• Sonuç bulunamadı

Celile Hanım'ın resimleri ilk kez bir araya getirildi:Nazım Hikmet'in annesi ilk kadın ressamlarımızdandı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Celile Hanım'ın resimleri ilk kez bir araya getirildi:Nazım Hikmet'in annesi ilk kadın ressamlarımızdandı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

17 O C A K 1988

TT- Ç cR -^ 3

KÜLTÜ

N âzım H ikm et’irı annesi ilk kadın ressamlarımızdandı

Celile

H anlının

resimlen

ilk kez bir araya getirildi

K ız ı Samiye Yaltırım’ın

çabalarıyla ilk kez

Bakırköy Sanat

M erkezim de bir araya

getirilen yapıtlar

6 şubata kadar

görülebilecek. Celile

Hanım ’ın sergilenen

desenlerinin tümü

Samiye Yaltırım

koleksiyonundan;

yağlıboyaları ise

S. Yaltırım,

A yşe Yaltırım,

Müzehher

Vâ-Nû, H ikm et

Yaltırım ve

Erdinç

özerm an

koleksiyon

larından

derlendi.

Kültür Servisi — Ülkemizin ilk ka­

dın ressamlarından Celile Hamm’ın (1882-1956) yapıtları Bakırköy Sanat M erkezi’nde sergileniyor. Sergide,

Nâzım H ikm et’in annesi Celile Ha-

nım ’ın, P aris’te bulunduğu dönem­ de yaptığı karakalem nü çalışmala­ rım kapsayan 27 desenin yanı sıra çe­ şitli dönemlerde yapılmış 22 yağlıbo­ ya tablo yer alıyor. Celile H anım ’ın kızı ve Nâzım Hikm et’in kız karde­ şi Samiye Yaltınm’ın çabalarıyla bir araya getirilen desen ve tablolar 6 şu­ bat gününe kadar görülebilecek.

Leyla H anım ’la Enver P aşa’nın

kızı olan Celile Hanım, ilk resim ça­ lışmalarına on beş yaşlarında başla­ dı. M ütareke yıllarında resim çalış­ malarına ağırlık veren Celile Hanım, o dönemde bugünkü Galatasaray Li- sesi’nde açılan bir karm a sergiye

“ Kahve İçen Kadın’’ adlı tablosuy­

la katıldı.

Daha sonra dönemin M atbuat Umum M üdürü Hikmet Bey’le ev­ lenen Celile Hanım, Nâzım Hikmet ve Samiye Yaltırım’ı dünyaya getir­ di. Bir süre sonra Hikmet Bey’in ti­ carete atılması, aileyi maddi bakım­ dan güçlüklerle yüz yüze getirdi. Bu­ nun üzerine Hikmet Bey yeniden me­ muriyete döndü. Celile Haram ise gi­ derek zamanının daha büyük bir bö­ lümünü resim çalışmalarına ayırdı.

ki, hayatımdan bıkıyorum. Yaşamak bana zor geliyor. Zahmet, meşakkat, üzüntü, kalp kırıklığı, hasret... Çok çalışıyorum. Çalıştıkça resmin ne ka­ dar zor bir sanat olduğunu anlıyo­ rum. Cenabıhak inşallah emeklerimi boşa çıkarmaz. Niyetim İstanbul’da, burada olduğu gibi bir mektep aç­ mak. Onun için derince gidiyorum. Süse değil, ciddi şeylere çalışıyorum. Bugün mektebin karakalem hocala­ rından biri yaptığım resimleri gördü, tebrik etti. ‘Bir sene daha böyle ça­ lışırsanız mükemmel bir ressam olursunuz’ dedi. Ve diğerlerine dö­ nerek, ‘Madamı misal tutunuz, ba­ kınız çalışmak, insanı zaman içinde nasıl terakki ettiriyor’ dedi. Pek memnun oldum. İnşallah Türkiye benimle iftihar edecek; bir Türk ka­ dım, Avrupa salonlarında resimlerini sergileyecek. İnsanın seçtiği bir bili­ mi tamamiyle öğrenmesi için ömrü­ müz kâfi değil. Onun için eskilerin tecrübelerinden istifade etmelisin, ömrünü bizimkilere eklemelisin. Çok oku ve çok tahkik et. Binlerce, gü­

1920’lerin başlarında resim öğre­ nimi görmek amacıyla_Roma’ya gi­ den Celile Hamm, akademide, bir bakım a ilerlemiş yaşına karşın üstün başarı gösterdi. O radan P aris’e ge­ çerek özel bir atölyede çalışmalarını sürdürdü.

Y urda döndüğünde artık tek uğ­ raşı resimdi. O dönem geçim kaygı­ larının ön planda olduğu bir dönem­ di. Ekonom ik koşullar hiç de iyi de­ ğildi. Celile Hanım, geçimini sağla­ mak için bir şirkette Fransızca çevir­ meni olarak çalıştı.

P aris’ten oğlu Nâzım H ikm et’e yazdığı bir m ektupta Celile Hanım

şöyle diyordu: “Sevgili Nâzım’cığım. gazeteleri aldım, resimlerini gördüm. Birçok defalar öptüm. Pek büyü­ müşsün ve serpilmişsin. ŞUrlerin pek güzel. Samiye de senin gibi büyüdü mü? Pek göreceğim geldi. İki gece­ de bir seni ve kardeşini rüyamda gö­ rüyorum, üzülüyorum, meraklanıyo­ rum, acaba hasta mıdırlar diyorum. Burada bazı günler öyle sıkılıyorum

KIZI VE TORUNU — Bugüne kadar yapıtlarının pek azı çeşitli karma sergilerde yer alan Celile Hanım’ ın desen ve yağlıboyaları bir arada sergileniyor. Celile Hanım'ın, kızı Samiye ile torunu Hikmet'i konu aldığı bir tablosu da sergideki yağlıboyalar ara­ sında. Yağlıboyalardan 16’sı ilk kez sergileniyor.

zel gözlerinden öperim. Seni set/en anan Celile. 29 eylül P aris...”

Celile Hanım, gözlerinin giderek az görmesine karşın, geç yaşlarda bi­ le bütün zamanını resme ayırdı, re­ sim çalışmalarını öm rünün sonuna kadar aralıksız sürdürdü.

Celile H anım ’ın yapıtlarının pek azı çeşitli karm a sergilerde yer aldı. Bakırköy Sanat Merkezi’nde sür­ mekte olan sergi, sanatçının yapıtla­ rının toplu olarak sunulduğu ilk sergi özelliği taşıyor. Sergide yer alan 27 karakalem desen çalışması ve 21 yağ­

lıboya tablodan 16’sı ilk kez sergile­ niyor. P aris’te bulunduğu döneme ilişkin desen çalışmaları, nü ağırlık­ lı olan Celile H anım ’ın sergilenen yağlıboya tablolarından 13’ü n atü r­ m ort, 3’ü nü, 5 tanesi de portre.

Celile H anım ’ın Bakırköy Sanat M erkezi’nde sergilenen desen çalış­ malarının tüm ü Samiye Yaltırım ko­

leksiyonundan, yağlıboyaları ise Sa­ miye Yaltırım, Ayşe Yaltırım, Mü­ zehher Vâ-Nû, Hikmet Yaltırım ve Erdinç Özerman'ın koleksiyonların­

dan derlendi.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a h a T o ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Karaköyde liman, Tünel de Kolaro, Beyoğlu'nda Degüstasyon ünlü işadamlarının gittiği, yemeklerinin kalitesi hiç bozulmayan lokantalardı w KİŞİ de pek büyük

Ayrılık belki ölümden beter Çekdiğim bu acı bana yeter Allahım bu dert ne zaman biter Taş olsa ağlar gelirdi dile Yetmezmi artık çektiğim çile İsyan

Frenk şiirinin vahid-i kıyasisi manzume olduğu­ na göre onda da manzume bir tertip hâlinde gö­ rülecekti; daha büyük bir manzume olan dram’a gelince o artık

NASA’n›n 1989 y›l›nda Jüpiter’i incelemek üzere f›rlatt›¤› Galileo uzay arac›yla, 1997 y›l›nda Satürn’ü incelemek üzere f›rlat›lan Cassini’de roket

Ağız yoluyla alındıklarında sindirim sisteminin düşük pH’ına ve sindirim sistemi enzimlerine gösterdikleri direnç sonucunda kalın bağırsağa kadar

[r]

Akşamcıl tiplemesinin yüksek oranda nörotisizm, erte- leme, yenilik arayıcı davranış ve düşük seviyede oto- kontrol ve zarardan kaçış özellikleri göstermesi,

Gerçekten de Ali Paşa Çarşısı, gerek yeri ve konumu gerekse biçimi ve oran­ larıyla Edirne’deki Roma kültürüne öylesine saygılı ve Hadrianapolis’in