YVRDPAN SAHNE HABERLERİ
★ H A Z I R L A Y A N
:
H U R II A N
A R P A D *
Müsalıipzade jübilesi tertip komitesi
MÜSAIIİPZADE CELÂL
VE TÜRK TİYATROSU
T ü rk Tiyatro edeb iy atın ın de ğerli ve o nisbette de sevilmiş sim alarından biri olan Müsahip- zade Celâl, geçirdiği bir otomo bil kazası neticesi hasta y a tm a k tadır. Müsalıipzade, esasen uzun m üd d elten b eri de gözlerinden m uztaripti ve rüyet kabiliyetini gittikçe kaybetm ekteydi. Onu ayla danberi yatağa düşüren, hattâ b ir aralık h a y a tın d a n bile üm it kestiren otomobil kazası da, son yıllarda büsbütün a r t mış olan bu arızasının netice sidir.
Gözlerinin ışığını hemen ta- mamiyle kaybetm iş, otomobilin sademesiyle bedenen de ağır şe kilde sarsılmış olan Müsahipza. de, bereket ki' fazla ihmal edil in e r i. Gazeteciler cemiyeti, m ü ellifler cemiyeti, sahne sanat kârları cemiyeti ve sanat dostla rı cemiyeti gibi memleket
mü-Müsahipzade Celâl
nevverlerinin m ühim b ir k ısm ı nı çevresinde loplıyan belli baş lı d ört teşekküle mensup pek çok hay ran ı, onun adı e tra fın da derhal b irleşd iler ve harekete geçtiler. Şimdi tiyatrolarım ızda onun eserleri oynanıyor, başında onun adına sık sık rastlanıyor ve bütün bunların verdiği yaşa mak heyecaniyle, sağlık d urum u gittikçe düzelen Müsalıipzade Celâl, seksen yılı çoktan arkada b ırak m ış olm asına rağmen, z in deliğini ve h ay atiy etin i yeniden kazanıyor.
Müsalıipzade Celâl, 1870 yılı Ağustosunda, îstanbulun. Cihan gir sem tinde Kumrulu Mescit so kağında kırmızı boyalı b ir evde dünyaya gelmiştir. Babası, Gaz h ane başkâtibi Müsalıipzade Mehmet A!i Bey, dedesi de Üâiincü S eü m ’in muhasibi bes tekâr izzet Şakir ağadır. Anne si, K antarcılar esnafından Amas yalI Mehmet ağanın kızı F ıln at Necibe h a n ım d ır.
ilk tahsilini T ophanede Firuz- ağa Sübyan mektebinde ta m a m ladıktan sonra o ta rih d e aynı
semtte açılan Feyziye rü ştiy e sine devam etmiş ve bilâhare Sü- leym aniyedeki Nümunei T e r a k ki id ad isin d e okumuştur. Ora dan mezun olduktan sonra BabI âli tercüm e odası hüiefalığına tayin edilmiş ve aynı ta rih le r de b i r m üddet de Hukuk m ek tebine devam etm iştir.
D evrine göre tahsilini son h ad d e k a d a r ilerletmiş, bir y a n dan da, ekmek parasını kazan mak için m em u riy et hayatına atılmış olan Celâl Bey, zam anı nın tiyatro ve sanat hareketle riyle de y ak ın d a n alâkalanıyor du. Başlangıçta m ünevver bir seyirci sıfatiy’e duyulan bu alâ ka, m eşrutiyetin ilânını m ütea kip sahneyle fiilen temas şeklin de devam e d iy o r ve Müsahip- zade, ilk sahne eseri olan üç perdelik Köprülüler piyesini, zam anının en m eşhur tiyatro adamı olan Manakyan efendiye temsil ettirmeğe muvaffak olu yor.
Müsahipzade Celâl’in ilk sah ne eseri olan Köprülüler, o s ıra da yazılan diğer ta rih i
JU * -T *~üt» ¿ w i » jOjj ^✓ UU .¿V l'*—■*'***)£' V '-*^1 V -O < ijU «» 4Í* W 7Í/''<fcL-«¡^a' ^ *J j | | «v, * &• (*x~)j\:j í^í ^ y )
u»-v* *'*T tyfV. ^ A ' '.S\y > ' r r r #A-í’U ;> - > " t f A / ' V ^ f , tr**’1 ^
*’> *1 tjjutf 1
«İstanbul E fe n d isi» nin iik lenı- siline ait bir ilân
terden farksızdır. T arih sayfala rında rastlanılan büyük isim Ieriıı sahnede tek rarın d an İha rettir. Takat Müsahipzade. bun dan hiç te memnun değildir. Onun gayesi, başkalarından ay rılmak, şahsiyetini bulmak ve hakiki tiyatro eseri yazmaktır.
Söyle d ü şü n m ek ted ir:
- Bu tarzda piyesler, bana, tarih sayfalarını tek rard an ib a ret geliyordu. Ben ise, tarihin gölgesi altında şöyle hayal m e yal seçilen halk hayatını piyese sokmak isliyordum.
Hakiki bir tiyatro müellifi o 'a rak böyle düşünen Müsahipza de, bu görüşünü kısa bir zaman içerisinde gerçekleştirmeğe mu. vaffak oldu. 1912 yılına rastlı, yan Köprülüler temsilinden bir sene sonra, İstanbul efendisini tamamladı. İlk defa olarak a n cak dört yıl sonra 1 Eylyl 1917 tarih in d d e ve Tıp Fakültesi kü tiıphanesi y a ra rın a verilen bir temsilde Bengliyan efendinin Osmanlı Operet Heyeti ta r a f ın dan sahneye konulan İstanbul Efendisi, Müsahipzade’nin görü. şünda ne k a d a r haklı olduğunu gösterdi.
1912 . 1932 yılları arasına rastlıyan faaliyetinin çok yüklü mahsulleri, bizzat Müsahipzade. nin te rcih sırasına göre şunlar d ır:
Bir Kavuk Devrildi, Ayna- roz Kadısı, Yedekçi, İstanbul
Efendisi, Selma, Munı Söndü, Lâle Devri, Pazartesi - Perşembe^ Kaşıkçılar, Atlı Ases, Balaban Ağa, Macun Hokkası; Gül ve Gö nül, Ferm anlı Deli Hazretleri, Kafes Arkasında, Gülsüm, Köp- ı ölüler, Demirbaş Sari.
Müsahipzade, T ürk sahne ede biyatındaki büyük b aşa rıla rım ve rakipsiz mevkiini, sadece bir alışkanlık, b ir itiyatla izah e d e cek k a d a r m ütevazıdır:
- T a h rip eden, in sanı i n s a n lıktan çıkarıp ruhen sukut etti ren itiyatlar olduğu gibi, kim se ye zararı dokunm ıyan, kendi
nefsinin zevkine m ünhasır kalan itiy atlar_ d a vard ır. Ben bu iti yadım dan müşteki değilim. O bana hayatın en acı günle rin d e yoldaş oldu, beni teselli etti. İm kân derecesinde az çok maişetimi de temin etti ve hâlâ da etmektedir. Ben ondan h o ş nudum. Bilmem, o da benden hoşnut m udur?
1939 yılında söylediği bu söz lere 1952 yılın ın hâdiseleri ve t i yatro afişleri cevap vermekte dir:
O da Müsahipzade’den tıoş ııut, hem de çok hoşnut.
Ziyaeltiii Sail Erim, Samiye Hün’e Kiirreyi veriyor.
S E Y İ R Cİ N İ N H A Y R A N L I Ğ I
Şehir Dram Tiyatrom uzun ha.rap çatısı altında 28 Ocak p a zartesi günü çok büyük b ir h a dise cereyan etti. Samiye H ü n ’ii «Miras» piyesindeki Catherin Sloper rolünde görüp h a y ra n kalan b ir seyirci, tan ın m ış iş adamı olan Ziyaettin Sait Erim , bu hislerini belirtm ek için ona bir h â tıra hediye etti. Ziyaettin Saidin son Almanya seyahatinde satın alıp evinin b ir köşesine
koyduğu zarif bir küre, müteva. zi bir merasim i müteakip Sam i ye H ün’e verildi. Fakat bu müte- vazi m erasim in bizim sahne sa natımız b ak ım ın d a n çok bü yük b ir mânası vard ır. Sahne ve sanat m uhitleri dışın d a yaşa yan b ir vatandaşın, hele b ir iş adam ının günlük işleri dışında böyle b i r alâka duym ası, bizim memlekette ilk defa vaki olm ak tadır.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi