• Sonuç bulunamadı

“Öksüz Yurtları” ve “Rehber” mecmualarına göre Konya’nın sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "“Öksüz Yurtları” ve “Rehber” mecmualarına göre Konya’nın sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı"

Copied!
82
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

YAKINÇAĞ BĠLĠM DALI

“ÖKSÜZ YURTLARI” VE “REHBER” MECMUALARINA

GÖRE KONYA’NIN SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMĠK

YAPISI

TAHĠR ÖZKAN

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN

DOÇ. DR. HÜSEYĠN MUġMAL

(2)

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI Öğ renci ni n

Adı Soyadı Tahir Özkan Numarası 084202042006 Ana Bilim / Bilim Dalı Yakınçağ/Tarih

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı “Öksüz Yurtları” ve “Rehber” Mecmualarına göre Konya’nın Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Yapısı

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU

Öğ renci ni n

Adı Soyadı Tahir Özkan Numarası 084202042006 Ana Bilim / Bilim Dalı Yakınçağ/Tarih

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Hüseyin Muşmal

Tezin Adı “Öksüz Yurtları” ve “Rehber” Mecmualarına göre Konya’nın Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Yapısı

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “Öksüz Yurtları” ve “Rehber”

Mecmualarına göre Konya’nın Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Yapısı baĢlıklı bu çalıĢma 11/10/2011

tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

(4)

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Tahir Özkan Numarası 084202042006 Ana Bilim / Bilim Dalı Yakınçağ/Tarih

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Hüseyin Muşmal

Tezin Adı: “Öksüz Yurtları” ve “Rehber” Mecmualarına göre Konya’nın Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Yapısı

ÖZET

Rehber Mecmuası 1913 yıllarında çıkarılmıĢtır. Mecmua genel olarak yayınlandığı dönemin ekonomik yapısı üzerinde durmuĢtur. Osmanlı Devleti‟nin kurtuluĢ yolu, ekonomik olarak güçlenmekte gösterilmektedir. Bu amaca ulaĢabilmek için ise Osmanlı Devletinde yaĢayanların memurluk arzusundan uzaklaĢmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Halkın devletten bir Ģey beklemek yerine, devlete katkı yapmaları öğütlenmektedir. Bu katkının ise özellikle ticaret yaparak sağlanabileceği vurgulanmıĢtır. Gazetenin destekçisi olarak görülen Union Harik ve Hayatlar Kumpanyası mecmuanın bir çok yerinde ticaret yapmak isteyen halka kredi verilebileceği ifade edilmektedir. Mecmua içinde Konya Belediyesi çalıĢmaları, Konya‟daki sanayi çalıĢmaları, Konya‟da açılan bankalardan bahsedilmektedir.

Diğer Mecmua ise Öksüz Yurtları Mecmuasıdır. Bu mecmuada I. Dünya SavaĢı sonrası Osmanlı Devleti‟nin içinde bulunduğu durumdan bahsedilmektedir. SavaĢtan yeni çıkmıĢ bir devletin sosyal yapısından bahsedilmektedir. Bu gazetede Osmanlı Devleti‟nin içinde bulunduğu durumdan çıkıĢ yolu olarak milli ve manevi değerlere sahip olmaktan geçtiği ifade edilmektedir.

(5)

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Tahir Özkan Numarası 084202042006 Ana Bilim / Bilim Dalı Yakınçağ/Tarih

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. Hüseyin Muşmal

Tezin İngilizce Adı THE SOCİAL, CULTURAL AND ECONOMİCAL STRUCTURE OF KONYA CİTY ACCORDING TO “OKSUZ YURTLARI” AND “REHBER” MAGAZİNES

SUMMARY

Rehber (the guide) was revealed in 1913. The paper was generally concerned with the economic conditions of the time. In order to reach prosperity, the paper discusses, the citizens of the state should avoid from the desire of being a state officer. Instead of expecting something from the state, the public should contribute to the state. Union Harik and Hayatlar kumpanyası stated that they would support the ones who wanted to do trade.

Another paper is the paper of Oksuz Yurtları. This paper was interested in the situation of the Ottaman state after the world war 1 th. In this newspaper exists the some healing advice fort he Ottaman state.

(6)

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER……… V

ÖN SÖZ……… VII

GĠRĠġ………. 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR

1.CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR... 3

2.ĠSTANBUL‟DA CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR ... 4

3.KONYA‟DA CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR ... 5

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

REHBER VE ÖKSÜZ YURTLARI MECMUALARI

HAKKINDA GENEL BĠLGĠ

A.REHBER MECMUASI……….. 9

1REHBER MECMUASI‟NIN YÖNETĠMĠ VE YAZAR KADROSU ... 11

2.REHBER MECMUASI‟NDA ĠġLENEN KONULAR ... 13

3.REHBER MECMUASI‟NIN FĠKRÎ YAPISI ... 13

4.REHBER MECMUASI‟NIN GELĠR KAYNAKLARI ... 14

5.REHBER MECMUASI‟NIN KARġILAġTIĞI SIKINTILAR ... 15

6.REHBER MECMUASI‟NDAKĠ DĠĞER KONULAR ... 16

B.ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI……… 17

1.ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN YÖNETĠMĠ VE YAZAR KADROSU ... 19

a)Ali Ulvi ELÖVE……….. 21

b)Mehmet Muhlis KONER………. 21

c)Halit Fahri OZANSOY………... 21

2.ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN FĠKRÎ YAPISI ... 22

3.ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN GELĠR KAYNAKLARI ... 23

4.ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN KARġILAġTIĞI SIKINTILAR ... 24

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

REHBER VE ÖKSÜZ YURTLARI MECMUALARININ IġIGINDA,

KONYA'NIN SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMĠK YAPISI

A.SOSYAL YAPI……… 25

1.YARDIMLAġMA ... 25

2.TÜRKLERĠN HAYIRSEVERLĠLĠĞĠ ... 25

3.MESLEKLER... 26

(7)

b)Tüccarlık……… 26

c)Diğer Meslekler………...……… 28

4.EĞĠTĠM VE DÂRÜ‟L-EYTAM‟LAR ... 28

a)Dârü‟l-Eytam‟larda Öğrenciler……… 31

b)Dârü‟l-Eytam‟larda Öğretmenler……… 32

c)Dârü‟l-Eytam‟ların Gelir Kaynakları……….. 33

1)Okul Sanathanelerinde, Üretilen Mallardan Elde Edilen Gelirler………. 33

2)Hayırseverlerin Yardımlarıyla Elde Edilen Gelirler……… 35

3)Resmî Zevatın, Devletin Mallarından Verdikleri Gelirler…………..……… 35

4)Halktan Toplanan Yardımlarla Elde Edilen Gelirler………... 35

B.KÜLTÜREL YAPI……….………… 36

1.TÜRKLERĠN MĠLLÎ VE MANEVÎ DUYGULARI ... 36

2.TÜRKLERĠN SÜKÛNETPERVERLĠLĠĞĠ ... 37

3.TĠYATRO ... 38

C.EKONOMĠK YAPI……….……… 39

1.OSMANLI DEVLETĠNDE TĠCARET ... 42

2.KONYA'DA BANKACILIK VE SANAYĠ ... 43

D.XX. YÜZYIL BAġLARINDA AVRUPA………..……… 45

1.AVRUPA‟DA EĞĠTĠM ... 45

2.AVRUPA‟DA MESLEK ... 46

3.AVRUPA‟DA SANAT, TĠYATRO VE MOTĠVASYON ... 46

E.REHBER VE ÖKSÜZ YURTLARI MECMUALARINDAKĠ VECĠZ SÖZLER………….………… 46

SONUÇ………..……… 49

KAYNAKÇA……….. 52

(8)

ÖN SÖZ

Bu günlerin temelleri mazide atılmıĢtır. Geleceğin temelleri ise Ģimdi atılmaktadır. YaĢanan zamandaki olayların sebeplenirini iyi bilenler, mazilerini doğru okuyup anlayanlardır. Geleceğin temellerinin atıldığı bu günlerde, tecrübelerini doğru bilip kullanabilenler, yarınların temellerini sağlam atanlar olacaklardır.

Geleceğimizi imar etmeye talip olanlara, geçmiĢ olayları daha iyi anlatmak ve geçmiĢte yaĢananları tecrübeye dönüĢtürebilmek için, Türkiye tarihinin 1913 ve 1917 yıllarında yayınlanan farklı iki mecmuayla baktık.

Bu mecmualardan biri Osmanlı Devleti‟nin 1913 yıllarını daha iyi anlamamızı sağlayan Rehber Mecmuasıdır. Diğeri ise 1917-1918 yıllarını farklı bir açıdan anlatan Öksüz Yurtları Mecmuasıdır. Öncelikle, bu mecmuaların var olan bütün nüshaları bulundu. Bütün sayfaları ayrıntılı bir Ģekilde okunduktan sonra, makaleleri de konularına göre tasnif edildi. Sonra mecmuanın içindeki bilgiler tek tek fiĢlendi. Bu bilgiler ıĢığında, ilk önce, çalıĢmamızın içindekiler kısmı oluĢmaya baĢladı. Bu aĢamadan sonra 1913 ve 1917 yıllarının daha iyi tahlil edilebilmesi için o dönemde yayınlanan farklı eserler de incelenerek konuyla alakalı bilgiler de fiĢlendi.

Bu çalıĢma 4 aĢamadan oluĢmuĢtur:

1. AĢama: GiriĢ bölümünde süreli yayınlar ve Cumhuriyet öncesi Konya matbuatı

hakkında bilgi verilmiĢtir.

2. AĢama: GeliĢme kısmı ise 2 bölümden oluĢmaktadır. 1. Bölümde Rehber

Mecmuaları‟yla, Öksüz Yurtlan Mecmuaları, ayrıntılı olarak tahlil edilmiĢtir. Mecmuaların yönetim kadrosu, yazarları ve makaleleri, gelir kaynakları, ilan ve reklamları ile ilgili genel bilgiler verilmiĢtir. 2. Bölümde ise Rehber ve Öksüz Yurtları mecmualarından ve diğer yardımcı kaynaklardan elde edilen veriler ıĢığında, Osmanlı Devleti ve Konya Ġli‟nin 1913- 1918 yılları arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı incelenmiĢtir.

3. AĢama: Sonuç kısmında eserden elde edilen net veriler ortaya konmuĢtur.

Ġlgili mecmuaların eldeki ilk nüshaları yeteri kadar kaliteli olmadığından, sağlıklı okuma gerçekleĢmemiĢtir. Nihayet eserin asıllarının, Ġstanbul Beyazıt Kütüphanesi‟nde bulunmasından

(9)

sonra, ilgili bütün örneklerin yüksek çözünürlüklü resimleri alınmıĢ sonra tekrar okunarak, tıranskript edilmiĢtir. Bu aĢamadan sonra eser, önce sağlıklı bir Ģekilde okunmuĢ sonra da yazıya geçirilmiĢtir.

