P S a y f a
a
i f
BURHAN
FELEK
k m m
İMPARATORLUKLAR YIKILIRKEN...
M
İLATTAN —yani İsa’ dan— evvel kurulmuş,günümüze kadar gelmiş büyük devletler vardır. Bunlara imparatorluk denir. İsa’dan evvelki en büyük imparatorluk “ Roma İmparatorluğu” , sonra bir de Şarki Roma İmparatorluğu kuruluyor: “ Bizans.” Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u zaptedip Bizans'ın varlığına son verdikten sonra, imparator demek olan “ sultan” adını alıyor. O devirde basılmış Fatih madalyonlarında Latince “ Sezar” (Arapçası Kayser) unvanı yazılıdır.
Demek istiyorum ki, imparatorluklar da bütün can lılar gibi çökmeye, dağılmaya mahkûmdur. Tarihte iz bırakmış olan Roma Imparatorluğu’ndan Çin İmpa ratorluğuna, Osmanlı Imparatorluğu’ ndan, Ingiliz İmparatorluğu’na, İspanya, Fransa, Almanya impara torluklarına kadar niceleri çökmüş ve bugün —varsa— vârisleri sıradan devletler arasına girmişlerdir.
Daha 25 yıl evvel Fransa Cumhuriyeti, Afrika müstemlekeleri ile bir büyük imparatorluktu. 1953 ta rihinde Fransa hükümeti, Türkiye’ den 10 kadar gazete ciyi Kuzey Afrika ve Fransa’yı ziyaret etmeye davet etmişti. Ben de onlar arasındaydtm. Kuzey Afrika, Tunus’ tan itibaren batıya doğru Tunus, Cezayir, Fas, taaa Dakar’ a kadar Fransızların elindeydi. Biz Mera- keş’teyken, şimdiki Fas Kralı Hasan’ m babası Kral Muhammed, zannederim Merakeş şehrinde bir kalede mahpustu. Ziyaret etmek istemiştik, Fransızlar mü saade etmediler. Bütün bu müstemlekelerdeki yerli belediye reisleri ve memurlar Fransızlardan olmasına rağmen, halk hiç de memnun değildi. Çünkü, o devirde, o memleketlerde fikir ve ifade hürriyeti yoktu.
Ne oldu? İkinci Cihan Harbi ve onun neticeleri bütün bu “ müstebit= dediğim dedikçi” imparatorluklara son verdi. Fransa Cumhuriyeti topraklarına ilhftk edilmiş olan Cezayir’i kurtarmak için cumhurbaşkanlığına getirilmiş olan General De Gaulle Cezayir’i Araplara teslim etti. Cezayir’de mücadeleye devam etmek isteyen Fransız komutam General Solan’ı zorla Cezayir’ den Fransa’ya getirtti ve hapsetti. Bu arada tabii Cezayir’de 10 binlerce Arap öldürüldü, imparatorluklar çökerken böyle büyük kazaların olması mazurdur.
Ingilizlerin Ingiltere Krallığı ve Hindistan imparator luğu ne oldu? Ingiltere ikinci Cihan Harbi’ne kadar Hindistan'ın fiilen değilse de, resmen hâkimiydi. Bil diğiniz gibi, Hindistan’da irili ufaldı birkaç yüz prens (mihracelik) vardı. Bunların içinde Beş Büyükler adını taşıyan hakiki devletler de vardır. Başmda Haydarabad nizamı gelirdi. Bu memeleketi biz ziyaret etmedik, Hay darabad nizamım görüp görüşmedik. Bildiğiniz gibi, bu zat son Osmanlı halifesi merhum Abdülmecid Efendi’- nin kızı Dürrüşehvar Sultan’ı gelin almıştı. Biz bu Sul- tan’la görüşmüş ve gelin gittiği Haydarabad’ a ne kadar hizmetler ettiğini görüp takdir etmiştik. (Benim bu se yahat üzerine yazdığım “ Hint Masalları” adındaki kita bım maalesef daha 1945’lerde tükenmiş, bir daha da basılmamı ştır).
Ne var ki, Hint halkım ve mihracelerini itaat altına alıncaya kadar Ingilizler —şimdi tarihe geçmiş olan— büyük gaddarlıklar yapmışlardır. Bir gün Bombay’da “ tsmailiye Koleji” adında A ğa Han’ın mezhebi olan Ismailiye mensuplarının mükemmel ve muntazam kolej lerini ziyaret ettik. Çok modern bir eğitim merkeziydi. Genç Hintliler bize:
— Sizin bizi ziyaretinizi, biz size Hindistan sefiri olarak geldiğimiz zaman iade edeceğiz! demişti.
Yani 1944’lerde Ingilizler Hint’te resmen hâkimdiler. Fakat Hint halkı Müslümanıyla, Hindusuyla istiklâl lerine erişeceklerinden emindiler. Osmanlı İmparator luğu da, hâlâ müttefik ve dostumuz olan Batılı dev letlerin gayreti ile yıkılırken de, bir sürü facialar oldu. Balkan Harbi, Birinci Cihan Harbi ve Çanakkale’nin zorlanması sırasında Rusya bize yüklenirken, öncü olarak gönderdiği muntazam Ermeni kıtaları vardı.
Bunlar geldiler, gittiler. O yerlerin halkı Müslüman olsun, Hıristiyan olsun, bundan çok zarar gördü, cefa çekti ve birbirini kırdı. Böyle hallerde kim haklı, kim haksız diye düşünmeye imkân mı var? Herkes can kor kusuyla döğüşüyordu. Bizim Ermeni Tehciri işte bu sıralarda olmuştu. O ana kadar Türkiye’de Ermeniler en yüksek makam sahibi olmuşlardır. Sultan Hamid’in Hazine-i Hassa Nazın A gop Paşa idi. İttihatçılar devrinde Ermeni ihtilalcilerinden Vartakes Efendi onların komitecilik hocasıydı. En büyük gazetelerden Sabah Gazetesi’nin Başyazan D ir an Kelekyan Efendi, sahibi Mihran Efendi’ydi. En büyük tıp hocamız Horasan çıyan Efendi, en büyük musikişinaslarımız Leon Hancıyan Efendi gibi Ermenilerdir.
En son, büyük Alman Imparatorluğu’nun çöküşünde, Almanlann kendilerinden sabun yaptığı 6 milyon Yahu di’ den söz edilmiyor.
Osmanlılar devrinde en yüksek mevkileri Ermeniler işgal etmişlerdir, ittihatçılar devrinde Halacyan Efendi Nafia (bayındırlık) nazırhğı, Noradökyan Efendi hari ciye nazırlığı yaptı.
Bugün ne oldu? Bugün de, İstanbul’ da yaşayan Ermenilerin bir şey yaptığı yoktur, hatta hadiselerden son derece müteessir ve endişelidirler. Ne var ki, bütün bunlar kuzey komşumuzun tesiri ile vukua gelmiş bir hadisenin, şimdi hesabını aramak gibi, Türkiye Cumhu riyeti ile alâkası olmayan bir mahiyet almıştır.
Ne uzağa gidiyoruz? Atatürk dahi Türk Dil Kuru- mu’na, şimdi adını hatırlayamadığım bir Ermeni dil uzmanı almıştı. Beni üzen, dışardaki bazı Ermenilerin bir inanç halini alan bu güttükleri kanlı dava değil, Fransa gibi büyük devletlerin bu cereyanı bir seçim ko nusu haline sokmasıdır.