• Sonuç bulunamadı

Eski edebiyatımızda mevcud olmayan iki tarz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski edebiyatımızda mevcud olmayan iki tarz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

15 Eylül

f

...= Edebiyat köşelerinde

■■

- =

Eski edebiyatım ızda mevoud

olmayan iki tarz

^

..— =

Yazan : Midhat Cemal Kuntay

=

Divan edebiyatında iki türlü eser yok:

1 — Mektuplar; 2 — İtiraflar.

Evvelâ mensur mektuplar, bir mevcudiyet sayılacak, ve bir tarzdan örnekler teşkil edecek miktarda değildir. Vakıa Fatih Sultan Mehmedin Feridun Bey mecmuasında kendi kalemile yazılmış mektupları vardır; ve bunlar, K em alin tabirile «Fa tih'in Cevdet-i kariha ve tema yülât-ı müceddidânesinin ne derece âlî ve müesser olduğu­ nu ispat edecek» kıymettedir. Fakat bu mektuplar hem res midir; hem de meselâ. Madam dö Sevinye’nin kızına ve başka larına, ve yine meselâ Çester- lild'in oğluna yazdığı m ektup­ lar gibi, biv milletin edebiyatın da merhale olacak eserler değil dir. Hattâ Tanzimat edebiyatın daki Abdülhak Hâmidin «Mek­

tuplar» ı, Muallim Naciııin «Mektuplarım» ı, Cenap Şeha- beddinin «Hac yolunda» ve «Avrupa mektupları» ile «Na. mık Kem al» in nasılmış bazı mektupları bile, doğrudan doğ rüya mektup edebiyatının nu­ muneleri sayılamazlar. Ham i. | din ve Kemalin basılmış m ek. 1 tuplan, bazı taraflarile mektup olmakla beraber, umumî vasıf larile makaledirler; Cenabın i kitap halinde çıkan mektupla - n, şekillerde mektup olsalar bi le, mahiyetlerde «Seyahatna . me» dirler; Gir inli Sırrı Paşa­ nın «Mektubatı Sırri» si de Sa­ mi Paşanın •Münşeatı Sami» si gibi, «Mektup» nesri olmaktan ziyade inşadırlar. Tanzimat e- debiyatmda «Mektup» m efhu­ muna lâyik olan, ve bugünün değil, hattâ yarının güzel nes ri sayılabilecek derecede samia mî ve sade yazılan mektuplar Namık Kemal'in, kardeşi Ö- mer Naşid Beye, damadı Rifat Beye ve kızı Feride hanıma kıs men Mağosa zindanından, ve kısmen Midilli menfasından gönderdiği mektuplardır ki maat teessüf şimdiye kadar meçhul kalan bu eserleri, basılmakta o lan «Namık Kem al» ismindeki eserime aldım.

Eski ve hattâ yeni edebiyatı­ mızda hiç mevcud olmıyan ikin ci tarzda «itira f» eserleridir.. Kendilerini, değiştirmiyerek gösteren, ve kusurlarını kork mıyarak söyli.yen müellifler ne divan, ne taıızimat, ne teced - düt edebiyatının ne şairlerinde, ne ediplerinde yıktur. Vâkıâ Anotol Frans’m aediği gibi in-

j

sanların kendilerinden bahset-1 melerini, başkaları tatsız bulur

j

lar. Fakat buna rağmen, insan Iann en iyi yazabilecekleri mev] zular, en evvel kendileridir..

Çünkü insanlar en büyük alâ­ kayı kendi şahıslarına karşı du yarlar, ve bu alâkayı karilerine de çok muvaffakiyetle duyurur l lar. Yazılmış hiç bir jurnal, ha. tıra, itiraf yoktur ki, muharriri

j

ne, ölümünden sonra, umumî bir sevgi sağlamasın, meselâ on sekizinci yüzyılın Fransız e- diplerinden olan ve «tncas» «Blisaire» isminde eserler veren

