• Sonuç bulunamadı

Sanayi yapıları plan şemalarının değişim süreci - Konya örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sanayi yapıları plan şemalarının değişim süreci - Konya örneği"

Copied!
105
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

SANAYĠ YAPILARI PLAN ġEMALARININ DEĞĠġĠM SÜRECĠ - KONYA ÖRNEĞĠ

Hayriye Elif ULUSOY

YÜKSEK LĠSANS Mimarlık Anabilim Dalı

Eylül-2015 KONYA

(2)
(3)
(4)

ÖZET YÜKSEK LĠSANS

SANAYĠ YAPILARI PLAN ġEMALARININ DEĞĠġĠM SÜRECĠ - KONYA ÖRNEĞĠ

Hayriye Elif ULUSOY

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı

DanıĢman: Prof. Dr. Ahmet ALKAN 2015, 106 Sayfa

Jüri

Prof. Dr. Ahmet ALKAN Yrd. Doç. Dr. Murat ORAL Yrd. Doç. Dr. Fatih SEMERCĠ

18. yüzyıl sonlarında başlayan ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan sanayi devrimi ülkemizde de etkisini göstermiştir. Sanayi devrimi ile beraber üretim seri hale gelmiştir. Sanayi devrimi ile kullanılmaya başlanılan makineler ve teknolojik cihazlar sürekli gelişim göstermiştir.

Üretim tekniklerinde meydana gelen gelişmeler mekânlara da yansımıştır. Sanayideki gelişmeler mekânsal değişmelere neden olmuştur.

Konya'nın tarih boyunca hem siyasi hem ticari önemini korumuş ve bugünde sanayinin gelişimi bakımından örnek teşkil edebilecek boyutlara sahip olması nedeniyle çalışma alanı olarak seçilmiştir. Bu tez çalışması, Konya kentinde yapılan fabrika binalarını, değişen tasarım kıstaslarını ve mekân büyüklüklerini, makro ölçekte uygulanan ülke ekonomik politikalarının sanayi yapıları üzerindeki etkilerini araştırmaktadır.

(5)

ABSTRACT

MS THESIS

THE PROCESS OF CHANGE OF INDUSTRIAL BUILDINGS PLAN SCHEME IN KONYA

Hayriye Elif ULUSOY

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN ARCHITECTURE

Advisor: Prof. Dr. Ahmet ALKAN

2015, 106 Pages

Jury

Advisor Prof. Dr. Ahmet ALKAN Assist. Prof. Dr. Murat ORAL Assist. Prof. Dr. Fatih SEMERCĠ

Industrial revolution stared in late 18 th century had influenced the world also our country. Production had changed into mass production with industrial revolution. Machines began to be used by the industrial revolution and technological devices have shown continuous improvement.

Improvements in production techniques have been reflected in living spaces also. Developments in industries has led to changes in living spaces.

Konya, which has maintained both political and commercial importance throughout history and also its indusitrial development is an example today, is seleceted as our study field. In this study, we had investigated; factory buildings in Konya, changes in design criterias and size of living spaces, effects of Turkey's macro economic policies on industrial buildings.

(6)

ÖNSÖZ

Sanayi Devrimi ile gündeme gelen ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan sanayileşme hareketleri ülkemizde de etkisini hissettirmiştir. Bu tez çalışmasında; Konya kentinde yapılmış olan sanayi yapıları ve makro ölçekte uygulanan ülke ekonomik politikalarının sanayi yapıları üzerindeki etkileri araştırılmıştır.

Bu çalışmanın her aşamasında bana değerli katkılarını sunan çok değerli hocam sayın Prof. Dr. Ahmet Alkan‟a saygı ile teşekkürlerimi sunarım. Sanayi ile ilgili röportajlarımda Konya kentindeki sanayi hareketlerini birebir deneyimlemiş olan sanayici Hasan FAYDASIÇOK‟ a teşekkür ederim. Sanayide yapmış olduğu uygulamalar ışığında beni bilgilendiren babam Mimar Hanefi ULUSOY‟ a, her zaman beni destekleyen annem Doç. Dr. Mine ULUSOY‟ a, canım kardeşlerim Ebru ULUSOY ve Yasin ULUSOY‟ a en içten sevgilerimi sunarım.

Hayriye Elif ULUSOY KONYA-2015

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER TEZ BĠLDĠRĠMĠ...iii ÖZET...iv ABSTRACT...v ÖNSÖZ...vi ĠÇĠNDEKĠLER...vii 1.GĠRĠġ...1

1.1 Çalışmanın Amacı ve Kapsamı...2

1.2 Materyal ve Metot...3

1.3 Kaynak Araştırması...4

2. DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE SANAYİLEŞMENİN GELİŞİMİ...10

2.1 Dünyada Sanayi Devrimi...10

2.2 Türkiye'de Sanayi Olgusu...12

2.3 Konya'da Sanayinin Gelişimi ve Planlama Çalışmaları...22

2.3.1 Konya ve Konya Sanayisinin Tarihçesi... ...22

2.3.2 Sanayi Yapılarında Planlı Çalışmalar...26

2.3.2.1 Organize Sanayi Bölgeleri...26

2.3.2.1.1 I. Organize Sanayi Bölgesi...27

2.3.2.1.2 Konya Organize Sanayi Bölgesi...28

2.3.2.2 Özel Sanayi Bölgeleri...29

2.3.2.3 Büyük Sanayi Tesisleri...30

2.3.2.3.1 Sümerbank Krom-Magnezit Fabrikası...31

2.3.2.3.2 Konya Şeker Fabrikası...32

2.3.2.3.3Konya Çimento Fabrikası...34

2.3.2.3.4 Tümosan...35

3.ÇALIġMA ALANININ SEÇĠMĠ VE ĠNCELEMELER...37

3.1 Alan Seçimi Nedenleri,,,,,,...37

3.2 Alan Çalışmasındaki Hedefler...37

3.3 Alan Araştırması...38

3.3.1 Motorlu Taşıtlar Sanayi Sitesi...38

3.3.2 Meram Eski Sanayi Sitesi...41

3.3.3 Marangozlar Sanayi Sitesi...44

3.3.4 Karatay Sanayi Sitesi...48

3.3.5 Mobilyacılar Sanayi Sitesi...51

3.3.6 Anadolu Sanayi Sitesi...58

3.3.7 Bakırcılar Sanayi Sitesi...62

3.3.8 Gıdacılar Sanayi Sitesi...68

3.3.9 Tırsan...72

3.3.10 Büsan...77

(8)

KAYNAKLAR...94 ÖZGEÇMĠġ...97

(9)

1. GĠRĠġ

Sanayi sektörü, tüketimin bir araçtan çok amaç haline dönüştüğü günümüz bilgi toplumunun üretimine cevap vermek için çalışmaktadır. Ülkelerin ekonomisinin ağırlık merkezi olan sanayi sektörü son derece önemlidir. Bu sektörün ve yapılarının geleceğini anlamaya çalışmak ve bu süreçte tespitler yapabilmek araştırmanın çıkış noktası olmuştur.

Tarımsal faaliyetlerin başlangıcı insanların yerleşik hayatı benimsemesine, hayvanlarını beslemesine, mutfak araç gereçlerinin üretimine, depolamanın yapılmasına, tarım aletlerinin üretilmesine, v.b birçok kültür değişimine ve gelişimine sebep olmuştur.

Toffler(2008) 'in çarpıcı teorisine göre; Şimdiye kadar insanlık iki büyük değişim dalgası geçirmiştir. Bu dalgaların her ikisi de, kendilerinden önceki kültür ve uygarlıkları yok edip, yerine daha önceki kuşakların aklına bile gelmeyecek türde yeni yaşam tarzları yaratmıştır. İlk değişim dalgası tarımın keşfi olup yaklaşık bin yıllık bir sürece yayılmıştır. 18. Yüzyılda ikinci değişim dalgası olan endüstri devriminin gerçekleşmesi için 300 yıllık süreç yetmiştir. Ancak bu üçüncü dalganın yayılması bir kaç on yılda olacaktır (Toffler, 2008).

Ortaya çıkmakta olan bu yeni uygarlığın birçok yönü, geleneksel endüstri toplumunun değerleriyle çatışma yaşatmaktadır. Dahası üçüncü dalga, hem önceki dalgadan daha teknolojik hem de endüstri karşıtıdır (Toffler, 2008).

Sanayi devrimi dünyanın o güne kadar ki gördüğü en büyük kitleleri etkisi altına alabilmiş harekettir. Toplumların sosyolojik yapısından ulaşıma, kitle göçlerinden sömürgeleşen ülkelere kadar birçok şeyi değiştirmiş ve tetiklemiştir. Endüstri devrimi Avrupa'dan ve diğer kıtalardan, kavimler göçünden dahi büyük kitlelerin göç etmesine sebep olmuştur.

Günümüzde gelişmekte olan üçüncü dalga, kendisinden önce yaşanmış her iki dalgadan da oldukça hızlı, farklı ve bilinçli yaşanacaktır. Yenilenebilen enerji kaynaklarının gündeme gelmesi ve yaygınlaşması, enerji kaynağı petrol olan sektörler başta olmak üzere birçok üretim faaliyetini alt üst etmeye başlamıştır. Endüstri devriminden sonra kurulan ve gittikçe büyüyen fabrikalar hantal, riskli ve demode olmaya başlamıştır. Bunların yerine riskin dağıtıldığı daha az enerji ile daha çok üretim yapan, çevreyi kirletmeyen, daha hızlı, daha pratik ancak daha küçük mekânlarda üretim yapan tesisler inşa edilmeye başlanmıştır. Bu değişimi gözler önüne sermek, akademik platformda tescillemek ve öneriler sunmak çalışma da sürükleyici faktör olmuştur.

(10)

1.1. ÇalıĢmanın Amacı ve Kapsamı

Günümüz teknoloji çağında dünyanın sahip olduğu her bir detay takip edilemeyecek bir hızla değişmekte ve gelişmektedir. Ancak günümüzden yalnızca 70-80 yıl önce elektriğin bile kolay ulaşılamadığı bir Türkiye'den söz edilirken bugün aynı ülkede akla gelebilecek her türlü üretimin yapıldığı bir dönem yaşanmaktadır. Yaşanan bu büyük değişime bağlı olarak sanayi yapıları da etkilenmektedir.

