r
i
Portreler")
i
i
»lîitât pena ılı
bayatından hatıralar
Beykoîdaki meşhur Yalıda merhumun
torunları neler anlattılar ?
73 yıllık ömrünün yarım asrini 200 e
vskln eser yazmağa hasreden adam...
Öğrenmeği sevdiği kadar öğretmeğe de âçlk, memleket ölçüsünde bir muallim... M illeti okumağa alıştırmak için ona İlk defa kendi dilile hitab eden bir muhar rir— Memlekete romanın ne demek ol duğunu tanıtan kudrerli bir kalem sa- h ib
i-Bütün bunlardan sonra hususî hayati l i de nazarı dikkati celbeden bir şahsi yet... Zamanında hakkında bir çok de dikodular yapılmış... Üstüste İki defa evlenmiş.. Yazdığı bir roman var ki ikin ci izdivacına saik olan bir aşkın hikâye sidir, deniyor...
Eserlerinden birinin yeni harflerle İlk defa basllişı onu memlekete hizmetleri, kıymeti, hatta hususî hayatı hakkında söylenenlerle tarih sahifelerinden söküp tekrar karşımıza çıkardı.
Bu münasebetle yazı yazan muharrir lerden arkadaşımız Kemal Salih Sel ga zetemizde çıkan yazısında «Ahmed M it hat Efendi gibi memleket malı olmuş adamların hususî hayatları da umuma aide ir» dedi ve onun hayatında henüz aydınlanmamış olarak duran bazl nok talar etrafında sualler sordu.
Bu suallerin cevablarlnl araştırmayı şayanı dikkat bulduğumuz için merhu mun ailesi efradile görüştük. Sözü bu vazifeyi deruhde eden arkadaşımıza bı rakalım:
Ahmed M ithat Efendi:
«— Dünyanın en güzel şehri İstanbul.. İstanbulun en güzel köşesi Boğaz.. Bo- ğezln en güzel köşesi Beykoz.. Beyko- zun da en güzel yeri evimin yeridir.» dermiş.
İşte bu evdeyim. Ona ald çalışma oda sının penceresinden Boğazı seyrederken söylediği bu sözlere hak veriyorum.
Şimdi yalının bir bölümünde torunu ve merhum Muallim Nacinin kızı Bayan Nigâr Ulusoy oturmaktadır. Bayan Ni- gâr (Efendibaba) sinin yüksek duygula rım, sağlam enerjisini, hayırperverliğini tam manasile nefsinde toplıyan bir Türk kadınıdır. Reisliğini yaptığı Yardlmse- vcnler Cemiyetinin Beykoz bölgesinde, yorulmak bilmez bir gayretle çalışmak tadır. Müracaatimizden ancak bir kaç
gün sonra rahatça konuşma imkânını
bulduk.
Bayan Nigârm hatıralara nekadar
bağlı olduğunu odaya her giren anla makta gecikmez. (Efendibaba) dan elin de kalan eşyayı eski yerlerinde muha fazaya bilhassa İtina gösteriyor.
K arşılıklı köşelere Ahmed Mithat E -
fendile Muallim Nacinin güzel birer
portresi yerleştirilmiş. Hayatta birbir lerine doyamlyan kayınpederle damadın bakışları pek manalı.
Efendibabalarınln, kendferine ders
okuttuğu masanın önünde oturan Bayan Nigâr:
— Yanlış efendim.. Maalesef yazılan larda çok yanlış var, diye söze başladı ve ilâve etti:
— Bu hal bizi çok üzüyor.. Bununla beraber bir yandan da hak vermiyor de ğiliz. Zira merhumun sayılmlyacak ka dar çok olan hatıraları aile arasında bi le toplanamamıştır. Nerede kaldı ki onu tetkik edenler hataya düşmiyecekler.
— O halde kabahati paylaşıyorsunuz? — Hakiriniz var.. Maamafih bu işe başlamış bulunuyoruz. Yalnız aile efradı çok dağınık olduğu İçin toplaması güç oluyor. Her ne olursa olsun Efendibaba- mîza aid hatıraları, hakikî çehresile derleyip neşretmek baş emelimizdir. Bu vacide epeyce ilerlediğimizi de size söy- liyebilirim.
— Ahmed Mithat Efendi hakkında
yazılan yazılarda ne gibi hatalara dü şüldü:
— Meselâ, büyük annem Servet Hani min Efendibabamdan yaşlı olduğu yazıl mış, tamamen aksi... Doğumu kadar en teresan olan evlenme hikâyesini bizzat kendi ağzından müteaddld defalar din ledik.. Sonra ikinci karisi Melek Hanim hakkında verilen izahat da aslına uygun değil.. Hatta İki hanımdan olan çocuk ların sayısında bile hakikate aykırılık var.
Bayan Nigâr gerek bu noktaları ve ge rekse Ahmed M ithat Efendinin hayatını o kadar güzel ve vazıh bir lisanla anla tıyordu kİ benim ayrıca sual sormam?
lüzum kalmıyordu- Hele elinde bulunan hatıra defterini hiç gözden kaçırmaması vak’aları tevsik etme bakımından şid detle alâkayı celbediyordu.
Bu izahatın bazl klslm'arlnl naklet meyi münasib gördüm ve Bayan Nigâ- ra «enteresan» diye tavsif ettiği hâdise leri anlatmasını rica ettim.
Ahmed Mithat Efendi
nasıl doğdu?
Bayan Nigâr, karşısında duran efendi babasının portresine gözlerini çevirmiş ti. Kimbilir hatırasında neler canlanı yordu. Sonra gülümsedi ve:
— Az kalsın efendi babam dünyaya gelmiyecekmiş, dedi. Bakınız bunu size anlatayım. Merhumun annesi Nefise ha nım Rus muharebesinde kocasını kaybe derek İstanbula gelen bir muhacirdir. Nefise hanım buraya gelince Tophanede Karabaş mahallesinde küçük bir eve yerleşmiş., biri İbrahim, diğeri de P at. ma adında iki küçük çocuğu da varmış. Kendilerile beraber kocasının en itimad ettiği sadık kâhyası Süleyman gğa da
bulunuyormuş. Nefîse hanım gelirken
yanında getirebildiği nakdî servetinin
bir kısmile Süleyman ağaya bir bezci dükkânı açmış, bu sayede iki çocuğunun bakımını temin etmiş.
Süleyman ağanın dürüstlüğü, çalış
kanlığı ve bu aileye karşı gösterdiği ba baca alâkası mahalle halkının nazarı dikkatini çekmekten geri kalmamış. Ni hayet bir gün, aklı başında konu komşu Süleyman ağayı çağırarak kendisini Ne fise hanımla evlendirmek istediklerini söylemişler. Süleyman ağa:
«— Aman nasıl olur da ben efendi min hanımım alırım. Sakın bunu ken disine duyurmayınız gücenir» diye tek lifi reddetmiş. Fakat komşular her iki tarafa da fazla ısrarda bulundukları için güçhal ile bu evlenme yapılabilmiş.
Bu suretle kurulan mütevazi yuvada bir müddet mes’ud bir hayat hüküm sürüyor. Nefîse hanım 45 yaşma geldi ği bir sırada, kendisinde bir gayritabii- lik hissediyor. Bilâhare bu halin hami leliğe delâlet ettiği anlaşıldığından Ne. fise hanım derin bir kedere düşüyor. Çünkü o devirde bu yaşta bir kadı nın çocuk yapması ne kadar a;'ib!.. Kadıncağız utancından kıvranmağa, baş. lıyor. Ççşuğun düşürülmesine karar ve. riliyor. Türlü çarelere başvuruluyor. F a kat nafile. Cenin imkânı yok anadan ayrılmıyor. Ne yapsınlar, kadere razı ol. maktan başka çare yok. Neticede Ah med dünyaya geliyor.
Efendi babamın asıl adı Ahmeddir.
Mithat adını sonradan Rusçukta, kendi sini çok seven Mithat Paşa koyuyor.
Doğum hâdisesi aile arasında hic bir zaman dilden düşmezdi. Hattâ gerrb an nesi ve gerekse babası, sırası geljikç-' Ahmede İtizar eder ve:
«— Meğer senin gibi tanınmış bir a. dairi dünyaya gelecekmiş, biz de ekme, ğini yiyecekmişiz. Az kalsın günaha gi. riyorduk, bizi affet oğul» derlermiş.
— Merhumun evlenişinin de enteresan olduğunu söylemiştiniz, bunu anlatmaz mısınız?
— Efendi babamın övey olaıj büyük
ağabeyisi Hafız İbrahim Paşa adile anı lır. Memuriyet icabı birçok vilâyetlerde dolaşmıştır. Her gittiği yere küçük kar. deşini de beraber götürmüştür. Hattâ Rusçukta M ithat Paşanın yanında ikisi
de memuriyette bulunmuşlardır. Rus.
çukta iken efendi babam 18 yaşında bir delikanlı imiş.. Gayet zeki ye istidadlı olduğu için yetişmesine hususi bir e. hemmiyet gösterirlermiş. Orada M ithat Paşadan (Mithat) adını, yerli bir aileden de (Servet) hanımı almıştır.
Hafız İbrahim Paşa Rusçukta (Arif Kadiş) adında bir kadının evinde otu. rurm/uş. Bu kadının 14 yaşında Servet adında bir kızı varmış. Henüz yetişmek, te olan bir kız. Servet daima mahalle arkadaşlarile beraber oyunlar tertib e. der, neş’eli vakit geçirirmiş. Zamanla bu oyunlara gene Ahmed M ithatm da işti rak ettiği görülmeğe başlanmış. Çocuk, lar ekseriya köşe kapmaca oyununu se. çerlermiş. Bizim gene Ahmed, bir fır. satı bulur, ne yapar y^par Servetle ay n i yere saklanırmış.
Hafız İbrahim Paşa yaramaz karde. şinin güzel bir kız olan Servetle müna sebetini sezmekte gecikmemiş. B ir gün onu yanma çağırmış ve:
■ — Ahmed, demiş sana Serveti alayım mı?
Delikanlı kızarmış, fakat ağabeyisin? karşı çok hürmetkâr olduğu için başını önüne eğerek bir şey söylememiş.
Hafız İbrahim Paşa onun bu halini görünce işi anlamış ve güliimsiyerek:
«— Mademki bir şey söylemiyorsun; O halde önümde bir takla at» de.
1 miş. Paşanın ne kadar hisli bir a-
dam olduğu anlaşılıyor. Devrin te.
lâkküerini de hesaba katarak etrafile alâkadar olmada ihmal göstermiyor.
İşte bu teklif üzerine mahcubiyetin, den bütün bütün ezilip büzülen küçük birader hürmetle sevgi arasında tered. düdlü dakikalar geçirmiş ve anî bir ka rarla Pş.nın önünde canbaz gibi bir takla atmış. Böylece iki sevgili muradlanna ermişler .Evlendikleri zaman Servet ha. mm 14, kendisi 18 yaşında olduklarına göre hangisinin daha büyük olduğu an laşılıyor.
Burada bayan Nigâra şu suali sordum: — Bu malûmata göre Ahmed Mithat Efendi ikinci karısı Angeliki. yahud Me. lek hanımla, Servet hanımın ihtiyarla masından, o zamanın tâbirile tekaüde
sevkedilmesinden dolayı evlenmemiştir. — Aralarında mübalâğa edildiği gibi
yaş farkı olmadığına göre» bu sçbeb
doğru olamaz. Bu zehabı şu hâdise ile de tashih etmek mümkün: Servet ha. nımla. Melek hanımın söylendiği gibi dörder değil beşer çocukları olmuştur. Her birine aid olan çocuklardan tiott kız İkisi erkektir. Melek hanım aileye katıl dıktan sonra dünyaya gelen çocuklar 'ayni zamana tesadüf eder ve Melek hanımın son çocuğu olan Galib dünyaya geldiği zaman, ayni tarihte Servet ha nımın da beşinci çocuğu Ahmed Muzaf fer doğmuştur.
(Bayan Nigânn anlattıklarına bir
başka yazıda devam edeceğiz.)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi