şekil 3.14. Meloidogyne sp. ile enfkteli urlu domates kökü ……….…. 34

Şekil 3.15. Test bitkilerinden 3-4 yapraklı pamuk fidesi………... 35

Şekil 3.16. Test bitkilerinden 3-4 yapraklı biber fidesi……….. 35

Şekil 3.17. Test bitkilerinden 3-4 yapraklı tütün fidesi……….. 35

Şekil 3.18. Test bitkilerinden domates fidesi……….……… 35

Şekil 3.19. Populasyon takibi yapılan 1. sera görüntüleri……….. 38

Şekil 3.20. Populasyon takibi yapılan 2.sera görüntüleri………... 38

Şekil 3.21. Populasyon takibi yapılan 3.sera görüntüleri……….…….. 38

Şekil 3.22. Populasyon takibi yapılan 4.sera görüntüleri………... 38

Şekil 3.23. Populasyon takibi yapılan açık alan görüntüleri……….. 38

Şekil 3.24. Kürek yardımıyla toprak alımı………. 40

Şekil 3.25. Farklı noktalardan alınan toprakların karıştırılması………. 40

Şekil 3.26. Karışım topraktan yaklaşık 1 kg alınması……… 40

Şekil 3.27. Kök-ur nematodlarının elek yöntemi ile elde edilme işlemi………… 41

Şekil 3.28. Nematod içeren örneklerin süzmek amacıyla tülbent ile kapatılması.. 42

Şekil 3.29. Nematod eldesi için örneklerin ters biçimde 48 saat huni içerisinde bekletilmesi………. 42

Şekil 3.30. Nematod içeren sıvının tüplerde 6 saat süreyle dikey olarak bekletilmesi……….. 42

Şekil 3.31. M. incognita’nın 2. dönem larvaları……… 43

Şekil 3.32. Nematod bulunan sıvının pipetle alınması………... 44 vii

(12)

Şekil 3.36. Sambucus nigra bitkisi……… 45

Şekil 3.37. Melia azaderach bitkisi meyvesi ………... 45

Şekil 3.38. Conium maculatum bitkisi……….. 45

Şekil 3.39. Melia azaderach meyvesinin oda sıcaklığında kurutulması……….. 47

Şekil 3.40. Öğütülmüş Humulus lupulus bitkisi ………... 47

Şekil 3.41. Öğütülmüş bitki kısımlarının hassas terazide tartılması ……… 47

Şekil 3.42. Bitki Ekstraktlarının elde edilmesi amacıyla öğütülmüş bitkilerin çalkalanması………. 47

Şekil 3.43. Bitki ekstraktlarının whatman 1 kağıdından süzülmesi ……… 47

Şekil 3.44. Bitki ekstraktlarının santrifüj edilmesi ………..………. 47

Şekil 3.45. Evaprasyonda kullanılan Rotary Eviparator (RV 05 basic 1-B ) ... 48

Şekil 3.46. Ekstrakt içersinde yumurta kümesi konulmuş saat camlar …………. 50

Şekil 4.1. Meloidogyne incognita’ya ait anal kesit görünüşleri……… 51

Şekil 4.2. Irk tespitinde pozitif (+) sonuç veren domates fideleri……… 55

Şekil 4.3. Irk tespitinde negatif (-) sonuç veren pamuk fideleri………. 55

Şekil 4.4. Irk tespitinde pozitif (+) sonuç veren tütün fidesi……….. 56

Şekil 4.5. Irk tespitinde pozitif (+) sonuç veren biber fidesi………... 56

Şekil 4.6. Niksar ilçesi kök ur nematodu bulaşıklık haritası……… 64

Şekil 4.7. Erbaa ilçesi kök ur nematodu bulaşıklık haritası………. 65

Şekil 4.8. Bulaşık olmayan sağlıklı domates bitkisi kökü……… 66

Şekil 4.9. Skala 1’e göre kök ur nematodu ile bulaşık domates bitkisi kökü…... 66

Şekil 4.10. Skala 2’ye kök ur nematodu ile bulaşık patlıcan bitkisi ……….. 66

Şekil 4.11. Skala 3’e göre kök ur nematodu ile bulaşık domates bitkisi kökü…... 66

Şekil 4.12. Skala 4’e göre kök ur nematodu ile bulaşık hıyar bitkisi kökü……… 66

Şekil 4.13. Skala 4’e göre kök ur nematodu ile bulaşık domates bitkisi……….. 66

Şekil 4.14. Popülasyon takibi için üretim alanlarından alınan toprak örneklerinin pH değerleri………. 73

Şekil 4.15 % Oranlara göre tekstürel toprak sınıflandırmasına ait üçgen………. 75

Şekil 4.16 2006-2007 yılı Erbaa ilçesinde populasyon yoğunluğunun belirlenmesi için toprak örneklemesi yapılan alanların (sera 1, sera 2, sera 3, sera 4, açık alan) 20 cm derinlikteki toprak sıcaklıkları (°C). 77 Şekil 4.17 Conium maculatum’un methanol ekstraktının Meloidogyne incognita’nın yumurta açılımlarının saf su ve kontrole göre engellemesinin % değerleri ………. 91

Şekil 4.18 Melia azaderach’ın methanol ekstraktının Meloidogyne incognita’nın yumurta açılımlarının saf su ve kontrole göre engellemesinin % değerleri ………. 92

(13)

incognita’nın yumurta açılımlarının saf su ve kontrole göre engellemesinin % değerleri ..………... 95 Şekil 4.21. Conium maculatum’un saf su ekstraktının Meloidogyne

incognita’nın yumurta açılımlarının kontrole göre engellemesinin %

değerleri……… 97

Şekil 4.22. Melia azaderach’nın saf su ekstraktının Meloidogyne incognita’nın yumurta açılımlarının kontrole göre engellemesinin % değerleri…... 98 Şekil 4.23. Sambucus nigra’nın saf su ekstraktının Meloidogyne incognita’nın

yumurta açılımlarının kontrole göre engellemesinin % değerleri…... 99 Şekil 4.24. Humulus lupulus’un saf su ekstraktının Meloidogyne incognita’nın

yumurta açılımlarının kontrole göre engellemesinin % değerleri…... 100 ix

(14)

Çizelge Sayfa Çizelge 3.1. Sürvey yapılan sebzelerin familyası, türkçe ve latince adı ………...…… 24 Çizelge 3.2. Araştırmanın yapıldığı yıllarda Tokat ili ve ilçelerinde üretilen sebze

çeşitleri ve ekiliş alanları……… 25 Çizelge 3.3. Tokat ilinde sürvey yapılan ilçeler, örnekleme yerleri ve bitki çeşitleri… 26 Çizelge 3.4. 100 ml’lik TAF malzemeleri ve miktarları……… 30 Çizelge 3.5. Kök ur nematodları (Meloidogyne spp)’nın ırklarını belirlemede

kullanılan “Kuzey Karolina Konukçu Testi”………... 36 Çizelge 3.6. Örnek alınan seralarda yetiştirilen bitki çeşitleri ve sera alanlarının

büyüklükleri………... 37

Çizelge 3.7. Ekstrakt için seçilen bitkilerin familyası, Latince adı, Türkçe adı ve

kullanılan kısımları………. 45

Çizelge 4.1. Tokat ili sebze alanlarında elde edilen kök ur nematodu türleri, test bitkilerinde verdikleri reaksiyonlar ve tespit edilen ırklar………... 54 Çizelge 4.2. Tokat ili ve ilçelerinde sürvey yapılan sebze üretim alanlarının sayısı,

kök ur nematodu ile bulaşık alan sayısı ve bulaşıklık oranları…………. 57 Çizelge 4.3. Niksar ilçesi’nde sürvey yapılan alan sayısı ve kök ur nematodu ile

