gıllıgış, horhopurdak, alifaka, sedre- beki konuşmak, hello çello takımı, mayna sinyor laf değil, alargaya çek mek, mayışık seviler... vb) Evet, sanat çımızın, şiirlerinde bu sözcük ve de yimleri nasıl yerinde ve amacına uygun bir biçimde kullandığını okuyunca, onun ne değin hünerli bir dil kuyum cusu olduğunu anlayıveriyoruz he men.
Halkı dile getiren imgeler
Sözcüklerin imgesel kullanımı şiirle ri yoruma açık tutuyor. Örneğin: “Ye ni Sis” çağımızın çevresel sorununu, “Gizli Sevgili” alaysama tutkusunu, “Babaçkolar” kendini beğenmiş var sılları, “Bir Radarcı” duyargalarını ça ğına ayarlamış yazar ve ozanı, “Çakır Ayaz” son yaşlılık günlerini, “Kuzu” gençliği ve halkı diİe getiren önemli imgelerdir.
Salâh Birsel, şiirlerinde yapı taşlarını yerli yerine koymuş. Hem, kimi, nice, kimisi, her, biz gibi ilgeç, adıl, önadlar kullanarak dizeler arasında ustaca bağlantılar sağlıyor. Ayrıca bunun so nucu, şiirler, bir akış, bir devingenlik de kazanıyor. Şiirin akışı içinde alaysa- manın altındaki ince iletiyi sezip anlı yoruz birden. Alaysama onun “gizli
sevgilisi”dir. “Yıllarca koynumda ba rındırdım/ Ey alaysama, ey gizli sevgi li”
Şiirleri, yapısal ve biçimsel olarak öz gür koşuk niteliğindedir; dörtlükler ve üçlüklerden oluşmuşlardır çokluk. Ki mi şiirlerde yer yer anlam iki veya üç di zede tamamlanırken, bağımsız yapıda dizeler de çokçadır. Genelde şiirleri nin ana izleği yaşama sevincidir.
Sayın Birsel, Şiirin Kıvamı yazısında şöyle der:
“Benim şiir yazmam uzun bekleme lerin sonucudur.
Odamda, sokakta, yatakta, kahvede boyuna beklerim.
Bir şeylerin geleceğini, bir şeylerin boğazıma sarılarak dışlanmak isteye ceğini bilerek beklerim.
Bu, kimi zaman, şipşak boy gösterir. Kimi zaman da beni haftalarca, aylarca tetikte tutar.
Ama kısa zamanda peçesini açan şii re de hemen yaklaşmam. Onu bir kâğı dın üzerine saptadıktan sonra yine beklerim. Böylece, o yerden bitme coş kuların beni yanıltmasından -bunlar yüzde yüz insanı yanıltır- kendimi ko rumuş olurum.
( ...)
Şiir bu mayalanma süresinde de var lığını korursa, o artık benim bekledi ğim şey demektir. O nu sağından, so lundan çekeleyerek okurların karşısı na çıkacak kılığa sokarım. -Şair ve Ya zarlarımız Nasıl Yazıyorlar adlı kitap tan (1975) Yalelli, s: 57”. Böylece o, “Pencere” şiirinde de dediği gibi “do kuz kapının zilini çekmeden eline şiir almaz” Çünkü şiir bir yerde “ince ni kâhtır”. Gerçek şiirin doğmasının ne değin uzun bir süreç, tedirginlik, yo ğun bir emek gerektirdiğini anlamış oluyoruz. Bellidir ki sanat ürünü sab rın meyvesidir. Bu nedenle çalakalem şiir yazanların, peş peşe şiir kitapları çıkaranların külahlarını önlerine ko yup şiir yazıp yazmadıklarını düşün meleri, bir özeleştiri yapmaları çok önemlidir sanıyorum.
Yalelli’yi okuyup bitirince şiirin, ge nelde sanatın insan ve yaşam için oldu ğu düşüncesi iliklerime işledi. Ne de nir? “Ozan dili sızma baldır/ Tin tin dolaşır uzayı/ Yıldızlara ok atar”.
Salâh Birsel’in evrenine girmek iste yen Yalelli yi okumalıdır. ■
Yalelli/Salâh Birsel/Adam Yayınla rı/ Ekim 1994, İstanbul.
UY alelli ” , Yeni Sis, Şapkalı
Elif, Yunus, Yalelli adlarını
taşıyan dört bölüm den
oluşuyor. Bir de ek bölüm
var kitapta. Salâh Birsel
burada şiirlerini nasıl
yazdığını açıklıyor.
M. G Ü N E R D E M İR A Y
B
ostancı’da her salı ve perşembe günleri, kendilerini yazına adamışların oluşturduğu to p luluk bir sanat şenliği yapar. Topluluğa katılan her yazıneri sanatı solur, sanatı yaşar. Bu birliktelikte sa- naçılar yeni yazdıkları şiir ve yazılarım okurlar. Herkes kendi beğenisine uy gun görüşünü bildirir. Ayrıca yeni ya yımlanmış kitaplar üzerinde tartışma lar yapılır, düşünceler açıklanır. Bura da bir de sık sık şiir dünyasına girilir. Her kişi büyülenir bu dünyada, şiirin yalımları sarar yürekleri. Bir küçük za man diliminde zaman duyumsanmaz olunur adeta.Üstadımız Salâh Birsel bu toplantıla rın ağırlık merkezidir. Diyeceğim odur ki sayın Salâh Birsel’in Yalelli’deki bir birinden güzel çoğu şiirlerini bizzat kendinden dinleme mutluluğuna er dim bu buluşmalarımızda. Bu şiir kita bı Ekim 1994’te Adam Yayınları’nda çıktı. Bana da imzalamak lütfunda b u lunduğu kitabını sözcük ve dizelerin deki ince nüansları yorumlayarak oku maya durdum soluk soluk.
Yalelli kitabı, Yeni Sis, Şapkalı Elif, Yunus, Yalelli gibi başlıklar taşıyan bölümlerdeki şiirlerin" toplamından oluşmuştur. Bir de ek bölüm konmuş tur. Şair burada şiirlerini nasıl yazdığı nı açıklıyor. Yine bu bölümde şairin Haydar Haydar (1961-1972) kitabın da üç kıta ve bir ikilikten meydana gel miş Balafong adlı şiirinin devamını da buluyoruz.
B ir ş iir şöleni
“Sairaneliğin’ bozkırındaki bunluk tan kurtularak gerçek bir şiir şöleni ya şadığımı söylemeliyim ilkin. Çünkü Salâh Birsel şiirinin özyapısında ironi nin pembe gülüşünü, imgelerinde dü şüncenin pırıltılarını tattım çokluk. Şi irin hamuruna özdeş, ilginç sözcük ve deyimlerle beni uyaran, düşlere götü ren dizeler de dikkatimi çekti çok za man.
Bu ilginç sözcük ve deyimler bize bir yandan bir alaysama mekânı hazırlaya rak ince anlamı sezmemize yardımcı oluyor, öte yandan bunlarla şiirin kişi liğine varıyoruz, dil dağarcığımızı ala bildiğine varsıllaştırıyoruz. İşte bazıla rı: (keş deniz, babayani bir hotoz, vık- vıklamak, gülüzüm, gülüküzüm, lu- gaz, aleyk, leplep kulak, ince taktuk, ibikgügükler, domur domur ağlamak,
Taha Toros Arşivi