• Sonuç bulunamadı

Batı Anadolu'nun Dünya-Ekonomiyle Bütünleşme Sancıları ve Gayrimüslim Tebanın Rolü (1876-1908)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Batı Anadolu'nun Dünya-Ekonomiyle Bütünleşme Sancıları ve Gayrimüslim Tebanın Rolü (1876-1908)"

Copied!
62
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BATI ANADOLU'NUN

DÜNYA-EKONOM~YLE BÜTÜNLESME SANCILARI VE

GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ (1876-1908)

ABDULKAD~R ~LGEN*

ilgili dönem hem Avrupa hem de Osmanl~ 'daki ekonomik geli~meler aç~s~ndan oldukça önemli say~labilecek bir devredir. 1838 Balta Liman~~ Tica-ret Sözle~mesiyle Osmanl~~ Devleti 'Dünya-Ekonomi' için bir çevre ülke nam-zedi haline gelmi~~ bulunuyordu. Yar~~ sömürgele~me olarak nitelendirilebile-cek bu süreçle, modernle~me sürecinin ba~lang~c~~ kabul edilen Tanzimat aras~nda bir ilgile~im kurmak' her zaman mümkün olsa bile2, meselenin bizi ilgilendiren yönü daha ziyade ekonomik ili~kiler oldu~u için ~imdilik bunun üzerinde durulmayacakt~r3.

Fakat burada i~aret edilmesi gereken önemli bir nokta; anla~ma öncesine takaddüm eden baz~~ askeri ve siyasi geli~melerle, bu anla~ma aras~nda kurulabilecek do~rusal ili~kilerdir (K~ray, 1993: 76 vd.). Osmanl~~ devlet ricali, muhtemelen bu imtiyazlar~ n ilgili ülkelere ve bilhassa ~ ngiltere'ye sa~lad~~~~ avantajlarla, Osmanl~~ toprak bütünlü~ü aras~ nda do~rudan do~ruya bir ç~ kar ili~kisi kurmu~~ oldu~u için (Kasaba,1993: 34); ülke güvenli~i aç~s~ndan bu tarz bir politik yakla~~m~, yegâne ç~kar yol olarak görmü~~ olmal~d~r4.

* DPU Bilecik ~~BF, iktisat Bölümü, iktisat Tarihi Ana Bilim Dal~~ Ö~retim Üyesi Yrd. Doç. Dr.

1 Ayn~~ korelasyon, 1856 y~l~ ndaki Islahat Ferman~~ ile, ona takaddüm eden 1854 tarihli ilk

Osmanl~~ borçlanmas~~ aras~nda da kurulmaktad~r. (Yerasimos 1987: 50).

2 Zaten Bat~l~lar da sömürgele~tirme faaliyetlerini medenile~tirme olarak göstermi~lerdir.

Bat~n~n dünya hakimiyetini ele geçirme yani sanayi kapitalizmi vetiresi içinde bu sömürgecilik faaliyetlerinin büyük bir yeri vard~r. Bkz. Tabako~lu (1994: 30).

3 Tanzimat'la birlikte merkezi bürokrasi âyâna kar~~~ yabanc~~ tüccarlar ve onlar~n yerli

temsilcileriyle ittifaka giri~mi~tir. Ordu ve idari kademede yap~lan reformlarla merkezile~me arur~l~rken, buna paralel olarak dünya ekonomik sistemiyle de bütünle~menin icaplar~na riayet ediliyordu. Neticede ortaya ç~kan bu yeni s~n~fla (bürokrasi), toplumun di~er kademeleri aras~ndaki ç~kar çat~~mas~, modernle~me süreciyle birlikte giderek artm~~ur. Bkz. ~ nan (1983: 33-35).

4 Söz konusu anla~mada Osmanl~~ devlet neslinin, anla~may~~ haz~rlayan müzakere ve

(2)

100 ABDULKADIR ~LGEN

1830'Iu y~llar~n ba~lar~nda ~ngilizler, hem bir hammadde kayna~~~ hem de ~ngiliz mamul mallar~~ için ta~~d~~~~ potansiyelden dolay~, Osmanl~~ imparatorlu~unun önemini fark etmi~, belki de abartm~~~ bulunuyorlard~~ (K~ray: 70 vd.). Hem sanayisinin artan hammadde ihtiyac~n~~ kar~~lamak, hem de üretilen mamul mallar~na yeni pazarlar bulmak arzusu, bakir Osmanl~~ topraklar~n~~ ~ngiltere için oldu~u kadar, di~er Avrupa ülkeleri için de, cazip hale getirmi~ti

Yüzy~l~n ba~~nda, eski önemini kaybetmesine ra~men, henüz kendi ken-dine yeterli olan Osmanl~~ geleneksel sanayii, i~te ancak bu süreç ba~lad~ktan sonrad~r ki; bir gerileme sürece girmi~~ bulunuyordu. Sözgelimi (Sarc, 1940: 426), 1812'de ~~kodra ve Arnavutluk'taki say~lar~~ 600 olan dokuma tezgâhlarm~n, 1821'de 40 rakamlar~na kadar gerilemesi, sürecin kapsam~~ hakk~nda yeteri kadar fikir verebilir. Ayn~~ durumu,1812'deki tezgâh say~s~~ 2.000 olan T~rnova'n~n, 1830'da 200'e dü~en tezgâh say~s~nda da görebilirizs. Bahsi geçen yerlerdeki pamuklu, yünlü ve ipekli tekstil üretimindeki âni ve sert dü~ü~ler, Lübnan örne~inde görüldü~ü gibi tersine bir seyir de izlemi~~ olabiliyordu". Di~er yandan 1829-1914 y~llar~~ aras~ndaki Osmanl~~ d~~~ ticaret hacmindeki geli~meler de, ülkenin merkez ülkelere eklemlendi~i yönündeki tezlere kuvvet kazand~r~yor. Mesela 1829'da Osmanl~~ Devleti ile ~ngiltere ve Fransa aras~ndaki toplam ticaret hacmi 2.600.000 Sterlin iken, bu rakam 1845'te 12.200.000 Sterline ula~m~~t~ r. 1876'da 54.000.000 sterlin (270.000.000$) olan bu rakam, 1911'de 69.400.000 sterline yükselmi~tir (Issawi, 1966: 30). ilgili döneme ait Osmanl~~ ihracat mallar~~ bile~imi ise, muhtemelen birincil mallardan olu~uyordu7.

Osmanl~~ Devleti ile ~ngiltere aras~nda yap~lan ticaret sözle~mesinin ~ngiltere'ye sa~lad~~~~ avantajlara, sanayile~mi~~ di~er Avrupa ülkelerinin de i~tirak etmesiyle birlikte, Osmanl~~ Ekonomisi üzerinde merkez ülke ekono-

ve vergilendirmek için kulland~~~~ zilu-ediliyor. Mehmet Genç, bu tür bir davran~~~ tarz~mn, o günün Osmanl~~ iktisat zihniyetiyle ili~kili oldu~unu ileri sürüyor. Bkz. Genç (2000: 55).

5Ayn~~ durumu,1828'de Türkiye'ye olan ihracat toplam~~ 10.834 ~ngiliz sterlini bulan ~ngiltere'nin, 1831'de 105.615 sterline ç~kard~~~~ ihracat rakamlanndan da izlemek mümkündür.

Bkz. Issawi (1966: 49); Ubicini (1851: II/ 355-356).

6 Owen'~n konuyla ilgili kapsamh çal~~mas~~ için, bkz. Owen (1983: 55-74)

7 Osmanl~~ ihracat ve ithalat kalemlerinin bile~eni ve bunlar~n geli~me seyriyle, bu geli~meler üzerinde etkili olan faktörlerin detayl~~ bir analizi için bkz. Pamuk (1984: 37-52, 79-103).

(3)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 101

milerinin önemli ölçüde etkili olmaya ba~lad~~~~ görülüyor8. ilgili dönem ve öncesinde", Osmanl~~ ekonomisiyle Bat~l~~ ülke ekonomileri aras~nda temas sa~layan en önemli kesi~me noktalar~ndan biri ve belki de en önemlisi olan ~zmir liman~~ ve hinterland~, bu yönüyle bir hayli önem ta~~yordu (Duran, 1331: 257 vd.). Buras~, ülke içinde yabanc~~ nüfusun en yo~un biçimde top-land~~~~ bölgelerin ba~~nda gelmekle kalm~yor"), ayn~~ zamanda iktisadi yönden en geli~mi~~ bölgelerden birisini de olu~turuyordu.

imparatorlu~un bu en uzun yüzy~l~nda meydana gelen geli~meler, ülkenin her yan~nda ve do~rusal biçimde tekdüze bir geli~me seyri izle-medi~i içindir ki, ülkenin bat~yla temas~n~~ sa~layan en önemli yerlerinden biri olan bölge ekonomisi ve bu ekonomi üzerinde etkisi inkar edilemeyen hâkim ekonomilerle onlar~n ülke içindeki uzant~lar~mn yol açt~~~~ etkiler, bu çal~~man~n kapsam~m olu~turuyor.

Küreselle~me söyleminin giderek yayg~nla~t~~~~ bir dönemde, aktüel olanla tarihsel olan aras~nda kurulacak ili~kilerin önemi, i~te, bu vb. sebep-lerden dolay~~ yeniden önem kazan~yor. ilgili dönemde, hem iktisadi hem de kültürel aç~dan, d~~~ etkilere en aç~k bölgelerden biri olan Ayd~n vilayetiyle,

onun merkezi ~ehri olan ~zmir, Osmanl~~ ekonomisiyle dünya-ekonomi'

aras~ndaki ili~kilerin anla~~lmasmda, anahtar rolü oynayabilecek merkezler-den biri olarak de~erlendirilebilir. Çal~~ma konusu olan dönem ve bölge seçiminin alt~ nda yatan sebeplerden ilki, belki de en önemlisi, bu kabil mülahazalardan kaynaklanmaktad~r.

Bir di~er önemli mesele ise, bölgede bulunan gayrimüslim tebaan~n" bu süreçte oynad~~~~ roldür. Özellikle Rum nüfusun bölgenin dünya piyasalanyla bütünle~mesinde önemli bir rol üstlendi~ini görüyoruz (Augustinos, 1997:27). Rumlar, hem d~~~ ba~lant~lar~~ hem de bölge içindeki nüfuzlanyla, büyük ölçekli uluslar aras~~ ticaretten orta ölçekli bölgesel ticarete; ~ehir pa-zarlar~n~n küçük dükkânlar~ndaki perakende ticaretten, toptan ticarete

8 1838 Ticaret Sözle~mesi ve bunun Osmanl~~ ekonomisi üzerindeki etkilerine dair

ayr~n-t~l~~ bilgi için bkz. Yücekök (1986:ss. 381-411).

9 Issawi izmirle ilgili olarak ~unlar~~ zikrediyor; "Bu liman kenti Küçük Asya'n~n en önemli

pazar~d~r. Buras~~ Anadolu, Karaman, Tokat, Erzurum ve hatta ~ran mallar~n~n ambar~d~r. Önceleri ~ran'dan buraya kervanlarla y~lda iki kez mal getirilirdi." Bkz. Issawi (1966: 32).

~ t~~ Vilayet genelinde ya~ayan unsurlann nüfus da~nl~mma dair ayr~nt~l~~ bilgi için, bkz. Ayd~n VS (1307-1308: 400402).

11 Bu çal~~mada gayrimüslim tebaa derken kastedilen gruplar Rum, Ermeni ve Yahudi

(4)

102 ABDULKADIR ~~ LGEN

var~ncaya kadar ticaretin her alan~nda hakimiyet kurmu~lard~. Tekstilden in-cir, kuru üzüm ve zeytinya~~~ ve liköre var~ncaya de~in, hemen her alanda nüfuzlar~n~~ art~ ran Rum tüccarlar, bu alanlar~n tamam~nda Ermeni ve ~ ngilizlerle rekabet halindeydiler. XIX. yüzy~ l~ n sonlanyla, XX. yüzy~ l~ n ba~lar~nda Rum tüccarlar~n Osmanl~~ Devleti'nin Bauyla yapt~~~~ ticaretin ne-redeyse % 40 ila 50'sini elinde tuttu~u bilgisi bu etkinin boyutlar~ n~~ göstermesi bak~m~ndan hayli önemlidir (Syrett, 1999: 18-19). Bunu Ermeni-ler izlemi~tir. ErmeniErmeni-lerin evErmeni-lerinde Türkçe konu~ma oran~~ Rumlardan daha yüksekti. Bu durum onlar~n Türklerle daha rahat i~~ ili~kisi kurmalar~na imkân sa~l~yordu. Ayr~ca Ermeniler yüzy~l~n son çeyre~ine do~ru imparator-luk içindeki yükseli~lerine paralel olarak, d~~~ dünya ile de ba~lanular kur-maya ba~lam~~lard~. Bu ba~lant~~ sadece Avrupa ve Rusya ile s~n~rl~~ de~il, ayn~~ zamanda ~ran ve Hindistan'~~ da içine alan bir alana yay~l~yordu (Issawi, 1999: 4)

Yahudilere gelince; bu cemaat, daha XX. yüzy~l ba~lar~ nda bile geçimlerini, hala küçük ticaret ve zanaatlarla (kundurac~l~k, eskicilik, çerçi, ufak tamir i~leri gibi) sa~l~yordu. Bu durum ~zmir'de oldu~u gibi Selanik'de de aymyd~~ (Ortayl~, 2000: 304). ~zmir Yahudileri hakk~nda yap~lan müstakil bir çal~~mada, ~zmir'de ya~ayan 20.000 nüfuslu Yahudi cemaatinden ancak 100 ailenin zengin say~labilece~i; i~çi ve hamallar~n da dahil edildi~i orta s~n~f~n 1.500 ila 2.000 aile oldu~undan bahsediliyor. Geriye kalan 1.000 ka-dar aile ise halk~n yard~m~~ ile ya~amakta ve ~zmir'in en tats~z mahallelerin-den birinde ya~amaktayd~lar. Manisa'da ya~an 400 ila 500 Yahudi ailesinmahallelerin-den 250'si günübirlik ya~ayan i~portac~larla gezici çerçilerden mürekkep iken, Ayd~n'da ya~ayanlar~n durumu da bunlardan pek farkl~~ de~ildi (Nahum, 2000: 35-36).

~zmir

Kendi kendine yeterli kapal~~ bir ekonomiye sahip olundu~u

dönem-lerde, tar~m ürünleriyle smai ürünlerin mübadele merkezleri, bölge içinde

Manisa gibi yerle~im birimlerinin olu~mas~na imkân verirken"; XIX. yüzy~lla birlikte, ülkenin ula~~m a~~~ ve d~~~ ticaret kanallar~n~n de~i~mesine paralel

olarak, üretim ve üretim a~~~ ili~kileriyle birlikte, kontrol merkezleri de de~i~mi~ti. Bu ve benzeri sebeplere ilave olarak, yeni do~an merkezlerin 12 Sözgelimi ipekli dokumada Manisa, hal~c~ l~ kta U~ak ve yazma denilen pamuklu dokumada da ~zmir s~ nal üretim merkezleri olarak uzmanla~m~~~ bulunuyorlard~. Bkz. K~ray (1972: 5).

(5)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 103

zorlamas~yla birlikte, imparatorlu~a ait eyalet s~mrlan ve yönetim hiyerar~isi, geli~en ~artlara ayak uydurabilmek amac~yla, sürekli olarak yeniden yap~lanma ihtiyac~~ hissetmi~tir. Klasik Osmanl~~ ça~~nda Ayd~n vilayetinin top-lay~c~~ ve da~~na fonksiyonlarma sahip kontrol merkezi Ayd~n ~ehri iken, yol-lar~n ve üretim kontrol merkezinin ~zmir'e kaymas~yla, bu ~ehir eyalet mer-kezi haline getirilmi~tir (Onayl~, 1985: 29).

Bölgenin uluslar aras~~ sermayenin ilgi alan~na girmesiyle birlikte, ~ehre gelen ecnebi say~s~nda önemli bir art~~~ olmu~tur. Yüzy~l~n ikinci yansmdan itibaren, iktisadi hayattaki canlanmaya ba~l~~ olarak, ~ehrin sosyal ve kültürel hayat~~ yan~nda, mimari görünümü de de~i~meye ba~lar. Bu cümleden olarak De~irmen da~~n~n ~ehre naz~r cepheleri, yazl~k sayfiye yerleri, ba~lar ve kö~klerle tamamen kapaulm~~ur. Sözü edilen da~~n ete~inde, Hümayun caddesinin de bulundu~u sahil ~eridinden, Mamüratü'l-Hamid Mahallesi'ne kadar olan bölge için de ayn~~ ~ey söylenebilir. Napoli ta~lar~~ tarz~nda yerli ta~larla dö~enerek olu~turulan cadde üzerindeki Göztepe tramvay hatt~, zikri geçen yal~~ ve kö~kler aras~nda uzay~p gidiyordu. Ad~~ geçen semtte ya~ayan ahali, karadan tramvaylar, denizden de müteaddit iske-leleri bulunan "~irket-i Hamidiye" vapurlanyla ~zmir'e rahatça ula~~m sa~layabiliyorlard~. Pek tabii, "trenlerin, elektrik ~ebekelerinin ve yolcu va-purlarm~n i~letmesi bütünüyle yabanc~~ sermayenin elindeydi" (Keyder, 1993: 67)

Hükümet kona~~ndan Ayd~n Demiryolu ~stasyonu'na kadar, geni~li~i yakla~~k yirmi be~~ metreyi bulan ve Napoli ta~lanyla dö~eli kordon boyunda, nhuma kadar bir tramvay hatt~~ daha bulunuyordu. Bu bölge ayn~~ zamanda,

~ehrin kalbinin att~~~~ yer mesabesindeydi. Ma~azalar ve ticarethaneler"

yan~nda otel ve lokantalarla dolu olan bölge; Ayd~n ~stasyonu'na kadar vapur acentelar~, birahaneler, çalg~~ mahalleri, tiyatrolar" ve son derece lüks yerle~im birimleriyle ~ehrin ~ark havas~n~~ bozmu~~ gibidir. Gece olunca say~lan iki bine yakla~an hava gaz~~ fenerleriyle ayd~nlat~lan cadde ve umuma aç~k yerler, ~ehrin zaten iyiden iyiye de~i~en havas~na ayr~~ bir çe~ni kat~yordu15.

13 Mesela 1312 y~l~na ait salname verilerine göre. ~zmir merkez kazada 39 gayrimüslim

banker, 51 adet de ço~unu gayrimilslimlerin olu~turdu~u tüccar bulunuyordu. Bkz. Ayd~n VS (1312: 190-193).

14

~ehir merkezinde 20 otel, 40 gazine, 30 lokanta ile 2 de tiyatro bulunuyordu. Bunlara

ilave olarak 150 han ile 482 kahve bulundu~u da zilu-ediliyor. Ayd~n VS (1302: 199).

(6)

104 ABDULKAD~R ~LGEN

Gayrimüslim tebaaya ait nüfusun ekseriyeti olu~turdu~u bu Bat~~ Ana-dolu ~ehri, caddelerinde son derece pahal~~ ve özenle seçilmi~~ k~yafetleriyle arz-~~ endam eden gayrimüslim kad~nlar~n~n, Frans~z modas~na ait en son modellerini sergilemekle kalm~yor, ayn~~ zamanda desenli ipek çoraplar~~ ve önü aç~k ayakkab~lanyla biraz da züppece dola~an genç erkeklerine de mes-kenlik yap~yordu. Kentin bahçe ve lokalleri konserler, renkli ate~~ oyunlar~~ ve buna benzer e~lencelerle bölgenin di~er yerle~im birimlerinden ayr~llyordu

(Gürsoy,1993: 151). ~zmir'de yay~mlanan

2ihenk

gazetesinde verilen ilanlara

bak~larak ~zmir'de ya~ayan halk~n tüketim kal~plar~~ hakk~nda da fikir sahibi olabiliriz. Bu ilanlarda masa örtüsünden ceket ve di~~ macununa var~ncaya kadar birçok tüketim maddesinin, Avrupa'dan ithal edilen lüks tüketim mallar~ndan olu~tu~u görülüyor (Al~enk, 21 Zilkâde Per~embe, 1327: 4).

Kar~~yaka ile Mersinli ve Hamidiye Mahallesi iskelelerine, di~er mahal-lerde oldu~u gibi sabahtan ak~ama kadar ~irket-i Hamidiye vapurlar~~ seyr-ü sefer etmektedir. Kasaba Demiryolu güzergâh~~ mezkûr mahalden geçti~i için, posta katarlar~~ yolcu indirip bindirmek amac~yla durduklar~~ gibi, sabah ak~am i~letilen çe~itli özel trenler de ula~~m ve nakliye i~lerini ko-layla~t~r~yordu.

~ehir ekonomik ve sosyal yönden birbirinden çok farkl~~ dört alana bölünmü~~ bulunuyordu. Avrupal~lar ~ehrin bat~s~nda, deniz ile Ermeni Ma-hallesi aras~nda kalan son derece lüks ve bay~nd~r olan Frenk MaMa-hallesinde, Rumlar ~ehrin kuzeyinde, Yahudiler ise Frenk Mahallesinin güney s~n~rlar~~ ile Ermeni Mahallesi aras~na yerle~mi~ken (Kurmu~, 1974: 30), Türkler da~~n alt k~sm~n~~ i~gal eden yerlerde oturuyorlard~~ (Tex~er, 2002: 11/146).

Kent merkezinde Müslüman kad~n ve erkeklere ait iki ayr~~ hastaneyle, Rum, Ermeni, Yahudi ve Katoliklerle Frans~z, ~ngiliz ve Flemenklere ait has-taneler bulunuyordu'". ~zmir'deki en büyük kütüphane de Rumlara aitti. Bu-rada 15.000 cilt kitap oldu~undan bahsediliyor. Bunlardan ba~ka Alman ve Frans~z rahiplerinin idare etti~i okul ve yetimhaneler bulunuyordu. Muhte-melen buralarda e~itimin yan~~ s~ra misyonerlik faaliyetleri de yap~l~yor ol-mal~yd~~ (Ayd~n VS, 1299: 114-115).

16 1312 y~l~na ait vilayet salnamesinde Izmir'de 8 tane hastane bulundu~u zikrediliyor.

Bunlardan iki tanesi Müslümanlara, di~er alt~s~~ da gayrimüslimlere aitti. Bkz. Ayd~n VS, (1312: 199).

(7)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 105

Bölgedeki Demograf~k Geli~meler

incelenen dönem, Osmanl~~ Devleti'nin hem siyasi hem de iktisadi co~rafyas~ nda, oldukça önemli dalgalanmalar~n oldu~u bir devre rastlar. Balkanlar ve K~r~m yar~madas~nda meydana gelen toprak kay~plar~, Anadolu-'ya önemli oranda Türk nüfusun akmas~na sebep olmu~tur. 1780% y~llardan, 1912'ye kadar geçen zaman dilimindeu, Anadolu'ya göç eden nüfusun bir milyondan fazla oldu~u tahmin edilmektedir (Pamuk, 1988: 175).

Di~er yandan sürgit devam eden sava~lara gönderilenis Türk nüfusun b~rakt~~~~ bo~luk', bilhassa tar~m sektöründe, ciddi boyutlarda i~gücü ek-sikli~ine neden olurken (Kasaba, 1993: 58), ayn~~ dönemde bu bo~lu~un Osmanl~~ tabiiyetine girmi~~ gayrimüslim unsurlarla dolduruldu~u görülüyor (Kurmu~, 1974:102-103). Bununla birlikte as~l üzerinde durulmas~~ gereken mesele, emek-yo~un i~lerde çal~~an gayrimüslim tebaamn de~il, daha ziyade ticaret, sanayi ve hizmet sektöründe yo~unla~anlarm~ n bölge ekonomisi üzerindeki etkileridir.

Rumlar d~~~ndaki gayrimüslim tebaan~n as~l yo~unla~t~~~~ yer izmir'di2". Rumlar, ba~ta ~zmir merkez kazayla özellikle Çe~me, Ku~adas~, Urla ve Foça gibi yerlerde az~nl~k de~il ço~unluk durumundayd~lar. Rumlar ~zmir mer-kezde, Müslümanlardan sonra en kalabal~k gayrimüslim nüfusu olu~turuyor-lard~. Yahudi ve Ermeniler21 kasaba merkezlerinde, özellikle ~zmir merkez

17 Bu konuda daha ayr~nt~l~~ bilgi için, bkz. Öztürk (1998; ss. 54-62).

18 incelenen dönemin fikri ve siyasi yap~s~~ üzerinde son derece etkin oldu~u bilinen Türk Yurdu dergisi yazarlar~ndan Parvus, köylülerin sefaletini uzun uzun anlatt~ ktan sonra; bunlar~n 'muttas~l askerlik ve vergilerle' iyiden iyiye bunalm~~~ oldu~una i~aret ediyor. Bkz. Pan-us (1328: 1/704 vd.); Bölgeden XIX. yüzy~l~ n ikinci yar~s~ ndan itibaren pe~~ pe~e ç~ kan sava~lara gönderilen asker al~mlar~na dair rakamlar için bkz. Kurmu~~ (1974: 95-96).

'" ~bid.

20 1830'larda 80 bin Türk ve 20 bin Rumun ya~ad~~~~ Izmir'de, otuz y~l sonra bu oran, tam tersine çevrilmi~~ ve Rumlar~n say~s~~ 75 bine ç~karken Türklerin say~s~~ 41 bine dü~mü~tür. Bkz. Augustinos (1997: 28).

21 Bölgede bulunan Ermenilerden bir k~sm~, o dönemde Ermeniler aras~ nda yayg~n

bulunan tehdit ve adam kaç~rma olaylar~na kar~~an gruplarla organize halde, baz~~ terör ve tedhi~~ hareketlerine kar~~t~klar~~ da görülüyordu. Hatta o dönemde Ermeni Komitesinden ald~~~~ para talebini içeren bir tehdit mektubunu hükümete haber veren Izmir'in Ermeni zenginlerinden Balyozo~lu Matyos, Tiflisli bir Ermeni fedai taraf~ ndan öldürülmü~tü. Bir k~sm~~ Amerikan tâbliyetinde bulunan bu ki~iler, zorda kald~klar~nda konsoloslu~a s~~~ n~yor ve paçay~~ kurtar~yorlard~. Bu gruplar~n ülkenin ba~~na açt~~~~ gâileler, devleti uzun süre me~gul etmi~ti. içlerinde kebapç~, foto~rafç~, gazinocu ve ö~retmen gibi meslek gruplar~na mensup yüzlerce komite üyesi tevkif edilerek mahkemeye sevk edilmi~~ ve bunlardan pek ço~u idama mahküm edilmi~se de, daha sonra cezalar~~ müebbet küre~e çevrilmi~ti. Bkz. Dursun (1994: 38-39).

(8)

106 ABDULKAD~R ~LGEN

kazada yo~unla~m~~~ bulunuyorlard~. Rum nüfus ise, ba~ta sahil ~eridi olmak üzere iç bölgelerdeki köylere kadar yay~lm~~ t~ . Ermeni nüfusun sadece sancak merkezi ve kazalarda oturdu~u söylenebilir. Köylerde ya~ayan Ermeni yok gibiydi. Yahudi nüfus için de ayn~~ ~ey baz~~ istisnalar d~~~nda geçerlidir. Ermenilerin ~zmir merkezden sonra en yo~un bulundu~u kasabalar s~ras~yla Ödemi~, Menemen, Bay~nd~r, Bergama, Ku~adas~, Manisa, Turgutlu, Salihli, K~rka~aç, Akhisar, Ayd~n, Nazilli, Söke ve Denizli'dir. Museviler ise ~zmir' den sonra s~ ras~yla Tire, Urla, Bergama, Menemen, Çe~me, Manisa, Turgutlu, Akhisar, K~rka~aç, Salihli, Ayd~n, Nazilli, Köyce~iz Bodrum ve Denizli kasabalar~nda ya~~yorlard~.

Sözü edilen gruplardan her biri ya~ad~klar~~ bölgede kendi mahalle ve köylerini kuruyor22, Müslümanlar ve di~er guruplarla kar~~m~yorlard~. Mabet ve okullar~~ müstakildi. 1890'lar~n ba~~na do~ru bölge genelindeki gay-rimüslim tebaaya ait okullar 225'e ula~m~~ t~. ilgili y~llarda Denizli merkez ka-zada ikisi Rumlara biri de Ermenilere ait üç az~nl~k okulu vard~. Denizli'ye kadar uzanan özellikle Rumlara ait okullar zinciri, Ayd~ n merkez kazada on bir, Söke ve nahiyelerinde ise sekize ula~m~~ t~. Manisa merkez ilçede dört, Akhisar ve Turgutlu'da üçer, Mu~la, Milas ve Fethiye'de iki~er ve Bodrum'da da bir okulu bulunan Rum cemaatinin bölgedeki etkinli~i oldukça fazlayd~ . Ermeni cemaatinin de Ayd~n, Söke, Nazilli ve Bozdo~an kazalar~ nda kendi-lerine ait okullar~~ bulunuyordu. Yahudi cemaati ise daha ziyade ~zmir mer-kezde yo~unla~t~klar~ndan, toplam yirmi bir cemaat okulunun on yedisi ~zmir merkezde, üçü Manisa'da biri de Ayd~ n'da bulunuyordu. Toplam say~lar~~ on üçü bulan ecnebi okullar~~ ise, genellikle ~zmir merkez ve Borno-va'da yo~-unla~m~~u23. Baz~~ yerlerde gayrimüslim tebaaya ait hastaneler bile müstakildi. Muhtemelen gazino ve kahvehaneleri de, tamamen olmasa bile k~smen ayr~yd~. Birlikte olduklar~~ yer pazaryeri, Ticaret ve Ziraat Odas~~ ile belediye ve nahiye meclisleriydi. Belediye ve nahiye meclislerinde gay-rimüslim tebaan~n hiç de hafife al~nmayacak bir a~~rl~~a sahip olduklar~ n~~ görüyoruz24. Hatta baz~~ yerlerde ço~unluk gayrimüslim tebaadan olu~uyordu. Urla bunlardan bir tanesidir25.

22 Mesela Bergama kazas~ ndan bahsedilirken;49 mahalle ve 167 köyüyle 12.826 hanesi

Müslüman, 17 mahalle ve 6 köyüyle 2.294 hanesi Rum, 2 mahalle ve 190 hanesi Ermeni ve 1 mahallede 90 hanesi de Yahudi'dir ~eklinde bilgi veriliyor. Bkz. Ayd~n VS (1312: 243-244).

23 1307 y~l~ na ait vilayet salnamesinde okul, medrese vs. ile ilgili istatistild bilgiler

verilmektedir. Bkz. Ayd~n VS (1307: 430-456).

24 Sözü edilen meclislerin yap~s~yla i~leyi~~ ~ekli ve di~er ili~kiler hakk~nda daha detayl~~ bilgi

için, bk.z. Augustinos (1997: 94 vd.)

25 Mesela burada ta~ra idaresi Reis Hocazâcle ~brahim Efendi, azalar Hac~~ Abdo, Osman

(9)

BATI ANADOLU'DA GAYR~ MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 107

Gayrimüslim tebaan~ n kaza merkezleri genelinde ço~unlu~u olu~turdu~u söylenemese bile, hiç de az~msanamayacak bir ekseriyet te~kil ettikleri rahatl~ kla ileri sürülebilir. K~ rsal da ise Müslüman nüfus ço~unluktayd~. Bunun baz~~ istisnalar~~ olsa bile, iç bölgeler genellikle Müslümanlar~n ekseriyeti te~kil etti~i yerlerdi. Nüfusun ~ehir ve k~rsaldaki da~~l~m~m bölgelere göre ayr~nt~l~~ biçimde veren bilgiler, bu durumu aç~kça ortaya koyuyor. Bunun yegâne istisnas~~ Rum az~nl~klard~. Bunun da ekono-mik ve politik sebeplere dayand~~~~ zaten biliniyor26.

(Tablo 1)

1881 YILINDA V~LAYET GENELINDE NÜFUSUN SANCAKLARA GÖRE ETN~K DA~ILIMI

~zmir Saruhan Ay Ito Denizli Men e~e Toplam

Nüfus % Nüfus % Nüfus % Nüfus % Nüfus % Nüfus % Türk 189.522 23,5 252.800 31,35 144.712 17,94 105.200 13,04 114.104 14,15 806.338 100 Rum 105.005 65 32.546 20,18 14.346 8,89 1.770 1,09 7.552 4,68 161.219 100 Ermeni 6.102 50,64 3.562 29,56 1.930 10 444 3,68 O O 12.048 100 Yahudi 10.296 78,54 2.000 15,94 332 2,53 O 0 390 2,97 13.108 100 Toplam 231.126 23 291.002 29 161.330 16,08 107.414 10,71 122.046 12,16 1.002020 100

NÜFUSUN ~EHIR VE KIRSALDAK~~ ETN~K DA~ILIMI (1904)

Izmir San~l~an Ayd~ n Denizli Mente~e Toplam

~ehirler Köyler ~ehirler Köyler ~ehirler Köyler ~ehirler Köyler ~ehirler Köyler

Türk 156.274 201.035 93.137 214.557 69.917 137.770 44.287 228.841 30.945 113.784 1.290.547 Rum 126.617 51.310 22.001 17.154 11.009 11.277 2.384 0 6.132 5.544 253.428 Ermeni 9.148 230 4.309 3 681 8 639 O 6 O 15.018 Yahudi 23.984 251 2.998 31 2.288 0 28 0 562 54 30.196 Eenebi 53.428 O 111 0 136 O 10 0 65 O 53.750 Di~er (3.870 827 643 0 1.025 342 292 510 636 O 11.145 Toplam 375.801/ 209.235 124.708 259.331 83.318 150.421 47.640 229.354 38.448 125.675 1.643.939 585.044 384.039 233 739 276.994 164.123

(Kaynak: Vilayet Salnameleri)

Kostantino Efendi, K~sti Efendi ile tahsildar Dirnitri Efendi ve Fahri Sand~k Emini Konstantino efendilerden olu~uyordu. Ayd~n VS (1313: 208).

26 K~y~~ merkezleri ba~ta olmak üzere, Menderes ve Hermus vadilerinin bereketli

topraklar~ n~ n a~ama a~ama Rumlar~n eline geçmesi ve buna dair detayl~~ bilgiler için bk~. Augustinos (1997: 44 vd.)

(10)

108 ABDULKADIR ~LGEN

Yukar~daki rakamlar, özellikle Ermeni ve Yahudi cemaatinde ~ehirle~me

oran~n~n oldukça yüksek oldu~unu gösteriyor. Müslüman ve Rum tebaada ise bu oran göreceli olarak daha dü~üktür. Bununla birlikte Rumlar dahil

gayrimüslim cemaatin as~l yo~unla~t~~~~ yer ~zmir ve kazalarlyd~ . Bunu

s~ras~yla Manisa, Ayd~n ve Mu~la izlemektedir. ~ehirle~me oran~n~~ yüzde ola-rak vermek gerekirse bu oran Müslümanlarda % 30, ecnebilerde % 100,

Ya-hudilerde % 99, Ermenilerde % 98, Rumlarda ise % 66'd~ r. Geçen on be~~

y~ll~k zaman diliminde ise, Müslüman ve gayrimüslimlerin bölge içindeki da~~l~m~nda önemli bir de~i~iklik ya~anmam~~t~r. Demograf~k yap~n~n köy ve ~ehirlerdeki da~~l~ m~ na ili~kin bilgiler, Müslüman ve gayrimüslim nüfusun

etkin oldu~u üretim alanlar~na dair fikir sahibi olunmas~ na da yard~ mc~~

ola-bilir.

istatistiklerde dikkati çeken önemli bir ayr~nt~, vilayet merkezi Izmir'in özel konumudur. Buna göre kazalar~~ ve köyleri de dahil olmak üzere Sancak

genelinde ya~ayan gayrimüslimlerden ~zmir merkezde oturanlar~ n oran~~

Rumlarda % 40, Ermenilerde % 62, Yahudilerde % 81 iken, ecnebilerde bu oran % 100'dür. Az~nl~klar~n sadece ~zmir merkezde yo~unla~t~~~~ bilgisi

yan~lt~c~~ olabilir. Ayn~~ y~llarda sancak genelinde ya~ayan gayrimüslim

te-baan~n vilayet geneline oranlar~~ Rumlarda % 67, Ermenilerde % 65, Yahudi-lerde % 77 ve ecnebiYahudi-lerde % 100 olarak gerçekle~mi~tir27. Bu oranlar yir-minci yüzy~l~n ba~~nda da a~a~~~ yukar~~ ayn~d~r (Ayd~n VS, 1316:550-552). Tabloda dikkati çeken bir di~er husus, 1888 ile 1897 y~llar~~ aras~nda nüfusun

y~ll~k art~~~ oran~, gayrimüslimlerin ortalamas~ nda % 2,05, Müslüman

unsur-larda ise % 1,03 civar~nda gerçekle~mi~~ olmas~d~r. Gayrimüslim nüfustaki

art~~, nispi olarak Müslüman nüfusun iki kat~~ civar~ndad~r. Bunun en önemli

sebeplerinden biri, Müslüman Türk nüfusun sürekli olarak askere al~nmas~ndan kaynaklan~yor olabilir".

27 Nüfusla ilgili geli~meler için, bkz. Ayd~n VS (1307: 403-409, 515). 28 Sadece Ayd~n vilayetinden s~rf 1853 K~r~m harbi ile 1891-1896 y

~llar~~ aras~ nda Girit ve sair yerlerde cereyan eden sava~lara gönderilen asker say~s~, 200.000 civar~nda olmu~tur. bkz. Kurmu~~ (1974: 96).

(11)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 109

(Tablo 2)

Ayd~n Vilayetinde 1881/2-1908 Y~llar~~ Aras~nda Nüfus Yap~s~ndaki Geli meler

Y~llar Müslüman Rum Ermeni Musevi Ecnebi Toplam Endeks 1881 806.338 161.219 12.048 13.108 1.002.920 100 1886 1.096.969 206.960 16.965 21.397 54.211 1.396.497 139 1888 1.184.496 195.431 13.940 22.273 67.247 1.407.387 140 1889 1.092.929 206.960 12.960 21.392 56.924 1.396.497 139 1893 1.175.637 219.373 15.406 25.374 60.712 1.495.482 149 1894 1.184.876 222.004 15.341 25.589 59.705 1.507.515 150 1897 1.221.946 237.576 15.046 26.842 59.206 1.561.928 156 1898 1.234.718 247.328 15.280 29.933 61.369 1.586.628 158 1900 1.235.518 265.165 13.487 29.263 55.724 1.553.981 155 1902 1.290.882 258.686 14.640 30.185 59.018 1.653.411 165 1904 1.314.985 267.997 16.350 30.531 55.640 1.685.503 168 1908 1.313.561 ? ? 33.081 80.010 1.725.984 172 (Yukar~daki tablo 1301-1302, 1305, 1307-1308, 1311, 1312, 1313, 1316, 1317, 1321, 1323 ve 1326 y~llar~na ait Ayd~n Vilayeti Salnâmeleri esas al~narak haz~rlanm~~t~r.)

Yukar~daki verilere göre on yedi y~ll~k zaman diliminde nüfustaki orta-lama y~ll~k art~~~ oran~, Yahudi nüfusta % 8,95, Rum nüfusta % 7,15, Ermeni nüfusta % 3,91 ve ecnebilerde % 2,7 olarak gerçekle~mi~tir. Bu oranlardan anla~~ld~~~~ kadar~yla, bölgedeki en fazla nüfus art~~~~ Yahudi ve Rum cema-atine aittir29. Art~~~ oranlar~ ndaki fazlal~k, yüksek do~um oranlar~ na ba~lanamaz. Muhtemelen bu durum, baz~~ siyasi ve ekonomik sebeplerle s~k~~ biçimde ba~lant~hyd~". Bu geli~meler anla~~labilir bir olgudur. Zira artan d~~~ ticaret hacmiyle birlikte, yerli üreticilerle Avrupal~~ ~irketler aras~nda esas

29 Özellikle Rum nüfusun, Bat~~ Anadolu'da Türk nüfusundan daha fazla oldu~una dair

söylentiler, Avrupa bas~n~nda yo~un bir ~ekilde telkin ediliyordu. Rum nüfusun Bat~~ Anadolu'da sessiz ve sinsi bir ~ekilde yerle~mesi ve önemli bir unsur haline gelmesi, ~stiklal Harbi öncesi Yunan i~galiyle s~k~~ bir ~ekilde irtibathd~r. Bkz. Baykara (1969: 69-70).

3() XX. yüzy~l~n ba~lar~ nda Mega ii Idea'ya tek yanl~~ olarak hizmet etme gayretleri içinde çal~~an Atina Üniversitesi Etudes Franco-Grecques ba~kan~~ Leon Maccas, ~zmir ve civar~n~~ Yunan topraklar~~ olarak göstermi~ti. Ayn~~ dü~ünce ve do~rultuda çal~~malarda bulunan ve Izmir'de görev yapm~~~ bulunan bir ~ngiliz din adam~~ da 1914 öncesi döneminde Izmir'de ve Bat~~ Anadolu'da geni~~ çapl~~ bir Helen milliyetçili~inin ba~lad~~~ n~~ ileri sürmü~tür. bkz. Ülker (1990: 515-520).

(12)

110 ABDULKAD~~ R ~LGEN

ba~~~ kuran zümreler pek tabii olarak H~ristiyan ve Levanten gruplardan olu~mu~tu31. Avrupa ~irketlerinin liman ~ehirlerinde aç~lan acentalar~, arac~~ olarak gayrimüslim Osmanl~~ uyruklar~n~~ çal~~t~rm~~lard~. Bunlar~n baz~lar~~ yabanc~~ pasaportu ald~klar~~ gibi yabanc~~ uyru~una geçmekte de sak~nca görmediler. Ço~u ta~~d~klar~~ yabanc~~ pasaportlar~n sa~lad~~~~ koruma ve do-kunulmazl~ktan yararlanan komprador nüfus, Selanik, ~zmir ve ~stanbul gibi liman ~ehirlerinde geli~ip zenginle~mi~i. Ticari faaliyetin yeni odaklar~n~~ olu~turan bu ~ehirler, kayna~~~ Avrupa olan meta ve kredi devreleriyle ba~lant~~ sa~l~yordu. Liman ~ehirlerine kurulan bankalar ve ticarethaneler iç bölgelere eri~imi sa~layan ~ebekeleri de harekete geçirmi~ti. Bu ~ebekeler tüccarlardan, acentalardan, küçük sat~c~lardan ve tefecilerden olu~uyordu (Keyder, 1993: 49-50).

Ula~~m Hizmetleri (Demiryollar~~ ve Karayollar~)

Bölgede ula~~m hizmetleri deyince birinci derecede zikredilmesi gere-ken husus demiryollar~d~r. Çünkü ~zmir ve hinterland~n~n dünya pazarlanyla entegre olmas~n~~ sa~layan en önemli faktörlerden biri, hiç ~üphesiz bu hat-lard~. Demiryolu hatlar~n~n ula~amad~~~~ iç bölgeleri, demiryollar~na ba~layan ikinci derece yollar ise karayollar~d~r. Bu yollar~n en geli~mi~~ örnekleri, k~rma ta~tan ve hayvanla çekilen arabalara göre yap~lm~~~ ~ose yollard~. Niha-yet bölgedeki kara ve demiryollar~n~n kav~ak noktas~~ olan ~zmir Rihtim' ve liman~n~n önemi unutulmamal~d~r".

Bölgede demiryolu yap~m~n~n salt ekonomik gerekçeler de~il", ayn~~ zamanda idari ve askeri gerekçeler (Kaynak, 1986: 2) yan~nda, yabanc~~ ser-mayenin bölgeye yönelik politikalar~n~n da etkisiyle gündeme geldi~i söylenebilir34. Zaten 1850'lerin sonu ve 1860'lar~n ba~~nda Bat~~ Anadolu'daki demiryolu yap~m~, bu bölgede rakipsiz ~ngiliz egemenli~i dönemini

31 Yerli az~nl~ klar içinde Banyla ekonomik ba~lar~~ kuranlar esas itibar~yla Rum ve Ermeni

cemaatten olmakla birlikte, as~l güçlü ba~lar Rum cemaati taraf~ndan kurulmu~tu. Rumlar~n bölge içindeki ekonomik faaliyetleriyle ilgili daha ayr~nuh bilgi için, bltz. Syrett (1999: 20).

32 ~zmir nht~m~~ ve liman~n~n bölge ve dünya ekonomi için önemi hakk~nda daha detayl~~

bilgi için, bkz. Kiltüko~lu (2000: ss. 201-247; ss. 285-312)

33 1897 senesinde Bâb-~~ Ali'ye sunulan bir layihada da bu endi~eleri gözlemek

mümkündür. Bkz. Nâfia Naz~n Hasan Fehmi Efendi Hazretleri (1897: 2 vd.).

34 Issaw~, Osmanl~~ Devleti'ndeki demiryolu projelerinin geli~me seyrini anlat~rken,

Ingilizlerin Hindistania karadan süradi bir ula~~m sa~lama iste~inin önemine i~aret ederek; Stivey~~ Kanal~ 'n~n, Mezopotamya hatt~na deniz yoluyla ula~~m~~ sa~lad~~~n~, ancak bu geli~melerin. Anadolu'daki dev iktisadi kaynaklar~~ i~letme amac~yla bu bölgede yap~lacak demir yolu hatuna olan ihtiyac~~ azaltmact~~~n~~ belirtmektedir. Bkz. Issawi (1966: 91).

(13)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 111

ba~latm~~t~r. Demiryolu yap~m~n~, bölgenin ~ngiltere ile olan ticaretinde h~zl~~ aru~larla madencilik, sanayi ve belediye hizmetlerindelci ~ngiliz yat~r~mlar~~ iz-lemi~tir (Pamuk, 1984: 67).

Yap~m~na 1856 da ~ngiliz sermayesiyle ba~lan~lan ilk demiryolu kurma te~ebbüsü olan ~zmir-Ayd~n:35 demiryolu hatt~~ (130 km.)1867'de tamam-lanm~~t~r. Yüzy~l~ n sonuna kadar ayn~~ sermaye grubuna verilen imtiyaz süresi uzaularak, bu hatt~n toplam uzunlu~u 516 km.'ye ç~kar~ lm~~t~ r3". Demiryol-lanyla ilgili verilen di~er bir imtiyaz da, 1863'te bir ~ngiliz firmas~ na verilen 93 km.'lik ~zmir-Kasaba hatud~ r". Bu hat daha sonra Frans~z ser~nayesine devredilmi~~ ve yüzy~l~n sonunda toplam uzunlu~u 522 km.'ye ula~m~~t~ r (Issawi,1966: 91).

Ayd~n demiryolu hatt~n~n geçti~i yerle~im birimleri, tar~msal ürünlerin toptanc~~ merkezi olarak bilinen yerlerdir. ~zmir'den ba~layan hat, önce Küçük sonra Büyük Menderes vadilerinin içine girecek ~ekilde ikiye ayr~lm~~~ ve bu vadilerin sonlar~na kadar uzanm~~~ bulunuyordu. Kasaba hatt~~ da önce Manisa üzerinden Ala~ehir'e sonra da Band~rma'ya kadar (K~ray,1972: 36) ula~~yordum.

35 1296 y~l~ na ait vilayet salnamesi, ~zmir Ayd~ n aras~ ndaki mesafenin 84 mil oldu~unu belirttikten sonra, hatt~n y~ll~ k gelirinin üst üste 10.500.000 kuru~~ oldu~unu zikrediyor. Bu hatta y~ ll~ k 235.000 yolcu ta~~ n~ rken, ayn~~ hat 3.125.000 kantar mal nakletmi~tir. Hatt~ n gideri gelirinin % 52'si civar~ ndad~r. Bkz. Ayd~n VS (1296: 138-140).

36 Hat güzergâh~~ ~zmir'den Dinar'a 386,5 km., ~zmir'den Buca'ya 5 km., Gaziemir'de!' Seydiköy'e 2 km., Torbal~ 'dan Tire'ye 36 km., Çatal'dan Ödemi~'e 34 km., Polatç~ k'tan Söke'ye 23 km., Gancal~ 'dan Denizli'ye 9,5 km. ve Südlace'den Çay~rl~ 'ya 30 km. olmak üzere toplam 516 km. dir. 1897 senesi zarf~ nda bu hatt~n gayrisafi hâs~lat~~ 39.361.670 kuru~a ula~m~~t~ r. Zikredilen y~l zarf~ nda bu hat üzerinde 672.275 yolcu ve 321.269 tonluk e~ya nakledildi~ini tespit ediyoruz. Bkz. Ayd~n VS (1316: 84-85).

37 ~zmir Kasaba hatt~~ ~zmir'den Ala~ehir'e kadar 108 mildir. Sözgelimi Ayd~n demiryolu hatt~n~ n 1296 y~l~~ salname verilerine göre y~ll~ k geliri 10.500.000 kuru~tur. Hat bir y~lda 235.000 yolcu ile, 3.125.000 kantar mal ta~~m~~ t~r. Hatt~n toplam maliyeti, gelirinin % 52'si civar~ ndad~r. Kasaba demiryolunun y~ll~k geliri ise,15.000.000 kuru~tur. Hatt~n bir y~lda ta~~d~~~~ yolcu miktar~~ 340.000,ta~~ nan mal miktar~~ ise, 4.500.000 kantar civar~ ndad~r. Bu hatta 15 adet lokomotif bulundu~u da zikrediliyor. Bkz. Ayd~n VS, (1296:140). 1897 de ayn~~ hatt~ n yolculardan elde etti~i gelir 3. 976.760 kuru~, e~ya naklinden elde edilen gelir ise 11.901.541 kuru~~ olarak gerçekle~mi~tir. Geçen zaman içinde de~i~en pek fazla bir ~ey olmad~~~~ görülüyor. Bkz. Ayd~n

VS (1316: 86).

38 Demiryolu hatt~~ Ayd~n, Manisa, Nazilli, Tire, Söke, Ödemi~~ ve Ala~ehir gibi yerle~im birimlerinin merkez ya da yan~~ ba~~ndan geçerken; Althisaf~n 200, Bay~ nd~r ve Salihli'nin 600, Kasaba kazasm~n ise 700 metre mesafesinden geçiyordu. Di~er merkezler gibi ~ehrin yan~~ ba~~~ veya ortas~ndan olmamakla birlikte, hatt~n yalun~ndan geçti~i merkezler de uzakl~klar~~ itibar~yla Menemen'de 1, Karaa~aç ve Soma'da birer buçuk Denizli'de 2, Sarayköy'de 3 km. idi. Hatt~ n

(14)

112 ABDULKAD~R ~LGEN

Demiryolu hatlar~~ bölge içlerine uzand~kça Rumlar da hatlarla birlikte ve hatta hatlar~ndan önce bölge içlerine do~ru h~zla ilerliyordu (Issawi, 1999:10). Hat üzerinde bulunan yerle~im birimlerinden elde edilen a'~ar gelirleriyle, sözü edilen yerle~im birimlerindeki Rum nüfusa ili~kin tablolara bakt~~~m~zda, bu durumu daha aç~k olarak gözleyebiliriz. Rumlar bu bölgelerde sadece tar~msal üretimle de~il, ayn~~ zamanda yerel üreticilerin mallar~n~~ do~rudan do~ruya sat~n almak suretiyle, kayna~~ndan getirdikleri mallar~~ yüksek fiyatlarla satarak, bölge ekonomisi içindeki etkinliklerini h~zla art~nyorlard~~ (Syrett, 1999: 21).

Bölgedeki mal hareketlerinin büyük ekseriyeti, muhtemelen demiryolu hatlanyla yap~l~yordu. Bu hatlarla yap~lan mal sevk~yaumn kay~tl~~ olmas~, mal hareketlerinin sa~l~kl~~ bir biçimde izlenebilmesi aç~s~ndan bir hayli önemlidir Bununla birlikte, demiryollanyla ta~~nanlar kadar olmasa bile, bölge içinde, özellikle deve kervanlanyla yap~lan mal hareketlerinin hiç de az~msanacak oranda olmay~~~, karayolu ta~~mac~l~~~mn önemini korumas~na sebep olmu~tur. ~zmir liman~na ta~~nan mallardan bir k~sm~~ do~rudan deve kervanlanyla ta~m~rken, köy ve kasabalar aras~nda daha ziyade beygir ve merkepler tercih ediliyordu. Deve kervanlar~n~~ tercih sebeplerinden en önemlisi, daha yüksek ta~~ma maliyetlerine ra~men34, geleneksel yap~n~n di-renci olarak gösterilebilir (Ayd~n VS, 1307-1308: 789). Çünkü emtian~n ta-mam~n~~ demiryollanyla ta~~ma giri~imi, bölgede önemli bir istihdam krizine yol açm~~~ ve kervanc~larla Ayd~n demiryolu direktörü aras~nda ~iddetli sürtü~melere sebep olmu~tur. Neticede demiryolu ~irketi anla~ma yolunu tercih ederek, meseleyi tathya ba~lam~~t~r (K~ray, 1972: 14).

~zmir Ticaret Odas~~ istatistiklerindeki verilere bak~ larak sadece Ayd~ n demiryolu hatuyla nakledilen baz~~ önemli mal kalemleri dikkate al~n~ rsa;

güzergah~nda bulunmayan merkezlerden Mu~la Gökâbad iskelesine 30 km. mesafede iken, Salihli istasyonuna Gördes 60 ve Demirci 104 km. mesafe uzakl~kta bulunuyorlard~. Bunun yan~~ s~ra Kula kazas~, Ata~ehir istasyonuna 30 km. mesafede iken Esme 50 km. mesafede bulunuyordu. Buldan ve Çal kazalar~n~n Sarayköy istasyonuna uzakl~ldar~~ ise biri 30 di~eri de 50 km. idi. Ayn~~ ~ekilde Tavas ve K~rka~aç kazalar~~ da biri 30 di~eri 50 km. mesafe uzakt~klarla Denizli istasyonu yak~n~nda bulunuyorlard~. Bunlara ilave olarak Bozdo~an Nazilli istasyonuna 30. Çine de Ayd~n istasyonuna 40 lcm. mesafede bulunuyordu. Bkz. Ayd~n VS (1316: 531-532).

39 "XIX. Yüzy~lda at ve deve ile yap~lan ta~~ma, demiryolu ile yap~lana oranla 7; deniz ve

nehir yolu ile yap~lana oranla 24 kat pahal~~ idi. Pamuk gibi bir dereceye kadar de~eri yüksek bir sanayi hammaddesinin 100 saatlik (yakla~~k 500 km.) bir yerden di~erine hayvan s~rt~nda ta~~ma ücreti, ta~~nd~~~~ yerdeki sat~~~ fiyat~na ula~~yordu. Bu~day ve arpa gibi hacimli ürünlerin 15-18 saat uzakl~kta bir yere at ve deve s~rt~nda ta~~nmas~~ halinde sat~~~ fiyat~, ta~~ma ücretini ancak kar~dayabiliyordu." Bkz. Güran (1998: 71).

(15)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 113

demiryolu hatt~n~n, ~zmir ve hinterland~m dünya pazarlar~na eklemlemi~~ oldu~u görünür. Sözü edilen hat Büyük ve Küçük Menderes nehirleri üzerindeki verimli topraklar~, ~zmir liman~ na ba~l~yordu. Kasaba hatt~~ ise, daha kuzeyde bulunan Gediz nehri üzerindeki münbit araziler boyunca uzan~yordu.

~statistiklerdeki bilgiler' ve dipnotlardan rahatl~ kla izlenebilece~i gibi, bölgede yap~lan hatlar, emtia nakli yan~nda hiç de az~ msanamayacak mik-tarda yolcu ta~~yordu. Ancak as~l önemli olan, bölgede üretilen tar~msal mal-lar~n dünya pazarmal-lar~na ula~ur~lmas~d~r. Yabanc~~ sermayenin demiryolmal-lar~na bölgede gösterdi~i ola~anüstü ilgiyi de buna ba~lamak gerekir.

Salname kay~tlar~ndan ö~rendi~imize göre, söz konusu hatlarda i~leyen trenlerde birinci ve ikinci mevki ~eklinde hizmet farkl~la~ur~lmasma gidil-mekle birlikte, gidi~-dönü~~ ücretleriyle sadece gidi~~ ücreti de ayr~~ ayr~~ lenmi~tir (Ayd~n VS, 1300-1301: 66-67). Ücret tarifelerine mukavelede belir-lenen ~artlara göre uyma mecburiyeti getirilirken, fiyatlar~n yükseltilmesi de devlet iznine tabi k~l~ nm~~t~ r. Nitekim alt~~ yedi y~ll~ k zaman zarf~ nda ücretlerde hiçbir de~i~iklik yap~lmad~~~~ görülüyor (Ayd~n VS , 1307-1308: 339-349).

Kasaba demiryolu hatt~na ait ~artname maddelerinde görülen madde-lere bak~lacak olursa, söz konusu hatta ka~n~~ arabas~, öküz, bo~a, inek, ko-yun, keçi ile ko~um hayvanlar~~ da nakledilmektedir. Bunlardan her biri için kilometre ba~~ na al~nacak ücretler, tafsilath biçimde belirtilmi~tir. Yukar~da zikredilen tarifelere ilave olarak, yekpare a~~rl~~~~ üç ton ve üzeri olan emtia için, zikredilen ücretin yar~s~~ kadar bir ilave daha yap~laca~~~ zikrediliyor. Sözle~meden anla~~ld~~~na göre, demiryollar~n~n gerekli hallerde taraflar~n kar~~l~ kl~~ r~zas~ na uygun olarak belirlenen ücret üzerinden posta hizmeti verdi~i de anla~~lmaktad~ r. Bütün bunlar~ n d~~~ nda gönderilen e~yan~n de~erli olmas~~ ve mü~terinin talebine ba~l~~ olarak, trenlerin emniyetli yerle-rinde gönderilmesi istenilen e~ya nakli fiyatlar~~ da ayr~ca belirlenmi~tir (~bid).

~artname maddelerinde belirtilen hususlarla, demiryollar~~ güzergâh~ n~ n geçti~i yerle~im birimleri ayn~~ anda dikkate al~n~rsa, sözü edilen hada= e~ya

40 ~zmir Ticaret Odas~~ ~statistiklerine göre yüzy~l~n ba~~nda ~zmir'deki ticarete ili~kin ayr~nt~l~~ bilgi için, bkz. Kütüko~lu (A~ustos 2000: 313 vd.)

(16)

114 ABDULKAD~R ~LGEN

ve yolcu naklinde haun say~l~r bir önemi haiz olduklar~~ kolayl~kla anla~~l~r". Zaten, salname kayulanndaki verilerden de rahatl~kla izlenebildi~i üzere, bölge halk~~ sözü edilen dönem zarf~nda, ürettikleri tar~msal ürünlerin çok önemli bir k~sm~n~~ geçimlik de~il, pazara yönelik olarak üretmekteydi42. Bölgede üretilen tar~m ürünleri arz ve fiyatlar~n~n dünya piyasalar~ndaki de~i~ikliklere kar~~~ a~~r~~ derecede duyarl~~ olmas~ndan da anl~yoruz ki, ~zmir ve hinterland~~ dünya piyasalanyla eklemlenmi~~ ve tanmsal ürünlerde uz-manla~m~~ur". Bu sürecin ikmal edilmesinde en büyük rollerden birini, hiç ~üphesiz demiryollar~~ üstlenmi~tir.

Demiryolu ula~~m~~ yan~nda karayolu ula~~m~n~n da, bölge için önemi inkar edilemez.1866 y~l~nda ~zmir-Ayd~n aras~ndaki trafi~in yar~s~~ kervanlarla yürütülüyordu. 1891 gibi geç bir tarihte bile bölgede bulunan deve mik-tar~n~n 21.057 civar~nda oldu~u zikrediliyor (Ayd~n VS, 1307-1308: 789). Daha ziyade göçebe a~iretlere ait oldu~u bilinen bu kervanlar, üretim mahal-leriyle ~zmir liman~~ aras~nda oldu~u kadar, ~ehir merkezlerinden tren istas-yonlar~na e~ya ta~~ma i~inde de yo~un biçimde çal~~m~~lard~r44. Zaten "vâs~ta-i nakliye" olarak salnamelerin ço~u yerinde beygir, kaur, deve, merkep ve iki veya dört tekerlekli arabalar~n ad~~ geçiyor45.

41 Demiryollar~~ güzergâh~nda bulunan yerle~im birimlerinin, bu gilzergihta bulunmayan

yerle~im birimlerinden daha az oldu~u ve bunun vilayet geneline olan nispetinin dörtte bir civar~nda oldu~u zikrediliyor. Bkz. Ayd~n VS (1300: 265).

42 Vilayet genelinde en fazla ticari i~leme tabi tutulan tar~msal ürün olarak zikredilenler

incir, üzüm, zahire, afyon, palamut ve pamuk olup, bu ürünlerin % 90'1 Avrupa ülkelerine ihraç ediliyordu. Bkz. Ayd~n VS (1300-1301: 262).

43 Mesela 1300 y~l~na ait salname kay~tlar~nda bir sene zarf~nda Avrupa'ya 2.474.700 liral~k

mal saul~rken, Avrupa'dan ~zmir liman~na getirilen emtiamn de~eri 2.311.658 lira olarak belirtiliyor. Rakamlardan anla~~laca~~~ üzere, bölgede yap~lan tar~msal üretim geçimlik ya da iç pazara yönelik olmaktan ziyade, do~rudan do~ruya dünya piyasalar~na yöneliktir. Bu durum,

~zmir ve hinterland~mn ilgili dönemde dünya pazarlanyla tam anlam~yla biltiinle~mi~~ oldu~unu

gösterir. D~~~ piyasaya sat~lan tar~msal ürünlerinde toplam arz~n rakip ülkelere ba~l~~ olarak artmas~ndan kaynaklanan fiyat dü~meleri için, bu çal~~man~n tar~mla ilgili bölümüne balulabilir. Bkz. Ayd~n VS (1300-1301: 79430).

44 Vilayet salnamelerinde nakliye ile ilgili olarak; "Naldiyaun k~sm-~~ miihimmi de hemen

umumiyetle develer ve k~smen beygirler ile merkep ve esterlerden ibaret olup, ~i~nendifer gibi vesiitden mahrum ve ücret-i nakliyesi daha ehven bulunan mahallerde ve köyler ile ~ehir ve kasabalar aras~nda ves:~it-i nakliye..." ifadeleri de bu durumu teyit etmektedir. Bkz. Ayd~n VS (1326: 752).

45 Mesela 1311 y~l~~ salname kay~tlar~nda sadece Mu~la merkez kazada 2.323 deve

bulundu~u zikrediliyor. Merkep say~s~~ ise bunun iki kat~~ civar~ndad~r. Bkz. Ayd~n VS (1311: 381).

(17)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBAN1N ROLÜ 115

Bununla birlikte gerek yerle~im birimleriyle istasyonlar aras~, gerekse ~ehirden ~ehre yap~ lan nalcliyatta en önemli yeri deve kervanlar~ n~n tuttu~u biliniyor. Deve kervanlar~ n~n en çok bulundu~u sancak, Ayd~n sancag~d~r. Onu s~ras~yla Saruhan ve ~zmir sancaklar~~ izler. Deve kervanlarm~n en az bu-lundu~u sancak ise Denizli'dir.

Yollar~ n in~as~, tahmin edilebilece~i üzere insan gücüyle yürütülü-yordu4". Tanzimat'tan önce yol resmi, derbent resmi, mür~lriyye resmi, selamet akçesi gibi bir tak~m resimler vard~. Bunlar yolcu ve yük ara-balar~ndan al~n~yordu. Tanzimat' la birlikte bütün örfi vergiler la~vedildi~in-den, karayollar~~ masraflar~~ devletin umumi giderleri aras~na al~nm~~t~. Bu sebeple 1856 tarihli bir kanunla 16 ya~~ndan 65 ya~~na kadar erkek nüfus için senede dört gün yollarda bizzat çal~~mak veya bunlar~ n kar~~l~~~n~~ nakit olarak ödemek suretiyle bir yol mükellefiyeti ihdas edildi. Bu kanun 1909 y~l~nda ~slah edilerek bütün ülkeye yayg~ nla~t~r~ld~. 1910 senesinde ise bu yöntem kald~r~larak yol bedellerinin nakden al~nmas~na ba~lan~ld~~ (Eldem, 1994: 95).

Sose yollar~na dair ihdas edilen umur-u nâfia hükümlerine göre, yol güzergâh~ nda yap~lacak köprüler için gerekli a~aç ormanlardan kesilebi-lece~i gibi, yol güzergâh~nda kurutulan batakl~klar~n tasarrufu da yolu ya-panlara b~ralc~lacakt~. Yol yap~m~~ için yurt içi ve d~~~ndan getirilecek alet ve edevat gümrük muafiyetine tabi tutulacakt~. Nâf~a Nâz~r~~ Hasan Fehmi Efen-dinin Bâb-~~ Ali'ye sundu~u lâyihadan anla~~ld~~~na göre, yollar~n yap~m~~ özel sektöre de ihale edilebiliyordu. Teklif sahiplerinin bu i~i yapmaya muktedir olup olmad~klar~~ tespit edildikten sonra, ihale komisyonuyla müzakerelere ba~lamas~na izin veriliyordu.

Vilayet ba~mühendisli~inin verilerine göre 1299 ve1300 seneleri zarf~nda güzergâhlar~~ belirlenerek tesviyelerine ba~lan~lan yollar~n toplam uzunlu~u 600 km. civar~ nda idi. Plan dâhiline al~nan bu yollardan, yar~ya yak~n bir k~sm~nda tesviye i~leminin zikredilen tarihlerde bitirilmi~~ oldu~u görülüyor. Bölgedeki en uzun karayolu güzergâh~~ Manisa, K~rka~aç, Soma ve Bergama üzerinden Dikili'ye uzanan ~osedir. Bu hatt~n 148 km. oldu~u be-lirtiliyor ( Ayd~n VS, 1300: 265-267).

46 Salnamelerde zikredildi~ine göre yap~lan yollarda "amele-i mükellefe" nam~~ alt~nda

çal~~t~r~lan ahalinin ba~~nda çavu~lar bulunmakta ve bu surede yol in~aat~na devam edilmekte-dir. Verilen bilgiye göre, amelenin ba~~nda bulunan çavu~~ ve mühendisler maa~~ kar~~l~~~~ çal~~t~r~lmaktad~r. Vilayetin Nâfia Komisyonu taraf~ndan al~nan karara istinaden yol yap~m~na ba~lamhyordu. Bkz. Ayd~n VS (1313: 512).

(18)

116 ABDULKADIR ILGEN

1304 senesi nihayetine kadar ikmal edilmeyen yollar~n uzunlu~u 807 km., bitirilmi~~ ~ose yollar~n uzunlu~u ise 574 km. idi. Ayn~~ tarihe kadar bitiri-len köprü say~s~~ 824 olarak belirtilmektedir.1305 Kkrun-u Evvel nihayetinde vilayet genelindeki yollar~n umumi uzunlu~u olarak 1.677 kilometreden bahsediliyor. Bunlar~n 925 km.'si henüz ikmal edilmemi~, geriye kalan 722 km.'si ise ikmal edilmi~~ ~ose yollard~r. Zikredilen yollar üzerindeki toplam köprü say~s~~ 936'd~r. Burada zikredilen 1.677 km.'lik yolun 925 km.'lik bölümünü, eskiden kullan~lmakta birlikte yap~m~~ henüz tamamlanmam~~~ yollar olarak anlamak laz~md~r. Bu yollar sözü edilen tarihlerde kullan~lamaz hale gelmeleri dolay~s~yla yeniden kullan~ma aç~lmas~~ dü~ünülen yollar olabi-lir. Aksi halde yukar~da rakamlar yan~lt~c~~ olabiolabi-lir. Bu sebeple, hayvanlar~n çekti~i arabalar~n bile i~lemesine müsait olmayan bu yollar~n, sadece at ve develerin güzergâh~~ oldu~unu ileri sürmek çok da yan~lt~c~~ say~lmaz.

Sözü edilen tarihten 1305 Kânun-u Evvel nihayetine kadar geçen 10 ayl~k süre zarf~nda, yeni ba~tan yap~lmak suretiyle ikmal edilmeyen yolun uzunlu~u 18 km., ~ose olarak kullan~lan yolun uzunlu~u ise 147 km.'ye ula~m~~t~. Ula~~ma aç~lan bu yollar üzerinde 112 adet de köprü in~a edildi~i zikrediliyor (Ayd~n VS, 1306: 127). 1310 y~l~nda vilayet genelinde 789 km.

~ose, 132 km. ~ose ~artlann~~ haiz olmayan yol ile, yap~m~na ba~lan~lmakla

birlikte ~ose olarak dü~ünülmeyen 69 km. yol bulunuyordu. Sözü edilen yol-lar üzerinde 750'si ta~, 545'i de ta~~ ve a~açla in~a edilmi~~ toplam 1.295 adet köprü bulunuyordu (Ayd~n VS, 1313: 546).1313 senesi verilerine göre bitiri-len ~ose yollar~~ 873 km., henüz ~ose hale getirilemeyen yollar da 190 km.'ye ula~m~~t~. Ayr~ca bu yollar üzerinde 8.771 metresi harçl~, 44.980 metresi de kuru olmak üzere toplam 53.751 metrelik duvar yap~lm~~t~r (Ayd~n VS, 1316: 547).1907 y~l~na gelindi~inde bölgede yapt~r~lan toplam yol miktar~n~n (buna yap~m~na ba~lan~lmakla birlikte henüz bitirilemeyen yollar da dâhildir)1.307 km. oldu~unu biliyoruz (Duran, 1987: 113-114).

Yol yap~m maliyeden hakk~nda bir fikir sahibi olabilmek aç~s~ndan, Ay-val~k'tan Bergama ve K~rka~aç'a kadar yap~lmas~~ dü~ünülen 100 km.'lik yo-lun, her km.'si için öngörülen maliyet bedelinin, 607 lira 67 kuru~~ olarak tahmin edildi~i belirtilebilir (Hasan Fehmi Efendi, 1897: 11). Salnamelerde vilayet genelinde yap~m~na ba~lan~lan ve yap~m~~ bitirilen yollann ayr~nt~l~~ dokümana istatistild olarak verilmi~~ oldu~undan, bunlar~n detaylar~na giril-meyecektir (Ayd~n VS, 1313: 544-547).

(19)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 117

Tarundaki Geli~meler

Bölgenin dünya pazar~na aç~lmas~~ ve el sanatlar~ndaki nispi gerilemeyle birlikte i~gücü, h~zla tar~m sektörüne yönelmeye ba~lam~~t~47. Bu geli~meyi, özellikle ihracata yönelik s~ nai üretime hammadde sa~layan tar~m ürünlerindeki fiyat art~~lar~~ izlemi~tir". Fiyat art~~lar~n~~ ihracattaki art~~lar ta-kip etti. Nitekim 1898 de ~zmir limamndan yap~lan toplam ihracat~n 249.500 tondan 1906 da 403.268 tona yükselmesi de ayn~~ geli~melerin sonucuydu49.

Endüstriyel tar~m ürünlerine yönelik talep patlamas~, s~nai girdilerdeki fiyat art~~~yla ülke içi s~nal üretimi olumsuz yönde etkilerken, i~gücünün tar~ msal üretim alanlar~na yönelmesine sebep olmu~tu. Talep art~~~~ sadece endüstriyel tar~m ürünleriyle s~n~rl~~ de~ildi. Ayn~~ ~ekilde bölgenin ihraç ka-lemleri içinde önemli bir yeri olan üzüm üretimini te~vik için, hazineye ait bo~~ araziler ba~l~k alanlara çevrilmek maksad~yla köylünün kullan~m~na aç~ld~. Günlükçü ameleler mesailerinden artan vakitlerini bo~~ arazileri ba~~ haline getirme i~ine ay~rd~lar. Neticede günlükçü ücretleri be~~ ila alt~~ kuru~tan bir Mecidiye, hatta daha yukanlara yükseldi (Ayd~n VS, 1300-1: 254-255) . Bunun üzerine yükselen emek maliyetlerini a~a~~ya çekmek amac~yla, üretim girdilerinde % 60'lara varan ölçüde maliyet avantaj~~ sa~layaca~~~ tah-min edilen baz~~ makineler kullan~lmas~~ yönünde aray~~lar ba~lad~~ (Ayd~n VS, 1296: 218-219/ 1300: 254.255).

Bölgenin dünya pazarlar~n~n ilgisini çekmesiyle birlikte özellikle ~ngiliz sermayesi, ~zmir ve civar~nda yakla~~k 2,5 ila 3 milyon dönüm civar~nda top-rak sat~n alm~~; bunu Ermeni, Rum ve Yahudi sermayesi izlemi~ti. Bu mik-tar~n 5 ila 6 milyon dönüm civar~nda oldu~u tahmin ediliyor. Bu durum sa-dece sözü edilen topraklar~n el de~i~tirmesini de~il, ayn~~ zamanda bu top-

471301 tarihli salname verilerine göre, vilayet clâhilinde üretilen incir, üzüm, afyon, pala-mut ve pamuk gibi tar~m ürünlerinin % 90'1 d~~ar~ya ihraç edilmekteydi. Bkz. Ayd~n VS (1301: 262).

48 1845 ila 1876 y~llar~~ aras~nda s~nai-tar~m ürünleri fiyat endekslerindeki geli~melerle ilgili

istatistiki veriler için bkz. Kasaba (1993: 79-80).

48 Bu durumdan da anl~yoruz ki, pazara yönelik tar~msal üretim, dünya ekonomi

dedi~imiz küresel ölçekli kapitalizmin güçlenmesine uygun bir geli~im seyri izlemi~tir. Bu süreçte demiryollar~n~n çok önemli bir rol üstlendi~i görülüyor. Mesela Haydarpa~a Ankara demiryolu hatt~~ 1893 de ihracat trafi~ine aç~ld~~~nda, bu hattan gönderilen tah~l miktar~~ ayn~~ y~l, 53.390 ton iken, bu rakam 1911 de 262.146 tona yükselmi~tir. Benzer durumu Konya ve ~zmir vilayetlerinde de görmek mümkündür. Konuyla ilgili daha detayl~~ bilgiler için bk~. Issawi (1966: 67).

(20)

118 ABDULKADIR ~ LGEN

raklardaki üretim yöntemlerinin dönü~mesini de sa~lam~~t~ r (Kurmu~, 1974: 102-103).

Osmanl~~ topraklar~ n~ n Yunan Krall~~~na göre daha güvenli ve avantajl~~ olmas~~ yan~nda (Augustinos: 1997: 42-43), ihracata yönelik yeni imkanlar~n ortaya ç~ kmas~, ço~u Anadolu'nun içlerinden ve Ege adalar~ndan gelerek Bat~~ Anadolu'ya yerle~en Rum çiftçilerin bölgeye ak~~~n~~ h~zland~ rm~~t~50. Bunlardan baz~lar~~ orta ölçekli arazi holdingleri kurmu~lard~. Baltazzi ve Amira gibi Rum aileleri bunlar aras~ndayd~. Bölgedeki bu ve benzeri aileler yüksek oranda kar sa~lad~~~~ için emlakç~l~k i~leriyle de u~ra~~yorlard~~ (Syrett, 1999: 28). Ege k~y~s~ndaki verimli topraklar~n ihracata yönelik tar~m yapan Rumlar~n eline geçme sürecini h~zland~ran nedenlerden biri de, merkezi otoritenin ayanlar kar~~s~nda ba~ar~~ kazanmas~yd~~ (Keyder, 1993: 96). Ancak bir de bunlar~ n öncesi vard~r. Demiryolu hatlar~n~n devreye sokulmas~, üretilen tar~msal ürünlerin hem ta~~ma maliyetleri, hem de stok maliyetle-rinde tüccar için oldukça önemli avantajlar sa~lam~~t~r. Demiryollar~ n~n i~letmeye aç~lmad~~~~ dönemlerde, iç bölgelerden limana ta~~nmayan baz~~ tar~msal ürünlerin yak~ld~~~ndan bile söz ediliyor. Dolay~s~yla daha önce iç pazar ve geçimlik bir üretime göre ~ekillenmi~~ bölge ekonomisi, artan ya-banc~~ sermaye ilgisiyle birlikte, tar~msal ürünlerde uzmanla~arak, dünya ekonominin tamamlay~c~~ bir unsuru haline getirilmi~ti (K~ ray, 1972; Kurmu~, 1974).

Kömür, demir ve çelik üretimiyle, ula~t~r~lmas~nda zamana özel önem verilmesini zorunlu k~lacak derecede bir üretim art~~~~ olmamas~na ra~men (Kaynak, 1986: 31), ülkeye giren yabanc~~ sermayenin % 41, hatta 1911'lerde % 61'lere varan oranlar~n~ n bu sahaya aktar~lmas~, demiryollar~n~n önemini göstermektedir (Pamuk, 1978: 142-143). Demiryolu ve buhar teknolojisi sa-yesinde, özellikle ~zmir ve Beyrut gibi liman kentlerine yak~n bölgelerdeki köy ve kasabalar, pazar ili~kilerine aç~larak tüccar için üretip tüketmeye ve neticede dünya pazarlar~na ba~lanmaya ba~lam~~t~~ (Ortayl~, 1985: 104). Bu-nun yegane aç~klamas~; tar~m ürünlerinde uzmanla~m~~~ büyük bir ülkenin, geli~mi~~ bat~l~~ ülkelere ham madde sa~lama yan~nda, kendi mamul mallar~~ için d~~a aç~k bir pazar haline gelmesini sa~lama olarak gösterilebilir.

5() Bölgeye ak~ n Tanzimat'~ n ilan~yla h~z kazanm~~t~. Hatta ~ngiliz yazar A. W. Kinglake

biraz da alayl~~ bir ifadeyle Rum göçIerini, "Türk boyunduru~u alt~nda inlemeyi, kendi ülkelerinde kalarak yasal gücün gerçek kayna~~n~~ olu~turmaya ye~~ tuttuklarm~~ gösterir."~eklinde nitelendirmektedir. Bkz. Sonel (1994: 346).

(21)

BATI ANADOLU'DA GAYR~MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 119

Yabanc~~ sermayenin ilgisiyle ayn~~ paralelde, merkezi ve mahalli idareci kadrolar da bo~~ durmuyorlard~. Kaleme al~ nan salnâme kay~ tlar~, özellikle yüzy~ l~ n sonlar~ na do~ru, ihracata yönelik tar~m~ n yeterince can-land~r~lamad~~~na ili~kin serzeni~lerle doludur. Tar~msal kredi imkânlarm~n iyile~tirilmesi de, bu amaca yönelik düzenlemelerden biri olarak görülebilir.

Nitekim 1863 y~l~nda Tuna Valisi Mithat Pa~a taraf~ndan kurulan mem-leket sand~ klar~ n~ n devam~~ olan menâfi sand~klarm~n, yüzy~l~n son çeyre~inin ikinci yar~s~ na do~ru bölgenin tamam~na yak~n~ nda ~ubeler açmas~~ da, bu iste~in tezahürlerinden biri olarak de~erlendirilebilir. Zaten bunlar, ileride kurulacak Ziraat Bankas~'n~n da ilk nüveleridir. Kaynaklar-daki rakamlara göre, kuru~~ cinsinden menafi sand~klar~nda en fazla serma-yesi olan merkezler s~ras~yla Ödemi~~ (1.643.513), Urla (1.396.744), Nazilli

(1.059.963), Çe~me (1.014.297) ve Ayd~n (858.091) merkez kazad~r (Ayd~n VS, 1302: 211-212). Nazilli ve Ödemi~~ gibi tar~msal vergi ödemelerinde ilk s~ralarda yer alan kaza merkezleriyle, ayn~~ alanda Nazilli ve Ödemi~'ten geri kalmayan Urla ve Çe~me gibi ço~unlu~unu Rumlar~n olu~turdu~u kaza mer-kezleri için yukar~daki s~ralama ~a~~rt~c~~ de~ildir. Daha sonra, Ziraat Ban-kas~ 'n~n ~ubeleri de bütün bölgeye yay~lm~~t~ r. Sadece Ziraat BanBan-kas~~ ~ubeleri de~il, ticaret ve sanayi odalar~~ da bölgede giderek yayg~ nla~m~~ t~ '''.

Demiryolu a~~, karayollar~~ ve ~zmir liman~n geni~letilmesi faaliyetleriyle, çiftçiye daha ucuz kredi sa~lama yolunda at~lan ad~mlar ve di~er bütün giri~imler; yukar~dan a~a~~ya do~ru bir zihniyet de~i~iminin, bölgeyi dünya piyasalar~ na açma ve zenginle~me iste~inin aç~ k tezahürleri olarak de~erlendirilebilir. Ancak de~i~ime yönelik bu dönü~ümün izledi~i seyir, merkezi bürokrasinin beklenti ve heyecanlar~ n~~ kar~~layacak bir tempoda geli~memi~tir. Mesele çetrefillidir ve yüzlerce y~ll~ k geleneklerle geni~~ halk y~~~nlar~ n~n hatta bürokrasinin bile (Genç, 2000: 55 vd.) sanayi devrimi ve kapitalizmin meydan okumas~~ ve beraberinde getirdi~i de~i~ime cevap veri~~ tarz~, yer yer direnme bazen de ayak uyduramama ~eklinde bir görünüm ser-gilemi~tir.

Kal~pla~m~~~ adet ve geleneklerin ~ark zihniyetinden bir hamlede ko-par~l~ p at~lmas~; maddeyi oldu~u gibi, yahut ilk rastlay~~ta ona verdi~i de~i~iklikle kabul etme, hatta bu ilk intiba~n~~ kal~pla~t~r~p onunla yetinme ruh halini içinde bir marka gibi ta~~masmdan dolay~, san~ld~~~~ kadar kolay

(22)

120 ABDULKADIR ILGEN

olmad~. Çünkü bu de~i~im, daha öncekilerden çok farkl~, bütün bir adet ve gelenekleri dönü~türen ayr~~ bir niteli~e sahipti. Bunun halk üzerindeki etki-lerini bulundu~umuz yerden tahmin etmek kolay görünmüyor. Bu nedenle ilgili sürecin tar~msal üretim biçimlerini dönü~türme h~z~n~n, özellikle Müslüman ahâli aras~nda oldukça a~~r aksak bir seyir izledi~i sonucuna var~labilir.

Bununla birlikte özellikle demiryolu hatlar~~ üzerinde bulunan bölgelerin tar~msal üretim miktarmdaki oranlar~, di~er yerle~im bölgelerine nispetle fark edilir bir fazlal~~a sahipti. Hat üzerinde bulunan ~zmir, Ber-gama, Ayd~n, Manisa, Nazilli, Tire, Söke, Ödemi~, Ala~ehir, Akhisar, Bay~nd~r, Salihli, Kasaba, Menemen, Karaa~aç ve Soma kazalar~ndan elde edilen tar~msal vergi gelirleri, oran olarak, bölgede toplanan toplam a~ar vergisinin % 64'ünü olu~turuyordu. Nüfus da büyük oranda bu güzergâh üzerinde yo~unla~m~~t~. Toplam nüfusun % 77 gibi önemli bir k~sm~, demir-yolu güzergâh~~ üzerinde meskun bulunuyordu. ~~in ilginç yan~, az~nl~k nüfusun da bu bölgelerde yo~unla~m~~~ olmas~d~r.

Toprak mülkiyetine gelince; topraklar~n büyük bir bölümünün köylülere ait oldu~u söylenebilir. Ancak yukar~da belirtildi~i gibi, özellikle

~zmir ve civar~ ndaki verimli topraklar~n büyük ölçüde gayrimüslim

unsur-lar~n eline geçti~i biliniyor. 1866'da yabanc~unsur-lar~n toprak mülkiyetine izin ve-rilen yasa ç~kt~ktan sonra ~ngilizler, önemli oranda toprak sat~n alarak büyük

ölçekli çiftlikler kurmu~lard~52. Bu durumun yayg~nla~mas~~ bölgedeki Türk

köylüsünün tamamen üretim araçlar~ndan kopar~lm~~~ emek-meta haline gelmesiyle sonuçlanabilirdi. Ancak hem Osmanl~~ devlet ricalinin küçük top-rak sahibi üreticileri koruma konusundaki hassasiyeti, hem de topra~~~ sat~n alan ki~ilerin gayrimüslim olmalar~, bu tür bir sürecin yaygmla~mas~m engel-lemi~tir. Konuyla ilgili ba~ka sebepler de ileri sürülebilir. Mesela bununla

olarak devlet, borcunu ödeyemeyen köylülerin topra~~na el konulmas~n~~ yasaklayarak, büyük toprak sahiplerine kar~~~ küçük toprak sahiplerini destek-liyordu (Pamuk, 1984: 97-98).

52 ~ngiliz çiftlik sahiplerinin küçük f~reticiyi tamamen emek-meta haline getiremeyi~lerinin önündeki en büyük engel olarak, Osmanl~~ devlet politikalan yan~nda bölgede yeterli derecede emek gücü bulunamay~~ma ba~lan~yor. Bkz. Kurmu~~ (1974: 99-115); Pamuk (1984: 97).

53 Vedat Eldem 1907 y~l~~ ziraat anketine istinaden, Anadolu genelinde i~letilen arazi bilyilklüklerini ~u ~ekilde tasnif etmi~tir; 10 dönümden küçük olanlar % 34, 10-50 dönüm aras~nda olanlar % 47 ve nihayet 50 dönümden büyük olanlar ise % 19 civanndad~r. Bkz. Eldem (1994: 26).

(23)

BATI ANADOLU'DA GAYR1MÜSL~M TEBANIN ROLÜ 121 Ayr~ca Tanzimat reformlar~n~n yabanc~lara toprak mülkiyeti edinme hakk~n~~ vermesini izleyen y~llarda, Rum ve Ermenilerin tar~msal alanda h~zla ilerledikleri görülür. Buna gayrimüslim tebaan~n askerlikten muafiyeti gibi avantajlar da eklenince, daha önce sadece Türklerin ya~ad~~~~ veya tamamen bo~~ olan köyler, muas~r birçok gözlemcinin i~aret etti~i gibi geli~mi~~ Rum köyleri haline gelmi~ti. Ayn~~ dönemlerde Türklerin Rum, Ermeni ve Avru-pal~~ baz~~ tefeci bankerlerin ellerine dü~erek, toprak ve gayn-menkullefini gözden ç~kard~klan belirtilmektedir (Issawi, 1999: 9 vd.).

Gayrimüslim unsurlar~n özellikle ~zmir ve civar~ndaki verimli topraklan sat~n alarak mülkiyederine geçirmeleri ilk bak~~ta önemli görülmeyebilir; fa-kat bu durum önemlidir. Zira bu bölge, a~a~~daki tablodan da rahatl~kla iz-lenebilece~i üzere, i~lenebilir topraklar~n önemli bir k~sm~n~~ içine almakla kalm~yor, ayn~~ zamanda tar~msal vergi gelirlerinin de % 41 gibi önemli bir bölümünü tek ba~~na kar~~llyordu. Ayr~ca henüz kullan~ma aç~lmamakla bir-likte, i~lenebilir olma özelli~ine sahip en fazla tar~m arazisine de ~zmir Sanca~~mn sahip oldu~u gözden kaç~r~lmamal~d~r. Bu da özellikle Rumlar~n i~tahm~~ kabartan faktörlerden biri olarak belirtilebilir".

(Tablo 3)

Vilayet Genelindeki Arazilerin Kullan~m Alanlar~~ Sancak i~lenen Toprak ~~lenehilir Toprak. Mera Alan~~ Ormanl~k Alan

Km'. Toplam % Km' % K1112. % Km'. % Km'. % ~zmir 4.835 33 1.648 32 4.891 18 1.156 18 12.530 23 Saruhan 3.815 26 1.284 25 6.011 23 740 12 11.850 22 Ayd~n 2.400 16 850 16 3.830 14 520 08 7.600 15 Denizli 1.927 13 674 13 4.178 16 1.071 17 7.850 15 Mente~e 1.640 12 720 14 7.968 30 2.872 45 13.200 25 Topla~n 14.617 100 5.176 100 26.878 100 6.359 100 53.030 100 (Kaynak: Cuinet (2001: 7)

"Yukar~daki sav~~ destekler mahiyette bilgileri o dönemde bölgede ya~am~~~ Rumlar~n hat~rat~nda görebiliyoruz.; kuwetlerini kiralad~lar köy köy dola~~p. Her biri bugünün bir traktör ü kadar i~~ görüyordu., inanmazsan~z: ~ki kazma bir tekmeyle dat gibi meseleri, servileri, çamlar~~ kökkyip devirirlerdi. Kayal~k ve koruluklarla dolu otuz k~rk feddan arazi verirdiniz ellerine, size ekime haz~r verimli bir tarla hediye ederlerdi. Rumlar bu tarlalar~~ bir iki y~l i~ledikten sonra, fazla zahmet çekmeden, üstlerine tapulaurlard~." Bkz. Soririyu (tarihsiz: 18-19).

(24)

ABDULKADIR ~LGEN

Yukar~daki tablo vilayet genelindeki tar~ m, hayvanc~ l~ k ve ormanc~l~k imkanlar~yla ilgili net bilgiler veriyor. Buna göre vilayetin tar~ m ambar~~ özellikle ~zmir, Saruhan ve Ayd~n sancaklar~d~r". Vilayet salnâmeleri de yakla~~k olarak ayn~~ de~erleri vermektedir (Ayd~n VS, 1307-1308: 702-703).

Burada bahsedilmesi gereken di~er bir konu da, tar~m kesiminde çal~~an nüfusun genelde hangi ürünlerde uzmanla~ t~~~~ ve toprak mülkiyetinde aile ba~~na dü~en ortalama toprak büyükliikleridir. 1907 ziraat say~mlar~ , vilayet genelindeki ekili alanlardan % 72,8'inin tah~ l üretimi, % 4,03'ünün bakliyat ve sebze, % 5,77'sinin endüstriyel tar~ m ürünleri ve % 17,39'un~m ise ba~al~~a ayr~lm~~~ oldu~unu ortaya koymaktad~ r. Ayn~~ tarih-lerde vilayetteki 164.784 ailenin geçimini tar~ mdan sa~lad~~~ ; bu ailelerden % 28'nin 10 dönümlük arazi ya da daha a~a~~s~na, % 38'inin 10 ila 50 dönüm aras~ndaki topra~a, % 34'ünün ise kullan~ labilir topra~~n 50 dönüm ve yukar~s~ na sahip oldu~u da verilen bilgiler aras~ ndad~ r (Duran, 1331: 164).

Bu durum ak~llara cevapland~r~lmas~~ gereken önemli bir soruyu getiri-yor. Yukar~daki rakamlar, bölge ahalisinin önemli bir bölümünün hala tah~l üretimiyle me~gul oldu~unu gösteriyor. Bölgede çiftlik sahiplerinden ba~ka modern tar~ m usullerini kullanan küçük bir az~ nl~ k d~~~ nda kimsenin bu-lunmad~~~~ bilgisi, Türk köylüsünün geleneksel yöntemlerle bu i~i yapt~~~ n~~ gösterir.

(25)

BATI ANADOLU'DA GAYRIMÜSL~M TEBANIN ROLÜ 123

(Tablo 4)

Ayd~n Vilayetinin 1890'11 Y~llarda Üretti~i Tar~msal Üretimin Miktar~~ ve Frank Olarak De~eri

TÜRÜ ~TAM YAKLA~IK

DE~ERI

TÜRÜ MIKTARI YAKLA~1K DE~ERI Bu~day H.lit. 1.500.000 5.000.000 Pamuk kg 8.645.000 8.750.000 Arpa 2.590.000 8.280.000 Kökboya Balya 25.000 115.000 M~s~r 1.240.000 1.800.000 Meyan kökü Kg 25.658.000 2.530.000 Dan 1.500.000 2.530.000 Sar~~ kök 1.500.000 1.840.000 Susam 111.000 2.437.000 Zeytin 20.000.000 9.000.1/00 Kuru üzüm Kg. 56.500.000 23.000.000 Zeytinya~~~ Varil 211.000 9.000.000 Yas üzüm 26.500.000 1.820.000 Tütün Kg 1.348.000 7.450.000 Kuru üzüm 12.000.000 10.000.000 Balmumu Varil 1.500 575.000 Palamut 56.000.000 16.100.000 Hayvan yilnil Kg 900.000 1.840.000

Afyon 400.00 10.000.000 Deri ? 2.300.000

Ha~ha~~ 5.000.000 1.610.000 Sarap,Meyve S. Kg 6.700.000 3.700.000 Bakla 15.000.000 2.070.000 Erza deposu 20.0X10.000 10.000.000

Toplam 142.252.000

Kaynak: Cuinet (2001: 25)

Yukar~daki tablo, bölgenin 1890'11 y~llarda üretti~i baz~~ tar~msal ürün desenleriyle, bunlar~n miktar ve de~erleri hakk~nda fikir yürütmemize imkan sa~layan bilgiler veriyor. Tabloda verilen bilgilerle salname verilen i örtü~ü-yor. Tablodaki rakamlarla salname verilerini kar~~la~urarak, zikredilen tarihlerde Lira ile Frank aras~ndaki kur oranlar~m da ö~renme imkan~m~z oluyor. Buna göre 1 Lira 230 Franka tekabül ediyordu56.

Yukar~daki rakamlardan anla~~laca~~~ üzere, tar~msal gelirler içinde en yüksek pay~~ % 16>l~k oran ile kuru üzüm almaktad~r57. Bunu s~ras~yla pala-mut, afyon, kuru incir, zeytin ve zeytinya~~~ ile pamuk gibi ürünler izlemekte-dir. Bu~day, arpa, m~s~r ve dar~n~n tar~msal gelirler içindeki oran~~ % 12,3>tür. Bu, oldukça dü~ük bir oran~~ temsil ediyor. Buna baklagiller de ilave edilirse, hepsinin toplam içindeki pay~~ ancak % 13,75'e ula~~r. Bölgede

66 Salnamede bölgede üretilen deri miktar~~ hakk~nda da bilgi sahibi oluyoruz. Buna göre

55.000 parça öküz, 180.000 parça kuzu, 130.000 parça o~lak, 100.000 parça koyun ve 40.000 parça da keçi derisi üretildi~i belirtilmektedir. Bkz. Ayd~n VS (1304: 368-371).

67 Kiitilko~lu, ihracat~~ konjonktiirel de~i~melerden en az etkilenen tar~msal ürünler aras~nda üzüm ve inciri zikrediyor. Bkz. Kilt~lko~lu (2000: 293 vd.)

(26)

124 ABDULKAD~R ~LGEN

`hüdây-~~ nâbie olarak yeti~en palamut, kök boya, meyan kökü ve sar~-kök gibi

ürünlerden elde edilen gelirler toplam~~ ise, oran olarak % 14,47'ye tekabül ediyor. Zeytinliklerle ilgili verilen bilgilerden anla~~ld~~~na göre, bölgede yeti~en zeytin a~açlar~ndan büyük ekseriyetinin a~~s~z oldu~u ve bu nedenle

dü~ük verimli oldu~u söyleniyor. Bununla birlikte zeytin ve zeytinya~~~

üretiminde de üretimin % 50'si Rum az~nl~klar~n denetimindeydi (Syrett, 1999:19).

Üretiminde daha ziyade Rum ve Ermenilerin etkin oldu~u bilinen ve bölgenin en önemli birinci, ülkenin de ikinci ürünü olarak ~zmir'den ihraç edilen üzüm üretimi", Ispanya'n~n rekabetiyle Fransa'n~n himayeci gümrük tedbirleri ve fiyatlardaki dü~ü~e ra~men giderek artm~~t~~ (Yerasimos, 1987: 330-331). 1890 y~l~nda 83.000.000 kg. olan kuru üzüm rekoltesi ise59, 1909 y~l~na do~ru 358.182.000 kg.'a ula~m~~t~r. Bu miktar Anadolu'da üretilen toplam kuru üzümün % 34'ünü kar~~lamaktad~r". Çal~~t~~~m~z dönemde üzüm rekoltesindeki art~~~n dört kat~na ula~t~~~n~~ görüyoruz.

Bölgedeki geli~meler, tar~msal üretimde 'üretim araçlar~n~n bölü~ülmesiyle', 'üretim çe~iderinin farkl~~ kesimler aras~nda bölü~ülmesi' üzerinde etkili olmu~tu". Tar~msal üretim çe~itlerinin bölü~ülmesi; yu-kar~dan a~a~~ya, yani mübadele de~eri ve kâr marj~~ yüksek olandan dü~ük olan ürünlere do~ru kademe kademe çe~itlenerek, en tepeden a~a~~ya kadar üretim hiyerar~isine yeni bir biçim kazand~rm~~t~. En tepede yabanc~~ sermaye sahibi ecnebiler, onun alt~nda gayrimüslim tebaa ve en nihayet Müslüman

ahali. ~zmir ve civanyla sair bölgelerdeki verimli topraklara yerle~en yabanc~~

ve az~nl~k sermayesi, bu sahada ya~ayan yerli ahaliden önemli bir kesimi üretim araçlar~ndan koparmak suretiyle, yar~~ proleter ücretliler haline ge-

58 Vilayet genelinde ba~cll~~~ n en yayg~n oldu~u bölgeler olarak ~zmir, Çe~me, Urla, Tire

ve Manisa oldu~unu biliyoruz. Sözü edilen yerler Tire ve Manisa hariç ayn~~ zamanda az~ nl~ k nüfusun da en fazla yayg~n oldu~u mahallerdir. Sadece Çe~me kazas~~ tek ba~~na bölge üretiminin % 15'ini kar~~larken Rumlar~n yayg~n olarak bulundu~u Bornova % 20'sini kar~~llyordu. Yine Rumlar~n ekseriyeti te~kil etti~i kazalardan Foça'da da durum bu ~ekildeydi. Kaza ahalisinin önemli k~sm~~ burada da geçimini ba~c~l~ktan sa~l~yordu. Bkz. Ayd~n VS (1313: 185, 245, 259), (1307: 712).

59 Salname verilen i bu rakam~n 1880'lerin sonlar~na do~ru kuru ve ya~~ olmak üzere

60.000.000 kg. civar~nda bulundu~unu zikrediyor. Bundan elde edilen toplam gelir ise, 1.500.000 lira olarak belirtiliyor. Bkz. Ayd~n VS (1307-1308: 712).

t.'() 1886 ile 1905 y~llar~~ aras~nda bölgede üretilen üzüm üretimindeki geli

~meler hakk~ nda istatistiki bilgiler için Bkz. Duran (1995: 173).

61 Mesela 1880% y~llar~ n ba~~nda, sadece Menemen kazas~nda 27 tane cesim çiftlik

Referanslar

Benzer Belgeler

Sağlık Bakanı Akdağ, kuzey yarımküredeki salg ının güney yarımküredeki gibi bir seyir izlemesi halinde, Türkiye’de 150-200 kişinin hayatını kaybedebileceğini

Shindo, "Virüsün, net olarak insandan insana geçti ğini söyleyemeyiz, ama büyük olasılıkla insandan insana geçtiğini düşünüyoruz" dedi.. Virüsün kendini

Ahmet Resmi Efendi dönüş sonrası kaleme aldığı sefaretnamesini seleflerinden farklı olarak yalnızca yolculuk sırasında yaşadıklarına dayalı bir anı kitabı olarak

Ayaklanmanın bastırılması ile ilgili daha çok Bulgar ve Rus kaynaklarına dayanan, çoğu abartılı veya yalan haberlerin özellikle İngiliz basınında görülmesi ve

Bulgaristan’da şehirlerin modern bir görünüme kavuşturulması adına Osmanlı dönemini hatırlatan, cami, minare, hamam, medrese, tekke, mezarlık, türbe vb. eserlerle

Evli ve bekar kimselerin zina suçu işlemeleri durumunda verilecek cezayı belirleyen bu madde, Đslam hukukundaki recm , “dayak” ve “sürgün” cezasını

ʿâlîleri ʿiffetlü 9 Hanım Efendiye birinci rütbeden Şefkat Nişân‐ı ʿAlîsi 10 Maʿmûratü’l‐Azîz vilâyeti vâlisi saʿâdetlü 11 Alî Bey Efendi hazretlerine

"Yeşil duvar" protestosu çerçevesinde ABD s ınırına dikilmesi planlanan 400 bin ağacın bir bölümü, Meksika’nın Coahuila eyaletiyle ABD’nin Teksas eyaleti