Sanayileşme kavramı ülkelerin yapısını etkileyen önemli faktörlerdendir. 1800‟ler öncesi dünyanın ve ülkelerin ekonomik ve sosyolojik durumu çok fazla farklılık göstermezken, sanayileşme sonucunda pek çok şey değişmiştir. Özellikle, günümüzde kitle haberleşme araçları toplumsal ve ekonomik değişimde önemli yer tutmaktadır. Bu nedenle sanayileşme öncesi toplumsal değişim 80–100 yıllık bir süreci kapsarken günümüzde bu süreç 20– 25 yıla düşmüştür. Ekonomik alanda bu süreler çok daha fazla kısalmıştır (Kasalak, 2012).

3. Dalga veya 4. Boyut toplumlarında ''sanayi ve sanayi yapıları'' nereye evirilmektedir. Bunun mimari yansımalarını ortaya çıkarmak ve Konya bu gelişmelerin neresindedir sorusuna cevap aramak üzere bu çalışmaya başlanmıştır.

Sanayi devriminin ortaya çıkıp hızla yayılmasıyla başta İngiltere olmak üzere Avrupa kıtasında ciddi bir sıçrayış yaşanmıştır. Yapılan tüm yatırımlara rağmen batıyı geriden takip eden, bir ülke olarak yolunda emin adımlarla ilerleyen, yeniliklere açık, dirençli hatta her kriz ve dönüm noktasını fırsat kabul eden ülkemizin ''sanayinin marjinal öncüleri'' ni anlamaya çalışmak ve bu çabalara ''mekan-mimari'' boyutunda katkı sağlayabilmenin yollarını aramak, bu çalışmanın amacıdır.

Araştırma konusu olan alanın seçiminde; hemen hemen her tür üretimin yapıldığı, ülke sanayisinde kayda değer bir yere sahip Konya sanayisini ve sanayicisini yakından tanımış olmak önemli rol oynamıştır.

Konya'da tarih boyunca ticaret ve üretim daima canlı kalmıştır. Konya'nın 2015 yılında sanayinin gelişimi bakımından örnek teşkil edebilecek boyutlara geldiği görülmektedir. Bu sebeplerden araştırma alanı olarak Konya kentinin seçilmesi uygun görülmüştür.

Bu tez çalışması ile, Konya kentinde yapılan fabrika binaları, değişen tasarım kıstasları ve mekân büyüklükleri, makro ölçekte uygulanan ülke ekonomik politikalarının sanayi yapıları üzerindeki etkileri araştırılmıştır.

(11)

Tekil ya da organize sanayi bölgelerinde yapılan binalar, hem kişisel istekler, hem de üretimin gereklilikleri doğrultusunda yapıldığından sanayi yapıları hakkında genel bir kanıya ulaşmamıza yardımcı olamamaktadır. Dolayısıyla dönemin özelliklerini ve ihtiyaçlarını daha iyi anlamak için, yapılmış olan toplu iş yerleri üzerinde çalışılmıştır.

Toplu sanayi iş yerleri girişimleri Konya'da ilk kez 1960'lı yıllarda gerçekleşmiştir. 1960'lı yıllardan günümüze kadar inşa edilmiş onlarca sanayi sitesinden söz etmek mümkündür. Ancak bu çalışmada plan şeması ile farklılık göstermiş, ilkleri yaşatan ve sanayi sektöründe gelişmelere olanak tanımış, başka bir deyişle Konya sanayisi için mihenk taşı olmuş sanayi siteleri incelenmiştir.

1.2 Materyal ve Metot

Konya kentinde bulunan sanayi yapılarının incelendiği bu araştırmada bir kaç farklı yöntemden yararlanılmıştır. Bunlardan ilki çalışma alanının ve yapılarının gelişim sürecini anlamak adına tarihçe araştırması olmuştur. Bunun için tarihi belgelerden, resimlerden ve yazılı metinlerden faydalanılmıştır.

İncelenecek yapı örnekleri yerinde, mevcut haliyle ölçülmüş, rölöveleri çıkartılmış ve çizimleri yapılmıştır. Ayrıca çalışılan bütün yapılar fotoğraflanmıştır.

Çalışmaya konu olan yapıların bir kısmının bazı resmi evraklarına ulaşılamayacak kadar eski olması, orijinal durumlarının bozulmuş olması, yapılar hakkındaki bilgilerin canlı kaynaklardan, bu binalarda yaşamış ve onları gözlemlemiş kişilerden almak gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu doğrultuda sanayi yapılarını tanıyan başta sanayici iş adamı Hasan FAYDASIÇOK olmak üzere iş adamları ile söyleşiler yapılmıştır. Ayrıca Konya kentinde birçok sanayi sitesinin tasarımını gerçekleştirmiş olan Mimar Hanefi ULUSOY' un görüşlerinden faydalanılarak tespitler yapılmıştır. Ayrıca yazılı metinlerden ya da çizimlerden elde edilemeyecek bilgiler bu söyleşilerden elde edilmiştir. Örneğin: toplu işyerlerinin kooperatiflerinin kuruluş süreçleri, sanayicilerin o gün ki bakış açıları, maddi ve teknolojik imkânları gibi.

Sanayi yapılarının mekânsal gelişimi, değişimi, ekonomik değişimlerle paralellik göstermektedir. Sanayi yapıları incelendikten sonra, bunların gelişimini etkileyen ekonomik gelişmeleri tespit etmek ve ikisinin arasında bir paralellik kurabilmek adına Osmanlı İmparatorluğu'nu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarını ve yakın tarihimizi konu alan iktisat tarihi yayınlarından, ekonomik raporlardan, istatistiklerden faydalanılmıştır. Bunun

(12)

yanında sanayi devriminin, tarihi süreçteki sanayi yapılarının, çalışma alanı olan Konya kentinin tarihinin ve mevcut durumunun farklı bakış açılarıyla ele alındığı kitap, dergi, tez ve makalelerden yararlanılmıştır.

Sanayi yapılarının ilk yapıldığı durumu ile mevcut durumları arasındaki farklar gözlenmiş, ihtiyaçların nasıl değişiklik gösterdiği iş yeri sahiplerinin nasıl çözümler ürettiği tespit edilmiştir. Aynı amaca hizmet eden yapıların farklı tarihlerde farklı şekillerde tasarlandığı gözlemlenmiştir.

Sanayi yapıları ile ilgili veri elde etmek için farklı yöntemler kullanılmıştır. Elde edilen bu verilerden analiz yapmak ve bir sonuç çıkarmak için kıyas yöntemi kullanılmıştır. Farklı zamanlarda aynı işleri yapan firmaların nasıl mekânları kullandığı tespit edilmiştir. Bu mekanlar büyüklük, işlev, kapsam bakımından birbiri ile nasıl benzerlik ya da farklılık gösterdiği kıyaslanmıştır. Bu kıyaslamalar yapılırken değişen ekonomik ortam, teknolojik gelişmeler, hayat standartları, ihtiyaçlar gibi faktörler göz önünde bulundurulmuştur.

1.3 Kaynak AraĢtırması

Alkan (1985); “Geleneksel Şehrin Sanayi Alanları Üretim Sorunu” adlı makalede Konya kentinin geleneksel oturmuş düzeninden söz ederken, buna karşın, plansız ve hızlı gelişen sanayi alanlarının yarattığı ve gelecekte yaratacağı sorunlar anlatılmaktadır. Makale, 1985 yılında Ahmet Alkan tarafından 9. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu' nda sunulmuş ve yayınlanmıştır.

Ataay(2001);”Türkiye Kapitalizminin Mekânsal Dönüşümü” son yirmi yılda dünya ve Türkiye ekonomisinde yaşanan değişimler hem kapitalizmin mekândaki eşitsiz gelişimini, hem yerleşim sistemi ile yerleşim sistemi ile yerleşim merkezleri arasındaki hiyerarşiyi yeniden yapılandırmaktadır. Bu çerçevede Türkiye ekonomisi ve siyasi coğrafi dağılımında son yirmi yılda ortaya çıkan değişimlere yönelik ilgi, günümüzde oldukça yoğunlaşmış bulunmaktadır. Faruk Ataay tarafından, 2001 yılında Praksis dergisinde yayımlanan çalışma yeni sanayileşen ülkeler, küreselleşme, yerelleşme, dünya kentleri, yarışan yerellikler, yeni sanayi odakları, Anadolu Kaplanları gibi başlıklar altında yürütülen tartışmaları bu kapsamda ele almaktadır.

“Konya Kenti'nde İmalat Sanayii Araştırması” Mimar Muammer Batı tarafından, Doç. Dr. Rıfkı Arslan danışmanlığında yazılmış olan yüksek lisans tezidir. Batı (1979) Konya sanayisinin gelişimini, kentleşmeye etkisini Konya'da kurulan ilk sanayi tesislerini tespit eden bir çalışmadır.

(13)

Boratav (2015); “Türkiye İktisat Tarihi 1908-2009” adlı Korkut Boratav'ın yazdığı kitabın 2015 yılında 20. Baskısı yayınlanmıştır. İktisat tarihi bakımından eserin en önemli özelliği yalnızca iktisat odaklı olarak dönemini anlatıyor olmasıdır. Eser Türkiye ekonomisinin nereden gelip nereye gittiği ile ilgi bir rehber niteliği de taşımaktadır.

Ertürk (2008); Doç. Dr. Nuran Kara Pilehvarian danışmanlığında Nevra Ertürk'ün tamamladığı “19. Yüzyıl Osmanlı Sanayi Hareketleri İçinde Fabrika-İ Hümayunlar” bir doktora tezi çalışmasıdır. Osmanlı Devleti Fabrika-İ Hümayunlarını konu alan bir envanter çalışmasıdır. Bu çalışmada Karhane-i Amire/ Fabrika-i Hümayunların İstanbul merkez olmakla birlikte Anadolu‟nun diğer illerinde de kurulmuş olduğu bildirilmektedir. Bu üretim birimlerinin 19.y.y. da da hizmet vermeye devam ettiği vurgulanmaktadır.

Freeman, Soete (2004); “Yenilik iktisadı”, Chris Freeman ile Luc Soete' ın 30 yıllık bir çabasının ürünüdür. Araştırmalarının sonunda; modern toplumsal refahın ve iktisadi gelişmenin en önemli faktörlerinden birisinin teknolojik yenilikler olduğu vurgulanmaktadır.

Freyer (2014); Hans Freyer tarafından meydana getirilen “Sanayi Çağı” adlı eser sanayi devriminin nedenlerini, dünya üzerindeki etkisini, ulaştığı toplumlarda meydana gelen değişimleri, sorunları ve göçleri konu almaktadır.

Genç (2013); Adından daima övgü ile bahsedilen tarihçi Mehmet Genç'in son 25 yılda yaptığı makale ve konuşmalarından oluşan “Osmanlı İmparatoluğunda Devlet ve Ekonomi” adlı kitap Osmanlı İmparatorluğunun gerileme ve yıkılışında iktisadi gelişmelerin rolünü anlatmayı hedeflemiştir. Osmanlı Devleti'nin 18. Yüzyılda sanayi yapısını ve girişimlerini detaylı görebileceğimiz ''18. Yüzyılda Osmanlı Sanayisi'' adlı makalesi bu araştırma için oldukça faydalı bilgiler sunmaktadır.

İhsanoğlu (1992); “Osmanlılar ve Batı Teknolojisi”, adlı eser 1992 yılında Ekmeleddin İhsanoğlu tarafından derlenmiştir. Rhoads Murphey'in “Osmanlıların Batı Teknolojisini Benimsemedeki Tutumları: Efrenci Teknisyenlerin Sivil ve Askerî Uygulamalardaki Rolü”, Halil Sahillioğlu'nun “Mihaniki Darp Usulünün Kabulü”, Edward C. Clark'ın “Osmanlı Sanayi Devrimi”, Wolfgang Müller-Wıener'in “15-19. Yüzyılları Arasında İstanbul'da İmalathane ve Fabrikalar” ve Ekmeleddin İhsanoğlu'nun “Osmanlıların Batı'da Gelişen Bazı Teknolojik Yeniliklerden Etkilenmeleri'' olmak üzere beş makaleden oluşan kitap, Osmanlı teknoloji ve sanayi konusunda yapılan çalışmaları tanıtma gayesiyle hazırlanmış olup, bu konu ile ilgili daha önce Türkçe kitaplarda yayınlanmamış bazı makalelerin tercümelerini de içine almaktadır. Bu makaleler, Osmanlıların Batı bilim ve teknolojisi karşısındaki tavır ve tutumlarını yeni bir bakış açısı altında ele almakta ve konuya yeni yaklaşımlar getirmektedir.

(14)

İlgen (2008); “1921 Türkiye Sanayi Sayımları” isimli eser, 1921 yılına kadar Türkiye'de faaliyet gösteren sanayilerin bölgelere, sektörlere göre sayımlarını ve rakamsal analizlerini kapsayan bir araştırmadır.

Konyalı (1964);'' Konya Tarihi'' İbrahim Hakkı Konyalı tarafından 1964 yılında kaleme alınan kitap Konya'nın mimari eserleri, sanat eserleri, mevcut ekonomik, coğrafi durumu hakkında yapılmış detaylı bir tespit çalışmasıdır.

Köse, Öncü (2000); “İşgücü Piyasaları Ve Uluslararası İşbölümünde Uzmanlaşmanın Mekânsal Boyutları: 1980 Sonrası Dönemde Türkiye İmalat Sanayii” adlı Toplum ve Bilim Dergisi'nde yayınlanan makaleyi Ahmet Haşim Köse ve Ahmet Öncü yazmıştır. Eserde, Anadolu sanayi oluşumuna yönelik daha önceki tezler Türkiye imalat sanayii üzerine derlenen sektörel verilerle genişletilmekte ve işgücü piyasalarının reel ekonomi üzerindeki belirleyici etkisini vurgulayan kuramsal bir çerçeve içinde yeniden değerlendirilmektedir.

Odabaşı (1998); ''20. Yüzyılın Başlarında Konya'nın Görünümü'' adlı eser, 1998 yılın A. Sefa Odabaşı tarafından okuyucuya sunulmuştur. Konya'nın 1900'lü yıllarda ulaşımı, sosyal ve kültürel yapısı, eğlence anlayışı, ekonomik yapısı, sanayisi hakkında genel bilgi veren Konya ile ilgili genel bir kanıya ulaşılmasını sağlayan bir kitaptır.

Osmanlı Ticaret ve Sanayi Albümü (2011); İstanbul Ticaret Odası'nın teşebbüsleri ile basılan albüm Osmanlı devletinin kurmuş olduğu birçok tesisi ele almaktadır. Özellik görsel öğeler bakımından oldukça zengin bir içeriğe sahiptir.

Önder (1948); “Seyahatnamelerde Konya” isimli 1948 yılında Mehmet Önder'in yazdığı kitap; Konya‟nın kısa tarihi ile birlikte Konya'nın anıldığı seyahatnameleri konu edinmektedir.

Önder (1950); “Tarihi Turistik Konya Rehberi” 1950 yılında Mehmet Önder tarafından yazılmış daha çok Konya'da kültür gezileri yapan kişilere yönelik görülmesi gereken yerleri tanıtan tarihi eserleri, dini merkezleri konu alan bir eserdir.

Önder (1971); “Konya Tarihi (Mevlana Şehri Konya)” adlı eseri, Tarihçi Mehmet Önder Konya Turizm Derneği'nin teşviki ile hazırlamıştır. Kitap Konya şehrinin coğrafyası, tarihi ve sahip olduğu kültür değerlerine kılavuzluk etmek amacıyla yazılmıştır.

Öztürk (2003); “Osmanlı Döneminde Konya” adlı Konya valiliğinin teşebbüsleri sonucunda basılan kitap, Osmanlı Döneminde Konya kentini çeşitli bakış açıları ile değerlendiren makalelerden oluşmaktadır. Araştırmanın ilgi alanına giren makale ise Doç. Dr. Said Öztürk tarafından yazılmış ''Osmanlı Döneminde Konya Ekonomisine Dair Tespitler'' isimli makale olmuştur. Makalede Konya'nın söz edilen dönemde nasıl bir üretim yapısına sahip olduğu, ekonomisi, ticaret yolları hakkında detaylı bilgi verilmektedir.

(15)

Pamuk (2003); Şevket Pamuk ''Osmanlı-Türkiye İktisadi tarihi 1500-1914'' adlı eserinde Osmanlı devletinin iktisadi düzenini anlatırken, konunun merkezine insan faktörünü koymaktadır. Bu çalışmaya ışık tutan bölümü ise sanayi devrimi ve sonrasında Osmanlı Devletinin politikaları, önlemleri ve aldığı kararları anlattığı kitabın 5. Bölümü olan ''küreselleşme çağında dünya ekonomisine açılış'' olmuştur.

Pamuk (2003); “Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları” isimli eser, Osmanlı - Türkiye iktisat tarihi alanının en önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Şevket Pamuk'un 1992-2006 yılları arasında kaleme aldığı makalelerden tematik bir bütünlük içinde derlenmiştir. Bu kitap, yazarın ABD iktisat derneği tarafından 2001-2002 yılı ''En İyi Makale Ödülü'' ne layık görülen makalesini de barındırmaktadır. Kitapta Osmanlıda dış borçlanmanın Kırım savaşı ile başladığını, duraklama ve gerileme dönemlerinde yaşanan ekonomik evreler anlatılmaktadır.

Pamuk (2015); Osmanlı İmparatorluğu'nun ve Türkiye Cumhuriyetinin iktisat tarihinin birlikte alındığı “Türkiye'nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi” adlı araştırma son 200 yılda Türkiye‟de iktisadi büyümenin dünya ortalamalarının biraz üzerinde, buna karşılık insani gelişmenin dünya ortalamasının altında olduğunu belirtmektedir

Quartaert (2002); Donald Quartaert “Osmanlı İmparatorluğu, 1700-1922” isimli kitabında Osmanlı Devleti'nin devletlerarası ilişkilerdeki yerinden popüler kültüre, tarım, imalat, ulaşım ve demografi alanlarındaki gelişmelerden cemaatler arası ilişkilere ve Osmanlı mirasına çok geniş bir yelpazede konuyu ele almaktadır.

Quataert (2013); “Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü” adlı araştırmasıyla Quataert, bugüne dek doğruluğu tartışılmayan, Sanayi Devrimi sonrasında gelişen koşullara ayak uyduramayan Osmanlı sanayinin çöktüğü tezini çürütmektedir. Osmanlı, Avrupa ve Amerikan arşivlerinden ulaştığı önemli belge ve bilgilerle araştırmasını zenginleştiren yazar, söz konusu dönemde Osmanlı imalat sektörünün büyük bir canlılık ve gelişme gösterdiğini ortaya koymaktadır. Küçük imalathane ve evlerdeki üretimin önemli bir yer tuttuğunu, bu sayede Osmanlı‟nın değişen koşullara uyum sağladığını, imalat faaliyetlerinde buldukları yaratıcı yöntemlerle rekabet gücünü korumaya çalıştığını gözler önüne semektedir. Osmanlı‟da İmalat Sektörü, bugüne dek doğruluğu tartışılmayan tezleri sarsan, toplum ve tarihle ilgili yerleşik kalıpları kıran bir tezi savunmaktadır.

Rostow (1970); W- W. Rostow tarafından İktisat Fakültesi Dergisinde basılan İstanbul üniversitesinde yaptığı söyleşiden alınan “Sanayi Devrimi Nasıl Başladı” isimli makalede sanayi devriminin başlamasından sonra gelişmeleri konu alan pek çok eserde bahsedilen nedenlere göre çok daha farklı faktörleri önümüze sunmaktadır.

(16)

Seyitdanlıoğlu (2005); Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayii (1839-1876); Mehmet Seyitdanlıoğlu tarafından kaleme alınan makalenin konusu şöyledir; Tanzimat Dönemi‟nde sanayi alanında bir devrim sayılmasa bile önemli sayılabilecek atılımlar yapıldığı bir bilinmektedir. Tanzimatçılar Avrupa‟da Sanayi Devrimi‟nin ortaya çıkardığı olağanüstü gelişmenin kendilerinde uyandırdığı düşüncelerle, Osmanlı İmparatorluğu‟nda sanayinin gelişmesi için büyük çabalar harcamışlardır. XIX. Yüzyılın ortalarına kadar gelen devrede Tanzimatçıların özellikle İstanbul‟da büyük sanayi yatırımlarına giriştiği görülmektedir. Bu çabaların sonuçları makalede incelenmiştir.

