• Sonuç bulunamadı

II. Abdülhamit ve sadrazam Sait Paşa

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "II. Abdülhamit ve sadrazam Sait Paşa"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

f TARİHTEN SAHİFELER |

1

— —i

— —■

—■

—■

— ı—rı— n rr ~ı - _ -ı_j_ı-i| i , L

„u f

II. Âhdülhamit ve

sadrâzam

Sait

paşa

II. Abdülhamidin henüz Padişahlığı

İçin görüşmeler yapıldığı sıralarda,

Yazan

|

*• ŞEHSUVAHOĞLU

di hal’a hazırlanan ve ellerile kendi»

¡sini saltanata geçirecek olan vükelâyı

c

ve bunlarla hizmet görmüş saray

adamlarını iş başından uzaklaştırma­ yı düşünmüş olduğu anlaşılıyor.

Sultan Hamit, bu düşünceyle tahta çıkmadan on gün evvel, kendisine em niyet ettiği, nazarı dikkati çekmeyen orta halli, sadık bir adamından Başr kâtiplik makamını İdare edebilecek kimselerin isimlerini istemiş, o zatın verdiği listede yazılı bulunanlardan Ticaret Meclisi âzaiarmdan Sait beyin isminin yanındaki (ketûm, Arabi ve

J

Parisiye aşına, Fraıısızcayı okuduğu-nu, anlayıp, henüz söylemeğe mukte­ dir olamıyacak surette yeni tahsil et­ miş ise de az zamanda pek güzel söy­ leyecek hüsnü ahlâk sahibi ve idare­ sini bilir bir zat) meşruhatı dikkatini çektiğinden kendisini Mabeyin Baş­ kâtibi olarak seçmişti. (1)

Abdülhamit hal'inden sonra ve Eait paşanın hatıratı neşredildiği sı­ rada bu tâyin keyfiyetinden şu şekil­ de bahsetmektedir: «Cülûsumda ben Sait paşayı tanımazdım. Biraderim hasta idi. Aradan üç beş ay geçmiş, iyi olmamıştı. Etraftan bazı zevat ba­ na makama gelmek lüzumunu söyle­ diler. M kama geçtim, tabii bir Baş­ kâtip ¡âzım. Münasip kimler varsa eşarp isini getirin, fakat ismi hizasına kısaca tereümei hâlini de yazın de cim, filhakika getirdikleri kâğıtta bir kaç isim vardı. Bunun isminin hiza­ sında medresede tahsil etmiş, kâtip, sa’yi zıtlsiie Fransızca öğrenmiş, kıya fet-ine bakmaz bir adamdır yazılı idi. Benim nazarı dikkatimi celbetti. Ken­ di sa’yi ile medrese tahsili görmüş, kâtip, Fransızca bilir, zeki fakat kı­ yafetine ehemmiyet vermezmiş, ne beis var. Bunlar kusur değil, hoşuma gitti. Başkâtip tâyin ettim.» (2)

Bizzat Sait paşa da hatıratında «Hiç bir tarafa intisabı olmadığını, Zatı Şahaneyi de daha evvel tanıma­ dığını, cülûs günü haberi olmıyarak başkâtiplik vazifesinin kendisine ve­ rildiğini ve bunun sebebini tayinde tereddüt ettiğini» söyleyerek diyor ki: «Bu memuriyette Sadullah paşa mer­ huma halef olduğumda o gün müşa­ rünileyh Sadullah paşa bana, Zatı Şahaneye mensubiyetmiz ne zaman­ dandır cemeslle bugündendir cevabı­ nı» vermiştim.

Beylerbeyi sarayında Sait paşanın hâtıratım okuyan mahlu’ Hükümdar bu başlangıç için «Bak onu doğru söylemiş, Allah için de kendisinin ha­ beri yoktu. Ben tâyin ettim, doğru­ dur» diyor. (3)

Sultan Hamit seneler sonra da muhtelif vesilelerle Sait paşaya kendi sini Başkitabete başkasının tavassutu ve sahabeti ile getirmediğini, intiha­ bın karihasından vaki olduğunu söy­ ler ve bu suretle de ancak kendisine minnet duyabileceğini, kendisine bağlı olabileceğini hissettirirdi.

bir askerî kuvvet teşkil edilmesi ve memlekette hafiye tertibatı yapılma­ sı Sait paşanın eseridir, Sait paşanın ilk Sadaretinde bir hafiye teşkilâtı talimatnamesi kaleme ahp bunu amedî kaleminde bir zata yazdırdığı ve iradesini alarak tatbik ettirdiği de bir hakikattir) diyor (5)

II, Abdülhamit, Sait paşayı korku­ tabileceğin!, ona her türlü siteminin, cefasının geçebileceğini bilir ve hiç bir Sadrâzamına yapmadığı bir şekilde paşaya tabanca çeker, hançer göste­ rir, yahut sarayın bir odasına onu elile hapsedip üzerinden kilitlerdi.

Sait paşa birinci Sadaretinde Pa­ dişaha bir Meclisi vükelâ mazbatası takdim etmiş, yapılacak ıslahatın ka­ nunu esasiye istinat ettirilmesi tek­ lifinde bulunmuştu. Ertesi gün Hüküm dar kendisini saraya çağırtıp şiddetle tekdir vs belindeki küçük bir hançeri çekip üzerine hücum etti. Sadrâzam istifasını verdiyse de kabul olunma­ dı.

Ertesi gün üzüntülü bir halde hu­ zura çıkan Sait paşa evine döndüğün­ de, üzerine hançerle hücum etmiş Hükümdar Sadrâzamına bu defa şu hattı Hümayunu gönderiyordu: (Sizi bugün pek meyiis ve mükedder gör­ düm. Bu haliniz bana pek ziyade tesLr edip mucibi esefim odu. Cenabı Hak­ ka kasem ederim ki size muhabbetim vardır ve severim.)

Et. Abdülhamit Sai,t paşayı takdir eder, mazû] bulunduğu zamanlarda bile paşayı arar, devlet işleri hakkında onun reyinden faydalanmak isterdi Birbirlerine küskünlükleri, Sultan Hamidin bazan tabanca ve hançer çekmeye kadar giden hiddetleri bu yakınlıklarını bozmazdı. Padişah, ve hlmlerile, bazı düşüncelerile kendisine benzeyen ve Başkitabette nazırlıklar­ da valiliklerde bulunduktan sonra Sa­ darete getirdiği bu devlet adamını iyi tanır, ona mümkün olduğu kadar emniyet ederdi. Fakat kendi çocukla­ rından başlamak üzere herkese karşı duyduğu şüphe Sait paşa için de ba ki idi. Sait paşa diyor k i: «Zatı şaha­ nenin eülûsımun ikinci senesinden itibaren sokakta iki hafiye tarafmdan takip olunuyordum. Hafiyelerin adedi gittikçe arttı. İngiltere sefaretinden avdetimden sonra mütarassıtlar sekize iblâğ olundu, altıncı defa Sadaretten infisalimden ilânı Meşrutiyete kadar ise bunlar on iki kişiye varmıştı.» (4)

Sait paşa 1321 senesinde hasta ol­ duğundan tebdili hava İçin Boğaaiçlne gitmesini ve oğlu Ali Namık bey soka­ ğa çıktıkça arkasına hafiyeler takıl d>ğından bu takibatın kaldırılmasını Hacı Ali paşa vasıtasile Hükümdardan İstida etmiş ve bunlara karşılık Sul tan Hamit sayfiyeye giderse garaz er­ babı kendisini rahatsız ederler. Nişan- taşının havası iyidir. Orada otursun, ben de oturuyorum ya, demiş. Oğlu hakkındaki niyazına da (Sefaretlere gidenin elbette arkasına adam konu­ lur» cevabını göndermiş.

Sait paşanın hafiyeler hakkındaki şikâyetine karşı Mabeyin Başkâtibi Tahsin paşa diyor ki: (Yıldız sarayı­ nın yegâne merci haline getirilmesi, merkeziyet usulünün Yıldızda hüküm­ ran olması, sarayın etrafında hususî

Scltan Hamit, Sait paşayı hakika­ ten severdi. (Onun sıkıntı çekmesini istemez ve pek muktesit olduğunu bil­ diği için refahı maişeti esbabını te­ minden geri durmazdı. Nişantaşmda oturduğu büyük konak hazine! hassa- dan yaptırılmıştı. Memuriyette olsun, mazûl bulunsun saray mutfağından paşanın konağına sabah akşam mun­ tazaman yemek giderdi.) (6)

1300 senesinde de Sait paşa Yıdız sarayında Sultan Hamit tarafından tabancayla tehdit edilmiş ve şüphesiz büyük bir korku geçirmişi. Kendisi hatıratında bu hâdseyi şöyle nakledi­ yor; (Bir gece saraya çağır ildim, Pa­ dişahın huzuruna girdiğimde Zatı Şahane kuuduma müsaade verme­ yip kendileri de ayağa kalkıp bir çey­ rek kadar bana bir çok hitap ve itap­ ta bulundular.) Sultan Hamidin hai’i İçin Dağıstanlılardan mürekkep bir cemiyet kurulmuş, bu cemiyet Padişa­ h ı muhafazaya memur Dağıstanlı hassa askerini eîe geçirmiş, bu askerin öncüsü sarayın içindeki Dağıstanlı Mehmet paşa imiş. Müşir Fuat paşa ile sair bazı zevat da cemiyettenmi.ş ve gûya Sait paşa da cemiyete riyaset ediyormuş. Padişah buna dair tahki­ kat evrakını Salt paşanın eline verip paşa sürtali bakışlarla kâğıdı tetkik ederken ve henüz mânasını anlayama­ dan Sultan Hamit varakayı hiddetle elinden çekmiş, Sait paşa bundan sonrasını şöyle anlatıyor: (Bana ne diyeceksin .sualini irat eylediler. Aslı faslı olmıyan şeylerdir, mealinde bir kaç keimeyie beyanı meram ettim. Tekrar ne diyeceksin diye haykırdı­ lar. Aslı faslı olmıyan bir şeye bun­ dan başka ne cevap verebilirim dedim. Bunu deyince haykırmaları fazlalaştı. Mührü hümayunu istediler. İşte o za­

man müşkül mevkie girdim. Zira m üh­ rü hümayun üzerimde değildi. Hatemi âliyi çantamda taşırdım. Mabeyine çağırıldığım gece de çantayı getirmiş isem de huzura girerken adamımın yanında bırakmıştım. Zatı şahaneden mabeyin dairesine gidip mührü geir- mek üzere ruhsat istedim. Amma kendileri caha ziyade tehevvüre gele­ rek pantalonunun yan ceplerine doğ­ ru meşin bir mahfaza içinde taşıdık­ ları küçük bir rövelveri çıkarıp ba şımda tuttular. Ben o sırada irade buyurun çantayı getirsinler emaneti hümayununuzu veririm bende olan emaneti İlâhîyi de ondan sonra alır siniz dedim. Bunun üzerine rövelve­ ri başımdan alıp kendileri oturdukla­ rı büyük salonun kapısmdan çıkarak çantasını getirsinler iradsini verdik ten sonra avdet ve tekrar mahut rö velveri başıma tutarak (mührüm çantandan çıkmazsa buradan ölün çı­ kar) demeye başladılar. Bereket ver­ sin ki çok geçmeden çâııta geldi ve açıp hatemi âü sahibine verildi. Fa­ kat bu defa tehevvürler ve ithamlar başka şekillere döndü .Gûya zatı şaha neyi imha va hal’edecek olanlar aka­ binde Sultan Muradı tahta çıkara­ caklarmış. Hattâ sarayında bazı Kürt gizlenmiş oldukları itlka- dında bulunuyordu. Bu hal tahakkuk ederse evvelâ beni parçalatacağım söyledikten sonra önüme düşerek ve beni haremle kendi daireleri arasın­ da bir odaya götürerek orada hapset­

miş ve kapıyı kili tüyerek gitmişlerdi. On sekiz saat mevkuf kaldıktan son­ ra haneme avdete mezun oldum. Bu avdet gününün gecesi gene mabeyine çağırıldım. Fakat bu defa Sadaret hizmetiyle mükellef oldum.) (7)

(Bitmedi)

(1) Bu malûmat Sultan Hamidin Sadrâzam Cevat paşaya yazdığı mu­ fassal bir tezkerede mevcuttur. Muh­ terem İbnülemin Mahmut Kemal Yıldız evrakı arasında gördüğü bu ve­ sikayı son Sadrâzamlar adlı eserinin Sait paşa bahsine koymuşlardır. Tez­ kerede Sultan Hamidin bahsettiği na­ zarı dikkati çektiren orta halli sadık memurun müsahip Salt efendi oğlu Ahmet bey olduğunu da muhterem müverrih bey işaretliyorlar.

(2) Muhterem İbnülemin Mahmut Kemal Son Sadrâzamlar eserinde Sait paşa bahsini de bazıları ilk defa neşredilen kıymetli vesikalarla ta­ mamlamış bulunuyorlar. Bu makale­ ler Sultan Hamidin hal’inden sonra hususî hekimi Avtıf Hüseyin beye an­ lattığı bazı hâtıraları arasında Sait paşaya ait olanların neşri maksadiyle yazılmışır.

(3) Doktor Atıf Hüseyin beyin ruz- namelerinden.

(4, 7) Salt paşa, hâtırat.

(5,6) Tahsin paşa, Abdülhamit ve Yıldız hâtıraları.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

In this study, a self-driven synchronous rectified PSFB converter design approach is presented in order to obtain a high efficiency over a wide load range for server power

potency of methanol extracts could be ranked as follows: extracts of wild fruiting body > solid-state culture > liquid-state fermentation.

[r]

In this research, social emotional adjustment behavior, temperament traits and empathy skills of children were investigated to see whether they differed according to gender

Irradiation as a post-harvest treatment for horticultural products also benefits the environment - it provides a safer alternative to methyl bromide, which the large majority

Sultan İbrahim, şehirde zaman za­ man araba ile dolaşır, bilhassa val- desi Kösem Sultan ve saray kadmları.. göçlerde arabalara

While hyperintensity is seen in medial thalamic and periacuaductal gray matter on T2 and FLAIR sequences of cranial Magnetic Resonance Imaging (MRI) in acute cases, atrophy