Bu eserin oluĢmasında, Sayın Prof. Dr. Muhittin TuĢ Bey'e, Sayın Doç. Dr. Ġzzet Sak Bey'e, Sayın Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yılmaz Bey'e, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Arıkan Bey'e; aynı zamanda, bu tezin hazırlanmasında da sabır ve anlayıĢla yardımcı olan DanıĢman Hocam Sayın Doç. Dr. Hüseyin MuĢmal Bey'e, teĢekkürlerimi arz ederim.

Ayrıca bu eserin oluĢması esnasında kendilerini ihmal ederek sabırlarını zorladığım, eĢim Behiye Özkan'a, çocuklarım Süeda Sena ve Rümeysa Azra Özkan'a da teĢekkür ederim.

(10)

GĠRĠġ

Bu çalıĢmada, Osmanlı Devleti'nin çöküĢ yıllarında yayınlanan iki süreli yayını ele alacağız. Bunlar Rehber ve Öksüz Yurtları Mecmuaları‟dır. Rehber ve Öksüz Yurtları Mecmuaları, Konya Ġli‟ne ait yerel mecmualar olsalar da, bu mecmualarda, XX. yüzyılın Osmanlı Devleti ile ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır. Mecmualardan ilki, Rehber Mecmuası‟dır. Osmanlı Devletinin, yegâne kurtuluĢunu, ekonomik zenginleĢmede görmektedir. Ekonomik zenginleĢmeye çare olarak ise küçük iĢletmelerin malî güçlerini birleĢtirmelerini istemekte ve bunu tavsiye etmektedir. Ticaret yapacak kadar parası olmayanlara ise, adres olarak bankalar ve sigorta Ģirketleri olan kumpanyalar gösterilmektedir. Ġkinci mecmua ise 1917 yıllarında yayınlanmıĢ olan "Öksüz Yurtları" mecmuasıdır. Öksüz Yurtları Mecmuası ise, Türk milliyetçiliği ile mukaddesâtı birlikte yoğurmuĢ bir mecmua olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ġncelenen dönemin tam kavranabilmesi için öncelikle süreli yayınlarla ilgili ne olduğunun bilinmesi lazımdır. Bizim bu çalıĢmamızda bize ıĢık tutan iki temel eser de süreli yayındır.

Süreli yayınlardan kastedilen, zaman içinde düzenli bir Ģekilde çıkarılmaya çalıĢılan mecmua, dergi ve gazetelerdir. Bu mecmualar günlük, haftalık ve aylık yayınlanabildiklerinden içindeki bilgiler günceldir, o dönemin olaylarını yansıtmaktadır. Yayınlandıkları yılların her türlü olaylarından kesitler bulmak mümkündür. Bu yönüyle de süreli yayınlar, diğer yayınlardan ayrılırlar. Bir konu, süreli yayınlarda anlatılırken, yayınlandığı dönemin ve coğrafyanın değer yargıları ile de ilgili bilgiler verir. Eserin yayınlandığı dönemde gerçekleĢen olaylara, bu olayların sebep ve sonuçlarına, toplumun olaylara bakıĢ açısına ve değerlendirmelerine, o dönemdeki ekonomik ve siyasi yapıya kadar bir çok bilgiye bu süreli yayınların yardımıyla ulaĢılabilir.

Süreli yayınlar; yazarlar, matbaalar, siyasî liderler, dernekler, ideolojik gruplar vs. tarafından çıkarılabilmektedir. ÇıkarılıĢ amaçları ise, savundukları fikirleri toplumlara anlatmak, yaymak, insanları güncel konularda bilgilendirmek, ticaret yapmak, hedeflediği fikrî yapıya insan kazandırmak ve buna zemin hazırlamak, her türlü rakiplerinin açıklarını ifĢa etmek, kamu oyunu bilgilendirmek ya da belli bir hedefe dikkatleri çekerek, hedef ĢaĢırtmak veya bir gerçeğe parmak basmak vs. gibi gerekçelerle yayınlanmaktadır.

(11)

GeçmiĢi inceleyen tarihçilerin en önemli araçları, maziye açılan bir dehliz gibi duran, yazılı, sözlü ve görsel eserlerdir. Öncelikle bir tarihçi, geçmiĢin olaylarını incelerken bütün ön yargılarından kurtularak, olaylara geçmiĢin penceresinden bakmalıdır. Meselelerin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi için kendi fikrî yapısını bir kenara bırakarak olayları incelemeli, böylelikle en doğru bilgiye ulaĢmalıdır. Meselenin yorumlanması adına, daha sonra meseleye farklı açılardan bakabilir.

Gazete, mecmua ya da kitapların içindeki bilgiler, menfaatleri, kıskançlıkları, kârları, zararları olabilen, insanlar tarafından ortaya konduklarından, gerçeği arayan tarihçilerin iĢlerini zorlaĢtırmaktadır. Daha açık ifade edilecek olursa, bütün eserlerde ortaya konan fikir ve düĢünceler doğrudur anlamına gelmemektedir. AraĢtırmalar sonunda ortaya çıkan olgular ve yargılar, diğer yayınlardan da kontrol edilerek teyit edildikten sonra ancak bir konu hakkında doğru bilgiye ulaĢılmıĢ olur.

(12)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR

1.

CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR

Osmanlı Devleti‟nin ilk Türkçe gazetesi, “Takvim-i Vekâyi”dir. Bu gazetenin, Takvimhâne-i Âmire Matbaasında basılmaya baĢlandığı, iĢin baĢına da devletin resmi tarihçisi olan (Vekanüvist) Mehmet Esat Efendinin getirildiği anlaĢılmaktadır. Gazete, 1832 yıllarına gelindiğinde Ermenice, Rumca ve Arapça olarak basılmıĢtır. Ġkinci Türk gazetesi ise

“Cerîde-i Havad“Cerîde-is” olmuĢtur1 .

Osmanlı Devleti‟ndeki ilk gazete bu Ģekilde devlet destekleriyle çıkarılmaya baĢlandıktan sonra devlet dıĢındaki unsurlar da gazete çıkarmaya baĢlamıĢtır. Bundan sonraki dönemde basın yayının, farklı süreçlerden geçtiği anlaĢılmaktadır. Osmanlı Devleti‟nde basın yayın tarihi, I. MeĢrutiyet dönemi (1876-1908) ve II. MeĢrutiyet dönemi gazeteciliği (1908-1918) diye iki kısımda incelenebilir. I. MeĢrutiyet döneminde gazetelerin büyük bir istibdatla karĢılaĢtıkları görülmektedir2

. Bu dönemde II. Abdülhamit‟in vehimlerinden dolayı bazı gazeteler, mürettip hatasından bile kapatılmıĢtır3

. Hatta bu dönemde kapatılan gazetelerden, Ġkdam Gazetesinin ilk kapatma gerekçesi, padiĢahın isminin önüne “mösyö” kelimesinin getirilerek, “mösyö cenâb-ı

Padişahîleri”nin kullanılması olmuĢtur. Aynı gazeteye ikinci kapatma cezası ise, Arapça bir

kelime olan, “leyle-i mes‟ûd” kelimesinin yanlıĢlıkla “leyle-i mesûd” Ģeklinde yayınlanmasından dolayı verilecektir. “Leyle-i mes‟ûd” kelimesi, mutlu gece anlamına gelirken; yanlıĢlıkla yazılan “leyle-i mesûd” kelimesi de kara gece anlamına gelmektedir. Bundan dolayı gazete ikinci kez kapatılmıĢtır. Aynı zamanda bu gazete padiĢaha yakınlığı ile bilinen bir gazete olarak öne çıkmaktadır4

. BaĢlangıçta basınla iyi geçinmek isteyen Abdülhamitin, basını yanına alamayınca çok Ģiddetli baskılar uyguladığı anlaĢılmaktadır. Bu dönemde gazete çıkarmak büyük

1 A. D. Jeltyekov, Türkiye‟nin Sosyo-Politik ve Kültürel Hayatında Basın (1729-1908 Yılları), Nauka Yayınevi,

Moskova, 1972, s. 45.

2 Mustafa Albayarak, Atatürk Ve Türkiye Cumhuriyeti‟nin Tarihsel GeliĢimi, Atatürk Kültür Dil Ve Tarih

Yüksek Kurumu Atatürk AraĢtırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 30.

3

M. Nuri Ġnuğur, Basın Ve Yayın Tarihi, Der Yayınları, Ġstanbul, 1993, s 304.

(13)

cesaret gerektirmiĢtir. Bu baskılardan dolayı, bu dönemde yayınlanan bazı makaleler, ancak imzasız yayınlanabilmiĢtir5

.

Osmanlı Devleti‟nde satılan gazete sayılarında da bir sıkıntı vardır. Gazeteler az satılmaktadır. Halk gazeteleri almamakta, onlara itibar etmemektedir. Bundan dolayı Osmanlının ilk gazeteleri ekonomik olarak sıkıntılar yaĢamıĢtır. Bunun baĢlıca sebepleri ise; gazetelerin halk arasında konuĢulan dili kullanmak yerine daha edebi bir dil kullanması ve halkın alabileceği kadar ucuz olmamasıdır. Bu durum gazete sahiplerini sıkıntıya sokmuĢtur. Bir de buna padiĢahın baskıları eklenince iĢ daha da zorlaĢmıĢtır. Bu dönemde halk arasında “saray, Abdülhamit istibdâdı, hâfiye, sürgün” kelimelerinin fazlaca duyulduğu ve halkın bu kelimelerin anlamını iyi bildiği bir dönem olarak anlaĢılmaktadır

II. MeĢrutiyet döneminde ise, basın özgürlüğüne kısmen kavuĢulsa da bu uzun ömürlü olamamıĢtır6

. Ġkinci MeĢrutiyetin ilk dönemlerinde, ittihatçıların basın üzerindeki baskısı henüz görülmeyecektir. Onlar kendilerini genç ve deneyimsiz bulduklarından devleti idarede, devletin bürokratlarını ön plana çıkaracaklardır7

. II. MeĢrutiyetin ilanıyla ilk yıllar, serbest ve hür yıllar olsa da bu uzun sürmemiĢtir. Ġttihatçıların idareyi ele almasından sonra tekrar basına baskı ve sansürlerin baĢladığı anlaĢılmaktadır. Baskı ve sansürün olduğu bu dönemlerde, insanlar sessiz kalmak zorunla olsalar da, hür bir döneme geçildikten sonra bildiklerinin hepsini yazarak toplumun bilgisine sunmuĢlardır. Böylece, baskı altında bildiklerini anlatamayan, yazamayan insanların, özel bilgileri yok olup gitmemiĢ, hepsi daha sonradan bir bir açığa çıkmıĢtır8

.

1918 yılından sonra birinci Dünya SavaĢı‟nı Osmanlı kaybetmiĢ, toprakları iĢgal edilmiĢtir. Osmanlının silahları alınmıĢ, var olan yıpranmıĢ ordusu dağıtılmıĢ, eskimiĢ donanmasına el konmuĢ, bütün önemli noktalar tutulmuĢ, Ġstanbul ve Boğazlar iĢgal edilmiĢtir. Böylece Ġttihat Terakki ile gelen baskı ve sansürün yerini, iĢgalci devletlerin baskı ve sansürleri almıĢtır9.

2.

ĠSTANBUL‟DA CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR

Osmanlıdaki basının baskı altında olduğu daha önceden de ifade edilmiĢti. Bu dönemdeki basın, Millî Mücadele yanlısı ve saltanat yanlısı olarak da gruplandırılabilir. Bu

5 ġerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri1895-1908, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 1983, s. 27.

6 Ġnuğur, Basın Ve Yayın Tarihis 304. ; Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bir Lise Öğrencisinin Millî Mücadele

Anıları, Ankara, 1971, s.8.

7

Ġhsan GüneĢ, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin DüĢünce Yapısı, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yay., EskiĢehir, 1997, s 22.

8 Ali Ġhsan Sabis, Harb Hatıralarım, Cilt 1, Tan Matbaası, Ġstanbul, 1943, s. 3. 9

Sabahattin Selek, Mondros Mütarekesinden Türkiye Cumhuriyetinin DoğuĢuna Kadar Ulusal KurtuluĢ SavaĢımızın Belgeseli, 2000, s.29.; Ali Birinci, Tarih Yolunda Yakın Mazinin Siyasi ve Fikri Ahvali, Dergâh Yayınları, Ġstanbul, 2001, s. 104.

(14)

dönemde saltanat yanlısı gazetelerin baĢında Alemdar, Peyâm-ı Sabah gelmektedir. Baskının ve sansürün olduğu bu dönemde Ġstanbul‟daki Millî Mücadele yanlısı gazete ve mecmuaların Anadolu‟dan haber almasına mani olunurken, saltanat yanlısı gazetelerin bilgi almalarına müsaade edilmiĢtir. Hatta burada yazı yazanlara padiĢah tarafından ödüller bile takdim edilmiĢtir. Millî Mücadele yanlıları için bu gazeteler, Anadolu‟nun bir barometresi gibi olmuĢtur. Eğer bu gazetelerdeki köĢe yazıları, hiddetli ve öfkeli ise, Millî Mücadele hareketinin baĢarılar kazanmakta olduğu anlamına gelmektedir. Bu gazetelerdeki köĢe yazıları sakin ve sevinçli ise Millî Mücadele Hareketinin sıkıntılı dönemlerden geçtikleri anlaĢılmaktadır.

Millî Mücadele Hareketini destekleyen gazete ve mecmualar ise baskı ve sansürle karĢılaĢmıĢlardır. Bunlara, durumlarına göre, Bekir Ağa Bölüğüne hapsedilme cezası verilebileceği gibi, Nemrut Mustafa Divanı‟na verilmeye kadar değiĢik baskı ve engellemelerle karĢılaĢtıkları anlaĢılmaktadır. Bu gazete ya da mecmular içinde; Tevhîd-i Efkâr, Ġleri, Vakit, Ġkdam, Yeni Gün gazete ve mecmuaları sayılabilir10

.

3.

KONYA‟DA CUMHURĠYET ÖNCESĠ SÜRELĠ YAYINLAR

1913 - 1930 yılları arasında Konya'da pek çok mecmua çıkarılmıĢtır. Bu dönem yayıncılığı iki ana baĢlıkta toplanmaktadır. Bunlardan ilki Cumhuriyet‟in ilanından önceki dönemdeki yayıncılıktır. Diğeri ise Cumhuriyet‟in ilanından sonra Latin harfleriyle basılan yayınlardır. Osmanlı Devleti'nde Cumhuriyetin ilanından önceki yayınlar incelendiğinde süreli yayınların ömürlerinin kısa olduğu ve sayılarının az olduğu görülmektedir. Bunun nedeni, mecmuaların ekonomik olarak ayakta duramadıklarıdır. Konya'da çıkarılan mecmualar incelendiğinde bunlardan bazıları Ģahıslar tarafından, bazıları Ģirketler tarafından oluĢturulmuĢ, bazıları da matbaalar tarafından oluĢturularak bastırılmıĢtır.

Konya Ġli, cumhuriyet öncesinde, saltanat yanlısı ve Millî Mücadele yanlısı olarak iki gruba ayrılmıĢtır. Mondros AteĢkesinden sonra Konya‟nın Ġtalyanlara verildiği bilinmektedir. Buna karĢı koyanlara müdahale eden, dönemin Valisi Cemal Bey‟in halkın karĢı koymasıyla Konya‟yı terk ederek Ġstanbul‟a kaçtığı anlaĢılmaktadır. Bu tarihten (1920) itibaren küçük birkaç isyan çıksa da Konya, Ankara Hareketine bağlanmıĢtır11. Bu dönem basın ve yayıncılığında da bu iç siyasi olayların etkisi görülecektir.

10

Ġsmail Arar, Atatürk‟ün Ġzmit Basın Toplantısı, Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, 1997, s.24.

(15)

Cumhuriyet öncesi dönemde, Konya‟da çıkarılan gazeteler Ģunlardır. a. Konya Vilayeti Gazetesi (1870-1932)

b. Anadolu Gazetesi (1908-1909) c. MeĢrîk-i Ġrfan gazetesi (1908-1913) d. Hakem Gazetesi (1908-1910) e. ġems Gazetesi (1909-1909) f. Babalık Gazetesi (1910-1950) g. Meram Gazetesi (l910-1911) h. Çiftçi Gazetesi (l 909-1910) i. Osmanlı Gazetesi (1910-1914) j. Tekâmül Gazetesi (1911) k. Hançer (1917) l. Ġntibah Gazetesi (1919-1920) m. Ġbret Gazetesi (1919 - 1920) n. Halk Gazetesi (l922)12 o. Öğüt Gazetesi (1917-1923) p. Ġbret Konya Gazetesi (1919-1920) q. Hedef Gazetesi (1924)

Konya'da Cumhuriyet, öncesinde çıkarılan mecmualar Ģunlardır: a. Barika (1908-1912) b. Ufk-ı Ati (1911) c. ġahap (1912-1913) d. Rehber (1913) e. Konya Ocak (1917-1918) f. Öksüz Yurtları (l917-1918) g. Hak yolu (1919) 13

Konya I. Dünya SavaĢı‟nda en çok Ģehit veren illerden olmuĢtur. Konya‟da eli silah tutan insanlar Birinci Dünya SavaĢı‟nın cephelerinde savaĢmıĢlardır. Konya, Birinci Dünya SavaĢı sonlandırıldıktan sonra da Millî Mücadeleye asker gönderebilmiĢtir. Bunun nedenlerinden biri de, Konya‟nın Anadolu‟nun iç bölgelerinde olmasındandır. Dolayısı ile

12

Mehmet Yılmaz, Selçuk Gazetesi (1945-51) “Konya'nın Sosyokültürel Hayatındaki Yeri,” Konya, 2010,s.2

(16)

Konya, hem savaĢa en çok destek veren hem savaĢlarda en çok Ģehit veren hem de Millî Mücadeleye en fazla destek veren illerden olmuĢtur. Mustafa Kemal'in en çok ziyaret ettiği yerler arasında Ġstanbul ve Ankara'dan sonra Konya ġehrinin gelmesinin nedeni de budur.

Konya Birinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra, Mondros AnlaĢması gereği, Ġtalyanlar tarafından iĢgal edilmiĢtir. Bu iĢgal sırasında, Ġtalyanlara verilen sözler tutulmadığından ve Ege Bölgesindeki Türk gençlerinin, bölgelerini, amansızca savunmaları, Konyalıları cesaretlendirmiĢtir. Bu durum, aynı zamanda Ġtalyan askerlerinin de çekingen davranmalarına neden olmuĢtur. Mondros AnlaĢması‟ndan sonraki iĢgaller sırasında, Ege Bölgesinde savaĢlar olurken; Konya‟da savaĢ yaĢanmamıĢtır14

.

Jeopolitik olarak Konya Ġli, Türkiye‟nin doğusu ile batısını, birbirine bağlayan demir ve karayolları üzerinde bulunmaktadır. Ayrıca Anadolu‟nun ortasında olmasından dolayı, kıyı kentlerine göre daha korunaklıdır15

. Bu durum, Anadolu‟nun doğusu ile batısı arasındaki iletiĢim ve sevkiyatları da kolaylaĢtıracaktır. Konya‟da basılan eserlerin Anadolu‟nun diğer bölgelerine kolaylıkla ulaĢtırılabilmiĢtir.

Millî Mücadele‟ye destek verme konusunda, uygun bir noktada bulunan Konya Ġli‟nin, aynı zamanda matbuat olarak da, Anadolu‟nun birçok yerine gazete dergi gönderdiği anlaĢılmıĢtır. Basın yayın organlarıyla bütün Anadolu'ya matbuat gönderen Konya Ġli‟nin, Millî Mücadelenin oluĢması safhasında, Anadolu üzerindeki etkisi büyüktür. Millî Mücadele yıllarında Konya Basını, Konya'nın yanı sıra Ankara'da da aynı anda basılarak Millî Mücadele‟ye destek vermiĢtir. Konya basınının Millî Mücadele‟deki yerini bilmeyen tarihçi yoktur16.

Bu dönemde, mecmualar tren garlarında, pedallı matbaalarla basılmıĢtır. Basılan bu gazeteler trenlerle Anadolu‟ya ulaĢtırılmıĢtır. Hatta bazı gazeteler tren vagonlarında, tren gazetelerin gönderildiği beldelere doğru giderken, yolda basılmıĢtır. Mecmualar imkânsızlıklardan dolayı elle dizilip, saman kâğıtlara basılmıĢtır. Hatta malî sıkıntılardan dolayı mecmua basacak kâğıt bulunamamıĢ, bir tarafı parlak diğer tarafı mat olan helva kâğıtlarına baskı yapılmak zorunda kalınmıĢtır.

Her zaman olduğu gibi, bu dönemde de basının, insanlar üzerindeki etkisinin büyük olduğu bilinmektedir. Her milletin kendi halklarına, kendi mesajlarını iletmek istedikleri görülmüĢtür. Buna tam anlamıyla muvaffak olanlar ise basın sektörüne hâkim olanlar

14 Zekâi Güner, Trakya PaĢaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti‟nin KuruluĢu Ve Faaliyetleri, Atatürk Kültür, Dil Ve

Tarih Yüksek Kurumu Atatürk AraĢtırma Merkezi, Ankara, 1998, s. 74.; M. ġevki Yaman, Anadolunun ĠĢgali, Ġstanbul, 1999, s. 16.

15 Mehmet Eminoğlu, Konya Ticaret TeĢkilatı, Konya Ticaret Odası Kültür Ve Eğitim Yayınları-16, Konya, s.

251-252.

(17)

olmuĢlardır. Bu dönemde, basın yayın sektörüne Fransızlar hâkimdi. Basına sahip olanlar, kitlelere yön verebildiğinden, Türkler de kendi milletlerine, kendi mesajlarını verebilmek için güçlü bir basına ihtiyaç duymuĢlardır. Basın yayının merkezi, baĢkent Ġstanbul idi. Ancak Ġstanbul, bir dönem Ġttihat Terakki‟nin baskısı altında, bir dönemde de itilaf devletlerinin iĢgali altında bulunduğundan basına sansür uygulanmıĢ, her Ģeyin özgürce yazılmasına müsaade edilmemiĢtir. Bu durum Anadolu‟daki matbaaların öneminin artmasına ve geliĢmesine neden olmuĢtur. Konya matbaası, bu durumdan dolayı önemini artırmıĢ, önemli yayınlar çıkarmıĢtır.

KurtuluĢ SavaĢı sonunda, Konya'da Mustafa Kemal tarafından desteklenen Halk Gazetesi, ilk TBMM milletvekillerine hizmet eden bir gazete olmuĢtur. Daha sonraları yine Mustafa Kemal tarafından desteklenen "Ekekon" Gazetesi kurulmuĢtur17

. Harf Ġnkılâbından önce yayınlanan mecmuaların halkla buluĢmasında bir problem oluĢmamıĢtır. Ancak harf inkılâbından sonra mecmualar, yeni harflerle baskı yapabilen matbaa bulmakta zorlanmıĢtır. Ayrıca bu matbaaları çalıĢtıracak personeli bulmak da zor olmuĢtur. Basılan gazetelerin halk tarafından okunması da kolay olmamıĢtır. Türkiye'de çıkarılan gazeteler tek parti dönemine kadar normal yayın hayatına devam etmiĢtir18.

17

Arabacı vd., Konya Basın Tarihi, Konya,2009, s. 23.

(18)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

REHBER VE ÖKSÜZ YURTLARI MECMUALARI

HAKKINDA GENEL BĠLGĠ

A.

REHBER MECMUASI

Rehber Mecmuası‟nın orijinal nüshaları Ġstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi‟nden bulunmuĢtur. Mecmuanın asıl nüshası, zaman aĢımından kaynaklanan nedenlerden dolayı kurumuĢ, elle dokunulduğunda ufalanacak noktaya gelmiĢtir. Aynı nedenlerden dolayı mecmuanın sayfaları bir tül kadar incelmiĢtir. Hassas bir Ģekilde fotoğraflanan mecmuanın 1. sayısı çalıĢmamızın sonunda ekler bölümüne konmuĢtur. Mecmua, Balkan SavaĢları sonunda, I. Dünya SavaĢı öncesinde, Konya‟da, Tekâmül Matbaası‟nda basılmıĢtır.

Tablo:4 ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI SAYILARI VE YAY. TARĠHĠ

MECMUANIN ADI SAYI YAY. TAR. MĠLADĠ YAY. TAR. RUMÎ

REHBER 1 29 Haziran 1913 Pazar 16 Haziran 1329

REHBER 2 06 Temmuz 1913 Pazar 23 Haziran 1329

REHBER 3 25 Temmuz 1913 Cuma 12 Temmuz 1329

REHBER 4 02 Ekim 1913 PerĢembe 19 Eylül 1329

Türkiye'deki kütüphanelerde, süreli yayınlarla ilgili yapılan taramalarımızda Rehber Mecmuası‟nın ilk dört sayısına ulaĢılabilmiĢtir. Mecmuanın ilk sayısının manĢetinde "Pazar

günleri çıkar" ifadesinin yazması, mecmuanın manĢetinin üstünde de gün olarak "Pazar"

ifadesinin bulunması, bu mecmuanın pazar günleri haftalık yayınlandığını göstermektedir19 . Rehber Mecmuası‟nın sayılarının, yayınlanma tarihlerine dikkat edildiğinde, yayın periyodunda bir düzen olmadığı anlaĢılmaktadır. Buradan hareketle mecmuanın, ilk yayın hayatına baĢlarken haftalık olarak çıkarılmasının hedeflendiği, ancak bunun gerçekleĢemediği görülmektedir.

(19)

1'de yer alan, mecmuaların yayınlanma tarihleri incelendiğinde, mecmuanın 1. sayısı ile 2. si arasında 7 gün olduğu; 2. sayısı ile 3. sayısı arasında 19gün olduğu; 3. sayısı ile 4. sayısı arasında 70 gün olduğu görülmektedir. Ayrıca mecmuanın 1. ve 2. sayıları pazar gün yayınlanırken 3.ve 4. sayılarında, bu kurala riayet edilmediği de anlaĢılmaktadır. Mecmuanın 3.sayısının 2. sayısından 19 gün sonra yayınlanması; 4. sayısının da 3. sayısından 70 gün sonra yayınlanmasının nedeni, mecmuanın 3. sayısında Ģöyle açıklamaktadır. Mahkeme, ilk sayıda yayınlanan "maksat meslek" yazısını siyasî içerikli bir yazı olarak değerlendirmiĢ, bundan dolayı mecmuaya 5 lira para cezasıyla birlikte, kapatma cezası vermiĢtir. 3. ve 4. Sayıları ise PerĢembe ve Cuma günleri yayınlanabilmiĢtir.

Mecmuanın her sayısının ilk sayfasında "Altı aylıktan aşağı abonelik kabul edilmez" ifadesi yer alırken; yine mecmuaların ilk sayfalarının her birinde, mecmuanın okunurluk oranını artırmak için, abone olanlardan -diğer yayınların aksine- abonelik ücretlerinin peĢin alınmayacağı, abonelik baĢladıktan altı ay sonra tahsilât yapılacağı ifade edilmektedir. Mecmua yönetimi ilk sayılarında, mecmualarını haftalık çıkaracaklarını ilan etmektedirler. Bu da 6 ayda 24 mecmuaya denk gelmektedir. Her bir mecmua 20 para olduğuna göre, 6 aylık 24 mecmuanın ücreti 480 para, yani 12 kuruĢ yapmaktadır. Her bir abone için yapmıĢ olduğu 12 kuruĢluk mâliyeti altı ay sonra almak istemesi, bu mecmuanın sermaye sıkıntısı çekmeyeceğini göstermektedir. Ancak mecmuanın yayın hayatı, 3,5 ayda 4 adet mecmua ile tamamlanmıĢtır. Bunun sebebi mâliyetler değil, yayın yasaklarıdır. Ġlk sayısında ilan ettiği ücret tahsilâtının günü gelmeden, yani 6 ay tamamlanmadan kapandığından, abone baĢına düĢen 20 paralık mâliyeti aldığı da bilinmemektedir.

Mecmuanın 3-1.sayılı nüshasının „Ġhtar‟ baĢlığı altındaki yazısında, mahkemenin verdiği kapatma kararından dolayı, mecmuanın, bundan sonraki yayın hayatına “Rehber-i

Saadet” olarak devam edeceği belirtilmektedir. 3-1. sayısında manĢetin altında “saadet”

kelimesinin yazması, bunu desteklerken, mecmuanın isminin değiĢmediği, yalnızca ek aldığı izlenimini de vermektedir. Ancak 4. sayıda bir üst mahkemeye gidilerek beraat ettiklerini açıklamaktadırlar. Bundan sonraki yayın hayatına yine “Rehber” ismiyle devam edecekleri belirtmektedirler. Ayrıca 4. sayıda da “saadet” kelimesinin kullanılmaması da bunun teyit etmektedir. Ayrıca mecmuada, yayın hayatına devam edeceğini açıklamasına rağmen tüm aramalara rağmen mecmuanın 4. sayıdan sonra baĢka bir sayısı bulunamamıĢtır. Naci Fikret‟in ise, bu mecmuanın 5.sayısından sonra yayınlanmadığını söylemesi 5.sayının da var olduğu ihtimalini ortaya koymaktadır. Ancak yaptığımız araĢtırmalarda gazetenin 5. nüshası

(20)

bulunamamıĢtır20 .

Rehber Mecmuası‟nın ölçüleri 30x2I cm ebatlarındadır. Mecmuanın iç sayfalan arkalı önlü kullanılmıĢtır. Bir sayfa iki eĢit sütuna bölünmüĢtür. Ġlk önce sol sütun, okunmalı sonra sağ sütun okunmalıdır. Gazeteye kapak olan sayfaların ön yüzü ile, arka kapağın arka yüzü kullanılmıĢtır. Ön yüzünde üstte ortada gazetenin manĢeti, sağında gazetenin müdürü, yayınlanma tarihi, mecmua merkezinin adresi yer alırken; manĢetin sol tarafında mecmuanın sayısı, ücreti, reklam için müracaat edilecek yer, mecmuanın yayınlandığı hicrî tarih yer almıĢtır. Ayrıca ön kapakta "mündericat” baĢlığı altında mecmuadaki yazarlar ve makaleleri gösterilmiĢtir. En altta ise basıldığı matbaanın adı yer almaktadır. Mecmuanın, arka kapağının arkası, her sayıda reklam ve ilan için kullanılmıĢtır. Mecmuanın, kapaklarının iç sayfaları kullanılmamıĢtır. Kapaklara da her hangi bir sayfa numarası verilmemiĢtir. Ġlk sayı da sayfa numarası "l" rakamıyla baĢlarken ikinci sayıda tekrar sayfa numarası "l" rakamıyla baĢlamamıĢ, bir önceki sayının son sayfa numarasından bir fazlasıyla baĢlamıĢtır. Ancak bu sayfa numaralandırma modelini 4. sayısında değiĢtirmiĢ, tekrar "l" rakamıyla baĢlamıĢtır. Bunun nedeni, 3-1. sayısında belirtilen kapatılma kararının etkili olduğu düĢünülmektedir. 1913 dönemi basın yayın organlarının üzerinde o dönemin hükümeti olarak Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin ağır baskısı hissedilmektedir. Bu mecmuaya açılan davaların sebebinin, bu baskılar olduğu düĢünülmektedir21

.

1. REHBER MECMUASI‟NIN YÖNETĠMĠ VE YAZAR KADROSU

Rehber Mecmuası‟nın müdürü olarak gösterilen kiĢinin adı Yorgi Viyolaki'dir. Yorgi Viyolaki, Rehber Mecmuası‟nda, kendisinin Türk olmadığını da açıklamaktadır. Ancak mecmua bir Türk mecmuasıdır. Yazarları da Türk'tür. Basıldığı yer Konya'da Tekâmül Matbaasıdır. Mecmuada iĢlenen konular içinde, Osmanlı Devleti‟nin egemenliğine ve bağımsızlığına iliĢkin olumsuz bir yazı bulunmamaktadır. Mecmuadaki makale baĢlıkları ve yazarları ise Ģöyledir:

20

Arabacı vd., Konya Basın Tarihi, Konya, 2009, s. 360.

(21)

Tablo-2: REHBER MECMUASĠ YAZARLARI VE MAKALELERĠ

YAZAR MAKALE ADI SAYI

Ġhtar 1

Rehber Maksat-Meslek 1

M. YaĢar Memur Olmak 1

Ali Dündar Hey‟et-i Mecmuada Hassâîs-i Mahsûsa 1

Tevfik Nevzat Oğluma 1

Naci Fikret Nikbînler ve Bedbînler 1

Müsabaka 1

Müessesât-ı Medeniye 1

Ticarette GeniĢ Adımlar 2

Tevfik Nevzat Vasiyyetim 2

Naci Fikret Nikbîn Bedbîn 2

Rehber ġirketler 3

Naci Fikret Obzervasyon 3

Tevfik Nevzat Vasiyyetim 3

Naci Fikret Nikbîni Bedbîni 3 Yorgi Viyolaki Ticaretin Tekamülât-ı Tarihiyesi 4 M. YaĢar Sanayideki Terakkî 4 Tevfik Nevzat Osmanlı Bankası Resm-i KüĢâdı 4 Naci FĠKRET Anadolu Kadınları 4

Tablo-2 incelendiğinde, bazı yazarların, aynı baĢlığı taĢıyan makaleleri, mecmuaların diğer sayılarında da görmek mümkündür. Bu makaleler, bir yazı dizisi olarak kaleme

(22)

alınmıĢtır. Bunlara örnek olarak, Naci Fikret BaĢtak‟ın22

"Nikbînler ve Bedbînler"' yazısı ve Tevfik Nevzat'ın "Oğluma" ya da "Vasiyetim" yazıları bunlara örnek olarak gösterilebilir.

Rehber

Rehber Mecmuasında, Rehber imzalı yazılara da rastlamaktayız. Bu yazılar gazete idaresi tarafından oluĢturulan yazılardır. Rehber imzası ile yayınlanan yazılar, mecmuaya karĢı açılan davalara cevap niteliğindeki yazılar, okuyucularına gazete ile ilgili duyuruların yapıldığı yazılardan oluĢmaktadır. Bu imza ile kaleme alınan yazıların baĢlığı ise “Ġhtar” olmuĢtur.

2.

REHBER MECMUASI‟NDA ĠġLENEN KONULAR

Mecmuada iĢlenen konulara bakıldığında, açıkça bir Avrupa hayranlığı görülmektedir. Mecmuanın savaĢlarda verdiğimiz Ģehitlerden ya da mukaddesâttan bahsetmemesi, bununla ilgili herhangi bir yazı neĢretmemiĢ olması da dikkatlerden kaçmamaktadır.

Mecmua dikkatle incelendiğinde, iĢlenen konuların pek çoğunun, malî içerikli olduğu da, gözlemlenmiĢtir. Mecmuanın 2. 3. 4.-sayılarında, manĢetlerinin hemen altında, Abdülhakhamit'in sözü olan "Bir tüccar muttali bulunduğu aileyi; tüccar müntesip bulunduğu

milleti ihyâ eder." sözü yer almaktadır. Mecmua, Osmanlı Devleti‟ne, sıkıntılı dönemlerden

çıkıĢ yolu olarak, devletin maddî olarak zenginleĢmesinde göstermektedir. Bunun da ticaretle mümkün olacağını öğütlemektedir.

3.

REHBER MECMUASI‟NIN FĠKRÎ YAPISI

Mecmua yönetimi, çıkardıkları mecmuanın amacını Ģu Ģekilde açıklamaktadır.

"Memleketimiz bilhassa ve bilhassa (ziraat ticaret) memleketi olduğundan bunlardan ve bunların en çok şehir halkına yarayışlı olan kısmından (ticaret-i iktisadiyâtdan) bahs etmek"23.

“Bu günkü hükümetin Mahrû siyâsetini tebdil ettirmeğe muvafık olan ticaret ve

22 Enerjetizm fikrinin yayıcılarından olan Naci Fikret, Millî Mücadele sırasında Babalık Gazetesinin sahipliğini

yapmıĢtır. Rasim HaĢmetin öğrencisi olan Fikret‟e hocası Konya Osmanlı Gazetesinde yazılar yazdırmıĢtır. 1935 ile 1950 yılları arasında yayınlanan Ekekon Gazetesinde yazıları yayınlanmıĢtır. 1908-1912 yılları arasında düzensiz bir Ģekilde yayınlanan "Barikan” Risalesi‟nde de yazıları çıkmıĢtır. Bkz. Arabacı vd., Konya BasınTarihi, s. 17. 42, 98.

(23)

iktisâddan bahsetmek noksanlarımızı birer birer inzâr-ı umumiyeye vâz-ı tahlil ve tenkid suretiyle tahakkuk ittireceği noksanlarımızla, teşebbüsâtımızı, tarz-ı hareketimizi tanzim ve tayine hasr-ı amâl etmektir”.24

Mecmuanın, sıklıkla kumpanyaları adres göstermesi dikkatlerden kaçmamaktadır. Ayrıca reklam kısmında değil de makalelerin içinde Ģu ifadelerin yer alması bu mecmuanın amacı ile ilgili büyük ipuçları vermektedir. Mecmuada yayınlanan bir makalede Osmanlı Devleti'nde yirmiden fazla sigorta Ģirketinin açıldığından, bunların da yabancılara ait olduğundan bahsedilmektedir. Mecmuada, Osmanlı halkına da bunlardan en faydalı olanı diye tarif ettiği sigorta Ģirketini Union Kumpanyası‟nı göstermesi, mecmuanın amacıyla ilgili önemli ipuçları vermektedir:

Bu mecmuada gösterilen çözüm yolları sırasıyla Ģu Ģekilde açıklanabilir:

1- Osmanlı Devleti‟nin tekrar büyümesinin yolunun, ekonomik olarak zenginleĢmekten geçtiği; devletin zenginleĢmesinin yolunun ise, halkın zenginleĢmesinden geçtiği ifade edilmektedir.

2- Halkın zenginleĢmesinin yolunun ise, memur olmaktan ziyâde, ticaret yapmaktan geçtiği anlatılmaktadır. Ġnsanlara güvenli limanlarda beklemek yerine, piyasalarda iĢ kurarak hem iĢ yeri sahibi olmalarını hem de iĢ veren olmalarını tavsiye etmektedir.

3- Ticaret yapmak için gerekirse, küçük sermayelerin birleĢmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Sermeye açığını kapatmak isteyenlere ise, adres olarak Union Kumpanyası‟nı ima etme yolu ile göstermektedir.

4.

REHBER MECMUASI‟NIN GELĠR KAYNAKLARI

Bu dönemdeki süreli yayınların, abonelik sistemini 6 aylıktan aĢağı kabul etmedikleri görülmektedir. Özellikle Cumhuriyet öncesi süreli yayınlarının okuyucu tarafından satın alınmamaktan kaynaklanan malî sıkıntıları bulunmaktadır. Ayrıca bu dönemdeki yayınlar 6 aylık abonelik ücretini de okuyucudan peĢin talep etmektedirler.

Rehber Mecmuası da bu konuya, her sayısının ilk sayfasındaki "Ġhtar" yazısında değinmektedir. Bu makalede, o dönem Osmanlı Devleti‟nde mecmuaların kısa ömürlü oldukları beyan edilmiĢ, bunun nedeninin de halkın mecmua alacak parasının olmaması ve okuyucuların mecmua almaya karĢı isteksizlikleri gösterilmiĢtir. Bir makalede, okuyucu kitlesini artırmak isteyen Rehber Mecmuası, abone olmak isteyenlerin, mecmua yazıhanesine gelerek, isim ve adreslerinin bulunduğu bir kartı, buraya bırakmalarını istemiĢtir. Ayrıca 6 aylık mecmua yekûnunun peĢin alınmayarak 6 ay sonra tahsil edileceği belirtilmiĢtir. Rehber

(24)

Mecmuası‟nın sermeye sıkıntısı çekmediği buradan da anlaĢılmaktadır. Diğer mecmuaların kapanma nedeni olan malîyet korkusunun, bu mecmuada bulunmamasının nedenini Ģu Ģekilde açıklamak mümkündür.

Mecmuanın arka sayfasının tamamı, reklam-ilan bölümü olarak kullanılmıĢtır. Her sayıda değiĢen reklamlar görülmekle birlikte, yeri hiç değiĢmeyen ve büyük puntolarla yayınlanan bir reklam vardır. O da bir Fransız Ģirketi, “Union Harîk Fransız Kumpanyası”dır. Buradan bu Fransız Kumpanyasının mecmuayı maddî olarak desteklediği anlaĢılmaktadır. Mecmuada, bunların da dıĢında, az da olsa reklam veren tek iĢ yeri, içinde mecmua kâğıtlarından, yazı iĢlerinde kullanılan araç gereçlere kadar, çeĢitli malzemelerin bulunduğu, bunun yanında sabun, çamaĢır, kartpostalların da satıldığı bir iĢ yeri, reklam edilmektedir. Bu iĢ yerinde satılan ürünlerin rekabet yapılamayacak kadar ucuz olduğu da iddia edilmektedir25

.

5.

REHBER MECMUASI‟NIN KARġILAġTIĞI SIKINTILAR

XX. yüzyılın ilk çeyreğinde süreli yayınların genel anlamda ekonomik problemler yaĢadığı, bu problemlerin nedeninin de, okuyucuların mecmuaları satın almamalarından kaynaklanan maddî sıkıntılar olduğu ifade edilmektedir. Mecmua, bunu da okuma yazma bilenlerin sayıca az olmaları, bilenlerin de olan bitenleri anlamak gibi bir meraklarının bulunmamasına ya da bunun için verilecek paralarının olmamasına bağlamaktadır26

.

Rehber Mecmuası‟nın ise böyle bir sıkıntısı olmadığı anlaĢılmaktadır. Rehber Mecmuası‟nın karĢılaĢtığı sıkıntılar, adli sıkıntılar olmuĢtur. Ġlk sayısında neĢrettikleri, Rehber imzalı "Maksat ve Meslek" baĢlıklı yazı olmuĢtur. Mahkeme, bu yazıyı siyasî bularak, mecmuaya 5 lira para cezası kesmiĢtir27. Ġlave olarak da Rehber Mecmuası‟na kapatma cezası vermiĢtir. Bu durum karĢısında mecmua idarecileri mecmuayı kapatacaklarını ve yayın hayatına “Rehber-i Saadet” mecmuasıyla devam edeceklerini beyan etmiĢlerdir. Ancak, iĢin ucunun bırakılmayacağı, haklarını Ġstinaf Mahkemeleri‟nde arayacakları ifade edilmektedir. Mecmuanın 3-1. sayısının da son sayıları olduğu ifade edilmektedir. Kapatma kararından sonra son sayısını bir hafta sonra neĢretmesi gereken mecmua, ancak 3 hafta sonra mecmuasını neĢredebilmiĢtir ve okuyucularına pes etmediklerini, etmeyeceklerini beyan ile farklı isim ve eklerle yollarına devam edeceklerini ifade etmiĢlerdir. Naci Fikret BaĢtak'a göre mecmuanın son sayısı 5. sayısı olmuĢtur. Mecmua 4. sayısında Ġstinaf Mahkemeleri tarafından,

25 Naci Fikret, "Nikbinler Bedbinler", Rehber, 12 Haziran 1329, Sayı l, s.6. 26

Rehber, 16 Haziran 1329, Sayı l, s.l.

(25)

kendilerine verilen cezalarının kaldırıldığını, karĢılarında adli bir sıkıntının kalmadığını ifade etmektedir. Ancak mecmuanın 5. sayısından sonra, neden yayın hayatına son verdiği bilinmemektedir. Farklı yayınlarda, bu mecmuanın kapanmasının nedeni, okuyucu kitlesi oluĢturamamaktan kaynaklanan bir sıkıntı olduğu vurgulanmıĢ, bu da kapatma nedeni olarak sayılmıĢtır28

. Bunun doğru olması ihtimalden uzak değildir. Bu dönemde, basın ve yayıncılığın önündeki en önemli problem mâliyetler olmuĢtur. Hal böyleyken, mecmuanın müdürünün Yorgi Viyolaki olduğu bilinmektedir. Yorgi Viyolaki aynı zamanda Union Harîk ve Hayatlar Kumpanyası‟nın da müdürüdür. Mecmuanın son sayfasında, bu kurumun reklamı istisnasız yayınlanmaktadır. Mecmua incelendiğinde, bu kumpanyanın bülteni izlenimini vermektedir. Sanki Kumpanya bu mecmuanın ana sponsoru gibi görünmektedir. Dolayısıyla, maddî sıkıntılardan dolayı kapandığı fikrî, ihtimalden uzaktır. Ġhtimal, kapatılma nedeni, Ġttihat ve Terakki Partisinin siyasî baskılarıdır29

.

Bu dönem gazeteleri nitelikli muharrir bulmakta zorlanmıĢtır. Naci Fikret BaĢtak‟ın ifadelerine göre; Osmanlı ülkesinde okuma yazma, gerçeklerden haberdar olma gibi bir istek yoktur. Bunun için harcanacak paraları da yoktur. Derinliği olan yazıları anlayacak okuyucu kitlesi de yoktur. Mecmuada ateĢli muharrirlerin birçoğunun intihal yaptığı anlatılmaktadır30.

I. Dünya SavaĢı‟ndan sonra Osmanlı nüfusunun 10 milyon olduğu bilinmektedir. Bunun %70‟i köy nüfusu olduğuna göre bütün Anadolu sınırlarındaki Ģehirli nüfus sayısı 3 milyon civarında olmalıdır. ġehirli 3 milyon kiĢi de ise okuma yazmaya karĢı ilgi azdır31

. Böyle bir ortamda basın yayın organlarının, yayın mücadelesi verdikleri anlaĢılmaktadır.

6.

REHBER MECMUASI‟NDAKĠ DĠĞER KONULAR

Mecmuanın son sayfasında yer alan, Union Kumpanyası‟na ait reklamın altında, bilmece Ģeklinde sorular sorulmakta, bilenlerin, mecmuada verilen kuponu doldurarak, merkez yazıhanelerine göndermeleri istenmektedir. Sorulardan biri aĢağıdaki gibidir. Ödül ise bir kitap, bir karttır.

"Ben dört harfliyim. Birinci harfim ile ikinci tebdil-i mevki' iderlerse bir adet olurlar. Üçüncü harfim dördüncü harfim., dördüncü harfim, esma-i a'dadan birisidir."

28 Arabacı vd., Konya Basın Tarihi, s.358. 29 Arabacı vd., Konya Basın Tarihi, s.359. 30

Rehber. 16 Temmuz 1329, Sayı 3-1, s. 20.

(26)

Bilenler arasında kura çekilerek ödül verilmektedir. Ödül ise; "Hal idenler arasında kura'

keşide olunacak; bir tecrübe altı aylık abone, ikinciden beşinciye kadar güzel bir kart verilecektir. Müsabaka müddeti on beş gündür, hal varakaları mutlaka kupona yazılmalıdır32”.

Mecmua bir sayısında da, önceki sayılarında ilan edilen, ödüllü soruları bilip, kazanan talihlileri de açıklamaktadır. Açıklaması aynen Ģöyledir:

“Keşide idilen kura'da birinci mükafat Konya arka yalısında mektep-i iditâd-ı anas

talebesinden on beş numaralı Fatıma Aliye Hanımefendi kazanmıştır. Diğer mükâfatları Konya polis müdürü Makit komiser muavini Mustafa Nuri, kart kazananlar a'dâdı talebesinden 332 Muhammet Mazhar Efendilerden idarehanemize uğrayarak kart ve kitapları almaları rica olunur”33.

B.

ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI

Osmanlı Devleti‟nin son dönemleri savaĢlarla geçmiĢtir. Özellikle I. Dünya SavaĢı‟nda çok Ģehit verilmiĢtir. ġehitlerin, geride kalan öksüz çocuklarına sahip çıkabilmek için bir adı da "Dârü‟l-Eytam" olan -diğer adıyla yetimhâneler- oluĢturularak bu çocuklara sahip çıkılmaya çalıĢılmıĢtır. Bu yurtlar aynı zamanda bir okul gibi, bir meslek lisesi gibi çalıĢmıĢtır. Bu yurtların sesini halka duyurabilmek için, bülten gibi çalıĢan Öksüz Yurtları Mecmuası, yurtların yerlerini, sayılarını, yurtlarda kalan öğrenci sayılarını, üretilen ürünleri, yurtlara yapılan bağıĢları halka duyurmaya çalıĢmaktadır.

32

Rehber, 16 Temmuz 1329, Sayı 3-1, s. 22.

(27)

Tablo-3: ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI SAYILARI VE YAYINLANMA TARĠHLERĠ MECMUANĠN ADI SAY I YAY. TAR. MĠLADĠ YAY. TAR. RUMĠ YAY.

ARALIĞI ÖKSÜZ YURTLARI 1 15 Temmuz 1917 Pazar 15 Temmuz 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 2 30 Temmuz 1917 Pazartesi 2 Ağustos 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 3 15 Ağustos 1917 ÇarĢamba 17 Ağustos 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 4 30 Ağustos 1917 PerĢembe 1 Eylül 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 5 15 Eylül 191 7 Cumartesi 16 Eylül 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 6 30 Eylül 191 7 Pazar 1 TeĢrînievvel 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 7 15 Ekim 1917 Pazartesi 16 TeĢrînievvel 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 8 30 Ekim 191 7 Sah 31 TeĢrînievvel 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 9 15 Kasım 1917 PerĢembe 15 TeĢrînisani 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 10 30 Kasım 19 17 Cuma 30 TeĢrînisani 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 11 15 Aralık 1917 Cumartesi 15 Kanûnuevvel 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 12 3 0 Aralık 1917 Pazar 30 Kanûnuevvel 1333 1 5 gün ÖKSÜZ YURTLARI 13 14 Ocak 191 8 Pazartesi 15 Kanûnnusâni 1333 15 gün ÖKSÜZ YURTLARI 14 29 Ocak 191 8 Sah 30 Kanûnnusâni 1333 15 gün

Öksüz Yurtları Mecmualarının tarafımızdan elde edilebilen örnekleri 10. sayı, 11. sayı ve 14. sayılarıdır. Bu örneklerdeki bilgilerden yola çıkarak mecmuanın en az 14 sayı olarak çıkarıldığını söyleyebiliriz. Bu mecmuanın 15 günde bir yayınlandığı anlaĢılmaktadır. Eldeki örnekler incelendiğinde 15 gün kuralına dikkat edilmiĢ ancak, gün kuralına uyulmamıĢtır. Mecmua ayda iki kez yayınlanmıĢtır. Elde edilen örneklerin, düzenli olarak yayınlanmıĢ olması, elde olmayan örneklerin de düzenli olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Gazetelerin, bütün sayıları neĢredildiyse, elde olamayan örneklerin, Tablo-4 deki tarihlerde yayınlanmıĢ olması beklenir.

Elimizdeki örnekler incelendiğinde, Rehber Mecmuası gibi ön ve arka kapakları bulunmakta, ön kapakta mecmuanın adı ve içindekiler kısmı bulunmaktadır. Ayrıca ön ve arka kapakların, arka sayfaları boĢ bırakılmıĢtır. Sayfa numaraları, sıralı olarak devam

(28)

etmiĢtir. Her sayı sayfa numarasına baĢlarken l rakamından baĢlamamıĢtır. Elimizdeki örnekler incelendiğinde, bir sonraki sayının ilk sayfası, bir önceki mecmuanın son sayfasının son rakamından bir fazla olarak belirlenmiĢtir. DıĢ kapaklara sayfa numarası verilmediğinden, buralar, sayfa sayılarına dâhil edilmemiĢtir. Onlar da sayılacak olsaydı, mecmuanın her bir sayısı 10 sayfadan oluĢur denilebilirdi.

Mecmuanın elde edilen ilk sayısı 10. sayı ve ilk sayfa numarası da 71‟dir. Bu da bu mecmuanın elde edilen ilk örneğinden önce 9 sayı daha olduğunu göstermektedir. Önceki 9 sayı mecmuada, toplam sayfa sayısı 70 sayfa olması gerekir. 70 sayfayı 9 mecmuaya eĢit Ģekilde paylaĢtırıldığında, mecmua baĢına düĢen sayfa sayısı 7,7 sayfa olarak çıkmaktadır. Bu da teknik olarak mümkün değildir. Buradan 9.sayı ve ondan önceki mecmuaların bazılarının sayfa sayıları 8 sayfadan az olduğu anlaĢılmaktadır.

11. sayı ile 14.sayı arasındaki sayfa sayısı 21dir. Öksüz Yurtları Mecmuası‟nın, 11.sayısı ile 14.sayısı arasında 2 mecmua olduğuna göre, mecmua baĢına düĢen sayfa sayısı 10,5 olmalıdır. Bu da, 12. ve 13. Mecmuaların sayfa sayılarının 8 olmadığı, daha fazla olduğunun göstergesidir. Ancak 14. sayıdan sonraki sayılarda mecmuanın sayfa sayılarının artırıldığına hükmedemiyoruz. Çünkü 14.sayı iç sayfaları da toplam 8 sayfadır.

Ayrıca 10. Sayının 76 sayfasında "9 numaralı sayımızdan maba'd Kumandan- aferin küçük

çavuş! Vatanın öz evladı olduğunu her gün gösteriyorsun34” Ġfadesi de önceki sayılarının

olduğunun baĢka bir kanıtıdır. Yapılan araĢtırmalarda, bu mecmuanın 1918 yılında kapandığına rastlanmaktadır35

.

1. ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN YÖNETĠMĠ VE YAZAR KADROSU

Öksüz yurtları Mecmuası‟nda kaleme alınan makalelerden bazıları, yazıldıkları sayıda sona ererken, bazılarının ise yazı dizisi Ģeklinde kaleme alındıkları görülmüĢtür. Öksüz Yurtları Mecmuası‟nın, elde edebildiğimiz ilk nüshası 10. sayısıdır. Burada, devam eden yazı dizilerinin varlığı, önceki sayılarının olduğunu ve yazı dizilerinin en az 10. sayıdan önce baĢladığını göstermektedir. Mecmuanın belli köĢelerinde sabit baĢlıklar konmuĢ, bu baĢlıklar farklı yazarlar tarafından doldurulmuĢtur. Buna örnek olarak ise: "Ezberletilecek şiirler" verilebilir. Bu baĢlıktaki Ģiirlerin birisini Ali Ulvi'nin, diğerini ise Ġbrahim Alaaddin'nin

34

Öksüz yurtları, 30 TeĢrînisâni 1333, Sayı 10, s. 76.

(29)

yazdığı Tablo-5 den anlaĢılmaktadır. Yayınlanan yazı dizilerine bu eserde yayınlanmıĢ Halit Fahri‟nin 10. ve 11. sayılarda yazdığı "Küçük Kahraman Mehmet" örnek gösterilebilir. Bir de, yazarları belli olmayan yazı dizileri vardır. Bu yazıların altında, yazarının adı bulunmadığından, buradaki yazıların mecmua idaresine ait olduğu düĢünülmektedir.

Tablo-5: ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASĠ YAZARLARI VE MAKALELERĠ

YAZARI MAKALE BAġLIĞI SAYI

Avrupa Hatırâtından 10

Yurt Haberleri 10

Ali Ulvi Ezberletilecek ġiirler 10

Yurtlarda idare-i Tecdît 10

Musabahât-ı Ahlakiye Nasıl Öğretilecek 10 Hayrettin Sekizinci Sayfadan Devam 10 Halit Fahri Küçük Kahraman Mehmet 10

Avrupa Hatırâtından 11

Yurt Haberleri 11

Muallime Vahdet Türk Sükunetperverdir 11

Oğuz Hayrettin Temuçin 11

Dârü‟l-Eytam‟ın Ġdare ve Islahı 14 Mehmet Muhlis Terbiyeye Dair 14

Macaristan‟da Sanayi 14

Avrupa Hatırâtından 14

Osman Nuri Tarih Tedrîsatı 14

Yurt Haberleri 14

(30)

a) Ali Ulvi ELÖVE

1881 tarihinde Selanik‟te doğdu. Ġlk öğrenimini Selanik‟te yapmıĢtır. Türk Ģairi ve çevirmenidir. MeĢrutiyetten sonra, Ġstanbul, Adana ve Bursa öğretmen okullarında Türkçe Edebiyat dersleri verdi. 1939 – 1945 yıllarında Gazi Eğitim Enstitüsünde öğretim görevlisi idi. Ġlk Türkçe çocuk Ģiirini yazanlardandır. Bu Ģiirlerini “Çocuklarımıza NeĢideler” isimli kitabında topladı. Ayrıca “Dağ BaĢını Duman AlmıĢ” marĢının yazarı da kendisidir. Ali Ulvi Elöve, Jean Deny‟in yapıtını “Türk Dili Grameri” ismiyle Türkçeye çevirmiĢtir. Ayrıca Abdurrahman Feyzi Efendi‟nin “Mikyâsü‟l-Lisan ve Kırtâsü‟l-Beyan” adlı eserini, açıklamalarla yayınlamıĢtır. Türk Dil Kurumunda görev almıĢtır. 1978 tarihinde Ġstanbul‟da vefat etmiĢtir.

b) Mehmet Muhlis KONER

1886 da Konya‟da doğdu.Uzun yıllar Konya lisesinde ve çeĢitli okullarda Fransızca, psikoloji, sosyoloji, mantık, felsefe ve edebiyat dersleri verdi. Konya‟da yayınlanmakta olan

Babalık baĢta olmak üzere yerel gazete ve dergilerde çeĢitli konularda yazılar yazdı. Yazı ve

çalıĢmalarıyla devrin valisi Muammer Bey‟in dikkatini çekti ve genç yaĢlarda Konya Belediye BaĢkanlığına getirildi. Milli Mücadele yıllarında bu görevini sürdürdü. Ġstiklal savaĢı süresince Milli Kuvvetlere erzak ve mühimmat sağlanmasına yardımcı oldu. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti faaliyetlerinde görev aldı.

Cumhuriyetin ilanından sonra 1927 yılında Adana Milli Eğitim Müdürlüğüne getirildi. Bir süre de EskiĢehir Milli Eğitim Müdürlüğünde bulundu. 1945 yılında Selçuk isimli gazeteyi çıkarmaya baĢladı. 1947 yılında tekrar Konya Belediye BaĢkanı seçilince yoğun iĢleri dolayısı ile gazetesini kapatmak zorunda kaldı. Konya‟ya elektrik santralini getirdi. Yeni Pazar ve hal binalarını yaptırdı. Alaaddin Tepesini ağaçlandırdı ve Müze Caddesini açtırdı. Ġlk Belediye BaĢkanlığı döneminde de Konya‟da 1917 yılında ilk atlı tramvay tesisini de o kurdu.

Konya‟da yayınlanan baĢta Babalık, Öğüt, Konya, Yeni Konya, Yeni Meram olmak üzere, Ġstanbul‟da ve Ankara‟da yayınlanan ġehbal ile Din Yolu mecmualarında çeĢitli konularda yazılar yazdı. 21 Ekim 1957 yılında vefat etmiĢtir.

c) Halit Fahri OZANSOY

12 Temmuz1891 yılında Ġstanbul‟da dünyaya geldi. Mekteb-i Sultanî'yi (Galatasaray Lisesi) bitirerek, 1916 yılında sınavla Muğla Lisesi‟ne edebiyat öğretmeni oldu. Ġki yıl kadar

(31)

Muğla ve Konya'da çalıĢtıktan sonra Ġstanbul'a geldi ve 1956 yılında emekli oluncaya kadar kırk yıl süreyle pek çok okulda edebiyat öğretmenliği yaptı. Ġlk Ģiirleri lisede öğrenciyken Rübap (1912) ve ġebal (1912-1913) dergilerinde yayımlanan Halit Fahri, 1914-1918 yılları arasında adını aruz Ģiirleriyle (Aruza Veda) duyurmuĢ, sonra Yeni Mecmua‟da art arda hece ölçüsüyle yazdığı Ģiirlerini yayımlayarak Hecenin BeĢ ġairi‟nden biri olmuĢtur. Nedim adında 18 sayı süren haftalık bir dergi çıkarmıĢ, ReĢat Nuri Güntekin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Selahattin Enis gibi Ģair ve yazarların ilk yazıları bu dergide yayımlanmıĢtır. Sonraki Ģiirleri en çok Hayat, Ayda Bir, Serveti Fünun-UyanıĢ (derginin yazı iĢleri müdürlüğünü de yapmıĢtır.), Çınaraltı, Varlık, Hisar dergilerinde yayımlanmıĢtır. Eserlerinde objektif tasvirlerle sübjektif sıfatlar arasında bir denge vardır.

Eski Milletvekili ve Yazar Ziya Gökalp'in teyzesinin torunu ve Süleyman Nazif'in yeğeni olan Ozansoy,Gazeteci Gavsi Ozansoy (1917-1970),Güzin Umaç ve Melahat Çintan adlarında üç çocuk babası ve AyĢe,Kemal ile ġaziment adlarında üç torun sahibiydi.

2.

ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN FĠKRÎ YAPISI

Mecmua, milliyetçi ve mukaddesâtçı fikirler etrafında örgülenen bir anlatıma sahiptir. Adı geçen yazılarda, birçok mecmuada olduğu gibi, Avrupa hayranlığını anımsatan ifadelere rastlanmaktadır. Bunun, Avrupa'nın tertip düzenini beğenme ve bunun da ülkemize gelmesini isteme Ģekliyle olduğu anlaĢılmaktadır. Mecmuada yer alan her Ģiirde Ģehitlerimiz, kaybettiğimiz topraklar, mazlum insanlar, vatan, millet, namus ve öç alma duyguları iĢlenmektedir. Bunlara aĢağıda birkaç örnek verilmiĢtir:

“Elveda, tükendi. kuvvetim nefesim Ah bıı gün mademki çıkmıyor hiç sesim”36

“Düşmanların elinde ezilen namusun Dökülen kanların öcünü onlardan

-Allah 'a ahd olsun- alırım ben yarın”37

“Çarşafın yırtılmış yaşmağın bozulmuş Ak alnın eğilmiş gül benzin pek solmuş”38 “Oğuzumla gülüştüğüm beyaz gün

36 Ali Ulvi, "Ezberletilecek ġiirler", Öksüz Yurtları, 30 TeĢrînisâni 1333, Sayı l 0, s.73. 37

Ali Ulvi, "Ezberletilecek ġiirler", Öksüz Yurtları, 30 TeĢrînisâni 1333, Sayı 10, s.73.

(32)

Bir defacık olsun daha gül görün Şimdi kalbimde bir keder taşıyor Şimdi ruhlar benimle ağlaşıyor Hani eski gülümseyen günler Ne oldu bir daha görsünler Hani neşen serin dereler Kuşların nerede meşcereler? Hani parlak beyaz şiarın”39

“Yıllardır ocaklar kaldı kimsesiz Yandığın toprağı virmeyeceğiz Milletin böylece ahd ittiğine inan Hoşça kal kabrinde huzrunla kalın”40

3.

ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN GELĠR KAYNAKLARI

Mecmua 2 kuruĢa satılmıĢtır. Abonelik sistemiyle de çalıĢan mecmuaya, 6 aydan az abone olunamamaktaydı. Abone olanların, 6 aylık mecmua ücretini önceden peĢin olarak ödemeleri gerekiyordu. Mecmuanın, reklam aldığı, manĢetinde yer alan “ilânâtın beher

satırından 5 kuruş alınır”, ifadesinden anlaĢılmaktadır. Ancak, mecmuanın tirajı ile ilgili bilgi

verilmediğinden toplam gelir giderlerini tespit etmek mümkün olamamıĢtır.