Şahin (2011); “Konya Sanayisinin Dünü, Bugünü Ve Geleceği” dönemin Konya Sanayi Odası başkanı Tahir Şahin tarafından I. Konya Kent Sempozyumunda sunulan makale, Cumhuriyet döneminden itibaren 2011 yılına kadar Konya sanayisinin durumu, sayısal değerleri, ülke içindeki payı, gelişimi hakkında detaylı bilgi vermektedir.

Toffler (2008); Alvin Toffler'ın daha önce yayınladığı ''Şok'' adlı kitabı kadar sarsıcı “Üçüncü Dalga” isimli eseri gelecekte iktisadi durum ile ilgili, geçmişten ilham alarak, alışılmadık tahminler yapmaktadır. Daha önce dünyanın tarımın icadı ile birinci dalgayı, endüstri devrimi ile ikinci dalgayı yaşadığını ve günümüzde de üçüncü dalga olarak adlandırılan tüm geçmişi silip süpüren yeni bir dalga yaşanmakta olduğu teorisini ortaya atmaktadır.

''1984 Sonrası Konya''; 1988 yılında kalabalık bir kadro tarafından derlenen kitap Konya Valiliği tarafından bastırılmıştır. Dönemin ülke yönetim kadrosunu, Konya'nın yerel yönetim kadrolarını, resmi kuruluşları, Konya'nın ticari, siyasi, ekonomik, coğrafi durumu hakkında bilgi veren ayrıca kültür ve spor alanındaki faaliyetleri konu alan bir yayındır.

''Milli Mücadeleden Günümüze Konya (1915-1950)''; Konya Valiliği yayınlarından birisidir. Konya ile ilgili bahsedilen döneme ait yapılmış birçok farklı branşta makalenin derlenmesinden oluşturulmuş bir eserdir.

Kentleşme - Sanayileşme Etkileşimi; 1985 yılında Anadolu Üniversitesi Mühendislik - Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen sempozyumda sunulan bildirilerden oluşan kitapta sanayi kentine dönüşen kentlerimizin planlama kriterleri, sanayileşmenin kentleşmeye etkisi ve daha birçok konu üzerinde durulmuştur.

Konya Belediyesi 1970-1977 Yılları Başkanlık Çalışma Özeti 1977 yılında basılan 7 yıllık süreçte Konya Belediyesinin içinde bulunduğu faaliyetleri özetleyen kitap Konya'nın eski resimlerini döneme ait çok sayıda fotoğrafı okuyucuya iletmektedir.

Konya 1973 İl Yıllığı; 1973 yılında Cumhuriyetin 50. Yıldönümü şerefine Konya Valiliği tarafından bastırılan kitapta Cumhuriyet'in kuruluşundan 1973 yılına kadar olan

(17)

süreçte Konya'nın ekonomik, sosyal, kültürel, idari, siyasi gibi birçok alanda göstermiş olduğu gelişmeler ve sorunlar ele alınmaktadır.

(18)

2. DÜNYADA ve TÜRKĠYE'DE SANAYĠLEġMENĠN GELĠġĠMĠ

2.1 Dünyada Sanayi Devrimi

Sanayi devrimi 18. Yüzyılda İngiltere'de doğmuş ve bütün dünyayı etkilemiş bir harekettir. Dünya üzerinde ticaret, iş gücü, hammadde dengelerini tamamen değiştirmiş, devletlerin politikalarını yeniden gözden geçirmesine sebep olmuştur.

Şimdiye kadar dünyada bu kadar büyük kitleleri etkileyebilen başka bir hareket olmamıştır (Freyer,2014).

Sanayi devrimi geleneksel yöntemlerle ihtiyaca binaen yapılan üretimden, makinelerle yığın halinde üretim tekniğine geçiştir.

İngiltere'nin 18. Yüzyıldan önceki iktisadi, sosyal ve siyasi deneyimi neden bir sanayi öncüsü olması gerektiğini açıklamaktadır. Büyük Britanya, gizli büyümeyi uyarıcı özelliklerin örnek bir bileşimini, çağdaşlarının hepsinden daha güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Girişimin gelişmesi, güçlü bir ticaret sisteminin çerçevesinde zengin arz kaynaklarına ve geniş deniz aşırı piyasalara ulaşabilmesi, sermaye birikimi, temel sanayi teknolojilerinin varlığı, coğrafi konumu ve çok sayıda nehirlerle dolu bir ada ekonomisinin sağladığı nispi ulaşım kolaylığı, hem bilimsel hem de pragmatik bir mirasın varlığı, istikrarlı bir siyasal ve nispeten esnek bir sosyal sistem, iş yapmaya ve yeniliğe uygun bir ideoloji, iki yüz yıldan daha uzun bir tarihsel sürece tanıklık etmişlerdir. Böylece, İngiltere'de başka bir Avrupa ülkesinde görülmemiş ölçüde, iktisadi değişme için gereken ortamı sağlamışlardır (Supple, 1963).

19. yüzyılın ortasından beri, özellikle 20. yüzyılda sanayileşme süreci daha uzak ülkelere, Avrupa dışındaki yerlere de yayılmıştır. Avrupa dışındaki toprak parçalarında özellikle Kuzey Amerika'da ve sonra Sovyetler Birliği'nde bütün görkemiyle, yeni çok büyük madde ve enerji kaynaklarıyla bütün kara parçalarının temelinde sanayi sisteminin imkânları açılmıştır. İşte sanayi hareketine ilerlemenin damgasını vuran, bu önüne geçilemeyen, geniş yayılmadır. Sanayi çağıyla birlikte sınırlı, kendine yeten yaşama çevrelerinin yerine, büyük bir balık ağı gibi bütün insanları, bütün ihtiyaçları içine alan evrensel bir bağlantılar sistemine geçilmiştir (Freyer,2014).

İngiltere sanayi devrimini gerçekleştirmek için başka ülkelerinde sahip olduğu birçok avantaja sahipti. Bunlar; ticaret yollarının lehine çevrilmiş olması, ticaretin teşvik edilmesi, sömürge devletlerden ucuz hammadde ve iş gücü sağlaması gibi etkenlerdendir (Resim 2.1.1). Ancak bu şartlardan daha farklı olarak İngiltere'ye sanayi devrimini yaşatan sebebi Rostow şu

(19)

şekilde açıklamaktadır; İngiliz hükümetinin bilimin kendilerine para kazandırdığını fark edip, teşvik etmesi, alet yapımcıları ile bilim adamlarının birlikte çalışmasına olanak sağlamasıdır (Rostow, 1970).

Resim 2.1 İngiltere Krallığı'nın 18. Yüzyılda Hükmettiği Sömürge Devletler

Sanayi devriminin başlangıcı ve sembolü olan James Watt'ın buhar makinesi bu teşvikler sayesinde icat edilmiştir (Resim 2.2.) (Resim 2.3). İlk akla gelenin aksine James Watt'da bir bilim adamı değil bir alet yapımcısıdır.

Resim 2.2. James Watt Resim 2.3. James Watt'ın icat ettiği Buhar Makinesi

İşgücü kaynaklarının insan ve hayvanlardan makinelere ve fosil yakıtlara geçmesiyle dünya üzerinde birçok şey değişmiştir.

Sanayi öncesi çağda köylüler daha çok kendi yiyeceklerini yetiştirirler, kendi evlerini yaparlar, kendi giysilerini dokurlarken çiftliklerin yerini fabrikalar alır almaz, insanlar artık kendi yiyeceklerini yetiştiremeyeceğinden, sağ kalabilmek için paraya son derece bağımlı

(20)

duruma gelmişlerdir. Bu bağımlık, esas üretim yönteminden çok farklı olduğu için, tüm güç ilişkilerini de değiştirmiştir (Toffler, 1992).

1820'lere gelindiğinde İngiltere, Sanayi Devrimi'ni tamamlamış ve Napolyon savaşları sonucunda Fransa'yı yenerek dünya pazarında rakipsiz duruma gelmiştir. 1820 ve 1840'lı yıllar arasında İngiltere, Latin Amerika'dan Çin'e kadar pek çok ülkede mümkünse yerel iktidarla anlaşarak gerektiğinde ise silah gücü kullanmaktan çekinmeyerek, pek çok serbest ticaret antlaşması imzalamıştır (Pamuk,2003).

Amerika'da 1861'de yaşanılan iç savaşın sebebi birçoklarının düşündüğünün aksine kölelik gibi ahlaki konular veya gümrük meseleleri gibi daha dar kapsamlı konular değil, ülkeyi zengin tarımcılar mı yoksa endüstriciler mi yöneteceğidir. Rusya'nın 1917 yılında yaşadığı devrim Amerika'nın iç savaşının karşılığıdır. Benzer şekilde Japonya bir dizi çatışmalardan sonra feodalizmin terk etmiştir (1876) ve batı tarzında bir anayasayı kabul etmiştir; böylelikle bir endüstri devi olmasının yolu açılmıştır (Toffler, 2008).

Dünya devlerinin geçirdiği bu dalgalanmalar ve daha sayamayacağımız birçok olayın yegâne sebebi sanayi devrimidir.

2. 2. Türkiye'de Sanayi Olgusu

İmalat sektörünün gelişimini takip edebilmek için, yaşanılan dönemin ekonomik konjonktürüne de hâkim olmak gerekmektedir. Dolayısıyla sanayi sektörünü ve buna bağlı olarak sanayi yapılarını analiz edebilmek amacıyla bu bölümde Osmanlı İmparatorluğu'nun sanayi devriminden sonraki ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan günümüze kadar olan iktisat tarihine değinmek gereği duyulmuştur.

İngiltere‟den sonra Amerika ve Almanya gibi batılı ülkeler başta olmak üzere Sovyetler birliği ve Japonya da sanayileşme sürecine girmişlerdir. Osmanlı imparatorluğunun sanayi hareketleri İngiltere ve Fransa‟daki 18. Yüzyılda başlayan sanayileşme sürecinden ayrı düşünülmemelidir (Ertürk, 2008).

Sanayi devriminin yayılmasıyla fabrikalar ilk dönemde bütün dünyada devlet eliyle yapılmış ve işletilmiştir. Çoğu fabrika orduların ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nda da sanayi tesisleri uzun yıllar boyunca yalnızca devlet tarafından kurulmuş ve işletilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu kurulduğu yıldan (1299) yıkılışına kadar (1922 yılına kadar) 623 yıl boyunca pek çok savaşa katılmıştır.

(21)

İmparatorluk savaşlardan başarı ile ayrılabilmek için oldukça kurumsal bir ordu sistemine sahiptir. Ordunun ihtiyaç duyduğu silahların üretimi, siyasi gücü muhafaza edebilmek için son derece önemlidir.

Örneğin; İstanbul'un fethinden (1453) önce Bursa ve Edirne olmak üzere 2 adet tophanenin olduğu tahmin edilmektedir. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed'in fetih hazırlıkları için kurduğu Tophane-i amirenin ürettiği üstün toplar sayesinde Osmanlı Devleti İstanbul'un fethini gerçekleştirebilmiş ve savaş alanında diğer devletlere karşı üstünlük sağlayabilmiştir.

Ordu hizmetinde faaliyette bulunan birçok küçük atölyenin yanında Fatih Sultan Mehmed devrinden beri sırf orduya hizmet veren tophane ve tersane tesisleri sonraki asırlarda birer büyük sanayi işletmesi haline gelmişlerdir (Müller, 1992)

Osmanlı İmparatorluğunun bünyesinde Tophane-i Amire gibi pek çok üretim tesisi, tersane, vb. bulunmaktadır. Ancak 18. yüzyılda sanayi devriminin Avrupa'da doğmuş olması ve dünyaya yayılıyor olması bu üretim tekniklerini ve tesislerini demode hale getirmiştir. Bunun üzerine Osmanlı İmparatorluğu çağın gerektirdiği önlemleri almakta gecikmemiş, modern sanayi tesisleri inşa etmiş ve yeni teknikteki makineler ile üretim yapmak için çalışmalar yapmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu 18. yüzyılda katıldığı savaşlardan yenilgi ile ayrılmış olsa da, varsayılanın aksine ekonomik alanda bir çöküntü yaşamamıştır. Sanayi alanında yenilikler yapmış, özel sektörde girişimcileri teşvik etmiştir.

Yaşanılan büyük buhrana rağmen Anadolu'nun bazı kesimleri XVIII. yüzyılın ortalarında toparlanmış, 1700 ile 1770 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğunun pek çok bölgesi belirgin bir ekonomik canlanma yaşamıştır (Afyoncu, 2010).

Osmanlı sanayisi 18. Yüzyılda Batı'daki gelişmelere benzetilebilecek türden değişimlere sahne olmamıştır. Ancak yüzyıl boyunca ne donmuş bir mumya gibi hiçbir değişiklik göstermeden kalmış, ne de tek yönlü yeknesak bir değişme çizgisi izlemiştir. Aksine çeşitli faktörlerin etkisi altında zamana, bölgelere ve sektörlere göre bazen genişleyen, bazen daralan, sonra yeniden canlanan, bazen de değişmeyen unsurları ile oldukça kompleks bir değişme tablosu çizmiştir (Genç, 2013)

18. yüzyılda ve 19. yüzyılın başlarında devlet eliyle kurulan imalathaneler sanayi devriminden önceki teknolojiyi kullanmışlardır. 1830'lar ve 1840'larda Osmanlı yöneticileri Avrupa'da en son teknoloji kullanan makineler ithal ederek devlet mülkiyetinde ve esas olarak ordunun, donanmanın ve sarayın taleplerini karşılamak üzere bir dizi fabrika kurmuşlardır. Çoğunluğu İstanbul ve çevresinde kurulan bu kapitalist işletmeler içinde en önemlileri

(22)

Yedikule'den Küçükçekmece'ye kadar uzanan alanda kurulan yünlü, pamuklu, dokuma fabrikaları (1719), Feshane (1833), tophane (1842-1918) ve tersanelerle demir dökümhaneleridir. Hereke'deki ipekli dokuma fabrikası(1843) da aynı girişimin bir parçasıdır (Resim2.4), (Resim2.5), (Resim2.6) (Pamuk, 2003).

Resim 2.4. Feshane (1833)

(23)

Resim 2.6. Hereke İpekli Dokuma Fabrikası (1843)

Ticari bakımdan pek çok olumsuzluğa rağmen Osmanlı Devleti sanayi alanında teşebbüslerine devam etmiştir. Hatta 1856 yılında Paris sanayi sergisine pek çok ürünle katılmıştır (Kasalak, 2012).

Osmanlı İmparatorluğu sosyal hayatta, ticarette, politikada ve devletin hiçbir alanında din, dil, ırk ayrımı yapmamıştır. Bu bakış açısı ekonomik politikalarına da yansımıştır. Osmanlı hükümetinin ekonomik politikası ile ilgili Mears (1924) şöyle söylemektedir; Yabancı sermayenin etki alanının Osmanlı İmparatorluğu'ndan daha geniş olduğu bağımsız bir devlet herhalde yoktur (Mears, 1924).

Bu açık kapı politikası 1908 yılında Meşrutiyetin ilanı ile yeniden ele alınmış ancak bu politika 1929 yılında yaşanılan büyük buhrana kadar tam anlamıyla değiştirilememiştir.

1908-1922 ile 1923-1929 dönemleri arasında hem izlenen, politikalar hem ekonominin ana yönelişi bakımından çarpıcı bir sürekliliğin olduğu ne kadar doğruysa, 1930-1939'un öncesi ile belirgin bir kopmayı temsil ettiğide doğrudur (Boratav, 2015).

Bu dönemde imalat sanayinin önemi anlaşılmış ve Osmanlı Devleti yöneticileri bununla ilgili bi dizi önlem almıştır.

İkinci Meşrutiyetin ilanını izleyen yıllarda, Osmanlı Hükümeti iktisadi kalkınmada sanayileşmenin taşıdığı önemi kavramış görünmektedir. Gerçekten, Ticaret ve Nafia nezareti tarafından hazırlanan, Sanayinin Terakkisi Hakkında Kanun Layihası'nın gerekçesinde sanayileşmenin önemi belirtilmekte ve Avrupa sanayileri ile rekabet edebilmesi için, Osmanlı

(24)

sanayiine bazı ayrıcalık ve bağışıklıkların tanınması gerektiği üzerinde durulmaktadır (Ökçün, 1975).

1908 sonrasında ittihatçıların ve 1923 İzmir İktisat Kongresi'nden sonra Kemalistlerin modern bir kapitalist ekonominin oluşması için öngördükleri ana mekanizma, devletin bireyleri zenginleştirecek ortamı ve desteği sağlaması; böylece oluşacak yeni burjuvazinin yabancı sermayeyle işbirliği ve ortaklık ilişkileri içine girerek gelişmeyi ve sanayileşmeyi gerçekleştirmesiydi. Sanayileşmeyi kolaylaştıcak ''ölçülü ve ılımlı'' bir korumacı rejim yeğlenmekteydi; ancak 1908-1922 yıllarının uluslararası konjonktüründen ve Türkiye'nin özel durumundan doğan nesnel sınırlamalar Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisiyle esas olarak bir ''serbest ticaret - açık kapı'' ortamı içinde eklemlenmesi sonucunu vermiştir (Boratav, 2015).

Cumhuriyetin ilanı ile 17 Şubat 1923'te İzmir'de I.İktisat Kongresinin yapılması ve özel sektörün teşvik edilmesi öngörülmüş, bu amaçla 1923'te Türkiye İş Bankası, 1924 yılında Sanayi ve Maadin Bankası (Bu bankanın yerini 1923 yılında Sümerbank almıştır) kurulmuştur. 1927 yılında ise ulusal sanayinin canlandırılması amacıyla gümrük, vergi, ulaşım ve hammadde temininde birtakım kolaylıklar getirilmiştir. Devletin aldığı bu tedbirler sayesinde 1927 yılında yapılan sanayi sayımında 65.000 dolayında işletme olduğu saptanmıştır. Bu işletmelerin %43.5'u tarım, %23.8'i dokuma, %22.6'sı maden, makine ve onarımı grubunda yer almıştır (Ertin, 1990).

Devletin bireyleri zenginleştirmeye yönelik politikası yabancı sermayeyle işbirliği içinde kurulan imtiyazlı şirketlerin tekelci kazançlarından nemalanan bir yeni zenginler tabakası oluşturmuştur. Burjuva devrimini ve milli nitelikte bir kapitalist gelişmenin bu modelle gerçekleşemeyeceği, 1920'li yılların sonuna gelindiğinde açık seçik ortaya çıkmıştı. Sağlanan büyüme Osmanlı sanayisinin yapısı aynen korunarak ve daha çok savaş koşullarının oluşturduğu atıl kapasitenin yeniden üretime tahsisiyle gerçekleşmiştir. Sınai devlet işletmelerini bünyesinde toplayan Sanayi ve Maadin Bankası'nın faaliyetlerinin son bulduğu 1932 yılında, Banka'ya ait ve hepsi Osmanlı döneminden devralınmış bulunan sadece dört fabrika bulunmaktaydı. Bunlar Hereke ipek dokuma, Feshane yün iplik, Bakırköy bez ve Beykoz deri- kundura fabrikalarıydı. Öyle anlaşılıyor ki, 1913-1932 arasında sanayide devlet işletmeciliği genişlememiş, aksine daralmıştır (Boratav, 2015).

Türkiye ekonomik alandan yenilikler yapmaya çalışırken bir yandanda kendi içindeki ve dünyadaki siyasi sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Birinci Dünya Savaşı'na kadar ki dönemde kurulan en büyük sanayi işletmeleri pamuklu, yünlü, ve ipekli tekstil dallarında iplik, bez ve kumaş üreten fabrikalardır. Ayrıca

(25)

çeşitli gıda maddeleri, yağ ve sabun fabrikaları ile çimento ve tuğla gibi inşaat malzemeleri üreten imalathaneler kurulmuştur. İmparatorluğun en önemli sanayi merkezi, Balkan Savaşı sonucunda 1912 yılında Yunanistan'a katılana kadar Selanik'ti. Örneğin pamuklu tekstil dalında, İmparatorluk' taki toplam fabrika üretimi kapasitesinin yarısından fazlası Selanik ve çevresinde yoğunlaşmıştır (Ökçün, 1970).

Kan kaybetmeye devam eden Osmanlı İmparatorluğu yeni politikalar planlamış, farklı yollar denemiş ancak kurumsal alt yapısı yeterli olmadığından istenilen seviyeye ulaşılamamış, yeterli büyüme sağlanamamıştır.

1930-1939 döneminde iktisat politikaları bakımından iki belirleyici özellik vardır: korumacılık ve devletçilik. Bu yıllarda dünya ekonomisi büyük buhranın içinde sürüklenirken Türkiye ekonomisinin dışa kapanarak ve devlet eliyle bir milli sanayileşme denemesi içine girmiş olduğu söylenebilir. 1930-1939 yılları, Türkiye'nin sanayileşme doğrultusunda ilk ciddi adımlarını attığı yıllar olarak nitelendirilmektedir. Sanayinin yıllık büyüme hızı %10.3'tür. Sanayi kesimi cumhuriyet tarihinde bu büyüme hızına bir kez daha erişememiştir. İncelediğimiz dönemin genel bir sanayileşme dönemi olduğunu dikkate alırsak, büyük özel sanayinin de devlet sanayisine paralel bir hızla büyüdüğü görülmektedir (Boratav, 2015).

1934 yılında devletin sanayi ve maden sektörlerinde yaptığı yatırımları yönetmek adına ilk kez beş yıllık sanayi planı yapılmıştır. Bu planlamalar devletin ekonomiyi canlandırmak adına çareyi sanayi sektöründe gördüğünün ve bu sektörü teşvik etmesi gerekliliğinin farkına vardığının göstergesidir. Ancak ekonomik alanda yapılan planlamaların uygulanmasına dünyanın içinde bulunduğu siyasi durum izin vermemiştir.

1939 yılında İkinci Dünya Savaşı başlamış ve bütün dünyayı kasıp kavurmuştur. Türkiye İkinci Dünya Savaşına girmemiş; ancak, cephelerde fiilen savaşmanın dışında savaş ekonomisinin koşullarını tüm ağırlığıyla yaşamış, savaş öncesinde başlayan planlama çalışmaları ve sınai yatırım programları, savunma harcamalarının bütçeye hakim olması yüzünden tümüyle ertelenmiştir (Boratav, 2015). Dolayısıyla takip eden 5-6 yıllık dönem Türkiye ekonomik tarihi açısından bir duraklama dönemi olmuştur.

1946 yılı Cumhuriyet Türkiye'sinin tarihinde hem siyasi, hem iktisadi bakımdan yeni bir dönüm noktası oluşturmuştur. Siyasi bakımdan tek partili rejimden çok partili rejime geçişin başlangıç tarihidir, iktisadi bakımdan da bir dönüm noktası niteliği taşıması on altı yıldır kesintisiz olarak izlenen kapalı, korumacı iktisat politikalarının adım adım gevşetilmeye başlanmasındandır (Boratav, 2015).

1946 yılında yine devlet yatırımlarının öncülüğünü kabul eden bir beş yıllık sanayi planı hazırlanmıştır. Ancak bu sistemin artık devre dışı kalması gerektiği yaşanılan ilk

(26)

develüasyon ile anlaşılmıştır. 1947 yılında özel teşebbüsün teşvik edildiği, ulaşım ve enerji sektörlerine yatırımın artırıldığı devletçi-korumacı anlayışın tamamen terk edildiği bir ''Türkiye Kalkınma Planı'' hazırlanmıştır.

1950'lerin ortalarındaki döviz bunalımıyla birlikte, Demokrat Parti'nin tarıma dayalı iktisadi kalkınma modeli denemesi de sona ermiştir. Döviz bunalımının yarattığı darlıklar, kıtlıklar ortamında yerli üretim devreye girmiştir. Hemen hiç bir malın ithalatının yapılamadığı koşullarda, daha birkaç yıl önce büyük miktarlarda ithal edilen malların bir bölümünü yerli sanayi üretmeye başlamıştır. Böylece ithal ikamesine doğru bilinçli ve tasarlanmış bir politika olarak değil de ihtiyaçlardan kaynaklanan fiili bir dönüş yapılmıştır (Pamuk, 2015).

Türkiye 1950 yılında başlayıp 1953 yılında sona eren Kore Savaşına NATO birlikleri arasında katılmıştır. 1954 yılına gelindiğinde Kore savaşı bitmiş ancak Türkiye ekonomisine ciddi yansımaları olmuştur. Enflasyon çift rakamlı sayılara ulaşmıştır. Özel sektörü teşvik etme hatta devlet tesislerini özelleştirme politikası güden hükümet çimento, şeker fabrikası gibi büyük yatırımlar yaparak ekonomik krizi atlatma yoluna gitmiştir.

1958 yılında kredi kullanabilmek adına IMF nin baskısıyla bir istikrar paketi uygulanmış ve devalüasyon yapılmıştır. Bu paketin uygulanması ile ekonomi ciddi bir durağanlığa sürüklenmiştir. Hemen ardından 1960 yılında yapılan askeri darbe de ekonomiye uzun soluklu bir durgunluk yaşatmıştır (Kazgan, 2005).

27 Mayıs darbesi sonrasında askeri rejim bu boşluğu kapatmak amacıyla Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) kurulmasına karar vermiştir. DPT'nin 1963 yılında uygulamaya başlanan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda ekonominin rotası iç pazara yönelik sanayileşme yönünde çizilmiştir.

1965 seçimleri sonrasında Adalet Partisi tek başına iktidara geldiğinde, Başbakan Demirel DPT ile yaşamayı tercih etmiştir. Özel sektöre yön gösteren değil, özel sektörü destekleyen bir planlama anlayışını benimseyen kurumun başına müsteşar olan Turgut Özal'ı atamıştır ( Pamuk, 2015).

Askeri yönetimle birlikte gündeme gelen uzun dönemli ağır sanayileşme anlayışından, özel sektörün önderliğinde iç piyasa için dayanıklı tüketim malları üreten sanayileşme modeline geçiş de bu koşullarda gerçekleşmiştir (Milor, 1990).

Yıllık enflasyon 1960'ların hiçbir yılında yüzde 10'un üzerine çıkmamıştır. Bu yıllar Türkiye tarihinde imalat sanayii istihdamınının da en hızlı arttığı dönem olmuştur (Makal, 2002).

(27)

1960'lı yıllarda devlet büyük sanayi yatırımları yapmaya devam etmiş ancak özel sektör bu fabrikalara tedarikçi olarak veya dayanıklı tüketim malları üreterek büyüme göstermiştir. Bu yıllarda özel sektör ve devlet yatırımları arasında böyle bir denge bulunmaktadır.

1960'lı yılların huzuru 1970'e gelindiğinde dünya petrol bunalımının etkisiyle yerini istikrarsızlıklara bırakmıştır. Türkiye'de koalisyon ve ara rejim hükümetleri kalıcı olamadığından uzun vadeli iktisat politikalarını uygulamaları mümkün olmamıştır.

1970 devalüasyonu gerekli yapısal önlemlerle desteklenmediği için, imalat sanayiinin uluslararası rekabete açılması, ihracata yönelmesi sağlanamamıştır. Bu yıllar Türkiye ekonomisinin en fazla içe dönük kaldığı dönem olmuştur. Sanayi bu nedenle etkinlik ve uluslararası rekabet açısından deneyim kazanamamıştır. Nihai tüketim malları ile başlayan sanayileşme süreci daha ileri teknolojiler gerektiren ara mallarına doğru gelişmemiştir (Pamuk, 2015).

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devleti'nden miras kalan ekonomik politika gereği 1930'lu yıllara kadar dışa açık ekonomik politikadan sonra 1980'li yıllara kadar gerek dünyanın yaşadığı buhranlar, gerekse kendi içinde yaşadığı ekonomik kriz ve darbeler sebebiyle içe dönük bir ekonomik politika izlemek durumunda kalmıştır. Ancak 1980'li yıllara gelindiğinde Turgut Özal'ın aldığı kararalar doğrultusunda Türkiye ilk defa bu denli dışa açık bir ticari faaliyet göstermiştir.

Önce 24 Ocak kararlarının mimarı, daha sonra siyasetin hem yığınlara, hem de eski siyasetçilere yasaklandığı askeri rejim döneminin ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı ve 1983 seçimleri sonrasında da başbakan olarak Turgut Özal, Türkiye ekonomisinin dışa açılış sürecine damgasını vuran siyasetçidir (Pamuk, 2015).

1987-2001 yılları Türkiye için siyasal ve iktisadi istikrarsızların iç içe yaşandığı güç bir dönem olmuştur. 12 Eylül askeri darbesi sonrasında getirilen yasaklarla siyasi yelpazenin sağ ve solunda başlatılan bölünmeler, siyasal istikrarsızları körüklemiştir. Türkiye, 2002 yılına kadar sık sık değişen koalisyon hükümetleri tarafından yönetilmiştir. Kısa süreli koalisyon hükümetlerinin kısa vadeli siyasal hedeflere yönelmeleriyle birlikte mali disiplinden vazgeçilmiş, bir dizi iktisadi krize yol açılmıştır. Giderek ağırlaşan iktisadi sorunlar nedeniyle, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar inişli çıkışlı ve krizli bir dönem yaşanmıştır (Yentürk, 2003).

27 Mart 1994 seçimleri sona erdiğinde, mali piyasalarda başlayan paniğin ciddi bir krize dönüştüğü ve artık sektörleri içine aldığı bir ortam doğmuştur (Tunay, 2001).

(28)

Uygulanan istikrar programının etkisi ile 1994 yılının ikinci yarısına gelindiğinde ekonomide canlanma meydana gelmiş, enflasyon oranın da giderek düştüğü gözlenmiştir (Tokgöz, 2001).

1990'larda gerçekleşen kurumsal dönüşümlerin en önemlisi,1995 yılında AB ile imzalanan ve ertesi yıldan itibaren geçerli olan Gümrük Birliği anlaşmasıdır (Pamuk, 2015).

Grafik 2.1. Türkiye'nin ihracatında AB payının yıllara göre dağılımı (Grafik Kaynak: TÜİK)

Türkiye'nin ihracatı çeşitli nedenlerden dolayı hemen artış göstermemiştir. Ancak 2001 kriziyle Türk lirasının önemli oranda değer kaybından sonra, Türkiye'den AB ülkelerine yapılan ihracatta hızlı artışlar olmuş, özellikle otomotiv dalında Türkiye'de üretim yapan çok uluslu şirketler AB'ye ve diğer ülkelere ihracat için Türkiye'yi önde gelen bir üretim üssü olarak kullanmaya başlamışlardır.

2001 yılındaki bankacılık ve finans sektörü krizi çok derin olmuştur. Özel kamu kesimi bankalarında oluşan büyük açıklar nedeniyle, gecelik faizler önce 2000 yılı sonlarında, daha sonra da Şubat 2001'de, yılda yüzde 6000'e kadar yükselmiştir (Özatay, 2009).

2001 yılında yaşanan derin daralmadan sonra özellikle 2002 yılının ikinci çeyreğinden itibaren toparlanma dönemine girmiştir. Aylık sanayi üretim endeksi Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %7.2, imalat sanayi üretimi ise %8.7 oranında artmıştır. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6.6 oranında artmıştır (Aydoğan, 2004).

Yeni bir program hazırlamak ve bu program için uluslararası destek sağlayabilmek amacıyla, Kemal Derviş, ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak Türkiye'ye davet

0 10 20 30 40 50 60 70 80

Türkiye'nin Ġhracatında AB payı, 1960-2010

(yüzde)

(29)

edilmiştir. Kemal Derviş ve ekibi tarafından IMF ile birlikte hazırlanan uzun vadeli iktisadi program, 2002 yılı sonbaharındaki seçimlerde daha önce parlamento da temsil edilen partilerin tümünün parlamento dışı kalmalarından sonra, tek başına iktidara gelen AK Parti hükümeti tarafından da benimsenmiş ve uygulanmaya devam etmiştir (Pamuk, 2015).

AK Parti iktidarının ekonomi politikalarında öncelikli hedefi mali disiplini sağlamaktır (Atiyas, 2009). Bütçe dengelerinin yıllardan sonra kurulabilmesi, enflasyonun da denetim altına alınmasını sağlamıştır. Böylece yıllık enflasyon oranı 1960'lardan sonra ilk kez yüzde 10'un altına inmiştir (Pamuk, 2015).

AK parti, Türkiye'de daha önce hiçbir hükümet döneminde olmadığı kadar özel sektör yanlısı politikalar izlemiştir. AK Parti Türkiye'nin AB üyeliği için adaylığının 2005 yılında resmen kabul edilmesine kadar, 12 Eylül anayasasını daha açık ve katılımcı bir siyasal rejim doğrultusunda değiştirmekten ve Türkiye'nin AB üyeliğine aday olmasından yana politikalar izlemiştir (Öniş ve Bakır,2007).

Makroekonomik istikrar ihracattaki önemli artışlarla birleşince, ekonomi Türkiye'nin uzun dönemli ortalamalarının üzerinde ve son dönemin gelişen ülke ekonomileri ortalamalarına yakın bir büyüme eğilimi yakalamıştır. Resmi istatistiklere göre, sabit fiyatlarla kişi başına gelirler 2002 ile 2010 yılları arasında yılda ortalama 3,4 toplam olarak yüzde 33 artmıştır. Buna karşılık 2008-09'da başlayan küresel kriz, Türkiye'yi ekonominin yavaşlama eğilimi içinde olduğu sırada yakalamıştır. Daha önceki krizlerin etkileri ve anıları henüz belleklerde olduğu için, küresel krizin ilk darbesi güçlü olmuştur. İlk aylarda sadece ihracatta değil, yatırımlar ve tüketimde de büyük düşüşler yaşanmıştır. Ancak bankacılık sektörü 2001 krizinden sonra daha ihtiyatlı davranmış, sektör üzerindeki denetleme süreci de iyi işlemiştir. Bankacılık sektörünün güçlü kalabilmesi sayesinde krizin etkisi sınırlı olmuştur (Pamuk, 2015).

Neoliberal politikalar döneminde ekonomi dışa açılırken ihracat önemli artışlar göstermiştir. Toplam ihracat 1980 yılında 3 milyar doların altında kalırken, 1990 yılında 13 milyar dolara, 2000 yılında 28 milyar dolara, 2010 yılında 140 milyar dolara ulaşmıştır. AK Parti hükümetinin 1990'lı yıllardaki koalisyon hükümetlerinden ya da daha önceki Anap ve Adalet Partisi hükümetlerinden çok daha uzun sürmesi mali disiplin ve makroekonomik istikrarın korunmasını sağlamıştır (Pamuk, 2015).

Ekonomik gelişmeler üretim sektörünü doğrudan etkilemiş, sanayilerin gelişmeleri ve ilerlemeleri ekonominin gelişimi ile paralellik göstermiştir.

(30)

2.3. Konya'da Sanayinin GeliĢimi ve Planlama ÇalıĢmaları

Konya'da Selçuklu ve Osmanlı döneminde ticaret ve üretim oldukça gelişmiştir. Sanayi devriminden sonra makineleşen üretim sistemi Konya'ya hemen ulaşamamıştır. Cumhuriyet döneminde de 1950'lere kadar özel teşebbüsün önü açılmadığından sanayi yatırımlarını devlet yapmıştır. Bu dönemde Konya'da yeterli devlet yatırımından söz etmek mümkün değildir.

1950'lerden sonra organize sanayi bölgeleri ve özel sanayi bölgeleri kurulmaya başlanmış daha sonra Konya sanayisi bugün ki gelişmiş durumunu her kategoride ürünün üretildiği halini almıştır.

2.3.1 Konya ve Konya Sanayisinin Tarihçesi

Konya yeryüzünde bilinen en eski yerleşimlerden biri olan Çatalhöyük yerleşkesine ev sahipliği yapmaktadır. M.Ö 9 000 'li yıllara dayanan köklü bir geçmişe sahip olan Konya, tarih boyunca önemini hep korumuştur.

Selçuklu Devleti'ne 209 yıl başkentlik yapmış ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de 1465 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmiş ve bu tarihten Cumhuriyet yıllarına kadar Anadolu' nun en önemli ticari merkezi ve en büyük yerleşkesi olmuştur.

Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçte tarihi ticaret yolları kesişiminde bulunduğundan çağına göre büyük nüfus kitlelerini barındıran Konya'da yoğun bir ticari hayattan söz edilebilir. Konya Doğu şehirlerinin güzergâhında olduğu için de ticaret gelişmiştir. Ticareti canlı tutabilmek için bedesten, çarşı, han, gibi yerler imar edilmiştir (Acartürk, 2006). Küçük ölçekli üretim ve ticari faaliyetleri yürüten geniş esnaf zümresinin dışında, dış pazarlar ile irtibatlı tüccarlar transit merkezi olması dolayısıyla şehirde bulunmaktadır. Bu dönemde bazı zanaat dallarında büyük ihtisaslaşmalar görülmektedir. Dokuma, deri, gıda ve hizmet sektörleri oldukça yaygındır. Hatta dokuma sanayisinde kullanılan hammaddeye göre üreticiler ayrı loncalar halinde teşkilatlanmıştır (Öztürk, 2003).

Anadolu'da ilk milli banka girişimi de, 1909 yılında Konya eşrafı tarafından, Şirket-i İktisadiye-i Milliye adıyla yapılmıştır. 1917 yılında Ticaret Umum Müdürü Münir Bey, İstanbul'dan gelerek bankanın genel kurulunda bir konuşma yapmış ve şunları söylemiştir; ''Türkiye'nin merkezi olan Konya'da Hilal-i Osmani nasıl tecelli etmiş ise, uygarlık yolu olan özel teşebbüs ve ortak girişim fikirleri de bu mübarek iklimden doğarak Osmanlı ülkesinin

(31)

dört bir yanına örnek olmuştur.'' 1920'li yıllarda da milli şirketlerin en yoğun olduğu vilayet Konya'dır (Öztürk, 2003).

Konya‟ da kurulmuş en önemli sanayi kuruluşu hiç şüphesiz 20.11.1934 tarihinde temeli atılıp 4.4.1937 tarihinde açılan Sümerbank'a bağlı olarak faaliyetlerini yürütmüş olan Konya Ereğli Pamuklu Sanayi Müessesidir (Resim 2.7.) (Semiz,1999). Tarım ve küçük ölçekli imalata dayalı bir ekonomik yapısı olan Konya'ya bu dönemde Ereğli dokuma tesisi dışında ciddi bir kamu girişiminin varlığından söz edilemez (Şahin 2011).

Resim 2.7. Ereğli Pamuklu Sanayi Müessesidir

Konya'da özel sanayi teşebbüslerinin 1950'li yıllarda hız kazandığı Tablo2.1.'den anlaşılmaktadır. Bu tablo Muammer Batı tarafından yapılmış 1980 öncesi Konya sanayisi ile ilgili önemli bir tespit çalışması olan 'Konya Kentinde İmalat Sanayi Araştırması' isimli yüksek lisans tez çalışmasının ve Hasan Faydasıçok ile yapılan söyleşilerin ışığında hazırlanmıştır.

(32)

FABRİKA İSMİ TARİH

ÖZYATAĞANLILAR ZİRAAT MAK. SAN. KOLL. ŞTİ. 1938 KAYAHAN MAKİNA FABRİKASI VE TİC. KOLL. ŞTİ. 1950

OVA UN FABRİKASI 1952

KONYA ŞEKER FABRİKASI 1954

KONYA ÇİMENTO FABRİKASI 1954

KONYA ET KOMBİNASI 1956

DİREKLİLER AYÇİÇEĞİ FABRİKASI 1958

KONYA YEM SANAYİ 1958

DOĞA OKSİJEN FABRİKASI 1960

ÇAĞLAYAN SABUNLARI 1965

ÖZTUNÇLAR ZİRAAT MAK. SAN. 1967

KONALTAŞ ALÜMİNYUM SAN. VE TİC. A.Ş 1968 SÜMERBANK KROM MAGNEZİT TUĞLA SAN. MÜESSESİ 1968

ANADOLU PLASTİK SAN. 1970

FLEKSAN AMBALAJ SAN. 1972

DERKOSAN DERİ KON. SAN. A.Ş. 1973

SÜT SAN. A.Ş 1973

KARAÇIĞAN TUĞLA VE KİREMİT FAB. KOLL. ŞTİ. 1973

KONSANTAŞ A.Ş 1977

MOLİNO SAN. 1977

Tablo 2.1. Konya 1980 Öncesi Sanayi Yapıları

Konya kentine yönelik hazırlanan ilk kapsamlı ve bütüncül kent planı, 1946 yılında Asım Kömürcüoğlu tarafından „güzel kent‟ yaklaşımı temel alarak hazırlanan Konya İmar Planı‟dır. Planlama alanı yaklaşık 816 hektarlık bir alanı kapsamaktadır (Yenice 2014).

(33)

1946 Konya imar planının öncelikli hedefleri, sağlıksız ve denetimsiz biçimde oluşmuş kentsel düzenin denetim altına alınması, kent içi boşlukların düzenlenmesi, anıt eserlerin ve yakın çevrelerinin yapılardan temizlenerek yeniden düzenlenmesi ile sosyal-teknik altyapı eksikliklerinin giderilmesidir (Kömürcüoğlu, 1946). Yapılan planlamada sanayi alanları planlanan alanın %3.2 sini oluşturmaktadır.

Sanayinin bugün ki konumunu belirleyen imar planı, Yavuz Taşçı–Haluk Berksan tarafından 1965 yılında hazırlanmıştır. Bu plan; İller Bankası tarafından düzenlenen ulusal yarışma yoluyla elde edilen ilk plan olması açısından önemlidir.

1965 planı, 1985 yılına kadar olan dönemi sanayi sektörüne geçiş-başlangıç olarak tanımlamakta ve organize, organize olmayan sanayi bölgeleri oluşumunu desteklemektedir (Taşçı, Berksan, 1966). Bu karar 1950 yılı sonrası izlenen ekonomik politikalara dayalı olarak ortaya çıkan sanayi kenti oluşumunun bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Nitekim kentsel arazi kullanım büyüklüğünün %4,7‟sini oluşturan 117 ha alan sanayi üretim alanları için ayrılmıştır (Yenice, 2012).

Resim 2.9. 1965 Konya İmar Planı ve Kentsel Arazi Kullanım Şeması (Yenice, 2012)

Bu bölgenin sanayi için seçimi arazilerin ucuz ve büyük olmasından dolayı Konya sanayisinin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Sanayinin büyümesine imkân tanımıştır. Ancak Konya'da hâkim rüzgâr kuzeyden esmektedir. Sanayi yapılarının kentin kuzeyinde yer alması sanayi atıklarının kente doğru sürüklenmesine ve konut alanlarında hava kirliliğinin artmasına yol açmaktadır.

(34)

2.3.2. Sanayi Yapılarında Planlı ÇalıĢmalar

Konya ilinde sanayi sektörü, hızlı gelişen ve dinamik bir yapıya sahiptir. İmalat sanayinin gelişmesine paralel olarak, sınai ürün çeşitliliği artmış, iç ve dış ticarete konu olan ürün yelpazesi genişlemiştir. Tarım ve hayvancılık ürünleri başta olmak üzere; tarım makineleri, otomotiv yan sanayi, lastik-plastik ürünleri, ayakkabı, mobilya, tarıma dayalı işlenmiş ürünler, demir-çelik ürünleri, imalat makineleri, dokuma-giyim, tuz, alüminyum ve mermer Konya'da ticareti yapılan ürünlerdir.

2012 yılında, İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan Türkiye‟nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesinde yer alan 9 firma, İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde yer alan 14 firma Konya ilinde faaliyet göstermektedir.

Konya, tarım alet makine ve ekipmanları imalatında Türkiye üretiminin %65‟ini karşılamakta; Türkiye ihracatının ise %45‟ini gerçekleştirmektedir. Otomotiv yedek parça sanayinin toplam ihracattaki payı yaklaşık %0,5‟dir. Ülkemizdeki en önemli motor piston ve gömlek, supap, krank, dişli ve conta fabrikaları Konya ilinde bulunmaktadır.

2014 yılı verilerine göre Konya ilinde sanayi siciline kayıtlı sanayi işletmesi sayısı 3.378‟dir.Toplam sanayi işletmesi içerisinde %4‟lük bir oran ile sanayisi gelişmiş 5 inci ildir.

2.3.2.1. Organize Sanayi Bölgeleri

Organize Sanayi Bölgeleri, müteşebbis heyetin başvurusu üzerine Bakanlıkça verilen kamu yararı kararı ve sınırları belirlenmiş yetki çerçevesinde kamulaştırma işlemleri yapabilen veya yaptırabilen bir özel hukuk tüzel kişiliğidir (www.kos.org.tr, 2015). Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) parseller tahsis yoluyla sahiplendirilir. Bölgede inşa edilecek yapılar belediyelerin yürüttüğü imar yönetmeliklerine tabi değildir. Organize müdürlükleri yapım ve projelendirme ile ilgili denetimleri kendisi yapmaktadır.

OSB kanununa göre; idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile arıtma tesisi alanı ve aktif yeşil alanlar bölge büyüklüğünün % 8 inden az; katılımcı ve/veya kiracı vasfı ile bölge içinde faaliyet gösteren küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık hizmet alanları ise bölge büyüklüğünün % 10 undan fazla olamaz.

Organize sanayi bölgeleri sanayi yapılarının dışında orada çalışan insanların ihtiyacını karşılayan mekânlarda bulundurmak zorundadır. Bunlar; banka, ibadethane, restorant ve otel gibi ticari birimlerdir. Kiracıların sayısının kısıtlanması ise bölgenin canlılığını kaybetmemesi için alınmış bir önlemdir.

(35)

Organize sanayi bölgelerinin kuruluş amacı sanayi faaliyetlerinin yeterli teknik ve alt yapı hizmeti alabilmesi ve kesintisiz, sorunsuz bir üretime devam edebilmesidir.

Konya'da özel organize sanayi bölgeleri hariç 4 adet organize sanayi bölgesi bulunmaktadır.1., 2. Ve 3. Organize sanayi bölgeleri faal durumdadır. 4 organize sanayi bölgesinde 2013 yılında tahsislere başlanmış ve ilk firma 2014 yılında üretime başlamıştır.

2.3.2.1.1 I. Organize Sanayi Bölgesi

I. Organize sanayi Bölgesi 1967 yılında Konya'nın merkez ilçesi Selçuklu' da kurulmuştur. 134 hektar büyüklüğe sahiptir ve 1980 yılında tamamlanmıştır. Bölgede; 186 adet sanayi parselinin tamamı tahsis edilmiş, tahsis edilen parsellerin; 156 adedi üretim, 5 adedi inşaat, 25 adedi proje aşamasındadır. Üretime geçen parsellerde yaklaşık 6.000 kişi istihdam edilmektedir. Ağırlıklı sektör grubu; fabrikasyon metal ürünleri imalatı, başka yerde sınıflandırılmamış makine-ekipman imalatı ve kauçuk-plastik ürünleri sanayidir.

Resim 2.10. Konya I. Organize Sanayi Bölgesi Haritası

(36)

Resim 2.11. Konya I. Organize Sanayi Bölgesi

2.3.2.1.2 Konya Organize Sanayi Bölgesi

II. Organize Sanayi Bölgesi 1976 yılında resmi olarak kurulmuştur. 1994 yılında tamamlanmıştır. 1995 yılında III. Organize Sanayi Bölgesi kurulmak istenmiş ancak ilgili bakanlıktan izin alınamamış ve II. Organize Sanayi Bölgesi ile birleştirilip, onun devamı gibi yapılması öngörülmüş, ismi ''Konya Organize Sanayi Bölgesi'' olarak belirlenmiştir. 2.395 hektar büyüklüğünde olup, bölgede; 630 adet sanayi parselinin 509 adedi tahsis edilmiştir. Tahsis edilen parsellerin; 417 adedi üretim, 87 adedi inşaat, 5 adedi proje aşamasında olup 121 adet parsel tahsis edilmemiştir. Üretime geçen parsellerde yaklaşık 25.000 kişi istihdam edilmektedir. Ağırlıklı sektör grubu; başka yerde sınıflandırılmamış makine-ekipman imalatı, motorlu kara taşıtı-treyler imalatı ve ana metal sanayidir (Sanayi Genel Müdürlüğü,2014).

(37)

Resim 2.12. Konya II-III. Organize Sanayi Bölgesi

2.3.2.2. Özel Sanayi Bölgeleri

Konya'ya ilk imar planlamasını yapan Asım Kömürcüoğlu' nun Konya İmar Planında, taranmış olarak görülen sanayi bölgesi alanı Meram Eski Sanayi adı ile bilinen sanayidir (Resim 2.12). Meram Eski Sanayi Sitesi Konya'nın ilk özel toplu sanayi işyeri girişimlerinden birisidir. Halk arasında Bayrakçı Sanayi ismiyle de anılan site 1967 yılında Mehmet Ali BAYRAKÇI tarafından kooperatif olarak kurulmuştur.

Şekil

Grafik 2.1. Türkiye'nin ihracatında AB payının yıllara göre dağılımı (Grafik Kaynak: TÜİK)
Tablo 2.1. Konya 1980 Öncesi Sanayi Yapıları
Tablo 2.2. Konyanın Büyük Özel Sanayi Siteleri
ġekil 3.2. Motorlu Taşıtlar Sanayi Örnek İş Yeri Kesit
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

İlk bölümünde; Osmanlı Devleti’nin sanayileşme politikası, meslekî eğitimde uzmanlaşma ve sanayi mekteplerinin kuruluşu, devleti sanayileşmeye iten nedenler ve

verimi ve bir yılda anaç domuz başına elde edilen genç domuz sayısı gibi verim özelliklerinde de artışa sebep olmuştur. • Dikey olarak entegre olmuş kanatlı,

Kent İçi Sanayi Üretimi ve Lokasyonu: Ürün Döngüsü Modeli.. Başlangıç evresinde yeni bir ürün geliştirilir ve

Ankara’nın 16. yüzyıldan itibaren yün ve kumaş pazarında adını duyurması şehre farklı ülkelerden yatırımcı ve sey- yahların gelmelerine sebep olmuş, bu durum

Benzer şekilde firmanın faaliyet süresi açısından bakıldığında çevik üretimin algılanmasında insan kaynakları faktörünün algılanmasında istatistiksel olarak anlamlı

Orta Düşük teknoloji düzeyine sahip olan Ana metal Sektörü Konya Karaman Bölgesi’nin imalat sanayinde hâlihazırda rekabet avantajı yüksek sektörlerden bir

hukuki olarak alt çal malar tamamlanm , 2804 ve 2805 say yasalarla 1935 y nda MTA Genel Müdürlü ü ve Etibank kurulmu ,h zl bir ekilde ülkenin maden potansiyelinin ortaya kar lmas

[Aluminum Chloride 20% ml ] - [AlCl3 ] 藥師 藥劑部藥師 發佈日期 2011/10/10 <藥物效用> 治療腋下多汗有異味、足部多汗、足臭 <服藥指示>