bulaşıklık oranı……….. 57

Çizelge 4.4. Niksar ilçesi’nde sürvey yapılan alanların sebze çeşitlerine göre kök ur nematodları ile bulaşıklık durumu………... 58 Çizelge 4.5. Niksar ilçesi açık alan ve seralardaki görülen skala değerlerinin %

oranları……….. 58

Çizelge 4.6. Niksar ilçesi’nde sürvey yapılan alanlar, kültür bitkileri, kültür şekli ve bulaşıklık skala değerleri……….. 59 Çizelge 4.7. Erbaa ilçesi’nde sürvey yapılan alan sayısı ve kök ur nematodu ile

bulaşıklık oranı……….. 60

Çizelge 4.8. Erbaa ilçesi’nde sürvey yapılan açık alan ve seraların sebze çeşitlerine göre kök ur nematodları ile bulaşıklık durumu………... 60 Çizelge 4.9. Erbaa ilçesi açık alan ve seralardaki görülen skala değerlerinin %

oranları………... 60

Çizelge 4.10. Erbaa ilçe’sinde açıkta sebze üretimi yapılan alanlardaki kültür bitkileri ve bunların kök ur nematodu ile bulaşıklık skalası……… 62 Çizelge 4.11. Erbaa ilçe’sinde sebze üretimi yapılan seralardaki kültür bitkileri ve

bunların kök ur nematodu ile bulaşıklık skalası………..……. 63 Çizelge 4.12. 2006-2007 yılları arasında kök ur nematodu 2. dönem larvalarının 1.

sera, 2.sera, 3.sera, 4.sera ve açık alandaki popülasyon sayımları……… 68 Çizelge 4.13. Erbaa ilçesi Meloidogyne spp’nin populasyon takibi yapılan alanlardaki

toprak tekstürünün belirlenmesi için hesaplanan değerler………. 74 Çizelge 4.14. Harcanan DSHÇ, % karbon ve organik madde miktarı………. 75

Çizelge 4.15 Conium maculatum’un methanol ekstraktının farklı konsantrasyonlarının, 24, 48 ve 72 saat sonra Meloidogyne incognita’nın larvaları üzerine % ölüm etkileri (Ortalama± SH)... 80 Çizelge 4.16 M. azaderach’ın methanol ekstraktının farklı konsantrasyonlarının,

(15)

ölüm etkileri (Ortalama± SH)..………. 82 Çizelge 4.18. Humulus. lupulus’un methanol ekstraktının farklı konsantrasyonlarının,

24, 48 ve 72 saat sonra Meloidogyne incognita’nın larvaları üzerine % ölüm etkileri (Ortalama± SH)..………. 83 Çizelge 4.19. Conium maculatum’un saf su ekstraktının farklı konsantrasyonlarının,

24, 48 ve 72 saat sonra Meloidogyne incognita’nın larvaları üzerine % ölüm etkileri (Ortalama± SH)..………. 85 Çizelge 4.20. Melia azaderach’ın saf su ekstraktının farklı konsantrasyonlarının, 24,

48 ve 72 saat sonra Meloidogyne incognita’nın larvaları üzerine % ölüm etkileri (Ortalama± SH)..……… 86 Çizelge 4.21. Sambucus nigra’nın saf su ekstraktının farklı konsantrasyonlarının,

24, 48 ve 72 saat sonra Meloidogyne incognita’nın larvaları üzerine % ölüm etkileri (Ortalama± SH)..………. 87 Çizelge 4.22. Humulus lupulus’un saf su ekstraktının farklı konsantrasyonlarının,

24, 48 ve 72 saat sonra Meloidogyne incognita’nın larvaları üzerine % ölüm etkileri (Ortalama± SH)….……….. 88 Çizelge 4.23. Conium maculatum’un methanol ekstraktı ve saf su içerisinde 24,48 ve

72 saat sonra açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların saf su ve kontrole göre % engellenme oranı ………... 90 Çizelge 4.24. Melia azaderach’ın methanol ekstraktı ve saf su içerisinde 24,48 ve 72

saat sonar açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların saf su ve kontrole göre % engellenme oranı ...……...………. 92 Çizelge 4.25. Sambucus nigra’nın methanol ekstraktı ve saf su içerisinde 24,48 ve 72

saat sonar açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların saf su ve kontrole göre % engellenme oranı.………...……... 93 Çizelge 4.26. Humulus lupulus’un methanol ekstraktı ve saf su içerisinde 24,48 ve 72

saat sonra açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların saf su ve kontrole göre % engellenme oranı……...………. 95 Çizelge 4.27. Conium maculatum’un saf su ekstraktı ve saf su içerisinde 24, 48 ve 72

saat sonra açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların kontrole göre

engellenme % oranı ….……… 97

Çizelge 4.28. Melia azaderach’ın saf su ekstraktı ve saf su içerisinde 24, 48 ve 72 saat sonra açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların kontrole göre

engellenme % oranı ….……… 98

Çizelge 4.29. Sambucus nigra’nın saf su ekstraktı ve saf su içerisinde 24, 48 ve 72 saat sonra açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların kontrole göre

engellenme % oranı ….………. 99

Çizelge 4.30. Humulus lupulus’un saf su ekstraktı ve saf su içerisinde 24, 48 ve 72 saat sonra açılan ortalama yumurta sayıları, yumurtaların kontrole göre

engellenme % oranı ….……… 100

(16)

Sebzeler içerdikleri vitamin, karbonhidrat, yağ, protein ve mineral maddeler bakımından insan beslenmesinde önemli yere sahiptir. Dünya’da 2005 yılı FAO (Food and Agriculture Organization of United Nations) verilerine göre 891 409 420 ton olan sebze üretimi, Türkiye’de, 26 277 260 ton civarındadır. Türkiye bu üretimiyle, sebze üretiminde söz sahibi ülkeler sıralamasında dördüncü sırada bulunmakta ve dünya üretiminin %3,0’ünü karşılamaktadır (Anonim, 2008a)

Dünya’da tropik ve subtropik iklim bölgelerinde yetiştirilen sebzelerde ekonomik anlamda büyük zararlar oluşturan pek çok zararlı bulunmaktadır. Bunlardan biri de geniş alanlara yayılmış olan kök ur nematodları (Meloidogyne spp)’dır (Taylor ve Sasser, 1978). Bugüne kadar Meloidogyne cinsine ait yaklaşık 80 tür tespit edilmiş olup (Siddigi, 2000), değişik konukçular üzerinde en çok Meloidogyne incognita, Meloidogyne arenaria, Meloidogyne javanica ve Meloidoyne hapla türleri gözlenmiştir (Netscher ve Sikora, 1990; Eisenback ve Triantaphyllou, 1991). Bu türler içerisinde en yaygın olanları ise M. incognita ve M. javanica olarak verilmiştir (Tzortzakakıs ve ark. 2005; Dautova ve Gommers 2000; Sasser ve Carter, 1985). Türkiye’de de birçok araştırmacı aynı türlere rastladıklarını belirtmişlerdir. (Enneli, 1980; Elekçioğlu, 1992; Pehlivan ve Kaşkavalcı, 1992; Elekçioğlu ve Uygun, 1994; Mennan, 1996; Kaşkavalcı ve Öncüer, 1999; Basım ve ark., 2002)

Kök ur nematodları polifag zararlılar olup, 2000’den fazla konukçusu bulunduğu ve bunlar arasında da sebzelerin en önemli grubu oluşturduğu bilinmektedir. Taylor (1967), sebzelerde nematodlar tarafından meydana gelen ürün kaybının %10,0 kadar olduğunu belirtirken, Sasser (1979), tropikal ülkelerde Meloidogyne spp türleri tarafından oluşturulan zararın %15,0, Jensen (1972) %15,0-20,0 oranında olduğunu bildirmiştir. Fakat bu oran değişik faktörlerin de etkisi ile %50,0 hatta % 80,0’lere kadar çıkabilmektedir (Siddiqi, 1986). Bir sebze üretiminde bu oranlarda oluşacak olan ürün kayıplarının ekonomik anlamda ne büyük bir zarar oluşturacağı ortadadır.

(17)

Ancak bu kadar yüksek ürün kaybına neden olabilen kök ur nematodları ile mücadele oldukça zordur. Özellikle bu zararlılar ile mücadelede, kimyasal maddelerin uygulanmasının zorlukları, ekonomik olmaması, kullanılan bazı geniş spektrumlu ilaçların insan ve çevre sağlığına olan zararları ve taban suyunda tehlikeli boyutlarda kalıntı meydana getirmesi gibi olumsuz etkileri nedeni ile son yılarda nematod kontrolünde kimyasal mücadele kullanımı önemini kaybetmiştir. Ayrıca birçok ülke 1994 yılında ozon tabakasına zarar verdiğinden dolayı seralarda kök ur nematodlarına karşı kullanılan ve mücadelede kesin sonuçlar veren Metil bromid üretim ve uygulamasının 2015 yılına kadar yasaklanması kararı almıştır. Nematodlar ile mücadelede bu kimyasalın yasaklanması ve bahsi geçen diğer faktörlerin etkisi ile son zamanlarda Dünya’da kimyasal mücadeleye alternatif mücadele yöntemleri üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Türkiye’de de birçok ülkede olduğu gibi özellikle sera alanlarında nematodlara karşı yoğun bir şekilde kimyasal kullanımı söz konusu olsa da yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı ülkemizde de bu zararlı ile mücadelede alternatif yöntemler üzerine çalışmaların yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu durum, mücadelede, kimyasal ilaçlar yerine bitkilerin içerdikleri sekonder metabolitler maddeler kullanılarak, çevre kirliliği oluşturmadan ve daha ekonomik bir yolla zararlıların kontrol altında tutulabileceğini akla getirmiştir.

Bitkiler çok geniş sahalarda özellikle de ilaç yapımında eskiden beri kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar çok sayıda bitkinin pestisit özelliği olduğunu göstermiştir. Pestisit özelliği gösteren bitkilerden iki şekilde yararlanılmaktadır. Bunlardan birincisi; aktif maddeler elde edilerek tanımının yapılması ve bu maddeler veya bunların analoglarının kimya endüstrisi tarafından sentezlenerek kullanılmasıdır (Yang ve Tang, 1988). Örneğin Neem bitkisinden elde edilen özel preperatlar böceklerin kontrolünde pestisit olarak kullanılmaktadır. Bir diğer yararlanma şekli ise, bitki parçalarından su veya organik madde ekstraklarının elde edilerek direk olarak kullanımıdır. Dünyada birçok araştırmacı bitkilerin değişik kısımlarından elde ettikleri ekstrakları kök ur nematodlarına karşı başarı ile test etmişlerdir. Bu çalışmada da nematodlara karşı ikinci yöntem kullanılmıştır.

(18)

Çalışmanın yapıldığı Tokat ili, zengin bir üretim desenine sahip, tarımsal potansiyeli yüksek olan bir ildir. Bu yörede sebze özellikle de domates üretimi yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Ancak çiftçiler domates üretimi esnasında pek çok sorunla karşılaştıklarını, dahası köklerde oluşarak önemli ürün kayıplarına neden olan ve kendilerinin “Patatesleşme” olarak ifade ettikleri zararlanmadan şikayetçi olduklarını ifade etmişlerdir. Bu ifadeler akabinde yapılan incelemeler bölgedeki kök ur nematodu varlığını ve sebzelerde bu zararlılardan dolayı önemli derecede ürün kayıplarının oluştuğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak buna rağmen Tokat ili’nde kök ur nematodlarına yönelik bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu sebeple, ülkemizde özellikle örtü altı yetiştiriciliğinde büyük ekonomik kayıplara neden olan kök ur nematodlarının Tokat İli’ndeki durumunun ortaya konulması hedeflenmiştir.

Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı bu çalışmanın amaçları ;

1. Tokat ili sebze üretim alanlarında bulunan kök ur nematodu türleri ve bu türlere ait ırkların tespit edilmesi,

2. Yörede sebze üretim alanlarında kök ur nematodlarının yayılış alanları belirlenerek yöre için bulaşıklık haritasının çıkarılması,

3. Seralarda sebze üretim vejetasyon peryodu boyunca 2. dönem larvaların populasyon takibinin yapılması,

4. Kök ur nematodları ile mücadelede kullanılabilir nitelikte olduğu düşünülen Conium maculatum L., Melia azaderach, Humulus lupulus, Sambucus nigra’nın çeşitli kısımlarından elde edilen ekstraktların M. incognita’ya karşı laboratuvar koşullarında nematisit etkilerinin araştırılması olarak belirlenmiştir.

(19)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

2.1. Kök ur Nematodlarının Önemi ve Zararı ile ilgili Kaynak Özetleri

Kök ur nematodları, tarım yapılan hemen her alanda yaygın olarak görülen zararlılardan olup, 1987 yılı verilerine göre Dünya tarım alanı topraklarının %52,0’si bu zararlılar ile bulaşık olarak bulunmaktadır (Taylor, 1987) ki bu oranın günümüz koşullarında çok daha fazla olduğu kesindir. Kök ur nematodlarının tarım yapılan alanların yarısından fazlasını kapladığı ve bu oranın her geçen gün arttığı düşünülecek olursa geçen zamanla birlikte zararlının ne kadar tehlikeli olabileceği çok daha iyi anlaşılacaktır. Özellikle de sera alanları, sahip oldukları uygun sıcaklık ve nem ile kök-ur nematodları için ideal alanları oluşturmaktadır (Pehlivan, 1995). Tehlikeli olan diğer bir durumda seracılığın açık alana göre avantajlı yönleri nedeni ile Türkiye’de de her geçen gün daha yaygın hale geliyor olmasıdır.

Kök ur nematodlarının polifag zararlılar olması da onları önemli ve tehlikeli kılmaktadır. Dolayısı ile bu zararlılar, sebze, meyve ve süs bitkilerini içeren geniş bir konukçu dizisinde zararlı olabilecek bir potansiyele sahiplerdir. Ancak bunlar arasında sebzelerin en önemli grubu oluşturduğu bildirilmektedir. Kök ur nematodları konukçusu olan bu bitkilerde, ürünün gerek miktar gerekse kalitesinde önemli derecede azalmalar meydana gelmesine neden olmaktadırlar (Eisenback ve Triantaphyllou, 1991). Ancak bu zararın şiddeti pek çok faktöre özelliklede çevre koşulları ve konukçuya bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu nedenle dünyada farklı birçok ülke ve üründe kök ur nematodlarından dolayı oluşan kayıp oranları farklı değerlerde verilmiştir. Örneğin Johnson ve ark. (1974), Kanada’da sadece sera alanlarında kök-ur nematodlarından dolayı ortaya çıkan ürün kaybının domates bitkisinde %42,0 oranında olduğunu ifade etmiştir. Kolombiya ve Peru’da ise, fasulye üretimi yapılan alanlarda bu oranın %45,0-%63,0 kadar olduğu bildirilmiştir (Mullin ve ark., 1991). Yine kök-ur nematodlarından dolayı ortaya çıkan ürün kaybının İtalya’da %50,0 (Lamberti, 1978), Kıbrıs’ta %35,0-%50,0 kadar olduğu belirtilmiştir (Philips, 1978). Netscher ve Sikora (1990) ise, aynı zararlının domateste %42,0–54,0, patlıcanda %30,0-%60,0, kavunda %18,0–%33,0 oranında ürün kaybına neden olduğunu bildirmişlerdir. Siddiqi (2000) ise, sebzelerde

(20)

sadece kök-ur nematodlarının sebep olduğu ürün kaybının %50,0-%60,0 arasında değiştiğini kaydetmiştir.

Kök-ur nematodları arasında konukçu sayısı en fazla tür olan M. incognita ise, hemen hemen her ülkede bulunmaktadır. Bu tür, değişik bitkilerde tek başına oldukça fazla zarara neden olabilmektedir. Örneğin, Reddy (1986), M. incognita’nın Hindistan’da patlıcan ve fasülyede %28,0-%43,0 oranında ürün kaybına neden olduğunu belirtmiştir. Yine Trudgill ve Blok (2001)’un yapmış olduğu bir çalışmada M. incognita’dan dolayı meydana gelen ürün kaybının %20,0’den fazla olduğu belirlenmiştir. Türkiye’de ise Ağdacı (1978), Antalya’da kök ur nematodlarının meydana getirdiği zararın %16,7, Adana’da ise %47,0 olduğunu bildirmiştir.

Tüm bu veriler kök ur nematodu zararının konukçu bitki veya ülkelere göre değişiklik gösterdiğini kanıtlar nitelikte olsa da hepsinin ortak yanı, bu zararlıdan dolayı oluşan ürün kayıplarının gerek miktar gerek ise ekonomik anlamda göz ardı edilemeyecek kadar yüksek olduğunu işaret etmiş olmalarıdır. Ancak kök-ur nematodları ile ilgili olarak Türkiye’ye dair kayıtlar az olduğu gibi, Türkiye’nin sebze üretiminde özellikle Erbaa ve Niksar Ovaları ile geniş bir paya sahip olan Tokat ili’nde bu zararlılar ile ilgili herhangi bir kayda rastlanmamıştır. Oysaki üreticiden gelen şikayetler doğrultusunda yapılan incelemeler zararlının bu yörede var olduğunu belirlemiştir. Bu durumda, sebzelerin en önemli zararlılarından olup, önemli ürün kayıplarına neden olabildikleri bilinen kök ur nematodlarına dair Tokat ili’nde herhangi bir çalışmanın yapılmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğu yadsınamayacak bir gerçektir.

2.2. Kök ur Nematodlarının Yayılışı, Bulaşıklık Oranı ve Popülasyonu ile İlgili Kaynak Özetleri

2.2.1. Dünyada Yapılan Çalışmalar

Kök ur nemetodları (Meloidogyne spp) dünya’nın çok farklı bölgelerinde bulunan ve de oldukça yaygın olan türlerdendir. Bu türlerin yayılış ve bulaşıklık oranını tespit etmek amacı ile pek çok çalışma yapılmış ve elde edilen veriler, kök ur nematodlarının

(21)

yaygınlık ve yoğunluğunu açıkca ortaya koymuştur. Örneğin, Güney Karolina’da 19 farklı bölgeden 500 fasülye üretim alanından alınan örneklerin %27,0’si (Lewis ve ark., 1993), Ürdün’ün Ghor bölgesinde ise, alınan 34 sebze örneğinin %57,0’si Meloidogyne spp ile bulaşık bulunmuştur (Yousef ve S’Jacob, 1994). Bu konuda çalışan araştırmacılardan Davis ve Timper (2000) de, Gürcistan’da 11 farklı bölgeden 102 alanın 34’ünde kök ur nematoduna rastladıklarını bildirmişlerdir. Pakistan’da domates yetiştirilen alanlar arasında, Meloidogyne spp ile en bulaşık eyaletin %69,2’lik oranla Okara olduğunu belirten Khan ve Ahmad (2000) ise, Pakistan Punjab’dan aldıkları 1217 kök ve toprak örneğinin 498’inin kök ur nematodu ile bulaşık olduğunu tespit etmişlerdir. Aynı şekilde Güney Afrika’da soya fasülyesi üretim alanlarından alınan kök örneklerinin %91,0’inin kök ur nematodları ile bulaşık olması da Meloidogyne spp’nin yaygınlığının en iyi göstergelerindendir (Fourie ve ark., 2001). Yine Güney İspanya’da ıspanak yetiştirilen alanlardan alınan kök örneklerinin %87,0’si, toprak örneklerinin ise tamamı yüksek oranda Meloidogyne türleri ile bulaşık olarak tespit edilmiştir (Castillo ve Jimenez-Diaz, 2003).

Ülke ve bölgelere göre kök ur nemotodlarının farklı türleri zarar yapabilir. Ancak, bu konu ile çalışan araştırmacılar daha çok M. incognita ve M. javanica yaygınlığından bahsetmektedirler. Bunlardan Thorne (1961), M. incognita’nın dünyanın tropik ve subtropik bölgelerinde oldukça yaygın bir tür olup, daha çok Afrika, Avustralya, Hindistan, İsrail ve Japonya’da yüksek oranda yayılış gösterdiğini bildirmiştir. Bu durumu, Sasser ve Carter (1985)’in 75 farklı ülkeden aldıkları 1000’den fazla örneğin %52,0’sinin M. incognita, %30,0’unun M. javanica ile bulaşık olduğu şeklindeki ifadesi açıkca ortaya koyar niteliktedir. Araştırmacılar bölgede tespit ettikleri diğer türleri M. arenaria (%8,0), M. hapla (%8,0) ve M. exiqua (%2,0) olarak vermişlerdir. Güney Karolina’da ise, fasülye üretimi yapılan 7 bölgenin 6 tanesinde en yaygın türler olarak belirtilen M. incognita ve M. javanica ile birlikte M. arenaria türü de tespit edilmiştir (Carpenter ve Lewis, 1991). Arjantin’de de en yaygın tür olarak M. incognita belirlenmiş olup, bunu M. javanica’nın takip ettiği bildirilmiştir. Görülen diğer türler ise, M. arenaria, M. hapla, M. cruciani, M. decelineata ve M. ottersoni olarak verilmiştir (Doucet ve Pinochet, 1992). Ürdün’ün Ghor bölgesinde sebze alanlarında kök ur nematodlarının geniş bir yayılma gösterdiğini belirten Yousef ve S’Jacob (1994)

(22)

de hakim türleri M. incognita ve M. javanica olarak vermiş ancak, Ürdün’ün köylerinde M. javanica’nın daha yaygın olduğunu bildirmişlerdir. Kuzey Karolina’nın fasülye üretim alanlarında ise, sürvey yapılan toplam bölgenin %26,0’sının M. incognita ile bulaşık olduğu saptanmıştır (Koenning ve Barker, 1998). Ancak, Cezayir’de 8 farklı bölgenin sera alanlarında yapılan örneklemelerde, güney bölgelerde M. javanica yaygın tür olarak verilirken, kıyı bölgelerde M. incognita baskınlığından bahsedilmiştir. Ayrıca bölgede M. hapla ve M. arenaria türleri de tespit edilmiştir (Sellami ve ark., 1999). Tzortzakakıs ve ark. (1999) ise, Yunanistan’ın Krete bölgesinde biber üretim alanlarında zararın çoğunlukla M. javanica türü tarafından meydana getirildiğini, M. incognita’nın daha sınırlı bir yayılışa sahip olduğunu bildirmişlerdir. Halbuki Dautova ve Gommers (2000) Makedonya’da 9 bölgenin tarla ve seralarında en yaygın türü, % 47,9’ luk bir bulaşıklık oranı ile M. incognita olarak verirken, bunu %35,6 oranla M. javanica’nın takip ettiğini belirtmişlerdir. Yörede çok yaygın olmamakla birlikte, M. arenaria (%13,7) ile M. hapla (%2,7) da tespit edilmiştir. Aynı şekilde, Khan ve Ahmad (2000), Pakistan Punjab’da en yaygın tür’ün M. incognita olduğunu, bunu M. javanica’nın takip ettiğini ifade etmişlerdir. Gürcistan’da da 11 farklı bölgeden 102 alanda yapılan sürveylerde M. incognita %93,9 oran ile hakim tür olarak verilmiştir (Davis ve Timper, 2000). Fourie ve ark. (2001) ise, Güney Afrika’da soya fasülyesi üretim alanlarındaki en yaygın türleri M. incognita, M. javanica, M. hapla ve M. ethiopica olarak tespit etmişlerdir. Ancak Womdim ve ark. (2002), Tanzanya’da 12 bölgeden aldıkları 87 örneğin %89,0’unun M. javanica ile bulaşık olduğunu ifade etmişlerdir. Örneklerdeki M. incognita bulaşıklığı %19,0 kadar düşük bir oranda seyrederken, %1,0 seviyesinde de M. hapla bulunmuştur. Halbuki Güney İspanya’da, ıspanak yetiştirilen alanlardan alınan kök örneklerinin %87,0-%100,0’nün M. incognita ile bulaşık olduğu saptanmıştır (Castillo ve Jimenez-Diaz, 2003). Ancak, Slovenya’da biber bitkilerinde (Sirca ve ark., 2003), Yunanistan’da ise domates bitkilerinde (Tzortzakakıs ve ark., 2005), her iki türünde yaygın oluğu belirlenmiştir. Olowe (2004) da, Nijerya’da börülce yetiştirilen 31 farklı bölgedeki 248 alanda, M. incognita’nın %51,8’lik bir oranla hakim tür olarak bulunduğunu ve bunu %44,1 oranla M. javanica ve %4,1 oranla M. arenaria’nın takip ettiğini bildirmiştir.

(23)

2.2.2. Türkiye’de Yapılan Çalışmalar

Kök-ur nematodları Türkiye’de ilk defa 1934 yılında Karadeniz Bölgesi’nin Samsun İli’nde İyriboz (1934) tarafından tespit edilmiştir (Gediz, 1952). Samsun’daki kök-ur nematodu bulaşıklığından bahseden bir diğer araştırmacı Diker (1959) ise, aynı bölgenin bir başka ili olan Trabzon’un da kök ur nematodlarıyla bulaşık olduğunu belirterek, Karadeniz Bölgesi’nde M. hapla’nın varlığından bahsetmiştir. Ancak, Yüksel (1966a,b), Karadeniz Bölgesi’nin Sinop’tan Gürcistan sınırına kadar olan kısmında varolduğu söylenen M. hapla türünün M. incognita’nın kanatlı bir varyasyonu olabileceğini, bölgede yetiştirilen sebzelerde kök ur nematodlarından sadece M. incognita’nın bulunduğunu açıklamıştır. Karadeniz Bölgesi’nde domates, patlıcan, kabak, hıyar ve biber gibi sebzelerdeki nematod türleri üzerinde çalışan Bora (1970) da bu bölgede, M. incognita ile birlikte M. incognita var. acrita’yı tespit etmiştir. Samsun İli’nin Bafra ve Çarşamba ilçelerinde domates, patlıcan, bamya, havuç, fasulye bitkilerinde yetiştiriciliğinde kök ur nematodlarının önemli zararlılardan olduğu belirtilmiştir (Apan, 1988a,b). Bu ilçelerdeki kök ur nematodlarının yayılışı ve bulaşıklık oranları ile M. incognita’nın domates bitkisi üzerinde biyolojisini araştıran Mennan ve Ecevit (1996), bulaşıklık oranının Bafra ovasında %22,2, Çarşamba ovasıda %27,1 olduğunu belirterek, iki yerde de en yaygın tür olarak M. incognita’yı vermişlerdir. Mennan (1996)’nın kök ur nematodlarının Bafra ve Çarşamba ovalardaki yayılışı ve bulaşıklık oranları tespit için yaptığı sürveylerde ise %65,0’lik oranla en yaygın tür olarak tespit ettiği M. incognita’yı, %22,5’lik oranı ile M. arenaria, %12,5’lik oran ile ise M. hapla’nın takip ettiği gözlenmiştir.

Alkan (1962) ise Türkiye’de bu üç türden başka M. javanica türününde bulunduğunu ifade etmiştir. Yüksel (1974)’in, Karadeniz bölgesinde M. incognita, M. arenaria, Marmara Bölgesinde M. incognita, M. incognita acrita, M. javanica, M. arenaria ve M. hapla, Ege ve Akdeniz Bölgesinde M. incognita, M. javanica, M. arenaria ve M. hapla’nın bulunduğunu şeklindeki ifadesi Alkan (1962)’nın çalışmalarını destekler niteliktedir.

Akdeniz bölgesinde sebze seralarındaki kök ur nematodları ile ilgili olarak çalışan Gürdemir ve Ağdacı (1975) ise, bulaşıklık oranının Antalya’da %60,5-%100,0, İçel’de

(24)

%11,1-%100,0 arasında olduğunu belirterek, bölgedeki yaygın türleri sırayla M. incognita (%71,1), M. javanica (%14,9), M. arenaria (%6,0) ve M. thamesi (%2,4) olarak vermiştir. Aynı bölgede çalışan Elekçioğlu (1992) ise, önemli kültür bitkilerinde ekonomik öneme sahip olabilecek olan kök ur nematodu türlerinin M. incognita, M. javanica ve M. arenaria olduğunu bildirmiştir. Elekçioğlu ve Uygun (1994), ise bu bölgede sebze ile birlikte muz kökünden de bu türlerin elde edildiğini, ancak en yaygın türün domates ve biber bitkilerinde M. javanica ve M. incognita, muz alanlarında ise M. javanica olduğunu belirtmişlerdir. Akdeniz Bölgesi’nin bir başka ili olan Isparta’nın sebze seralarında çalışan Basım ve ark. (2002), bu bölgenin Meloidogyne spp türleri ile bulaşık olduğunu belirterek, marul seralarında M. incognita türüne rastladıklarını ifade etmişlerdir.

Ege Bölgesi’nde, İzmir ve çevresinde Solanacea familyasına ait önemli kültür bitkilerindeki kök ur nematodu türlerini tespit için çalışan Hekimoğlu (1975) ise, populasyon yoğunluğu açısından sırayla M. incognita (%44,3), M. javanica (%34,1), M. arenaria (%6,4) türlerini yaygın türler olarak saptamıştır. Aynı bölgenin sanayi domatesi üretim alanlarında çalışan Pehlivan ve Kaşkavalcı (1992), sürvey yaptığı alanların %63,9’unun kök ur nematodları ile bulaşık belirterek bölgede bulunan türlerin M. incognita (%72,9) ve M. javanica (%27,0) olduğunu ifade etmişlerdir. Yine Ege bölgesi’nin Aydın İli sebze alanlarında sürveyler yapan Kaşkavalcı ve Öncüer (1999), bu bölgenin %96,3’ünün Meloidogyne spp ile bulaşık olduğunu bildirmişlerdir. Araştırmacılar çalışmaları sonucunda yoğunluklarına göre sırasıyla, M. incognita (%80,0), M. javanica (%14,4) ve M. hapla (%5,4) türlerini tespit ettiklerini ifade etmişlerdir.

Bir başka bölge olan Güney Anadolu bölgesi’ndeki nematod türlerini tespit için de sürveyler yapılmıştır. Bu konuda çalışan araştırmacılardan Ağdacı (1978), 1973-1976 yıllarında bölgedeki kabakgil seralarının %34,5 oranında kök ur nematodları ile bulaşık olduğunu belirterek, tespit ettiği türleri M. incognita, M. javanica, M. arenaria ve M. thamesi olarak vermiştir. Aynı bölgenin tütün dikim alanlarını inceleyen Elekçioğlu ve ark. (1995) ise, Diyarbakır ve Siirt’te hakim türlerin M. incognita, M. javanica, Adıyaman’da M. incognita, Malatya’da M. javanica ve M. hapla olduğunu

(25)

bildirmişlerdir. Doğu ve güneydoğu Anadolu Bölgesi’inin, Malatya ve Elazığ illerindeki sebze alanlarında ise, M. incognita saptanmıştır (Öztüzün, 1970).

İç Anadolu bölgesinde kök ur nematodları ile bulaşıklık oranı ise %10,0-%94,0 arasında olarak verilmiş ve burada bulunan türlerin %93,0’ünün M. incognita, %2,0’sinin M. javanica, %1,0’inin M. arenaria olduğu belirtilmiştir (Enneli, 1980).

2.3. Tür ve Irk Tespiti İle İlgili Kaynak Özetleri

Dünyada geniş bir alana yayılmış, çok polifag türler olmaları nedeniyle kök-ur nematodları ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmıştır. Özellikle kök-ur nematodları ile yapılan çalışmalara bir başlangıç olarak, yayılış alanları hakkında birçok çalışma vardır.

Üzerinde bunca çalışma yapılan Kök ur nematodları ilk kez, 1855 yılında Berkeley tarafından İngiltere’de bir hıyar serasında saptanmıştır (Webster, 1972). Bu tarihten sonra da birçok araştırıcı kök-ur nematodları üzerinde çalışmıştır ve 1976 yılında Esser ve arkadaşları 32 Meloidogyne türünü tanımlarken, 1979’da Franklin 36 türü listelemiştir. 1984 yılında ise bu cins içindeki tür sayısının 54 tür ve 2 alt türe ulaştığı kayıtlıdır (Hirschmann, 1985). Ancak Eisenback ve Triantaphyllou (1991), Meloidogyne cinsinde 60’dan fazla tür bulunduğunu ve bunlar içerisinde en önemlilerinin, M. arenaria, M. hapla, M. incognita ile M. javanica olduğunu ifade etmiştir.

Türkiye’de de varolan kök ur nematodu tür ve ırklarını tespit için de çalışmalar yapılmış ve Akdeniz Bölgesi sebze alanlarından toplanan 38 kök-ur nematodu (Meloidogyne spp) popülasyonunda M. javanica’ya ait 1 (Irk 1) ve M. incognita’ya ait 2 (Irk 2 ve Irk 4) olmak üzere toplam 3 adet kök ur nematodu ırkı saptamıştır (Söğüt ve Elekçioğlu, 2000a). Söğüt ve Elekçioğlu (2000b), ise bu ırklardan M. incognita ırk-2’nin, SC 2121,P 19 F1 ve LM 512 F1 domates çeşitlerinde kontrollü koşullar altında bazı biyolojik özelliklerini araştırmışlardır. Çalışmada ırk-2’nin, LM 512 F1 domates çeşidinde gelişme göstermezken, diğer iki çeşitte gelişip çoğaldığı ve ilk genereasyonunu inokulasyondan 21 gün sonra meydana getirdiği tespit edilmiştir. Karadeniz Bölgesi’nde çalışan Mennan ve Ecevit (2001) ise, Bafra ve Çarşamba

(26)

Ovaları’ndan elde ettikleri bazı M. incognita popülasyonlarındaki ırkları tespit etmişlerdir. Araştırmacılar, ovalardan aldıkları 3 popülasyonun M. incognita ırk 2 olduğunu ifade etmişlerdir. Akdeniz Bölgesi’nde çalışan araştırmacılardan Basım ve ark. (2002), Isparta ili sebze seralarında Meloidogyne spp, Tylenchus spp, Ditylenchus spp ve Mononchus spp’ni tespit etmişlerdir. Çalışmada M. incognita türünün çoğunlukla marul seralarında bulunduğu gözlenmiştir.

Dünya genelinde ise, M. incognita’nın 4, M. javanica’nın 2 ve M. arenaria’nın 2 ırkının olduğunu belirtilmiştir (Decker ve Fritzsche, 1991). Hartman ve Sasser (1985) ise M. incognita’nın 4 ırk’ından en yaygın olanının %72,0’lik oranla ırk 1 olduğunu ve bunu %13,0 ile ırk 2 ve ırk 3 takip ettiğini, %2,0 ile ırk 4’ün izlediğini bildirmişlerdir.Bu konuda çalışan araştırmacılardan Vlachopoulos (1991), yaptığı çalışması ile Yunanistan’daki belli başlı türleri, bulundukları alanları ve konukçu bitkileri listelemiştir. Ehwaeti ve ark. (1999) ise, yaptıkları bir çalışmada ılıman ve tropikal bölgelerdeki bitkilerden 57 farklı bitki türünde M. incognita’nın 4 populasyonunu test etmişlerdir. Yunanistan’da çalışan araştırmacılardan Tzortzakakıs ve ark. (1999), Crete bölgesi’nde sebze üretimi yapılan alanlarda kök-ur nematodu zararının çoğunlukla M. javanica türü tarafından meydana getirildiğini, biber yetiştirilen bölgelerde ise M. incognita zararının sınırlı olduğunu ifade etmişlerdir. Kök ur nematodları ile çalışan araştırmacılardan Walters ve ark. (1999), Amerika’da Kuzey Karolina Eyaleti Üniversitesi’nde, tarla ve sera koşulları altında M. javanica ve M. arenaria ırk 1 ve ırk 2’ye karşı dayanıklılık için, hıyar bitkisinin 10 kültürünü değerlendirmişlerdir. Çalışmada Cucumis sativus var. hardwickii line LJ 90430 çeşidinin M. arenaria ırk1 ve ırk 2’ye ve M. javanica’ya, C. sativus var. hardwickii’nin bir başka kültürünün (PI 215589) ise, M. arenaria ırk 2’ye karşı dayanıklı olduğu belirlenmiştir.

2.4. Populasyon Takibi İle İlgili Kaynak Özetleri

Nematodlar, hemen hemen her türlü iklimde varlık gösterebilir ve bitkinin yetişebildiği her çeşit toprakta yaşayabilir ve gelişebilirler. Ancak nematod popülasyonu çeşitli faktörlerin etkisi ile değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin hafif yapılı ve gözenekli topraklarda nematod çoğalması daha hızlıdır. Nem isteği olarak ise, bitkinin

(27)

yetişebileceği minimum nem seviyesi çoğu nematod için yeterlidir. Fakat bazı türler düşük nem içeren ortamlarda da hayatta kalabilecek kist ve yumurta paketi dayanıklı formlara sahiptirler. Yine 10 °C’den düşük toprak sıcaklığında gelişemeyen nematodlar 15°C sıcaklıkta zarar vermeye başlarlar. Tüm bu veriler nematod popülasyonu üzerine çevre faktörlerinin önemli etkilerinin olduğunu açıkca ortaya koymaktadır. Toktay ve Elekçioğlu (2000)’nun çalışma sonuçları da bu durumu netliğe kavuşturur niteliktedir. Araştırmacılar, Adana’da 1998-2000 yılları arasında turunçgil bahçelerindeki Turunçgil nematodu Tylenchulus semipenetrans Cobb’ın Temmuz ve Ağustos aylarında en yüksek, Aralık ve Ocak aylarında ise en düşük popülasyon seviyesine sahip olduğunu belirtmişlerdir. Bu konuda çalışan araştırmacılardan Kim (2001) ise, Cucumis melo L. (Doğu kavunu) bitkisi bulunan bir serada M. arenaria yoğunluğunun fide dikiminden sonra hafif bir artış gösterdiğini fakat, 70. günde (9/100 cm3 toprak) azaldığını, yine dikimden 100 gün sonra tekrar bir artış gösterdiğini ve 154. güne (3,817/100 cm3 toprak) kadar devam ettiğini ve azalmanın Kasım ayına kadar sürdüğünü bildirmiştir.

Nematod yoğunluğunu etkileyen bir başka faktörde toprak derinliğidir. Örneğin Kim (2001), M. arenaria larvalarının en yüksek yoğunluğunun 0-25 cm toprak derinliğinde oluşup, 40-50 cm derinlikte yalnızca birkaç larva bulunduğunu bildirmiştir. Toprak derinliğinin nematod yoğunluğuna etkisini araştıran bir başka araştırmacı Siddiqui (2007), Hint kirazı köklerinden elde edilen nematodlardan Hoplolaimus indicus, Helicotylenchus indicus, Rotylenchulus reniformis, Tylenchorhynchus mashoodi, Tylenchus filiformis ve Hemicriconemoides mangiferae’nın en yüksek yoğunluğun 10 cm derinlikte bulunduğunu, bunu 20 cm ve 40 cm derinliklerin izlediğini bildirmiştir. Toprak nem, sıcaklık ve pH’ının da nematod popülasyponunun etkilediğini ifade eden araştırmacı, toprak neminin yüksek olduğu yerde nematod populasyonunun daha yüksek olduğunu bildirmiştir.

2.5. Bitki Ekstraktlarının Kök ur Nematodlarına Nematisit Etkisi ile İlgili Kaynak Özetleri

Kök ur nematodları çok geniş alanlara dağılış göstererek, tarımsal ürünlerde ekonomik kayıplara yol açan türlerdir ve bunlarla mücadelede nematisitler kullanılabilmektedir. Ancak, Nematodlarla kimyasal mücadelenin çevreye, doğal hayata, sulara ve insan

(28)

sağlığına olumsuz etkileri yanında, uygulanışının zor ve pahalı oluşu, bu türlerle mücadelede, farklı mücadele olanaklarının araştırılmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu nedenlede pek çok araştırmacı çalışmalarını, pestisitlere alternatif olarak kullanılabilecek, ancak doğaya ve kültür bitkisine zarar vermeyecek uygulamalara kaydırmıştır. Mücadelede bitki ekstraklarının kullanımı, son yıllarda yoğun olarak çalışılan alternetif yöntemlerin başında gelmektedir ki, bu yönde yapılan çalışmalarda, bazı bitki ekstraktlarının kullanıldığı, birçok bitkide zararlı nematod ve enfeksiyonların oluşumunu engellendiği görülmüştür. Örneğin Ananas sativus ve Adhatoda vasica bitki türlerinin yaprak, Calotropis procera’nın yaprak ve kauçuk, Cordia dichotoma’ın yaprak ve meyve, Eucalyptus citriodora ve Morus alba’ın yaprak ve kabuk, Cyperus rotundus’un ise yumru ekstrakları, nematod yumurtalarının açılımında azalma meydana getirmiştir. Hatta C. procera’nın yaprak ve kauçuk, C. dichotoma’nın meyve ve C. rotundus’un yumru ekstraktının nematisit etkisinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir (Anwar ve ark., 1985).

Bu konuda üzerinde en fazla çalışma yapılan nematod gurubu ise, kültür bitkilerinde önemli zararların oluşmasına neden olan kök ur nematodlarıdır. Pek çok bitki ekstraktınının bu nematod türleri üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Örneğin, çürümüş ve çürümemiş kastor bitkisi küspesi ve yapraklarından elde edilen ekstraklar, domates fidelerinin köklerine uygulandığında kök ur gelişimini azalttığı ifade edilmiş ve yağ küspesi ekstraklarının yaprak ekstraklarından, çürümüşlerden elde edilen ekstrakların ise, çürümemişlerden daha etkili oldukları belirtilmiştir (Akhtar ve Alam, 1990). Aynı şekilde domates, patlıcan ve bamya bitkilerindeki kök ur nematodu populasyonunun gelişimi, tohum kabuğu uygulaması ile önemli derecede azaltılmıştır (Siddiqui ve Alam, 1990). Nematisit etkisi denenen bitkilerden olan Carica papaya, Euphorbia synadenium, Calotropis gigantea ve Sesamum indicum’un ise, S10 konsantrasyonlarının larva açılımını baskı altına aldığı ve yaprakları dut bahçelerinde yeşil malç olarak kullanıldığında kök ur oranını azalttığı bildirilmiştir. Hatta C. papaya ve E. synadenium’un S10 konsantrasyonu uygulandıktan 48 saat sonra sırasıyla %100,0 ve %96,0 oranında larva ölümleri oluşmuştur ki, bu oran nematod popülasyonunun kontrolü için oldukça yüksek bir değerdir (Philip ve ark., 1993). Bu konuda yapılan çalışmalardan birinde farklı bir uygulama olarak, nohut dikiminden 15 gün önce yerel bitkilerin yaprak tozları 1g, 2g ve 4g dozlarda organik madde olarak kullanılmıştır.

(29)

Dikimden 10 gün sonra ise, 1000 adet yumurtadan yeni çıkmış kök ur nematodu larvası toprağa inokule edilerek, uygulamadan 60 gün sonra bitkilerin ortalama kök ve kök uzunluğu ile kuru ve yaş ağırlıklarına bakılmıştır. Çalışma sonucunda bu bitkilerin hepsinin köklerindeki ur sayısında, yumurta kümesindeki yumurtalarda, nematod populasyonunda ve hatta diğer pekçok hastalığın görülmesinde gözle görülür bir azalma meydana getirdiği tespit edilmiştir. Ancak bitkiler arasında bir karşılaştırma yapıldığında en yüksek nematisit etki C. procera’dan alınmış bunu Azaderach indica, Lawsonia inermis, Ocimum sanctum ve Parthenium hysterophorus takip etmiştir. En düşük etkinliğin ise Jatropha curcas ve Eichhornia crassipes bitkilerinden elde edildiği söylenebilir (Charu ve Trivedi, 1998).

Kök ur nematodlarına etkisi araştırılan bitkiler arasında Ocimum basilicum, Datura stramonium, Tagetes patula, Allium sativa, A. cepa da vardır. Bu bitkilerin yaprak ve kök ekstrakları %0,5 ve %1,0 oranlarında hazırlanarak dikim öncesi ve sonrası uygulanmıştır. Dikim öncesi yapılan uygulamalardaki nematisit etki, dikim sonrasına göre daha yüksek çıkmıştır. Oluşan gal sayısı ekstrakların uygulama konsantrasyonuna bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Trapesitza ve Miljana olarak iki domates varyetesi ile yapılan bu çalışmada O. basilicum ve D. stramonium’un yaprak ekstraklarının diğer bitkilerin kök ekstraklarından daha etkili olduğu, tüm bitkilerin özellikle yaprak ekstraklarının gal sayısını önemli derecede azalttığı da gözlenmiştir. Dikimden 30 gün sonra yapılan sayımda uygulama yapılan bitkilerde bitki başına 2-5 olan gal sayısının kontrol bitkilerinde 56 olması bunun en iyi kanıtı olarak verilebilir (Mateeva ve Ivanova, 2000)

Bitki ekstraklarının üzerindeki etkinliği araştırılan kök ur nematod türleri içerisinde en çok çalışılanlar ise, M. incognita ve M. javanica’dır. Bitki ekstraktlarının bu türlere etkisini tespit için yapılmış pek çok çalışma vardır. Bunlardan bir kısmında başarılı olunmuş iken bazılarında yeterli etkinlik elde edilememiştir. Örneğin, bu konuda çalışan Goswami ve Vijaylakshmi (1986), Eclipta alba, Ricinus communis, Amaranthus sp., C. gigantea, Datura metel, Chenopodium amaranticolor, Mangifera indicia, Camellia sinensis ve Cannabis sativa ekstrakları ile Calophyllum inophyllum, Carthamus tinctorius, Shorea robusta yağlarının %3,0’lük konsantrasyonunun M. incognita larvalarına etkisini araştırmışlardır. Altı haftalık domates fidelerine 1000 yeni açılmış

(30)

