• Sonuç bulunamadı

Bir resim tutkununu yitirdik:O. Zeki Çakaloz'un yaşam öyküsü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir resim tutkununu yitirdik:O. Zeki Çakaloz'un yaşam öyküsü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

$ 9 KASIM 1982

K Ü L T O R

Onasis

Vakfı Ödülü

Andrzej

Wajda'ya

verildi

Kültür Servisi — Orıasıs Vak ft'mn Atina ödülü «özgürlüğe yaptığı katkılardan» dolayı ün­ lü PolonyalI ilim yönetmeni Andrzej VVajda’ya verileli. Olim- piya ödiilü’nün ise Sadreddin Ağa Han ile Avrupa çapında bir kültür kuruluşu olan Eu- ro)ia Nostra arasında bölüştü rülmesi kararlaştırıldı.

Onasis Vakti Seçici Kurulu Yazmam Yoannis Georgakis, Cenevre'de verdiği demeçte, 100.000’er dolarlık para ar­ mağanını da içeren ödüllerin nisan ajanda Yunanistan Dev­ let Başkanı Konstantin Kara- manlis tarafından Atina'da ve­ rileceğim açıkladı.

Bilindiği gibi, PolonyalI si­ nemacı Andrzej Wajda, 1980 Can nes Film Şenliği'nde Altın Pal miye alan «Demir Adam» ve da ha önce çevirdiği «Mermer A- dam» adlı filmleriyle Polonya' da 1980’larda Gdansk tersane­ lerinde başlayıp Dayanışma Sendikasının kuruluşuna ka­ dar uzanan işçi ve öğrenci ha reketlerinin gelişimini belgele inişti.

Olimpiya ödülü ise Sadred­ din Ağa Han'a «nükleer enerji­ nin barışçı amaçlarla kullanıl­ ması tartışmalarına yaptığı M şisel katkılardan» ötürü, Euro- pa Nosttra’ya da «kent alanları ve anıtlarının korunmasına kat kılarından» dolajn verildi.

îlk kez !979’da düzenlenen O- nasis Vakti ödüllen ünlü Yu­ nanlı armatör Onasis’i anmak amacıyla veriliyor.

Geleneksel

Asıklar

Bayramı

sona erdi

KONYA, (a.a.) — Konya'da 27 ekim çarşamba gününden beri süren 17. Geleneksel Tür biye Aşıklar Bayramı sona er di. Ülkenin çeşitli yörelerin­ den gelen altmış halk ozaıv dokuz gün boyunca halk şii­ rinin değişik dallarında yarış tılar.

Oluşturulan Büyük Jüri, A- ştklar Bayramı’nın son günün de dallarında derece alan halk ozanlarını belirledi. Atışma da Unda Şeref raşlıova, turku dalında Murat Çobanoğlu, hi- kâyeli türkü dalında Yaşar Reyhani, doğmaca türkü daim da Mehmet Yılmaz, usta mahal li türkü dalında Mansur Alyans oğlu, koçaklama uzun hava da lmda ilacı Karakıiçık, güzelle­ me dalında Davut Süvari, şiir dalında Abdütmuhap Kocaman, doğmaca şiir dalında Dervami Baba ve dudak değmez dalın­ da İlham! Demir birinci oldu­ lar. Muamma’yı bilen halk oza m olmadığından bu dalda ö- dlil verilemedi. Yılın yedi şiiri yarışmasında ise Halil Karabu İut birinci seçildi.

İngiliz

televizyonunda

dördüncü kanat da

yayına geçti

Kültür Servisi — İngiliz dev­ let televizyonu, 2 kasım günün den başlayarak dördüncü ka­ naldan da yayına geçti, üzün tartışmalardan sonra bu yem kanalın masraflarının reklam gelirleriyle karşılanması karar laştırıldı. İşçi Partisi millet­ vekilleri BBC gibi bir kamu hizmeti öngörüj’orlar, Muhafa­ zakar Parti temsilcileri ise tica ri Dır kanal öneriyorlardı. O- zel de olsa, bu yeni kuruluş yine öteki ticari kanal ÎTV gı bi Bağımsız Yayın Kurumu’ nun denetiminde olacak. Yem kanalın başlangıç maUyeti 104 milyon sterlin (yaklaşık otuz milyar Türk lirası).

Dördüncü kanal kendi prog­ ramlarının yapımım, özel şir­ ketlere ya da kamu şirketleri­ ne sipariş edecek. Bu neden­ le büyük stüdyolara gereksi­ nim duyulmayacak ve perso­ nel sayısı iki jrüz civarında kar lacak. Yeni kanalın yöneticisi Jeremy Isaacs, bu sınırlı görü nüme karşın amaçlarının, ge­ niş kitlelerin yanı sıra çeşitli azınlıklara hizmet etmeye yö­ nelik deneysel ve kültürel prog ramlarda vermek olduğunu be­ lirtiyor. Dördüncü kanal aynı zamanda çok sayıda sanat ve deneme filmi, her akşam gün­ cel olaylarla birlikte bilim ve eğitim haberlerine de yer ve­ ren bir saatlik bir haber prog­ ramı yayımlayacak. Hedef, üç yıl içinde televizyon izlejricile- rinin yüzde onunu kazanmak. Ama BBC İkinci kanalının bu yüzde onluk hedefe yirmi yıl­ da varabildiği düşünülürse, a- maçlanan şeyin ne denli güç olduğu daha iyi anlaşılıyor.

liginç

bir hırsızlık

Kültür servisi — Jose-Luis Castaneda adındaki MeksikalI avukat, ülkesine alt olanı ül­ kesine iade etmeyi sever Bir Fransa gezisi sırasında, ünlü Fransız Ulur il Kitaplığında gördüğü ağav kağıdından (içki

ve tekstil yapımında kullanı­ lan bir bitki) on sekiz sayfa- lık Aztek takvimini ponçosu- nun altına gizlediği gibi dışa n fırladı, tik fırsatta da tilke ■inin yolunu tuttu.

Ç'mdi Jose-Luis Castaneda Meksika’da bir kahraman. Fransa tarafındansa lanetle­ niyor.

)

KALEMİ TUVALE YEĞLEMİŞTİ — İyi bir ressam olan O. Zeki Çakaloz, yazıyı resme yeğlemenin hep yüreğini sızlattığını yakın dostlarına zaman zaman belirtirdi.

O . Zeki Çakaloz’un yaşam öyküsü S S K

* * ta öğrenimi-ni Afyon'da, yüksek öğreöğrenimi-nimiöğrenimi-ni G. Sanatlar Akademisi Yüksek Resim bölümünde ta­ mamladı. Sivas Lisesi'nde resim ve sanat tarihi öğretmenliği yaptı. 1955 - 58 yılları ara­ sında Süleymaniye Eski Eserler Kitaplığı'nda çalıştı. Daha sonra, 1.968 yılına kadar Vefa Lisesi sanat tarihi öğretmenliğinde bulundu. 1968 - 67 ve 1975 yıllarında Paris’te incele­ meler yaptı. Düzenli olarak Devlet Resim ve Heykel sergilerine katılan Çakaloz’un

yapıtları, özel koleksiyonlarda, müzelerde ve kendi koleksiyonundadır. 1968 - 89 öğre­ tim yılından 1976’ya kadar Eğitim Enstitüsü' de öğretim üyeliği ve bölüm yöneticiliği ya­ pan Çakaloz, bu tarihte emekli oldu. Ancak konuk öğretim üyesi olarak derslerini 1980’e kadar G. Sanatlar Akademisi’nde sürdürdü. 1978"dan bu yana çeşitli dergilerde ve «Cum-

huriyeUfe yazan Çakaloz’un İlk yazısı 1944 yılında, Afyon’da çıkan «Taşpraar» dergisin­

de yayımlanmıştı. Ölmeden önce Cumhuri yet döneminden günümüze Türk resim sana­ tı üzerine çalışan Çakaloz'un, Urart Sanat Galerisi tarafından yayımlanan «Eleştiriler» adlı kitabı yakında çıkacak.

Yazılarım konusunda

O. Zeki ÇAKALOZ

G

azetemiz sanat e- ieştlrmeni O. Zeki Çakaloz, «Cımılıuri- yet»te ve sanat der­ gilerinde yayımlanan yazı­ larını «Eleştiriler» adım verdiği bir kitapta topla­ mıştı. Kitabin önsözü nite­ liğindeki «Yazılarım Konu­ sunda» başlıklı metnin bir

bölümünü, onu sütunları­ mızda bir kez daha anmak için koyuyoruz:

İlk yazımın yayınlandığı 1944 yılından bu noktalama ya değin, uzunca aralıklarla yazdım. Nedir, sözlü eğitim­ ciliğim de yukarda değindi­ ğim bu ilginç koşullar, devi­ nimler içinde, bir öğretici olarak biterken, üreticiliği­ min kopmaması için, artık daha düzenli ve sürekli yaz­ mam, bu bitişle ve bu geliş­ meler irmesiyle özdeşli bir biçimde örtüştü yine bir yazgı/raslantıyla.

Çoğu dost içtenlikle sor­ muştur bana, neden doğru­ dan kendi asıl uğraşım İçin de sanat yapıtı üretmeyi sür dürmedim diye..

1945'lerde girdiğim Aka­ deminin kitaplığı çok var­ sıldı o acımasız yangına

dek.. Nedir, yüzde doksanı yabancı dilde. Kaçımız bir yabancı dili okuyup anlaya­ cak denli biliyoruz. O yıllar kaç tane yayınlanmış telif ya da çeviri Türkçe kitap, dergi var?.. Sonsuz saygımı, kendisini yitirdiğimiz gün­ den bugüne değin hiç ek­ siltmediğim sevgili hocam, ustam Zeki Koca menıi ve de sanırım diğer hocaların çoğunluğu. Akademi öğreni­ mimiz içinde bize, teknik deyimle, genelde bir «Cor- reetion» —düzeltme— yapı­ yorlardı.. «Bu armut önde, şişe arkada..», «Bu ayak ye­ re basmıyor» gibi ve de ne­ redeyse öğrenim sürecimi­ zin sonuna dek.. Bense, bir «Ciritique» —eleştiri— bek­ liyordum. Düşünsel kurcala­ malar İstiyordum.. Bunu a- rar, araştırır, okurken önce anlatmaya sonra da yazma- 4 ya yöneldim..

Acıyla notlayayım şimdi burada: İkisini birlikte yü­ rütmek olmaz mıydı, bile­ nmem ve bunun tartışması bir yana, böylece de resim yapmayı büyük oranda bir kenara itmiş oldum. İçim ­ deki sızısını —hele sevgili eşlmdekini— ben bilirim..

Eleştirinin İşlevi gereği, kimi kez, uyarıcı dokunuşla­

rıma yönelen, bir yerde bu uyarılarımın dikkatle ve a - macına yönelik bir özen ve titizlikle İncelenmemesi ve tecimsel kaygılar sonucu yönelen duygusal hırçınlık­ ları yanıtla, bana ayrılan sayfaları ve emeği harca- mamayı ilke edindim. Ya­ nında «Eleştiri»yi bir tümel özgürlük içinde anladım hep.. Salt, sanatın soylulu­ ğu ve sanatçı emeğine say­ gıyı önde tuttum.. Uyarı ge rekiyorsa. —isterseniz yer­ gi deyiniz, ama ben yergiyi değil uyarıyı yeğledim— bu nu, eleştirmenin, toplumu- na karşı bir görevi savıyla gününde yerine getirmeye çalıştım. Bu uyarı aslında ve o gününde amacına ulaş mıştır artık.. Neden pole­ mik ve de yanıt.. Yazıları­ mın. kençj.işi,AşM, Jiaj?taij,.. : sorunlarıyla, sorniaijyla, bir

likte yanıtia rını. bu ışiev»eî . .İlk .tasam -İçinde -taşırlar..

Tüm bu tasalarımı, öz­ lemlerimi. toplumuma kar­ şı. sanat dünyamıza, kültü­ rümüze karşı sorumluluğu­ mu ve görevimi acaba belli yeterlilikte de olsa yerine getirebildim mi?..

Asıl yargı siz okuyucula­ rımın ve geleceğin..

Bir celebinin ölümü

0

Doğan HIZLAN

Ç

akaloz Hoca zorluklar çekmiş bir kuşaktandı. Oku­ madan tutun yazı yazmaya kadar her başarıyı tır­ naklarıyla kazıyarak elde etmişti. O kuşağın al- çakgönüllüğünün bütün özelliğini taşırdı. Gönül kırmamak, kimseyi incitmemek İçin hakkı olanların bile lütfen verildiği İzlenimini uyandırırdı. Kişiliğinin bir ay- nasıydı yazı uslûbu. Kılı kırk yaran, emeklerin zayi olup gitmesine göz yummayan, bir fırçanın bile kırk yıl hatı­ rım sayan bir yorumcuydu. Hocalıktan gelen bir özelli­ ğiydi, anlaşılırlık, kolay terimlerle bir resim sorununu di­ le getirmek.

Bizim gibi resim sanatının çok dar bir çerçevede bilin­ diği ülkelerde resim üzerine yazı yazmak çok zordur. Bir­ kaç büyük kent dışındaki okura görmediği resimleri n a­ sıl anlatacaksınız? O renk dünyasındaki kişiliği, sorun­ ları nasıl İleteceksiniz? Hangi dilden konuşacaksınız? Ça­ kaloz Hoca, bu yüzden eleştirilerinde terim karmaşasına boğmadan, bir sanat tarihinin sayfalarmdakl ağırlığa düş­ meden, ortalama bir resim meraklısı için yazardı. Bir ga­ zete yazısının da niteliği hele resim konusunda bu olma­ lıydı.

Yazılarını izleyenler onun Anadolu’nun çorak köşele­ rinde tuvale gönül vermiş resim emekçilerine nasıl sev­ giyle yaklaştığım bilirler.

Bir resim yapmanın, onun malzemesini sağlayabil­ menin, bir sergi saionu bulabilmenin zorluğunu bilir.

Çakaloz Hoca, resimlerini ortaya çıkarmazdı. Kuşa­ ğının iyi bir ressamı olduğunu söylerlerdi resimden anla­ yanlar. Ben de birkaç desenini görmüştüm. Resim yapma yerine yapılan resimlerin tadına vardırma işini benimse­ miş. Resme emeğini yoğunlaştıracağına resme emek ve­ renleri anlatmayı yeğlemiş. Kalemi tuvale yeğler olmuş.

Birlikte uzun süre çalıştığımız Çakaloz Hoca, en kötü resimde bile emeğin değerini gün ışığına çıkarmak için çaba harcardı. Bunca hakyemezliği bir Behçet NecatigtV de görmüşümdür, bir de Çakaloz He» :’da.

Bir resme, herhangi bir sanat eserine dik yaklaşmaz, onu yorumuyla sevdirmeye çalışırdı. Sergileri gezer, bu gezintisinden izlenimlerini bize anlatır, sonra da beyaz daktilo kâğıdına yazar getirirdi.

Anadolu dinlencelerinde resmin ötesinde müzeciliği­ mizin sorunlarına eğilir, perişan halde olan eski eserlerin durumunu okurlarına yansıtmayı görev bilirdi.. Yetiştir­ diği öğrencilerin hepsine de resmi sevdirdi.

Resmi sevdiren bir kalem yazmayacak artık, iyilik dolu bir yürek durdu. __________ ______

İ LAN

BURSA ÜCÜNCÜ İCRA

MEMURLUĞUNDAN

DOSYA N O : 1981/838 tf.

Müflisin Adı, Soyadı ve Adresi ı ESAT ACAR, Acar Oteli, Çekirge Cad BURSA

Yukarıda adresi yazıb ESAT ACAR’ın İFLASI­ NA ve Hasın

12

4.982 günü saat 9.00’dan İtibaren « açılmasını. Bursa Asliye 4. Hukuk Mahkemesi’nln 12.4.1982 tarih ve 981/410 esas 982/204 sayılı karan İle karar verilmiş bulunduğu tera ve tflas Yasası’- mn 166. maddesi gereğince tebliğ ve ilan olunur. 11 10.1983 _______________ (Basın: 23939) —• *360

KİMİ

EKİME

Bolün insanların

Mt/TLl/ olmalar*"!

DUY

Ankara Tabip Odası I hinden itibaren, Türk, Frı nın zengin çeşitleri, Amer lonu, çocukların hoşça v odası ve özel servisi ile tf girmiştir.

Adres: Adakale Sok. I Kızılay — ANKARA.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

kadar Taliban nedeniyle endişeleniyorduk, şimdi buna savaş da eklendi” diyen esnaf, Taliban’ı hatırlamak bile istemiyor. Savaştan üç gün önce Türkiye’ye gelen Kulam

Kutis marmorata telenjektatika konjenita, telenjektazi, flebektazi, deride atrofi ve ülserasyon görülebilen nadir konjenital bir hastalıktır.. Etiyolojisi tam olarak

 萬芳醫院父親節活動「攝護最前腺 Be a healthy man」熱鬧登場 萬芳醫院為歡慶父親節,2017 年特別舉辦「攝護最前腺 Be a

萬芳醫院眼科以眼瞼手術拯救崩潰六旬老翁 60

S.: Cyclic liquefaction based on the cone penetration test, In: Proceedings of the NCEER Workshop on Evaluation of Liq- uefaction Resistance of Soils, National Center for

To overcome these problems, in this study, the samples are studied to chemically concentrate by using less radiochemical procedures than used in alpha

Dünya Harbi, müsait olmayan bir aile bütçesi karşısında yüksek tahsile devam imkan­ sızlığı ve Diyarbekir ñafia idaresinde küçük bir memuriyet ve aynı

Çünkü camiler, yalnız bir mabed değil; aynı zamanda - etrafındaki med­ reseleri, kütüphaneleri gibi ilim ve tedris müesseselerinden baş - ka - bizzat da