Mecmuanın, belirli bir gelir kaynağından bahsedilmemektedir. Ancak bu yayın, mevcut Dârü‟l-Eytam‟ların yayın organı gibi çalıĢtığından, gelirlerini burandan aldığı izlenimi vermektedir. Çünkü Dârü‟l-Eytam‟lardaki her türlü değiĢiklikleri an be an okuyuculara aktarırken; yurtlarla ilgili olumsuz bir ifadeye de rastlanılmamaktadır.

Mecmua, son sayfalarında Dar'ul-Eytam'larla ilgili bilgilendirme yaptıktan sonra ilan ve reklamlara da yer vermiĢtir. Mecmuanın satıĢının dıĢında, buradan da gelirlerini artırdığı anlaĢılmaktadır. Bu reklam ve ilanlardan birkaç tanesini örnek olarak görelim:

“Güzide gençlerimiz tarafından bu nam ile Konya'da bir mecmu'a daha intişar ediyor. Refikimiz muhtelif mevzular üzerine binây-ı fikr etmekte ve terbiyeye de temas eylemektedir. Konya 'da bir dereceye kadar iştirak gösteren refikamızı hürmetlerle karşılar devamı intişarını

39

“Temuçin, Müjdeci”,Öksüz Yurtları, 30 TeĢrînisâni 1333, Sayı 10.

(33)

temenni eyleriz41”

“İstanbul'da bu nam ile yevmi bir mecmua neşrolunuyor. Başmuharrir,i tanınan, harp muhabirliğinde bulunmuş, vesvese makalelerini okutmuş olan Ahmet Emin Bey'dir. Tanınan, dereden tepeden tefrika yazan mizah ki Muhammet Asım Bey hey'et-i tahrire riyasetinde bulunuyor. Bu iki isim mecmuanın kıymetini anlatmak için kâfidir. Devamı intişarını temennî eyler ve kârilerimize tavsiye ederiz...”42

“Merzifon Öksüz Yurdunda hilaf-ı rıza-ı alî ve şayân-ı dikkat ve tahkîk bazı halleri zuhur ettiği ve af olunmayacak derecede meselenin mühim olduğunu idare hanemize haber veriliyor.”

“Tayin: Merkez İnal Öksüz Yurdu muallimliğine İrfan ve Hafıze Saliha Hanımlar tayin buyrulmuşlardır. Muvaffakiyetlerini temenni eyleriz.”43

“Öksüz Yurtları sanat hanelerinde çalışan usta ve kalfalara varidât tespitinde ücret verilmesi hey'et-i idaresince tahtı karara alınmış ve merkezde tatbikatına başlanmak üzere bulunmuştur.”44

4.

ÖKSÜZ YURTLARI MECMUASI‟NIN KARġILAġTIĞI

SIKINTILAR

Öksüz Yurtları Mecmuası, Rehber Mecmuası‟nın yaĢadığına benzer sıkıntılar yaĢamamıĢtır. Öksüz Yurtları Mecmuası‟nın ekonomik olarak zayıf bir durumda olduğu anlaĢılmaktadır. Ekonomik kaynak ihtiyacını, mecmua satıĢlarından ve yapılan bağıĢlardan karĢılamıĢtır.

Mecmua siyasi yalnızlık çekmemiĢ, devlet erkânı tarafından, her yönüyle desteklenmiĢtir. Zira bu mecmua Darü‟l Eytam‟ların bülteni gibi yayın yapmıĢtır.

41 “Ocak”, Öksüz Yurtları, 30 TeĢrînisâni 1333, Sayı 10, s. 87.

42“Merzifonda yolsuzluk”, Öksüz Yurtları, 30 TeĢrînisâni 1333, Sayı 10, s. 87. 43

Öksüz Yurtları, 15 Kanûnevvel 1333, Sayı 11, s. 86.

(34)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

REHBER VE ÖKSÜZ YURTLARI MECMUALARININ

IġIĞINDA, KONYA'NIN SOSYAL, KÜLTÜREL VE

EKONOMĠK YAPISI

A. SOSYAL YAPI

1.

YARDIMLAġMA

XX. yüzyıl baĢlarında Osmanlı Devleti, savaĢlarda çok sayıda insanını Ģehit vermiĢtir. Erkeklerinin çoğunu savaĢ meydanlarında Ģehit vermiĢ, geriye yaĢlı insanlar, kadınlar ve yetimler kalmıĢtır. Devlet de, halk da durumlarına göre, birbirine sahip çıkmaya çalıĢmıĢtır. Darü‟l-Eytam‟lar bunlara en iyi örnektir. Öksüz ve yetim kalan çocuklar, ortalıkta bırakılmamıĢ, onlara sahip çıkılmıĢtır. Ġnsanlarda bir dayanıĢma duygusu vardır. Ancak; ellerinde avuçlarında paraları kalmamıĢtır. Uzun süren savaĢlarda, herkes bir yakınını kaybetmiĢtir. Bir de buna yokluk eklenince, iĢler daha çekilmez bir hal almıĢtır.

2.

TÜRKLERĠN HAYIRSEVERLĠLĠĞĠ

Bu dünyada, mallarıyla ve bedenleriyle iyiliklerde bulunma iĢine “hayır” denir. Türkler, yaptıkları iyiliklerin, kendilerini Ahiret‟te kurtaracağına inandıklarından dolayı hayırlarda bulunmuĢlardır. Bu davranıĢ Ģekline sahip olanlara da hayırsever denmiĢtir. Amel defterleri kapanmasın diye, iyilikte sınır tanımamıĢlar, kazandıklarını bağıĢlamasını bilmiĢlerdir. Ġslam, Türkler‟in kültürü haline geldiğinden, doğal olarak bunları yapma gereği hissetmiĢlerdir. Burada, insanların hayırseverliklerinin arkasında dinî duygularının mı etkili olduğu, yoksa millî duygularının mı etkili olduğunu sorgulamak anlamsızdır. Doğru cevapsa, Türkler‟in dinleri ile et tırnak gibi birleĢmeleri, onu yaĢam tarzı olarak benimsemeleridir. Bu dönemde de Osmanlı halkı, Darü‟l-Eytam‟lara büyük hayırlarda bulunmuĢlardır. Buna örnek olarak Ģunları söyleyebiliriz:

Mevsûkan ve memnûnen haber aldığımıza göre, yurtlar müessesesi Muhterem Vali-i Vilayet Muammer Beyefendi Hazretleri merkez yurdunun varidat-ı daime temin etmek üzere

(35)

beşyüz dönüm arazinin terk ve firağına teşebbüs buyurmuşlardır.”45

“Malı mahsulât şirketi namına Konya şu'be-i emiri Şevki Amedîyle on bin kuruş ve Konya ticaretinden Silleleli Ömer Efendi tarafından altı bin kuruş Karaman Öksüz Yurduna teberru edilmiştir .”46

3. MESLEKLER

a) Memurluk

Osmanlı Devleti‟nde memurluk, revaçta mesleklerdendir. Memur olanların hayat standartları çok yüksek olmasa da, itibarları çok yüksektir. Bir memurun, devletin hangi kademesinde olursa olsun fark etmez, itibarı, bir çok meslekten yüksektir. Osmanlı tebaası, bunu Ģu sözleriyle anlatırdı: "Devletten aylık Allah'tan sağlık derlerdi."47

Öyle ki bu memurluk, daha anneler tarafından, çocuklarına beĢiklerinde ninni, söyleyerek telkin edilmiĢtir.

"Paşa olsun çocuğum nînni

Kâtip olsun çocuğum nînni”48

Böylece çocuklara daha beĢikteyken bu meslek sevdirilmek istenmiĢtir. Babalar çocukları 12 yaĢlarına gelince onları:

“Çalış oğlum çalışırsan birkaç sene sonra kâtip olacaksın.”49 diyerek yönlendirmiĢtir. Memur olmak istemeyen çocuklar da, zorla tüccar yapılmıĢtır. Bu da, mecmualardaki yazılara yansımıĢtır.

Hatta, bir kadın oğluna kız istemeye gittiğinde, ilk karĢılaĢtığı soru, “Oğlunuz ne iş

yapar?” olmuĢtur. Eğer damat adayının annesinden “Oğlumuz kâtiptir, memurdur" cevabı

gelmemiĢse, kızın annesi cevaben, “Kızımızın yaşı, pek küçüktür ya da henüz kızımız evlenmek

niyetinde değil” diyerek, memur olmayan damat adayını reddetmiĢtir. Sokakta iki bayan yan

yana gelse ve tanıĢsalar, birbirlerine kocalarının ne iĢ yaptıklarını sorsalar, eĢi memur olmayan bayan cevap vermekte zorlanır ne diyeceğini bilemez duruma gelmiĢtir.

b) Tüccarlık

XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti‟nde insanlar ticaret yapmaktan çekinmiĢler, ellerindeki

45 Öksüz Yurtları, 15 Kanûnevvel 1333, Sayı 11, s. 86. 46 Öksüz Yurtları, 15 Kanûnevvel 1333, Sayı 11, s. 86. 47

M. YaĢar, “Memur Olmak”, Rehber, 16 Haziran 1329, Sayı l, s.4.

48

M. YaĢar, “Memur Olmak”, Rehber, 16 Haziran 1329, Sayı l, s.4.

Referanslar

Benzer Belgeler

2 Department of Nutrition and Dietetics, Faculty of Health, Mardin Artuklu University, Mardin, Turkey Abstract: This study investigated the adsorption behaviour of two cationic

Camdan seken günü topluyor kızlar Bakma, bir ayağı topal günlerin Böyle giderse şarkısı da olur elbet Senin ve ötekilerin. Adımı yazdığım kitaplar Vedasız ve hiç

İşsizlik Ödeneği ve Kısa Çalışma Ödeneği gibi yıllardır süregelen ve toplum tarafından tanınan İŞKUR’un Pasif İşgücü Piyasası Programlarına ek olarak

Bu minvalde, İŞKUR olarak istihdamın korunmasına ve artırılmasına, işsizlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesine, işsizliğin azaltılmasına ve özel politika

Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 2018 Eylül döneminde hizmetler sektöründe istihdam 478 bin kişi artarken söz konusu dönemde istihdam artışına 1,7 puanlık

2018 yılının ilk çeyreğinde yurtiçi talepteki artış, özel tüketim kaynaklı olurken, kamu harcamalarının katkısı ise sınırlı kalmıştır. Çeyreklik büyümeyi

Ankara’da düzenlenen protokol törenine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Jülide Sarıeroğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Albayrak, Bakan

Avrupa Nadir Hastalık Örgütü’nün (EURORDIS) nadir hastalıklardaki tanı gecikmeleriyle ilgili yaptığı bir araştır- ma, Ehlers Danlos sendromu denen bir