• Sonuç bulunamadı

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından gelenekselleştirildi:Orhan:Orhan Kemal öykü yarışması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından gelenekselleştirildi:Orhan:Orhan Kemal öykü yarışması"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ö - lo

:

T ? -

5 * í U

l \ £

21 Şubat 1996 Çarşamba

SANA

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından gelenekselleştirildi

ORHAN KEMAL

Öykü Y arısması

/

Geleneksel Orhan Kemal öykü Yarışması Jürisi yaptığı İlk toplantıda

Kurul Başkanlığı'na Demirtaş Ceyhun getirildi. Yarışmada dereceye giren­

lere ödül ve plaketleri Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nln kuruluşunun

21.yıldönümü olan 15 Nlsan'da düzenlenecek törenle verilecek.

(ÇUKUROVA BAYRAM) Geçtiğimiz yıl ilki yapılan Orhan Kemal Öykü Yarışması, gelenekselleştiri­ lerek bu yıl da sürdürülüyor.

Yanşmayla ilgili olarak açıklamada bulunan Or- ganizas-yon komitesi Başkanı Zeki Yücel, Çuku­ rova Qazeteciler Cemiyeti tarafından organize edilen yanşmanın Türk Ebediyatı'na yeni yete­ nekler kazandıracağını vurgulayarak, şunları söyledi:

'Bilindiği gibi Orhan Kemal AdanalIdır. Onun da ötesinde hem ülke hemde uluslararası bir yaza- nmızdır. Onun adını yaşatmak da sanıyorum ki; ilk önce Çukurovalı gazetecilere, yani Cemiyeti­ mize düşmektedir.

Bilindiği üzere önceki dönemdeki Cemiyet Baş- kanımız Çetin Yiğenoğlu ve yönetim kurulunda­ ki arkadaşlarının hayata geçirdiği yarışma.

şimdiki başkan Tamer Ünal ve yönetimi tara­ fından da benimsenerek sahip çıkılmış ve ge- lenekselleştirilmiştir. Bundan böyle, her yıl Orhan Kemal Öykü Yarışması

düzenlenecektir.'

Öte yandan Demirtaş Ceyhun, Konur Ertop, Aşkın Karadayı, Şitai Çığ ve Zeki Yücel'den oluşan y-rışma Seçici Kurulu, 16 Şubat günü yaptığı ilk toplantıda derecelendirme koşulla­ rını belirleyerek. Kurul Başkanlığına Demirtaş Ceyhun'u getirdi. 31 Ocak tarihinde sona eren yanşmaya bu yıl 18 öykü yazarının ka­ tıldığı belirtildi. Yarışmada dereceye girenle­ re ödül ve plaketleri Cemiyetin kuruluş yıldönümü olan 15 Nisanda düzenlenecek törenle verilecek.

ORHAN KEMAL

Zeki YÜCEL

Orhan Kemal 15 Eylül 1914 yılında Ceyhan'ın en büyük çiftliklerinden birinde dünyaya gelir. Bir başka anlatımla aga çocuğu olarak gelmiştir yeryüzüne. Öte yandan baba Abdulkadir Kemali bey İstanbul Darilfünun (Hukuk) mezunudur ve Çanakkale'de yedeksubaylığmı yapmaktadır. Baba Kemali bey hem ağa hem de o yıllarda çok az bulunan bir aydındır, anne Azime hanım ise Rüştiyeyi bitirmiş ve bir süre de öğretmenlik yapmıştır. Orhan Kemal bu koşullar içinde Dünyaya gelir. Ancak çok geçmez Birinci Dünya Savaşı patlar ve Osmanlı lmparatorlugu'da savaşa girer.

Savaş acımasızdır. Orhan Kemal ailesi ile birlikte düşer yollara. Çukurova işgal altındadır. Savaşın getirdiği yokluk ve çileyi tüm ailesi ile birlikte Orhan Kemal de yaşar. Ve sonunda savaş biter. Baba Kemali bey, önce milletvekili ardından da ilk Cumhuriyet Hükümeti nde Adliye Bakanıdır. Baba Kemali Bey in bakanlığı çok sürmez. Yönetimle ters düşer ve bakanlıktan ayrılarak Adana’va döner. Avukatlığa baslar, bir de gazete

çıkanr. Sözkonusu gazetede hükümeti ve sistemi eleştiren yazılar yazar. . Arkasından merkezi Adana da bulunan Ahali Cumhuriyet Fırkası adı altında bir parti kurar. Çok geçmez parti kapa­ tılır. Baba Kemali Bey Beyrut'ta sürgündedir. Aile Adana'da kalmıştn. Onca varlıktan sonra yokluk ve açlık yıllan başlamıştır.

Orhan Kemal bu yıllarda okulu bırakmış işsiz güçsüzdür. Kendi deyişiyle ekmek elden su gölden dolaşıp durmaktadır. Mahalle futbol takımında en iyi santrafordur.

10 öykü kitabı ve 2 de tiyatro yapıtı bırakır.

TÜRK ROMANINI BOĞAZİÇİ'NDEN KURTARAN ADAMrORHAN KEMAL

I

YURTTAŞ ORHAN KEMAL

20 yaşındadır ve bıçkın bir delikanlıdır. O günleri kendi sohbetinden aktaralım:

"İşte o yıllar. Tam bir futbol hastasıydım. Ağustos ayında Çukurova'nın o kasıp kavuran sıcağında bile futbol oynardım. Laf aramızda iyi penaltı atardım. Her maçta bir, iki, bazen de üç gol garantim var. Sonra Giritli nin kahvesi, arkasından Nadir in kahvesi... Bir yandan da kafam çözemediğim sorunlarla dolu. Ve bir gün kahve köşesinde tanıdığım işçi dostum İsmail usta. Sonra İsmail ustanın hediye ettiği kitaplar. Serseriler, La dan O kamelya, Madam Bovari, Jerminal, Benim Üniversitelerim, Umumi Tarih, Fransız lnkilap Tarihi. İsmail ustadan sonra Se- lahattin usta, Ali Şahin, Dayı Remzi gibi dost­ larım okuma zevkini aşıladılar. Tabi bu arada her gencin yaptığı gibi şiirler miirler de yazıyorum..." Sonra askerlik. Askerdeyken bir ihbar ve hapislik yıllan. Arkasından hapisteyken Nazım Hikmetle tanışma. Nazım ın yönlendirmesi sonucu şiiri bırakıp, küçük öykülere yönelme.

Bu arada Bursa hapishanesinden Adana’ya dönüş. Takipler, mimlenmeler. Daha kötüsü hiç bir yerde iş verilmeyişi. Sonra zarzor Milli Men­ sucat Fabrikası nda 24 lira 95 kuruşa katiplik. Sonra evlenme. Bu arada habire yazılan öyküler.

Türk Romanı Orhan Kemal gelene kadar Boğaziçi'ne- hansulmustur aeta. konular ve tin­ ler boğaziçi yalılarından köşklerinden alınmış gözûyaşlı aşklar, veremli tipler ön plana çıkarılmıştır.

Orhan Kemal ve Çağdaşlan (Kemal Tahir, Yaşar Kemal) Türk Romanı nı İstanbul'dan çıkarıp, .Anadolu'ya taşımışlardır. Bir başka anlatımla sosyal gerçekçilik akımına öncülük etmişlerdir.

Zaten Orhan Kemal çoğu kez kendini yazmış- ür. ilk romanı "Baba Evi” arkasından "Avare Yıllar" otobiyografik romanlardır. Daha sonra yazdıkları ise çevresinden, çok yakın dostla­ rından, içinde bulunduğu yaşamdan esinlenir. Anlatımı öylesine yalın ve düzdür ki, sıradan bir okuru bile zorlamayan bir teknik

geliştirmiştir. Romanlarında belki entellektüel keyfi bulunmaz ama yalın basit ve berrak anlatımı ile okuyucu ile çok çabuk kontak kurar ve onu yarattığı dünyanın içine çeker. Orhan Kemal'in basılan 27 romanında tümüyle insan sevgisi egemendir. Romanlarındaki en kötü tiplerde bile, insani bir yönünü bulur. Konulan ve tipleri genellikle Çukurova ve Adana'dan seçmiştir. O nedenle; Iç Anado­ lu’dan Adana'ya gelen üç köylünün serüvenini konu edindiği "Bereketli Topraklar Üzerine" adlı romanı tüm eleştirmenlerce Orhan Ke­ mal'in baş yapıtı kabul edilir. Aynca yine konu­ su Adana ve Çukurova'da geçen 'Vukuat Var",

"Hanımın Çiftliği", "Eskici ve Oğulları", "Kanlı Topraklar", "Murtaza", ‘'Cemile", "Dünya Evi", "Kaçak” adlı romanlannda da çok başanlı bir grafik çizmektedir.

HALKINI SEVEN YAZAR

ONCA YOKSULLUK ARASINDA

Öyküleri Türk Edebiyatına adeta bir bomba gibi düşer. Orhan Kemal'in yazdıkları alışılmışın dışındadır. Konulan, insanları, hele anlatımı... Yeni bir bölge, yeni tiplemeler bilinmedik sorun­ lar yer almaktadır Orhan kemal in öykülerinde... Ülkenin en önde gelen edebiyat dergilerinin hemen her sayısında yayınlanmaktadır öyküler. Bu arada Cumhuriyet döneminin en önde gelen edebiyat dergisi V A R LIK " "Orhan Kemal" sayısı hazırlar. Derginin Genel Yayın Yönetmeni ve sa- h*bi Yaşar Nabi. Orhan Kemal ile görüşmek ve tanışmak için Adana'ya gelir.

Ancak Orhan Kemal'in çilesi hiç bir zaman bit­ mez. içinde bulunduğu koşullar değişmez. Mimli ve her yerde takiptedir. Demokrat Parti iktidara gelir. DP'liler Sıtma Savaş'takl işine hemen son verirler.

Bu arada sevindirici gelişmeler de olur. Varlık Yayınevi iki yapıtını birden basar. Baba Evi

(Roman), Ekmek Kavgası (Öykü) Arkasından ikinci romanı Avare Yıllar da basılır. O artık pro­ fesyonel bir yazardır ve tüm ülkede tanınmak­ tadır. Yıl 1^51. Ver elini İstanbul.

Geçim sıkıntısı bir türlü peşini bırakmaz. Tek geçim kaynağı kalemidir, öykü yazmayı bir yana bırakır ve kendini tümüyle romana verir.

2 Haziran 1970'te öldüğünde geride 27 roman.

"Ben halkımı severim. Köylümü, bütün köylüleri, bütün fakir fukarayı seven bir yazarım. Belirli bir takım şartlar yüzünden geri, bilgisiz, görgüsüz, pis kalmış insanların imkana kavuştukları zaman değişik

gelişeceklerine, uygarlığı benimseyeceklerine ve uygarlaşacaklarına inanıyorum." Böyle söylüyoıyapılan bir söyleşi de Orhan Kemal. Bir başka söyleşide de, nasıl yazdığı üzeine şunları söylüyor:

'Yazmak için yaşamak duymak, halkı

algılamak gerekir. Bir yazar için çok gereklidir halkın içinde kalmak, kalabilmek. Ve halkın değişimini algılamak. Eskimemek için, hatta değişimi yakalayabilmek için, bu değişimin dışına düşmemek gerekir. Ve bunun ötesinde bir yazar olarak yaşamın günü gününe sürüp gider. Her gün çalışmak, her gün yazmak her gün boğuşmak gerekir ekmekle. Ama gün gelir halktan yana olduğun için de bir fatura ödetirler insana. Bu böyle biline..."

"Ve neticede şuna vardım; insanoğlu doğal ola­ rak fena değil, kötü değil. Onu toplumun so­ syal şartlan kötü yapıyor. Hırsız yapıyor, katil yapıyor."

"Ben köydeki köylüyü yazmadım. Çok iyi bildiğim köylüyü yazdım. Kemal Tahir gibi yaşamadan yazamadım. Kemal Tahir'in roman- lan, köyü görmediği için, köyde yaşamadığı için nazaridir. Kemal Tahir köyü bilmez. Hele köylüyü hiç bilmez. Sevmez onları. Çankırı Ma latya Çorum hapishanelerinde tanımıştır onları. Ben çok iyi bildiğimi yazıyorum. Yaz mak için görmeliyim, yaşamalıyım. Ve içimdeki o hız beni itmeli."

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca yapılan deneylerde zaten kolayca tepkimeye girme özelliğine sahip zehirli oksijen bileşikleri üretilmesine sebep olarak mikroplara etki ettiği

ilk izlenim: Çok topal, çok kör, çok gözlüklü, çok uzun, çok çirkin bir adam (?) Tek oğlu Çetin’in ortaokula başladığı sınıfı almak istemiş lisenin

Bu çalışmada da yerel vergi bilincini belirleyen faktörler olarak; adalet ve eşitlik, din ve ah- lak, katılımcılık ve yerelleşme, kültür, idareye bakış ve siyasi anlayış

Ancak, basta “ prens” ve “ prenseslerin” gönlünce koşuşturmaları, RENK CÜMBÜŞÜ-Yaklaşık 100 çocuğun tedavi gördüğü “ Saray Hastane” mimari özelliklerini

Y irminci yüzyıl Türk edebiyatının en önde gelen öykü yazarı Sait Faik’in ölümünün ellinci yılı nedeniyle Sakarya Üniversitesi tarafından Kültür ve

Felâket haberi alınır ahnmaz vali, jandarma komutam ve hava işleri mü­ dürü derhal Hadırlıya giderek halkın kurtarılması için gerekli tedbirleri al­

İslam dinine ve Müslümanlara yönelik nefret söylemlerinin ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi ise İslamofobiyi körüklemekte ve oryantalist

Atatürk her hareketi, her'davra- nışiyle Türk milletini aksettiren mu azzam bir ruh portresidir. Fakat kendisinin sık sık tekrarlamaktan gerj kalmadığı bir