Ista n b u l K on akları:
2
Konaklarda hayat
Yazan: Halûk Y. Şehsüvaroğlu
İstan b u lu n eski k o n a k la n geniş b ir aile kadı-osile, k alab a lık ben d e- gân ve m ensubini barın d ıracak b ir b ü y ü k lü k te inşa, edilirdi. K onağın, | selâm lık ve h arem kısım larından başka ağalar, arabacılar, u şak lar ¡vesaire ism ile m ü tead d id m üştem i
lâtı da olurdu.
B ilhassa 19. asrın ikinci yarısına k a d a r vezir k o n ak ları resm î k ıy a - I fetli silâhlı m uhafızlarile resm î bir
d aire m anzarasındaydı.
(P aşalarm evlerinde silâhlı, sü s- | lü u rb alı ağalarla, m uhafız köle ve sü v arilerin in de ay rı b ir koğuşta odaları vardı. P a şa la r dairelerine veya eğlenm ek ve avlan m ak üzere k ıra, çiftliğe gitm ek isteyince r ü t besine göre on, yirm i h a ttâ elli, y ü z m üsellâh ve süvari konak h al- k ile ç ık a rla r ve kem ali haşm etle 1 cadde ve sokaklardan g eçerler
di.) (1)
Eski asırlard a m im arî nizam lara | ria y e t edilir, u su llere ay k ırı inşaat ı yapılm asına m âni o lu n u rd u . Bu ■ m ünasebetle 16. asırda M im arbaşıya h itab en çık arılan h ü k ü m lerd en b i- | rin d e (R ıım elinden vesair y e rle r- ‘
G eçen asırlard a b ir İstan b u l m anzarası den gelip de b in a ilm inden h a b e r
leri ve m arifetleri olm ıyan kim se le rin ellerine arşın alıp m im arlık etm em eleri bildiriliyor ve nâehil kim selere m im arlık y ap tın lm am ası ten b ih olunuyordu.) (2)
16. asrın m eşh u r şahsiyetleri İs ta n b u l sem tinin m anzaraya hâkim ve h av ad ar yerlerin d e b ü y ü k ko n a k la r yaptırm ışlardı.
B u k o n ak lar dış ü slû b ların d an b aşk a dahilen de T ü rk süsleyici san atların ın b ü tıin güzelliklerini ih tiv a ediyordu.
V eziriâzam S o k u llu M ehm ed P a şanın konağı b u g ü n k ü S ultanahm ed cam iinin yerindeydi. S aray ismile anılan b u b ü y ü k ikam etgâhın üç tarafı yoldu. B ir tarafın d a İskender P aşan m türbesi b u lu n u y o rd u .
S aray m u h telif dairelerden, s a lonlardan ve köşklerden m ü te şe k kildi. B ü yük salonlar arasın d a (içi şadırvan ve h avuzlu on d ö rt arab î pencereli sedefkârî dolabil, sekiz direkli, iki şahnişli ve b ir kub b eli
Çinili) salon (şahnişinli h a lk â rî ve sedefkârî beş pencereli ve b ir k u b beli) b ü y ü k oda gihi pek m u h te
şem olanları vardı.
O dalar inşa tarzların a, g ördükleri hizm etlere yalıud m aiyettekilerin m evkilerine göre m uhtelif isim lerle anılıyordu. S aray ın m üştem ilâtı arasın d a hazine odaları ve üç h a l- vetli, altı k u m a lı, h avuzlu b ü y ü k ham am la) diğer ham am lar, üç fı rın, dört, beş m utfak, b ir b ü y ü k odunluk, m ü teaddid m ahzenler, m üteaddid ahırlar, (tahm inen beş bin arab a o tlu k a lır z irü zem in), k u y u m cu lar kârhanesi, terziler k â r hanesi, helvahane, d ö rt un am barı, b ir m ehterhane, m u h telif m ey d an lar, çeşm eler, d aireler ve köşkler m evcuddu.
Esm a H an S ultanın zevci olan Sokullu bu sarayı II. Selim zam a nında inşa ettirm iş ve padişahm bu m ünasebetle kendisine verdiği yüz bin altını k ab u l etm iyerek Sultana hediye etm işti.
İstan b u lu n m eşh u r binaları a ra sında M akbul İbrahim Paşa, C ağal- oğlu, sonraları K ö p rü lü ve daha diğer b ir çok k o n ak lar da vardı.
III. M ustafa iki kızına yeni sa ra y la r yap tırm ak istem iş ve şehrin
bu iki eski güzel binasını satın alıp y ık tırta ra k y erin e Ç iftesara y lan inşa ettirm işti.
Eski k o n ak lar m im arileri b a k ı m ından olduğu k a d a r İçtim aî h a yatım ızdaki m evkilerde de tetk ik e değer b ire r m evzu halindeydi. B u kon ak lard an civar m ahallelerin fa k ir h alk ın a tü rlü y ard ım lar y ap ılır ve m ekteblerim izin, ü n iv ersiteleri m izin bulunm adığı d evirlerde b u k o n ak lar b ire r m ekteb, b ire r ü n i versite vazifesini de görürlerdi.
