• Sonuç bulunamadı

Turgut Özal'ın anıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Turgut Özal'ın anıları"

Copied!
27
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

m m m t

Merhum Cumhurbaşkanı

Turgut Özal “Ölümümden

sonra yayınlansın” kaydıyla

tşm 22 ses bandı doldurdu.

Özal’ın bu çok özel anılarını

Mehmet Barlas kaleme aldı

TÜRKİYENİI

SATAN

GAZETESİ

FİYAT110.000 URA

CUMAI

• 25 H AZI RAİ

Mehmet BARLAS

dinledi ve yazdı...

e nin en iyi

(2)

ÜNİVERSİTE SINAVI SORULARI VE CEVAP ANAHTARI

S A Y F A L A R D A

ähhfcazin kehanetleri

Turgut Özal’m

‘‘Ölümümden sonra

yayınlansın” dediği

anıları sadece olay

yaratmayacak

yarınımıza da

ışık tutacak...

[ 70 cent’e muhtaç aldığı ülkeyi kısa sürede

bir sihirbaz gibi dolar ve bolluğa boğan

k Ozal, bugünkü krizi sağlığında görmüştü

Merhum Turgut Özal, ekonomik krizi görmekle kalmamış bu darboğazdan

çıkışın yollarını, krizin çözüm yollarını da daha o zamandan anlatmıştı,

u zarın ağzından krizin nedenleri ve çözüm yolları da bu dizide yeralıyor...

m&m.

TÜRKİYE'Nİ

EN

ÇOK

SATAN

GAZETESİ

sum

FİYAT110.000 LİRA

N U M A R A

M e h m e t B A R L A S

2 2

k a s e t d o lu s u

a n ıla n k a le m e a ld ı

(3)

amı

Sürpriz kararları, açık sözlülüğü

ila Türk halkını sık sık hayretler içinde bırakan

Ozal, bu kez anılarıyla gündemi altüst edecek

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut

Özat, “Ancak ölümümden sonra

yayınlayabilirsiniz’9 şartıyla anlattığı

ve tam 22 kaset tutan anılarında

yakın geçmişin merak ettiğimiz

birçok olayına ışık tutacak...

Özel hayatı, siyasi çalkantılar,

önemli kararlar, karşılaştığı

zorluklar... Yakın tarihimizin en

önemli gelişm elerinin perde

arkasını Turgut Ö zal’ın ağzından

bu müthiş dizide bulacaksınız...

28 HAZIRA

TÜRKİYE'Nİ

SATAN

GAZËTI

FİYAT110.000 LİRA

I

(4)

Türkiye'nin en ¡yi gazetesi

F İY A T I m . 0 0 0 1 t K

azılan

- >A ••i

Bu müthiş diziyi

Mehmet

BARLAS

kaleme aldı

Turgut Özal, sağlığındaki sözleri, uygulamaları ile

kimilerini çok kızdırırdı. Anıları da yine bazılarının

öfkeden hop oturup hop kalkmasına yol açacak

V

Merhum Özal, “Ölümünden sonra yayınlanması”

kaydıyla anlattığı anılarında hiçbir şeyi gizlemedi.

İnsanlar kızar mı, sevinir mi diye düşünmedi.

V

Gerçekleri tüm çıplaklığıyla Mehmet Barlas’a anlattı.

Özal siyasete nasıl girdiğini, en zor anlarında

kimlerinin kendisine destek verdiğini, kimlerle ne

kavgalar ettiğini tam 22 kaset dolduran anılarında

bir bir anlattı. Soluk soluğa okuyacaksınız.

(5)

Ozal’ın ‘‘Ölümümden sonra yayınlansın” şartıyla anlattığı

tam 22 ses kasetini dolduran anılan büyük olay yaratacak

Sağlığında kararlarıyla, giyim

tarzıyla, şarkılarıyla, öfkeleriyle,

konuşm alarıyla daim a ilgi

m erkezi olan merhum

Cum hurbaşkanı Turgut Özal,

bu kez anılarıyla kendinden

çok söz ettirecek.

Ozal, M ehm et Barlas’a

siyasete girm e kararından

Başbakanlıkta ilk güne, suikast

olayından Jaguar’a kadar

m erak edilen her konuyu

anlattı. Olayların perde arkası

Ö zal’ın ağzından bu dizide.

Türkiye'nin en iyi gazetesi

TÜRKİYE'Nİ

SATAN

GAZETESİ

1 TEMMUZ 1994 CUMA

N U M A R A

FİYAT110.000 LİRA

(6)

Ozal'ın ölümünden sonra yayınlanması şartıyla açıkladığı

bu görüşme şimdi başka bir tartışmayı gündeme getiriyor:

Turgut

Özal’ın

anılarının

birinci

m ma m mm ma

bolumu

bugün

13’üncü

sayfada

Türkiye’nin en renkli Cumhurbaşkanı

Türkiye, Turgut Ozal’ın gerek Başbakanlığı gerekse Cumhurbaşkanlığı sırasında çok şey öğrendi. Alışılmış devlet adamı tipini hiçbir zaman üstünde taşımayan Ozal çok renkli yaşamın simgesi oldu. Devlet adamı katılığına hiç girmeyen Ozal, her normal insan gibi denize girmesini, eğlence yerlerine gitmesini, çocuklarla da, büyüklerle de şakalaşması­ nı çok seviyordu. Ozal’ın yaşamı boyunca en büyük desteği eşi Semra Hanım’dı...

4-

>,

Demirel’e önerdiğini kendisi yapmıştı

12 Eylül’den önce Demirel’e mektup veren generallerin emekli edilmesini öneren Ozal, buna benzer bir uygulamayı Başbakanken bizzat yaptı. Necdet Oztorun’un bir oldu bitti ile Genelkurmay Başkanı olmasını engelledi ve ‘Bizim ter­ cihimiz Necip Torumtay dır” diyerek bu planı bozdu. Ozal bu olay dışında Silahlı Kuvvetlerle hep uyum içinde çalıştı...

,1 i ¥

Bu süper

dizide neler var?

K Ozal, 1973 yılında Demirel’e yazdığı tarihi mektupta ne diyordu?

Öztorun'u emekli ettiği gece apar topar İstanbul’a gelerek her zaman kaldığı Harbiye Orduevi yerine neden Tarabya Oteline gitmiş ve etrafa keskin nişancılar

yerleştirmişti?

12 Eylül’den sonra Başbakan Yardımcısı iken, telefonları dinlendiği için yasaklı olan Demirel'le

haberleşiyordu? Erbakan'ın eski partisi MSP’den neden İzmir milletvekili adayı oldu?

Kendisine yapılan suikastle ili neler düşünüyor, kimleri sorumlu tutuyordu?

Özal'a göre Demirel nasıl biriydi? 12 Eylül yönetimi Turhan

Feyzioğlu’nu Başbakan yapacaktı. Özal ilk olarak bunu önledi. Nasıl? Körfez Savaşı'nda Amerika başkanı Bush’la nasıl

Tansu Çiller’in ekonomik politikalarını nasıl görüyordu?

Ş1 1983’te ilk hükümetini kurarken bazı kişileri hiç tanımadığı halde bakan yapmıştı. Kimdi bunlar ve Özal niçin böyle davranmıştı?

j ü Cumhurbaşkanı Evrenle 1983'de ne gibi pazarlıklar yapmıştı?

ü Ailesi ile ilgili görüşleri nelerdi? P Müteahhit Demirel’e nasıl ihale

vermemişti? M Mesut Yılmaz için neler söyledi? § | Evrenle ilgili düşünceleri neydi?

Semra Hanım, Mesut Yılmaz’ın Genel Başkan olması için hazırlanan bir video kaseti nasıl değiştirmişti?

I I Ö zal’a göre TÜSİAD ve Vehbi Koç 45 Ö zal’ın dinle ilgili görüşleri! P Özal Güneydoğu sorununu nasıl

çözmeyi

I Özal’ın savunduğu Atatürkçülük nasıldı?

■ Sakıp Sabancı, 1984'te Dalan’ın yerine İstanbul Belediye Başkanı olmak istiyordu. Özal, Sabancıyı neden aday göstermedi?

çok öfkeliydi. "Allah cezanızı versin” diye avaz avaz bağırıyordu.

1 Semra Hanım ağlayarak odadan çıktı. Ne olmuştu?

I Özal,ölümünden çok kısa bir süre önce yaklaşan ekonomik krizi görmüş ve yakınlarına "Enflasyon patlayacak" demişti. Çizdiği tablo bir sihirbazın kehanetleri gibi bugünkü durumu aynen ortaya koyuyordu.

Eğer Demirel. Ozal'ın bu önerisini dinleseydi

12 Eylül darbesi önlenebilir miydi?

m * ı . i M a t — » , w • • > - * •*

Özal hiçbir şeyin sır olarak

kalmasühı istemiyordu. “Zamanı

gelince herşey bilinsin” diyordu.

Mehmet Barlas’la aylarca süren sohbetler yaptı

Turgut Özal anılarını anlattığı Mehmet Barlas’la kimi zam an Çankaya Köşkü’nde, kimi zaman Barlas’ın evinde, kimi zaman da Okluk Koyu'ndaki Cumhurbaşkanlığı Konutu’nda saatler süren sohbetler yaptı. Barlas bu konuşmaların ta­ mamını banda kaydetti. 22 bant tutan anılar titizlikle önce yazıya aktarıldı ondan sonra da yayına hazır hale getirildi...

Yaşadığı ve tanık olduğu herşeyi

açik açık anlattı ve “Ben

öldükten sonra yayınlayın” dedi.

Efe 1979 yılının son günü devrin

Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve kuvvet komutanları Cumhurbaşkanı Korutürk’e bir muhtıra verdiler. Muhtıra birkaç gün sonra Başbakan Dem irel’e ulaştı" Olayı öğrenen Turgut Özal hem en Süleym an Demirel’e koştu:

r D e m ir e l’e, a ğ a b e y ben senin yerin d e olsam Evren’i ve bu kom utanları h em en em ekli e d e ­ rim! dedim . Dem irel beni sesini çıkartm adan dinledi, hiçbir tepki gösterm edi.”

¡ “B unun üzerine, hiçbir ş e y o lm a zs a televizyona çıkıp konuş, d e d im . Yine sessiz kald ı...”

¡Turgut Özal o g ü n lerd e, B aşb akan lık ve D evlet Planlam a Teşkilatı M üsteşarlıklarını birlikte yürütüyordu. D em irel’in sağ koluy­ du. 2 4 Ocak p ro g ram ın ı hazırlıyordu.

¡D e m ire l, en yakını olan Ö z a l’ın s ö zün ü d inle­ m edi. Aylar ç a b u k geçti ve 12 Eylül 1 9 8 0 d a r­ besi geldi: “S a b a h a karşı bir a rk a d a ş aradı, as­ kerler yönetim e el koydu, dedi. N e yapalım , d e d im . S e m ra H a n ım la d ö n ü p u y u d u k .”

(7)

S A B A H

2

TEMMUZ

1994 CUMARTESİ

Y y T m - r \

H

m

H

H

U

I

l

U

G en elku rm ay B aşkan ı Evren ve 4 Kuvvet Kom utanı 1980

yılb aşın d a D em irel’e m uhtıra g ibi bir m ektup verm işti

Ben olsam

S A Y FA

13

Kenan

Evren

koridora

[Evreni hemen I

emekli ederdim

M ektup üzerine iki ke re g ö rü ştü ğ ü m S üleym an Bey hadiseyi

anlattı Ben k e n d is in e aynen şunu sö yle d im : Sizin ye rin izd e

olsam , bu m e k tu b u verenleri hem en e m e kliye sevk ederim

S üleym an B ey ne b irşe y söyle d i, ne b ir re a ksiyo n g ö ste rd i...

Y

oksa, sizi 12 Eylül 1980 askeri re­ jimi mi yarattı? Siyasete girişinizi ve ötesini bir değerlendirelim mi?

ÖZAL- Benim Türkiye’deki askeri

rejimlerle izdüşümüne girişim, iki ha­ disede ele alınabilir. Birincisi 1967-71 arası-Ben o dönemde, çok etkili bir Planlama Müsteşarı idim. O günkü şartlara göre, he­ men bütün yenilikler, bizim Planlama Müste­ şarlığımız döneminde getirildi. Mesela Plan Uygulama Kanunu, Tfeşvik Sistemleri üe özel sektörün teşviki gibi yenilikler... O güne ka­ dar Planlama, sade devletle ilgiliydi. Ondan sonra, özel sektörle de ilgilenir hale geldi.

Bir de 1970’in büyük para harekatının, de­ valüasyonun yapıldığı Ağustos Kararlan var. Hatırlarsınız... O para harekatının ertesinde

de, hadisenin devamı olarak, 1971’in

başın-başını sıkıntılı geçirmesin diye, hem en ilet­ miyor... Bu mektup verilince, Süleyman Bey

“Bunun adresi kimdir” diye endişelere ka­ pıldı. O yüzden de, 24 Ocak Kararlan için gerekli herşey hazır olduğu halde, bir türlü karar verilemedi.

Ben bu m ektup üzerine, Süleyman Bey’le i- ki kere görüştüm... Bir tanesinde görüşme­ mizde Korkut da (Özal) vardı. Ben zaten o devrede, yeni ev tutulana kadar Korkut’un e- vinde kalıyordum.

O konuşmada, Süleyman Bey, şöyle şöyle diyerek, mektup hadisesini anlattı. Ben ken­ disine aynen şunu söyledim:

- Ben sizin yerinizde olsam, bu mektubu verenleri hemen emekliye sevk ederim.

Süleyman Bey ne birşey söyledi, ne bir re­ aksiyon gösterdi.

Bir seferinde de Süleyman Bey’e “Televiz­

Ö2LAL- Evet, öyle oldu galiba... Bir üçüncü defa, Sıkıyönetim Koordinasyon Kurulu top­ lantısında konuştum. Tbplanü, Başbakanın başkanlığmdaydı. Başbakan benim de toplan­ tıya katılmamı istemiş. Gittim. Süleyman

Bey, “Turgut, bu kurula ekonomik durumu anlat” dedi. Biz de kalktık, bütün kumanda

heyetine, 45 dakika kadar Türk ekonomisini emne boyuna anlattık. Bu olay da, Nisan civa­ rında...

Şimdi durum şöyle... Ben IMF, Paris Klubu, Dünya Bankası diye koşturup duruyorum. Krediler de gelmeye başladı. Basm da, de­ vamlı benim adımı ön planda gösteriyor. Böy­ le bir tablo var.

BARLAS- Yani 12 Eylül’e doğru, hem ka­ muoyu hem askerler sizi daha fazla tanıyor?

ÖZAL- 12 Eylül sabaha karşı, beni Tfevfik Bey (Ertürk) aradı. O sırada Başbakanlık mü­ şaviriydi. Haber verdi Tfevfik Bey... “İhtilal ol-I

da belliydi. Birgün sonra da, odasına aldılar. Pazar gü­

rün I

han Fteyzioğlu’nun başbakan olacağını bana söylediler. Söyleyen öztoruridu... Bundan hoşlanmadı!

beni Evren î nü yani...

BARLAS- Siz o sırada, Başbakanlıkta, müsteşar makamında mısınız?

ÖZAL- İlk gün, Başbakanlıktan gelip, Ge­ nelkurmayda, 2’nci Başkanın odasında çalışı­ yordum. Beni Evren Paşa’nm odasına aldı­ lar... İçeriye girdim. Nurettin Ersin Paşa, Ke­ nan Evren, Ffeyzioğlu oturuyorlar. Masada Ev­ re n in karşısında Ersin var...

Kapıya doğru solda Ffeyzioğlu oturuyor. Be­ ni de masanın bu tarafına oturttular.

Ve

ora­ da, Feyzioğlu’nu “Başbakan” diye takdim et­ tiler bana. Ffeyzioğlu, onların huzurunda ba­

na, dış ilişkilerle görevli devlet bakanlığı tek­ lif etti. Bu görevi, daha sonra Servet Pasin yapmıştı ya... Ffeyzioğlu bana, şunlan şunları yaparsınız diye anlattı.

Ben sözü aldım, konuştum:

- Sayın Ffeyzioğlu, bir yanlışınız var. Ben müsteşarını ama, Para-Kredi Kurulu, Eko­ nomik Koordinasyon Kurulu, hepsi benim başkanlığım altında... Ve başbakan da, ar­ kamda tam olarak destek verdi bana..

Neti-12 Eylül generalleri önce mektup verdi sonra darbe yaptı

12 Eylül darbesini gerçekleştiren 5 Orgeneral 1980 yılbaşında Demirel'i hedef alan bir mektubu Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e vermişti. Demirel bu mektup karşısında niçbir şey yapmamış, ancak ünlü 24 Û c ak kararları bir süre gecikmişti, ö zal generallerin hemen emekli edilmesini savunuyordu.

ekonomik

da döviz durumu çok iyi hale gelm işti

Biz hatta o devrede, yani 1971’de, Türk Pa­ rasını Ebruma Mevzuatım kaldırıp, değiştir­ meyi düşünüyorduk. O tarihte Hazine Genel Sekreteri olan Kemal Cantürk, bunun şahidi­ dir. O, korkunç bir Türk Parasım Koruma ta­ raftarıydı. Neticede, 1980’lerde yapacağımız işleri düşünürken, 12 Mart 1971 askeri müda­ halesi geldi. Süleyman Bey, yine başbakandı. Mecburen istifa etti. Ben 30 gün kadar kal­ dım müsteşarlıkta. Sonra beni bir yere tayin ettiler. Ben de istifa edip, ayrıldım.

BARLAS- Yani müsteşar olarak karşılaştı­ ğınız ilk askeri müdahale ile birlikte çalışa­ madınız?

12 M art fa rk ı

ÖZAL- 12 Mart 1971 müdahalesi ile gelen yeni askeri idare, bizi devam ettirmedi. Bam­ başka politikalara sahip, farklı kadrolarla ça­ lıştılar.

Benim 12 Eylül 1980 öncesi durumum da, 12 Mart öncesi gibiydi... O günkü iktidarın Başbakanı olan Süleyman Bey’in sağ kolu gi­ biydim "

bizim

hareket yapamazlardı.

Bildiğiniz gibi 24 Ocak 1980’de, büyük bir ekonomik operasyon yapıldı. Bu dönemde, 12 Eylül’e kadar belki 10-15 kez, yurt dışına gi­ dip, geldim.

BARLAS- işte düğüm burada... As­ kerler sizi 12 Mart 1971’de istememiş. Ama 12 Eylül 1980’de de, bırakamamış- lar. Bu neden? Siz mi değişmiştiniz, on­ lar mı değişmişti?

ÖZAL- Evet. 12 Eylül’de askerler, sade beni yerimde bırakmadılar. Bakanlık ve­ rip, yetkilerle de donattılar. Ama bu yet­ kiler de münakaşa edilebilir. Benim yet­ kim az mıydı, çok muydu, o da ayrı bir konu. Ama, yetkili olarak, herhangi bir şekilde yerimde korumak gereğim his­ settiler.

Bunun sebebini şöyle düşünüyorum. 1979-80 senesinde, Türkiye’nin duru­ mu fevkalade kritikti. Ekonomik karar­ lar alınmış, bazı düzelmeler görülmüştü. Ama çok daha uzun bir süreye ihtiyaç vardı. Tfem bir nekahat devresini ta­ mamlayıp, Türk ekonomisinin sağlam a- yaklan üzerinde durabilmesi, daha uzun bir süreye bağlıydı.

BARLAS- 24 Ocak kararlarım, neden daha önce almadınız? Madem durum o kadar ciddiydi... Neden hemen, Demi­ rel Başbakan olur olmaz, bu kararlar a- lınmadı?

ÖZAL- Bunun sebebi, askerlerin o za­ manki Cumhurbaşkanı Korutürk’e ver­ dikleri mektuptur. Kenan Paşa da anlat­ mıştı bunu bana. Askerler mektubu Ko­ rutürk’e veriyorlar. O da, Başbakan

yıl-yona çıkıp durumu anlatın. Bir nevi muhtı­ ra olan bu mektubun altında kalmayın” de­

dim. O defa da reaksiyon vermedi.

İkinci bir konu vardı... Bundan sonra bak­ tık hiçbir iş yürümüyor. Onun üzerine Süley­ man Bey’e teklif ettim:

- Eğer müsaade ederseniz, ben Genelkur­ may'a gideyim, Türkiye’nin durumunu an­ latayım!..

Haydar Saltık, Genelkurmay 2’nci Başka- nıydı. Ona telefon ettik. Onlardan randevu is­ tedik. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komu­ tanları ve bütün üst rütbeli subayların olduğu bir toplantıda, ben üç saat, Türk ekonomisi­ nin durum unu anlattım. Bu söylediğim, 24 Ö- cak’tan 10 gün kadar öncedir.

Tfem üç saat, ne olmuş, ne oluyor, tedbirler alınmazsa iş nereye gider, hepsini anlattım. Sıkıntılarımızın temellerini izah ettim. Zan­ nediyorum çok tesir etti. Arkasından 24 Ocak Kararlarını aldık. Yani korku kalmadı, prob­ lem çözüldü, ö b ü r taraf da tatmin oldu, de­ mek istiyorum. Bu arada, Başbakanın kafa­ sında birşey varsa, o da kalktı.

Sonra, 24 Ocak Kararları uy kere daha

lınankararl

BARLAS- Anlaşılıyor ki, 12 Mart’tan fark­ lı olarak, 12 Eylül kadrosu, sizi müdahale­ den önce yalandan tanımış?

muş” dedi. Düşündüm. Eh ne yapalım. Ol­

m uşsa olmuştur. Ben tekrar yatağa girip, yat­ tık. Sabah 7’de bizi evden aramışlar. Semra Hanım çıkmış. Sonra kaldırdı beni. “Size ara-

İnderip, aldıracağız” dediler. Bir cip mi,

ona benzer bir araba geldi. Biz Başba­ kanlığa gittik.

Albay rütbeli bir deniz subayıydı galiba.

“Vazifenize başlayın” dediler. Ben müsteşar­

lık makamına oturdum, arkadaşları çağırdım. Şunlar şunlar gelsin diye liste verdim. Böyle- ce, 12 Eylül’de ilk çalışmaya başlayan kurum, başbakanlık oldu.

BARLAS- 12 Eylül’le ilk temasınız böyle demek?

ÖZAL- Doğan Kasaroğlu da anlattı... Sonra tahkik de ettirdim... 12 Eylül’iln oldu­ ğundan bir gece önce, TRT ve PTT genel müdürlerini, Genelkurmay’da enterne ediyorlar. Saat 17-18’de... Gece yapılan konuşmalarda, generaller de var. Artık, harekat belli olmuş. Arala­

rında konuşurlarken, “peki

ekono-ce itibariyle, bizim işimizin yandan fazlası içeridedir. Belki daha azı, IMf, OECD gibi dış temaslardır. Bu iki konu birlikte mütala- a edilmeden, bir ekonomi yürütülemez. Eko­ nominin durumu kritiktir. İç ve dış konular birlikte mütalaa edilmeden, bir ekonomi yü­ rütülemez. Onun için sizin teklifinizi kabul edemeyeceğim, dedim.

Özal'ın şartları

Bu cevabım üzerine, hepsi şaşırdılar. Sordular ne istediğimi... Dedim ki:

- Ben hiçbir zaman bir vazifeye talip ol­ madım. Bana vazife verildi, yaptım. Ama bu durumda, vazifeyi nasıl yapabileceğimi söy­ lemek durumundayım. Bana vereceğiniz şey, bir Başbakan yardımcılığıdır. Artık es­ kisi gibi, arkamda başbakan yok. Yetkili ol­ mam lazım. Onun için Maliye ve Ticaret Ba­ kanlıklarım da uhdeme vereceksiniz.

Ffeyzioğlu rahmetimin ilk reaksiyonu, bu is­ teklerimin anayasaya aykırı olduğun söyle­ m ek oldu. Ben güldüm... Dedim ki

- işte kumandanlar burada. Hemen birşey çıkartıverirler. Nitekim çıkardılar da... “Bı­

kkın ıer.

anlaşama­ dık. Ben çıktım odadan. Genelkurmay Başka­ nı ile 2’nci Başkanın odası birbirine bağlıdır, îçiçe geçmedir... 2’nci Başkanın odasma ge­ çip, kapısından koridora çıktım...

Ö sırada, koridorda Kenan Paşa beni yaka­ ladı. Demek ki, kendi kapısından çıktı o da...

- Aman Turgut Bey, bize yardımcı olun lütfen, dedi.

Aynen söylediği söz budur. “Bize yardımcı olun” sözüdür. Bunun üzerine ben de,

- Olur, dedim...

cy vcu öct, u Ud tvctiivu.

24 Ocak Kararlan uygulanırken, bir ı gittim Genelkurmay’a... Bu defa a- ırlan anlattık.

Ozal darbe hüküm etinde

almışlardı.

kan Ulusu ile katıldıkları bir toplantıda görülüyor.

la yaparız” derken, diğeri “ikna ede­ riz” diyor. Sonra bunları anlatınca, so­

rup öğrendim. “Zorla yaparız” diyen,

yeni orgeneral olmuş Genelkurmay 2’nci Başkam Öztorun’dur. “İk­ na ederiz” diyen de, Haydar Saltık’tır. Ben bunu çok sonra

öğrendim. Tfesadüflerle yani... Hadiselerle bağlantısı yok...

BARLAS- Hep tartışddı, çok da tartışılacak... 12 Eylül askeri müdahalesi, Türk ekonomisini serbest

den-yapıl yan, 24

sonra geldi ve aym ekonomik

S

olitikalara devam edildi. Bun-

a, başta Amerika olmak üzere Batılı büyük devletlerin, Türki­ ye’yi kurtarmak için karar al­ dıkları “Guadalup Zirvesi” ara­ sında bağlantı var mıdır?

ÖZAL- Sözünü ettiğiniz Guadalup Zirvesi, Ecevit’in başbakan olduğu sıra­ da, 1979’da toplandı ve büyük devletler, ekonomisi iflas eden Türkiye’yi kurtar­ ma karan aldılar. Aym anda, ÖECD’de, 2 numaralı grup kuruldu. Başına da Van Lennep getirildi. Askerlerin, 12 Ey- lül’den sonra da, aynı

vam etmeleri Guadalup kadar bağlanır, bilemem...

Ama anladığım kadarı ile, askerler tor olan ekonomik durumun, be- tarafimdan götürülmesine karar vermişlerdi. Ben başbakanlıkta çalış­

maya başlamıştım. Bir gün sonra,

Ttir-d ar S a ltık «ılım lı”

7n ekonomik konulardaki bilgisine g ü ven ip Orgeneral Haydar Saltık, Necdet O ztorun’un aksine "Ozal’ı ikna edelim ” diyordu.

Sonra hem en Süleyman Bey’in gözaltında tutulduğu Hamzokoyu’na telefon ettim... “Böyle şeyler teklif ediyorlar” diye, detayı ile anlattım olayı. Düşüncesini sordum.

- Kabul edeyim mi, dedim...

Süleyman Bey, çok açık konuştu bana,

- Aman memleket meselesidir... Kabul et, dedi. Belki bana “kabul et” dediği için sonra­

dan pişman olmuştur ama, o gün “kabul et” dedi, işte... ne

Y A R I

Askerlerle çalışma

‘Anılar ben

öldükten sonra

yayınlansın!’

Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın aralarının yazılması fikri, benden değil, ondan geldi önce.

Çeşitii çevrelerden gelen yoğun eleştirilerden yorgun düştüğü günlerden birindeydi. Cumhuıbaşkanı’ydı, ama kendi kurduğu ANAP’in yeni yönetimi bile; onu yalnız

bırakmıştı.

Birgün karşılıklı oturup, sohbet ederken, sordum:

• Neden kendinizi ve yaptıklarınızı anlatmıyorsunuz?

özal hemen sanldı bu soruya

• Ben sana anlatayım, sen yazsana, dedi.

Böylece, 1991’in yaz mevsiminde, Okluk Koyu’nda başladık çalışmaya.

Ben teybi çalıştmp, sorulan sorarken, o bazan çaymı yudumlayarak düşünür ve cevap verirdi. Bazan da, bilgisayar başına geçip, yeni gelmiş bir programı irdelemek veya denize girip, saatlerce yüzmek üzere, ara verirdi söyleşimize. Bazan da, teypsiz, o anlatır, ben notlar tutardım.

Sonra 1991-92 kışında, İstanbul’a geldiği zaman veya ben Ankara’ya gittiğimde, ya Harbiye Orduevi’nin üst katında, hatta bir kez, Yeniköy’deki evinde bile devam ettik

söyleşimize... Çankaya’daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün çalışma odasında da çalıştık. Teyp kasetleri ve anlattıklarından aldığım notlar birikmeye başlamıştı.

Birgün sordum:

• Bunları anlatıyorsunuz... Ben de, notlar alıyor, teypler dolduruyorum. Ne zaman yayınlayalım bunları?..

Turgut Bey, güldü...

- Ben öldükten sonra yayınlarsın... Benim Cumhurbaşkanlığım sırasında, çeşitli

polemikler yaratmam doğru olmaz, dedi.

Kurucusu olduğu ANAP’ın yönetimi, onu reddetmişti. Ölke yönetimindeki DYP-SHP koalisyonunun, deneyimlerinden yararlanmadığı duygusu içindeydi.

Yeni bir siyasi oluşumun başına geçmek üzere, süresi dolmadan cumhurbaşkanlığından ayrılmayı düşünüp, tartıştığı günlerdeydik.

Sonra, ölüverdi Özal...

Siyasi kilitlenmişliğe çözüm olarak sunduğu “Başkanlık Sistemi” gibi arayışlarla birlikte, Türkiye’nin gündemi değişiverdi.

Aslmda ben “Özal’ın Anıları”ra, daha da ileri bir tarihte yayınlamayı

düşünüyordum.

Ama DYP-SHP koalisyonunun ikinci altı ayından başlayarak şık sık seslendirdiği

“Ekonomi kilitlenebilir” uyarısı

gerçekleşince, bunu geciktirmenin anlamı olmadığını düşündüm.

Neticede Özal’m yeniden-yapılandmp, en ince ayrıntılarına kadar oluşturduğu ekonomik modelin, krizden çıkış yollan, yine Özal’ın öğretisi içinde bulunacakta1. Bu amaçla, “Özal’ın Anıları”™, yayma hazırladım.

Çok sevdiğim arkadaşımı, büyük ,

J

reformcu ve devlet adamı Turgut Özal’ı rahmetle, saygıyla anıyorum...

1 Bu yazı dizisindeki düşünceleri ile, hem yakm tarihin karmaşık dönemlerine, hem de şimdiki ekonomik ve sosyolojik darboğazlara, ışık tutacağına inanıyorum.

Özal’m kişiliği, düşünceleri ve icraatı,

önümüzdeki dönemde, sade politika alanında değil, üniversite kürsülerinde de, yıllarca incelenip, tartışılacakta...

Bu çalışmamızın, söz konusu inceleme ve tartışmalara da katta getireceğine inanıyorum.

“Özal’ın Anıları”™, büyük

hizmetler yaptığı Türk halkının, belleğine sunuyorum.

(8)

+

S

a d e c e 3

k u p o n a

İLK

KUPON

SABAHtan hanımlara

mükemmel bir armağan.

National mikrodalga fırın.

Her mutfakta bulunması

gereken bu harika fırın

hayatınızı çok

kolaylaştıracak.

Bu fırsatı kaçırmayın.

U F İJ

Türkiye'nin en iyi gazetesi I

bizimcity

S a l i h M E M E C A N

istemedim

Sakıp Sabancı ANAP’tan İstanbul Belediye Başkanı

olmak istiyordu. Ama Turgut Özal hiç oralı olmadı

Eski patronu Sakıp Sabancı’nın İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkan adaylığı konusu Özal’a ilk kez Vehbi

Koç ve Şarık Tara’nın da bulunduğu bir yemekte açıldı

Bu süper dizide neler var?

Turgut ö zal’ı

çıldırtan olay!

Suikastın esrarı

Özal, kendisine yapılan suikast girişimiyle ilgili bazı tahminler yürütüyor, hangi çevrelerin hangi nedenler­ le böyle bir şeye kalkışacağını aşağı yukan biliyordu. Mehmet Barlas’a bu konudaki yorumlannı anlattı.

|O z a l ç o k öfkeliydi. “Allah cezanızı versin” diye avaz avaz bağırıyordu. S em ra H anım ağlayarak o d a d a n çıktı. N e olm uştu? Ö z a l’ı bu kadar çileden çıkaran o lay neydi?

Öztorun

gerilimi

■ G en elku rm ay Başkanı olm ayı bekleyen O rgeneral N e cd et Ö ztorun ’u em ekli ettiği g ece Ö zal ap ar to p a r İstanbul’a geldi. H e r zam an kaldığı H arbiye O rduevi’ne bu kez gitm edi. Tarabya O teli’ne gitti ve çevreye keskin nişancılar yerleştirildi.. Ö zal neden ilk kez bu ka d a r tedirgin olmuştu?

1 Sakıp S ab an cı’nın belediye baş­ kanlığı geniş bir çevrede destek bulm uştu.. Herkes Turgut Ö zal’ın bu fikrin üstüne atlayacağını sanı­ yordu..Turgut Özal, kendisine bu l ko n u d a yapılan dolaylı veya dolay­

sız bütün telkinleri sessizce dinledi, tepki verm ed i.. O kadar ki, birçok insan S a b a n c ı’nın adaylığına kesin gözüyle bakıyordu.. A m a gelişm e­ ler hiç d e beklendiği gibi olmadı...

Bu ilginç olayın perde

arkasını Turgut OzaTın

ağzından yarın okuyun!

12 Eylül’de askerler

telefonumu dinliyordu»

ü “Ulusu geldi beni uyardı. Dem irel’le teması kesmemi istedi. Bunun üzerine Ekrem Ceyhun’u çağırdım. Telefonum dinleniyor, DemirelTe teması sen sağla

dedim.” I 2'nci bölüm 15'te

12

Eylül’e aklen

Özal’dan şaşırtan tepki

d e m i n d ü n l e r için 1 'inci bölümün geniş Özellikle İstanbul iş çevreleri Sakıp Sabancı’n.n belediye başkanlığına sıcak U C ı U l l l U M I I I P l ? .mmtrmmmimmimnmm bakıyorlardı. Sabancı bunu kabul ettikten sonra Ozal haydi haydi evet der ^**=5*7- - 1 ü ü . ozev S I 9 U l a K I & B K f i a diye konuşuluyordu. Sonuçta Özal yine herkesi şaşırtan bir karar verdi..

Turizme

Amerika’yı

altüst eden

cinayetin

Türk tanığı

■ Simpson cinayetinde, ünlü sporcunun öldürdü­ ğü öne sürülen eşinin cesedini bulan Türk gen­ ci Şükrü Boztepe “Haya­ tımın en kötü tecrübesini yaşıyorum” dedi.

■ Şükrü Boztepe SA- BAH’a “TV istasyonları, gazeteler anılarımı al­ mak için gece gündüz kapımı aşındırıyor. Hu­ zurum kalmadr dedi. '

■ Şebnem ŞENYENER’in haberi 14’üncü sayfada

---- 1---->--- ... y r * t

Patinaj

Türkiye için harikulade bir

devrim...

Fransa'nın en çok izlenen TF- 1 ve M-6 kanallarında Türki­

y e ’den harikulade röportajlar yayınlanıyor.

Ekranda bir aile...

Ailenin dişi kuşu, yani anne konuşuyor...

“Ben Sabine Vegel... Eşim ve çocuklarım­ la beraber tatilimizi Türkiye kıyılarında ge­ çiriyoruz.

Ve tüm yaşamımızın en güzel pikniğini şu an yapmaktayız...”

GÜNERİ CIVAOĞLUI Devamı 19’da

destek

%

Kara günler yaşayan Türk turizmine

' umut ışığı doğdu. Turizmcilere nefes

aldıracak “Acil Önlem Paketi” hazır

■ Bazı turizm hizmetlerinde uygulanan yüzde 23’lük KDV (Katma Değer Vergisi) oranı 15’e indirilirken, charter uçaklarına Türkiye’den aldıkları yakıtta Ara­ lık ayı sonuna kadar yüzde 50 indirim sağlanacak.

Girişe yüzde 70 indirim

■ Hava limanlarında alınan konaklama ve dış hat servis üc­ retleri ile deniz limanlannda alınan yolcu giriş-çıkış ücret­ leri yıl sonuna kadar yüzde 70 indinmli uygulanacak.

Katologlara parasal katkı

■ T ü rkiy e ’ye tur düzenleyen seyahat acentaları kata­ loglarının baskı giderlerine 20-50 bin mark destek verilecek. Türkiye’yle ilgili reklam bedellerinin yüz­ de 50’si desteklenecek. ■ Haberi Ekonomi de

Golü hayatıyla ödedi

¡Am erika’da devam eden Dünya Kupa- sı’ndan ilk turda elenen Kolombiya Milli Takımfnın savunma oyuncusu Andres Es- cobar, Amerika maçında kendi kalesine attığı gol nedeniyle ülkesinde öldürüldü.

¡Medellin'de bir bardan çıkan Esco- bar'ın çevresini saran üç kişi önce fut­ bolcuya hakaretler yağdırdı. Daha sonra bu üç kişiden biri silahını çekip Escobar’a tam 12 kurşun sıktı.

¡ 2 7 yaşındaki futbolcu ameliyata almama­ dan can verdi. Escobar, kendi kalesine gol attığı ABD maçı sonrası, çok sayıda ölüm tehdidi alınca İsviçre karşısında for­ m a giymekten vazgeçmişti. ■ 11 ’de

mm

D Û N

İstanbul:...380.680 Ankara:... 128.165 İzmir:... 124.358 Adana:... 90.390 Antalya:... 31.767 Trabzon:...37.015 Toplam:...792.375 adet basılmıştır

Madımaklar olmasın!

■ Barış ve huzuru yakalamak istiyorsak, şiddetle fikri ayırt etmeyi, birbirlerimizin duyarlıklarına tahammüllü olmayı öğrenmeliyiz.

■ “Elbet bir gün insanlar hasretle kenetlenir” diyen şair Metin Altıok’un umudunu boşa çıkarmayalım. Madımak katliamları olmasın artık! •' ¿vy/1 ■ 19.sayfada

Naci Ekşi:

ANAP Yılmaz’ı

reddedecek!

■ A N A P İstanbul Milletvekili Doktor

Naci Ekşi bir süredir neşterini sal­ lıyordu. Şimdi kullanmaya kararlı. ANAP felsefesine inanan milletve­ kili arkadaşlarını ameliyata yar­ dımcı olmaya çağırıyor. Partinin doku uyuşmazlığı i- çinde olduğu liderini Eylül’de reddecegini iddia ediyor. ■ 15’te

Nuriye AKMAN

Haşan

Cem al

Bugün 2 dergi

■ T ürkiye’nin en kaliteli pazar dergileri bugün S A B A H ’la arm ağan. STAR yine ilginç röportaj ve fotoğraflarla do ­ lu. Yaz Pazarı nda ise m ü­ kem m el b ulm acalar var.

(9)

S A B A H

3 TEMMUZ

1994 PAZAR

!... L

1

Telefonlanm

dinleniyordu

Demirei’le ancak aracı

T u rg u t Ö zal 12 E ylül h ü k ü m e tin in B a şb a ka n Y ardım cısıydı. Z a m a n

za m a n D em ireP le te le fo n ko n u şm a sı y a p ıy o rd u . A m a b irg ü n B a şb a ka n

U lusu k e n d is in i “ bazı kişile re te le fo n e d iy o rs u n u z ” d iy e u ya rın ca

D em irePle te m a s k u rm a k için E krem C e y h u n ’u aracı y a p m a y a b a şla d ı

em

Askerlerin

m üdahale için

çalışm a gnibu

Anarşinin tırmanması, ekonominin iflas içinde olması ve siyasi arenadaki kavgalar sonucu, 1979’un Eylül’ünde, zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren,

“askeri müdahalenin zamanının gelip gelmediğini saptayacak” bir “çalışma grubu” kurdurur...

ikinci Başkan Org. Haydar Saltık’ın yönettiği

“çalışma grubu”, 11 Eylül 1979’da çalışmaya

başlar... Bu sırada, Bülent Ecevit, CHP Hüküm etinin başkamdir...

1979’un 14 Ekim’indeki, kısmi Senato istifa eder... Demirel’in h

azınlık hüküm eti kurar. da, AP bir 1979)

Bu sırada, Org. Saltık’ın “çalışma grubu”, raporlarım hazırlamıştır... Bu raporlara göre,

e bir iç savaşa doğru gitmektedir... Eğer askeri müdahale Kuvvetlerin ikiye gündemdedir... Darbe lideri Kenan Evren kirse, Silahlı ılünmesi tehlikesi de,

plan ren, 21 aralık 1979’da, İstanbul’da, l ’inci Ordu Karargahında, yüksek rütbeli subaylarla bir toplantı yapar... Bu toplantıda, siyasi iktidara, yazılı bir uyanda bulunmak için karar alınır... Bu doğrultuda, 27 Arakk 1979 günü, zamanın Cumhurbaşkam Korutürk’e hitaben, bir uyan m ektubu yazdır... Evren Korutürk’e,

“Orduda, derhal yönetime el koyulması gerektiğini düşünenlerin sayısı çok” der...

Ama, siyasi liderlerden beklenilen, “uzlaşma

ortamı” gelmez... Bu arada, “24 Ocak”

Ekonomik Paketi açılır. Bu dönemde yapılan Sıkıyönetim Koordinasyon Kurulu

toplantdannda, Özal da, komutanlara ekonomi hakkında brifing vermektedir. 18 Mayıs 1980’de, komutanlar bir toplantı daha yapıp, “müdahale karan” venrler ve hazırlıkların Temmuz 'akadar tamamlanması konusunda görüş birliğine varırlar...

Komutanların 17 Haziran toplantısında, müdahale tarihi olarak 17 Ttemmuz günü belirlenir. Ama Demirel. 3 Tfemmuz’da güvenoyu alınca, bu tarih ertelenir... 21 Temmuz’da eski Başbakan Nihat Erim öldürülür... 24 Ttemmuz’da, Cumhurbaşkam vekili Çağlayangil, Demirel de Ecevit’i, Çankaya’da buluşturur ama uzlaştırmaz. Bu arada, Org. Evren’e, Büyükelçi Coşkun Kırca ve Kontenjan Senatörü Adnan Başer Kafaoğlu tarafından hazırlanan anayasa taslakları verilmektedir.

Son aşama olan "Terfi vç Tayinler” 4-8 Ağustos’ta tamamlanır. 26 Ağustos’ta, Evren komutanlarla, son bir toplantı yapıp, 12 Eylül gününü saptar. “Milli Güvenlik Konseyi”nin çatısı oluşur ve Genel

Sekreterliğe de. Ege Ordu Komutanlığına atanan, Org. Haydar Saltık getirilir. Müdahalenin adı “Bayrak Harekatadır. “Kenan Evren’in . A ndan”nda yazdığına \ göre, 12 Eylül günü,

önce Emin Paksüt’e başbakanlık teklif eder... Ama Paksüt, bu teklifi geri çevirir... Bunun üzerine Konsey, Türban Fteyziolu’nu atamaya karar verir.

14 Eylül Pazar günü, Evren, Türğut özal ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı de bir toplantı

yiu lu n ilk başba- |fu, Devlet

Bakan-Darbenin kurmayı Haydar Saltık

yapar. 15 Eylül’de, T ırhan Fteyzioğlu de komutanlar toplanıp, bakanlar kuruluna alınacak isimleri saptarlar. Türgut Ozal’a, bir Eylül günü vazgeçilir.

Eyren’in “Amlar’lnda, anlatmadığı bölümü, “Ozal’m Amları”nda bulacaksınız... Altık

Ulusu Başbakandır ve özal da, Başbakan Yardımcısı... Maliye Bakanı da, “Ozal’m

adamı” Kaya Erdem’dir. Tarih 20 Eylül 1980

Cumartesi’dir.

B

kan adayı Fey

lığı teklif ettikten ve siz bunu geri çevirdikten sonra neler oldu? Org. Evren de, sizin mutlaka kabinede görev alm anızı istiyor... Bunu da biliyoruz...

ÖZAL- Sonra kalktım. Haydar Saltık’a gittim. Parti liderlerinin hepsini, kaldırıp atıyorsunuz... En küçük partinin liderini, getirip başbakan ya­ pıyorsunuz... Bu tutmaz... Ben sizin yerinizde olsam, bir emekli askeri başbakan yaparım... iş­ te Bülent Ulusu da, yeni emekli oldu. Böylece, Haydar Saltık’a, görüşlerimi aktardım... Anla­ dım ki, Fteyzioğlu Atatürkçü olduğu için onu tutmuşlar.

BARLAS- Neticede, 12 Eylül’ün, ekonomi­ den sorumlu başbakan yardımcısı olup, “24 O- cak’T devam ettirdiniz... Ama anlattıklarınıza göre, işin şekli, değişik de olabilirdi?.

ÖZAL- Thbii olabilirdi. Yanlış düşünceler, planlar vardı gündemlerinde. 27 Mayıs’a benzer, projeler vardı. Bankalardan ne kadar para çeki­ lip, çekilmeyeceği gibi planlar bile vardı. 27 Ma- yıs’ta, 5 bin liraya kadar çekme izni vermişler... Şimdi, 50 bin lira mı olsun diye tartışıyorlardı, ben, hiç limit koymayacaksınız, serbest bıraka­ caksınız, dedim mesela... Kimse, hiçbir banka kasasına falan girmeyecek dedim.

Ama neticeye gelirsek, anlayacağın askerler, bizim 10-11 aylık çalışmamızdan fevkalade etki­ lenmişler. “12 M art’Ta olduğu gibi, başka bir al­ ternatife gidip de, tekrar başlarım belaya sok­ mak istememişler.

BARLAS- Oysa, 12 Mart 1971 askeri müda­ halesi öncesindeki ekonomik tedbirler de ba­ şarılı olmuştu... İhracat patlamasının ilk işa­ retleri alınmıştı.

Deniz d a h a bitm em işti

ÖZAL- Evet ama, o zaman kimse bunun far­ kında değildi... Ayrıca, 1970’de, biz kapak bir e-

konomiydik ve deniz daha bitmemişti. 1980’e geldiğimiz zaman ise, deniz bitmişti. Ve o vazi­ yetten bizim çıkmamız, bir mucize gibi görü­ nüyordu.

Mesela ben, OECD’nin 2 numaralı grubuna gidip, raporlan müzakere ederken, “Biz bu durum dan 1985-86’da çıkarız” dediğim za­ man, adamlar inanmıyordu. Bizim bugünkü durum a geleceğimizi tasavvur dahi edemi­ yorlardı.

BARLAS- Askerlerle rahat çakştmız mı?

ÖZAL- Askerlerde, ekonomik durum un hep kritik çizgide kalacağı endişesi vardı. Onlar da, durumun tam olarak düzeleceğine inanmadıkları irin, hep dış yardım ve dış desteğe ihtiyaç olacağım hesaplıyorlar, bu işi de ben iyi biliyorum. Zaten başta da, dış eko­ nomik ilişkileri teklif ettiler ya... Ama ben o- rada, “bütün ekonomik yetkileri vereceksi­

niz” dediğim zaman, mecburen kabul etti­ ler... Yalnız hissettiğim birşey vardı. Devamlı

bir gözaltındaydım. Çünkü ben, eski iktida­ rın sağ kolu durumundaydım. Onun için as­ kerler bana, devamlı şüpheli gözle baktılar.

BARLAS- Peki ama, siz kendinize gerçek­ ten güveniyor muydunuz başarı konusun­ da? Çünkü şartlar gerçekten 1980’de çok zordu...

ÖZAL- Evet... şimdi unutm aya başladık 1980 rakamlarım... Petrolün varilini, 17 dolar­ dan alıyoruz ve bütün ihracatımız, petrol it­ halatına yetmiyordu... Ertesi sene, Iran-Irak harbi ile petrol 35 dolara çıktı... Ama bizim 1980’de 2,8 milyar dolarlık ihracatımız da, 3.6 milyor dolara çıktı. Yine de kimseye güvenmi­ yordu... “Kuru ayarlasanız da, ihraç edecek ne malınız var ki” deniliyordu. Zaten ihraç malı da, buğday, fındık falandı... Ben şuna inanmıştım i- şin başından beri... Bir transformasyon, bir bü­ yük yapı değişikliği olmadan, krizi çözüp, neti­ ceye ulaşmak mümkün değil, ihracatın artırıl­ ması, sanayileşmeye, altyapıyı yenilemeye ve dünya ile aynı davranmaya bağlı... Ben hep bu­ na inandım.

BARLAS- 12 Eylül askeri rejiminin ekono­ miden sorumlu başbakan yardımcısı olduktan sonra, Süleyman Demirel’le konuşmalarınız oldu mu?

D irek tem asın te h lik e le ri

ÖZAL- Anlatmıştım size... Süleyman Bey, Hamzakoyu’nda gözetim altodayken, onu ara­ mış ve bana yapılan teklif hakkındaki düşünce­ sini sormuştum... O da “memleket meselesi... Kabul et” demişti. Sonra Demirel’ler, Hamzako- yu’ndan çıkıp, Ankara’ya geldiler. Semra

Ha-Demirel’e, bunları yazık olarak vermiştim... Bu­ nun gibi, 1979’u n Nisanında da, “Kalkınmada Yeni Görüşün Esasları” başlığı ile, Milliyetçiler Kurultayı’nda açıklamıştım bunları... Yapmayı tasarladıklarımın ana hatları, önceden belliye Mesela, 1967-71 arasında, özel sektörün teşviki politikası, bizim getirdiğimiz politikadır. “Plan ilişkin bir kararname vardır... İşte özel sektörün teşviki böyle başlar. Yoksa, yüzde 100 gümrük­

le, adamı nasıl teşvik edeceksiniz? Yatırım mah bile, yüzde 100 gümrükle ithal ediliyor. A- ma.Maliyeciler, alman vergiden kolay vazge­ çer mi? Hiç unutmam. Adnan Başer Kafaoğlu,

o zaman şöyle diyordu. ‘Yatırım mah için güm­ rüğü sıfırlamayalım... Planlama, yatırım malına getirilen teşvik karşılığında, güm rük bedeli ka­ dar bir çek yazıp, ithalatı yapan sanayiciye ver­ sin.” Kafaoğlu o zaman Gelirler Genel Müdü­ rüydü. Yani, güm rük vergisini alalım, bunu iade olarak geri versin Planlama diyordu.

sıfırlam ak

İşi

Şimdi düşünün... Ben de itiraz ettim hemen. Bir bürokrat, bir işadamına 100-150 milyonluk 'azıp, verecek. Ertesi gün neler yazılmaz

“Ulusu tampon

görevi yapıyordu

99

hım, onları ziyarete gitti. Bundan sonra, telefon­ la ve m uhtelif şekiller ‘

Thkat sonra Bülent Ulusu geldi, bana. Dedi ki, îerde konuşma devam etti.

A c u v c ı t . Cıvır ı ı c ı u i v u v v u m i j o g v ı u i | m u u n * - '^ * ı *

“Siz bazı kimselerle temas ediyormuşsunuz. Bu teması yapmamanız, kesmeniz” lazım. Ben de bunun üzerine Ekrem Ceyhun’u çağırdım. Böyle bir durumun olduğunu anlatıp, “Süley­ man Bey’le temasları, senin vasıtanla yapaca­ ğız” dedim. Direkt temasın tehlikelerini, tele­

fonların dinlendiğini anlattım... Bizim Anavatan Partisi’nin kuruluşuna kadar, Ekrem Ceyhun vasıtasıyla bilgi alışverişi veyahut irtibat devam etti. Parti kuruluşundan sonra bozuldu.

BARLAS- isterseniz, ekonomik transfor­ masyon meselesine gelelim... Başbakan yar­ dımcılığı sırasındaki icraatınıza yani...

ÖZAL- Benim bu yapı değişikliği konusunda, ötedenberi sahip olduğum düşüncelerim, zaten vardı... Mesela 15 Haziran 1973’te, Süleyman

ki? Hangi bürokrat o çeke imza atar? Onun için, bu işi sıfırlamak en doğru metottur. Sıfırlarsın bütün dünyada olduğu gibi. Nitekim sor adan, Güneş Timer Devlet Bakanıyken, biz pekçok it­ halatın gümrüğünü sıfırladık. Hiçbir şey olma­ dı. Çok da iyi oldu.

BARLAS- Ama Kastelli olayından sonra, e- konomiııin yönetimi, sizin yerinize Kafaoğ- lu’na verildi...

ÖZAL- Kafaoğlu’nun ilk dönemde fazla rolü olmadı. Ben o zamanlar, Kaya Bey’le (Erdem) çok rahat çalıştım. Kaya Bey, Ecevit döneminin Hazine Genel Sekreteriydi. Onu bulduk, 24 O- cak Kararlan hazırlanırken beraber çalıştık... Si­ yasi iktidar değiştirmek istiyordu, ben mani ol­ dum. Ama Haziran’da değiştirdiler, Maliye Mü­ şaviri olarak Londra’ya gitti. Sonra, Maliye Ba­ kam konusu çıkınca, ben ısrar ettim... Lon­ dra’dan getirildi ve Maliye Bakam oldu. Çok a- henkli çalıştık ve kendisi aynlana kadar hep

u-Özal çok önemli değişimlere imzasını atmıştı

Türkiye’nin 10 yılına dam gasını vurduktan sonra aram ızdan ayrılan Turgut Ö zal, gerek e-

konom ik, gerek sosyal, gerekse hukuk alanlarında pekço k değişimin öncüsü olmuştu. Renkli yaşamı ile tabuları yıkan devlet adam ı unvanını kazanan Turgut O zal bugün yaşadı­ ğım ız sorunları d a d ah a önceden görerek uyarı görevini yapmıştı.

O z a l’ın B a ş b a k a n yardım cısı o ld u ğ u h ü kü m etin b aşkanı D e n iz Kuvvetleri eski K om utanı B ülend U lu s u ’yd u. O z a l U lu s u ’nun y u m u ş a k biri o ld u ğ u n u ve kendisi ile yönetim a ra s ın d a ta m p o n rolü oynadığını anlatıyor.

yum içinde olduk.

BARLAS- Peki siz, başbakan yardımcısı ola­ rak askerlerle uyum içinde miydiniz? Gücü­ nüz ne kadardı? Yetkileriniz neydi? Mesela siz Hükümetin ikinci adamıyken, kardeşiniz Kor­ kut Özal, tutukluydu...

ÖZAL- Evet... Hem tutukluydu, hem de has- tahanedeydi Korkut... Bir trafik kazası geçirmiş­ ti. Ben belirli zamanlarda ziyaretine giderdim. Bir gün baktım, ağlamış. Oradaki subaylardan biri hakaret etmiş... Şikayet ettim o subayı, attı­ lar oradan...

Ama genel olarak, Başbakan Ulusu, yumuşak bir adamdı... Tampon rolü oynamıştır benimlej yönetim arasında... Mesela, hadiselerin devletçi önde gelişmeye başladığını hissedince, birkaç :ez istifa ettim. Hep durduruldu.

Mesela biz fiyat kontrollannı kaldırmışız...

Bunlar, fiyat kontrolü yapacağız diyor. Serbest pazardan sapmak istiyorlar. Bakanlar Kııru- u’nda Bülent Ulusu da, fiyat kontrolundan yana olunca, istifamı yazıp veriyorum. Netice­ de benim dediğim oluyor ama, hep mücadele ediyoruz. Bu manada ekonomik nosyonu olma­

yan insanlara, meseleyi anlatmak zor yani... Bir de hep şüphe ile bakıyorlardı bana. Acaba eski iktidarın adamı olduğum için, ilişkim var mı diye. Tabii spesifik konularda da, çok anlaş­ mazlığımız oldu. Mesela 12 Eylül sonrasında ilk Dünya Bankası toplantısına, Başbakan Yardım­ cısı olarak gittim.

B ilgisayar çağı

Amerika’ya her gidişimde, “drug-store’ları gezer, etrafa bakarım. Baktım, çok güzel bilgisa­ yar oyunları var ve hepsiyle çocuklar oynuyor. Onları seyrettim. Anladım ki bu

cuk_ bir iş.

Dönünce, Başbakan Ulusu’ya, elektronik sa­ nayiini, kotalardan çıkartıp, serbest bırakacağız, dedim. Liberasyona alacağız... Nihai mamulleri

biraz yüksekçe gümrüklü. Orta, ara mamulleri daha düşük, ilk girdileri sıfır gümrüklü. Böyle bir kararname hazırladık Bakanlar Kurulu’nda... Sonra Konsey’e gitti... Ama orada takıldı kaldı. İzmir’de bir elektronik sanayii varmış... İthalat serbest olursa, batarmış... Bunun gibi, yabancı sermaye konusunda da zorluklarımız oldu. Kon- sey’de de, Bakanlar Kurulu’nda da, Devletçi gö­ rüşler vardı... Mesela elektronik sanayiine dönük ithalatın serbest bırakılmasını, ancak bizi iktidar olunca, 1984’te yapabildik...

BARLAS- “1 Temmuz Bankacıbğı” diye bir kavram var terminolojide... Banka faizlerinin ilk kez serbest bırakılması... Sonra bunu ban­ kerler aracüığı ile faizin, enflasyona karşı bir silah oluşturulması izliyor. Arkasından da, sizin istifanıza sebep olan Kastelli Krizi geliyor...

ÖZAL- Önce sokak bankerleri gitti o olayda. O- rada rakamlar büyük değildi ama, bunlara para kaptıranlar arasında, asker-sivil bürokratlar da vardı. Iş oradan büyüdü.

Kimse, parası batanlara, “bilmediğiniz, tanıma­ dığınız adamlara niye paranızı yatırdınız” diye sormadı. Arkasından Kastelli’nin kaçışı geldi. A- dam korktu, kaçtı...

Bu olaylar bizi çok etkiledi. Özellikle Kaya Be­ yi (Erdem) çok etkiledi. 1984’ten 1988’e kadar, fai­ zi istediğimiz gibi serbestleştiremedik. Halbuki

bu kararı, 24 Ocak’tan hemen sonra, 1 Tem­ muz’da almıştık... Kastelli olayı yüzünden, fai­ zin serbestleşmesi, 1988’e kadar alamadık... Korku yüzünden...

Serbest ekonom inin esası

Ama bu tür tecrübeler, en ileri ülkelerde de, yaşanılmadan öğrenilmiyor. Ekonomiyi çok faz­ la kayıt altına aldın mı, çalışmaz... Serbest eko­ nominin esası bu... Biz bunları, bankerler ve Kastelli olaylarım yaşayarak da öğrendik.

BARLAS- Ama sizin için hayırb oldu bu eği­ tim... İstifa edip, Amerika’ya gittiniz... Sonra da dönüp, ANAP’ı kurdunuz.

ÖZAL- Kastelli olayı olmasaydı da, 12 Eylül rejimi ile beraberliğimiz herhalde çok sürmeye­ cekti... Önce şunu söyleyeyim... O devrede Ke­ nan Paşa ile ciddi bir problemimiz olmadı. Ama genel olarak, askerlerin yetiştikleri ortamda, e- konomiyi tam öğrenmeleri hatta anlamaları m üm kün değil.

Anlatmak da kolay değil. Zaten başbakan ol­ duğum devrede de birçok meseleleri anlatmaya

a

ık... Bazılarım anladığım, bazlarım anla­ ğım zannederim...

BARLAS- Sizin Org. Haydar Saltık’la diya­ logunun iyi olduğu anlaşılıyor o ilkdönemde?

ÖZAL- Saltık’ın ekonomide etkisi yoktu... A- m a Saltık Paşa, medeni, usul yordam bilen as­ kerdi... Bütün askerler sağdadır ama Saltık bi­ raz daha soldaydı galiba... Ama askerlere göre sol bu... Onların hepsi sağdadır ama, onların da bir sağı solu vardır.

Ben Haydar Saltık Paşa’nın, sosyalist demeye­ ceğim ama, o tarafa yatkın olduğunu zannediyo­ rum. Sosal meselelere ağırlık veren bir yatkınlık bu...

BARLAS- Askeri rejimde bakan olmak nasıl bir şey? Neticede, otoriter bir rejim...

İle riye dönük program lar

ÖZAL- Zor bir iş. Bir kere Meclis yok... Siz de Mecliste değilsiniz. Meclisin yerini beş tane orge­ neral almış... Ondan sonra onların a lto d a adam­ lar var.

Onlar parlamentoyu temsil ediyorlar sözde... Aynı zam anda:

modelde, her kün değildir,

mize dönük programlar vardı.

Ama sadece, 24 Ocak sonrasındaki icraatın bo­ zulmamasını temin ettik. Mevcuda, o 22 aylık dö­ nemde zarar gelmemesini sağladık.

Misal vereyim. Yurt dışına çıkışlar üç yılda

bir defaydı, ben “Bunu tamamen serbest bıra­ kalım” dedim. “Yok, dövizimiz biter” dediler. Pazarlık pazarlık, iki senede bire indi... Ama serbest olmadıktan sonra, iki veya üç yılın ne farkı var ki? Ama düşünce tarzları böyle... Nite­

kim biz 1984’te iktidar olunca, döviz durumuna bakmadan yurt dışına çıkışı serbest bıraktık... Hiçbirşey de olmadı.

Fhiz ve döviz kurlarının serbestliği de aynı şey­ dir... Askerler, faizin hep kontrol altına alınmasın­ dan yanaydılar...

Kur ayarlam asın ı h a lle ttik

Döviz kurlarının ayarlanmasını, biz “24 O- cak”tan sonra her ay yapıyorduk... Tabii her ay bir m anşet oluyordu basında... “Yine devalüas­ yon” diye manşetler... Askerler bu m anşetler kar­ şısında, rahatsız oldu. Halbuki kur ayarlamadan, ihracat falan yapamayız...

Hatta Türk Lirasını, her zaman “undervalue” edip, değerinin altında tutm ak lazım. Mayıs’ta, düşüne düşüne bir formül çıkarttım. Günlük kur

ayarlaması sistemini kurduk... Böylece, kurlar arasındaki ayarlamayı da, günü gününe yap­ mak imkanı doğdu... Aylık devalüasyonda, kur­

lar arası ayarlamayı izleyemediğin için, bir sürü adam havadan para kazanıyor.

Benim formülümde, kurlararası değişiklik, ay­ nı zamanda enflasyonu da yansıtır oldu... Tabii a- yarhyorsun bunu. Sonra ilaveler, çıkarmalarla, yıl sonunda ve ay sonlarında, enflasyonun üze­ rinde bir kur ayarlaması elde ediliyor...

Bu günlük kur ayarlaması sistemini kurunca,a

“Önce Feyzioğlu

Başbakan olacaktı”

12 Eylül yönetim i B aşbakanlık için ö n c e G ü ven Partisi G en el Başkanı Turhan F eyzioğlu’nun düşü n ü yordu . A m a Ö z a l’ın “Bir partiliyi bu göreve getirirseniz iyi o lm a z ” diye karşı çıkm ası üzerine b u n d an vazgeçildi.

manşetler bitti, herkes gazetesinde dolar-mark budur diye liste vermeye başladı. Hem kurlarara- sı değişikliği yakaladık, hem de hiç belli etm e­ den devalüasyonlar yaptık.

BARLAS- Bütün bu gelişmelerde Türk işa­ damlarının sizin transformasyon hareketinize karşı tutumları ne oldu?

ÖZAL- Benim gördüğüm, o devre, işadamları üst düzeyde, bu yaptıklarımızın doğru olduğuna inanmışlardır. Ama genel olarak... Ama mesela da olanlar vardır...

Epeyi vardı o zaman da... Mesela Vehbi Bey (Koç) “Yahu bu kadar dövizimiz var mı? Siz bunu açıyorsunuz... Bu dövizimiz biter” lafım, son se­ neye kadar söylüyordu... Şimdi belki söylemiyor artık...

Y A R I N

(10)

“Bu hevesten vazgeçsin”

Özal, Sakıp Sabancıile yaptıkları Japonya seyahatlerinde olanları da anlatarak bu işe iv e M ehm et Bar-

Belediye Şaş­ masın” dedi...

O zahSabancı beni

lo k a z a r ia r d ılB

Özal, Sabancı’yı neden İstanbul Belediye Başkan adayı

yapmadığını “Onunla çalışırken bana çok bağırırdı. Bana

bağırmış adamla nasıl çalışırım” sözleriyle açıklıyordu

|1 9 8 4 M art seçim leri öncesi Sakıp Sabancı A N AP’tan aday olm aya çok istekliydi. Konu M ehm et Barlas’ın evindeki bir yem ekte gündem e gelm iş ertesi gün Barlas’ı arayan Sabancı, “M ehm etçiğim . Sonunu getir. Bu İstanbul’u kalkındıralım, adam edelim . Dış kaynaklar bulalım ” diyerek hevesini göstermişti.

| O gece bu konuda hiçbir tepki verm eyen Turgut Ozal, ertesi gün M ehm et Barlas’a Sakıp Sabancı’yı neden belediye başkan adayı yapm ayacağını şöyle açıkladı: “Çeşitli bakım lardan olm az bu iş. Birincisi Sakıp, çok önemli bir holdingin başında. Siyasete bulaşırsa, bu holding sarsılır. İktidarı kaybedersek zorda kalır.”

I “Ayrıca ben Sakıp’la birlikte çalışmam. Ben onların koordinatörlüğünü yaptım. Sakıp sinirlenince kendine hakim olam az. Düşün ki, bana bile bağırıp, çağırırdı. Şimdi ben, bana bağırıp çağırm ış bir adamı, nasıl yanım da çal;ştırırım? Neticede, ben bu partinin patronuyum .” B Ö z a r ın anılarının 3 .b ö lü m ü 1 5 .s a y fa d a

Evren’den Ozal’la

“ Partine MSP ve

MHP’yi alma!”

E

Kenan Evren urgul NAP’ı kurmak i- çin izin istemeye gittiği Evremin kendisine “Peki iarti kur am a S P ve M H P ’yi alm a” dediğini anlatıp şöyle de­ di: “Aslında o sı­ ralarda bunlann hiçbiri önemli değildi. Zaten komutanlar en fazla yüzde 10 alacağım ıza ina­ nıyordu.”

■ 15.sayfada

m m m m m m m m nm m m m m m m m m m m m

Türkiye'nin en iyi gazetesi

TÜRKİYE'Nİ

EN

ÇOK

SATAN

GAZETESİ

N U M A R A

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çal›flmada uyku apne sendromu ön tan›s› ile uyku laboratuar›nda yatan hasta toplulu- ¤unda genel populasyona göre daha fazla oranda minör- majör kafa travmas› ve

1. Ödüllerin değerlendirilmesinde, ödülün başvuru sahibinin alanı ile ilgili yapmış olduğu çalışmalar için 2019’de verilmiş olması esastır. Daha önce en az

Üniversitemiz için gerekli her türlü, yapı, tesis, onarım, bakım, imalat, etüd, proje, keşif, ihale ve denetleme işlerinde yoğun olarak hizmet veren Yapı

Bu amaçla Hekimhan Mehmet Emin Sungur Meslek Yüksekokulu Birim Faaliyet Raporumuz 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 41 inci maddesine

Ulusal yayınevleri tarafından yayımlanmış kitap editörlüğü sayısı 1 Ulusal yayınevleri tarafından yayımlanmış kitapta bölüm yazarlığı sayısı 22 2021

10.1. İdarenin gerekli gördüğü veya şartnamede satınalmanın yapılmasına engel olan ve düzeltilmesi mümkün bulunmayan hususların bulunduğunun tespit edildiği hallerde

10.1. İdarenin gerekli gördüğü veya şartnamede satınalmanın yapılmasına engel olan ve düzeltilmesi mümkün bulunmayan hususların bulunduğunun tespit edildiği hallerde

Genel bilgiler: Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, 2019 tarihli ve 1 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2019 tarih ve 1 sayılı Resmi Gazete ilanıyla