«Marnaontel» in bu iki kitabı, arıların uttuğu bir bahçede «V irjil» in, «Georgiques» ini o- kuyan bir çocuktan bahseder­ ken yazdığı satırlar kadar alâ­ ka uyandırmamışlar, çünkü bu çocuk müellifin bizzat kendisi­ dir; çünkü bu anlar, bizzat mü ellifin, çocukken balını yediği arılardır; ve müellifin muhay­ yilesi, bizzat yaşadığı şeylerin hatıralarile ışıklıdır, alevlidir, canlıdır, bir kelimeyle doğru - dur. Bu müellif ki, müelliflerin içinde en soğuk olanıdır, kendi ni yazarken bu kadar sevimli o lursa, bir dâhinin, bir Jean Jacques Rousseau'nun, bir Chateau briand’ın kendilerini yazdıkları eserler, okuyanlarda nasıl bir kıyamet koparır, tab min edebiliriz, ve bilhassa ku­ surların itirafları hakkındaki1 satırlar.

Fakat her itiraf, ayni miktar da sıcak olamıyor; kilise evliya smdan «Augustin’in itirafı gibi! Bu büyük âlimin yazdığı itiraf iar, insan merakını değil, an­ cak Tanrı aşkını tahrik edecek mahiyettedir. Ve bıu âlim, insan lara değil Allaha itirafta bulunu yor. İşlediği günahları anlata­ rak nedamet duyuyor. Halbuki bir kusurun itirafındaki güzel­ liği, nedamet kadar azaltan

şey yoktur. Meselâ, bu kilise ev Uyası, çocukken, diğer çocuklar la beraber, bir bahçeden çaldı­ ğı armudları itiraf eder. Fakat bu itirafını yazarken, Rousseau nun «İtira fla r» mdaki güzel say faları vermek kudretini göstere mez.

Çünkü bu suçunun itirafın . dan sonra, derhal. Tanrıya ni- dâ eder:

«Yarabbi, İşte bir uçurumun dibinden gufranınla çekip kur tarmak İnayetinde bulundu­ ğun kalb, böyle sefil bir kalb- idi.»

Anatole France, bu hâdiseyi anlattıktan sonra der ki:

Sanki bir yumurcağın iki mey va aşırması, bir uçuruma yu. varlanmakla ifade edilecek bü yük bir cinayetmiş gibi!

Halbuki «Rousseuu» böyle mİ? Bu kilise evliyası gibi mi?

<fO «itiraflar»m ı nedametler­ le çirkinleştirmez; ve yarım iti raflar yapmaz. O, müthiş bir kolaylıkla itiraf eder; hem ken dişinin, hem başkalarının suç­ larını. O bilir ki, gerçeği, ne kadar sefil ve ne kadar çirkin olursa olsun, gerçeği müessir ve güzel yapmasını bilir. Onda, dehânın o sırları vardır ki her şeyi, ateş gibi, tasfiye ve tathir eder. Bu sır İledir ki o, dünyayı (Devamı sayfa 6, Sii. 7 de)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

_u anda Kaz Dağı eteklerinde Bahçedere Köyü'nün yaşam alanları sınırlarında 3.400 hektar alanı, arama ruhsatı 69558 no.lu yürürlük tarihi 29- 03 - 2004 olan belge

Le Gouvernement Républicain a entrepris d’une part de réaliser le plus rapidement possible la construction de voies ferrées dans toutes les parties du pays et

Araştırmada incelenen özelliklerden bitki boyu, yan dal sayısı, gövde çapı, bitki başına harnup sayısı, tohum verimi, ham protein oranı, ham yağ oranı ve ham

Bu çalışmamızda çevresel şartlardan olan hidrotermal ortamın, farklı fiber dizilimlerine sahip tek tesirli bindirme bağlantılı kompozit numunelerin hasar

In physicochemical activation, activated carbon synthesis is made by placing a chemical agent either on the raw sample or on the carbonized material and placed

Biochemical synthesis of silver nanoprticles using filamentous fungi Penicillium decumbens (MTCC-2494) and its efficacy against A-549 lung cancer cell line. Chinese

DP 410 ve DP 490 yapıştırıcısı ile bindirmeli olarak alın alına birleştirilen halka kesitli çubuk numuneler, alın alına birleştirilmiş numunelere oranla gerek

Moder- niteyle, yani ekonomide modernleşme, anayasal düzen, liberal demokrasi ve bireysel otonomi üzerine kurulu toplumlara geçişle birlikte, kamusal alan bir yandan ahlaki,