• Sonuç bulunamadı

TÜRKFİLM el kapılarında:Sinema Destek Formu'nun yüzde 8'i dış tanıtıma ayrıldı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRKFİLM el kapılarında:Sinema Destek Formu'nun yüzde 8'i dış tanıtıma ayrıldı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T

KULTÜR-SANAT

Sinema Destek Fonu ’nun yüzde 8 ’i dış tanıtıma ayrıldı

• •

TURKFILM 4el kapılarında'

SESAM bünyesinde

kurulan TÜRKFİLM’in

yöneticiliğinden ayrılan

Vecdi Sayar, SESAM

Yönetim Kurulu’yla

aralarında ‘yaklaşım

farkı’ olduğunu

belirterek şunları

söylüyor:

“ Festivallerden çağrı

alan bir filmin otomatik

olarak devlet desteğine

kavuşması

TÜRKFİLM’in görevi

olmalıdır. Oysa

arkadaşlarımız objektif

ölçütler yerine kişisel

tercihlerini

kullanıyorlar.”

ANNA TURAY

~

“Dışa açılma” öteden beri Ttlrk

sinemasının en büyük sıkıntıların­ dan biri. Dış pazarlarda, ulusla­ rarası festivallerde daha etkin ola­ bilmek, daha çok “satıcı” kimli­ ğiyle belirebilmek, hiç değilse ça­ ğın koşullarına uygun biçimde ta­ nıtım etkinlikleri gerçekleştirmek, yalnızca Türk sinemasının gelişi­ mi için değil Türkiye’nin kültürel kimliğinin tanıtımı için de anlam taşıyor.

TÜRKFİLM işte bu gereksini­ mi yerine getirmek amacıyla Kültür Bakanlığı tarafından 1990 yılının ocak ayında kuruldu, özerk bir yapı taşıması gerektiği savıyla, SESAM bünyesinde ku­ rulan ve bir danışma kurulu ile ça­ lışan TÜRKFtLM’in yöneticiliği­ ne ise sinemamızın “Evliya Çele-

bi”si Vecdi Sayar getirildi.

Yıllardır Türk sinemasının ta­ nımını neredeyse “tek kişilik mü­

essese” konumunda, çoğu za­

man da fahri olarak yapan Sayar böylece “resmi bir sinema elçisi” kimliğini de kazanmış oldu. An­ cak bu yılın başında TÜRK- FlLM ’i sessiz sedasız kuran Vec­ di Sayar, bir süre önce de yine ses­ siz sedasız kurumdan ayrıldı.

Vecdi Sayar’la yaptığımız ko­ nuşm ada TÜRKFÎLM ’den ve Türk sinemasının dışa açılma ça­ balarından söz ettik. Şu sıralar

SİNEMA KOMİSYONUNA ELEŞTİRİ — Sinemamızın “Evliya Çe)ebi”si Vecdi Sayar, sinemaya des­ tek komisyonunda toplanan yönetmen ve yapımcıların bir yandan kendi projelerine destek sağlayıp öte yandan ‘Yurtdışından destek sağlamış projelerin bizim paramıza ihtiyacı yoktur” demelerine eleştiri getiriyor. (Fotoğraf: Ara Güler)

“Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı”mn kuruluş çalışma­

larıyla ilgilenen Sayar hem Avru­ pa fonları, hem de sinema kültür kuruluşlarıyla sıkı bir işbirliğinin şart olduğunu söylüyor.

— TÜRKFİLM’in kuruluşu ve ilk etkinliklerini anlatır mısınız?

— Son bir yıl içinde Türk sine­ masının dışa açılma faaliyetlerin­ de çok önemli bir gelişme görül­ dü. Bunda Kültür Bakanı Namık

Kemal Zeybek'in çabuk karar alan

ve çabuk uygulamaya geçen kişi­ liğinin büyük rolü oldu, tik anda karşımıza son derece olumlu bir tablo çıkıyordu. Devlet Türk sine­ masının gelişmesi için destek sağ­ layacak, bunun bir parçası olarak da filmlerimizin yurtdışındaki ta­ nıtımına yardımcı olacaktı. Dev­ let sinemayı bir düşman olarak gören tavrından sıyrılmışa benzi­ yordu. Tüm demokratik ülkeler­ de olduğu gibi sinemayı yönlen- dirmeksizin desteklemek gerekti­ ğini her fırsatta belirtiyordu Kül­ tür Bakanı. Nitekim ilk uygula­ malar bu yönde oldu. Sinemaya verilen destek doğrudan doğruya bakanlık yetkililerince değil, sek­ törün temsilcilerinden oluşan ko­ misyon tarafından dağıtılmaya başlandı. Sinemaya ayrılan 13

mii-yarlık destek fonunun yüzde 8’inin dış tanıtıma ayrılacağı açık­ landı. Böylece ocak ayında SE­ SAM bünyesinde TÜRKFİLM oluşturuldu. O tarihten bu yana iki önemli uluslararası pazara ka­ tıldı kurum: Berlin ve Cannes film festivalleri. Gerek tanıtım gerek pazarlama açısından olumlu so­ nuçlar aldık.

— TÜRK FİLM ’den ayrılm anı­ zın nedeni ne peld?

— Temel sorun aramızdaki yak­ laşım farkı, SESAM Yönetim Kurulu’nu kastediyorum. TÜRK­ FİLM’in yapısı tıpkı Fransa’daki Unifrance’a benziyor. Ben Unif- rance’ın statüsünü temel alarak TÜRKFİLM’e bir çalışma yöner­ gesi hazırladım. Ama bu işlerliğe kavuşamadı. Bu yönergede hangi faaliyetlerin destekleneceği ve hangi koşullarda destek sağlana­ cağı yer alıyordu, örneğin Can- nes’dan, Venedik’ten, A kategorisi festivallerden çağrı alan bir TılnTin otomatik olarak devlet desteğine kavuşması, kopyasının, altyazısı­ nın hazırlanması, sanatçılarının festivale gönderilmesi TÜRK- FlLM ’in görevi olmalıdır. Oysa arkadaşlarımız objektif ölçütler yerine kişisel tercihlerini kulanı- yorlar. Tabii ki yetkinin

TURK-FlLM ’de değil, SESAM yönetim kurulunda olmasını istiyorlar.

Anlamaktan kaçındıkları bir gerçek var. Hiçbir festival seçimi­ ni başkasına bırakmaz. “Bizim

seçm ediğim iz film e destek vermeyiz” görüşü ilkel ve en azın­

dan uygulanma şansı olmayan bir görüştür. Bir de hükümetin aşmış göründüğü bir yasaklayıcı tavra bazı sinemacılarımızın sahip çık­ maları benim için anlaşılır gibi de­ ğildi. örnek vereyim. TÜRK­ FİLM Danışma Kurulu’nun üye­ si Halid Refiğ “Devlet dUşmanı

filmlere devlet yardım yapamaz”

görüşünü ısrarla savundu. Bir yö­ netmenin böyle bir göiüşe sahip olması inanılır gibi değil. Kuşku­ suz resmi görevliler içinde de böyle bir görüşe arka çıkacak insanlar bulmak zor değil. Sansürlü bir desteğin hiç olmamasından daha iyi olduğu savunulabilir ama böy­ le bir oyunda benim rolüm yok tü­ ye karar verdim.

— Sizce dışa açılma çabalarının en önemli uygulamaları neler olabilir?

— Bu konuda en önemli uygu­ lama Türkiye’nin Eurimage’a ka­ tılması oldu. Bunun diğer ulusla­ rarası yardım fonları ve kuruluş­ lara katılımla desteklenmesi ge­

rektiğine inanıyorum.

Bu konuda da bakanlığın görü­ şü olumlu ancak sektör içinde an­ laşılması mümkün olan, ama Türk sinemasını ilerletmeye hiç yaran olmayacak bir görüş hâkim. Sinemaya destek komisyonun­ da toplanan yönetmen ve yapım­ cılarımız kendi projelerine destek sağlarken “Yurtdışından destek

sağlamış projelerin bizim paramı­ za ihtiyacı yoktur” diyorlar. Dışa­

rıda ortak yapım olması destek için bir koşul olarak kabul edilir­ ken bizde engel sayılıyor. Bu da Avrupa ile bütünleşme çabası ya­ şanırken bu gelişmeyi baltalayıcı bir durum oluyor.

— Bu tavrın nedeni ne olabilir?

— Sanırım bu konuda kendile­ rini Avrupa düzeyinde bir yarış­ maya yeterli görmeyen yapımcı ve yönetmenler, devletten aldığımız parayla bir film daha yapsak kâr­ dır görüşündeler.^ Bu da hiçbir ge­ lecek perspektifi taşımayan kısa vadeli bir bakış açısı. Sinemamız yalnızca bir endüstri dalı değil, bir kültür alanı da. Sinemaya yapıla­ cak yardımlar konusunda tek mu­ hatap SESAM alındığı zaman doğallıkla yalnızca yapımcıların çıkarları gözetiliyor. Oysa dünya üzerinde tüm ülkeler sinemaya yardım fonlarını yapımcılara des­ teğin yanısıra sanat sinemalarım, sinema kültür kuruluşlarım, sine­ ma yayınlarım desteklemeye de ayırıyorlar. Bu açıdan Avrupa fonlarının yam sıra Avrupa’daki sinema kültür kuruluşları ile de

ilişki kurulması gerekiyor. Mart

ayından bu vana toplantılarına katıldığım yeni b k oluşum var: Avrupa Görüntü ve Ses Merkezi (CEIS). Avrupa Konseyi çerçeve­ sinde oluşan bu kuruluş audiovi- siuel ve eğitim alanlarının işbirli­ ğine yönelik çalışmalar yapıyor.

— Eurimage dışında başka fon­ lar da var...

— Evet. Bu yıl devlet 20-25 fil­ me 200’er milyon Türk Lirası yar dım yapacak. Yalnızca bir tek fil­ me verilecek para ile örneğin Av­ rupa Senaryo Fonu’na katılabil­ memiz mümkün. Bu fondan yıl­ da 3-5 yazar senaryo yazım des­ teği sağlayabilir rahatlıkla. EFDO Avrupa Ortak Dağıtım Kuruluşu da katılma için çaba gösterilmesi gereken kuruluşlardan biri. Ben devletin vereceği paranın bu bi- çifhde daha yararlı kullanılacağı­ na inanıyorum.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yukarıda da anlatıldığı gibi malzeme ve inşa tekniği açısından özgün olduğu düşünülen 1 No.lu Çeşme’deki ocağın derinliği diğer nişlerle aynı olmakla birlikte

Katerina (Yekaterina) (1762-1796) döneminde, Rusya’nın dış politikası Lehistan ve Osmanlı Devleti üzerine odaklanmıştır. Katerina batıda Lehistan ve Osmanlı Devleti

Türkiye vizyonu olmadan, İstanbul vizyonu yaratmaya çalışmak, Türkiye bütününü ve dengelerini gözetmeden İstanbul'u ayrı bir ülke gibi, dünya kentleriyle yarışa

İstanbul'a 7 ayda verilen 419 milyon metreküp suyun 40 milyon metreküpü tesisatlarda meydana gelen k ırık ve sorun nedeniyle boşa giderken şehirde 70 milyon metreküp su da

section ile kaydedilmiş olan daha önce yapılmış bir dosyanın tamamı yada bir bölümünü tasarım alanına tekrar çağırmak için kullanılır.. Export Section:

Karaman’daki Boyalı Kadı Camii, başka bir kitabeye göre 1132 yılında yani Evliyâ’nın ziyaretinden 50 sene sonra tamir edilip yenilenmiştir.. Bu

An- cak işin doğrusu, Yılkı Atı’nın getirdiği şöhret, çağdaş Türk edebiyatında kendi- sine sağlam bir zemin sağlayınca, Abbas Sayar’ın kafasında potansiyel olarak

Burada LPT (Paralel port), COM (Seri Port) ve USB (Seri Port) portları özelliklerine, kullanım şekillerine, biçimlerine, kontrol edebilecekleri cihaz sayısına vb. a) LPT