M. incognita larvası bulaştıran araştırmacılar, inokulasyondan 45 gün sonra, tüm uygulamalarda 250 g topraktaki nematod populasyonunun önemli derecede azaldığını tespit etmişlerdir. Çalışma sonuçları E. alba, C. sativa, C. tinctorius ve R. communis’in çok etkili fakat, C. sinensis’in yaprak ekstraktının etkili olmadığını da göstermiştir. Halbuki soğan, sarımsak ve sümbül bitkilerinden elde ettikleri bulamacı M. incognita ile bulaşık domates bitkilerine karşı sera koşullarında uygulayan Tarjan, (1990) uygulamadan iki ay sonra yaptığı değerlendirme de her hangi bir nematisit etki tespit edememiştir. Bu konuda başarılı olan araştırmacılardan Leela ve ark. (1992) ise, Pelargonium graveolens (cv. Algerian) bitkisinin citronellol, geraniol ve linalool bileşenlerinden oluşan yağın aynı türe karşı nematisit etkisini araştırmıştır. Çalışma sonuçları geraniol’ün nematisit etkisinin oldukça yüksek olup, bunu citronellol ve linalool bileşenlerinin takip ettiğini göstermiştir. Akhtar ve Mahmood (1993) da, çıplak köklere uygulanan Nimin, Neem (A. indica), kastor (R. communis), roket salatası (Eruca sativa), hardal (Brassica juncea) gibi bazı bitki yağlarının M. incognita tarafından oluşturulan kök ur gelişimini engellediğini belirtmişlerdir. Bu nematod türü ile çalışan bir diğer araştırmacı Korayem ve ark. (1993), ise Punica granatum, Thymus vulgaris ve Artemisia absinthium bitkilerinin standart solusyonlarının M. incognita larvalarına uygulanmasından 72 saat sonra %100,0 oranında ölüm elde edildiğini, aynı bitkilerin yarı yarıya seyreltilmiş solusyonlarının ise, aynı süre sonunda sırasıyla %100,0, %77,3 ve %72,7 oranında ölüm meydana getirdiğini ifade etmiştir. Aynı araştırmacı Citrullus colosynthis ve R. communis’in tam ve %50,0 seyreltilmiş ekstraklarının M. incognita larvalarında %32,0 oranında ölüm meydana getirdiğini de bildirmiştir. Ancak, çalışmada A. absinthium ve T. vulgaris’in standart solusyonu ile P. granatum’un tam ve yarı solusyonları hariç diğer oranlardaki solüsyanların uygulanmasından 72 saat sonra öldüğü düşünülen larvalar, suya transfer edildikten sonra %85,0’inde normal hareketlerin devam ettiği gözlenmiştir. Araştırmacı P. granatum ve T. vulgaris’in standart solusyonunun 30 günde M. incognita’nın yumurta açılımını %100, yarı solusyonunun ise %98,7 oranda azaltığını da tespit etmiştir. M. incognita ile çalışan araştırmacılardan Akhtar ve Mahmood (1994a) ise, sivri biberde (Capsicum annuum) bu türe karşı çürümüş ve çürümemiş bitkilerden elde edilen yağlar ile Neem (A. indica) ve Kastor (R. communis) bitkilerinin yaprak ekstraklarını kullanmışlardır. Araştırmacılar enfekte olmamış fide köklerine yapılan uygulamadan

(31)

iyileştirici sonuçlar alındığını belirtmişlerdir. Ayrıca çalışmada çürümüş madddelerin ekstrakları çürümemişlerden, küspe yağı ve neem ağacı ektraklarının ise kastor yaprak ekstraktından daha etkili olduğu belirlenmiştir. Aynı araştırmacılar (Akhtar ve Mahmood, 1994b), bu sefer domates fideleri köklerine çürümüş ve çürümemiş neem küspesi ve yapraklarından elde edilen ekstrakları enfekte öncesi uygulayarak, M. incognita’nın 2. dönem larvalarının popülasyonunu azaltabilmişlerdir. Sonuçlar çürümüş bitki ekstrakların dekompoze olmamışlardan, yağ küspesi ekstraklarının ise yaprak ekstraklarından daha etkili olduğunu da göstermiştir. Kırmızıbiber bitkisi (C. annuum) ile de çalışan bu araştırmacılar (Akhtar ve Mahmood, 1996) nimin, kastor (R. communis) hardal (Brassica juncea), Neem (A. indica) ve roket salatası (E. sativa) bitkilerinden elde edilen yağların ekto parazit nematodların populasyonunu baskı altında tuttuğunu ifade ederek, bu yağlar kırmızıbiber köklerine uygulandığında M. incognita’nın populasyonunda azalma meydana geldiğini de belirtmişlerdir.

Çok sayıda soğan tohum ve yumrusu ekstraktlarının laboratuvar koşullarında M. incognita’ya etkisini araştıran Nidiry ve ark. (1994) ise, yağı çıkartılmış tohumların sıcak methanol ekstraklarının oldukça yüksek nematisit etkiye sahip olduğunu bildirmişlerdir. Bu konuda çalışan araştırmacılardan Singh ve ark. (1995), P. hysterophorus, C. gigantea ve Jatropha curcas’un taze yapraklarının su ekstraktını M. incognita üzerinde denemişlerdir. Sonuçlar C. gigantea’nın bütün konsantrasyonlarının yumurta açılımını engellerken, uygulamadan 24 saat sonra %25,0’lik konsantrasyon hariç diğer konsantrasyon ve zaman dilimlerinde tüm larvaların öldüğünü göstermiştir. P. hysterophorus ve J. curcas ise %75,0-%100,0’lük konsantrasyonlarda ve bütün zamanlarda %100,0 oranında ölüm oluşturdukları gibi yumurta açılımınıda engellemişlerdir. Uygulamadan 24-72 saat sonra ise, %25,0 ile %100,0 arasındaki oranlarda etkinlik elde edilebilmiştir. Nematist özelliği tespit edilen maddelerden elma posası yağı ve buğday samanının da tüm dozlarının, sera domateslerindeki nematod üremesini azalttığı belirlenmiştir. Ancak elma posası yağının yüksek dozlarının fitotoksik özellikte olması büyük bir dezavantajdır. Elma posası yağı ve saman karışımı ise nematisit etkiyi artırmış olsa da yüksek oranlarda fitoktoksit etki göstermişlerdir (D’Addabbo ve Sasanelli, 1997). Aynı nematod türü ile yapılan bir başka çalışmada ise Dioscorea deltoidea bitkisinin hücre kültüründen elde edilen furostanol glycosidlerin M. incognita’ya etkisi araştırılmış ve uygulama yapılan bitkilerde nematod üremesinin

Referanslar

Benzer Belgeler

Örgütlenme birey ve toplum açısından bir gereksinim olduğu gibi, yönetimi elinde bulunduranlar açısından da önemli bir gereksinimdir.. Çünkü modern yönetim

Ne var ki, karmakarışık sınıflara ilişkin raporlar ve özgür eğitimden yana olan kişilerin, öğretmen olarak kendi rollerini belirlemede karşılaştıkları

Takım üyelerinin hepsi tüm konuyu öğrendikten sonra, öğrencilere konuyla ilgili test verilir ve sonuçlar bireysel olarak değerlendirilir.. Takım Etkililiği

Bu yıl ayrıca, geçen yıl Kasım ayında aramızdan ayrılan Anka­ ra Koleji özel Lisesi Müdürü Kıvılcım Kamgözen'e de Türk Eğitim Derneği tarafından

However, it is crucial for critical scholars to develop their studies more in the direction o f case studies of particular regions through which they can “engage [more]

Kök-ur nematodu (Meloidogyne incognita)’na karşı bazı bitkisel ekstarktların saksı koşullarında yapılan denemede domates bitkilerinde yaş ve kuru kök ağırlıkları Kök

AraĢtırmada, babası üniversite mezunu olan katılımcılara iliĢkin sosyal kaçınma, kritize edilme, değersizlik, toplam sosyal kaygı ve öznel iyi oluĢ