III. M ustafa b ir gün tebdil o larak T opkapılı Şeyhülislâm Salih E fen dinin konağını ziyarete gitm işti. Sohbet esnasında P adişah Şeyhülis lâm ına (Efendi, h e r v ak it gelm ek isterim , fak at konağınız pek uzak y erd ed ir) dem işti.
Şeyhülislâm Efendi de (Başka b ir konak ted arik kabil ise de ci varım ızda b u lu n an ve m an zu ru şa haneniz olan şu evlerin hiç b ir i sinde m utfak bulunm ayup saye! h ü m ayununuzda taam ları b en d e- hanenizden g id er ve b u cihetle m ah ru m iy etlerin d en çekinilerek m esken değiştirem iyorum ; cevabı n ı verm işti. (3)
K onakların sofraları bilhassa ram azanlarda b ü y ü k b ir cöm erdlik- le k u ru lu rd u . M eşhur H alet E ieıı- dinin iftarların d a av lu ve bahçe lerd e ikişer, ü çer yüz kişilik sof ra la r k u ru lu rd u .
F a k a t H âlet Efendi sonraları (ta am da sefahet ve israf olm az) diye re k b ir k a ra r çıkartm ıştı. B u k a ra r a göre ulem a, rical, hadem e ve b ü tü n İslâm konaklarında, evlerin de pişirilecek ve yenecek yem ekle rin n ih a y e t beş tü rlü d e n yedi t ü r lü y e k a d a r olm ası lâzım dı. (4)
K o n ak lar b ir m ektebdi, b ir çok vezirler köle olarak ald ık ları m ü teaddid gençleri, k o n ak ların d a ta h sil e ttirirle r ve b u n la rı devlet h iz m etleri için y etiştirirlerd i. 19. asrın m eşhur sim aların d an H üsrev P a şan ın k o n ağ ın d an yetişm iş genç le rin pek çoğu sadaret, seraskerlik, k a p ta n paşalık gibi dev letin m ühim m evkilerini işgal etm işlerdi.
H a ttâ A bdülâziz dev rin d e bile (h e r b ü y ü k k o n ak d a rü lfü n u n hü k m ü n d ey d i. B u ralard a b ü y ü k h o cala ra o d alar tah sis o lu n u r ve b u n la r giyindirilip iaşe edilirdi.
E rk â n ı H arb iy ei U m um iye R eisi Fevzi P a şa n ın (M areşal Ç akm ak) b ü y ü k babası T ophane M üftisi v e Ş in asin in d o stu B ek ir E fen d i S a lı- p a z a rı sa ra y ın d a A li S u av i ile Ir a n í M irza S afa T aşk asab d a S am i P a ş a konağında, B ağdadî A bdülâziz E - fen d i Ş ehzadebaşında A kif P a ş a d airesin d e, H in d li İsk e n d e r E fen d i, S ü ley m an iv eli M olla R ü ş tü K o s - k a d a C elâl B eyde v e em sali h o e a - ta n n h e r b iri b ir y e rd e iaşe v e ib a te e d ilir v e gelip gid en e ta lim i u lû m Ve fü n u n eylerlerdi.
C um a ve p a z a r g ü n le ri o k o n a k la ra dev am etm ek v e h u z z a r a r a sın d a cerey an e d e n m u h a v e ra ta şa h id olm ak ân cak b ir n azirin e P a riste K a rtiy e lâ te n ’de te s a d ü f e d ile n k o n fe ra n sla rd a in san a n asib o la b i len lezzeti ve ru h h azla rın ı ta t tı r ı r - dı.) (5).
İsta n b u lu n k o n a k la rile m e şh u r o lan sem tleri d ev irlere gö re d eğ i şiyordu. S a ra y m en su b ları ek seriy a padişah ik am etg âh ları e tra fın d a y erleşiy o rlard ı. B u sebeble u z u n za m a n la r D em irkapı, S irkeci, B a h - çekapı sem tleri b ü y ü k k o n ak larile m eşh u rd u .
D olm abahçenin in şasın d an so n ra B eşiktaş sem tin d e m u h te lif k o n a k la r inşasına başlanıldı. II. Abdülha, m id in Y ıldız sara y ın a n a k li ü z e ri n e de S eren ceb ey b ir k o n a k la r m a hallesi h alin e gelm işti.
Ista n b u ld a d ev ir d e v ir B eyazıd, Şehzadebaşı, F atih , A ksaray, C i h an g ir ve n ih a y e t N işantaşı, Şişli b ü y ü k k o n a k la rın inşa edildiği se m tle r arasındaydı.
(1) O sm an E rk in , M uallim M. C evdetin h ayatı, eserleri ve k ü tü b - hanesi.
(2) A hm ed R efik 10. asrı hicride İstan b u l h ayatı.
(3) M ustafa P aşa N etayicülvn» k u a t.
(4) C evdet T arihi.
(5) Y eni O sm anlılar ta rih i hak« k ın d a b ir m akaleden, hâdisatı h u k u k iy e ve tarihiye.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi